Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (01.07.2022)

KAYSERİ MODEL FABRİKA ÖĞREN – DÖNÜŞ PROJESİ 2. LANSMAN TOPLANTISI

Kayseri Model Fabrika (KMF) Öğren Dönüş Programı 2. Lansman Toplantısı 29 Haziran 2022 tarihinde 1. OSB Konferans Salonunda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Araştırmalar ve Verimlilik Genel Müdürü Prof. Dr. İlker Murat Ar’ın katılımı ile gerçekleşti. Etkinliği Sanayi Teknoloji Bakanlığı ve UNDP uzman ve yöneticileri ile birlikte farklı illerden 350’nin üzerinde katılımcı izledi. Lansmanda KMF’den hizmet alan 7 işletmenin çalışan ve işverenleri proje deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.

Lansman açılışında konuşan İlker Murat Ar Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında pek çok projenin yürütüldüğünü, bunlardan birinin de model fabrikalar olduğunu ifade etti. Ar, “Kayseri Model Fabrikamız sadece işletmelere yalın dönüşüm danışmanlığı veren bir kuruluştan öte, üniversite sanayi iş birliğine katkı sağlayan, istihdam aracılığı yapan bir kuruluş haline dönüşmüş durumdadır. Model fabrika çalışanlarına emeklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum.” dedi.

Model Fabrika Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Sarıalp seçili ürün gruplarında günlük % 100 üretim artışı sağlanan öğren dönüş projeleri görüldüğünü ifade etti.

AGÜ Rektörü ve KMF YK Başkan Vekili Prof. Dr. Cengiz Yılmaz da konuşmasında üniversite-sanayi iş birliğine değinerek AGÜ’nün Hansa Üniversiteler Birliği (HLU) Organizasyonu tarafından geliştirilen WURI (World’s Universities with Real Impact) Derecelendirme Sisteminde Türkiye ve dünyadan pek çok üniversiteyi geride bırakarak 23. sırada yer aldığını belirtti.

 KMF Genel Müdürü Salih Yalçın’ın da konuşmasında 1,5 yıllık süre zarfında 60. öğren dönüş projesine ulaştıklarını, bunlardan 49’unun tamamlandığını belirtti.

Etkinlikte Hedef Kablo A.S., Arkopa Ahşap A.Ş., Armor Isı A.Ş., Somçelik Raf Sistemleri Ltd. Şti., Noche Madencilik (Badem Pınarı) A.S., Ladin Mobilya Ltd. Şti. ve Sarıgözoglu Makina ve Kalıp A.Ş. projelerini paylaştı.
Projelerden memnuniyetlerini dile getiren ilgili kurum yöneticileri diğer sanayicileri de öğren-dönüş projesine dahil olmaya davet etti. Sanayiciler aynı zamanda sürdürülebilirlik için KMF’den ilave gözden geçirme hizmeti talep ettiler.

KAYMOS’TAN NEZAKET ZİYARETİ

Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçın’ı, Kayseri Mobilya Sanayicileri Derneği (KAYMOS) yönetimi de ziyaret etti. Ziyarette Kayseri OSB Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri de yer aldı.

Kayseri Mobilya Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçın ve yönetim kurulu üyeleri Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçın ve yönetim kurulu üyelerine hayırlı olsun ziyaretinde bulundu.

İsim ve soy ismi aynı olan iki Başkanı buluşturan ziyarette, Kayseri sanayisinin büyümesi ve üretimin artırılması için projeler üretme ve birlikte çalışma vurgusu yapıldı.

Pekşen; ‘’TÜM MAKARNALARIMIZI İTALYA’DAN GETİRİLEN ÖZEL ÜRÜNLERLE ELDE EDİYORUZ’’

İtalyan mutfağının ödüllü temsilcisi La Mia Luce, geleneksel yöntemlerle pişirilen makarnalarını, zengin sunumlarıyla taçlandırıyor. Yüksek oranda lif içeren ve glütensiz makarna seçeneklerinin de menüde bulunduğunu belirten La Mia Luce işletmecisi Kubilay Pekşen ‘’Menümüzde bulunan neredeyse tüm lezzetlerimizi İtalya’dan getirilen özel ürünlerle elde ediyoruz’’ dedi.

Akdeniz mutfağının önemli temsilcilerinden La Mia Luce, deniz mahsulleri, risotto, pizza ve makarna gibi gerçek İtalyan lezzetlerinden oluşan zengin menüsünü misafirlerine sunuyor. Menüsünde bulunan ve zengin çeşitliliği ile dikkat çeken makarnalar için La Mia Luce İşletmecisi Kubilay Pekşen “Tamamen geleneksel yöntemlerle ürettiğimiz ev yapımı makarnalar, İtalyan mutfağında olduğu kadar bizim kültürümüzde de severek tüketiliyor. Gerçek İtalyan makarnasını yemek için artık İtalya’ya gitmeye gerek yok. İtalya’dan getirttiğimiz özel ürünlerle hazırlanan el yapımı makarnalarımız ile bu eşsiz lezzete dilediğiniz zaman ulaşabilirsiniz’’ dedi.

