Ekonomi-teknoloji haberleri (31.05.2021)

E-Ticaretin Yeni Hedef Kitlesi 55-65 Yaş Arası

Pandemi döneminde 10 milyona yakın kişi e-ticaretle tanıştı, sanal mağazalardan ilk kez alışveriş yaptı.

İlginç olan, e-ticaret ekosistemine pandemi döneminde dahil olanların büyük çoğunluğunun 55-65 yaş grubunda olması. Araştırmalara göre, bu yaş grubunda geçmiş yıllarda yüzde 30’larda olan internetten alışveriş yapanların oranı, pandemide yüzde 70’e yükseldi.

Z kuşağında pandemideki değişim sadece yüzde 6. Pandemi öncesi dijital mağazalardan alışveriş yapma oranı Z kuşağında yüzde 70’ti; şu anda yüzde 76. Bu durum, “E-ticaret, Z kuşağı ile büyüyecek derken, sürprizi 55-65 yaş grubu yaptı” şeklinde yorumlandı.

Türkiye’nin ilk para iadeli alışveriş sitesi Avantajix.com, pandemi döneminde e-ticaretle tanışan 55-65 yaş grubunun sanal alışveriş alışkanlıklarını araştırdı.

55-65 YAŞ GRUBUNUN ALIŞVERİŞ ALIŞKANLIKLARI

500’e yakın yerli ve yabancı alışveriş sitesini tek çatı altında toplayan Avantajix.com’un araştırmasına göre, 55-65 yaş grubunun en belirgin özellikleri şöyle:

*Sanal alışverişi günün her saatine yayıyorlar. Sabah saat 06.00-07.00’de sanal dükkanları onlar açıyor, gece saat 01.00-02.00’de yine onlar kapatıyor.

*Kıyaslama sitelerini mutlaka kullanıyorlar. Süpermarketlerden kabak-patlıcan alırken bile fiyatları karşılaştırıyorlar.

*Alışveriş sepetleri ağırlıklı olarak süpermarket ürünlerinden oluşuyor. Giyim, yapı market, elektrikli küçük ev aletleri, spor/outdoor, ev tekstili sanal alışverişlerinde önemli yer tutuyor.

*Ücretsiz kargo, olmazsa olmazları. Alışveriş sepetlerinin değerleri, ücretsiz kargo için belirlenmiş miktara genellikle eşit oluyor.

*Kampanyaları yakından takip ediyorlar. Özellikle sepet değeri yüksek olan ürünleri alırken, indirimde olanları tercih ediyorlar. Avantajix.com gibi para iadeli siteleri yoğun şekilde kullanarak her alışverişte nakit para kazanıyorlar.

*Kapıda kredi kartıyla ödeme öncelikli tercihleri oluyor.

*Sosyal medyadaki reklamlara oldukça mesafeliler. Sadece bilinen mağazaların reklamlarında verilen linklere tıklayarak alışveriş yapıyorlar. Bilmedikleri sanal mağazalardaki ürünleri, satın almasalar da incelemekten hoşlanıyorlar.

PANDEMİ SONRASI NE OLUR?

Avantajix.com kurucu ortağı Güçlü Kayral, pandemide e-ticaret ekosistemine hızlı giriş yapan 55-65 yaş grubunun, online mağazaların öncelikli hedef kitlesi haline geldiğini belirterek, “Bu yeni gruba eskiden ‘5 kiloluk deterjanı marketten alıp kendiniz taşımak yerine online olarak alın kapınıza kadar gelsin’ dediğimizde ‘yok ben taşırım teşekkürler’ cevabını almış ve online alışverişe ikna edememiştik. ‘Bakın size indirim kodu verelim, online daha ucuz, hatta Avantajix size üste para versin’ dediğimizde de çok cılız bir etki görmüştük. Covid-19 krizi, bu grubun online alışverişe girmesini engelleyen güven, hukuk, eğitim gibi nedenleri ikinci plana itip, sağlık, mesafe, zorunluluk gibi nedenleri öne çıkarınca yepyeni bir tüketici profili oluştu. Bu yeni müşteriler, internetten alışverişin pratikliği, seçenek çokluğu, ucuzluğu ve güvenilirliği ile tanıştı ve çok sevdi. Önceleri dijital alışveriş dünyasının geçici müşterileri olarak görülen bu grup, inanıyoruz ki pandemi sonrasında da çok sevdikleri e-ticaretten alışveriş yapmayı sürdüreceklerdir” diye konuştu.

