Ekonomi-Teknoloji haberleri (firma-şirket)

İNGİLTERE İLE İMZALANAN STA, TÜRKİYE’NİN GÜCÜNE GÜÇ KATACAKTIR

Kayseri Ticaret Odası (KTO) Başkanı Ömer Gülsoy, İngiltere ile imzalanan serbest ticaret anlaşmasına (STA) ilişkin, “Dış ticaretimizde çok önemli bir anlaşma sağlanmıştır. Türkiye’nin gücüne güç katacak bu anlaşma ile beraber daha büyük ihracat rakamları yakalayacağımızı düşünüyorum. Dünyanın 6’nci büyük ekonomisi olan İngiltere ile ticaretimizde başlayacak yeni dönemle birlikte ekonomimiz daha da kuvvetlenecektir.” dedi.

Gülsoy yazılı açıklamasında, anlaşmanın iki ülkenin yıllık 25 milyar doları aşan ticaret hacmini daha da yükselerek büyüyeceğini belirtti.

Türkiye ile Birleşik Krallık ile imzalanan anlaşmanın ticaretimizin gelişmesine önemli bir katkı sunacağına dikkati çeken Gülsoy, “İş dünyamız ve firmalarımız açısından İngiltere’ye kolay ve sorunsuz bir şekilde ihracat yapmak yaşadığımız bu zor dönemde ilaç gibi gelecektir. Karşılıklı yapılacak olan yatırımları da olumlu şekilde etkileyecektir.” ifadesini kullandı.

Gülsoy, salgına rağmen 2020 yılında Türkiye’nin İngiltere’ye ilk 11 ayda 10 milyar doları bulan ihracat yaptığını belirterek, şunları söyledi:

“Birleşik Krallık, Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 2’nci ülkedir. Anlaşma sonrasında daha da yükselecek olan ihracat rakamlarımızla birinci olacağımıza inanıyorum. Serbest Ticaret anlaşması, iki ülke arasındaki bağların daha da kuvvetlenmesine yeni bir başlangıç olacaktır.”

ZÜCCACİYECİLER, İNGİLTERE PAZARINDA BÜYÜMEYE DEVAM EDECEK

10 milyar dolarlık sektör ve 6 milyar dolarlık dış ticaret hacmine sahip züccaciye sektörünün birinci ihracat pazarı olan İngiltere ile Türkiye’nin imzalamış olduğu Serbest Ticaret Anlaşması, züccaciye sektörünün yerini de sağlamlaştırdı. İngiltere’ye 450 milyon dolar ihracatla yılı kapatmaya hazırlanan sektör, anlaşmayla birlikte 2021 yılı için ticaret hacmini yüzde 15 oranında arttırmayı hedefliyor.

Türkiye ile Birleşik Krallık arasında 2019 yılında 17,1 milyar dolarlık ticaret gerçekleşirken bunun 11,5 milyar dolarını Türkiye’nin ihracatı, 5,6 milyar dolarını ise Türkiye’nin ithalatı oluşturuyor. Türkiye’nin en büyük 6. ticaret ortağı olan Birleşik Krallık, Türkiye’ye karşı net ithalatçı konumunda. Türkiye, Birleşik Krallık’a her ne kadar en çok ana metal sanayi ürün grubunda ihracat gerçekleştirse de 4,6 milyar dolar ihracatı bulunan züccaciye sektörü açısından da Birleşik Krallık önemli bir pazar. 2019 yılında 3,7 milyar dolar dış ticaret fazlasıyla her yıl dış ticaret fazlasını artıran ve kilogram başına ihracatı 3,45 dolar olan züccaciye sektörü en çok endüstriyel mutfak, elektrikli ev ve mutfak aletleri ile metal ürün gruplarında ihracat gerçekleştiriyor ve bu 3 grup, genel ihracatın yüzde 70’ini kapsıyor. İhracatın yüzde 51’ini AB ülkelerine gerçekleştirdiklerini belirten ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, “İhracat yaptığımız ülkeler sıralamasına baktığınız zaman Birleşik Krallık ilk sırada geliyor. Genel ihracattan aldığı yüzde 9,5’luk payla ya da başka bir ifadeyle 440 milyon dolar ihracatla Birleşik Krallık pazarını önemsiyoruz. İthalat dengemize baktığımız zaman burada sektörümüzün gücünü görebiliriz. Birleşik Krallık’tan yok denecek kadar az miktarda ithalat gerçekleştiriyoruz. Yaptığı 11 milyar dolar ihracatla, züccaciye sektöründe dünyanın 4. ihracatçı ülkesine, kendi sektörümüzde sadece ihracatçı konumda olmamız, sektörümüzün gücünü gösteriyor. Pandemi etkisine rağmen 2020 yılını 4,5 milyar dolar ihracatla ve Birleşik Krallık’ta 450 milyon dolar ihracatla kapatmaya hazırlanıyoruz.” açıklamalarında bulunuyor. Birleşik Krallık’a en çok 204 bin dolarlık endüstriyel mutfak, 149 bin dolarlık elektrikli ve mutfak aletleri ihraç ettiklerinin altını çizen Mesut Öksüz, Birleşik Krallık ile imzalanan serbest ticaret anlaşmasının züccaciye sektörünün Birleşik Krallık pazarındaki gücünü devam ettirmesi açısından önemsediklerini belirtiyor. Birleşik Krallık’de büyük marketlerde ev eşyalarının çok fazla satıldığını ve gerçekleştirdikleri “Marka-üretici” toplantılarında İngiliz market zincirlerinin yoğun katılım gösterdiklerini sözlerine ekleyen Öksüz, 2021 yılında yapacakları online B2B organizasyonlarına Birleşik Krallık’ı de eklediklerini ve dolayısıyla bu sayede Türk ürünlerinin bu pazara ihraç edilmesine devam etmesinin sağlanacağını kaydetti.