‘Makarnaları El Emeğiyle Açıp Kendimiz Kesiyoruz’

Her yemekte olduğu gibi makarna hazırlama sürecinde de oldukça titiz davranılması gerektiğini belirten Kubilay Pekşen, ‘’Makarna yapımı oldukça özen gerektiren bir süreç. Tüm malzemeler karıştırılıp, hamuru hazırlanıyor. Birkaç saat dinlendirdikten sonra, tekrar yoğurularak küçük bezeler haline getiriliyor. Uygun kalınlıkta açılıp makarna çeşidine göre geleneksel yöntemlerle kesimini yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Lezzetin Sırrı Sosunda Gizli’

Her damak tadına uygun makarna seçeneklerinin olduğunu belirten Pekşen “İtalyan mutfağında makarna, başlı başına bir kültürdür. Her bölgenin kendine has makarnaları ve kullandıkları özel sosları var. La Mia Luce’de İtalya’nın geleneksel makarna soslarını kendi bölgelerinden özel olarak getirdiğimiz orijinal ürünlerle özünü ve karakteristiğini bozmadan ana tarife sadık kalarak hazırlıyoruz. Böylelikle eşsiz lezzetini koruyarak gerçek İtalyan makarnasını müşterilerimizin beğenisine sunuyoruz” dedi.

Ege İhracatçı Birlikleri Çin ile adımlarını sıklaştırıyor

Ege İhracatçı Birlikleri ile Çin Sanayi ve Ticaret Bankası (ICBC) ve Haier Group “Ticaret Platformu” karşılıklı ticaret hacminin artması için olası yeni iş birliklerini Ege İhracatçı Birlikleri’nde gerçekleştirilen toplantıda konuştu.

Toplantıya Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz, ICBC Turkey A.Ş. Genel Müdür Vekili Chunyi ZHENG, ICBC Turkey A.Ş. Uluslararası İşlemler Bölümü”-“Bölüm Yönetici Direktörü Jun DING, ICBC Turkey A.Ş. Bölüm Yönetici Direktörü Guang LI, ICBC Turkey A.Ş. Proje ve Cross Border Finansman Bölümü – Baş Danışmanı Ismail KIYMA, ICBC Turkey A.Ş. Baş Danışmanı Zhiyi LUO ICBC Turkey A.Ş. Finansal Kurumlar Bölümü – Cross Border Bölümü – Kıdemli Yönetici Xinying LI, ICBC Turkey A.Ş.  Bornova Şubesi Yönetici Direktörü Berna ÖĞÜT ÖZER katıldı.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’ye göre pandemi sonrası küresel ticarette bölgeselleşme ve yakın coğrafyadan tedarik dünya gündemindeki iki önemli başlık.

“Trans-Pasifik’te yükselen yeni ticari ittifaklar özellikle 15 Asya Pasifik ülkesinin imza attığı RCEP bunun başlıca bir örneği. RCEP ile ilk kez bir ticaret bloğunun içinde yer alan Çin’in AB ve İran ile yaptığı yatırım anlaşması ve en son 11 Asya Pasifik ülkesinin yer aldığı Trans Pasifik Ortaklığı için Kapsamlı ve Aşamalı Anlaşması’na (CPTPP) katılmak için başvurmasıyla ekonomisini destekleyici adımlar atıyor. Şubat ayında da Hindistan ve BAE arasında Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması imzalandı. Türkiye olarak 2019 yılında Yeniden Asya Girişimi ve İhracat Ana Planı ile Çin’le ticaretimizi güçlendirmek için çeşitli stratejiler belirledik.”

EİB, Çinli e-ticaret platformlarında yer almaya hazırlanıyor

Eskinazi, Ege İhracatçı Birlikleri’nin 2019’u “Çin Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlatarak, EİB bünyesinde oluşturulan Çin çalışma grubunun 4 yıldır Çin pazarına yönelik etkinliklerin planlanması için yoğun mesai harcadığını söyledi.

“ICBC ve Haier Group yetkililerine, 2019 yılında EİB’te oluşturulan Çin çalışma grubunun faaliyetleri ve ikili ülke ticaretiyle ilgili sunum yaptık ve toplantıda ICBC Çin’de kurumsal hesap açılmasında mutabık kaldık. Haier Group tarafından geliştirilen e-ticaret platformu “COSMOPLAT”ın 55,7 milyar yuan marka değerinde. COSMOPLAT Çin’in en değerli 500 markası listesinde yer alıyor ve 15 farklı sektör, 7 ulusal merkez, 12 bölge 20 ülkede faaliyet gösteriyor. Bu platformun en önemli üyeleri Çin’deki ticaret odaları, ithalatçı birlikleri, dernekleri/marketinden lojistik ve depolamadan, tedarik zinciri finansmanına kadar paket şeklinde üyelerine hizmet sunuyor. Platform, Çin Ticaret Bakanlığı kontrolünde. Üyelerimizin Çin’e e -ticaretlerini desteklemek için neler yapılabilir kısmında fikir alışverişinde bulunduk.”

EİB’ten Çin mesaisi

Jak Eskinazi “İki ülke arasında iki ülke yerel paraları ile karşılıklı ticaret hacminin artırılması için girişimlerimiz devam ediyor. Ülkemize bir ilk olan kurumsal internet sitemizin Çince versiyonu hizmete girdi. Aynı zamanda 2019 yılından itibaren Ticaret Müşavirleri, ICBC Bank yetkilileri ve Çin’den ithalatçıların katılımıyla webinarlar düzenledik. Uzun yıllardır Çin’in Şanghay’da düzenlenen Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın ve dünyanın en büyük doğaltaş fuarı Xiamen’in Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda wechat hesaplarımız mevcut. JD, TMALL gibi e-ticaret platformları ile temas halindeyiz. Güneydoğu Asya’da bir lojistik merkezi kurmak için çalışıyoruz. 2016 yılından beri Güney Kore, Japonya, Çin’i kapsayan TURQUALİTY Projemiz var.”dedi.