TEKSTİL VE HAZIRGİYİM SEKTÖRÜ İSPANYA PAZARI İÇİN GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRDİ

Üç birliğin bir araya gelerek tekstil ve hazırgiyim firmalarını dijital ortamda İspanyol alıcılarla buluşturduğu İspanya Sanal Ticaret Heyeti başarılı geçti. Dört gün boyunca 200’ün üzerinde görüşmenin gerçekleştirildiği etkinliğin ardından, diğer hedef pazarlar için de ortak çalışılabileceği görüşü benimsendi.

Uludağ ve Ege ihracatçı birliklerinin tekstil ve konfeksiyon sektöründe İspanya ile başlattığı Sanal ticaret heyeti tamamlandı. Sektörün önde gelen 45 firması, 100’ün üzerinde İspanyol alıcı ile dört gün süren Sanal Ticaret Heyeti kapsamında 200 den fazla ikili görüşme gerçekleştirdi.

Ticaret Bakanlığı desteğiyle; Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB) ile Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ETHİB) işbirliğinde gerçekleştirilen sanal ticaret heyetinin, sadece İspanya’ya değil, dünya üzerinde güçlü ağı bulunan İspanyol firmaları kanalıyla diğer ülkelere yapılan ihracata da katkı sağlayacağı belirtildi. Sanal ticaret heyeti ile ilgili görüş belirten birlik başkanları, üç ihracatçı birliğinin girişimi ile ortaya çıkan heyetin ülke genelindeki diğer birliklerin de katılımıyla daha güçleneceğine dikkat çektiler.

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği Başkanı Pınar Taşdelen Engin, yaklaşık 25 milyar dolarlık tekstil ve hazır giyim ithalatı gerçekleştiren İspanya’nın Türk firmaları için önemli bir pazar olduğunu hatırlatarak, “İspanyol alıcı firmalar sadece kumaşı görmek ya da sadece üretecek hazır giyim firmasıyla konuşmakla yetinmiyor. Kumaşı görmenin yanında, üreticisiyle anlaşmak, ama aynı zamanda da hazır giyim üretimini gerçekleştirecek firmayı aynı potada değerlendirmek istiyorlar. Yani tam anlamıyla kumaştan modaya entegre bir yaklaşımları var. Biz de sektörlerimizin çatı kuruluşları olarak güç birliği yaptık ve bu ticaret heyeti buluşmasını İspanyol alıcıların bu arzusuna tam anlamıyla cevap verebilecek şekilde düzenledik. Aynı zamanda tekstil ve hazır giyimin küme markaları olan Turkish Textile Network ve Aegean Has Apparel’ı da bu vesileyle 2022-2023 sezonları hazırlığı öncesinde İspanyol alıcı markalarla buluşturduk. Biz bir ilki başlattık. Bu tarz kolektif çalışmaların sektördeki tüm kuruluşları içine alarak devam edeceğine inanıyorum. Olumlu geri dönüşler aldık. Diğer hedef pazarlara da yönelik ortak çalışmalara imza atabiliriz” dedi.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı ve  Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Jak Eskinazi, 24-27 Mayıs tarihleri arasında ülkemiz ilk kez 3 Birliğin ortak organizasyonu ile İspanya’ya yönelik olarak gerçekleştirilen dijital heyetin başarıyla tamamlandığı ifade etti.

“Avrupa Birliği’nde son aylarda aşı rakamlarının artması ile alınan önlemlerin kademeli olarak kaldırılması sonucunda önümüzdeki aylarda siparişlerin eski seviyelere gelmesini bekliyoruz. 3 Birliğimizin güçlerini birleştirerek düzenlediği dijital sektörel ticaret heyetinin zamanlama olarak İspanya’da covid önlemlerinin kaldırılması öncesinde olması bizi daha da sevindiriyor. Hem Tekstil hem hazır giyim firmalarımızın katıldığı heyette alıcılar hem kumaşı hem de modelleri gördü, yaklaşık 200 ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi. 3 birliğimizle güçlerimizi dijitalde birleştirdiğimiz bu çalışma modeline önümüzdeki dönemlerde Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Denizli İhracatçı Birlikleri’ni de ekleyerek devam etmek istiyoruz.”

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş ise 3 İhracatçı Birliğinin iş birliğinde gerçekleşen, 50 ye yakın tekstil ve hazırgiyim firmasının katılım sağladığı İspanya Sanal Heyetinin Türkiye de bir ilk olduğunu ve yarattığı iş hacmi açısından çok faydalı bir organizasyon olduğunu ifade etti.