PEAKUP “İnovasyon Stratejisi” Ödülünün Sahibi Oldu

Aralık 2020Teknoloji firması PEAKUP, TİM tarafından düzenlenen İnovaLİG ödüllerinde “İnovasyon Stratejisi” kategorisinde ödül almaya hak kazandı. İngiltere’de kurduğu ofis aracılığıyla, yerli ve milli yazılımlarını ihraç eden teknoloji firması, Türkiye inovasyon liginde yarışan 1.236 firmayı geride bırakarak, ilk üçe girmeyi başardı. 

TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) tarafından sekizincisi düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası kapsamında İnovaLİG ödülleri sahipleriyle buluştu. Bu yıl düzenlenen ödül töreninde PEAKUP, aldığı oylarla “İnovasyon Stratejisi” dalında Türkiye üçüncüsü seçildi.

İnovaLİG sahnesinde söz alan PEAKUP COO’su Kadircan Toprakçı; siber güvenlik, dijital iş yeri platformları ve IoT tabanlı yazılımlarla ilgili Tükiye’de yapılan çalışmaların dünyanın en büyük teknoloji firmalarıyla yarışabilecek ölçüde olduğunu belirtti. İngiltere’de kurdukları ofis aracılığıyla Türkiye’den teknoloji ihracatı gerçekleştirdiklerinin altını çizen Toprakçı, ülkemizde yapılan toplam teknoloji yatırımları, pandemi etkisiyle 2020 yılında beklenilenin altında kalmış olsa da 2021 yılı için öngörülen %4-5 seviyesinde toparlanmayla açığı kapatacak gibi görünüyor. Özellikle önümüzdeki yıl altyapı teknolojileri, güvenlik, uzaktan çalışabilirlik ve dolayısıyla mobilite gibi konularda yoğunlaşması bekleniyor. Elbette yazılım teknolojileri odağındaki yapay zeka, blok zincir konuları her zaman olduğu gibi artış trendini koruyacaktır.

Ödülü Orman Bakanı Sayın Bekir PAKDEMİRLİ ve TİM Başkanı Sayın İsmail GÜLLE’den teslim alan PEAKUP Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet TOPRAKÇI ise, aldıkları ödülün gurur verici ve daha iyilerini yapmak adına motive edici olduğunu belirtti. Toprakçı; “Hedefimiz 2020 yılı İnovaLİG şampiyonu olmaktır.” dedi.

Dijitalleşme Yatırımları Yataş Grup’a  Birincilik Getirdi

 Platin Dergisi’nin bağımsız araştırma şirketi İpsos ile birlikte hazırladığı Global 100 Endeksi’nin 2019 yılı sonuçları açıklandı. Bu yıl dijitalleşme temasıyla gerçekleştirilen Global 100 Endeksi Ödülleri’nde Yataş Grup dijitalleşmeye yaptığı yatırımlarla mobilya kategorisinin lideri oldu.

Mobilya ve yatak sektörünün lider şirketlerinden Yataş Grup, Platin Dergisi’nin bağımsız pazar araştırma şirketi Ipsos ile birlikte gerçekleştirdiği Global 100 Endeksi Ödülleri’nde mobilya sektöründe dijitalleşmeye yaptığı yatırımlarla 1.’liğe layık görüldü. Bu yıl “Dijitalleşme” temasıyla gerçekleştirilen Global 100 Endeksi Ödülleri’nde, endekse göre dijitalleşmede başarı gösteren 10 sektör lideri ödül aldı.

Dijitalleşme yatırımlarından ilk üçte üretim, pazarlama ve satış yer aldı

Yataş Grup’un tüm iş süreçlerini daha ileriye taşıyabilmek için dijitalleşmeyi odağına aldığını söyleyen Yataş Grup CEO’su Nuri Öztaşkın, şöyle devam etti: “Yaptığımız çalışmalarla mobilya sektöründe liderliği yakalamak bizim için büyük mutluluk ve gurur kaynağı… 2019 yılında yatırımlarımızın yüzde 10,21’ini dijitalleşmeye ayırdık. Dijitalleşmeye yaptığımız yatırımlarda üretim, pazarlama ve satışın payı daha yüksekti. Yazılım ve program alımları gerçekleştirdik. Örneğin iç mimarların kullandığı, ürün bilgilerinin yer aldığı ve 3D çizim yaptıkları pCon.planner programını kullanmaya başladık. Ürünleri modelleyerek, her kumaş çeşidini göstermeye yönelik bir başka programı ise 2021’de devreye alacağız. Mağazalarımızda tablet kullanımına geçtik, Smart Match doğru yatak bulma sistemimizi mağazalarda kullanılabilecek şekilde entegre ettik. Pazarlama adına birçok influencer ile iş birliği yaptık, sosyal medya hesaplarımız üzerinde canlı yayınlar gerçekleştirdik. YouTube’daki Uyku Çocuk Kanalımızı özel çizgi filmler ve uzman videoları ile zenginleşirdik. Pandemi döneminde önemini çok daha iyi anladığımız e-ticarete de yatırım yapmaya devam ediyoruz. Yataş Bedding ile başladığımız e-ticaret yolculuğunu, Enza Home ile sürdüreceğiz.”

Üretime yapılan yatırımlar sayesinde verimlilik arttı

Üretimde dijitalleşme için sahadan veri toplama sistemleri, Endüstri 4.0 projeleri, büyük veri ve iş zekası uygulamalarına yatırım yapmaya devam ettiklerinin altını çizen Öztaşkın, “Mobilya, yatak ve sünger fabrikalarımız için Endüstri 4.0 sistemi ile uyumlu çalışan üretim hatları kurduk. Devreye alınan bu yeni üretim hatlarımızla ve ilave üretim tesislerimizle, az elemanla, daha verimli çalışarak üretim maliyetlerimizde rasyonelliği yakalayacak ve verimlilik artışı sayesinde de tüketicilerimize daha hızlı ürün teslimini garantilemiş olacağız. Yeni teknolojiye ulaşan üretim tesislerimizde 52 saniyede bir yatak üretiyoruz. Üretimde kullanılmak üzere makinelerimize yönelik Ar-Ge projelerimizde ise otomatik besleme sistemi tasarımı, hammaddenin uzak mesafelere taşınmasını sağlayacak sistem tasarımı ve uygulaması, özel test sistemleri tasarımları çalışmaları gerçekleştiriyoruz” dedi.