2022 hedefi 400 milyon dolar

2021 yılında Ege İhracatçı Birlikleri’nden Çin’e yapılan ihracatın yüzde 4 artışla 305 milyon dolara ulaştığını açıklayan Jak Eskinazi sözlerini şöyle tamamladı:

“2021 ihracatımızın 129 milyon dolarlık kısmını maden, yüzde 50 artışla 94 milyon dolarlık kısmını sanayi ve yüzde 40 artışla 81 milyon dolarlık kısmını tarım ürünleri oluşturuyor. İhracatımızdaki ilk 10 ürün grubuna baktığımızda; maden ve mineraller, et ve sakatat, pamuk, demir ve çelik ürünleri, kuru meyve ve mamulleri, hayvansal veya bitkisel katı ve sıvı yağlar, makineler, mekanik cihazlar, nükleer reaktörler, kazanlar; parçaları öne çıkıyor. İhracatımızdaki potansiyel ürünlerimiz ise bebek ürünleri, kiraz, şarap, doğaltaş, deri ürünleri, parfüm ve kozmetik, hayansal mamuller. 2022 yılının Ocak-Mayıs döneminde ise 98 milyon dolarlık ihracatımız var. 2022 yılında Çin ile ihracatımızı 400 milyon dolara taşımayı hedefliyoruz.”