“EHKİB olarak 14 firmayla katılım sağladığımız sanal heyette firmalarımız 4 günde 55 iş görüşmesi gerçekleştirdi, firmalarımızın ürünleri ciddi ilgi gördü ve verimli iş görüşmeleri gerçekleştirildi. Pandemi nedeniyle bir yılı aşkın süredir seyahat yapılamayan bir dönemde firmalarımızın bölgemiz hazırgiyim ihracatında ilk sırada yer alan İspanya pazarında dijital ortamda yeni iş bağlantıları kurmaları, yeni müşterilerle tanışmaları çok önemli. Tekstil ve hazırgiyim gibi birbirinin tamamlayıcısı iki sektörün İspanya sanal heyeti kapsamında bir arada hareket etmelerinin yarattığı sinerji bizi gelecek organizasyonlar için de motive ediyor. EHKİB olarak pandemi döneminde faaliyetlerimizi dijital platformlara taşımak durumunda kaldık 2020 yılında 2 sanal fuar 1 sanal heyet organize etmiştik 2021 yılına da 1 sanal fuarla başlamıştır. İspanya sanal heyeti ile devam ettik. Avrupa’da yılın ikinci yarısıyla birlikte normalleşmenin başladığını göz önüne alarak faaliyetlerimize ara vermeden devam etmek istiyoruz.”

TÜSİAD’dan iş dünyasının dijital dönüşümünde ihtiyaç duyulan nitelikli insan kaynağı gelişimi için dijital akademi projesi; “İşim Gücüm Geleceğim”

Hedef, dört yılda yüz bin kişiyi aranılan uzmanlık alanlarında eğitmek

TÜSİAD’ın, Türkiye’nin sahip olduğu yetkinlik potansiyelini ortaya çıkarmak ve ekonomik büyümede kilit rol oynayan dijital dönüşümü desteklemek için başlattığı İşim Gücüm Geleceğim projesi tanıtıldı. İş dünyasının, dijital teknolojiler alanında nitelikli insan kaynağına erişim ihtiyacından doğan proje, bilişim sektörünün önemli firmalarının katkılarıyla hayata geçiriliyor. Genç profesyonellerin www.isimgucumgelecegim.org web sitesinden başvurarak başta yapay zeka ve veri analitiği olmak üzere, geleceğin teknoloji alanlarına dair ücretsiz eğitim alabilecekleri İşim Gücüm Geleceğim’in ilk yılında on bin kişinin eğitim alması planlanıyor. Nihai hedef; dört yılda yüz bin kişi.

Dijital dönüşümü önemli gündem maddelerinin arasına alan, ekonomik büyümeye etkisini ve uluslararası alanda rekabet edebilme gücüne katkısını her fırsatta vurgulayan TÜSİAD, dönüşüm süreciyle birlikte ihtiyaç duyulan nitelikli insan kaynağının oluşturulması için de önemli bir adım attı. TÜSİAD’ın üyeleri arasında yapmış olduğu anket çalışmasının ortaya çıkardığı insan kaynağı ihtiyacını temel alan İşim Gücüm Geleceğim platformu, genç profesyonellerin ilgi duydukları alanlardaki çevrimiçi eğitimlerden ücretsiz olarak faydalanmalarına olanak sağlıyor. Platformda “Veri Bilimi, Yazılım Geliştirme, Veri Analizi ve Görselleştirme, Bulut Çözümleri, Mobil Uygulama Geliştirme, Yapay Zekâ, Siber Güvenlik” olmak üzere yedi eğitim programı bulunuyor.

Dijital teknolojiler alanında nitelikli iş gücü arttırılacak.
Dijital fırsatlardan faydalanarak güçlü bir büyüme sağlamak isteyen kurumların bilgi ve iletişim teknolojileri alanında eğitim almış, nitelikli iş gücüne ihtiyacı var.  İşim Gücüm Geleceğim platformundaki eğitimleri tamamlayıp sertifikasını alacak kişiler yeni nesil teknolojileri gündemine alan ve yetkin insan kaynağına erişmek isteyen kurumların ihtiyacına cevap verebilecek.

Simone Kaslowski: Ülkemizde teknoloji üretim ve kullanma yetkinliğinin artırılması vizyonuna paralel olarak işgücünün bu dönüşüme ayak uydurması konusunda katkı sağlamayı amaçlıyoruz.

Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski; teknolojinin hızlı gelişimi ve değişen iş modelleri nedeniyle, yeni nesil dijital beceri ve yetkinliklerle donatılmış insan kaynağı ihtiyacının istihdam politikaları açısından öncelikle değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kaslowski sözlerine şöyle devam etti:

“Gerek dijital dönüşümün getirdiği paradigma değişimi gerekse şu an içinde bulunduğumuz Covid-19 süreci dijital dönüşüme salt teknoloji perspektifinden değil, iş yapış biçimlerinin, işlerin ve istihdamın dönüşümü perspektifinden de bakmamız gerekliliğini pekiştirmiştir. TÜSİAD olarak istihdamın yeniden nasıl şekilleneceğini anlamak için iki konuya odaklanılması gerektiğine inanıyoruz. İlki mevcut çalışanların bu dönüşüme uyumu, diğeri ise yeni jenerasyonun bu dönemin gerektirdiği, ihtiyaç duyduğu yetkinliklerle donatılmış olarak iş hayatına atılmasıdır. Yaptığımız rapor çalışmaları ve farkındalık etkinliklerinde gerek mevcut işgücünün gerekse yeni jenerasyonun dönüşümünün öneminin altını çiziyoruz.

İşim Gücüm Geleceğim Projesi ile ülkemizde teknoloji üretim ve kullanma yetkinliğinin artırılması vizyonuna paralel olarak işgücünün bu dönüşüme ayak uydurması konusunda katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Geleceğin iş ortamına ve dijital çağın mesleklerine hazırlıklı olma amacıyla öğrenciler ve genç profesyoneller için bir online eğitim platformunu hayata geçiriyoruz. Bu platformun, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu dijital becerilerle donatılmış nitelikli insan kaynağını artırmasını ve bu kaynağın istihdam olanaklarıyla buluşmasına yardımcı olmasını hedefliyoruz.

Serkan Sevim: Türk İş dünyası olarak bizim de global rekabet, sürdürülebilirlik ve inovasyon için teknolojinin itici güzünden çok daha fazla yararlanmamız lazım.

Etkinliğin konuşmacılarından, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Yuvarlak Masa Başkanı Serkan Sevim ise Türkiye’nin dinamik nüfusunun birçok alanda olduğu gibi teknoloji ve inovasyon alanında da önemli bir potansiyel oluşturduğuna dikkat çekti. Sevim ayrıca; “Dünya ekonomilerinin kökten dönüşüm sürecine tanıklık ediyoruz. Geleneksel ekonomilerin yerlerini dijital ekonomilere bıraktığı günümüzde pandemi dijital dönüşümü inanılmaz hızlandırdı ve hayati hale getirdi. Küresel ölçekte dijital teknoloji ürünleri ve ticaretinde de köklü dönüşümler yaşanıyor. Dijitalleşme ile Türk iş dünyası olarak bizim de global rekabet, sürdürülebilirlik ve inovasyon için teknolojinin itici güzünden çok daha fazla yararlanmamız lazım. Yeni iş kollarından, yeni mesleklerden bahsediyoruz.  Bu nedenle gençlerimize katma değeri yüksek beceriler kazandırarak, onlara yenilikçi kariyer ve gelişim olanakları sunmalıyız. İşim Gücüm Geleceğim Projesi ile de bu amaçla önemli bir adım atıyoruz” dedi.

Burak Aydın: Genç profesyonellerin istihdam olanakları ile buluşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz.

İşim Gücüm Geleceğim projesinin detaylarını katılımcılarla paylaşan TÜSİAD Bilgi ve İletişim Teknolojileri Çalışma Grubu Başkanı Burak Aydın ise konuyla ilgili değerlendirmesinde; “Sürdürülebilir rekabet avantajı sağlayabilmek amacıyla 21. yüzyıl dijital beceri ve yetkinlikleriyle donatılmış nitelikli insan kaynağı her geçen gün önemini artırıyor. Nitelikli insan kaynağı bütün dünyada az bulunan ancak yüksek talep gören bir kaynak ve dijital ekonominin/dönüşümün en önemli itici gücü.  TÜSİAD İşim Gücüm Geleceğim Projesi ile yeni nesil teknolojiler odağında öğrencilerin ve genç profesyonellerin ücretsiz online eğitim platformu aracılığı ile dijital yetkinliklerinin ve becerilerinin geliştirilmesini ve yüksek talep gören kaynak havuzuna eklemeyi hedefliyoruz böylelikle istihdam olanakları ile buluşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Uzun vadede ulusal ve uluslararası itibarı olan bir eğitim ve sertifika programına dönüşmesi amaçlanan İşim Gücüm Geleceğim platformuna katkı sağlayan kurum ve kuruluşlar ise şöyle:

