Ekonomi-teknoloji haberleri (Firma-şirket)

Tüketiciler, istemediği mesajları İYS’den engelleyecek

Vatandaşları çıldırma noktasına getiren istenmeyen sms, e-mail, telefon araması gibi iletilerde sona yaklaşılıyor. Ticaret Bakanlığı tarafından hayata geçirilen İleti Yönetim Sistemi (İYS) portalı, Ocak 2021 tarihinden itibaren tüketicilerin de kullanımına açıldı. Tüketiciler, istemedikleri ticari iletileri, İYS portalına giderek, engellemeye başladılar.

vatandas.iys.org.tr adresinden, ilgili cep telefonu ve mail adresini yazan tüketiciler, karşılarına çıkan ekranda, hangi firma/kurumların kendisine ticari mesajlar gönderdiğini anında görüyorlar. Eğer, ticari mesajları almayı istemedikleri bir marka/kurum var ise, ekranda “onay” butonunu, “reddetme” butonuna çevirerek, tek tıkla ileti gönderilmesini engelliyorlar.

16 Şubat ve 16 Temmuz’a dikkat, bu tarihlerin öncesinde sisteme girerek kontrol edilmelidir

Ticaret Bakanlığı’nın uygulamaya aldığı ve yönetimi TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) tarafından gerçekleştirilen İleti Yönetim Sistemi (İYS) projesi ile, geçmişte vatandaşları/ tüketicileri bunaltarak rahatsızlık veren tüm ticari mesajların önüne geçilmesi hedefleniyor. vatandas.iys.org.tr web adresine giren tüketiciler, kendilerine ileti gönderen kurum/markaları tek bir ekranda görerek, “onaylama” veya “reddetme” haklarını kullanıyorlar. Sistemin kullanılması noktasında, hizmet sağlayıcıların (gerçek veya tüzel kişiler / firmalar), sahip oldukları ticari elektronik (telefon numarası, faks, e-posta adresi gibi) datalarını, İleti Yönetim Sistemi (İYS)’ye aktarmaları zorunludur. Hizmet sağlayıcıların ellerindeki dataları sisteme yükleme süreleri, 150 bin adedin üzerinde data onayı bulunanlar için 31 Aralık 2020 oldu ve 150 bin / altında data onayı bulunanlar için 31 Mayıs 2021’e kadar uzatılmıştı. Yoğunluğa kalmadan hemen uyumİYS üzerinden izinlerinizi hızlıca yükleyebilirsiniz.

Bu noktada; 150 bin adedin üzerinde ticari ileti onayı olan hizmet sağlayıcılar, ellerindeki dataları 31 Aralık 2020 tarihine kadar sisteme eklediler ve tüketiciler 15 Şubat 2021 tarihine kadar sistemi kontrol ederek, onaylama veya reddetme haklarını kullanacaktır.

150 bin adet ve altında ticari ileti onayı olan hizmet sağlayıcılar ise, ellerindeki dataları 31 Mayıs 2021 tarihine kadar yükleyecektir ve tüketiciler bu onaylar için de 1 Haziran- 16 Temmuz 2021 tarihleri arasında sistemi kontrol ederek, onaylama veya reddetme haklarını kullanmalıdırlar.

Eğer bu tarihler arasında tüketiciler/ vatandaşlar, İYS sistemine girerek reddetme haklarını kullanmaz ise, hizmet sağlayıcılar tarafından İYS’ye aktarılan datalar onaylı sayılacaktır. Ancak tükeciler, istedikleri zaman, iys.org.tr web adresi üzerinden kendilerine gönderilen ticari iletilere ilişkin tercihlerini (onaylama veya reddetme) değiştirme hakkına sahiptirler.

İleti Yönetim Sistemi (İYS) nedir? İYS iş ortağının faydası nedir?

İleti Yönetim Sistemi (İYS), tüketicilere / vatandaşlara gönderilecek olan (sms, e-mail, sesli arama gibi) tüm ticari ileti izinleri, reddedilmesi ve şikayetlerinin yönetileceği ulusal bir web tabanlı portaldır. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi hakkındaki kanun ve mevzuat kapsamında, hizmet sağlayıcılar (gerçek veya tüzel kişiler) artık ticari iletilerini İYS sistemi üzerinden göndereceklerdir. Gerçek veya tüzel kişilerden oluşan hizmet sağlayıcılar (firma/kurumlar), ellerindeki dataları kendileri İYS sistemine ekleyecekleri gibi, süreci hızlıca ve daha etkin yönetme noktasında, Türkiye’nin dijital dönüşüm lideri İYS’nin iş ortağı Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ’den hizmet alabilirler. 25’nci yılında 40 binin üzerindeki yerel ve global müşterisinin dijital dönüşümüne rehberlik eden İYS’nin iş ortağı Uyumsoft AŞ’nin ürün ailesinde; İleti Yönetim Sistemi (uyumİYS)’nin yanı sıra, Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (bulut, mobil), Müşteri İlişkileri Yönetimi uyumCRM (bulut, mobil), İnsan Kaynakları Yönetimi uyumHRM (bulut, mobil), e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-Defter, e-İrsaliye ve diğer tüm e-Belgeler) uygulamaları, Ticari Paket Yazılımlar, ekoTicari (Kobi’lerin ERP’si), ekoHR, ekoSMMM (Mali Müşavir Yazılımı), ekoCari (Ön Muhasebe Ticari Paket Programı), Banka Bakiyem, uyumYEDEK, AHTAPOT dahil 30’u aşkın yazılım ürünü yer almaktadır. 

Dünyada 3 yılda, dijital dönüşüme 7 trilyon dolar yatırım öngörülüyor

Pandemiyle, dünyamız yeni normalini arıyor. Yeni normalin en önemli metaforu “dijitalleşme” olacak. Uzmanların araştırmalarına göre, 2020’den 2023’e kadar geçen 3 yılda, dijital dönüşüme global çapta 7 trilyon doların üzerinde yatırım öngörülüyor. Türkiye’ye ilişkin araştırmalar da, dijital yatırımların hız kesmeyeceğini gösteriyor ve ülkemizdeki CFO’ların yaklaşık %90’ı dijital dönüşüm yatırımlarına devam etmeyi planlıyor.

Ülkemizin gelecek 5 yıl içinde lojistikte önemli bir konuma gelebileceğini kaydeden TTT Global Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi: Türkiye, önümüzdeki 5 yılı iyi değerlendirirse, bölgesel üstünlükleri, üretim gücü, nitelikli işgücü gibi kriterlerle önemli lojistik inisiyatifler alabilir. Üretim ve lojistik gücünü katlayarak arttırabilir. Salgın riskinin azalmasıyla ve uygun şartların sağlanmasıyla, yabancı sermaye yönünü 2006-2012 yıllarında olduğu gibi yeniden Türkiye’ye çevirebilir. Dünyada sermayenin yatırım için aradığı güvenli limanlardan birisi Türkiye olabilir. 2021 yılı, tüm fırsatlara iyi bir başlangıç yapmak için önemli bir çıkış noktası olabilir” dedi.

Lojistik sektöründeki dijitalleşme çalışmaları birkaç yıl ileriye taşındı

Teknolojiyi takip edenlerin daima önde olarak rekabet avantajı sağladığının altını çizen TTT Global Group Başkanı Dr. Akın Arslan, konuşmasına şöyle devam etti: “Her zaman olduğu gibi yeni teknolojileri en hızlı şekilde adapte ederek yaygınlaştıran ve iş gücünü bu teknolojiye uyum sağlayacak şekilde geliştirenler, sektörde rekabet avantajına sahip olmaktadır. Covid-19’un lojistik alanındaki güncel inovasyon, uçtan uca operasyon yönetimi, gerçek zamanlı ve konum tabanlı nakliye raporlaması vb dönüşümlerin daha hızlı gerçekleşmesini sağladığını ve sektördeki dijitalleşme çalışmalarını birkaç yıl ileri taşıdığını söyleyebiliriz. Nitekim uluslararası pazar araştırma sonuçlarına göre, global lojistik pazarının büyüklüğü 2019 yılında 4,96 trilyon dolar olarak gerçekleştirken, bu rakam 2020’de yaşanan salgının etkisiyle 4,6 trilyon dolar seviyesine gerilemiştir. Bu yıl ve devam eden yıllarda lojistik sektörünün yeniden yükselişe geçmesi ve 2025 yılında lojistik sektörünün 7 trilyon doları aşması bekleniyor ve sektörün büyümesinde de dijital dönüşüm anahtar rolü oynuyor” diye konuştu.

Tırport, 2020’de lojistik sektöründe dijital dönüşümü başlattı

Türk lojistik sektörünün Tırport ile uçtan uca dijitalleştiğini ifade eden TTT Global Group Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları anlattı: Türkiye’nin lojistik sektöründeki lider dijital platformu haline gelen Tırport, bölgesel ve global ihtiyaçlar dikkate alınarak, en ileri yazılım teknolojileri kullanılarak yaklaşık 2.5 yıllık bir geliştirme döneminden sonra, 2018 Ocak ayından itibaren sektörün dijital dönüşümüne rehberlik etmeye başladı. Arttırılmış zeka ile güçlendirilmiş teknolojik altyapısıyla, kamyoncuya ve lojistik firmalarına değer yaratacak, verimliliği artıracak ve taşımada güvenliği ön planda tutacak çok sayıda ileri teknolojili dijital ürünü geliştirdik. 2018-2019 yıllarında ülkemizin önde gelen birçok lojistik firması ve büyük yük verenler Tırport’a yoğun ilgi gösterdi. 2020’den itibaren pazarda, lojistik firmalarına, fabrikalara, yük sahibi üreticilere, ithalatçılara ve kamyoncu kooperatiflerine yoğun hizmet vermeyi sürdürüyoruz. Nitekim pandemiye rağmen, Tırport olarak geçtiğimiz yıl iş hacmimizi %400’ün üzerinde büyüterek, günlük 3 bin kamyon FTL taşımayı platformumuz üzerinden yönetmeye başladık. 2020 yılında Tırport üzerinden yaklaşık 700 bin taşıma yapıldı ve 2021 yılında da büyüyerek yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu. 

