Ekonomi-teknoloji haberleri (30.10.2020)

Şeker Fabrikasında Üretimde Yüzde 20 Artış Sağladı

İDA Proses’in Şeker Fabrikası’nda hayata geçirdiği fabrika modernizasyon projesi, üretimde yüzde 20’lik bir artış sağlarken, tüketilen enerjide de yüzde 30’luk tasarrufa imkan tanıdı. İDA Proses Proje ve Teknik Servisler Direktörü Murat Ağaçdiken, Schneider Electric iş birliğiyle gerçekleştirdikleri ve kesintisiz üretim ile en kaliteli şekerin üretilmesini sağladıkları projenin ayrıntılarını anlatıyor.

İDA Proses olarak 20 yılı aşkın tecrübemizle endüstriyel otomasyon konusunda hizmet veriyoruz. Ana ürünlerimiz; Schneider Electric marka DCS ve PLC tabanlı proses kontrol ve safety (emniyet) sistemleri, endüstriyel data yönetim yazılımları, OT/IoT siber güvenlik uygulamaları ve proses saha enstrümanları. Schneider Electric ile uzun yıllara dayanan partnerliğimiz bulunuyor. Deneyimimizi ve Schneider Electric’in güçlü ürün gamını, piyasadaki en büyük avantajımız olarak değerlendiriyoruz. Schneider Electric bünyesindeki Ecostruxure M580 PLC, Citect Aveva Wonderware, Foxboro, Triconex gibi tüm dünyada kabul gören çok güçlü markalar/ürünler ile çalışıyoruz. Ayrıca CPG segmentinde, proses kontrol ve endüstriyel veri yönetimi, üretim yönetim sistemleri ve proses enstrümanları tedariki konusunda hizmetler veriyoruz.

FABRİKANIN TEKNOLOJİK ALTYAPISI 4 AYDA MODERNİZE EDİLDİ

Yakın geçmişte Schneider Electric ile çok başarılı bir “Şeker Fabrikası Modernizasyonu Projesi”ne imza attık. Schneider Electric sözleşmenin imzalanmasından projenin tamamlanmasına kadar geçen her safhada bize çok destek oldu. 4 ay gibi bir sürede tüm fabrikanın teknolojik altyapısını modernize edip, üretim aşamalarını sıfırdan programladık. Bazı şeker fabrikalarının modernizasyon süreçlerinin 2 yılda tamamlanamamış olması, sürecin ne kadar zorlu olduğunu gözler önüne seriyor.

STANDART DIŞI ÜRÜN PİŞİRİMİNİN ÖNÜNE GEÇİLDİ

Tarladan gelen pancarın Kireç Ocağı’na gelişi esnasında çamurdan arındırılmasından, son ürün şekere kadar geçen bütün süreçler yeniden dizayn edildi. Ham fabrika, pres filtreler, kesiciler, rafineri, kireç ocağı ve arıtma sistemleri senkronize çalışmak üzere kurulan Ecostruxure Process Expert mimarisine dahil edildi. Bu Şeker Fabrikası’nda rafineri ünitesinde ilk kez denenen “sürekli pişirim yöntemiyle” kesintisiz üretim yapılarak fabrikanın en kaliteli şekeri üretildi. Kesikli pişirime göre daha yüksek standartlarda maya hazırlanmasına olanak sağlandı. Pişirim sırasında istenmeyen bir durum olduğunda, sistem geriye veya ileriye doğru adım değiştirebilecek şekilde tasarlandı. Bu sayede standart dışında ürün pişmesinin önüne geçebiliyor.

BÜTÜN ÜRETİM SÜRECİ KAYDEDİLİYOR VE RAPORLANIYOR

Pişirim aşamalarının en kritik adımı “Yükseltme Basamakları” operatör kontrolünden çıkarılarak briks ve seviye eğrilerine göre formüle edildi ve artık otomatik olarak gerçekleştiriliyor. Bu yenilik ani brx ve seviye değişimlerini minimize ederek sürekli ve orantılı yükseltme sağlıyor. Pişirim sonrası kurutma aşaması da özenle hazırlanmış şekerin kilit noktalarından biridir. Bu işlemin yeni kontrol algoritmaları sistemde gerçekleştiriliyor. Tüm üretim süreci geriye dönük kaydediliyor ve raporlanıyor.

ENDÜSTRİ 4.0’A GEÇİŞ İÇİN ZEMİN HAZIRLANDI

Ham Fabrika, Rafineri ve Kireç Ocağı’na birer çift redundant M580 kontrolcü, Merkezde redundant DCS serverlar ve kontrol odalarında operatör istasyonları konumlandırıldı. Sistemde network, ring topolojide kuruldu. Dolayısıyla verilen komutları yerine getirebilme yeteneğiyle, “emre amadeliği” çok yüksek bir sistem oldu.