Platin sponsorlar: Medianova, Sabancı DX, SAP

Altın sponsor: Microsoft

İçerik ortakları: Cisco, IBM, Microsoft, SAP, Palo Alto

Çözüm ortakları: enocta, Nebula.co

Hukuki destek paydaşı: Turunç

BMS ÇELİK HASIR’DA TALEP TOPLAMA BUGÜN
Türkiye’nin öncü demir çelik ihracatçı firmalarından olan BMS Çelik Hasır’ın halka arzı bugün başlıyor. InvestAZ Yatırım tarafından halka arz edilen BMS Çelik Hasır, BMSCH kodu ile Borsa İstanbul’da talep toplayacak.
Türkiye’nin öncü demir-çelik ihracatçı şirketlerinden olan BMS Çelik Hasır’ın halka arzının talep toplama aşamasına gelindi. InvestAZ Yatırım tarafından halka arz edilen BMS Çelik Hasır 4.87 TL fiyatla Borsa İstanbul’da talep toplayacak. Halka arza katılmak için yatırımcıların BMSCH.HE kodu ile taleplerini Borsa İstanbul’a iletmeleri gerekiyor.
Eşit Dağılım ve Tek Fiyat Avantajı
Borsa’da talep toplama işlemlerine bugün başlanacak olan BMS Çelik Hasır halka arzında eşit oran ve tek fiyat ile talep toplanacak. Yani yatırımcılar portföy büyüklükleri ne olursa olsun diğer yatırımcılarla eşit haklara  sahip olacak.
Halka Arz Fiyatı %30 İskonto İle 4.87 Olarak Belirlendi
Özellikle son yıllarda demir-çelik talebinin patlaması ile rekor cirolar gerçekleştiren Şirket halka arza %30 iskontolu fiyatla 4.87 TL ile giriyor. Halka arz ile birlikte Borsa İstanbul’da ilginin yüksek olduğu demir-çelik sektörü bir şirket daha kazanmış olacak.
4 Kıtada 30’dan Fazla Ülkeye İhracat
Halka arz gelirleriyle yeni yatırımlar yapmaya devam edileceği açıklanan Şirketin Türkiye’nin bu alandaki ihracatında payı yüzde otuzlara ulaşıyor. 40 yılı aşkın başarısını halka arz ile daha da pekiştirmeyi hedefleyen BMS Çelik Hasır, elde edeceği kaynakla mevcut yatırımlarını sürdürerek, işletme sermayesini güçlendirip hem yurtiçinde hem de yurtdışında pazar payını artırmayı hedefliyor.
40 Yılı Aşkın Deneyimle Demir-Çeliğin Kalbinde
1968 yılından bu yana sektör içerisinde yer alan Şirket ortakları, sahip oldukları iş ilişkileri ve tecrübeleriyle sektördeki köklü yerini daha da yukarıya taşıyarak yüzde yüz yerli sermaye ile pazarın öncü markalarından biri olmanın yanı sıra girişimlerinin diğer firmalara da örnek olmasını amaçlıyor.
Şirket yaptığı açıklamada; TSE standartlarının yanı sıra uluslararası standartlarda da çelik hasır üretim kabiliyetine sahip olduklarını belirterek şirketin borçlanarak değil halka arz yaparak büyümek istediğini ifade etti. BMS Çelik Hasır, elde ettiği geliri pazar payını ve ihracatını artırmanın yanı sıra Gebze’deki yatırımlarını devam ettirmek ve buradaki makine parkurunu yenilemek için kullanacak. Yine demir-çeliğin kalbinin attığı İzmir Aliağa’daki arsalarında yeni bir tesisin de planladığını belirten şirket tüm hedeflerinin büyümeye odaklı olduğunu beyan etti.

Türk zeytinyağı dolar bazında yüzde 16 değerlendi

 Pandemi sürecinde Türk zeytinyağının ortalama ihraç fiyatı arttı. Türk zeytinyağının ortalama ihraç fiyatı 2020/21 sezonunun ilk yarısında dolar bazında yüzde 16 artışla 2 bin 397 dolardan, 2 bin 786 dolara yükseldi. Türk zeytinyağı ton başına 390 dolar katma değerli ihraç edildi.