Şemsi Kopuz: “Devlet girdi maliyetlerini düşürmedikçe gıda fiyatları düşemez”

Son haftalarda gıda fiyatlarında yaşanan belirgin artışlar ülke gündemine oturdu. Tüketiciler tepkilerini sosyal medyaya taşırken, Ticaret Bakanlığı da market, pazar ve toptancı hallerinde baskınlar yaparak sorunu çözmeye çalışıyor. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) ise çözümün yanlış yerde arandığına, öncelikle girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Son dönemde artan gıda fiyatları ve bu çerçevede yürütülen uygulamalar konusunda bir basın açıklaması yapan TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, sorunun maliyetlerdeki artış olduğunu, üretici ve esnafa baskı yaparak bir çözüme ulaşmanın mümkün olmadığını vurguladı. Kopuz, temel gıda ürünleri bazında rafa mal koyan işletmeler üzerinde oluşturulan baskının, gıda zincirinde telafisi mümkün olmayan zararları beraberinde getirdiğinin altını çizdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine bakıldığında tarım ve gıda sektörü girdi maliyetlerinin son aylarda ciddi şekilde arttığının görüldüğünü belirten Kopuz, buna bir çözüm bulunmadan gıda fiyatlarının düşmesini beklemenin sonuçsuz kalacağını ifade etti. TGDF Başkanı Kopuz, basın açıklamasında şunlara dikkat çekti:
“Devletin resmi verilerine göre yem fiyatları %23 oranında arttı”
“Geçtiğimiz günlerde yayınlanan TÜİK Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi Kasım 2020 verileri, gıdadaki fiyat artışının nedenini açık şekilde gözler önüne seriyor. Devletin resmi verilerine göre Kasım ayı itibarıyla 2020 yılında hayvan yemi, gübre, bina ve araç gereç bakım masrafları gibi kalemlerde toplamda %15,35’lik bir artış yaşandı.
Traktör gibi tarımsal üretimde kullanılan makinelerin bakım masrafı yılın 11 ayında %36,69’luk artış gösterdi. Aynı dönemde hayvan yeminde yaşanan artış %23,37 düzeyinde, gübredeki fiyat artışı %16,66 düzeyinde oldu. Artışın Aralık ve Ocak aylarında da sürdüğü tahmin ediliyor. Bu artışlar doğrudan çiftçimizi, esnafımızı ve üreticimizi etkiliyor.”
“Üretimin maliyeti artarken ürünün fiyatı aynı kalamaz”
Kopuz açıklamasında girdi maliyetleri yanında birçok başka maliyetin de olduğuna değindi:
“Bunlar sadece girdi maliyetindeki artışlar. COVID-19 nedeniyle yaşanan satış daralmasının yarattığı finansman maliyeti başta olmak üzere; lojistik, depolama, işçilik, enerji, ambalaj, dağıtım gibi kalemlerde yaşanan artışlarla beraber; et, süt, ayçiçek yağı gibi temel gıda ürünlerinde toplam maliyet artışı %30’un bile üzerine çıktı.
Gıda üretiminin maliyeti bu oranda artarken gıda fiyatlarının sabit kalmasını beklemek yanlış olur. Son dönemde gıda işletmelerine yapılan baskınlar bu sorunu çözemez, sadece kamuoyunda oluşan fahiş fiyat ve haksız kazanç algısını körükler, tarım ve gıda sektörüne duyulan güveni sarsar.”
“Gıda fiyatlarında artış bu dönemde dünyanın sorunu”
Gıda fiyatlarının sadece ülkemizde değil dünyada da artış gösterdiğini ifade eden Kopuz, FAO gıda fiyatları endeksinden veriler de aktardı:
“Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) gıda fiyatları endeksi, geçtiğimiz yıl Mayıs-Aralık ayları arasında %18 oranında yükseldi. Beş temel gıda fiyatının ortalamasından oluşan endeks Aralık ayında önceki yıla oranla %6,4 düzeyinde arttı. En büyük artış %25,7 ile bitkisel yağlarda oldu. Bu durum hem dünya çapında girdiler bazında yaşanan fiyat dalgalanmalarının, hem iklim değişikliğinin, hem COVID-19 salgınının ortak bir sonucudur.”
“Baskınlar vatandaşı çiftçisine, esnafına düşman ediyor”
TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, açıklamasını daha önce yürütülen benzer uygulamaların sonuçlarına dikkat çekerek sonlandırdı:
“Maliyetlerin düşürülmesine yönelik adımlar atılmadan üreticiyi fiyat düşürmeye zorlayan uygulamaların uzun vadede fiyatları olumsuz yönde etkilediği daha önce de görüldü. Baskınlar sonrasında depolarda ürün kalmadı, fiyatlar yükseldi. Fiyat ithalatla dengelenmeye çalışıldı, üretim düştü, fiyatlar daha da yükseldi.
Bugün bu konuda bir çözüm aranıyorsa, öncelikle tarımsal girdi maliyetlerinin düşürülmesi yönünde adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde bu uygulamalar vatandaşı çiftçisine, esnafına düşman etmekten başka bir sonuç doğurmaz. Temel gıda ürünlerinde rafa mal koyan işletmelerin üzerindeki baskı, gıda zincirinde telafisi mümkün olmayan zararları da beraberinde getirir.”

TOYOTA PANDEMİYE RAĞMEN EN ÇOKSATIŞ YAPAN ÜRETİCİ

Toyota, 2020 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisine rağmen 9.5 milyon adetlik global satış ile dünya otomotiv sektöründe en çok satışı gerçekleştiren üretici oldu.

Yıl toplamında önceki yıla göre sadece yüzde 10.5 düşüş yaşayan Toyota, Aralık ayında yüzde 10.3 büyüme kaydederek, yılın son dört ayında arka arkaya gelişim gösterdi. Toyota’nın bu başarısında son dönemde yükselişte olan Kuzey Amerika, Çin, Avrupa ve Japonya’daki satışlar etkili oldu. Son 3 ayda elde edilen önceki yıla göre yüzde 6.8 büyüme ise ilk tahminlerin ötesine geçti.

Herkes İçin Hareket Özgürlüğü kapsamında sunduğu mobilite çözümleri ile her zaman daha iyi otomobiller üretme hedefiyle hareket eden Toyota, yıl içerisinde tedarikçiler ve yetkili satıcılarıyla birlikte aldığı kapsamlı önlemler ve müşterilerin desteğinden yararlanarak pandeminin etkisini en aza indirdi.

Hibritler ve elektrik motorlu araçların payı arttı

Bununla birlikte Toyota, 2020 yılında elektrik güç ünitesine sahip otomobillerinin de satış oranını artırmayı başardı. Avrupa, Çin ve Kuzey Amerika başta olmak üzere global elektrik motorlu araçların satış oranı yüzde 23’e yükseldi. Toyota’nın dünya çapında hibrit araç satışı bir önceki yıla göre yüzde 1.7 puan artarak 1.95 milyon adet olarak gerçekleşti. Toyota’nın 2020’de en çok satan modeli ise önceki yıla göre gösterdiği yüzde 2.9 artış ile 994 bin adetle RAV4 SUV modeli oldu.

Toyota için 2020 KarnesiTürkiye ve Avrupa’da Başarılı

Toyota, pandeminin etkisiyle 2020’de Avrupa’da daralan pazara rağmen öne çıkmayı başardı. Önceki yıla göre Toyota Avrupa düşük CO2 emisyonlu araçlarına olan yüksek taleple birlikte Avrupa’da pazar payını 0.7 puan artırarak yüzde 6’ya çıkardı. Bu artış, Toyota’yı Avrupa’da en çok satış gerçekleştiren üçüncü marka yaptı ve marka adına tüm zamanların rekoru kırılmış oldu. Toyota aynı zamanda 2020 yılında gerçekleştirdiği satışlarda Avrupa Birliği CO2 filo ortalaması hedefini karşılamayı da başardı.

Türkiye satışları yüzde 66 arttı

Toyota’nın Türkiye 2020 yılı satışları da bir önceki yılı oranla yüzde 66 oranında artarak 40 bin 375’e ulaştı.  Toyota, 2019 yılında 24 bin 301 adetlik satışın ardından 2020 yılında 40 bin 375 adetlik toplam satış gerçekleştirdi. Bu satışlar içinde hibrit satışları ise, tüm satışların yüzde 40’ını oluşturarak 16 bin 55 adet olarak kayıtlara yansırken, Toyota hibrit araç satışlarını da bir önceki yıla göre yüzde 33 artırmayı başardı. Bu sonuçlarla birlikte Toyota Türkiye, binek otomobil satışlarında ilk 4 sıra içinde yer alarak toplam satışlardaki pazar payını da yükseltti.

Diğer yandan Türkiye’de üretilen Corolla, 11 bin 633’ü hibrit olmak üzere yılı 32 bin 958 adetle; diğer yerli üretim C-HR modeli ise 3 bin 593 hibrit olmak üzere 3 bin 984 adetlik satışla 2020’yi tamamladı. Toyota ayrıca 2003 yılından bu yana filo satışları içerisinde yıllar bazında 14 bin 370 adetle en yüksek satışa imza attı.

Toyota, 2021 yılında ise Türkiye’de pazar payını artırmayı ve 2020’ye göre daha fazla araç satışı gerçekleştirmeyi hedefliyor.

Toyota’nın Avrupa’daki pazar payı büyüdü

Toyota marka olarak ise, Avrupa’da en yüksek pazar payı büyümesine ve en düşük adet kaybı ile 2020’yi geride bıraktı. Önceki yıla göre yüzde 20 civarında daralan pazarda yüzde 8 kayıp yaşayan marka, 922 binin üzerinde araç satışı yaptı ve pazar payını yüzde 0.6 artışla yüzde 5.7’ye çıkardı. Toyota Avrupa’nın hibrit satışı ise 484 bin 828 adet olarak gerçekleşti. Toyota’nın Avrupa genelinde hibrit satış oranı yüzde 53 iken Batı Avrupa’da bu oran yüzde 63 oldu.