Borsada kazandıran emek, analiz ve öngörüdür

Günlük 300 milyon TL hisse senedi hacmini yöneten InvestAZ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Elshan Guliyev, son dönemde dalgalı bir seyir izleyen piyasalarda kazancını artırmak isteyen bireysel yatırımcılara tavsiyelerde bulundu.

 Bireysel yatırımcı pazarında lider olma vizyonuyla 2013 Mayıs ayından beri Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren ve halihazırda 300 milyon TL’lik günlük hisse senedi işlem hacmine aracılık eden InvestAZ Yatırım’ın Yönetim Kurulu Başkanı Elshan Guliyev, piyasalarda son dönemlerde yaşanan dalgalanmalara karşı yatırımcıları aceleci karar almama konusunda uyardı.

 Bireysel yatırım yeteneğini geliştirmek için finansal okuryazarlık şart

Son dönemlerde Borsa İstanbul’a 500 ila 600 bin bireysel yatırımcının giriş yaptığını hatırlatan Guliyev, “Borsa İstanbul’da yatırımcılar arasında, özellikle de sosyal medya kanalıyla kümelenmelerin olduğunu ve söz konusu yatırımcıların bir kişi ya da grubun yönlendirmelerine göre yatırımlarını yaptıklarını gözlemliyoruz. Bu son derece yanlış bir yaklaşım. Yatırım kararları bireyseldir. Bireylerin de yatırım kararlarını daha güvenli alabilmeleri için finansal okuryazarlıklarını geliştirmeleri şarttır. InvestAZ Yatırım olarak, birinci önceliğimiz insanlara dijital ortamda da olsa temas ederek kendilerini geliştirebilecekleri araçları sunmak. Bunun için çok sayıda eğitim düzenliyor ve müşterilerimizi eğitim kaynaklarımıza yönlendiriyoruz” diye konuştu.

 Borsa emeğin, analizin ve öngörünün kazandırdığı bir yapıdır

Borsada kolay para kazanma söylemlerinin gerçeği yansıtmadığının altını çizen Elshan Guliyev, “Borsa emeğin, analizlerin ve öngörünün kazandırdığı bir yapıdır. Risk, bireysel seviyede alınır. Dolayısıyla yatırımcılara elektronik ortamda hem kendi risklerini alabilecekleri hem de birikimlerini değerlendirebilecekleri bir ortamı sektör olarak sunmamız gerekiyor. Tüyolara değil bilgiye ve çalışmaya güvenmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

 Halka açılan şirketler yatırımcıyla uzun bir yolculuğa çıkmaya hazır olmalı

Halihazırda halka açık olan ve açılmayı düşünen şirketlere tavsiyeler de veren InvestAZ Yönetim Kurulu Başkanı Elshan Guliyev, “Her yatırım, geçmişe değil geleceğe dönük bir adımdır. Halka açılacak şirketlerin de birinci önceliği, kendi geleceklerine inanmaları olmalıdır. Borsa İstanbul, şirketler tarafından ucuz ve hızlı finansman kaynağı olarak görülmemeli. Halka açılan her şirket, yatırımcısıyla uzun bir yolculuğa çıkmaya hazır olmalı ve yatırımcısıyla gelecek vizyonunu olabilecek en ayrıntılı şekilde paylaşmalı” diye konuştu.

 Türkiye’nin bir numaralı aracı kurumu olma hedefi

Türkiye’nin banka dışı bir numaralı aracı kurum olma hedefini benimsediklerini hatırlatan Elshan Guliyev, “Sermaye Piyasası Kurulu’nun hayata geçirdiği mesafeli sözleşme, girişim sermayesi yatırım fonu gibi yenilikçi adımları hizmetlerimize uyarlama çalışmalarını yürütüyoruz. Müşterilerimizin güvenle, tamamen online ortamda yatırım hesabı açıp işlem yapabilecekleri bir yatırım deneyimi tasarlıyoruz. SPK ve Borsa İstanbul’un finansal okur-yazarlığa yönelik farkındalık çalışmalarına destek vereceğiz. Tüm dünyada temassız ekonomi anlayışı yaygınlaşırken biz de böyle bir dünya içerisinde ‘temassız yatırım’ anlayışını hayata geçirmek istiyoruz” diye ekledi.

TÜRKİYE’DE ÜRETTİ, İTHALATI ÖNLEDİ

BM Makina Grup, Lifket markasına tamamlayıcı bir ürün geliştirmek amacıyla BKB Profil Sistemleri’ni üretti. Üretimin tamamını Türkiye’de yaparak ithalatın önüne geçti.

BKB Profil Sistemleri’nin üretimini tamamen Türkiye’de gerçekleştiren BM Makina Grup, bu yatırım sayesinde firmalara hem komple çözüm sunabiliyor hem de sadece profil ihtiyacı olan firmalara hizmet sunabiliyor. BM Makina Genel Müdürü Kenan Bebek, BKB Profil Sistemleri’nin kuruluş hikayesini anlattı ve gerçekleştirdikleri uygulama örneklerinden bahsetti.

MODÜLER YAPISIYLA BİRÇOK ALANDA KULLANILIYOR

BKB Profil Sistemleri’nin ortaya çıkış hikayesini anlatan Bebek, detayları şu sözlerle açıkladı: “BKB Profil Sistemleri’ni biz Liftket markasına tamamlayıcı bir ürün olması sebebiyle çıkardık. Yurt dışından ithal edilen profil sistemleriyle vinç sistemlerini kuruyorduk. 2004 yılında profil sistemlerini üretebileceğimizi düşünerek BKB markasını oluşturduk. Biz bu sistemi hem komple bir çözüm olarak sunabiliyoruz hem de sadece profil ihtiyacı olan firmalar için de hazırlayabiliyoruz. BKB Profil Sistemlerinin elle manuel olarak yürütülebilmesi, operatörün kendi hızıyla ilerletebilmesi, ek parçalarıyla birlikte müşterilerimize sunulabilmesi ve gerektiğinde farklı alanlarda da kullanılabilmesi öne çıkan avantajları arasında yer alıyor. BKB Profil Sistemleri modüler yapısı sayesinde birçok yerde kullanılabiliyor. CNC Tezgah besleme, kaynak hatları ve ufak tonajlı işlerde tercih ediliyor. Stoklu üretim yaptığımız için müşteriye hızlı cevap veriyoruz. Ayrıca üretimini kısa süre içerisinde tamamlayarak müşteriye teslimatını yapabiliyoruz. Siz bu sistemi yurt dışından almak isterseniz 2,5 – 3 ay beklemeniz gerekiyor.” dedi.

