Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (18.08.2022)

Yapı İzin İstatistikleri, II. Çeyrek: Nisan – Haziran, 2022
Belediyeler tarafından 2022 yılı II. çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen yapıların kullanma amacına göre en yüksek yüzölçüm payına 21,7 milyon m² ile iki ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip oldu. Bunu 1,4 milyon m² ile bir daireli ikamet amaçlı binalar izledi.
Depremin yıkıcı etkilerini azaltan teknolojiler

Dünyanın en aktif fay hatları üzerinde konumlanan Türkiye, deprem gerçeğini en yakından deneyimleyen ülkeler arasında yer alıyor. Bu nedenle mevcut yapı stokunun depreme karşı güçlendirilmesi ve modern yapıların sismik koruma yatırımlarının artırılması çalışmaları son hızıyla devam ediyor. Önce insan kayıplarını, sonra maddi kayıpları en aza indirmek için çok kritik olan sismik yatırımlar konusunda Türkiye’de öncü bir rol üstlenen Hilti ise inovasyon çalışmaları ve ileri teknolojisiyle inşaat sektörüne yüksek katma değerli çözümler sunuyor. İnşaat teknolojilerinin depreme karşı dayanıklı yapılaşmada büyük önem taşıdığının altını çizen Hilti Türkiye Genel Müdürü Banu Deniz Çetinkol, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin yıl dönümü kapsamında açıklamalarda bulundu.

Sismik bölgelerde rutin inşaat zorlukları hayati önem kazanıyor. Bu noktada Hilti, ihtiyaç duyulan deprem tasarım çözümlerini ve onaylarını elde etmeye yardımcı olmak için sürekli olarak araştırma ve ürün geliştirmeye yatırım yapıyor. Ayrıca sismik uygulamalar için çoklu ankraj ve yangın durdurucu sistemler geliştiren şirket, kapsamlı eğitim ve mühendislik kaynaklarının yanı sıra iç görü ve bilgilerini inşaat profesyonellerine sunuyor.

Türkiye’de her yıl çok sayı dair ili ufaklı deprem gerçekleştiğini söyleyen ve acı sonuçları hep beraber yaşadığımızın altını çizen Hilti Türkiye Genel Müdürü Banu Deniz Çetinkol,17 Ağustos Marmara Depremi’nin yıl dönümünde şu açıklamalarda bulundu: “Yapıların güçlendirilmesine yönelik yeni teknoloji ve ekipmanlar her zaman öncelikli gündemimizde yer alıyor. İnovatif ürünlerimizin yanı sıra gerçekleştirdiğimiz iş birlikleriyle de deprem konusundaki farkındalığı daha da artırmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) koordinasyonu ile yürütülen yeni deprem yönetmeliği çalışmasına katkı sağlıyoruz. Ayrıca yapıların değerlendirilmesi için belediyelerle ve düşük dayanımlı betonların güçlendirilmesi projelerinde İTÜ ile birlikte çalışıyoruz. Ofisimizde bir arkadaşımızı sadece depremle ilgili çalışmalarımızı yürütmek için istihdam ettik. Hilti Türkiye olarak ülkemizdeki kayıpların önüne geçmek için var gücümüzle çalışmaya önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.”

Hilti, sismik performansa proaktif bir yaklaşım getiriyor

Depremin yapı üzerindeki etkilerini fiziki olarak ortaya koyan Banu Deniz Çetinkol; “Deprem; özellikle binada bulunan tesisat sistemleri için ekstra yükler oluşturuyor. Hilti sismik çözümleriyle tesisat sistemleri yani diğer bir deyişle yapısal olmayan elemanlar için boyuna ve enine yönlerde destek sağlayarak bu sistemleri yerinde ve güvenli tutuyor. Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede Hilti mühendisleri, deprem kuvvetlerinin gerçekçi simülasyonlarında entegre bina sistemlerini ölçüyor .Sensörler ve video kameralar kullanarak sismik aktivitenin ankraj ve yangın durdurucu performansı üzerindeki etkilerini analiz ediyoruz. Bu nedenle sismik uygulamalarda yalnızca uygun yönetmelikleri değil, aynı zamanda modern çağın ihtiyaçlarını da karşılıyoruz. Bu konuda çok heyecan verici bir projemiz var. Dünyanın en büyük titreşimli masasını kullanarak ürünlerimiz üzerinde tam ölçekli performans testleri yürütüyoruz. Bu sayede Richter ölçeğinde 1:1’lik bir dizi şoka maruz kalan özel olarak inşa edilmiş beş katlı bir binada sismik performansa proaktif bir yaklaşım getirebiliyoruz. Üstelik aynı durum yangın durdurucularımız içinde geçerli. Yangın durdurucu performansını bir laboratuvarda değerlendirmek ile simülasyonu deprem kuvvetlerine maruz kalan gerçek bir binada test etmek arasında büyük bir fark var. Deprem araştırmamız; 7,9 ve 8,0 büyüklüğünde gerçekçi simülasyona tabi bina yangın durdurucu sistemleri içeriyor. Böylece deprem sonrası zorluklar için yangın durdurucu sistemlerimiz korumayı en üst noktaya taşıyor” şeklinde konuştu.

