Ekonomi, teknoloji, kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri (08.09.2021)

“Uluslararası Temiz Hava Günü”, ikinci yılında “Sağlıklı Hava, Sağlıklı Gezegen” temasıyla kutlandı

Birleşmiş Milletler’in “Mavi Bir Gökyüzü için Temiz Hava Günü” ilan ettiği 7 Eylül; AB Türkiye Delegasyonu ile T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan üst düzeyde temsilcilerin katılımıyla bu yıl ikinci kez kutlandı.

Her yıl farklı bir temayla kutlanan mavi bir gökyüzü için “Uluslararası Temiz Hava Günü”nün bu yılki ana başlığı, Covid19 ve hava kirliliğinin sağlık üzerine etkilerine dikkat çekmek amacıyla “Sağlıklı Hava, Sağlıklı Gezegen” olarak belirlendi.

Kutlamalar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yürüttüğü Türkiye’deki Şehirlerde Hava Kalitesinin İyileştirilmesi ve Kamuoyu Farkındalığının Artırılması Teknik Destek Projesi CityAir kapsamında gerçekleştirildi.

Proje kapsamında Ankara Gölbaşı İncek TEK İlköğretim Okulu’nda öğrencilerin katılımıyla temiz hava farkındalığını artıracak etkinlikler düzenlendi.

CityAir Projesi, Türkiye’de 31 ilin temiz hava kalitesi eylem planlarının yenilenmesi ve bireysel farkındalığın artırılması amacıyla üç yıldır yürütülüyor. Proje tamamlandığında 31 ilde hava kirliliğine sebep olan kirleticiler hakkında daha sağlıklı bilgi alma imkânı elde edilmiş olacak. Böylece, bu kirleticilerin ortadan kaldırılması için şehir ölçeğinde çözümler üretilebilecek.

Birleşmiş Milletler, Aralık 2019’da gerçekleştirdiği 74’üncü oturumunda 7 Eylül gününü tüm dünyada “Mavi Bir Gökyüzü için Uluslararası Temiz Hava Günü” ilan etti. Bu yıl ikincisi kutlanan “Temiz Hava Günü”  her düzeyde kamuoyu bilincini artırmayı ve hava kalitesini iyileştirmeye yönelik çalışmaları teşvik etmeyi hedefliyor. Türkiye’de kutlamalar bu yıl da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yürüttüğü Türkiye’deki Şehirlerde Hava Kalitesinin İyileştirilmesi ve Kamuoyu Farkındalığının Artırılması Teknik Destek Projesi CityAir kapsamında gerçekleştirildi.

Geçen yıl, “Herkes İçin Temiz Hava” temasıyla kutlanan “Uluslararası Temiz Hava Günü”nün bu yılki ana başlığı, Covid19 salgını ve hava kirliliğinin sağlık üzerine etkilerine dikkat çekmek amacıyla “Sağlıklı Hava, Sağlıklı Gezegen” olarak belirlendi. Kutlamalar çerçevesinde tüm dünyada iklim değişikliği, insan ve gezegen sağlığı ile Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi diğer kritik konuları kapsayacak geniş çaplı oturumlar düzenlendi.

Ankara’da ilköğretim çocuklarına temiz hava semineri verildi

Türkiye’deki kutlamalar çerçevesinde Ankara Gölbaşı İncek TEK İlköğretim Okulu’nda öğrencilere hava kalitesini etkileyen faktörler ve korunma yöntemleri anlatıldı, yaş gruplarına uygun etkinlikler düzenlendi. Okula yeni başlayan öğrenciler, temiz havayı boya kalemleri ile kağıda dökerken daha büyükler gökyüzüne mesajlar yazdı ve büyüklerden hava kirleticilerine karşı önlem almalarını istedi.

City Air projesi kapsamında hazırlanan animasyon kamu spotu da öğretmen ve öğrencilerle birlikte Gölbaşı Kaymakamı Tülay Baydar Bilgihan, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hava Yönetimi Dairesi Başkanı Nazan Özyürek, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı Birinci Müsteşar Angel Gutierrez Hidalgo De Quintana, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı AB Mali Yardımları Daire Başkanı Dr. İsmail Raci Bayer, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi Daire Başkanı Abdulhamit Karataş, Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Harun Fatsa, bakanlık ve delegasyon yetkililerine gösterildi.

Geniş kitlelerin hava kalitesinin artırılmasına yönelik alması gereken bireysel önlemleri anlatan kamu spotu 7 Eylül “Uluslararası Dünya Temiz Hava Günü”nde  yayına girdi. Hava kalitesinin yaşam kalitesini doğrudan etkilediği anlatılan kamu spotunda “temiz hava, kaliteli hayat” vurgusu yapılıyor. 45 saniyelik videoda vatandaşlar, hava kirleticileri hakkında bilgi almaya ve temiz bir hava için birlikte hareket etmeye davet ediliyor. Videoda araçların bakımlarının zamanında yapılması, ulaşımda çevre dostu toplu taşıma araçlarının kullanılması ve daha az yakıt tüketimi için binalarda yalıtımın önemi gibi konulara da dikkat çekiliyor.

Tülay Baydar Bilgihan: “Çocuklarımızın farkındalığı, yetişkinlere de yansıyor”

Etkinlikte söz alan Gölbaşı Kaymakamı Tülay Baydar Bilgihan, çocukların farkındalığının yetişkinlere de yansıdığını belirterek, “Bugün, 7 Eylül Dünya Temiz Hava Günü’nde gerçekleştirilen bu etkinlik çok anlamlı. Günümüzde çocuklarımız için akademik hedeflerin ötesinde çevre duyarlılığı ve farkındalık da oldukça önemli. Bugün temiz havanın önemini anlattığımız çocuklar, geleceğimizde söz sahibi olacak. Biz dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımıza ödünç olarak görüyoruz. Çocuklarımızın eğitimi konusunda büyük bir sorumluluğumuz var. İklim değişikliliğinin etkilerini yıkıcı şekilde hissediyoruz; afetlerle karşılaşıyoruz. Çocuklarımızın farkındalığı konusunda hepimizin sorumluluğu var. Daha çok okuyarak, daha çok araştırarak, insana, doğaya daha çok saygı duyarak farkındalıkla hareket etmemiz gerekiyor. Bu projenin hayata geçirilmesinde katkısı olan herkese teşekkür ederim’’ dedi.

Raci Bayer: “7 Eylül Temiz Hava Günü, hava kalitesi farkındalığı için önemli”

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı AB Mali Yardımları Daire Başkanı, Çevre ve İklim Eylemi Sektör Operasyonel Programı IPA Direktörü Dr. İsmail Raci Bayer, City Air Projesi’nin önemine dikkat çekerek, “Ülkemiz, Avupa Birliği’ne aday bir ülke olarak AB’nin aday ülkelere tahsis ettiği Katılım Öncesi Mali Yardım (IPA) fonlarından yararlanıyor. Bugün burada 7 Eylül Temiz Hava Günü etkinlikerine ev sahipliği yapan CityAir projesi de IPA-2 dönemi kapsamında yürütülen 15 teknik destek projesinden biri. Ülkemizde 6 IPA birimi mevcut; biz de T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde yer alan IPA birimi olarak, IPA fonları ile yürütülen çevre projelerinde sorumluyuz. Aralık 2018’de hayata geçirilen City projesi de yaklaşık 3,5 milyon avroluk bir bütçeye sahip. Projemizin amacı; Avrupa Birliği Çevre Müktesebatı kapsamında soluduğumuz havanın kalitesinin yükseltilmesi ve hava kalitesi konusunda toplumsal farkındalığın artırılmasıdır. Bu anlamda 7 Eylül’ün tüm dünyada “Temiz Hava Günü” olarak kutlanmasının önemli bir farkındalık yaratacağına inanıyoruz’’ dedi.