Telekomünikasyon hizmetlerinde ihracat şampiyonu Mayen
Hizmet İhracatçıları Birliği tarafından “2019 Yılı Hizmet İhracatı Şampiyonları” belirlendi. Verdiği çağrı merkezi hizmetleri ile Telekomünikasyon kategorisinin şampiyonu bu yıl da Mayen oldu.
2019 yılında hizmet sektörünün yaklaşık 64 milyar dolarlık ihracata ulaşılmasına katkı sağlayan 54 firma, Hizmet İhracatçıları Birliği tarafından 18 kategoride ödüllendirildi. “Telekomünikasyon Hizmetleri” kategorisinin şampiyonu bu yıl da Mayen oldu. Bu yıl elde etiği şampiyonlukla birlikte Mayen, sektörünün 4 yıldır üst üste hizmet ihracatı şampiyonu olan tek firması konumuna geldi.
Hizmet ihracatı; ekonomiye benzersiz açılımlar sağlayacak, tüm coğrafyalara uzanabilecek ve büyük kazanımlar elde edilebilecek stratejik bir alan olarak öne çıkıyor. Dünya genelinde 1 milyar 850 milyon kişiye istihdam sağlayan, küresel katma değerin yüzde 65’ini oluşturan hizmetler sektörü, küresel ekonomi ve Türkiye için hayati öneme sahip. Ülkemizde 18 milyon kişiye istihdam imkanı yaratırken, milli gelire 426 milyar dolar katkı sağlamaktadır.
Her yıl düzenli olarak açıklanan ve Türkiye’nin hizmet ihracatçıları arasından seçilen “Hizmet İhracatı Şampiyonları” listesinde, Telekomünikasyon Hizmetleri kategorisinde birinciliği Mayen alırken, Türksat ikinci ve Millenicom üçüncü oldu.
“150 milyar dolarlık hizmet ihracatına ulaşabileceğimize inanıyorum”
Hizmet İhracatçıları Birliği (HİB) Başkanı İlker Aycı yaptığı açıklamada, “Hizmet sektörleri, henüz kendilerine özgü bir strateji ve yol haritası çizilmeden dahi, ülkemiz ekonomik ivmelenmesinin içinde 2019 yılında yaklaşık 64 milyar dolar ihracat rakamına ulaştı. Orta vadede 90 milyar dolar hizmet ihracatını öngörmekle birlikte bunun daha da üzerine çıkmak da mümkün. Orta vadede 150 milyar dolarlık hizmet ihracatına ulaşabileceğimize inanıyorum” dedi.
Aycı, küresel krizden çıkışın başladığı 2010 yılından bugüne, dünya ekonomisinin yüzde 25, Türkiye ekonomisinin ise yüzde 61 büyüdüğünü belirterek, “Bu büyümenin dünyada yüzde 60’ını, ülkemizde ise yüzde 55’ini hizmetler sektörü sağlamıştır. Sektörümüz 2019 yılında yaklaşık 64 milyar dolara yaklaşan ihracatıyla toplam mal ve hizmet ihracatının yaklaşık 1/4’ünü gerçekleştirirken, 36 milyar dolara yakın ihracat fazlası vermeyi başardı” değerlendirmesini yaptı.
“İstihdamı ve ülkemizin döviz girdisini artıracağız”
Mayen’in İcra Kurulu Başkanı (CEO) ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Soner Cesur yaptığı açıklamada, “Mayen olarak Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış 4 bini aşkın çalışanımızla, dünyanın en saygın markaları için çağrı merkezleri ve teknoloji temelli BPO hizmetleri sağlıyoruz. Bu yıl telekomünikasyon kategorisinde bir kez daha Türkiye’nin hizmet ihracatı şampiyonu olmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz. Bize güvenen müşterilerimize ve verdiğimiz hizmetlerle alanının en iyisi olmamızı sağlayan tüm çalışma arkadaşlarıma canı gönülden teşekkür ederim. Türkiye’nin hizmet ihracatına destek olmak için bir yandan istihdamı ve bir yandan da ülkemizin döviz girdisini artırmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Mayen, verdiği çağrı merkezi hizmetleri ile telekomünikasyon kategorisinin şampiyonu olurken, kendi kategorilerinde birincilik kazanan Türkiye’nin diğer hizmet ihracatı şampiyonları Türk Hava Yolları, Çelebi Havacılık Holding AŞ, Piri Reis Üniversitesi, Ay Sanat Prodüksiyon ve Yapım AŞ, Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi, Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi, TAV, Simit Sarayı Yatırım ve Ticaret AŞ, Limak İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ, TAV Havalimanları Holding AŞ , Ford Otomotiv San. AŞ, Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret AŞ, MP Turkey Turizm AŞ, N.K.Y. Mimarlık Mühendislik İnşaat ve Ticaret, Fine Otel Turizm AŞ, Ekin Teknoloji Sanayi ve Ticaret AŞ, Netlog Lojistik Hizmetleri AŞ oldu.