Yapılardaki cephe kaplamaları, asansör rayları, mekanik-elektrik bağlantılar veya mevcut bir taşıyıcı betonarme elemana eklenen yapı elemanı gibi uygulamalardaki sorunlar deprem anında tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Ülkemizin aktif deprem bölgesinde yer aldığı göz önüne alındığında farklı faaliyet alanlarına hizmet eden endüstriyel binaların statik mukavemetinin sismik yük ve darbelere karşı dirençli olması insan hayatı için büyük önem taşıyor. Bu konuda Hilti olarak deprem Hilti imzası taşıyan C2 sismik onaylı dübellerimiz, deprem anında dübellerde oluşabilecek yerinden çıkma, patlama gibi aksaklıkların önüne geçerek tehlikeli kazaların yaşanma olasılığını en aza indiriyor” dedi.

Türkiye deprem kuşağını baz alarak tasarlanan sismik sistemler

Deprem anında bina güvenliğini artıran diğer çözümlere de değinen Çetinkol, şu bilgileri verdi: “Sismik ürün kategorisinde öne çıkan modüler kanal sistemlerinin hepsi, depreme dayanıklı yapıların etraflı bir şekilde araştırılmasına ve test edilmesine dayalıdır. Deprem kuşakları için geliştirdiğimiz boru, kablo tavası ve hava kanalı destek sistemleri, ülkemizin de içinde bulunduğu deprem kuşağını baz alacak şekilde standardize edildi. Bu sayede çok yüksek deprem şiddetinde bile hâlâ binanın dayanıklılık performansını ve yapı bütünlüğünü koruyarak güvenli yaşam alanlarının yaratılmasına yardımcı oluyor. Hilti Pasif Yangın Durdurucu ürünlerimiz ise depremin hareketlerine uyum sağlıyor ve deprem sırasında yangın çıksa dahi malzemenin yapısı bozulmadığı için işlevini koruyor. Yangın esnasında dört saate kadar alev, duman ve zehirli gazların yayılmasını engelliyor. Yangın sırasında yapıda meydana gelen boşlukları şişirerek kapatıyor ve yangının çıktığı yere hapsedilmesine yardımcı oluyor. Bu sayede yangının büyümesini önleyerek insanların evlerini terk etmesi için güvenli bir ortam ve dumansız bir hava sahası yaratıyor.”

Binanın röntgenini çeken ve sismik karnesini çıkaran sistemlere imza atıyor

Türkiye’deki mevcut binaların dayanıklılık karnesinin bir an önce güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Çetinkol; “Bu konuda farklı ürün gruplarımızla çalışıyoruz. Örneğin, Mekanik Elektrik Destek ve Askı Sistemlerimiz hem sismik hesaplı hem de sismik onaylı metot ve çözümleri içeriyor. Özellikle mevcut Ferroscan cihazımız ile kolon ve kirişlerin içindeki donatıların derinlik ve çapını betona herhangi bir zarar vermeden tespit ederken detaylı raporlama yapma şansını da kullanıcılara sunuyoruz. Diğer bir cihazımız ise pazara bu yıl sunduğumuz rekabetçi bir fiyata sahip olan PS85cihazı. Bu cihazla birlikte betonun içindeki donatıların yanında diğer tesisatları da görme ve yerini tespit etme şansı elde edebiliyoruz. Mevcut bir binanın kullanım amacına uygun olarak yeterli yapı güvenliğine ulaşması adına binanın taşıyıcı sistemlerinin iyileştirilmesinin de çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu noktada filiz ekiminde yeni tasarım metodu olan EOTA TR069, daha önce yönetmelik kapsamında olmayan filiz ekim işlerini kapsıyor ve binanın dayanıklılık performansının iyileştirilmesinde etkili bir rol üstleniyor. Bu bağlamda pazara bu yıl sunduğumuz EOTA TR069’a uyumlu RE500 V4 ve HY200 V3 kimyasal ankrajlar ile güçlendirme projelerinde yer almayı amaçlıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

BURSA’NIN SİYAH İNCİRİ SEZONA HAZIRLANIYOR…

Bursa’nın önemli ihracat kalemlerinden olan Bursa Siyah İnciri’nin hasat sezonu öncesi değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi.