Nazan Özyürek: “Çocuklarımıza temiz hava bırakmak için çalışıyoruz’’

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hava Yönetimi Dairesi Başkanı Nazan Özyürek ise, dünyada 10 kişiden 9’unun kirli hava soluduğuna işaret ederek, “’Bugün hava kalitesinin önemini vurgulamak için buradayız. Her yıl 8 milyon kişi hava kirililiğinin sebep olduğu hastalıklar sebebiyle hayatını kaybediyor. Hava kalitesini korumak bu yüzden hepimiz için çok önemli. Dünya Temiz Hava Günü’nü CityAir projesi kapsamında geçtiğimiz yıl ilk kez kutladık, bu yıl ikincisini kutluyoruz. Gerçekleştirdiğimiz tüm çalışmalarımızı, yarınlarımız olan çocuklarımıza temiz hava bırakmak için yapıyoruz. Ana hedefimiz hava kalitesini iyileştirmek için politikalar üretmek. Hava kirliliğine sebep olan emisyon verilerini topluyoruz ve envanter oluşturuyoruz. Teknik çalışma sonucunda haritalar oluşturuyoruz; bu haritalar kirlilik kaynaklarını da bizlere gösteriyor.Gençlerimizin, çocuklarımızın farkındalığını artırmayı önemsiyoruz.” şeklinde konuştu.

31 ili kapsayan City Air projesi tamamlandığında bu illerin hava kalteisini iyileştirmek için eylem planlarının ortaya çıkacağını kaydeden Özyürek, “Ayrıca, toplumsal farkındalık için proje kapsamında çalışmalar yürütüyoruz. Bu doğrultuda farklı hedef gruplarına yönelik eğitimlerimiz oldu. En önemli paydaşlarımızdan birisi de Milli Eğitim Bakanlığı; çeşitli okullarda projeler yaptık. Animasyon karakterlerimizin de çocuklarımıza ulaşmamızda bize yardımı oluyor. Dünya Tamiz Hava Günü anısına bugün okulumuza bir bisiklet parkı hediye ettik. Çocuklarımızın farkındalığı ile güzel bir gelecek bizleri bekliyor, Dünya Temiz Hava Günümüz kutlu olsun’’ dedi.

Abdülhamit Karataş: “CityAir, paydaşı olmaktan gurur duyduğumuz bir proje”

T.C. Millî Eğitim Bakanlığı İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi Daire Başkanı Abdulhamit Karataş da, Bakanlık olarak çevre ve sağlık projelerine büyük önem verdiklerini dile getirdi. Karataş, şöyle devam etti:

“Attığımız her adımın bizlere geri döndüğüne inanıyoruz. Bu sebeple çevre ve sağlık projelerine büyük önem veriyoruz. CityAir projesinin faydalanıcılarından biriyiz; Milli Eğitim Bakanlığı olarak desteklediğimiz, alkışladığımız ve yer almaktan sevinç duyduğumuz bir proje. Proje kapsamında okullarımızda gerçekleştirdiğimiz birçok etkinlikle de çocuklarımızı bilinçlendiriyoruz. Çünkü geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız, bu projenin en önemli destekçileridir. CityAir projesi, Çevre ve Şehircilik Baknalığı ile işbirliği yaptığımız önemli projelerden bir tanesi; Bakanlık özellikle formatör yetiştirilmesi konusunda destek oldu ve bizler de formatörlerin yaygınlaştırılması için çalışıyoruz. Aldığımız havanın temiz ve kaliteli olması çok önemli, çocuklarımızı da bu konuda bilinçlendiriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı olarak ayrıca sıfır atık ve atıkların ayrıştırılması konusunda da çalışmalar yürütüyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile çok değerli çalışmalarımız var; bu güzel projeleri desteklemeye devam edeceğiz.’’

“Mavi Bir Gökyüzü İçin Temiz Hava Günü’’nün amacı:

Hava kalitesinin; sağlık, çevre, ekonomi ve üretkenlik için öneminin toplumun her kesiminde anlaşılmasını sağlamak.

Hava kalitesinin iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri gibi diğer çevresel konularla yakın bağlantısını göstermek.

Bilgileri, yenilikleri ve başarı öykülerini paylaşarak hava kalitesini artıran çözümleri teşvik etmek.

Hava kalitesi yönetimi için hayata geçirilen yerel, ulusal ve uluslararası projeler arasında ortak stratejiler geliştirmek ve uluslararası paydaşları bir araya getirerek hava kalitesi çalışmalarına ivme kazandırmak.

CityAir (Türkiye’deki Şehirlerde Hava Kalitesinin İyileştirilmesi ve Kamuoyu Farkındalığının Artırılması Teknik Destek Projesi) hakkında:

Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Türkiye’deki Şehirlerde Hava Kalitesinin İyileştirilmesi ve Kamuoyu Farkındalığının Artırılması Teknik Destek  Projesi (CityAir) Türkiye’de 31 ilin hava kalitesinin korunması ve kamuoyu farkındalığı sağlanması amacıyla yürütülüyor. Bu amaçla düzenlenen eğitim ve iş birliği faaliyetleri, hava kalitesi çalıştayları ve saha ziyaretleri yerel personelin eğitiminde de büyük önem taşıyor.

Proje kapsamında, hava kalitesi yönetimine ilişkin konuların; karar vericiler, belediyeler, çocuklar, kadınlar ve toplumun farklı seviyelerinde anlaşılması ve bu konuda farkındalığın artırılması için çalışmalar yapılıyor.

City Air kapsamında bugüne kadar neler yapıldı?

Türkiye’deki Şehirlerde Hava Kalitesinin İyileştirilmesi ve Kamuoyu Farkındalığının Artırılması Teknik Destek  Projesi (CityAir) kapsamında bugüne dek gerçekleştirilen Emisyon Envanteri Çalıştayları, saha ziyaretleri, paydaşlara yönelik formatör eğitimleri ve paydaş toplantıları aracılığıyla hava kirliliğine ilişkin belediyelerin,  yetkili makamların ve ilgili personelin teknik kapasitelerinin artırılması sağlandı.

Proje dahilindeki illerden hava kalitesi yönetiminden sorumlu yetkililerin katılımı ile ‘’Hava Kirliliğini Önleme Çalıştayları’’ ve üniversite öğrencileri ile akademisyenlerin katılımı ile ‘’Hava Kalitesi Üniversite Farkındalık Seminerleri’’ düzenlendi.

Türkiye’de 31 ilin hava  kirleticileri envanteri ve hava kalitesi modelleme çalışmalarının yürütüldüğü CityAir projesi kapsamında, ayrıca çok sayıda farkındalık ve iyileştirme çalışması gerçekleştirildi. Proje; Aydın, Denizli, İzmir, Manisa, Muğla, Uşak, Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Mersin, Osmaniye, Amasya, Çorum, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Sivas, Tokat, Afyonkarahisar, Aksaray, Antalya, Burdur, Isparta, Karaman, Kayseri, Konya, Nevşehir ve Niğde illerini kapsıyor.

Projede hedeflenenler:

Hava Emisyon Yönetim Sistemi (HEY) içinde envanter sistemi kapasitesinin “hava kalitesi” modellemeleri, GIS (Coğrafi Bilgi Sistemi) ve diğer tüm “Bilişim Teknolojileri” araçları ile geliştirilmesi.

Temiz Hava Bölgeleri dağılımına göre Güney İç Anadolu, Ege, Orta Karadeniz ve Akdeniz Bölgesi’nde yer alan 31 ilin Temiz Hava Eylem Planlarının güncellenmesi.

Şehir ölçeğinde emisyon azaltma stratejilerinin geliştirilmesi ve toplumdaki farkındalığı artırarak hava kalitesini yükseltmeye yardımcı olacak yol haritasının oluşturulmasıdır.

Kamuoyunu bilinçlendirmek için atılan adımlar:

Hava kalitesi konusunda kamuoyundaki farkındalık düzeyinin belirlenmesi için anket çalışmaları yapılıyor.