DENİZ TİCARET FİLOMUZ İLE DÜNYADA 15. SIRADAYIZ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, deniz taşımacılığının küresel ticaretin belkemiği olduğuna dikkati çekerek, denizcilik sektörüne 2053 yılına kadar 21.6 milyar dolar yatırım gerçekleştirileceğini vurguladı. Türkiye’nin küresel deniz ticaret filosu bakımından dünyada 15. Sırada yer aldığını belirten Karaismailoğlu, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da en önemli ulaşım projelerinden olan Kanal İstanbul ile Türkiye’nin denizyolu taşımacılığındaki rolünün güçlendirileceğini kaydetti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 2. Türkiye Denizcilik Zirvesi’nin açılışında konuştu; “Geçen yıl ilkini düzenlediğimiz Türkiye Denizcilik Zirvesi’nde sektöre ilişkin ülkemizdeki düzenlemelerin sonuçlarının takip edilmesi, yaşanılan darboğazların gerek ilgili diğer kamu kurumları gerekse de özel sektörle iş birliği hâlinde ele alınması, geleceğe yönelik atılması gereken adımlara esas yol haritasının belirlenmesi, Mavi Vatan ve Kanal İstanbul’un stratejik önemi konuları ön plana çıkmıştı. Bu hususların bire bir takipçisi olduk. Sektörümüzle ortak akıl çerçevesinde çalıştık” dedi.
DENİZ TAŞIMACILIĞI KÜRESEL TİCARETİN BELKEMİĞİ
Bu yılda Türkiye Denizcilik Zirvesi kapsamında; Türk denizcilik filosunun geliştirilmesi, gemi insanı istihdamı, lojistik odağında deniz yapıları altyapısı ile jeopolitik gelişmeler konularıyla 4 ana oturumda bir araya gelineceğini dile getiren Karaismailoğlu, konuşmasına şöyle devam etti;
“Hem ülkemiz hem de dünya için vazgeçilmez olan denizlerimizle ilgili strateji, hedef ve çalışmalarımızı masaya yatıracağız. Dünya ticaretinin yüzde 90’ını üstlenen deniz taşımacılığı, şüphesiz ki dünya ekonomisinin merkezi, küresel ticaretin de belkemiğidir. Dünya genelinde taşınan yüklerin, değer olarak ise yüzde 70’i denizyoluyla taşınıyor. Düşük maliyet ve verimlilik avantajıyla deniz taşımacılığı; sürdürülebilir ekonomik gelişim ve refah için olmazsa olmazdır. Denizyolu taşımacılığı; havayolu taşımacılığına göre 22 kat, karayolu taşımacılığına göre 7 kat, demiryolu taşımacılığına göre 3,5 kat daha ekonomiktir. Bu veriler bize, ünlü Türk denizcisi ve devlet adamı Barbaros Hayrettin Paşa’nın ‘Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur’ sözünü günümüzde de bize hatırlatıyor.”
DENİZYOLU İLE YAPILAN YÜK HACMİ 5O YILDA 20 KATTAN DAHA FAZLA BÜYÜDÜ
Denizyolu ile yapılan yük hacminin son 50 yılda 20 kattan daha fazla büyüdüğü denizcilik sektörünün, küresel ticarette en stratejik sektör konumunda olduğuna dikkati çeken Karaismailoğlu, “Ancak, küreselleşmenin etkisini her geçen gün biraz daha fazla hissettiğimiz günümüzde, dünyanın herhangi bir yerinde vuku bulan bir gelişme diğer ülkeleri direkt veya dolaylı olarak ziyadesiyle etkilemektedir. Hepimizin bildiği üzere, Çin’de ortaya çıkan koronavirüs salgını tüm dünyaya yayılmış, ülkeler sınırlarını kapatmış, insanlar izole olmuş, ulaşım aksamış, ortaya çıkan tedarik zinciri problemleri, hemen hemen tüm sektörleri yeniden şekillendirmiştir. İstatistikler, dünyada covıd-19 nedeniyle yaşanan yaklaşık yüzde 30’luk ticari daralmanın, 2008 finansal krizinden daha derin olduğunu göstermektedir. Pandemi döneminde, bu zorlu süreçte, ülkemizin lojistik sektörü tüm diğer ülkelerdekiler gibi önemli bir sınav vermiştir. 2020-21 yıllarında pandeminin etkisiyle navlun fiyatlarının yüksekliği, boş konteyner bulunamaması, ham madde tedarikindeki gecikmelerden dolayı siparişlerin zamanında yerine ulaştırılamaması gibi birçok olumsuzluk yaşanmıştır. Konteyner fiyatları ve navlunları tarihi rekorlar kırmıştır. İşletme maliyetinin yüzde 40-50’sini teşkil eden liman ve elleçleme ücretlerinde yüzde 30’un üzerinde artışlar gözlemlenmiştir. Benzer şekilde dünya denizciliğinin önemli kavşak noktalarından olan Süveyş ve Panama kanallarından geçiş tarifelerinde de önemli artışlar kaydedilmiştir. Spot piyasalardaki olağanüstü navlun artışlarının yanında, uzun dönemli kontratlarla imza altına alınan meblağlardaki artışların da doğrudan etkisiyle ikinci el gemi fiyatları da çok yüksek seviyelere ulaştı” değerlendirmesinde bulundu.
NAVLUNLARDAKİ YÜZDE 12’LİK ARTIŞ, DÜNYA ENFLASYONUNU YÜZDE 1,6 YÜKSELTTİ
2020 yılının ilk çeyreğinde varil fiyatı 15 dolar olan brent petrolün, 2022 yılında son 10 yılın zirvesini de aştığını ve 2 yıl içerisinde yaklaşık 7 kat arttığını belirten Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “2020 yılına oranla 2 katına çıkan hurda fiyatları, 600 dolar ile son 13 yılın zirvesine yükseldi. Özetlemek gerekirse, denizcilik sektöründeki maliyetlerin bu olağanüstü artışı, arz-talep dengesini değiştirdi.  Bu durum da doğal olarak navlunlara yansıdı. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın bir yayınına göre; konteyner navlunlarındaki yüzde 12’lik artış, dünya ortalama enflasyonunu yüzde 1,6 oranında artırdı. Neticede; Çin’in Şangay limanından Hollanda’nın Rotterdam limanına 40’lık bir konteyner bundan 2 yıl önce denizyolu ile 2 bin dolara taşınırken, bu meblağın 10 bin doları aşarak 5 katına çıktığı bir dönemi hep birlikte yaşadık. Pandemi süresince neredeyse durma noktasına gelen lojistik faaliyetleri sonrasında; stokların tükenişi, bekleyen tüketici taleplerinin aynı zamanlara denk gelmesi, hizmet sektörüne yönelik taleplerin henüz pandemi öncesi seviyelere ulaşamaması gibi nedenlerle deniz lojistiğinde yaşanan dar boğazlarda yığılmalar kaydedilmeye devam etmektedir” dedi.
TÜRKİYE, ORTA KORİDORUN ANAHTARI KONUMUNDA
Liman Tıkanıklığı endekslerinde de tarihi zirveler görüldüğünü ve görülmeye devam edildiğini anlatan Karaismailoğlu, “Yüzlerce gemi, milyonlarca ton yük dolu konteynerlar demirleme alanlarında limana giriş sırasını bekliyor. Zincirdeki yoğunluk sebebiyle boş konteynerların dönüşünde de önemli gecikmeler yaşanıyor. Öte yandan herhangi bir ülkede yaşanan en ufak bir politik gelişmenin dahi denizcilik sektörüne kayda değer ölçüde etkisinin olduğunu da gözlemliyoruz. Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın etkilerine de hep beraber şahit oluyoruz. Tüm bu gelişmelere rağmen ülkemiz bu darboğazı, devlet aklıyla planlanan yatırımlar ve aldığı önlemler ve sektöre verdiği destekle güçlenerek çıkmıştır. Üç kıtayı birbirine bağlayan önemli jeostratejik ve jeopolitik konumuyla ülkemiz, aslında sadece deniz taşımacılığı sektörü açısından değil, ulaşımın her modunda lojistik bir üs olmaya aday. Türkiye; 4 saatlik bir uçuş süresiyle; 1,6 milyar insanın yaşadığı, 38 trilyon dolar Gayrisafi Millî Hasıla ve 7 trilyon dolarlık ticaret hacminin olduğu bir pazarım tam ortasındayız. Asya-Avrupa kıtaları arasında en kısa, güvenli ve ekonomik uluslararası ulaşım koridoru olan “Orta Koridor” un anahtarı konumundaki ülkemizin uluslararası ticaretteki reddedilemez önemi her geçen gün artıyor. Çin’den Avrupa’ya doğru yola çıkan bir tren; Orta Koridor ve Türkiye’yi tercih ederse 7 bin kilometrelik mesafeyi 12 günde kat ediyor. Aynı tren, Rusya Kuzey Ticaret Yolu’ndan giderse 10 bin kilometrelik yolu en az 20 günde geçebiliyor. Güney Koridoru’nu kullandığında ise gemi ile Süveyş Kanalı üzerinden 20 bin kilometrelik yolu ancak 60 günde aşabiliyor. İşte bu nedenle Orta Koridor, şu an Asya ile Avrupa arasındaki en güvenli, en istikrarlı küresel lojistik koridordur” şeklinde konuştu.