AstraZeneca Türkiye’den TEV’in “Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi”ne 670 bilgisayar bağışı
Evinde hiç bilgisayar bulunmayan bine yakın Türk Eğitim Vakfı bursiyerinin uzaktan eğitim ihtiyaçlarının karşılanması hedefiyle hayata geçirilen Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi, kurumsal desteklerle büyüyor. AstraZeneca Türkiye 670 dizüstü bilgisayar bağışlayarak harekete destek oluyor.
AstraZeneca Türkiye, Türk Eğitim Vakfı (TEV) tarafından başlatılan ve COVID-19 salgını ile birlikte öğrencilerin uzaktan eğitim süreçlerindeki elektronik araç ihtiyaçlarının karşılanmasını hedefleyen Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi’nekatılarak, TEV bursiyelerine 670 dizüstü bilgisayar bağışında bulundu.
AstraZeneca Türkiye’ye bu anlamlı desteği için teşekkürlerini sunan Türk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Yıldız Günay, “Pandemi döneminde bursiyerlerimizin ihtiyaçlarına yönelik yaptırdığımız kapsamlı araştırmalar, öğrencilerimizin hem teknolojiye hem de internete erişimde sıkıntı yaşadıklarını gözler önüne serdi. Evinde hiç bilgisayar olmayan 1.000, evdeki öğrenci sayısının çok altında bilgisayarı olan evlerde yaşayan 3.000 bursiyerimiz var. Bunlardan birçoğu 3 ve üzeri kardeş sayısına sahip. Bu doğrultuda öğrencilerimizin bir an önce eğitime ulaşabilmeleri için gereken teknoloji desteğini sağlamak üzere Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi’ni başlattık. Bu hareketimize katılarak 670 dizüstü bilgisayar ile projemize destek olan AstraZeneca Türkiye, öğrencilerimizin bu zor dönemlerinde yeniden hayallerine tutunabilmesi için büyük ve kıymetli bir katkı sundular. Hem Türk Eğitim Vakfı hem de ihtiyacı olan tüm bursiyerlerimiz adına kalpten teşekkür ediyorum. “Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi”, her destekle daha da büyüyerek gençlerimize umut olmaya devam edecek.” diye konuştu.
Öğrencilerin uzaktan eğitim ihtiyaçlarına destek sunmaktan mutluluk duyduklarını ifade eden AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış, “İnsanların yaşamlarını iyileştirme misyonumuz çerçevesinde ülkemizin öğrencilerine destek olmayı kurumsal sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi’ne katılarak, gençlerimizin eğitim ihtiyaçlarını karşılayabilecek elektronik araçları onlara sunmak istedik. Bu anlamlı seferberliği hayata geçirdiği için Türk Eğitim Vakfı’na teşekkür ediyor, projenin en kısa zamanda hedefine ulaşmasını diliyoruz.” diye konuştu.
Proje kampsamında 4 bin 500 üniversite bursiyeri ile yapılan ihtiyaç analizi sonuçlarına göre, TEV bursiyerlerinden bine yakın öğrencinin evinde hiç bilgisayar bulunmuyor. TEV, evinde hiç bilgisayar olmayan bine yakın öğrencinin uzaktan eğitimdeki temel ihtiyaçlarına çözüm olmak adına herkesi bu teknoloji desteğine davet ediyor.

2021 YILI MAYIS AYINDAN SONRA DÜNYADA İYİLEŞME BAŞLAYACAK

Kötü sürprizleri ve bizi bambaşka gerçekliklere adapte olmaya zorlayan sıra dışı enerjisiyle 2020’yi geride bırakmaya hazırlandığımız bugünlerde, herkesin aklında aynı soru var, “Acaba 2021 nasıl olacak?”

Ünlü Astrolog Can Aydoğmuş, 2021’in başlangıçta yine zorlu ama ikinci yarısına doğru daha yumuşak bir yıl olacağını söylüyor. Daha önce Corona virüsten Amerika seçimlerine, Azerbaycan’dan bitcoin’e kadar yüzlerce konuyu önceden söyleyen Aydoğmuş 2021 Astrolojik Öngörülerini 31 Aralık günü Demet Akalın ve Alişan’ın programında açıklayacak.

“2021 yılı Jüpiter şu an çok düşük bir konumda olduğu için, mayıs ayına kadar karanlık bir tünelin içinden geçiyor gibi olacak ama sonra her şey çok daha farklı bir değişime doğru gidecek,” diyen Can Aydoğmuş 2021 yılının aslında 2020’nin bir devamı gibi olacağını söylüyor.

“Jüpiter ve Satürn Mayıs’ın 21’ine kadar bir arada olacağı için dünyadaki kısır döngülerin kırılacağı, kötü liderlerin gitmesi için kapıların açılacağı aynı zamanda insanların özgürleşmesi için hareketlerin başlayacağı bir dönem olarak kendini gösteriyor. Bunun yanında 2021 yılının ikinci yarısına doğru her şey rahatlamaya başlayacak ama asıl 2023 yılında Corona başta olmak üzere pek çok konuda dünya tamamen rahatlamış olacak. Asıl rahatlama 2023 Mayıs ayından sonra gerçekleşecek. Uzun zamandır yerinde sayan ve bir türlü ilerleyemediğini hissedenlere de iyi bir haber vermek isterim. 2021 yılında harekete geçen enerjilerle bu kişilerin de hayatlarındaki durağanlık sona erecek,” şeklinde gelecek yılı özetleyen ünlü astrolog, bizleri yepyeni bir değişim dönüşüm sürecinin beklediğini söylüyor.

Can Aydoğmuş, ayrıntılı 2021 yılı astrolojik öngörülerini 31 Aralık sabahı StarTV’de yayınlanan Demet ve Alişan ile Sabah Sabah programında paylaşacak.