Hava kalitesi yönetimi kapsamında çalıştaylar düzenleniyor. Emisyon envanteri eğitimleri gerçekleştiriliyor. Hava kalitesi değerlendirmesi ve modellemesi eğitimleri veriliyor.

Çocuklar ve yaşlılar gibi seçili hedef gruplara ve hamileler, hastalar gibi risk gruplarına yönelik bilgilendirici broşürler basılıyor ve dağıtılıyor.

Genç kuşağa yönelik sosyal medya buluşmaları gerçekleştiriliyor. TV ve radyo spotları hazırlanarak hava kalitesinin geniş kitleler tarafından anlaşılmasını sağlayacak paylaşımlar gerçekleştiriliyor.

Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içerisinde çalışılıyor.

Kamuya açık alanlarda, okullarda, il ve ilçe belediyelerinde hava kalitesinin korunmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor.

AdColony Dikey Reklamcılık İçin Dijital Ortam Araştırmasını Yayınladı

Son yıllarda, mobilde dikey formatta reklam talebi hızla artarken, reklam videolarının kullanıcılar tarafından yatay olarak izlenme oranı ise ters orantılı şekilde azalıyor. Günümüzde insanlar zorunda kalmadıkça telefonlarını yatay olarak daha az kullanmaya başladılar. Mobil oyunlar ve mobil uygulamalar ise bu evrensel tercihe dikey reklam formatı seçeneği sunarak pozitif yanıt vermeye başladılar. Bağımsız araştırma şirketi GlobalWebIndex’in son raporuna göre, kullanıcıların %34’ünün akıllı telefonlarında aktif olarak dikey formatlarda reklam videoları izlediği ise bu trendin varlığını kanıtlar bir nitelik taşıyor. Çoğu reklamveren, tüketici trendlerine ayak uydurmaya devam etmek için kampanyalarını optimizasyon odaklı yürütmeye çalışırken, AdColony ise bu yükselen trende kulak vererek markalara ve pazarlamacılara yatay reklamcılık yanı sıra dikey reklamcılık konusunda da rehberlik etmeye devam ediyor.

AdColony’nin yayınladığı “Dikey Reklamcılık Kitapçığı”, 2020/2021’de sunduğu iyi performans gösteren ve yüksek etkileşim yakalayan dikey mobil video kampanyaları hakkında faydalı veriler ve bilgilere yer verirken, aynı zamanda dikey reklamları kullanmanın ipuçlarını, dikey reklamların faydalarını ve dikey reklamların geleceğini AdColony’nin eşsiz ürünleri çerçevesinden ele alıyor!

Rapor, markaların hedef kitlesine daha iyi ulaşması için mobil reklamcılık perspektifini ele alarak hangi reklam formatının en uygun olduğunu gösterirken, aynı zamanda izlenme kolaylığı, akıcı bir deneyim ve daha fazla yaratıcı ürün çeşitliliği sağlamak doğrultusunda dikey video reklamlarına yönelik önemli ipuçları içeriyor.

ScientiaMobile’ın son raporuna göre; akıllı telefon kullanıcılarının %94’ü oyun oynarken, fotoğraf çekerken veya video izlerken telefonlarını dik şekilde kullanıyor. Ayrıca, mobil kullanıcıların %30’dan azı reklamları izlemek için telefonlarını yatay tutuyor ve telefonlarını yana çeviren kullanıcılar videonun yalnızca %14’ünü izliyor. Y kuşağı kullanıcılarının ise %72’si yatay formatta videolar izlemek için telefonlarını çevirmiyor. Bu da mobil reklamcılık ekosisteminde markaların hedef kitlelerine ulaşabilmeleri için doğru formatı uygulamanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Dikey Reklamcılık Kitapçığı; 2021 yılında AdColony bünyesinde gerçekleşen dikey reklamları sektörel bazda sınıflayarak kampanya sonuçlarını içeren yaratıcı örneklere odaklanıp sektörler için en iyi formatın ne olduğuna derinlemesine bir bakış açısı sağlarken, aynı zamanda mobil uygulamaların dikey ve yatay oryantasyonunu karşılaştırarak, AdColony’nin envanterindeki uygulamalara yönelik dikey ve yatay reklamlardan izleyicilerin nasıl etkilendiği hakkında bilgi veriyor. Bu raporda, dikey video reklamların geleceğini AdColony’nin sunduğu eşsiz ürünlerin çerçevesinden daha detaylı şekilde inceleyebilirsiniz!

TZOB’den Ayçiçeği, İncir, girdi fiyatları “Destekleme politikaları güçlendirilmeli”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ayçiçeği, incir ve girdi fiyatları konularında açıklama yaptı.

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkemizin ayçiçeği ekim alanı ve üretim miktarı olarak 75 ülke arasında ilk 10 ülkeden biri olduğuna dikkati çekerek “Ayçiçeği üretimimiz Türkiye bitkisel yağ sanayinin hammadde ihtiyacını karşılayamamaktadır. Ülkemiz ayçiçeği ithalatında 165 ülke arasında en fazla ithalat yapan ülkeler arasında yer almaktadır. Tüketimdeki artış nedeniyle ithalata bağımlılık devam etmektedir” dedi.

“Ayçiçeği üretimimiz artıyor ama ihtiyacımızı karşılamıyor”

 “Ayçiçeği tarımının sorunlarına kalıcı çözümler üretilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir” vurgusu yapan Bayraktar, “Ayçiçeği üzerine çalışan kamu, özel sektör, üniversiteler ve meslek kuruluşları ön yargısız, ön şartsız işbirliği içinde sorunlara eğilmezlerse toplumun temel gıda ihtiyaçlarından biri olan ayçiçeği yağı lüks tüketim maddesi olarak raflarda yerini alacaktır” diye konuştu.

Trakya Birlik, Çukobirlik, Konya Şeker, Karadeniz Birlik ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinin ayçiçeği alımında etkin olmaya başlaması ile ekim alanlarının arttığına dikkati çeken Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Son 10 yılda ayçiçeği ekim alanı 566 bin hektardan yüzde 28,7 artışla 729 bin hektara, üretim 1 milyon 320 bin tondan yüzde 56,6 artarak 2 milyon 67 bin tona çıktı. Dekara verim yüzde 38 artarak 206 kilogramdan 284 kilograma yükseldi.

Türkiye ayçiçeği tüketimi ise 2010 yılında 2 milyon 497 bin ton iken 2020 yılında 3 milyon 466 bin tona ulaşarak yüzde 39 arttı. Yeterlilik oranı 2010 yılında yüzde 52,4 iken, 2019/20 yılında yüzde 60,1 oldu.

Üretilen ayçiçeğinin, 1 milyon 900 bin tonu yağlık, 167 bin tonu ise çerezlik olarak kullanılır. Dünyada ise 2010-2011 döneminde 32,7 milyon ton olan ayçiçeği üretimi 2019-2020 döneminde yüzde 67 artarak 54,6 milyon tona çıktı. Ancak kuraklık nedeniyle 2020-2021 döneminde 49,6 milyon tona geriledi.”

 “Ayçiçeği hem gıda sanayimizin hem de yem sektörümüzün vazgeçilemez ürünüdür”

Bayraktar, “Ayçiçeği bir yandan sıvı yağ tüketiminin lokomotifi, öbür yandan yem sektörünün önemli hammaddesidir. Tohumları yüzde 22-50 oranında yağ içeren ayçiçeği sıvı yağ tüketimimizin yüzde 76’sını karşılar. Küspesinin içerdiği yüzde 30-40 oranındaki protein ile değerli bir yem olarak hayvan beslemede kullanılır” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Ayçiçeği çerezlik olarak da tüketilir. Toplam ayçiçeği üretimimizin yüzde 8,4’ü çerezliktir. Ayçiçeğinin, fındık gibi diğer kabuklu ürünlere göre protein oranı yüksektir.