Toyota’nın Avrupa’da en çok satan modelleri 193 bin 785 adetle Corolla ürün gamı, 193 bin 50 adetle Yaris ve 147 bin 137 adetle RAV4 oldu. En çok tercih edilen hibrit modelleri ise 149 bin 820 adetle Corolla Hybrid ürün gamı, yaklaşık 109 bin ile C-HR Hybrid ve 107 binin üzerinde satışla Yaris Hybrid olarak dikkat çekti.

Avrupa’da ilkbaharda gerçekleştirilen karantina önlemlerinin ardından Toyota, Temmuz ve Aralık ayları arasında satışlarını önceki yıla göre yüzde 11 oranında artırmayı başardı. Özellikle C segmenti modellere, SUV’lara ve yeni Yaris’e olan talep, Toyota’nın hızla yükselmesini sağladı.

TOYOTA GAZOO Racing 2021 WRC Sezonunu Monte Carlo Zaferiyle Açtı 

TOYOTA GAZOO Racing, hafta sonu gerçekleştirilen 2021 Dünya Ralli Şampiyonası’nın açılış yarışı olan Monte Carlo Rallisi’nde ilk iki sırayı alarak önemli bir başarıya imza attı. Güç Etabı’nda da en iyi üç zamana imza atan Toyota, bir ralli haftasından alınabilecek maksimum puanları toplamış oldu.

Efsanevi Monte Carlo Rallisi’ni son şampiyon Sébastien Ogier ve co-pilotu Julien Ingrassia sekizinci kez kazandı ve bu yarışı en çok kazanan pilot unvanını aldılar. İkinci sırayı da Toyota Yaris WRC ile yarışan Elfyn Evans ve Scott Martin elde etti.

Genç sürücü Kalle Rovanperä ve co-pilotu Jonne Halttune ise bitiş çizgisine dördüncü sırada gelerek TOYOTA GAZOO Racing’e inanılmaz bir hafta sonu yaşattılar.

Monte Carlo zaferiyle birlikte Ogier, 50. Dünya Ralli Şampiyonası galibiyetini elde ederek WRC tarihinde bu başarıya ulaşan iki pilottan biri oldu.

Toyota, 2017’den bu yana podyumda yer alırken 2021’de, geri dönüşünün ardından WRC’nin en prestijli yarışını ilk kez kazanmış oldu. Toyota tarihinde ise markanın dördüncü Monte Carlo Rallisi galibiyeti olarak kayıtlara geçti.

Monte Carlo’da kar ve buz etkili oldu

WRC takviminin en talepkar yarışı olarak bilinen Monte Carlo Rallisi’nde bu yıl koronavirüs için alınan önlemler ve Fransa’daki kısıtlamalar nedeniyle şafak sökmeden önce tamamlanan bazı etapların buz ve kar koşullarında yapılması gerekti.

Toyota takımı, cuma sabahı üçüncü etaptan itibaren liderliği eline geçirerek başarısını sürdürdü. Günün en uzun etabında liderlik Rovanperä, Ogier ve Evans arasında değişti.

Kendi evindeki mücadelede bir kez daha galibiyete ulaşan Ogier, 14 etabın 8’ini kazanarak üstünlüğünü ortaya koydu. Güç Etabı olarak gerçekleştirilen 14. Etap’ta da şampiyonluğunu korumak adına önemli puanlar elde etti.

Sébastien Ogier, ralliyi takım arkadaşı Elfyn Evans’ın 32.6 saniye önünde kazandı. WRC’deki ikinci sezonuna başlayan Kalle Rovanperä ise genel klasmanda liderin 2 dakika 33.6 saniye gerisinde ralliyi dördüncü tamamlamayı başardı. Son gün yaşadığı lastik problemleriyle podyumu az farkla kaçıran Rovanperä, Güç Etabı’nda en iyi ikinci zamana imza attı. Evans ise Güç Etabı’nda en iyi üçüncü zamanı elde ederek Toyota’nın son etapta ilk 3’te yer almasını sağladı.

TOYOTA GAZOO Racing 52 puanla lider

Bu sonuçlarla birlikte TOYOTA GAZOO Racing, sezonun açılış yarışından maksimum puanı alarak Markalar Şampiyonası’nda 52 puanla sezona avantajlı bir başlangıç yaptı.

TOYOTA GAZOO Racing WRC Challenge Programı pilotu Takamoto ise

Yaris WRC ile Monte Carlo Rallisi’ni ilk 6’da bitirerek şimdiye kadarki en iyi WRC sonucunu elde etti.

Takım kurucusu ve Toyota başkanı Akio Toyoda, yarışın ardından tüm bu zorlu süreçte WRC’de mücadele etmelerine katkı sağlayan takım üyelerine teşekkür etti ve takımın bir aile gibi hareket ederek başarıya ulaştığını ifade etti.

Galibiyetle birlikte sezona harika bir giriş yapan Sébastien Ogier ise kendi evindeki bu yarışın büyük bir anlam ifade ettiğini söyleyerek “Podyumda duygusal olmamın sebebi buydu. Yaris WRC tüm hafta sonu boyunca inanılmazdı. Otomobildeki his çok iyiydi. Takım da harika ve onlara bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Böylesine bir rallide liderliği korumak kolay değildi ama bunu başardık” diye konuştu.

Monte Carlo’nun ardından takımlar, İsveç Rallisi’nin iptal edilmesinin ardından WRC takvimine yeni katılan Finlandiya Arctic Rallisi’nde mücadele edecekler. 26-28 Şubat tarihleri arasında yapılacak yarış, sezonun tamamen kış koşullarında yapılacak tek rallisi olarak öne çıkıyor ve ralli, buz ve karla kaplı Kuzey Kutup Dairesi içerisindeki yollardan oluşturulan etaplarda gerçekleştirilecek.

Kolaysoft Teknoloji A.Ş. ve Bileşim A.Ş.’den dev iş birliği

İK süreçlerini kolaylaştıran, hızlandıran, çözümler sunan ve işletmelerin İK süreçlerini daha verimli yönetmesini sağlayan Kolaysoft Teknoloji A.Ş. ve Bilişim A.Ş. şirketleri, güçlerini birleştirerek İK çalışanlarına dijital dönüşümün yol haritasını sunacak.

Pandemi döneminde yeni çalışma düzeni ile çalışanın sağlığını korumanın yanında, şirketin yasal süreçlerinin de döneme uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerekliliği öne çıktı.

Bu olağanüstü dönemde şirketlerin çalışanlarına yaptığı ve yasal zorunluluk olan duyuru, yazışma ve bildirimlerin (bordro, ücret hesap pusulası, izin, KVKK, iş güvenliği vb) elden tebliğ edilmesi ve bu bildirimlere yazılı olarak cevap alınması neredeyse imkansızlaştı. Bu sebeple de ‘uzaktan bildirim ürünlerinin’ önemi bir kez daha ortaya çıktı.

Kolaysoft Teknoloji A.Ş. Genel Müdürü Kezban Boztürk, “İK süreçlerini kolaylaştıran çözümler sağlıyoruz”

İK’cıların dijitalleşmeye geçiş süreçlerinde her zaman yanlarında olacaklarının altını çizen Kolaysoft Teknoloji A.Ş. Genel Müdürü Kezban Boztürk, Bilişim A.Ş. ile birlikte oluşturulan güçlü iş birliğine vurgu yaparak, “Tüm İK süreçlerini kolaylaştırmak için önemli adımlar attık, İK süreçlerinin dijitalleşmesinde yaşanabilecek zorlukları ve zaman kaybını en aza indirmek için proaktif davranarak dijitalleşme sürecinde her geçen gün geliştirdiğimiz yeni özellikler ile iş süreçlerinde kaybedilen zamanı geri kazanmak ana odak noktamız” dedi.

Kezban Boztürk konuşmasında, “Güçlerimizi birleştirerek çıktığımız bu yolculukta, İK çalışanlarının ihtiyaç duydukları her alanda, uçtan uca teknoloji çözümleri sağlamak üzere Kolaysoft Teknoloji olarak her zaman yanındayız’’diye konuştu.

Bilişim A.Ş. Genel Müdürü Hüseyin Erdağ: “İK ekiplerinin başarılı dijital dönüşümü için kurumlara yol haritası sunacağız”

Türkiye’nin en yaygın İnsan Kaynakları Yazılımı hizmetini vererek, ülkemizin önde gelen yazılım şirketlerinden biri olan Bilişim A.Ş. Genel Müdürü Hüseyin Erdağ, Kolaysoft Teknoloji ile yaptıkları işbirliği ile kurumlara sunacakları Dijital Yol Haritası çalışmalarıyla destek olmaya devam edeceklerini belirtti. 

Tüm dünyayı zorlayan pandemi ve ekonomik daralmaya rağmen, Bilişim AŞ’nin sektördeki yerini korumaya ve yeni anlaşmalar yaparak %40’ın üzerinde büyüme sağladığını söyleyen Erdağ, Kolaysoft ile yaptıkları anlaşmayla pazardaki yerlerini daha da büyüteceklerini aktardı. Hüseyin Erdağ sözlerine şöyle devam etti: 

“35 yılı aşkın bir süredir ülkemizde ürettiğimiz %100 yerli ve milli yazılımlarımızla, Türkiye’nin önde gelen kurumlarına dijital dönüşüm uygulamalarımızı sunarken, İK çalışanlarına dijital dönüşümlerinde destek vermeye devam edeceğiz. Dijitalleşme sürecinde müşterilerimize hem kendimiz hem de iş ortaklarımız aracılığıyla sunduğumuz uçtan uca çözümlerimiz sayesinde, ekiplerin kendi işlerine odaklanmaları için zamandan ve genel giderlerinden tasarruf etme imkanı veriyoruz. İnsan Kaynakları ekipleri uzmanlarına sunduğumuz Dijital Yol Haritası ile, kurumların işlerini dönüştürmeye ve geleceklerini ileri analiz ve ölçme yöntemleriyle analiz etmeye yardımcı oluyoruz” şeklinde konuştu.