Sigorta şirketleri siber saldırganların öncelikli hedefleri arasında
Bireylerin sağlık ve maddi bilgileri gibi kişisel verilerini barındıran sigorta şirketleri, siber saldırganların gözde hedefleri haline geliyor. BugBounter, platformundaki yüzlerce güvenlik araştırmacısı ile sigorta şirketlerinin ve acentelerinin siber savunmalarını test ederek şirketlerin milyon dolar seviyesine varan maddi ve itibar kayıplarının önüne geçmesine yardımcı oluyor.
Şirketlerin güvenlik açıklarını bulma ihtiyacını platforma kayıtlı yüzlerce bağımsız araştırmacıdan oluşan güvenilir toplulukla hızlı, hesaplı ve etkin bir şekilde çözen BugBounter, dijital dönüşüm yolculuğunda ilerleyen sigorta şirketlerini siber saldırılara karşı uyarıyor.
Pek çok sektörde olduğu gibi sigorta sektöründeki şirketler de işlerine sanal olarak devam edebilmeleri ve müşterilerine sundukları deneyimleri iyileştirebilmek için yeni kanalları ve hizmetleri kullanıma alıyor. Ancak bu yeni ve dijital yöntemler, verilerini çalmak isteyen siber saldırganlara da fırsat yaratıyor.
Bu yüzden isim, TC kimlik numarası, doğum tarihi, ev adresi, aile bireyleri, sağlık bilgileri, maaş gibi kişiyi tanımlamak için kullanılan belgelerden oluşan veri merkezlerine sahip sigorta şirketleri de farkında olmadıkları güvenlik açıklarından ötürü siber saldırganlar için ilgi çekici bir hedef haline geliyor.
Konuyla ilgili görüşlerini belirten BugBounter Kurucu Ortağı Murat Lostar, şunları söyledi: “Dijital dünyadaki varlığını artıran her şirket, siber saldırıya uğrama riskini de aynı oranda artırıyor. Ancak müşterilerin taleplerini karşılayıp rekabette öne çıkmanın yolu dijitalleşmeden ve dijital dönüşümden geçiyor. Bu yüzden sigorta sektöründeki firmaların sistemlerinin sağlamlığını sürekli olarak denetime alması gerekiyor. Ne yazık ki yılda bir kez yapılan sızma testleri bunun için yeterli olamıyor. Aksi takdirde geçtiğimiz yıllarda sıkça gördüğümüz üzere milyon dolar seviyesine varan kayıplar yaşanabiliyor. Platformumuza farklı ülkelerden dahil olan, farklı beceri alanlarına sahip, farklı teknikler kullanan yüzlerce güvenlik araştırmacısı sayesinde bir siber saldırgan bakış açısıyla sistemleri uygun maliyetle test ediyoruz ve geçerliliği doğrulanmış raporlarla şirketlere farkında olmadıkları açıklarını göstererek kendilerini güçlendirmenin anahtarını sunuyoruz.”

Brexit belirsizliği sona erdi, Türkiye-Birleşik Krallık ticaretini neler bekliyor?

 Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasıyla başlayan 1 yıllık geçiş sürecinin bitmesine saatler kala Brüksel-Londra hattındaki Brexit müzakerelerinde uzlaşma sağlandı. Birleşik Krallık ve Türkiye arasında serbest ticaret anlaşması (STA) imzalandı. Türkiye için süreç bundan sonra nasıl işleyecek?

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Birleşik Krallık’ın Almanya’dan sonra Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ikinci, Ege Bölgesi’nin en çok ihracat yaptığı üçüncü pazar olduğunu söyledi.

“2019’da Türkiye geneli ikili ticaret hacmimiz 17 milyar dolara ulaştı. Birleşik Krallık, gelişmiş ülkeler arasında ticaret fazlası verdiğimiz ülkelerden biri. En fazla tekstil, hazır giyim, elektrik-elektronik, motorlu araçlar ve parçaları, elektrikli ve elektriksiz makinalar ve demir-çelik ürünleri ihraç ediyoruz. Ege’den en fazla ihracat yaptığımız sektörler ise kuru meyve, konfeksiyon, yaş meyve sebze mamuller, su ürünleri. Son 10 senede ticaretimizde yüzde 70’lik artış yaşandı. Birleşik Krallık ciddi bir gıda ithalatçısı. Yılda 14,4 milyar dolar tarımsal ürün ithal ediyor. Ve tükettiği gıdanın dörtte biri AB ülkelerinden.”

Birleşik Krallık ile yeni anlaşmaların yapılmasına zemin hazırlayacak

Eskinazi, “Gümrük Birliği’nin devamını sağlayacak STA, 2023’e kadar hedeflenen 20 milyar dolar ticaret hacmi hedefimiz için kritik önemde. Müzakereleri en başından beri yakından takip ediyoruz. Ancak Birleşik Krallık tarafı gümrük mevzuatına henüz hazır değil. Ayın 10’una doğru netleşecek. Türkiye geneli Kasım ayı ihracatımız yüzde 18 artışla 1 milyar dolara ulaştı. Ocak-Kasım ihracatımız ise 9 milyar dolar tutarında. Ege Bölgesi ihracatımız Kasım’da yüzde 23 artarak 86 milyon dolar civarında gerçekleşti. Ocak-Kasım ihracatımız ise 742 milyon dolar. STA ticaretimizin devamlılığına fayda sağlayacağı gibi Birleşik Krallık ile yeni anlaşmaların yapılmasına da zemin hazırlayacak.” dedi.

Procenne Siber Güvenlik Haftası’nda yerli teknolojiler için iş birliğinin önemine dikkat çekti

Üye firmalarıyla birlikte yerli siber güvenlik ekosisteminin gelişimine katkı sağlamak, siber güvenlik farkındalığını ve iş birliklerini artırmak, kamu, özel sektör ve akademiyi bir araya getirmek için oluşturulan Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi, T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ve T.C. Dijital Dönüşüm Ofisi himayelerinde Siber Güvenlik Haftası’na imza attı. Türkiye’nin tescilli ilk ticari yerli ve milli dijital (donanımsal) güvenlik modülü üreticisi Procenne, ana sponsorlarından biri olduğu Siber Güvenlik Haftası boyunca pek çok panel ve eğitimde öğrenciler ve sektör profesyonelleriyle buluştu. Procenne CEO’su Resul Yeşilyurt, etkinliğin ilk günü katıldığı “Telekomünikasyon Sektöründe Yerli Siber Güvenlik” başlıklı panelde pandemiyle önemi artan telekomünikasyon sektöründeki dijital güvenlik konusunda fikirlerini katılımcılarla paylaştı ve ekosistemde iş birliğinin önemini vurguladı.