2022 hasat sezonu öncesi Bursa’nın siyah incir üretimi ve ihracatıyla ilgili değerlendirmelerin yapıldığı ve karşılıklı görüş alışverişlerinde bulunulduğu ‘Bursa Siyah İnciri Sezon Öncesi Değerlendirme Toplantısı’ Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan’ın ev sahipliğinde yapıldı.

Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB) Başkanı Özkan Kamiloğlu ihracatçı firmaların yöneticileri, incir üreticileri ve kooperatiflerin temsilcilerinin katıldığı toplantıda, geçmiş yıllara ilişkin Bursa Siyah İnciri ihracatı ihracat değerlendirilirken, yeni sezon için öngörülülerde bulunuldu.

UYMSİB Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan, Bursa genelinde üreticilerin de daha fazla bilinçlendirilmesinin altını çizerken, Bursa Siyah İnciri’nin ihracattaki rakamlarıyla şuana kadar hem üreticiyi hem de ihracatçıyı sevindirdiğini, bu yıl da olumlu rakamlara ulaşmayı umduklarını söyledi.

Tüm dünyada iklimin çok değiştiğini, bu değişikliklerden Bursa’nın da payını aldığına dikkat çeken Başkan Prof. Dr. Yazgan, herkesin dikkatli olması ve çok hassas davranması gereken bir dönemden geçtiklerini dile getirdi. Prof. Dr. Yazgan, birlik olarak ise Bursa bölgesinin Siyah İnciri’ni ve üreticilerinin geleceğini korumakla görevli olduklarını belirtti.

UYMSİB Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan, “Bursa’mızla özdeşleşmiş olan Bursa Siyah İnciri’ne hep birlikte sahip çıkmalıyız. UYMSİB olarak Bursa’yla özdeşleşmiş Siyah İnciri ve üreticilerini korumakla görevliyiz. Bu görev aynı zamanda hepimizin görevi dedi.