SON 20 YILDA ULAŞIM VE İLETİŞİM ALTYAPISINA 183 MİLYAR DOLAR YATIRIM YAPTIK
Bu ortamın ulaşımın her modunda yapılan dev yatırımların sonucu olduğunu ifade eden Karaismailoğlu, “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak, 2003 yılından bu yana uluslararası ulaşım koridorlarını sürekli geliştiren ve güçlendiren bir ulaşım politikası izledik. Son 20 yılda ülkemizin ulaşım ve iletişim altyapısına 183 milyar dolar yatırım yaptık. Türkiye’nin yıllardır süren altyapı problemini büyük ölçüde çözdük. Ülkemizi;  Asya, Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Kafkaslar ve Kuzey Karadeniz ülkeleri arasında ulaşımın her modunda uluslararası bir koridora dönüştürdük. Marmaray, Avrasya Tüneli,  İstanbul Havalimanı, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı, Filyos Limanı,  Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü,  İzmir-İstanbul, Ankara-Niğde ve Kuzey Marmara Otoyolları gibi dev ulaştırma projelerini başarıyla tamamladık ve hizmete açtık. Bölünmüş yol uzunluğumuzu 6 bin kilometreden 28 bin 664 kilometreye çıkardık. Otoyol ağımızı 3 bin 633 kilometreye yükselttik. 1432 kilometre hızlı tren hattı inşa ettik. Toplam demiryolu ağımızı 13 bin 22 kilometreye çıkardık. Havalimanı sayımızı 57’ye yükselttik. Dış hat uçuşlarımızı 129 ülkede 338 noktaya çıkartarak hava yoluyla dünyada en çok destinasyona uçan ülke olduk” değerlendirmesinde bulundu.
DENİZ TİCARET FİLOMUZ İLE DÜNYADA 15. SIRADAYIZ
Denizcilik sektöründe de son 20 yılda çok önemli ilerlemeler kaydedildiğine dikkati çeken Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Deniz ticaret filomuz 31,2 milyon dedveyt tonluk kapasitesi ile ülkemiz, küresel deniz ticaret filosu bakımından 15. sırada. 2002 yılında 149 olan liman sayımız 217’ye, 37 olan tersane sayımızı 84’e çıkardık. Salgına rağmen aldığımız tedbirler neticesinde dünyanın aksine denizyolu sektöründe ülkemiz 2020 yılında da 2021 yılında da büyüme kaydetti. Dünya genelinde konteyner elleçlemelerinde yüzde 1,2’lik bir düşüş, toplam yük elleçlemesinde ise yüzde 3,8’lik bir azalma kaydedilmiş olmasına rağmen, ülkemiz limanlarında toplam yükte yüzde 2,6’lık bir artış yaşandı. Elleçlenen konteyner miktarı bir önceki yıla göre yüzde 8,3 artarak 12.6 milyon TEU olarak gerçekleşti. Elleçlenen toplam yük miktarı ise bir önceki yıla göre yüzde 6 oranında arttı ve 6 milyon tona ulaştı. Dolayısıyla gerek pandemi sürecinde gerekse de pandeminin etkilerinin azaldığı dönemde liman elleçlemesinde ülkemizde, dünya ortalamasının üzerinde bir artış gözlemlendi. 2022 Ocak-Mayıs döneminde, Rusya-Ukrayna savaşına rağmen geçen yılın aynı dönemine nazaran yük elleçlemede yüzde 7,2’lik, konteynerda ise yüzde 3,2’lik artış kaydedildi.”
GEREKLİ DESTEKLERİ VE TEŞVİKLERİ HAYATA GEÇİRİYORUZ
Kabiliyet ve kapasite açısından son 20 yılda çok önemli mesafe kat eden Türk denizciliğinin, Türkiye’nin itibarı açısından da kayda değer adımlar attığını dile getiren Karaismailoğlu, Bakanlığın denizcilik sektöründe attığı adımları şöyle anlattı;
“Gururumuzu katladı: Bakanlığımız olarak, gerekli destekleri ve teşvikleri hayata geçiriyoruz. Nisan 2021’de yürürlüğe koyduğumuz Hurdaya Ayrılan Türk Bayraklı Gemilerin Yerlerine Yeni Gemi İnşa Edilmesinin Teşvikine Dair Yönetmelik uyarınca önemli bir teşvik mekanizmasını da devreye aldık. Ülke menfaatlerimizi etkileyen, Mavi Vatan’ımıza ilişkin her türlü haklı savunmalarımızda bir güç teşkil etmesi bakımından sahibi bir Türk olan ve fiilen de Türkiye’den işletilen gemilerin Türk Bayrağı çekmeleri stratejik seviyede önem arz etmektedir. Bu noktada Zirve’de yapılacak oturumlar ile yabancı bayraktaki gemilerin Türk Bayrağına geçişine ilişkin de yol haritası belirlenecektir.”
DENİZCİLİK SEKTÖRÜMÜZE 2053 YILINA KADAR 21.6 MİLYAR DOLAR YATIRIM GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ
Türkiye’mizin 2053 Vizyonu ışığında, ülkemizi ‘dünyanın ilk 10 ekonomisi’ içinde hak ettiği yere kavuşturacak, 30 yılık ulaştırma ve haberleşme yatırım planımızı tüm kamuoyu ile paylaştık” diyen Karaismailoğlu, bu plan kapsamında 30 yılda 198 milyar dolar yatırım öngörüldüğünü söyledi. Denizcilik sektörüne 2053 yılına kadar 21.6 milyar dolar yatırım gerçekleştirileceğini kaydeden Karaismailoğlu, bu sayede 180 milyar dolar milli gelirimize katkı sunulacağını ifade etti. Üretime etkisinin 320 milyar doları aşacağını anlatan Karaismailoğlu, 30 yıl boyunca istihdama katkısının ise 5 milyon kişi olacağını vurguladı.
KANAL İSTANBUL İLE TÜRKİYE’NİN DENİZYOLU TAŞIMACILIĞINDAKİ ROLÜNÜ GÜÇLENDİRECEĞİZ
Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Kısaca 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planımızda Mavi Vatan’ımızın temeli, ulaşımdaki entegrasyonumuzun kilit noktası denizyollarına özel bir yer ayırdık. Liman tesisi sayısını 217’den 255’e çıkaracağız. Yeşil liman uygulamalarını yaygınlaştırılarak Limanlarımızda yüksek oranda yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmasını sağlayacağız. Otonom gemi seferleri geliştirilecek ve limanlarda otonom sistemler ile elleçleme verimliliği artırılacak. Limanların aktarma hizmeti kapasitesi genişletilerek bölge ülkelerine hizmet verebilecek çok modlu ve kısa mesafeli deniz taşıma altyapısını geliştireceğiz. Yalnızca ülkemizin değil, dünyanın da en önemli ulaşım projelerinden olan Kanal İstanbul ile Türkiye’nin denizyolu taşımacılığındaki rolünü güçlendirecek. İstanbul Boğazı’nda seyir emniyetini arttıracağız, boğazdaki gemi trafiğini azaltacağız. Tüm dünya denizciliğine mal edeceğimiz, deniz taşımacılığına yeni bir soluk getirecek Kanal İstanbul, dünyada ve ülkemizde yaşanan teknolojik ve ekonomik gelişmeler, değişen iktisadi yönelimler ve ülkemizin ulaştırma altyapıları konusundaki artan ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan bir vizyon projesidir. Kanal İstanbul tamamlandığında, başta İstanbul Boğazı ve çevresinde can ve mal güvenliğinin sağlaması ve Boğazın tarihsel ve kültürel dokusunu korumasının yanı sıra; Boğaz giriş ve çıkışlarındaki günlerce süren beklemeleri azaltarak İstanbul Boğazı’nın trafik yükünü hafifletecektir” ifadelerini kullandı.
MAVİ VATANA TÜM GÜCÜMÜZLE SAHİP ÇIKIYORUZ
Mavi Vatan’a tüm güçle sahip çıkıldığına vurgu yapan Karaismailoğlu, “Türk deniz ticareti filolarının büyümesi için bakanlık olarak her türlü kolaylığı sağlıyor, ilgili paydaşların bu sürece destekleri için girişimlerimize devam ediyoruz. Çünkü, ülke menfaatlerimiz için Türk denizciliğin gelişmesinin ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Türkiye denizcilik alanındaki ağırlığını gelecekte daha fazla hissettirecek ve rekabet gücünü yükselterek denizcilik sektöründe dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olacaktır. Türkiye Denizcilik Zirvemiz planlanan hedeflere ulaşma sürecinde başarılı sonuçlar verecektir. Denizcilik zirvesinden çıkacak sonuçları birebir takip ederek sektörü daha da güçlendirecek adımları atacağız” diyerek sözlerini tamamladı.