Ülkemizde üretilen yağlı tohumlu bitkiler içerisinde ayçiçeği toplam yağlı tohum üretiminden yüzde 53 pay almaktadır. Halkımızın genelde bitkisel yağ olarak ayçiçeğini tercih etmesi ve ekim nöbetinde temel bitki olması önemini daha da artırmaktadır.

İthalat geçmiş yıllarda çoğunlukla ayçiçeği yağı şeklinde yapılırken son yıllarda ürün ithalatı daha fazla yapıldı. 2015-2020 yılları arasında ayçiçeği ithalat miktarı 3,4 kat arttı. 2015 yılında 340 bin ton olan ayçiçeği ithalatımız 2020 yılında 1 milyon 145 bin tona yükseldi. Son 6 yılda ülkemizin sadece ayçiçeği ürünü değil, yağ ithalatı da arttı. Nitekim yağ ithalatı 2015 yılında 798 bin ton iken, 2018 yılında 498 bin tona gerilemesine rağmen 2020 yılında 805 bin tona yükseldi. Bu yılda ayçiçeği yağı ithalatının yüzde 96,4’ü ham yağ olarak yapıldı. İthalata 2020 yılında ürün, yağ ve küspe olmak üzere toplam 1,5 milyar dolar ödendi. Hasat döneminde ayçiçeği veya ayçiçeği yağı ithalatı yapılmamalıdır. Yapıldığı dönemlerde de gümrük vergisi oranlarındaki ayarlamalar üreticilerimizi mağdur etmemelidir.”

 “Üreticiler emeğinin karşılığını alacak fiyat bekliyor”

Bayraktar, açıklanacak alım fiyatıyla ayçiçeği üreticisinin emeğinin karşılığını alması gerektiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

“Ayçiçeğinde piyasa fiyatlarının oluşmasında da etkili olan Trakya Birlik geçen yıl 15 Eylül 2020 tarihinde fiyatı kilogram başına 3,85 TL olarak güncelledi. Bu yıl hasadın devam ettiği bu günlerde Çukobirlik ayçiçeği alım fiyatını kilo başına 5,1 TL açıklarken, Konya Şeker yüzde 44 yağ oranı için ayçiçeği alım fiyatını kilo başına 5,368 TL olarak açıklamıştır.

Ayçiçeği maliyetinin arttığı bu yıl kurumlardan bu fiyatlarını güncellemesini Trakya Birlik’in de yağ oranlarına göre ayçiçeği alım fiyatını çiftçinin beklentisi olan kilo başına 6 TL olarak açıklamasını bekliyoruz.

Açıklanacak olan 2021 yılı fiyatlarında ayçiçeği buğday paritesi 2’nin altına düşürülmemeli, ithalat fiyatları, artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üretici kâr marjı dikkate alınmalıdır.”

 “Destekleme politikaları güçlendirilmeli”

“Sulamaya yönelik teşvikler artırılmalı, sulama ücretleri ve sulamada kullanılan elektrik fiyatları makul bir seviyeye çekilmelidir.

Ülkemizin bitkisel yağ tüketimine göre üretim politikaları geliştirilmeli, ‘çiftçimiz bir karış toprağı boş bırakmasın’ söylemi slogan olmanın ötesinde hayata geçirilmelidir. Türk çiftçisi bunu yapmaya muktedirdir, yeter ki elinden sıkı sıkı tutulsun.

İthalata harcanan milyarlarca liranın çok daha az bir bölümü, akılcı politikalara dayanan dişe dokunur desteklerle ayçiçeği üreticilerimize aktarılırsa kısa vadede kendimize yeter hale geleceğimize inanıyoruz.

Ayçiçeği prim desteği artarak devam etmelidir. Üreticilerimizin alın terlerinin karşılığını aldığı bir sezon olması en büyük temennimizdir.”

“Bereketin simgesi incir üretiminde dünyada birinciyiz”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, incir konusunda yaptığı açıklamada, “Bolluğun ve bereketin simgesi olarak görülen incir, Anadolu’da ve dünyada yetiştirilen ilk meyvelerden biridir” dedi. Bayraktar, incir konusunda ki değerlendirmelerinde şunları kaydetti:

“Dünyada oldukça sınırlı sayıda ülkede incir üretilmektedir. Ülkemiz, dünyada en fazla kuru ve sofralık incir üretimi ve ihracatı yapmaktadır.

FAO verilerine göre; 2019 yılında dünyada 290 bin hektar alanda incir üretilmiştir. İncir üretim alanı yönünden ilk iki ülke yüzde 21,7’ ile Fas ve yüzde 18 ile Türkiye’dir.

Dünyada yaklaşık 1 milyon tonun üzerinde incir üretilmektedir. Bundan 125 bin ton civarında kuru incir elde edilmektedir. Dünya incir üretiminin yüzde 24’nü gerçekleştiren Türkiye, 320 bin ton ile ilk sırada yer alırken, yüzde 17,1’ini gerçekleştiren Mısır 225 bin ton ile ikinci ve 153 bin ton ile üretimin yüzde 11,7’sini gerçekleştiren Fas üçüncü sırada yer almaktadır.”

 “Kuru incir ihracatında dünya lideriyiz ama dış pazarın talebine yetemiyoruz”

“2018 yılında 124 bin ton olan dünya kuru incir üretiminde Türkiye yüzde 65 payla birinci sırada, yüzde 12 payla İran ikinci, yüzde 10 payla İspanya üçüncü sırada yer almaktadır. Bu konumu ile ülkemiz dünya fiyatlarını da önemli ölçüde etkilemekte ve dünya ihracatının yarıdan fazlası ülkemizden karşılanmaktadır.

Kuru incir ihracatı, yemeklik kuru incir, ezme, hurda ve kesme olarak yapılmaktadır. Toplam kuru incir ihracatı son beş yılda ortalama 50-55 bin ton olarak gerçekleşti. İhracatımız 2010 yılında 211 milyon dolar iken bu miktar 2020 yılında 338 milyon dolara yükseldi.

Hedefimiz işlenmiş ve katma değeri yüksek değişik ürünler haline getirerek ihracatı 500 milyon doların üzerine çıkarmak olmalıdır. On yıllık dönemde toplam incir ihracatının ortalama yüzde 80’lik kısmı kuru incirden oluşmuştur. Bu ihracatın yaklaşık yarısı Avrupa ülkelerine ve ABD’ye yapılmaktadır. Yeni pazar arayışlarını sürdürmeliyiz.”

 “İncir üretimimiz artıyor”

Ülkemizde incir üretiminin arttığını belirten Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti:

“TÜİK verilerine göre 2010 yılında 255 bin ton olan incir üretimimiz 2015 yılında 301 bin tona ve 2020 yılında 320 bin tona yükseldi. 2010-2020 yılları arasında üretim yüzde 25,6 ve üretim alanı yüzde 12,2 arttı.

2005 yılında 56 bin ton olan kuru incir üretimimiz, 2019 yılında da 87 bin tona ulaştı. 2010-2020 üretim artışı yüzde 48,3 oldu.

Ülkemizde İncir üretimi bölgelerimizin çoğunda yapılmakla birlikte kaliteli kurutmalık incir meyve olgunlaşma ve kurutma mevsimindeki iklim koşulları, sıcaklık, nem ve rüzgâr durumu gibi ekolojik istekleri nedeniyle Ege Bölgesinde Büyük ve Küçük Menderes Havzalarında yetiştirilmektedir.”

 “Kuru incir üreticisi fiyatın açıklanmasını bekliyor”

Bayraktar, incir üreticisinin, müdahale alım fiyatının açıklanmasını beklediğini bildirdi:

“Kuru incir için müdahale alım fiyatı ilk kez 2019 yılında açıklandı. TMO alım fiyatı referans fiyat olarak A4 kalite kuru incir için kilogram başına 16 lira, A1 kalitedeki kuru incirde de kilogramı 18 lira olarak duyurdu.

2020 yılında ise incir fiyatları takip edilerek, fiyatların düşmesi halinde TMO’nun devreye gireceği açıklandı. TMO’nun incir fiyatlarının düşmesi halinde piyasalara müdahale etmesi incir üreticileri için önemli bir güvencedir.