NEXT LEVEL AVM SIFIR ATIK BELGESİ’Nİ ALDI
JLL Türkiye tarafından yönetilen, Başkent’in önde gelen alışveriş merkezlerinden biri olan Next Level AVM, ‘Sıfır Atık Belgesi’ni de alarak çevreye duyarlılığını kanıtladı.
Çevre kirliliğinin önlenmesi ve atık oluşumunun azaltılması amacıyla daha temiz bir gelecek duyarlılığı ile faaliyetlerini sürdüren Next Level AVM,  Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen Sıfır Atık Belgesi’ni almaya hak kazandı.
Çevre ve insan odaklı anlayışıyla ön plana çıkan, pandemi sürecinde aldığı üst düzey hijyen önlemleriyle TSE Güvenli Hizmet Belgesi’ne sahip olan AVM, sıfır atık duyarlılığı ile de gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre ve sürdürülebilir bir dünya bırakmayı hedefliyor.
DHL Global Forwarding Türkiye “2021 Yılı En İyi İşveren (Top Employer)” sertifikasını üst üste ikinci kez aldı.
DHL Global Forwarding Türkiye, daha iyi bir iş dünyası yaratmaya adanmışlığını “önce insan” temelli İK stratejisi ve uygulamaları yoluyla sergileyerek, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Top Employers Institute tarafından “2021 Yılı En İyi İşveren (Top Employer) ” sertifikasına layık görüldü.
Böylece DHL Global Forwarding Türkiye’nin insan stratejisi, çalışma ortamı, yetenek kazanımı, eğitim ve gelişim, esenlik (wellbeing), çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi alanlardaki başarısı bir kez daha tescillenmiş oldu.
En iyi insan kaynakları uygulamalarını değerlendirme konusunda küresel bir otorite olan Top Employers Institute, 5 kıta  120 ülkede/bölgede yürüttüğü sertifika programı kapsamında, 2021 yılı  “En İyi İşveren” (Top Employer)  şirketleri belirledi. Deutsche Post DHL Grubun hava, deniz ve karayolu taşımacılık hizmetlerinde uzman şirketi ve sektöründe lider DHL Global Forwarding, Türkiye’de 2021 yılında da En İyi İşveren sertifikasını almaya hak kazandı. DHL Global Forwarding bu önemli sertifikayı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da hem ülke, hem bölge, hem de küresel olarak ikinci kez almaya hak kazanan şirketlerden biri oldu.
Pandemi süresince, Deutsche Post DHL Group’un amacı – “İnsanları birleştirmek, yaşamları geliştirmek ”- her zamankinden daha fazla anlam kazandı. Çalışanlar, temel tıbbi malzemelerin yanı sıra yaşam  ve sağlık bakım ekipmanlarının güvenilir bir şekilde tedarik edilmesini sağlamak için 7/24 çalışıyorlar, bu da DHL Global Forwarding ve  grubun tamamındaki her bir bireyin önemini daha da vurguluyor.
DHL Global Forwarding Türkiye ve Levant CEO’su Ingo-Alexander Rahn, konuyla ilgili şunları söyledi: “Çalışanlarımız temel varlığımızdır ve müşteri memnuniyeti söz konusu olduğunda tüm farkı yaratan onların bağlılıkları ve uzmanlıklarıdır. Lojistik uzmanları olarak kariyerlerine yatırım yapıyoruz ve sektörde öncü kalmalarını sağlamak için gerekli eğitim ve sertifikaları sağlıyoruz. En İyi İşveren olarak kabul edilmek, bu konuyu iyi takip ettiğimizin bir göstergesidir ve elbette ilerlemeye devam edeceğiz.”
Top Employers Institute programı, kurumları en iyi IK uygulamaları araştırma sonuçlarına göre değerlendirir.  Bu araştırma, 6 ana başlık altında yer alan, insan kaynakları stratejisi, çalışma ortamı, yetenek kazanımı, öğrenme, esenlik (wellbeing),  çeşitlilik ve kapsayıcılık ve benzeri 20  İK alanını kapsamaktadır. DHL Global Forwarding, tüm bu alanlardaki gücüyle Türkiye’de bir kez daha öne çıkmayı başardı.
DHL Global Forwarding tüm çalışanlarını işe başladıkları ilk günden itibaren sertifikalı uzman forwarder’lar olarak gelişimlerini sağlamak için birçok farklı modülden oluşan Certified International Forwarder (CIF) programına dahil ediyor. Aynı zamanda hem yöneticiler hem de genç yetenekler için çeşitli gelişim programları sunuyor. Pandemi ile birlikte daha da önem kazanan wellbeing programı ile çalışanların ve ailelerinin fiziksel, duygusal, sosyal ve mesleki iyi olma hallerini destekliyor. Ayrıca yürütülen sosyal sorumluluk projeleriyle çalışanlarını içinde yaşadıkları topluluğun ihtiyaçlarına yönelik gönüllü faaliyetler yürütmeye teşvik ederek tercih edilen işveren olma özelliğini sürdürüyor.
Top Employers Institute CEO’su David Plink konuyla ilgili şunları söyledi: “Geçtiğimiz sene hepimiz için çok zorlu olmasına rağmen, DHL Global Forwarding “önce insan” yaklaşımının gücünü sergilemeye devam etti. Bu yılın kazananlarını paylaşmaktan gurur duyuyor ve ülkelerinde sertifikalanan tüm organizasyonları tebrik ediyoruz.”
Fortinet, Ücretsiz NSE Siber Güvenlik Eğitim Kurslarının Sayısını Artırıyor
Fortinet, Siber Güvenlikteki Beceri Açığını ve Şirketlerin İhtiyacını Gidermek için Ağ Güvenlik Uzmanı Eğitiminin Tamamını Bir Süreliğine Ücretsiz Erişime Açıyor.
Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri Fortinet, kişilerin istediği zaman takip edebildiği gelişmiş güvenlik eğitimlerinin 2021’in devamında da ücretsiz olacağını açıkladı. Fortinet aynı zamanda dünyanın dört bir yanındaki herkese ücretsiz güvenlik eğitimini sunmaya devam ederek siber güvenlik profesyonellerinin gelişmesine önemli bir katkıda bulunuyor. Fortinet’in ücretsiz eğitim inisiyatifleri, katılımcılara aşağıdakileri sunuyor:
30’dan fazla ücretsiz kursa erişim: Bu kurslar, güvenli SD-WAN’dan operasyonel teknoloji (OT) güvenliğine ve bulut güvenliğine kadar birçok alanı kapsıyor. Yıl boyunca farklı kursların da eklenmesi planlanıyor. Ek olarak siber güvenlik uzmanları tarafından önceden kaydedilmiş lab demoları da erişime açık durumda.
NSE Sertifika sınavlarına hazırlık: Ücretsiz kursların büyük çoğunluğu Fortinet NSE Sertifika Programı’nın müfredatında yer alıyor. Fortinet Sertifikasyon Programı, bugüne kadar yarım milyondan fazla sertifika dağıtmış sekiz seviyeden oluşan bir program.
Profesyonel krediler veriliyor: (ISC)2 ile işbirliği sayesinde katılımcılar ücretsiz eğitimlerini veya diğer NSE eğitim kurslarını tamamladıktan sonra CISSP ve (ISC)2’nin belirlediği diğer kuruluşlar için Continuing Professional Education (CPE) kredisi kazanabiliyor. Katılımcılar, Fortinet’le NSE Training Institute’ta eğitim aldığı her bir saat için bir kredi kazanabiliyor.
Siber Güvenlik Bilgi Birikimine Erişimi Artırıyor
Pandemi, uzaktan çalışanların sayısını önemli ölçüde artırdı. Bunun sonucunda uzaktan bağlanılan ağları ve kullanıcıları korumak, kurumların bir numaralı önceliği haline geldi. Yeterli beceriye sahip çalışan eksikliği nedeniyle güvenlik uzmanları bulma konusunda halihazırda zorluk yaşayan BT ekiplerinin uzaktan çalışmaya güvenli bir geçiş yapabilmek için duyduğu ihtiyaç daha da arttı.
Fortinet, bu duruma katılımcıların istediği zaman izleyebildiği tüm Network Security Expert (NSE) Training Institute kurs kataloğunu Nisan 2020’de ücretsiz erişime açarak karşılık verdi. Fortinet böylece BT ve güvenlik profesyonellerine yeni beceri öğrenme, güvenlik becerilerini tazeleme ve artırma imkanı sunuyor. Bu kurslar erişime açıldığından itibaren 800.000’den fazla kayıt yapıldı. Şirket, tüm yıl boyunca NSE Sertifika Programı’nın 1-3 eğitim seviyelerinden, teknik katılımcılar için 4-6 orta seviyelerinden ve gelişmiş uzmanlık için 7-8 seviyelerinden oluşan kurslara katılanların sayısının arttığını gözlemledi.
Kurum çapında siber güvenlik farkındalığı şirketler için önemli bir öncelik haline geldiği için Fortinet ücretsiz Bilgi Güvenliği Farkındalığı ve Eğitimi hizmetini de tanıttı. NSE 1. Seviye eğitimden faydalanan bu hizmet, farkındalık artıran varlıkları ve yönetim araçlarını bir araya getiriyor. Bu hizmet, kurumların tüm çalışanlarının siber güvenlik farkındalık programına başlayabilmesi için ücretsiz bir çözüm sunuyor.
Geleceğin Daha Çeşitli ve Kapsayıcı Siber Çalışanları
NSE Training Institute, öğrencilere, ileri yaştaki kişilere, kadınlara, azınlıklar ve diğer keşfedilmemiş potansiyellere siber eğitim sunmak için Dünya Ekonomik Forumu gibi küresel liderlerle, akademik kuruluşlarla ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlarla iş ortaklığı yapıyor. NSE Training Institute’un kapsamlı kamu ve özel iş ortaklıklarından oluşan ekosistemi, Fortinet’in ödül kazanan NSE eğitim müfredatına erişimi ve kapsamını artırarak gerekli beceri eksikliğini gidermesini sağlıyor.
Fortinet Global Eğitim & Teknik Etkinleştirme Başkan Yardımcısı Rob Rashotte, konuyla ilgili şunları söyledi: “2020’de ücretsiz eğitimlerimize 800.000’den fazla kayıt yapıldı. Bu da Fortinet’in NSE eğitimlerinin her seviyeden güvenlik uzmanlarının büyük bir ihtiyacını giderdiğini gösteriyor. Bu yüzden siber güvenlik alanındaki eleman ihtiyacı azalana kadar Fortinet olarak kişilerin istediği zaman izleyebildiği Network Security Expert eğitiminin tamamını ücretsiz olarak sunmaya devam ediyoruz. Akademik ve ticari eğitim sağlayıcılarından oluşan ekosistemimizin yanı sıra devlet ve STK iş ortaklıklarımızla birlikte sektörde farklı becerilere sahip, adil ve farklı etnik kökenlere sahip güvenlik profesyonellerinin yetişmesini sağlamaya devam edeceğiz.”