Altın sıvı olarak tanımlanan zeytinyağında 1 Kasım 2020 tarihinde başlayan 2020/21 zeytinyağı ihraç sezonunun ilk yarısı geride kaldı. Türkiye, 1 Kasım 2020 30 Nisan 2021 tarihleri arasında 22 bin 719 ton zeytinyağı ihraç ederken, 63 milyon 286 bin dolar dövizi ülkemize kazandırdı.

Yedi aylık dönemin geride kaldığı sofralık zeytin ihracatı ise; 55 bin 50 ton karşılığı 95 milyon 817 bin dolar şeklinde gerçekleşti. Sofralık zeytin ihracatının 74 milyon dolarlık dilimi siyah zeytin ihracatı olurken, yeşil zeytin ihracatından 21,8 milyon dolar döviz geliri elde edildi.

Türk zeytinyağına ABD’nin talebi artıyor

Zeytinyağı ihracatında Amerika Birleşik Devletleri’nin payının her geçen gün arttığı bilgisini veren Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Davut Er, 2019/20 sezonunun ilk yarısında ABD’ye 8 bin 370 ton olan Türk zeytinyağı ihracatının, 2020/21 sezonunun 6 aylık diliminde yüzde 9’luk artışla 9 bin 103 tona çıktığını dile getirdi. Er, “ABD’ye zeytinyağı ihracatından elde ettiğimiz döviz tutarı ise; yüzde 26’lık artışla 18 milyon 388 bin dolardan, 23 milyon 98 bin dolara çıktı. ABD’ye yaptığımız zeytinyağı ihracatı dolar bazında yüzde 26 artış gösterdi. ABD, Türkiye’nin zeytinyağı ihracatından tek başına yüzde 36,5 pay aldı” şeklinde konuştu.

Türk zeytincilik sektörü olarak ABD’yi hem zeytinyağında, hem de sofralık zeytinde hedef pazar olarak gördüklerinin altını çizen EZZİB Başkanı Er şöyle devam etti: “Ticaret Bakanlığımızın desteğiyle Türk gıda ürünlerinin ABD pazarında tanınırlığını artırmak ve ihracatımızı yükseltmek amacıyla Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 6 gıda birliği 2 yıldır TURQUALİTY Projesi yürütüyoruz. TURQUALİTY Projesi kapsamında ABD’de Horeka sektörünün çok güçlü olduğu Las Vegas’ta Las Vegas Üniversitesi William F. Harraf Turizm Otelcilik Okulu’nun müfredatına Türk mutfağının ders olarak okutulmasını sağladık. Bu okuldan mezun olacak şefler Türk mutfağını tanıyarak mezun olacak menülerinde Türk zeytinyağlılarına ağırlık verecek. TURQUALİTY Projesi kapsamında 2020 yılı Kasım ayında ABD’de 5 yıldızlı otellerin ve büyük restoranların şeflerine ve satın almacılarına Türk zeytinyağı yemeklerden tadım etkinliği yaptık. ABD pazarında yaptığımız çalışmaların meyvelerini topluyoruz.”

KDV’yi yüzde 1’e düşürerek iç tüketimi de artırmalıyız

Türkiye’nin 2002 sonrasında zeytincilik sektörüne büyük yatırım yaparak zeytin ağacı varlığını 90 milyondan 180 milyona çıkardığını vurgulayan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, “Tarım ve Orman Bakanlığımızın Türkiye’nin zeytinyağı rekoltesinin 650 bin tona, sofralık zeytin rekoltesinin ise; 1 milyon 200 bin tona çıkacağı öngörüsü var. Bu rekoltenin katma değere dönüşmesi için iç tüketimi de artırmamız gerekiyor. Onun için sağlıklı gıda olan zeytin ve zeytinyağında KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e indirilmesini talep ediyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.

TOYOTA HİBRİTTEKİ LİDERLİĞİNİ SIFIR EMİSYONLU ARAÇLARA TAŞIYOR

Toyota, önümüzdeki 10 yıl içinde Avrupa’da toplam pazarda satılacağı öngörülen 45 milyon adetten fazla “0” emisyonlu araç sayısını daha da artırmak için çalışmalarına hız verdi. Toyota, sıfır emisyona sahip araçları uygun şartlarda sunmak ve tüm markaların 45 milyon adetlik satış hedefini ileriye taşımak için ilk etapta, 2025’te Avrupa satışlarını 1.5 milyon adede çıkarmayı planlıyor. Bu plana göre Toyota’nın araç satışlarının 1 milyon 200 binine denk gelen en az yüzde 80’lik dilimini de hibrit ve plug-in hibrit araçlar oluşturacak. Hedef satışın kalan kısmında ise bataryalı elektrikli ve yakıt hücre sistemine sahip sıfır emisyonlu araçlar yer alacak. Bununla birlikte Toyota, 2025’te 10’u sıfır emisyonlu olmak üzere 55’in üzerinde elektrikli, hibrit, plug-in hibrit ve yakıt hücreli araç sunacak.