Kuru incir üreticilerinin üretimine devam edebilmesi için makul alım fiyatı açıklanması yeterli gelir elde etmek için önem arz etmektedir. 2019 yılında olduğu gibi TMO incir alımı yapmalı veya fiyatların düşmesi halinde piyasaya girmelidir. 2021 yılı için A4 kalite kuru incir fiyatının 30 liranın altında olmaması beklenmektedir.

Bu yıl yaşanan kuraklık üretimi olumsuz etkilemiştir. Aşırı sıcaklar nedeniyle incir ağaçları kuruma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yaşanan kuraklık, sulamadaki yetersizlik ve ağustos ayı başında meydana gelen aşırı sıcaklar nedeniyle bu yıl rekoltenin düşük olması bekleniyor. Rekoltede yaşanan azalmayla birlikte artan girdi maliyetleri üretimi daha da zorlaştırıyor.”

“Ülkemiz dünyanın en büyük ve kaliteli incir üreticisi olup, dünya taze incir üretiminin yüzde 24’ünü, dünya kuru incir üretiminin yüzde 65’ini gerçekleştiriyor” bilgisini paylaşan TZOB Genel Başkanı Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti:

“Ekolojik üstünlüğe sahip olduğumuz ve Aydın İnciri sayesinde dünya ticaretinde rakipsiz olduğumuz kuru incirde üreticinin korunması, ticaretin geliştirilmesi ve sektörün sorunlarının giderilmesi ülkemiz için büyük önem taşıyor.

Kuru incirde 2019 yılında olduğu gibi TMO müdahale alım fiyatı açıklamalı ve alımları sürdürmelidir. Yüksek girdi maliyetleri göz önünde alınarak, üreticilerimizin yeterli gelir elde edeceği bir fiyat açıklanmalıdır.

Türkiye kuru incir ihracatının büyük bir bölümünü Avrupa Birliği ülkelerine yapıyor. Avrupa Birliği’ne ürün ihraç eden rakip pazarlar karşısında rekabet gücünü artırmak için çevre, insan ve hayvan sağlığına faydalı bir üretim şekli olan İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım daha fazla desteklenmelidir.

Kuru incirde yaşanan en önemli sorun standartlara uygun, kaliteli ve temiz üretiminin yapılamamasıdır. Bunun için üreticiler bilinçlendirilmeli, eğitim çalışmalarına ağırlık verilmelidir.

Aflatoksin birçok gıda maddesinde olduğu gibi incirlerde de insan sağlığı ve dış satımda sorun oluşturmaktadır.

İncirde hastalık ve zararlılarla mücadelede kültürel ve kimyasal programlar titizlikle ve zamanında uygulanmalıdır. Bu zararları azaltabilmek için, Araştırma Enstitüleri ile Ziraat Fakülteleri tarafından geliştirilen hastalıklara dayanıklı, iklim ve toprak koşullarına uyumlu çeşitlere üreticilerin kolayca ulaşması sağlanmalıdır.

Kuru incirin hasattan sonra en fazla 1 yıl içinde tüketilmesi gerekir. Rekoltenin yüksek olduğu yıllarda meydana gelen stok sorunun çözülmesi ve fiyat düşüşlerinin önlenmesi için bir stok kurumu oluşturulmalıdır.”

 “İhracatta tedbirler alınması gereklidir”

Kuru incir ihracatında ilk yükleme tarihinin geç açıklandığını bildiren Bayraktar, “Bu durum ihracata hazır olan ürünün muhafazasını zorlaştırmakta ve pazar kaybına sebep olmaktadır. İlk yükleme tarihi uygulaması tamamen kaldırılmalı ve ihracata hazır olan ürün bekletilmeden ihracatı yapılabilmelidir” dedi.

 “Organik incir üretimimiz 10 yılda 9 kat arttı!”

“Geleneksel tarımın yanı sıra organik tarım yöntemleriyle üretilen organik incirimiz de fındık ve kayısımız gibi dünya pazarlarının en çok talep edilen ürünleri arasındadır.

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre; 2010 yılında 9 bin 643 ton organik incir üretilmiş ve 2,2 milyon dolarlık incir ihracatı yapılmışken, 2019 yılında organik incir üretimi 84 bin 97 ton olmuş 40,3 milyon dolar ihracat geliri elde edilmiştir. 2020 yılında üretim 81 bin 248 tona düşmüş, ihracat rakamları ise henüz yayımlanmamıştır.

Toplam incir üretimimizin yüzde 25’ini oluşturan organik incirdeki dünya pazar potansiyeli de dikkate alındığında organik üretim daha fazla desteklenmelidir.”

 “Üreticilerimiz girdi fiyatlarına yetişemiyor”

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar artan girdi fiyatları konusuna da değinerek fiyatlarla ilgili gelişmeleri şöyle değerlendirdi:

 “Bir yandan kuraklık hüküm sürerken ve pandemi tarımı etkilerken, rekor seviyede artışları gören girdi fiyatlarına üreticimiz yetişemiyor.

Girdi kullanımında düşüşe sebep olacak bu durum tarımsal üretimde azalmayı beraberinde getirerek ülkemiz gıda güvencesini olumsuz etkileyeceği gibi gıda enflasyonunun artmasına da neden olacaktır.

Son bir yılda, üretici maliyetlerinde önemli ağırlığı olan üre gübresi yüzde 130, DAP gübresi yüzde 155, bazı tarımsal ilaçlar yüzde 60, besi yemi yüzde 55, süt yemi yüzde 57, sertifikalı hububat tohumluğu fiyatları yüzde 63, elektrik fiyatları ise yüzde 56 artmıştır.

Üreticilerin üretimden vazgeçmemeleri için tarımsal girdi fiyatlarını düşürecek tedbirlerin süratle alınması, devletimizin yapması gereken en önemli görevlerden biri haline geldi.

Gübrede verilen destekleri artırarak mazotta olduğu gibi gübre fiyatının da yüzde 50’si destek olarak verilmeli, destek verilmeyen yem ve bitki koruma ürünlerine destek getirilmeli, tarımsal sulamada kullanılan elektrikte vergi ve fonlar kaldırılmalı fiyatta düşüş sağlanmalıdır. Acil önlem olarak bu taleplerimizin ele alınmasını bekliyoruz.”

Kültür Zirvesi başlıyor
Bilbao, Jeju ve Buenos Aires’in ardından dördüncüsüne İzmir’in ev sahipliğini yapmaya hak kazandığı Dünya Belediyeler Birliği (UCLG) Kültür Zirvesi yarın başlıyor. Zirve’de 346’sı çevrim içi olmak üzere toplam 864 konuşmacı ve katılımcı yer alacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Yarın geleceği İzmir’de kurmaya başlıyoruz” dedi.
İzmir’in Rusya’nın Kazan ve Meksika’nın Merida kentlerini geride bırakarak ev sahipliği yapmaya hak kazandığı Dünya Belediyeler Birliği (UCLG) Kültür Zirvesi yarın başlıyor. 9-11 Eylül tarihleri arasında üç gün sürecek ve “Kültür: Geleceğimizi Kurarken” temasıyla düzenlenen zirvede 65 ülkeden kültür üreticileri buluşacak. 346’sı çevrim içi olmak üzere toplam 864 konuşmacı ve katılımcının yer alacağı zirve kapsamında delegeler Kültürpark 4. Hol’de hazırlanan özel toplantı salonlarında buluşacak. Zirvede kültürün iklim kriziyle, toplumsal cinsiyetle, erişilebilirlikle, engeller ve eşitsizliklerle ilişkisi ele alınırken, pandemi sonrası kültür, çevre ve sağlık politikaları, kültürel haklar, yaratıcı ekonomi ve kültürel çeşitlilik, kültürel miras ve turizm, kültürel diplomasi gibi temalarda oturumlar yapılacak.
“İzmir’in dünyayla bağı güçleniyor”
Pandemi koşullarına rağmen beklenenin üzerinde katılımın olduğunu belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Dünyanın dört bir yanından kültür üreticileri İzmir’de buluşuyor. Katılımcılar kendi kentlerine ait deneyimlerini, bilgi birikimlerini, yeni çözüm önerilerini ve planlarını paylaşacak. Zirvede geleceğin dünyasında kültürün rolünü ele alacağız. Buradan çıkan manifesto dünyanın gündemine yerleşecek. Yarın geleceği İzmir’de kurmaya başlıyoruz diyebilirim. Zirve aynı zamanda İzmir’in dünyayla bağını kopmaz bir şekilde güçlendiriyor” şeklinde konuştu.
Şehirde sanat
Zirveye İsveç, Hindistan, İspanya, Fransa, Portekiz, Çin, Amerika, Meksika, İngiltere, Ürdün, Filipinler, Güney Kore, Kolombiya, Endonezya, Filistin Ulusal Yönetimi, Lüksemburg, Almanya, Fransa, Arjantin, KKTC, gibi ülkelerin ulusal ve yerel yöneticileri, akademisyenler ve bilim insanları katılacak.