Canovate Group fiber optikte, global firmalarla rekabet ediyor

İleri teknoloji şirketi Canovate Group, fiber optik sistemlerindeki teknolojisi ve uçtan uca ürün portföyü ile dünyanın ilk 10 global markası arasında yer alıyor.

Dünyada uçtan uca fiber optik çözümleri geliştiren yerli ve milli tek Türk firması olduklarını ifade eden Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür, şunları söyledi:

42 yıldır, ar-ge ve inovasyon odaklı ileri teknoloji üretimi yapan bir şirketler grubuyuz. Fiber optik sistemler, data center’lar ve indirect adiabatik soğutma sistemleri konusunda teknoloji ve portföy olarak, Türkiye’de ilk ve tek, dünyada da ilk 10 firmadan birisiyiz. Üretimimizin %70’ini, 76 ülkeye ihraç ediyoruz. Örneğin, global ölçekte Google fiber-ABD, Vodafone Global, Yunan Telekom, Suudi Telekom, Etisalat-BAE gibi uluslararası şirketler fiber optik altyapılarda Canovate ürünlerini kullanıyor. Yurtiçi ve yurtdışında 40’ın üzerindeki Telekom operatörüne, Canovate fiber optik ürünlerini sağlıyoruz. Thales, Alstom, Indra’nın aralarında olduğu yüksek hızlı tren ve metro yapan şirketler, dünyadaki projelerinin fiber altyapısında Canovate ürünlerini tercih ediyor. Uluslararası projelerde de, ABD, Batı Avrupa, Japonya ve Çin kökenli firmalar ile rekabet ediyoruz. Bugün ve gelecekte gerçekleşecek olan dijital devrimin altyapısı fiber optiktir. İletişimin otobanı olan fiber optik ürünlerinde, Türk firması olarak global bir marka olmanın ülkem adına haklı gururunu yaşıyoruz. Bizler ülkemiz için yüksek katma değerli yüksek teknoloji ürünleri üretiyoruz, ihraç ediyoruz ve ülkemize döviz kazandırıyoruz. Çekmeköy’deki 40 bin metrekare kapalı alana sahip olan fabrikamızdaki mühendislerimiz ve 950 çalışanımız ile yatırım ve çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz” dedi.

Tüm yeni bina projelerini, fiber optik data altyapısına dönüştürmek gerekiyor

Bilişim ve iletişim teknolojileri gelişirken, beraberinde hız ve bant genişliklerinin artması gerektiğinin altını çizen Canovate Group Başkanı Can Gür, şunları kaydetti:

Bugünden itibaren, online çalışma, online eğitim, online ticaret, video konferans gibi uygulamaların hızla artması ve 4K TV yayınlarının da yayılmaya başlamasıyla, hızlı internet ve geniş banta olan talepte patlama yaşanacak. Çünkü, şuanki mevcut bakır kablo bazlı yapısal kablolama altyapı sistemleri yetersiz kaldığından, iletişimde tıkanıklıklara ve kesintilere yol açmaya başladı. Tüm ofis, ev ve fabrika binalarında mevcut data (veri) yapısal kablolama sistemlerinin, bakırdan biran önce fibere evrilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Ayrıca, fiber optik kablonun en önemli özelliklerinden birisi de “siber güvenlik” anlamında son derece güvenli olmasıdır, veri hırsızlığına imkan vermez ve elektromanyetik alanlardan etkilenmez. Bu nedenle, ABD ve Avrupa ülkelerinde savunma, finans ve bankacılık sektörleri başta olmak üzere tüm kamu binalarında siber ataklara karşı, bakır yerine fiber kullanımına geçilmiştir. Fiber data hattı, siber güvenlik açısından çok daha güvenilirdir. Özetle, yakın gelecekte mevcut altyapılar iletişim yoğunluğunu taşıyamaz hale geldiğinde bakır kablolu yapısal kablolama sistemini sökerek, sil baştan fiber altyapı yatırımını yapmak yerine, artık tüm yeni bina projelerini fiber optik data altyapısına dönüştürmemiz gerekiyor. Önümüzdeki dönemin; dijitalleşme, 5G, endüstri 4.0-5.0, akıllı şehirler, cloud veri depolama, nesnelerin interneti, hızlı ve kaliteli internet gibi ihtiyaçlarından dolayı, fiber optik altyapılarda yoğun talebin gerçekleşeceği bir döneme girdik” diye konuştu.

Fiber altyapılar, bakır kablo altyapılara göre %40 daha ekonomik hale geldi

Son dönemlerde fiber optik ağların, bakır tabanlı ağlardan çok daha ekonomik hale geldiğini kaydeden Canovate Group Başkanı Can Gür, konuşmasına şöyle devam etti:

Bakır kablo altyapılarına göre, maliyet açısından fiber altyapılar %30-%40 daha ekonomik bir hale geldi. Bu nedenle fiber altyapılar, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere yoğun şekilde tercih edilmeye başladı. Kore, Japonya gibi ülkelerde fiber optik altyapı %45’leri geçerken, ülkemiz yaklaşık %8 ile henüz yolun başındadır. Kısaca, fiber optik data altyapısı tüm teknolojik üstünlükleri yanında, maliyet olarak da bakıra göre daha ekonomik olup, binalarda uygulama işçiliği de oldukça düşüktür. Fiber optik uygulamasına geçilmesi, ülkemizin milli menfaatleri açısından son derece önemlidir. Çünkü, dijitalleşmenin en büyük yapı taşı olan fiber optik, yüksek kapasiteli verilerin aktarılması ve hız bakımından kullanılacak en iyi çözümdür. Dijitalleşmenin kaçınılmaz gereği olan veri üretimi ve bu verilerin bir noktadan başka bir noktaya iletilmesinde güçlü bir iletişim altyapısı gereklidir ve fiber optik teknolojisi güçlü ve geniş bant haberleşmeye imkan sağlamaktadır. Günümüz dünyasında, okullar, üniversiteler, araştırma merkezleri, ulaşım merkezleri, bütün kamu hizmet sağlayıcıları (hastaneler, kamu yönetimi binaları vb.) ve dijital teknolojilere dayanan işletmelerin son derece yüksek hızda bağlanırlığa sahip olmaları zaruridir” şeklinde konuştu. 

Garanti BBVA Leasing ve Erikoğlu Sunsystem Enerji’den önemli iş birliği
30 yıllık tecrübesiyle leasing sektörünün gelişmesine büyük katkıda bulunan Garanti BBVA Leasing; müşterilerine özel finansman desteği sağlamak üzere, Türkiye’de güneş enerjisi sektöründe 20 yıllık deneyimiyle ilklere imza atan Erikoğlu Sunsystem Enerji ile işbirliği anlaşması gerçekleştirdi.
Leasing sektörünün lider firmalarından Garanti BBVA Leasing; enerji sektörünün başarılı şirketlerinden Erikoğlu Sunsystem Enerji ile işbirliğine imza attı. Güneş enerjisi alanında yatırımcılara özel sürdürülebilir finansman desteği sağlamak amacıyla gerçekleştirilen bu işbirliği sayesinde, yenilenebilir enerjiye yatırım yapacak firmalara çok daha kolay ve özel çözümler sunulacak.
Şimdiye kadar yaklaşık 100 milyon dolar yatırım tutarlı 80 MW güneş enerjisi santrali kurulumu yapan Erikoğlu SunSystem, büyük ölçekli arazi santrallerinden elde ettiği bilgi birikimi ile fabrika ve mesken çatılarına kurduğu güneş enerji santralleri ile son kullanıcıların enerji maliyetlerini düşürmelerini sağlarken, aynı zamanda tarımsal sulama için ihtiyaç duyulan enerjiyi tarım alanlarında kurduğu mikro-güneş enerji santralleri ile karşılayarak, çiftçilerin enerji girdilerini düşürmelerine destek oluyor.
İşbirliği hakkında açıklama yapan Erikoğlu Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Erikoğlu, çatı üstü kurulumlarla güneş enerjisinden üretilen elektriğe erişimin kolaylaştığını, son kullanıcıların güneşten enerji üretimi ile elektrik maliyetlerinde tasarruf sağlarken, temiz enerji kullanımı ile gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmaya yardımcı olduklarını söyledi. Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründeki en deneyimli firmalarından biri olarak yenilikçi ekibiyle birlikte çalışmalarına tüm güçleriyle devam edeceklerini belirten Erikoğlu, ülke ekonomisine güneşten aldıkları enerji ile katkıda bulunmaya devam edeceklerini ifade etti.
30 yıldır Türkiye’de leasing sektörünün gelişmesine katkıda bulunduklarını ve müşterilerinin tüm yatırım ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunduklarını belirten Garanti BBVA Leasing Genel Müdürü Ünal Gökmen, “Uzmanlaşmış kadromuz ve teknolojik altyapımızla müşterilerimize en hızlı ve kolay çözümleri sunmak üzere çalışıyoruz. Bu kapsamda sektörün önemli oyuncularıyla işbirlikleri gerçekleştiriyoruz. Erikoğlu Sunsystem Enerji de sektörde uzun yıllara dayanan teknik tecrübesi ve bilgi birikimiyle işbirliği yapmaktan mutluluk duyduğumuz şirketlerden biri. Ülkemizde yatırımların yaygınlaşmasına vesile olacak bu işbirliği, ülke ekonomimiz için de oldukça mühim. Önümüzdeki süreçte önemli işbirliklerine imza atmaya devam edeceğiz” dedi.