Bozkurt; ”Toyota’nın önceliği çevre”

 Küresel ısınma, çevre konusunda bilincin artması ve son olarak pandeminin etkisiyle doğa dostu araçlara olan talebin arttığını ve Türkiye’de de bunu yakından gözlemlediklerini belirten Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt “1970’li yıllardan başlayarak yatırımlarının önemli bir kısmını çevreci alternatif yakıtlar geliştirmeye aktaran Toyota, hibrit teknolojisiyle otomotiv endüstrisinde bir devrim yapmıştır. Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki artık hemen hemen tüm markalar, bu ve benzer teknolojiler için yatırım yapıyorlar. Öncü ve lider kimliğimizle dünyaya çevresel açıdan maksimum fayda sağlamak, Toyota olarak ana felsefemizi oluşturuyor. Bu yönde hareket etmeye ve insanlık yararına ürünler sunmaya devam edeceğiz” dedi. Bozkurt, ulaşımdan kaynaklı hava kirliliğinin önüne geçilmesi için kısa ve orta vadede hibrit araç teknolojisinin şu anki en çevreci ve en ekonomik çözüm olduğunun da altını çizerek şunları söyledi:

“Kişisel çevreci hibrit araç talebi özel kurumlara, kamu kurumlarına ve filo taleplerine de yoğun olarak yansımış durumda. Özellikle son dönemde bankalar gibi birçok kuruluşun filo araçları için hibrit otomobil tercihlerinin yoğunlaştığını görüyoruz. Toyota, hemen hemen tüm segmentlerde sunduğu hibrit otomobil satışlarıyla birlikte endüstrideki lideri kimliğini ortaya koyarak en düşük CO2 emisyonlarını elde etmeyi başardı. 2009 yılında ülkemizde sunduğumuz ilk hibrit otomobilden bu yana 44 bin 478 adetlik hibrit araç satışı gerçekleştirdik. Bu, iki açıdan önemliydi. Birincisi, çevreci hibrit teknolojisinin bilinirliğini artırmak, yaygınlaştırmak ve çevre bilincini üst düzeye taşımak. İkincisi ise bu bilinci gelecek nesillere aktarmak için çalışmaları 360 derece sürdürmek. Geldiğimiz bu noktada yaptığımız araştırmalar memnuniyet ve tavsiye oranlarının yüzde 90’ları aştığını gösteriyor. Çok kısa sayılabilecek bir zamanda büyük bir yol kat etmişiz.

Bugün kullanıcılar yakıt tüketimi, çevresel faktörler, sessiz ve konforlu bir sürüş için hibritleri tercih ettiklerini belirtiyorlar. Bunun yanında; hibrit teknolojisini tercih edenler, geçmişte otomatik vitesli araçlara geçtikten sonra tekrar düz vitese dönmeyenler gibi bundan sonra da hibrit dışında araç kullanmayacaklarını da ifade ediyorlar. Çok değil, bundan 7-8 yıl önce halkımızın büyük bir çoğunluğu hibritin ne olduğunu pek bilmiyordu. Çalışmalarımızla hibriti her mecrada anlattık ve bu seviyeye ulaşarak başarımızı taçlandırdık. Böylelikle markamız ile birlikte diğer markaların da önünü açmış olduk.”

Bozkurt ayrıca, normal araçlara göre daha maliyetli durumda bulunan elektrikli ve hibrit araçların vergisel düzenlemelerle daha erişilebilir fiyatlarda olması halinde bu araçlara daha fazla bir yönelme olacağını da kaydederek “Avrupa’da, elektrikli ve hibrit araçlara yönelimde devlet teşvikleri önem kazanıyor. Fransa ve Norveç gibi ülkelerde düşük vergilendirmeyle, Almanya’da araç alımında nakit desteğiyle hibrit ve elektrikli araçlar teşvik ediliyor. Bu konunun devletimiz tarafından titizlikle ele alınacağına inancım tam.” diye konuştu.