Zirve kapsamında konserler, sinema gösterimleri, dinletiler, gün batımı konserleri, şiir, edebiyat, kültür söyleşileri, resim sergileri, araştırma sergileri, sanat gezileri, deniz su perdesi gösterileri, İzmir Körfezi vapur gezileri ve daha birçok etkinlik sadece kent merkezinde değil ilçelerde de düzenlenecek.

TotalEnergies ve Nissan, Avrupa çapındaki ortaklıklarını Türkiye’ye taşıdı

15 yıldır inovasyon tutkusuyla uzmanlıklarını birleştirerek ortaklıklarını sürdüren TotalEnergies ve Nissan, birlikte birçok başarı hikayesi yazdı. Yıllardır süregelen ortaklık, sürücülerin ihtiyaç ve beklentilerine tam olarak uyarlanmış üstün performanslı ürün ve hizmetler geliştirmeyi mümkün kıldı. Avrupa çapındaki ortaklıklarını Türkiye’ye taşıyan Total Turkey Pazarlama ve Nissan Türkiye yeni bir anlaşmaya imza attı. Nissan Türkiye, yapılan anlaşma ile önümüzdeki 3 yıllık süre zarfında Türkiye’de Nissan Orijinal Motor Yağları’nı müşterileriyle buluşturacak.

Bu güçlü ortaklık ve iş birliğinin ürünü Nissan Orijinal Motor Yağları, TotalEnergies’in madeni yağ alanındaki uzmanlığıyla geliştirildi. Nissan araçların özel motor gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanan Nissan Orijinal Motor Yağları, ortak mühendislik çalışmalarının bir sonucu olarak, motorun maksimum performansla çalışmasını sağlamak, zararlı gaz emisyonunu düşürmek ve yakıt ekonomisi sağlamak için özel olarak geliştirildi. TotalEnergies – Nissan ortaklığında geliştirilen motor yağlarının performansı yarış pistlerinde test edildi ve onaylandı.

Total Turkey Pazarlama Genel Müdürü Emre Şanda iş birliği hakkında şunları söyledi: “Nissan ile Avrupa çapındaki ortaklığımızı Türkiye’ye taşımaktan mutluluk duyuyoruz. Uzun vadeli iş birliğimiz, her iki şirketin de otomotiv endüstrisine teknolojik verimlilik sağlama vizyonunu yansıtıyor. İnovasyon ve teknoloji temelinde inşa edilen bu iş birliği kapsamında, Nissan Türkiye ile birlikte üstün performanslı özel ürünlerimiz sayesinde Nissan satış sonrası hizmet şebekesi ve son kullanıcılarına yüksek müşteri memnuniyeti sağlamayı hedefliyoruz.”

TÖDEB Genel Sekreteri Sühendan Enisel oldu
16 yıl BDDK’da uzman ve başuzman görevlerinde bulunan Sühendan Enisel, Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği (TÖDEB) Genel Sekreteri olarak atandı.
Ödeme hizmetleri ve elektronik para alanında mesleki gelişimi sağlamak amacıyla farklılaştırılmış deneyimler ve inovatif çözümler sunarak sektöre yönelik bilgi birikimini artırmak ve ödeme alanındaki faaliyetlerin gelişimini sağlamak misyonuyla kurulan Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği’nin genel sekreterliği görevine Sühendan Enisel getirildi.
Sühendan Enisel kimdir?
2002 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun olan Sühendan Enisel, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunda (BDDK) uzman yardımcısı olarak göreve başladı, 16 yıl BDDK’da uzman ve başuzman görevlerinde bulundu. BDDK’da çalıştığı süre içinde gözetim ve denetime tabi olan bankalar başta olmak üzere, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, bağımsız denetim şirketleri, varlık yönetim şirketleri, kartlı sistem kuruluşları, takas mahsup kuruluşları, bilgi alışverişi kuruluşlarının, mali bünyelerinin ve iç sistemlerinin analizi ve değerlendirilmesi, izin başvurularının sonuçlandırılması, mevzuata uyumlarının takibi, intibak işlemleri, yönetim yapılarının ve iş süreçlerinin analizi görevlerini yerine getirdi.

2017 yılından itibaren ödeme ve elektronik para kuruluşlarının faaliyetlerinin mevzuata uygun yürütülmesinin takibi, iş modellerinin incelenmesi, organizasyon ve yönetim yapılarının izlenmesi, iç kontrol sistemlerinin etkinliği ile özkaynak yeterliliklerinin değerlendirilmesi çalışmalarından sorumlu olan grubun koordinatörlüğünü yürüten Enisel, 6493 sayılı Kanun ve alt düzenlemelerini yorumlayarak, uygulamada görülen mevzuat boşluklarını gidermeye yönelik çalışmalarda bulundu.

9 Eylül, Türk milletinin kurtuluşu ve bağımsızlığını elde edişinin simgesidir

9 Eylül 1922’de Türk ordusunun İzmir’i Yunan kuvvetlerinin işgalinden kurtarmasının üzerinden tam 99 yıl geçti.

1919 yılında Samsun’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde başlatılan kurtuluş mücadelesi, 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile kesin ve kalıcı bir şekilde zafere ulaştı.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Geçmişimizde; bir milleti bir ülkeyi yeniden ayağa kaldırıp, Mîsâk-ı Millî ile Türkiye’nin, Mîsâk-ı İktisadî ile de ekonominin sınırlarını çizen, her anlamda tam bağımsızlık sağlamış bir mücadele, bir emek, bir akıl ve bir strateji var. Mustafa Kemal’in 17 Şubat 1923’te söylediği gibi; “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferle taçlandırılmazsa meydana gelen zaferler payidar olmaz.” Ve 17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihleri ülke ekonomisi için büyük bir dönüm noktasıydı. İzmir İktisat Kongresi’ne işçi, çiftçi, tüccar, sanayici bin 135 temsilci katıldı.” dedi.

Ötekileştiren, yok sayan değil; adalet, liyakat ve ortak akıl ile; birleştiren taraf olmalıyız

Eskinazi, Kongre sonunda Mîsâk-ı İktisadî oy birliğiyle benimsenerek yeni tam bağımsız Türkiye’nin İktisat Politikası oluşturulduğunu hatırlattı.

“Ekonomi Andı olan Mîsâk-ı İktisadî’nin özü şöyleydi: Ekonomide bağımsızlıktan fedakârlık edilmemeli. Öncelikle millî kaynaklar değerlendirilmeli. Büyük devletlerin boyunduruğu altına girilmemeli. Üretici, sanayici, ihracatçı desteklenmeli. Çiftçiye kredi verilerek, girişimciler teşvik edilmeli. Dış rekabete dayanabilmek için sanayi toplu ve bütün olarak kurulmalı.”