Amcor İzmir Fabrikası’na “Mükemmellik Ödülü”
Amcor Specialty Cartons İzmir Fabrikası, Brandon Hall tarafından verilen Mükemmellik Ödülleri’nde, 2020 yılı “En İyi Liderlik Gelişimi Programı” (Best Advanced in Leadership Development) kategorisinde ALTIN ödülü kazandı.
Amcor Specialty Cartons İzmir Fabrikası tüm yönetim ve süpervizör ekibi için, Qmark Danışmanlık ile birlikte içeriğini ihtiyaçlara ve gelecek vizyonuna uyumlu olarak tasarlanan modüler eğitimler, takım koçlukları ve birebir koçluk seanslarını da içeren eğitim programı “Liderlik Gelişim Akademisi”, dünyanın önde gelen analiz ve araştırma kurumlarından Brandon Hall tarafından verilen Mükemmeliyet Ödülleri’nde, “En İyi Liderlik Gelişimi Programı” kategorisinde ALTIN ödülü kazandı.
10.000’den fazla kurumsal müşterisinin, organizasyonel performansını artırması amacıyla, öğrenme ve gelişim, yetenek yönetimi, liderlik, teknoloji, satış ve pazarlama alanlarında araştırma tabanlı çözümler sunan Brandon Hall, 1994 yılından beri düzenlediği Mükemmeliyet Ödülleri ile dünyanın en iyi şirketlerini, insan kaynakları uygulamalarına göre farklı kategorilerde ödüllendiriyor.
Amcor Specialty Cartons, Izmir Fabrikası Genel Müdürü E. Burak Özsoy, Liderlik Gelişim Akademisi’ni: “Bu  yolculuğu “Her Seviyede Liderlik” anlayışıyla her pozisyonun kendi sorumlulukları içinde “lider” olduğunu ve “liderliğin” pozisyondan bağımsız bir kavram olduğunu benimseyerek hazırladık. Yönetim ekibimiz ve süpervizörlerimizin ihtiyaçlarına özel hazırlanan bu liderlik programı içeriğinde Kendini Yönet, Ekibini Yönet, İlişkilerini Yönet, İşini Yönet ve Değişimi Yönet modülleriyle birlikte liderlik tanımımızı yeniden yarattık. Bu tanımla birlikte en iyi olmaya yönelik hedeflerimize doğru, odağımıza her zaman insanı koyarak yol alıyoruz.” diyerek özetledi. Liderlik Gelişim Akademisi ile altın ödüle layık görülen Amcor Specialty Cartons Izmir fabrikası; ödülünü, Ocak 2021’de Florida’da düzenlenecek Uluslararası İnsan Yönetiminde Mükemmeliyet Konferansı’nda teslim alacak.
Kokusunu ve Estetiğini Anadolu’dan Alan İki Yeni Seri: Sofra ve Stool
Mimari ve iç mimari projeler için gerçekleştirdiği tasarım odaklı ahşap mobilya üretim desteğinin yanı sıra sabit ve modüler mobilya üretiminde farklı bir tasarım anlayışı ortaya koyan Ananas Woodworking, son olarak Anadolu sofra kültüründen ilham alan Sofra ve Stool serilerini tanıttı.
Genç ve dinamik ekibi ile tasarım ve üretim becerisi yüksek bir ahşap atölyesi olarak çalışmalarına devam eden Ananas Woodworking, Sofra ve Stool serilerini tasarım meraklıları ile buluşturdu. Anadolu kültüründen esinlenilerek tasarlanan Sofra ve Stool serileri, doğu kültürünün etnik formlarından yola çıkılarak ve ruhuna da sadık kalınarak el işçiliği ile üretildi.
Geleneksel kültürümüzdeki yer sofralarından ilhamını alan Sofra serisi, iki ayrı ölçüde, farklı kullanımlar düşünülerek tasarlandı. Kullanıcıya, Anadolu kültüründen gelen yer sofrasını deneyimleyebileceği ya da kullanım tercihine göre orta sehpa ve yan sehpa olarak da kullanabileceği ürünler ile farklı alanlar açan tasarımcılar, metalden üretilen tepsilerde de silver ve gold gibi iki farklı renk seçeneği sunuyor.  Orient, Buka ve Bookworm ürünlerinin olduğu Stool serisi ise banyo, yatak odası, kapı girişi veya oturma alanlarında hem tabure hem de sehpa olarak kullanılabilirken aynı zamanda komodin olarak da değerlendirilebiliyor.
Sofra serisi ve Orient, Bookworm, Buka  (stool ) ürünlerinini gövdeleri tek parça sedir ağacının torna işlemine girmesiyle oluşuyor. Her iki serinin de ham maddesi olan sedir ağacı ürünlere bambaşka bir koku ve can katıyor. Toroslarda yetişen sedir ağacı aynı zamanda parfüm karışımlarının da ham maddesi. Dolayısıyla ortaya, gövde üzerindeki çatlakları, üst yüzeyindeki yaş halkaları ve kendine has kokusuyla kullanıcıyı büyüleyen iki yeni nesil seri çıkmış oluyor.

Sofistike, Estetik ve Konfor Vienna Koltuk Takımı’nda Buluşuyor

Göz alıcı tasarımlarıyla fark yaratan Enza Home’un yeni koleksiyonunda yer alan Vienna Koltuk Takımı, zarif detaylarıyla konfor ve estetiğin muhteşem uyumunu yaşam alanlarına taşıyor.
Bir mobilyadan daha fazlasını arayanlara benzersiz tasarımlar sunan Enza Home, yeni koleksiyonunda yer alan Vienna Koltuk Takımı ile seçkin tasarımlarına bir yenisini ekliyor. Vienna Koltuk Takımı, modern tasarım detaylarını konforlu, zarif ve rafine bir tarzla buluşturuyor. Çoklu katmanlı hibrit sünger kullanımıyla tasarlanan yüksek konforlu oturumu, 55×55 ve 45×45 ölçülerindeki kırlentlerde kaz tüyü dolgusuyla maksimum rahatlık sunan Vienna Koltuk Takımı, özel dikiş detaylarıyla dekorasyonda lüks kavramını yeniden tanımlıyor. Döşemesinde geniş renk seçeneğine sahip Vienna Koltuk Takımı’nın üçlü koltuğunu tamamlayan berjer modülünün, rose kaplamalı döner ayak veya sabit metal ayak seçenekleri bulunuyor.

Hep Çok Şık Hem Çok Fonksiyonel Smartside Çekmeceli Baza

Türkiye’nin yatakta kalite, konfor ve yenilik denince ilk akla gelen markası Yataş Bedding’in yeni ürünü Smartside Çekmeceli Baza, iki yanında bulunan çekmecelerle depolama ihtiyacına yanıt verirken modern tasarımıyla da çocuk ve genç odalarını güzelleştiriyor.

Türkiye’nin yenilikçi markası Yataş Bedding, baza koleksiyonuna eklediği Smartside Çekmeceli Baza ile genç ve çocuk odalarında büyük bir ihtiyaç olan depolamaya fonksiyonel ve pratik bir çözüm sunuyor. Her iki yanında yüksek kaliteli teleskopik ray sistemiyle kolayca açılıp kapanan çekmeceler bulunan Smartside Çekmeceli Baza, modern ve şık tasarımıyla dikkat çekiyor. 90×190, 100×200 ve 120×200 olmak üzere üç ayrı ölçü seçeneği bulunan Smartside Çekmeceli Baza, 12 cm yüksekliğindeki özel ceviz renkli ayaklarıyla temizlikte kolaylık da sağlıyor.

Smartside Çekmeceli Baza ve Yataş Bedding’in zengin koleksiyonunda yer alan ürünlere, Yataş Bedding ve Enza Home mağazalarının yanı sıra www.yatasbedding.com.tr adresinden de ulaşılabiliyor.