Toyota’nın hibrit satışları 17.5 Milyonu aştı

İlk kez 1997 yılında otomobil dünyasına hibrit teknolojisine sahip Prius modelini sunmasından bu yana hibrit araç satışlarında 17.5 milyon adedi aşmayı başaran Toyota, bu teknoloji sayesinde eşdeğer benzinli araçlara göre 140 milyon tondan daha fazla CO2 emisyonunun salımını da engellenmiş oldu. Türkiye’de ise 2021 yılının ilk 4 ayında 22 bin 173 adetlik toplam Toyota satışları içinde hibrit otomobil satışları 7 bin 824 olarak gerçekleşti. Toyota’nın hibrit satışları içinde ise en çok pay 6 bin 963 adetle Türkiye’de üretilen Corolla Hybrid olarak kayıtlara yansırken, Türkiye toplam otomobil pazarı satışlarında hibrit satışları ise yüzde 7,4 oranına ulaşmış durumda. Toyota’nın toplam pazardaki hibrit satışları da bu paralelde her geçen gün artıyor ve Toyota pazardaki hibrit satış liderliğini açık ara sürdürüyor. Toyota’nın Türkiye ürün gamında bulunan her binek otomobilinin kendi kendini şarj eden hibrit versiyonu bulunuyor.

Toyota sorumluluk taşıyor

Toyota tarafından yapılan açıklamada; “Karbon nötr yolculuğunda hiçbir müşterimizi arkamızda bırakmayacağız. Marka olarak herkesin segmentten ve bütçeden bağımsız olarak mümkün olan en düşük CO2 emisyonlu ürüne ulaşma sorumluluğunu taşıyoruz” denildi. Bu ana temel ve vizyonu doğrultusunda Toyota, otomobillerin çevresel etkilerini sıfıra indirmek amacıyla 6 ana başlıktan oluşan 2050 Çevre Hedefi doğrultusunda stratejilerini sürdürmeye devam ediyor.

Türk ve Rus otomotivcilerden dört günde 200 görüşme

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) hedef pazarlarda ihracatı artırma hedefiyle düzenlediği Otomotiv Sektörel Ticaret Heyeti organizasyonlarının sonuncusu olan Rusya Otomotiv Dijital Sektörel Ticaret Heyeti programında 200 ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi.

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) iş birliğiyle 24-28 Mayıs tarihleri arasında düzenlediği Rusya Otomotiv Dijital Sektörel Ticaret Heyeti programı sona erdi. Türkiye’den 26, Rusya’dan Kamaz ve Avtator gibi OEM firmalarını da içeren 45 firma olmak üzere toplam 71 firmanın katılımıyla gerçekleştirilen program, 200 iş görüşmesine sahne oldu. OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve açılışına TİM Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle’nin de katıldığı organizasyon, pandemi döneminde katma değerli ihracatın artırılması yolunda önemli bir hamle oldu.

Çelik: “İhracatımız dijitalle artacak”

 Dört gün süren Rusya Otomotiv Dijital Sektörel Ticaret Heyeti organizasyonunu değerlendiren OİB Başkanı Baran Çelik, ülkemizin Rusya’ya yaptığı otomotiv ihracatını artırmaya yönelik çalıştıklarını ifade etti. Otomotiv endüstrisinin küresel çapta yaşanan pandemi krizinden etkilendiğini belirten Çelik, bu süreçte online programlara ağırlık verdiklerini ve alternatif pazarlar üzerine çalışıp buralara özel sanal ticaret heyetleri ve fuarlar organize ettiklerinin altını çizdi. Çelik, “Türkiye ve Rusya arasındaki ticaretin bu tip dijital toplantılarla artacağına inanıyoruz. Önümüzdeki süreçte pandeminin seyrine bağlı olarak dijital sektörel ticaret heyeti programlarımız devam edecek” dedi.

OİB Başkanı Çelik, şunları söyledi: “Pandemi özellikle 2020 yılı ilk yarısında otomotiv endüstrisinde daha önce görülmemiş ölçüde büyük kayıplar yaşanmasına neden oldu. Ocak-Nisan döneminde ihracatımız yüzde 34 arttı ve 10,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yarı iletken çip krizi, hammadde tedarikinde yaşanan sorunlar, emtia fiyatlarının yükselmesi gibi yeni problemlerle de karşı karşıyayız. Bu durum ihracatımıza da doğal olarak yansıyor. 2021 yılı ile birlikte tekrar pandemi öncesindeki rakamlara dönme hedefi ile otomotiv endüstrisinin ihracat hedefini 30 milyar dolar olarak belirledik. Tüm olumsuzluklara rağmen hedefimize ulaşacağımızı düşünüyoruz.”