Jak Eskinazi, “Bu bağımsızlık mücadelesine yakışır bir millet olmak ve demokratik, laik hukuk devleti olarak muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için çok çalışmalı ve tarihimizden gereken dersleri almalıyız. Ayrıştıran, ötekileştiren, yok sayan değil; tevazu, samimiyet, adalet, liyakat, dürüstlük, şeffaflık ve ortak akıl ile; birleştiren, kaynaştıran taraf olmalıyız. İzmir’in kurtuluşunun 99’uncu yıldönümünde bize bu zaferi armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm askerlerimizi saygı ve şükranla anıyorum. 9 Eylül’ün 99’uncu yıldönümü tüm İzmirlilere ve ülkemize kutlu olsun.” diye konuştu.

Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistikleri, 2020
İhracatın %42,8’ini, ithalatın ise %56,0’ını büyük ölçekli girişimler gerçekleştirdi
Dış ticaret verileri ile iş kayıtları sisteminde yer alan girişimlerin ana faaliyet türü ve çalışan sayısı bilgileri eşleştirilerek, dış ticaret yapan girişimlerin özellikleri elde edilmektedir. Dış ticaret istatistikleri ve iş kayıtları sistemi kullanılarak elde edilen verilere göre, 2020 yılında 87 bin 705 girişim ihracat, 73 bin 591 girişim ithalat yaptı. Yapılan eşleştirmede, ihracat yapan girişimlerin yaklaşık %100,0’ının, ithalat yapan girişimlerin ise %97,0’ının bilgilerine ulaşılmıştır. Bu girişimler toplam ihracatın yaklaşık %100,0’ını, ithalatın ise %99,9’unu gerçekleştirmiştir.
Toplam ihracatın %20,4’ünü yapan 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimler, toplam ihracat yapan girişimlerin %61,0’ını oluşturdu. İhracatta, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı %18,9, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı %17,9, 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı ise %42,8 oldu.
Toplam ithalatın %14,1’ini 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimler yaptı. İthalatta, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı %12,4, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı %17,5 oldu. 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin ithalattaki payı %56,0 olurken; bu girişimler toplam ithalat yapan girişimlerin %4,0’ını oluşturdu.
İhracatın yarısından fazlasını sanayi sektöründeki girişimler gerçekleştirdi
Girişimin ana faaliyetine göre ihracatın %56,4’ünü, ithalatın ise %48,8’ini sanayi sektöründe faaliyet gösteren girişimler yaptı. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin ihracattaki payı %39,8, ithalattaki payı ise %37,5 düzeyinde gerçekleşti.
Sanayi sektörünün ihracatında 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimler %66,7 pay ile öne çıktı. Ticaret sektörünün ihracatında ise %90,0 pay ile 1-249 kişi çalışanı olan küçük ve orta ölçekli girişimlerin hâkimiyeti devam etti.
Sanayi sektörü ithalatında büyük ölçekli girişimler %77,8 pay ile öne çıktı. Diğer sektöründe, küçük ve orta ölçekli girişimlerin payı %29,8’den %36,1’e yükselirken, büyük ölçekli girişimler %63,7 pay ile önde olmaya devam etti.
Sanayi sektöründeki girişimler ihracatının %47,1’ini Avrupa Birliği (AB 27) ülkelerine yaptı
Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ihracatlarının %47,1’ini AB 27 ülkelerine, %14,5’ini Yakın ve Orta Doğu ülkelerine, %12,7’sini ise AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerine gerçekleştirdi. AB 27 ülkelerine yapılan ihracatın %64,4’ünü sanayi, %33,6’sını ticaret, %2,0’ını ise diğer sektöründeki girişimler yaptı.
Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ithalatlarının %38,1’ini AB 27 ülkelerinden, %23,0’ını Diğer Asya ülkelerinden, %14,8’ini ise AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinden gerçekleştirdi. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin en çok ithalat yaptığı ülke grupları sırasıyla %32,0 pay ile AB 27 ülkeleri, %25,1 ile Diğer Asya ve %19,2 ile Yakın ve Orta Doğu ülkeleri oldu.
İmalat sanayi ürünleri ihracatının %58,0’ını sanayi sektöründeki girişimler yaptı
İmalat sanayi ürünleri ihracatının %58,0’ını ana faaliyeti sanayi olan girişimler, %38,6’sını ise ana faaliyeti ticaret olan girişimler gerçekleştirdi. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin yaptığı ihracatın ise %96,3’ünü imalat sanayi ürünleri, %1,9’unu tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri oluşturdu.
İmalat sanayi ürünleri ithalatının %45,6’sı sanayi, %42,5’i ticaret ve %11,8’i diğer sektörlerdeki girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin ithalatının %76,3’ünü imalat sanayi ürünleri, %4,8’ini tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri, %3,6’sını ise madencilik ürünleri oluşturdu.
İhracatın %39,5’i ilk 100 girişim tarafından gerçekleştirildi
İhracatın %39,5’ini, ithalatın ise %57,0’ını ilk 100 girişim yaptı. En çok ihracat yapan ilk 5 girişim toplam ihracatın %13,5’ini, en çok ithalat yapan ilk 5 girişim ise ithalatın %21,7’sini gerçekleştirdi.
Sanayi sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı %14,8, ticaret sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin ticaret sektöründeki payı ise %11,5 oldu. Sanayi ve ticaret sektörlerinde en fazla ithalat yapan ilk 5 girişiminin payı %16,8 oldu.
Girişimlerin %50,3’ü tek ülkeden ithalat yaptı
Girişimlerin %44,3’ü tek ülkeye ihracat yaparken, %16,9’u iki ülkeye ihracat yaptı. Yirmi ve daha fazla ülkeye ihracat yapan girişimlerin oranı %4,4 iken, bu girişimlerin ihracattaki payı %58,0 oldu.
Girişimlerin %50,3’ü, tek ülkeden ithalat yaparken, %15,8’i iki ülkeden ithalat yaptı. Yirmi ve daha fazla ülkeden ithalat yapan girişimlerin oranı %2,7 iken, bu girişimlerin ithalattaki payı %51,4 oldu.
Girişimcilik ve İş Demografisi, 2020Girişimlerin 2020 yılında doğum oranı %14,7 oldu
Girişimlerin 2019 yılındaki doğum oranı %13,0 ve bu girişimlerin istihdamdaki payı %4,6 iken, 2020 yılında doğum oranı %14,7’ye, istihdam payı ise %5,0’e çıktı.
Girişimlerde en yüksek doğum oranı 2020 yılında %37,4 ile toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektöründe gerçekleşti. Bu sektörü sırasıyla, %11,8 ile ulaştırma ve depolama ve %10,5 ile inşaat sektörleri takip etti.
Girişimlerin 2018 yılında ölüm oranı %11,4 oldu
Girişimlerin 2017 yılındaki ölüm oranı %12,2 iken 2018 yılında %11,4’e düştü. Ölen girişimlerin istihdamdaki payı ise 2017 yılında %4,2 iken 2018 yılında %4,3 olarak gerçekleşti.
Girişimlerde en yüksek ölüm oranı 2018 yılında %35,8 ile toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektöründe gerçekleşti. Bu sektörü sırasıyla, %12,5 ile konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri ile %11,6 ile ulaştırma ve depolama sektörleri takip etti.
Girişimlerden 2019 yılında doğanların %80,6’sı 2020 yılında hayatta kaldı
Girişimlerin 2018 yılında bir yıllık hayatta kalma oranı %81,3, iki yıllık hayatta kalma oranı %64,0 olarak gerçekleşti.
İstihdama göre hızlı büyüyen girişimler oranı 2020 yılında %12,1 oldu
Aynı yıl için hızlı büyüyen genç girişimler (ceylan) oranı ise %2,0 oldu. Ciroya göre hızlı büyüyen girişimler oranı 2020 yılında %14,3, ceylan girişimler oranı ise %2,2 oldu.
İstihdama göre hızlı büyüyen girişimlerin 2020 yılında %32,7’si imalat, %21,2’si toptan ve perakende ticaret; motorlu kara
taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı ve %12,4’ü ise inşaat sektöründe faaliyet gösterdi.
Ciroya göre hızlı büyüyen girişimlerin 2020 yılında %31,4’ü imalat, %24,3’ü toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı ve %14,4’ü ise inşaat sektöründe faaliyet gösterdi
İstihdama göre ceylan girişimlerin 2020 yılında %29,5’i imalat, %16,6’sı inşaat ve %14,4’ü ise toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektöründe faaliyet gösterdi.
Ciroya göre ceylan girişimlerin 2020 yılında %27,3’si imalat, %22,3’ü inşaat, %15,4’ü toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektöründe faaliyet gösterdi.
İstihdama göre hızlı büyüyen girişimlerin 2020 yılında ihracat payı %14,0 oldu
Aynı yıl için ithalat payı ise %11,1 oldu. İstihdama göre hızlı büyüyen girişimlerin 2020 yılında istihdam payı %14,0, ciro payı ise %14,5 oldu.
Ciroya göre hızlı büyüyen girişimlerin 2020 yılında ihracat payı %23,5, ithalat payı %18,7, istihdam payı %13,9, ciro payı ise %22,1 oldu.
İmalat sanayinde 2020 yılında doğan girişimlerin %61,2’si düşük teknoloji düzeyine sahipti
İmalat sanayinde 2020 yılında doğan girişimlerin %26,3’ü orta düşük, %11,6’sı orta yüksek, %0,9’u ise yüksek teknoloji düzeyine sahip girişimler oldu.
Kuruluş yılı 2016 ve sonrası olan girişimlerin 2020 yılındaki ciro payı %16,2 oldu
En yüksek ciro payına ise %16,9 ile 1996-2000 yılları arasında kurulan girişimler sahip oldu.
Kuruluş yılı 2016 ve sonrası olan girişimlerin 2020 yılındaki istihdam payı %21,3 oldu
Girişimlerden 2011-2015 yılları arasında kurulanlar ise %16,5’lik istihdam payına sahip oldu.
Kuruluş yılı 2016 ve sonrası olan girişimlerin 2020 yılındaki ihracat payı %10,0 oldu
Girişimlerden 1996-2000 yılları arasında kurulanlar ise %19,7’lik ihracat payı ile en yüksek orana sahip oldu.
Kuruluş yılı 2016 ve sonrası olan girişimlerin 2020 yılındaki ithalat payı %6,8 oldu
Girişimlerden 1990 ve öncesinde kurulanlar ise %28,1’lik ithalat payı ile en yüksek orana sahip oldu.