2021 ve devam eden yıllar, Uyumsoft’un global pazarlarda atak yılı olacak
Türkiye’nin inovasyon liderleri arasına adını yazdıran Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, 25. yılında 250’nin üzerindeki dijital uzmanı ve 350’yi aşkın iş ortağı ile yerel ve global 40 binin üzerindeki müşterisinin “Uçtan Uca Dijital Dönüşümüne” rehberlik ediyor. Yazılım sektöründe Türkiye’nin ilk 3 firmasından birisi olan Uyumsoft AŞ, ülkemizin en büyük 500 şirketinin yaklaşık %80’ine hizmet veriyor.
Bu yıl ve devam eden yılların global pazarlarda atak yılı olacağını ifade eden Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, şunları söyledi:
Ar-ge ve inovasyon odaklı bir şirket olduğumuz için, krizler sırasında da büyüyerek ve güçlenerek yolumuza devam ediyoruz. Geçtiğimiz yıl Covid-19 olmasına rağmen ciddi bir büyüme gerçekleştirdik. 2021’de krizin süreceği bir yıl olsa da, bu yıl yaklaşık %40’ın üzerinde bir büyüme hedefliyoruz. Bu büyüme, yeni ürünlerimizin hazır olması, yeni müşterilerimizin katılması, ekibimizin büyümesi, yurtdışında yeni ofislerin açılması gibi gerçekleşecek. 2021 ve devam eden yıllar global pazarlarda atak yıllarımız olacak. Bugün itibariyle, bulut ve mobil ağırlıklı yazılım ürünlerimiz, ülkemizin yanı sıra, Avrupa’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Asya’ya kadar birçok ülkede kullanılıyor. Önümüzdeki süreçte, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bulunduğumuz coğrafyada yeni ofisler açarak ve iş ortaklıkları yaparak, 2025 yılına kadar yaklaşık 10 ülkede satış kanalı yapılanmasını tamamlamayı planlıyoruz” dedi.
Ar-ge ve inovasyon yaparak, krizlerden büyüyerek ve güçlenerek çıkıyor

Uyumsoft’un yaşadığı tüm krizlerden büyüyerek ve güçlenerek çıktığını anlatan Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder, şunları kaydetti:

Zor zamanlarda, işimize, ar-ge ve inovasyona daha fazla odaklanarak, bulut ve mobil tabanlı yeni ürünlerimizi çıkarıyoruz. Yıllık gelirimizin yaklaşık %30’unu ar-ge ve inovasyona ayırmamızın karşılığını daima alıyoruz ve böylece yerel / global rakiplerimizin birkaç adım önünde olabiliyoruz. Yaşadığımız tüm krizlerden edindiğimiz tecrübemiz, krizler sırasında moraller asla bozulmamalıdır. Hep ileriye bakmak gereklidir. Ar-ge ve inovasyona yatırım yapmak zorunluluktur. Çünkü, sonunda işlerin önü hep açılmaktadır” diye konuştu.

Geleceğin iş modeli: “Ekosistem” yapılanması olacaktır

Bugün ve gelecekte ekosistem içinde yer alan firmaların ayakta kalacağının altını çizen Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder, konuşmasına şöyle devam etti:

İçinde bulunduğumuz dönem, firmaların tek başlarına değil, ekosistemleri ile birlikte iş yapabileceği bir dönemdir. Geleceğe hazır olabilmenin koşullarından birisi “ekosistem” mücadelesidir. Uyumsoft olarak ekosistemimizde yer alan iş / çözüm ortaklarımızın sayısı artırmayı planlıyoruz. Yenilikçi yaklaşımımız ve akılcı iş modellerimiz ile ülkemizin yanı sıra global çapta iş dünyasının uçtan uca dijital dönüşümüne iş/çözüm ortaklarımız ile birlikte liderlik etmeyi sürdüreceğiz” dedi.

Uyum Akademi, ülkemizin iş dünyasına, gençlerine ve ekonomisine rehberlik ediyor

Teknoloji dünyasında sahip oldukları entelektüel birikimi grup bünyesindeki Uyum Akademi’de düzenlenen ücretsiz eğitimler ile, çalışanlarına, iş ve çözüm ortaklarına, müşterilerine, üniversite öğrencilerine ve iş dünyasına aktarmaya devam ettiklerini ifade eden Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder, yılda 500’e yakın teknoloji/yazılım ağırlıklı ücretsiz online eğitim düzenlemekte olduklarını açıkladı. Her yıl açtıkları “Stajer Akademi” hakkında bilgi veren Mehmet Önder, mühendislik fakültesi öğrencilerine ERP başta olmak üzere yapay zeka, süreç yönetimi gibi konularda teori ve pratik eğitimleri vererek sektöre ciddi oranda istihdam oluşturduklarını kaydetti.

Uyumsoft ürün ailesinde 30’u aşkın yazılım ürünü bulunuyor

Türkiye’nin dijital dönüşüm lideri Uyumsoft AŞ’nin ürün ailesinde; Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (bulut, mobil), Müşteri İlişkileri Yönetimi uyumCRM (bulut, mobil), İnsan Kaynakları Yönetimi uyumHRM (bulut, mobil), e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-Defter, e-İrsaliye ve diğer tüm e-Belgeler) uygulamaları, Ticari Paket Yazılımlar, ekoTicari (Kobi’lerin ERP’si), ekoHR, ekoSMMM (Mali Müşavir Yazılımı), ekoCari (Ön Muhasebe Ticari Paket Programı), Banka Bakiyem, uyumYEDEK, AHTAPOT dahil 30’u aşkın yazılım ürünü bulunuyor.

Canovate Group fiber optikte, global firmalarla rekabet ediyor

İleri teknoloji şirketi Canovate Group, fiber optik sistemlerindeki teknolojisi ve uçtan uca ürün portföyü ile dünyanın ilk 10 global markası arasında yer alıyor.

Dünyada uçtan uca fiber optik çözümleri geliştiren yerli ve milli tek Türk firması olduklarını ifade eden Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür, şunları söyledi:

42 yıldır, ar-ge ve inovasyon odaklı ileri teknoloji üretimi yapan bir şirketler grubuyuz. Fiber optik sistemler, data center’lar ve indirect adiabatik soğutma sistemleri konusunda teknoloji ve portföy olarak, Türkiye’de ilk ve tek, dünyada da ilk 10 firmadan birisiyiz. Üretimimizin %70’ini, 76 ülkeye ihraç ediyoruz. Örneğin, global ölçekte Google fiber-ABD, Vodafone Global, Yunan Telekom, Suudi Telekom, Etisalat-BAE gibi uluslararası şirketler fiber optik altyapılarda Canovate ürünlerini kullanıyor. Yurtiçi ve yurtdışında 40’ın üzerindeki Telekom operatörüne, Canovate fiber optik ürünlerini sağlıyoruz. Thales, Alstom, Indra’nın aralarında olduğu yüksek hızlı tren ve metro yapan şirketler, dünyadaki projelerinin fiber altyapısında Canovate ürünlerini tercih ediyor. Uluslararası projelerde de, ABD, Batı Avrupa, Japonya ve Çin kökenli firmalar ile rekabet ediyoruz. Bugün ve gelecekte gerçekleşecek olan dijital devrimin altyapısı fiber optiktir. İletişimin otobanı olan fiber optik ürünlerinde, Türk firması olarak global bir marka olmanın ülkem adına haklı gururunu yaşıyoruz. Bizler ülkemiz için yüksek katma değerli yüksek teknoloji ürünleri üretiyoruz, ihraç ediyoruz ve ülkemize döviz kazandırıyoruz. Çekmeköy’deki 40 bin metrekare kapalı alana sahip olan fabrikamızdaki mühendislerimiz ve 950 çalışanımız ile yatırım ve çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz” dedi.

Tüm yeni bina projelerini, fiber optik data altyapısına dönüştürmek gerekiyor

Bilişim ve iletişim teknolojileri gelişirken, beraberinde hız ve bant genişliklerinin artması gerektiğinin altını çizen Canovate Group Başkanı Can Gür, şunları kaydetti:

Bugünden itibaren, online çalışma, online eğitim, online ticaret, video konferans gibi uygulamaların hızla artması ve 4K TV yayınlarının da yayılmaya başlamasıyla, hızlı internet ve geniş banta olan talepte patlama yaşanacak. Çünkü, şuanki mevcut bakır kablo bazlı yapısal kablolama altyapı sistemleri yetersiz kaldığından, iletişimde tıkanıklıklara ve kesintilere yol açmaya başladı. Tüm ofis, ev ve fabrika binalarında mevcut data (veri) yapısal kablolama sistemlerinin, bakırdan biran önce fibere evrilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Ayrıca, fiber optik kablonun en önemli özelliklerinden birisi de “siber güvenlik” anlamında son derece güvenli olmasıdır, veri hırsızlığına imkan vermez ve elektromanyetik alanlardan etkilenmez. Bu nedenle, ABD ve Avrupa ülkelerinde savunma, finans ve bankacılık sektörleri başta olmak üzere tüm kamu binalarında siber ataklara karşı, bakır yerine fiber kullanımına geçilmiştir. Fiber data hattı, siber güvenlik açısından çok daha güvenilirdir. Özetle, yakın gelecekte mevcut altyapılar iletişim yoğunluğunu taşıyamaz hale geldiğinde bakır kablolu yapısal kablolama sistemini sökerek, sil baştan fiber altyapı yatırımını yapmak yerine, artık tüm yeni bina projelerini fiber optik data altyapısına dönüştürmemiz gerekiyor. Önümüzdeki dönemin; dijitalleşme, 5G, endüstri 4.0-5.0, akıllı şehirler, cloud veri depolama, nesnelerin interneti, hızlı ve kaliteli internet gibi ihtiyaçlarından dolayı, fiber optik altyapılarda yoğun talebin gerçekleşeceği bir döneme girdik” diye konuştu.

Fiber altyapılar, bakır kablo altyapılara göre %40 daha ekonomik hale geldi

Son dönemlerde fiber optik ağların, bakır tabanlı ağlardan çok daha ekonomik hale geldiğini kaydeden Canovate Group Başkanı Can Gür, konuşmasına şöyle devam etti:

Bakır kablo altyapılarına göre, maliyet açısından fiber altyapılar %30-%40 daha ekonomik bir hale geldi. Bu nedenle fiber altyapılar, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere yoğun şekilde tercih edilmeye başladı. Kore, Japonya gibi ülkelerde fiber optik altyapı %45’leri geçerken, ülkemiz yaklaşık %8 ile henüz yolun başındadır. Kısaca, fiber optik data altyapısı tüm teknolojik üstünlükleri yanında, maliyet olarak da bakıra göre daha ekonomik olup, binalarda uygulama işçiliği de oldukça düşüktür. Fiber optik uygulamasına geçilmesi, ülkemizin milli menfaatleri açısından son derece önemlidir. Çünkü, dijitalleşmenin en büyük yapı taşı olan fiber optik, yüksek kapasiteli verilerin aktarılması ve hız bakımından kullanılacak en iyi çözümdür. Dijitalleşmenin kaçınılmaz gereği olan veri üretimi ve bu verilerin bir noktadan başka bir noktaya iletilmesinde güçlü bir iletişim altyapısı gereklidir ve fiber optik teknolojisi güçlü ve geniş bant haberleşmeye imkan sağlamaktadır. Günümüz dünyasında, okullar, üniversiteler, araştırma merkezleri, ulaşım merkezleri, bütün kamu hizmet sağlayıcıları (hastaneler, kamu yönetimi binaları vb.) ve dijital teknolojilere dayanan işletmelerin son derece yüksek hızda bağlanırlığa sahip olmaları zaruridir” şeklinde konuştu. 