Tescilli ilk ticari yerli ve milli güvenlik modülü ile özelleştirilebilir algoritmalar ve yapay zekâ teknolojisinin yanı sıra akılcıl yerli güvenlik tasarım fikriyle inovatif ürünler geliştiren Procenne, T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ve T.C. Dijital Dönüşüm Ofisi himayelerinde gerçekleşen Siber Güvenlik Haftası kapsamında sektör paydaşları ve katılımcılarla buluştu.

Üye firmalarıyla birlikte yerli siber güvenlik ekosisteminin gelişimine katkı sağlamak, siber güvenlik farkındalığını ve iş birliklerini artırmak, kamu, özel sektör ve akademiyi bir araya getirmek için oluşturulan Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi tarafından 21-25 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilen Siber Güvenlik Haftası; açılış konuşmaları, Milli Güvenlik Zirvesi ve Sanal Güvenlik Fuarı ile başladı. Procenne, ana sponsoru olduğu Siber Güvenlik Haftası boyunca pek çok panel ve eğitime ev sahipliği yaparken sanal standında da katılımcıları ağırladı.

Procenne CEO’su Resul Yeşilyurt, etkinliğin ilk günü katıldığı “Telekomünikasyon Sektöründe Yerli Siber Güvenlik” başlıklı panelde pandemiyle önemi giderek artan telekomünikasyon sektöründeki dijital güvenliğin önemine dikkat çekerek şunları paylaştı: “Procenne olarak dijital güvenlik alanında yenilikçi, sürdürülebilir yazılım ve donanım ürünleri tasarlıyor ve kullanıma sunuyoruz. Global bir marka olma hedefimizle, sınırsız bir dijital dünyanın sınırlarını korumak üzere çalışıyoruz. Özellikle pandemiyle birlikte birbirinden uzakta, fiziki sınırlamanın olmadığı bir platformda bir araya gelerek toplantılar, etkinlikler yapıyoruz. Giderek alıştığımız normalin dışına çıkıyoruz ama bu da beraberinde yeni bir ‘sınır’ kavramını getiriyor. Günümüzde, yeni petrol olan verinin korunması gerekiyor. Biz de Procenne olarak bu dijital dünyada verilerin, uygulanmaların, cihazların korunması ve verilerin doğrulanması için ürün ve çözümler üretiyoruz. ‘Milli Donanımsal Güvenlik Modülü’ projesi ile çıktığımız yolda 5 yıllık Ar-Ge sonucunda Türkiye’nin ilk ticari Donanımsal Güvenlik Modülü olan ürünümüzü dijital güvenlik pazarına sunduk. Tamamen yerli kaynaklarla yol alan bir marka olarak, kısa sürede uluslararası donanımsal güvenlik modülü üreticileri arasında yer almayı başardık. Kısa sayılabilecek bu sürede telekomünikasyon ve bilişim teknolojileri sektöründeki en büyük markalarla da iş birliği yapıyor ve projeler geliştiriyoruz.”

Yerli markaların teknoloji ihraç edebilmek için teşvike ihtiyacı var

Yeşilyurt, dijital güvenlik alanında faaliyet gösteren yerli markaların ve ekosistemin teşvike ve ilgiye ihtiyacı olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Önce yerli ve sonra global pazarda güçlü ve katma değeri yüksek çözümler sunabilmemiz için iş birliği içinde olmamız gerekiyor. Telekomünikasyon sektöründe marka değeri yüksek firmalarla çalışmaktan büyük gurur duyuyoruz. Türkiye’de önce yerli ve milli marka gücümüzü artırmak ve sonra teknolojiyi ihraç ederek ülkemize katkı sağlamak için kesinlikle bu ekosistemde iş birliğine ve desteğe ihtiyacımız var.”

Panelin sonunda gençlere hedefleri doğrultusunda en başta hayal etmelerini söyleyen Resul Yeşilyurt; “Genç arkadaşlarıma dijital güvenliği bu işin uzmanlarından öğrenmelerini, bu doğrultuda danışmanlık almalarını, adeta çıraklık yapmalarını öneriyorum. Aynı zamanda ekosistem içinde diğer meslektaşlarıyla iş birliği yapmalarını, destek almalarını ve mutlaka fikir alışverişi yapmalarını da tavsiye ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Kriptoloji eğitimleri ve dijital güvenlik panelleri yoğun ilgi gördü

Şirket ayrıca, CEO Resul Yeşilyurt moderatörlüğünde “Dijital Güvenlikte Patentleşme Hareketi”, Satış ve Pazarlama Direktörü Ali Şura Özdemir katılımıyla “IoT Güvenliği” ve yine Özdemir moderatörlüğünde “Kuantum Çağında Dijital Güvenlik” ve Teknoloji Danışmanı Dr. İhsan Çiçek moderatörlüğünde “Online Eğitim Güvenliği” başlıklı panellerde de katılımcılarla buluştu.

Procenne, hafta boyunca dijital güvenliğe ilgi duyan öğrenciler ve sektör profesyonelleri gibi paydaşlarına yönelik hayata geçirdiği Dijital Güvenlik Akademisi ile “Teoriden Pratiğe Dijital Güvenlikte Kriptoloji” temalı eğitim dizileri de düzenledi. Kriptografi 101, Kriptografik Şifreleme Teknikleri, Uygulamalı Kriptografi, Kriptografinin Uygulamalarda Sağladığı Koruma Metotları başlıklı eğitimler, katılımcılardan büyük ilgi gördü.

Türk – İtalyan proje işbirliği ile doğaya karışabilen deri geliştirildi.. Deri sektöründe büyük inovasyon

Ayakkabı, çanta ve giysi üretiminde kullanılan kullanılan derilerin tamamen doğaya karışabilmesi için yürütülen çalışma sonucu nitrojen ve karbon açısından zengin gübreye dönüşebilen deri geliştirildi.