İnoSuit ihracatta katma değer yaratmaya devam ediyor

 Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Kasım 2016’dan bu yana sürdürmekte olduğu İnoSuit Programı bu yıl yoluna “odaklanarak” devam ediyor.

Türkiye’nin katma değerli ihracatının artırılması amacıyla Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşma çalışmalarına odaklanan Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından yürütülen İnoSuit – İnovasyon Odaklı Mentorluk Programı kapsamında düzenlenen İnoSuit Odağında Kurumsal İnovasyon Yönetimi İzmir Toplantısı, Ege İhracatçı Birlikleri’nde gerçekleştirildi.

Türkiye ilk kez en inovatif 50 ülke arasına girdi

Açılış konuşmasını gerçekleştiren TİM Yönetim Kurulu ve TİM İnovasyon Komitesi Üyesi Birol Celep, Türkiye’nin 2021 yılında Küresel İnovasyon Endeksi’nde 41’inci sırada yer alarak ilk kez en inovatif 50 ülke arasına girmeyi başardığını vurguladı.

“Elbette ki bu başarıda “İnovasyon Geliştirme Programları”nın payı çok büyük. Bütün paydaşlarımızın oluşturduğu ortak akılla, geleceğe daha güçlü adımlar atıyoruz. Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak 2016 yılında başlayan İnoSuit Programımız; ülkemizin ihracat gücünü yüksek katma değerli üretimle arttırmayı, özgün ve bilimsel bir yaklaşımı hedefledi. Ülkemizde “inovasyon yönetimi” ile üniversite-sanayi iş birliği konularında yetkinliği bulunan üniversitelerimiz ve akademisyenlerimiz ile “kurumsal inovasyon sistemlerini” oluşturmayı hedefleyen ihracatçı firmalarımız eşleştirildi.”

52 farklı ilden toplam 612 firma başvurusu alındı

Celep, “Programımız; firmaların ölçek, ihracat potansiyeli, katma değerli ürün odağı ve inovasyon kapasitesine göre; İnoSuit Hazırlık, İnoSuit Genel, Katma Değer Odaklı İnoSuit ve İnoSuit İhracat Şampiyonları olmak üzere 4 kulvarda yapılandırıldı. Yeni program ile birlikte TİM ve İhracatçı Birlikleri destek oranı yüzde 25’ten yüzde 50’ye yükseltildi. 2016 yılı Kasım ayından bu yana 12 Dönem başladı. 52 farklı ilden toplam 612 firma başvurusu alındı. Programın başlangıcından bu yana 63 farklı ilde yer alan 144 üniversiteden 988 mentor başvurusu alındı.” dedi.