Gastroantalya, Anfaş Hotel Equipment ve Food Product ile eş zamanlı düzenleniyor

Uluslararası gastronomi yıldızlarının büyük buluşması Antalya Uluslararası Gastronomi Festivali Gastroantalya, 16-19 Mart 2021 tarihleri arasında, ‘Zeytin’ ana temasıyla Anfaş Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek.  Türkiye’nin en büyük konaklama, ağırlama, yiyecek ve içecek endüstrisi ihtisas fuarları 32. Anfaş Hotel Equipment ve 28. Anfaş Food Product ile eş zamanlı olarak düzenlenecek Gastroantalya, dünyadan ve Türkiye’den turizmin en önemli aktörleri aşçıları bir araya getirecek.
Gastroantalya, Akdeniz Pastacılar ve Genç Aşçılar Derneği (APGAD) ve Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu (T.A.Ş.F.E.D) tarafından Anfaş ev sahipliğinde düzenleniyor. Festival, gastronomi sektörünü oluşturan tüm kişi ve gruplar arasında sinerji yaratarak; her yıl turizm amaçlı seyahat eden ortalama bir milyar kişi aracılığıyla uluslararası alanda ülke gastronomimizin tanınması ve farkındalığının arttırılmasını sağlamayı amaçlıyor.

Lidya Grup Kurumsal Satış Direktörü Betül Kayacık,

Sahip olduğumuz kıymetli insanlar, işletmelerin başarısında en kritik unsurdur”

İşletmelerin başarısında en kritik unsurlardan birisinin çalışanları olduğunu ifade eden Lidya Grup Kurumsal Satış Direktörü Betül Kayacık, insan kaynağı yerine “insan kıymetleri” kavramının ön plana çıktığını belirterek, şunları söyledi:

İnsan kaynağı yerine artık, “insan kıymetleri” ifadesi ön plandadır. Sahip olduğumuz kıymetli insanlar, işletmelerin başarısında en kritik unsurlardan birisidir. Neticede, süreçleri takip eden ve işi yapan insandır ve işletmenin çalışanlarının bilgili, tecrübeli ve çalışkan olması iş sonuçlarına olumlu olarak etki ediyor. Bu nedenle, işletmede insana layık olduğu değeri vermek ve güzel bir çalışma ortamı sunmak, işbirliği ve ekip ruhunu güçlendirmek gerekiyor. Bunun yanında, çalışanların kişisel ve mesleki gelişimi için onlara sürekli eğitim fırsatları ve imkanları sunmak, sürdürülebilir başarı için en önemli unsurlardan birisidir. Lidya Grup olarak, temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Sutec markaları, bilgi birikimimiz, tecrübemiz, organizasyon yapımız ve finansal gücümüz ile Türkiye’de lideriz ve Avrupa’nın bu alanda faaliyet gösteren sayılı birkaç firmasından birisiyiz. Aynı zamanda, satış sonrası teknik ekip organizasyonumuz ile verdiğimiz satış sonrası hizmetimizde pazar lideriz. Bu başarımızı, 100ün üzerinde konusunda ciddi bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olan insan kıymetlerimiz ile birlikte gerçekleştiriyoruz. Ofislerimiz ve bayilerimiz aracılığıyla, ülkemiz geneline yüksek müşteri memnuniyetiyle kesintisiz hizmet veriyoruz” dedi.

Şirketlerde, her işi bir tek kişi yapamayacağına göre, işlerin delege edilmesi gerekiyor

Patronların çoğunluğunun şirketlerini evladı gibi gördüğünü ifade eden Lidya Grup Kurumsal Satış Direktörü Betül Kayacık, konuşmasına şöyle devam etti:

Patronlar, zorluklara ve sıkıntılara göğüs gererek kurdukları ve büyüttükleri şirketlerini, evladı gibi görürler. Şirketleri ile aralarında güçlü duygusal bağları vardır. Bu nedenle de, patronlardan çok fazla kurumsal olmaları ve iş süreçlerinin çok uzağında kalmalarını beklemek mümkün olmaz. Profesyonel yöneticiler ise, işletmelerde sistemi kurarlar, hedefler doğrultusunda yol haritasını uygulamaya geçirirler ve yapılan çalışmalar hakkında patrona ve yönetim kuruluna bilgi verirler. Şirketlerde, her işi, bir tek kişi yapamayacağına göre, işlerin delege edilmesi gerekiyor. Delegasyon, yöneticiler tarafından, konusunda uzman olan çalışanlarına, ilgili işlerin devredilmesi anlamına geliyor. Lidya Grup olarak, insan kıymetlerimize gerekli delegasyonu yapıyoruz ve ekiplerimizin başarıya imza atan çalışmaları sektörümüzde firmamızı zirveye taşımaktadır” diye konuştu.

İşlerin delege edilmesinde izlenecek yol haritası nedir?

İşlerin delege edilmesi noktasında izlenecek yol haritası hakkında bilgiler veren Lidya Grup Kurumsal Satış Direktörü Betül Kayacık, şunları anlattı:

1-Sonuca odaklanmak: İşin nasıl yapıldığına, sürekli bakarak kontrol etmek yerine, bırakın işi yapacak olan çalışanlar kendi yöntemlerini geliştirsinler. Bir işi delege etmek, çocuk yetiştirmek gibidir. Hem yakından izlemeli ve tehlikeli gelişmeleri engelleyecek kadar yakın olmalısınız, hem de çalışanları kendi yeteneklerini gösterecekleri kadar özgür bırakmalısınız.

2-Motivasyon ve adanmışlık sağlamak: Çalışanlarınızın başarılı oldukları takdirde, kariyer olanakları, finansal getiriler, takdir edilme gibi birçok artıya sahip olacaklarını fark ettirin. Çalışanlarınızın, motivasyonlarını ve adanmışlıklarını sağlamak çok değerlidir.

3-Kontrolü elden bırakmamak: Tabiki, profesyonel yöneticileri olarak, ekiplerinizi kontrol etmeyi elden bırakmayınız. Yaptıkları işlere dair, termin tarihi ve ara kontrol tarihleri üstünde anlaşın. İşlerin bitirilmesi zamanlarını izleyin. İşin kontrol aşamalarını ve ne zaman karşılıklı görüşüleceğini belirleyin. Tüm iş süreçlerine dair, delege edeceğiniz işleri kapsamlı bir şekilde anlatın ve işin dışında bir şey anlatmayın. O iş için, o kişiyi veya ekibi niçin seçtiğinizi, onlardan neleri beklediğinizi ve nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini gösterin. Yine, o işe dair, hangi kaynakları kullanabileceklerini belirleyin.

4-Sadece başarılı biten işleri kabul etmek: Delege ettiğiniz bir iş, tamamlanarak size geldiğinde, onu incelemek için yeterli zamanı ayırmalısınız. Delege ettiğiniz işlerin bitmeden değil, ağırlıkla biterek size gelmesini sağlamalısınız. 

BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ’NDEN Dünyada Bir İlk:  ‘’KARTAL YUVASI FORMATIC KIOSK’’

Türkiye’nin ilk spor kulübü Beşiktaş JK, teknoloji alanındaki yenilikleri yakından takip etmeye ve bu yenilikleri taraftarları ile buluşturmaya devam ediyor.  Taraftarın lisanslı ürünlere daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşabileceği yeni bir uygulama başlatan siyah beyazlı kulüp, Kartal Yuvası Formatic Kiosk’lar ile dünyada bir ilke imza atacak.

Kartal Yuvası Formatic Kiosk’lar Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında siyah beyazlı kulübün ürünlerini satışa sunacak. Bayilik sistemine uygun olarak kurulacak kiosklarda formaların yanısıra farklı lisanslı ürünler de satışa sunulacak.

Teknoloji tabanlı yönetimi sayesinde bütün işlemlerin uzaktan yapıldığı bu sistem tüketiciye kolay ve masrafsız erişim sağlarken, bütün ödeme sistemleri ile uyumlu olması açısından da alışverişi kolaylaştırıyor. Ayrıca ürünler hakkında gelişmiş raporlama sunan teknoloji  satıcı ihtiyacı olmadan ürünleri tüketici ile buluşturuyor.

Beşiktaş JK Pazarlama ve İş Geliştirmeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Enis Ulusoy “Kulübümüzün 34. yönetimi olarak göreve geldiğimiz günden beri dünyadaki teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyor ve bunları kulübümüze nasıl adapte edeceğimiz ile ilgili yoğun çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugüne kadar dijital alanda pek çok projeye imza attık ve taraftarlarımızdan da yoğun ilgi ve destek gördük. Şimdi de Kartal Yuvası ürünlerimizi daha yaygın hale getirmek için “Formatic Kiosk” uygulamasını başlatıyoruz. Taraftarlarımız, gönül verdikleri ve desteklerini hiçbir zaman esirgemedikleri Beşiktaş JK lisanslı ürünlerine bundan böyle ülkemizde ve dünyanın pek çok noktasında görebilecekleri Kartal Yuvası Formatic Kiosk’lardan ulaşabilecek. Dünyada 15 milyon otomat, 24 saat kesintisiz şekilde satış yapıyor. Bunun 4 milyonu Avrupa’da ve günde 35 milyon kişi bu otomatlardan alışveriş yapıyor. Türkiye pazarında ise toplam 50 bin otomat çalışıyor. Taraftarımızı lisanslı ürünlerimize ulaştırmanın en yeni yolu olarak başta havalimanları olmak üzere kurmaya başlayacağımız, ardından yaygınlaştırmayı hedeflediğimiz uygulama ile taraftarlarımız günlük hayatta hediye olarak da lisanslı ürünleri bulma kolaylığına ulaşacak” dedi.