Kültürel Miras, 2020 Türkiye genelinde müze sayısı 2020 yılında %5,8 artarak 494 oldu
Türkiye genelinde müze sayısı 2020 yılında 27 artarak 494’e ulaştı. Bunların 205 tanesi Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde, 289 tanesi ise özel müze kategorisinde yer aldı.
Bakanlığa bağlı müzelerdeki eser sayısı %0,5 arttı
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müzelerdeki eser sayısı, 2020 yılında 2019 yılına göre %0,5 artarak 3 milyon 278 bin 114 oldu.
Bakanlığa bağlı müze ve ören yeri ziyaretçi sayısı %73,6 azaldı
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müze ve ören yeri ziyaretçi sayısı, 2020 yılında 2019 yılına göre %73,6 azalarak 9 milyon 241 bin 912 oldu.
Bakanlığa bağlı ücretli müze ve ören yerlerinin ziyaretçi sayısı %74,6 azaldı
Türkiye’de 2020 yılında Bakanlığa bağlı ücretli müze ve ören yerlerini ziyaret edenlerin sayısı bir önceki yıla göre %74,6 azaldı. Bakanlığa bağlı ücretli müze ve ören yerlerini ziyaret edenlerin sayısı 2020 yılında 5 milyon 566 bin 566 ziyaretçi ve toplam ziyaretçiler içindeki payı %60,2 oldu. Ücret ödenmeyen müze ve ören yerlerini 2020 yılında ziyaret edenlerin sayısı 3 milyon 675 bin 346 ziyaretçi ve toplam ziyaretçiler içindeki payı %39,8 oldu.
Özel müzelerde mevcut eser sayısı %2,0 arttı
Özel müzelerde mevcut eser sayısı, 2020 yılında 2019 yılına göre %2,0 artarak 416 bin 706 oldu
Özel müze ziyaretçi sayısı %72,2 azaldı
Özel müze ziyaretçi sayısı, 2020 yılında 2019 yılına göre %72,2 azalarak 4 milyon 514 bin 571 oldu.
Müzelerin sorumluluğu altındaki taşınmaz kültür varlıkları %2,6 arttı
Müzelerin sorumluluğundaki taşınmaz kültür varlıklarının sayısı 2020 yılında 2019 yılına göre %2,6 artarak 116 bin 120 oldu. Müzelerin sorumluluğu altında yer alan taşınmaz kültür varlıklarının en çok bulunduğu il 32 bin 638 ile İstanbul olurken, 7 bin 651 taşınmaz kültür varlığı ile İzmir, 4 bin 660 taşınmaz kültür varlığı ile Muğla ve 4 bin 475 taşınmaz kültür varlığı ile Bursa takip eden iller oldu.
Milli park sayısı %2,3 arttı
Milli parkların sayısı 2020 yılında 2019 yılına göre %2,3, tabiat parkı sayısı %1,2 arttı. Aynı dönemde toplam milli park alanı %4,5 artarak 907 bin 520 hektara yükseldi. 2020 yılında tabiat parkı sayısı 250’ye yükselirken, tabiat parkı alanı ise 107 bin 632 hektara yükseldi.
Tabiat koruma alanı sayısı %3,3 arttı
Tabiatı koruma alanı sayısı %3,3 artarak 31 oldu. Tabiat anıtı sayısı 2020 yılında bir önceki yıla göre %0,9 azalarak 115 oldu.
Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları, Ağustos 2021 Aylık en yüksek reel getiri BIST 100 endeksinde oldu
En yüksek aylık reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde %2,31, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise %3,98 oranlarıyla BIST 100 endeksinde gerçekleşti.
Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) %0,93, mevduat faizi (brüt) %1,37, Amerikan doları %4,19, Euro %4,72 ve külçe altın %5,17 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde ise DİBS %0,68 ve mevduat faizi (brüt) %0,24 oranlarında yatırımcısına kazandırırken; Amerikan doları %2,63, Euro %3,16 ve külçe altın %3,62 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Finansal yatırım araçlarının aylık reel getiri oranları, Ağustos 2021
DİBS, üç aylık değerlendirmede; TÜFE ile indirgendiğinde %0,08 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde ise %4,11 oranında yatırımcısına kaybettirdi. Külçe altın, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %10,80, TÜFE ile indirgendiğinde ise %6,91 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Finansal yatırım araçlarının üç aylık reel getiri oranları, Ağustos 2021
Altı aylık değerlendirmeye göre Amerikan doları; TÜFE ile indirgendiğinde %10,04 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlarken; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde ise %3,19 oranında yatırımcısına kaybettirmiştir. Aynı dönemde BIST 100 endeksi, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %23,76, TÜFE ile indirgendiğinde ise %13,34 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede en yüksek reel getiri BIST 100 endeksinde gerçekleşti
Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; TÜFE ile indirgendiğinde %10,46 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlayan yatırım aracı olurken; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde ise %9,48 oranında yatırımcısına kaybettirmiştir.
Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından Amerikan doları %19,95, Euro %20,38, mevduat faizi (brüt) %24,84, DİBS %26,69 ve külçe altın %27,92 oranlarında yatırımcısına kaybettirmiştir. TÜFE ile indirgendiğinde Amerikan doları %2,31, Euro %2,84, mevduat faizi (brüt) %8,29, DİBS %10,54 ve külçe altın %12,04 oranlarında yatırımcısına kaybettirmiştir.