Ege İhracatçı Birlikleri’nden 54 firmamızın başvurusu alındı

Tamamlanan 9 dönem ile birlikte 30 farklı ilde yer alan toplam 129 firma, 18 farklı ilde yer alan 38 üniversiteden 60 mentor programı başarıyla tamamladığını açıklayan Birol Celep sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tamamlanan 9 dönemde toplam 25 bin 520 saat mentorluk hizmeti verildi. Program başlangıcından şu ana kadar İzmir’den 62 firma başvurusu alındı, 48 firma eşleştirildi. Ege İhracatçı Birlikleri’ne baktığımızda ise; 54 firmamızın başvurusu alındı, 23 firmamız eşleştirildi ve 13 firmamız programını başarıyla tamamladı. Ege İhracatçı Birlikleri üyesi firmalar arasından en fazla başvuru ağaç ve orman ürünleri ve makine ve aksamları sektörlerinden yapıldı. Kendi firmamı da İnoSuit Programına yönelttim ve iki dönemi başarıyla tamamladık. Program boyunca İzmir’den 75 mentor başvurusu alındı. 35 mentor eşleştirildi.”

Anadolu’dan katılımlar arttı, inovasyon harcamalarının ciroya oranı 3 katına çıktı

Celep, İnoSuit Programı ile birlikte Türkiye’deki inovasyon ekosisteminin kurulmasının sağlandığını, deneyim paylaşımı toplantıları ile Türkiye’nin dört bir yanında inovasyon odaklı mentorların bir araya getirildiğini söyledi.

“Ayrıca Tokat gibi bazı Anadolu illerinde inovasyon ekosistemi oluştu. Bu sistem sayesinde Anadolu’dan katılımlar arttı. Program ile bir firmamız inovasyon harcamalarının ciroya oranını 3 katına çıkardı. Bir firma hibelerden sağlanan bütçenin toplam inovasyon harcamasına oranını yüzde 50’ye çıkardı. Bir firma İnovasyon projelerine aktif katılım gösteren çalışan sayısını iki katına çıkararak 300’e yükseltti. Dış paydaşlarla ortak yapılan ürün geliştirme proje sayısı bir firmada iki katına çıktı.”

Birol Celep, “Programı tamamlayan firmaların yenilikçi fikir sayısı, yenilikçi fikirlerden projeye dönüşen fikir sayısı, başarıyla tamamlanan inovasyon projeleri sayısı, inovasyon etkinliklerine ve fikir üretme süreçlerine yüksek sayıda katılım gösteren firma çalışanı sayısı, inovasyon projelerine aktif katılım gösteren çalışanların sayısı, dış paydaşlarla ortak yapılan ürün geliştirme projeleri sayısı, hibe destekli inovasyon projelerinin sayısı, hibelerden sağlanan bütçenin toplam inovasyon harcamasına oranı, inovasyon harcamalarının ciroya oranı, yeni ürün satışlarının ciroya oranı, inovasyon gelirinin inovasyon harcamalarına oranı, patent sayısında yüksek bir ivme kaydettiğini çok net bir şekilde söyleyebiliriz.” dedi.

Firmalarımızın yoğun katılımını bekliyoruz

Celep, “Ortalama 1,5 dolar seviyesinde olan ihracatımızın kilogram fiyatını İnovasyon, Ar-Ge ve Tasarım ile 3 dolar ve üstüne çıkarabiliriz. Türkiye’nin ihracatında katma değerli ürün ihracatının payı yüzde 4 seviyesinde. Bu oranı hızla yüzde 25’e çıkarmamız gerekiyor. İnovasyon mühendislerle veya bilim insanlarıyla ya da yeni ürün geliştirme bölümleriyle sınırlı bir olgu değildir. Süreçlerle de inovasyon yapılabilir. Farklılık, değişim dediğimiz şey çığır açıcı bir boyutta ya da günlük bir gelişimle de olabilir. Yeni dönemde “İnoSuit – İnovasyon Odaklı Mentorluk Projesi”ne firmalarımızın yoğun katılımını bekliyoruz.” diye konuştu.

Kurumsal inovasyon yönetimi ve İnoSuit hakkında sunum yapan Odaklı İnoSuit Programı Akademik Koordinatörü Dr. Merih Pasin, inovasyon ve Ar-Ge’nin farklı kavramlar olduğunu söyleyerel,“İnoSuit Programında 6 boyutlu bir kurumsal inovasyon yönetimi gerçekleştiriyoruz; inovasyonun stratejik altyapısı, inovasyonun yönetişim altyapısı, inovasyonun kültürel altyapısı, fikirden uygulamaya projelendirme, açık inovasyon ve işbirlikleri, inovasyonun finansmanı ve değerlendirme olarak sıralayabiliriz. Bunun sonucunda da sürdürülebilir inovasyon performansı ortaya çıkıyor.” dedi.

TİM Strateji, İnovasyon ve Girişimcilik Şubesinden Gülçin Yetkin de Odaklı İnoSuit Programı İdari ve Finansal Süreçlerle ilgili sunum yaptı.

Odaklı İnoSuit Programı’na katılan Jantsa OPEX Yöneticisi Yalçın YÜR, Jantsa Kalite Güvence ve Yönetim Sistemleri Müdürü İlknur TOK ise firma deneyimlerini paylaştı.

Yür, Jantsa’nın Jantsa halihazırda İhracat Şampiyonları kulvarında olduğunu ve 11 aydır İnoSuit Programında yer aldıklarını söyleyerek, inovasyon stratejilerinin 4 ana başlığı; teknoloji yönetimi, açık inovasyon yönetimi, kurumsal inovasyon sistemi, işletme kültürü ve insan sermayesi yönetimini içerdiğini söyledi.