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi, Sepiciler Deri Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sepici; doğada yüzde 100 çözünebilen deriyle ilgili yürüttükleri AR-GE çalışmasında mutlu sona ulaştıklarını, 2021 yılında toplam ihracatlarının yüzde 10’unu doğaya karışabilen deriyle yapmayı hedeflediklerini kaydetti.

İzmir’de yaklaşık 100 yıldır deri üretimi yaptıkları bilgisini veren Sepici, “Ecotan isimli projemizde, deri tabaklama kimyasal üretiminde dünyanın en önemli birkaç firmasından biri olan SilvaTeam ile işbirliği yaptık. SilvaTeam’in, Türkiye’de bu projeyi yapmak için teklif götürdüğü tek tabakhane biziz. Burada birkaç kriterleri var, birincisi firmanın kapasitesi, üretme kabiliyeti, büyüklüğü, diğeri de LWG Gold Member olması. Sepiciler olarak sürdürülebilirlik projelerine çok önem veriyor ve ciddi yatırımlar yapıyoruz. Ağırlıklı Avrupa’ya ihracat yaptığımız ve global firmaların tedarikçisi olduğumuz için Avrupa Yeşil Mutabakat (European Green Deal) sürecini yakından takip ediyoruz. Konuyla ilgili sadece kendi sektörümüze değil, Türkiye’ye örnek olacak gelişmeler içerisindeyiz” diye konuştu.

İtalya’da bitkisel tabaklama alanında faaliyet gösteren SilvaTeam ile 2 yıl önce başlattıkları projeyle doğaya zararlı olabilecek kimyasallar içermeyen, zengin bir gübre kaynağı olabilecek tabaklama yöntemleri araştırdıklarını anlatan Sepici, şu bilgileri verdi; “Çalışma sonucu geliştirilen derinin bağımsız kuruluşların yaptığı testler sonucu ayakkabı, çanta veya kıyafet olarak kullanıldıktan sonra nitrojen ve karbon açısından zengin bir gübreye dönüşebildiği, organik tarımda da kullanılabildiği tespit edildi.”

Sepiciler Deri Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sepici, son yıllarda doğaya karşı hassasiyetin ön plana çıktığını, tüm sektörlerde olduğu gibi deride de doğaya yüzde 100 dost ürünlere odaklanıldığını ifade etti.

Firma olarak yenilikçi üretim uygulamaları konusunda çeşitli ülkelerden partnerlerle Ar-Ge çalışmaları yaptıklarını anlatan Sepici, İtalyan proje partnerleriyle 2 yıl önce başladıkları doğa dostu ürün projesinde başarı elde ettiklerini söyledi.

Özel bir tabaklama yöntemiyle üretilen derinin tamamen doğaya karıştığını anlatan Sepici, hiçbir doğaya zararlı kimyasal içermeyen metodlarla tabaklama yaptıklarını ifade etti.

Bu ürünün özellikle ihracatta kendilerine önemli avantajlar sağlayacağına işaret eden Sepici, şunları kaydetti:

“Nihai tüketici, kullandığı giysinin, ayakkabını doğaya geri döneceğinden emin olacağı için bu ürünü tercih edecek. İhracat pazarı, bu ürün açısından oldukça umut verici. Dünyadaki önde gelen markalar, bu ürünü tercih edeceklerdir. Bu ürünün geliştirilmesi talebi onlardan geldi. Biz de gelecek yıl toplam ihracatımızın yüzde 10’unu bu ürünle yapmayı hedefliyoruz.”

Üretimin şu anda sınırlı olduğunu dile getiren Sepici, talebin artmasıyla üretimin de artacağını sözlerine ekledi.

Papara ile CarrefourSA İş Birliği!

Finansal işlemlerini ayrıcalıklı olarak zaman ve efor sarfetmeden gerçekleştiren kullanıcılar, Papara Lite Card’ını CarrefourSA’lardan alabilecek ve Papara hesabına para yatırabilecek.Temassız ödeme özelliğine sahip Papara Lite Card’lar, CarrefourSA marketlerinde, carrefoursa.com’da ve CarrefourSA Online Marketi’nde!

Papara hesabındaki bakiyenin fiziksel alışverişler, ATM’ler dahil birçok yerde kullanılmasını sağlayan Papara Card’lar, kullanım kolaylıkları, ekonomik olmaları ve güvenilirlikleri sebebiyle hızla yaygınlaşıyor. Tüm dünyada kullanılabilen ve temassız ödeme özelliği bulunan Papara Lite Card’lar ise satış noktalarından temin edilebiliyor.

Kullanıcıların limitini kendi belirlediği kontrollü ve gerçekçi bir para yönetimi sağlayan Papara Lite Card’ın satıldığı noktalara, şimdi Sabancı Holding ve Carrefour Grup iştiraki CarrefourSA da eklendi. Papara Lite Card, CarrefourSA’lardan 5 TL karşılığında satın alınabilecek. Kullanıcılar kartını aktif ettiğinde ödedikleri tutar hesaplarına nakit olarak iade edilecek.

Papara hesabına para yatırmak için doğruca CarrefourSA’lara!

Kullanıcılar,Papara hesaplarına para yatırma işlemini doğruca CarrefourSA marketlerindeki kasalardan gerçekleştirebilecek. Üstelik ilk 3 ay ücretsiz! Banka hesabı olmayanlar da Papara Lite Card sahibi olup, harcama yapabilecek ve CarrefourSA marketlerindeki kasalardan Papara hesaplarına kolayca para yatırabilecek.

Temassız özelliği bulunan ve tüm dünyada geçerli olan Papara Lite Card’tan kullanım süreci boyunca kart ücreti, aidat, kullanım ücreti adı altında hiçbir ücret talep edilmiyor. Papara Lite Card, Cashback ile anında nakit kazanma fırsatı da sunuyor.

Papara Lite Card, CarrefourSA marketleri, carrefoursa.com ve CarrefourSA Online Marketi’nin yanı sıra D&R, TeknoSA gibi mağazalar ve hepsiburada.com, n11.com, gittigidiyor ve Kidega gibi online platformlarda da bulunuyor.