OVİT TÜNELİ İLE RİZE-ERZURUM ARASINDA 12 AY BOYUNCA KESİNTİSİZ ULAŞIM
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Rize ile Erzurum arasında 12 ay boyunca kesintisiz ulaşım sağlayan Ovit Tüneli ile yıllık 15.5 milyon lira tasarruf sağlandığını vurguladı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, bakanlık olarak son 20 yılda Türkiye’nin ulaşım ve iletişim altyapısına 1 trilyon 606 milyar liranın üzerinde yatırım yapıldığı kaydedildi. Ovit Tüneli’nin Rize’yi Erzurum’a bağlayan İkizdere-İspir Yolu’nun en önemli bölümünü oluşturan Ovit Dağı geçişine inşa edildiği belirtilen açıklamada, tünelin, 13 Haziran 2018 tarihinde hizmete açıldığı anımsatıldı.
MEVCUT YOL 4 KİLOMETRE KISALDI
Kış aylarında kesintiye uğrayan ulaşım sorununun Ovit Tüneli ile çözüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, vatandaşların bir yıl boyunca kesintisiz, güvenli, konforlu ve hızlı ulaşım imkanına kavuştuğuna vurgu yapıldı. Açıklamada, “Çift tüplü inşa edilen Ovit Tüneli 14 kilometrelik uzunluğu ile dünyada çift tüp olarak inşa edilen en uzun 3’üncü karayolu tünelidir. Tünel ile mevcut yol 4 kilometre kısaldı. Tünelin açılmasıyla; zamandan yıllık 10,8 milyon TL, akaryakıt tüketiminden ise yıllık 4,7 milyon TL olmak üzere yıllık toplam 15,5 milyon TL tasarruf ediliyor. Ayrıca, 965 ton karbon emisyon azaltımı sağlanıyor” ifadeleri kullanıldı.
GEÇİT VERMEYEN DAĞLARI TÜNELLERLE AŞIYORUZ
“Karıncalar gibi çalışıyor; karayollarında geçit vermeyen dağları tünellerle aşıyoruz” denilen açıklamada, bu azmin sonucunda tünel uzunluğunun 50 kilometreden 661 kilometreye çıkarıldığına dikkat çekildi. Açıklamada, “2023’te tünel uzunluğunu 720 kilometreye ulaştıracağız. Derin vadileri köprü ve viyadüklerle geçiyoruz. 311 kilometre uzunluğundaki köprü ve viyadüklerimizi 730 kilometreye çıkardık. 2023’te 770 kilometreye ulaştıracağız” denildi.
Kärcher, hizmet teknisyenlerini Panasonic TOUGHBOOK 33 dayanıklı dizüstü bilgisayarlarla donatıyorPanasonic TOUGHBOOK, dünya çapında faaliyet gösteren temizlik ekipmanları üreticisi Kärcher’in operasyonel verimliliğini ve müşterilerine sunduğu hizmetleri artırıyor.  Etkili temizlik makinelerinin küresel pazar lideri Kärcher, 100 hizmet teknisyenini Panasonic TOUGHBOOK 33 tamamen dayanıklı dizüstü bilgisayar ile donattı. Hikayenin detaylarının yer aldığı video burada bulunuyor. Hem ikisi bir arada hem de birbirinden ayrı kullanılabilen cihazlar, dünya çapında faaliyet gösteren ve basınçlı yıkayıcıları, cam temizleyen elektrikli süpürgeleri ve zemin temizleyicileri gibi çeşitli profesyonel temizlik ekipmanlarıyla bilinen Alman aile şirketi Kärcher’in operasyonel verimliliğini ve müşterilere sunduğu hizmetlerini iyileştiriyor. Yıllık 2,7 milyar Avro (2020) cirosu olan şirket, TOUGHBOOK 33’ü teknisyenlerin kapsamlı ekipman portföyünü çalışır durumda tutmasına ve teşhis testleri gerçekleştirmesine olanak tanıyan dayanıklı ve esnek tasarımları için seçti.Kärcher Servis Teknisyeni Thomas Wolski, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Su sebillerimiz ve yol süpürücülerimiz gibi temizlik makinelerimizden gelen verileri analiz etmek için TOUGHBOOK dizüstü bilgisayarlarında kurulu olan tanı yazılımını kullanıyoruz. TOUGHBOOK 33 çok esnek bir cihaz. HDMI kablosu veya USB kablosu gibi birçok eklenti seçeneği bulunuyor ve çok sayıda bağlantı yuvası mevcut. Ayrıca dayanıklı ve güvenilir. Düştüğünde bile her zaman çalışmaya devam ediyor ve kalın eldivenlerle bile tableti kullanırken sorun yaşanmıyor.”Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler Saha Hizmetleri Kilit Müşteri Yöneticisi Andreas Wetzels de “TOUGHBOOK 33’ün tablet PC ve dizüstü bilgisayarın birleşimi olması çok önemli. Çünkü bu sayede Kärcher’ın teknisyenleri cihazı hareket halindeyken bir tablet olarak veya prize takıp klasik bir dizüstü bilgisayar olarak kullanabiliyor. TOUGHBOOK cihazları, Kärcher müşterilerinin temizlik sistemlerini daha uzun süre kullanabilmelerini sağlamaya yardımcı oluyor. Artan kullanım sayesinde çevrenin korunmasına da yardımcı oluyoruz” diyor.

Ege Bölgesi’nde su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatı 1, 5 milyar doları aştı

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, 2021 yılı Temmuz ayında 110 milyon dolar ihracatını, 2022 yılı Temmuz ayında yüzde 20’lik artışla 132 milyon dolara çıkarırken, son 1 yıllık dönemde ise ihracatını yüzde 29’luk artışla 1 milyar 500 milyon dolara yükseltti.