İnoSuit Programıyla Inoex çalışma grubu oluşturduklarını açıklayan Jantsa Kalite Güvence ve Yönetim Sistemleri Müdürü İlknur TOK ise İnoSuit Programı ile birlikte bütün projeleri operasyonel ve inovasyonel olarak ikiye ayırdıklarını, 7 Proje 7 Proje Lideri 50 ekip üyesi ile; bölüm çalıştayları, kritik problem havuzu, aksiyon sonrası tanıtım, çözüm atölyeleri, odaklı çalışmalar gerçekleştirdiklerini anlattı.

Katma Değer Odaklı İnoSuit kulvarında çalışmalarını sürdüren, ikinci dönemine devam eden Kent Kart Ar-Ge İnovasyon Bölüm Yöneticisi Dilek ÇETİN TULAZOĞLU, Kent Kart Teknik Genel Müdür Yardımcısı Sezai ÇAM da tecrübe paylaşımı bölümünde yer alan diğer firmalardı.

Kent Kart Teknik Genel Müdür Yardımcısı Sezai ÇAM, ise firmalarının marka, strateji, inovasyon, kalite ve güvenlik standartları, süreç, insan gücü, kapasite ve finansman proseslerini anlattı.

İnoSuit Programının mentorlerinden Dijital Dönüşüm ve İnovasyon Etkileşimi ile ilgili sunum yapan İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mehmet GENÇER, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin dijital dönüşüm ölçeği boyutlarını müşteri ilişkileri ve pazarlama operasyonları, siber güvenlik, veri yönetimi araçları, dış ortam, insan kaynakları, yatırım ve finans operasyonları, lojistik ve tedarik zinciri operasyonları, organizasyonel, ortaklık ve paydaşlar, ürün geliştirme süreci, üretim operasyonları, strateji, teknolojik kaynaklar ve üst yönetim olarak sıraladı.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi; “Asgari ücret artışı zorunluluktu”

Türkiye’de 10 milyon çalışanı direkt ilgilendiren, diğer çalışanların ücretlerinde baz alınan asgari ücretin 2022 yılı içinde ikinci kez artışla 5 bin 500 TL olmasına Egeli ihracatçılar, “Asgari ücret artışı zorunluluktu. Sabit gelirli insanımızın bu hayat pahalılığına karşı korunması gerekliydi” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’de ilan edilen enflasyon ile hissedilen enflasyon rakamları arasında belirgin bir fark olduğu tespitinde bulunan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Türkiye’de 10 milyonu aşkın çalışanımız aileleriyle birlikte asgari ücretle geçimini sağlamak durumunda. İhracatçılar olarak Türkiye’nin uluslararası piyasalarda katma değerli ürünlerle öne çıkmasını arzu ediyoruz. Ülkemizin ucuz iş gücüyle anılan ülkeler arasından sıyrılması en büyük beklentilerimizden birisi” diye konuştu.

Türkiye’nin son 1 yıldır uyguladığı ekonomi politikalarının doğru sonuçlar vermediğinin görüldüğüne vurgu yapan Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye, ekonomi politikalarını gözden geçirmeli. 2021 yılı Eylül ayında Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 19 iken, USD/TL kuru 8,65, enflasyon ise; yüzde 19,58 seviyesindeydi. MB’nin politika faizini kademeli olarak yüzde 14’e indirmesi sonrasında enflasyon TÜİK verilerine göre TÜFE’de Mayıs ayı itibariyle yüzde 73,5’e, Yİ-ÜFE’de yüzde 132’ye çıktı. Türkiye’nin kredi ödeyebilme durumunu gösteren ve risk primi olarak ifade edilen 5 yıllık CDS göstergesi 800 baz puanı aştı. Bu 2008 sonrasındaki en yüksek seviyeyi ifade ediyor. Türkiye, borç stokunu yönetme kabiliyetini kaybetmemek için piyasalara güven vermeli.”

“Ekonomi algı yönetimidir” şeklinde konuşan Eskinazi, “Türkiye 1 yıl içinde seçime gidecek. Mevcut ekonomik sistemde iyileşme istiyorsanız enflasyonu kontrol altına almak gerekiyor. Bunun içinde sıkı bir para politikası uygulamak lazım” diyerek görüşlerini noktaladı.

Lexus Memnuniyet Araştırmasında 11 Yıldır İlk Sırada Yer Alıyor

Premium otomobil üreticisi Lexus, dikkat çekici tasarıma sahip otomobilleri ve hizmetlerinin yanı sıra araştırmalarda da sorunsuzluğuyla öne çıkıyor. Marka, yetkili satıcılar, servis ve marka bağlılığı olmak üzere dört kategoride AutoIndex tarafından yapılan memnuniyet araştırmalarına göre, Lexus bir kez daha açık ara kazanan oldu. Lexus, 1000 puan üzerinden 935 puan alarak araştırmada yeni rekor kırdı.

Yıllık olarak Loyalty Group International tarafından yapılan AutoIndex 2022’ye, Norveç’te 13 bin 773 kullanıcı 2018-2021 yıllarında tescillenmiş otomobillerle katıldı ve bir kez daha ülkenin en kapsamlı memnuniyet araştırması gerçekleştirildi.

AutoIndex araştırmasında 11 yıldır ilk sırada yer alan Lexus, kaliteye ve müşteri memnuniyetine verdiği önemi bir kez daha kanıtladı. Premium marka yüksek üretim kalitesi farklılaşan müşteri deneyimiyle tamamlamayı başarıyor. Lexus aynı zamanda sorunsuz otomobilleriyle de Dayanıklılık Ödülü, Güvenli Otomobil ve En İyi Üretici Ödülleri’yle de dikkat çekmeye devam ediyor.