Türk su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörünün 2023 yılı 3,5 milyar dolar ihracat hedefini 2022 yılı Şubat ayında aştığını hatırlatan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit sözlerine şöyle devam etti:

“2023 hedefini iki yıl önce yakalayan Türk su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü olarak 2022 yılı sonu için 3,8 milyar dolar, 2023 yılı sonu 4,2 milyar dolar olarak belirledik. Son 1 yıllık dönemdeki 1,5 milyar dolarlık rekorumuzun 1 milyar 23 milyon dolarlık kısmını su ürünleri ihracatımız oluşturdu. Türkiye’nin son bir yılda gerçekleştirdiği 1 milyar 548 milyon dolarlık su ürünleri ihracatının yüzde 66’sını Ege Bölgesi’nden yaptık. Son bir yılda su ürünlerinde ortalama ihraç fiyatımızı 5,7 dolardan 6,6 dolara çıkardık. Türkiye’de yetiştiricilik son 20 yılda çok büyüdü. Bu ihracat rakamlarımıza da yansıyor. Ege Bölgesi de bu noktada lider bölge. 1980’de EİB bünyesinde ihracatta son sırada olan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği bu gelişimle bugün gıdada lider, tüm sektörler içinde ikinci sıraya çıkmış durumda.”

Levrek, çipura, orkinos, alabalık ihracatı 951 milyon dolara ulaştı

Girit, başta 155 milyon dolarla Birleşik Krallık, 138 milyon dolarla İtalya, 113 milyon dolarla Hollanda olmak üzere 62 ülkeye su ürünleri gönderdiklerine değindi.

“Yunanistan 96 milyon dolar, Rusya 78 milyon dolar, Almanya 63 milyon dolar, İspanya 52 milyon dolar, ABD 51 milyon dolar, Japonya 41 milyon dolarla en büyük ihracat pazarlarımız arasında yer alıyor. Su ürünleri ihracatını domine eden levrek, çipura, orkinos, alabalıktan yüzde 19 artışla 951 milyon dolar gelir elde ettik. Son 1 yıllık dönemde yüzde 22 artışla 476 milyon dolara ulaşan levrek ihracatımızda Birleşik Krallık birinci pazarımız, İtalya’nın öne çıktığı çipurada ise yüzde 9 artışla 340 milyon dolara ulaştık. Orkinos ihracatımızı yüzde 57 artışla 110 milyon dolara taşırken, en fazla dışsatımı Japonya’ya yaptık, Almanya’nın öne çıktığı alabalık ihracatımız ise 25 milyon dolar olarak gerçekleşti.”

Kanatlı ihracatı son 1 yılda yüzde 139 arttı

Su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatının 259 milyon dolarlık pay ile en büyük ikinci kalemi ve 139 artış oranıyla en fazla ihracat artışı gösteren kanatlı ihracatını 59 ülkeye gerçekleştirdiklerini anlatan Bedri Girit şunları söyledi:

“Kanatlı ihracatımızı Irak’a yüzde 219 artışla 99 milyon dolara, Çin’e yüzde 270 artışla 63 milyon dolara, Kongo’ya yüzde 60 artışla 16 milyon dolara taşıdık. 1 milyar 23 milyon dolarlık su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatımızda yüzde 23 artış gösteren yumurta ihracatımız 87 milyon dolara ulaştı. Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin ana pazarlar olduğu 32 ülkeye ihracat gerçekleştirdiğimiz yumurta ihracatımızda ilk sıralardaki Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 92 ivmeyle 27 milyon dolar, Katar’a yüzde 25 artışla 10 milyon dolar, Kuveyt’e ise 9 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik.”

2035’e kadar hedef 10 milyar dolar

Girit, “50 ülkeye ihraç ettiğimiz süt ve süt ürünlerinde yüzde 29 artışla 74 milyon dolar ivme kaydettik. Mısır yüzde 250 artışla 14 milyon dolarla ilk sırada, Birleşik Arap Emirlikleri yüzde 7 yükselişle 14 milyon dolarla ikinci, Irak ise yüzde 25 artışla 6 milyon dolarla üçüncü sırada. Bal ihracatımızı 32 ülkeye gerçekleştirdik ve yüzde 23 artışla 13 milyon dolara çıkardık. ABD yüzde 12 artışla 5 milyon dolar, Almanya yüzde 29 artışla 3 milyon dolarla bal ihracatımızdaki ilk iki ülke. Son 1 yılda yüzde 284 ivme kaydettiğimiz İspanya 1,4 milyon dolarla üçüncü sıraya yükseldi. İhracatımızın 50 milyon dolarlık kısmını ise diğer su ürünleri ve hayvansal mamuller ürün grubumuz oluşturuyor. 2035 yılına kadar ihracatımızı sürekli artırarak Türkiye’ye 10 milyar döviz kazandıracak bir sektör olmak için üretmeye ve ihracat yapmaya devam edeceğiz.” dedi.