ANLIK PROSES VE TREND DEĞERLERİ İZLENEBİLİYOR

İzlenen proses değerleri OT seviyesinden BT seviyesine dönüştürülerek ileride “yapay zeka”, “makina öğrenimi” ve “veri yönetimi” araçlarının kullanılmasına zemin hazırlandı. Fabrikanın her noktasının kontrol sistemine dahil edilerek web üzerinden anlık proses ve trend değerleri yönetici bilgisayarlarından ve cep telefonlarından ulaşım sağlandı. Şeker Fabrikası’nda günlük 8 bin ton pancar kesiliyor. Geçtiğimiz yıl bu girdiyle üretilen şeker bin ton civarı iken, bu yıl sürekli pişirim ile birlikte günlük ortalama bin 200 ton şeker üretiliyor. Bu da yüzde 20’lik önemli bir artışa işaret ediyor. Yine sürekli pişirim ile birlikte tüketilen enerji miktarının önemli ölçüde düşüş sağladık. Fabrikanın ihtiyacı olan buhar için doğalgaz kazanları çalışıyor, kazanların geçen yıl ve bu yıl tükettiği enerjide yüzde 30’a varan tasarruf gözleniyor. Bu projenin bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyduk. Projenin başından sonuna kadar sürekli destek olan Schneider Electric Endüstri İş Birimi ekibine, bu projede bize güvenen ve sahada sonsuz desteklerini esirgemeyen Şeker Fabrikası ekibine ve tabii ki bu zor projeyi sorunsuz bir şekilde tamamlayan İDA Proses teknik ekibimize çok teşekkür ediyoruz.

TAİDER 8. Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi başladı

Zirvede, TAİDER Üye Profil ve Eğilimler Araştırması’ndan önemli veriler paylaşıldı:

2019 yılında 100 milyon TL’nin üzerinde ciro yapan üyelerin oranı yüzde 60

Şirketlerin sürdürülebilirliği, sağlıklı nesil devriyle mümkün

Aile şirketlerinin önceliği nesil devri ve aile anayasasını tamamlamak

  Bu yıl “Aile İşletmelerinde İletişim Sanatı” temasıyla düzenlenen TAİDER 8. Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi’nin ilk günü, The Coca-Cola Company Emekli Yönetim Kurulu Başkanı ve Ceo’su Muhtar Kent ile TAİDER Aile İşletmeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Candan Çilingiroğlu’nun konuşmalarıyla başladı. Çilingiroğlu, konuşmasında bu yıl ilk defa yaptıkları TAİDER Üye Profil ve Eğilimler Araştırması’ndan önemli veriler paylaştı.
Bu yıl sekizincisi düzenlenen TAİDER Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi 29 Ekim’de düzenlenen açılışla başladı. “Aile İşletmelerinde İletişim Sanatı” temasıyla düzenlenen zirvede aile şirketlerinin kurumsallaşma yolculuğunda aile içi dinamikler ve bu dinamiklerin yönetiminde etkili iletişimin rolüne değinilecek. Ana sponsorluğunu SAS-Partners Republic’in, altın sponsorluğunu Deloitte Private’ın üstlendiği zirvede konuşmacı olarak yer alan isimlerin arasında The Coca-Cola Company Emekli Yönetim Kurulu Başkanı ve Ceo’su Muhtar Kent, Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter ile Fark Holding Ceo’su Ömer Burhanoğlu, Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, İnci Holding Yönetim Kurulu Üyeleri Perihan İnci ve Ece Elbirlik Ürkmez, Sekizgen Bilişim Ceo’su Onur Eren, Yazar Prof. Dr. Sinan Canan ve İdil Türkmenoğlu gibi isimler yer alıyor.
Bu yıl pandemi nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen TAİDER 8. Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi’nin açılış konuşmasını yapan TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı Candan Çilingiroğlu, sözlerine 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayarak başladı: “Tüm ulusumuzun Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Cumhuriyete sahip çıkma, onu gelecek nesillere daha da güçlü ulaştırma sorumluluğu konusunda belki de en hassas olması gerekenler, biz aile şirketleriyiz. Zira biz her bir nesille birlikte yalnızca şirketlerimizi değil, Türkiye’nin eğitim, üretim ve girişimcilik kültürünü de geleceğe taşıyoruz.”
TAİDER üyesi şirketlerin yüzde 60’ından fazlası 2019’da 100 milyon TL’nin üzerinde ciro gerçekleştirdi
Çilingiroğlu konuşmasında; Türkiye’deki aile şirketlerinin yapılarını, kurumsallaşma anlayışlarını, geleceğe yönelik planlarını ve endişelerini içeren “TAİDER Üye Profil ve Eğilimler Araştırması’nda yer alan bazı önemli verileri de açıkladı: “Araştırma verilerine göre, üyelerimizin yüzde 60’ından fazlası 2019 yılında 100 milyon TL’nin üzerinde ciro gerçekleştirmiş. Araştırmamıza katılan şirketlerin yarısı 40 yıldan uzun süredir faaliyette olan aile şirketlerinden oluşuyor. Aile şirketlerinde kurumsal sürdürülebilirlik yaklaşımlarının benimsenmesi, bu değerin büyütülmesi ve gelecek nesillere aktarılması açısından kritik önem taşıyor. Araştırmamıza katılan şirketlerimizin yaklaşık yarısında halihazırda ikinci nesil liderlik yapıyor. Şirketlerin yüzde 31’inde ise halen kurucu neslin işin başında olduğunu görüyoruz. Her iki veri de aile şirketlerinde sağlıklı nesil devrinin, şirketlerin sürdürülebilirliği açısından önemle üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu ortaya koyuyor.”
“Üye şirketlerimizde aile anayasası bulunanların oranı yüzde 37”
Anket çalışmasının, aile şirketlerinde kurumsallaşma seviyesi ile şirketlerin ortaklık yapıları arasında bir ilişkinin olduğunu gösterdiğini belirten Çilingiroğlu, “Aile dışından ortağı olan şirketlerin oranı, kendini kurumsallaşmış olarak tanımlayan şirketlerde daha fazla. Halka açılma ve yabancı ortak alma oranları da kurumsallaşma seviyesiyle doğru orantılı bir seyir izliyor. Aile şirketlerinde kurumsallaşma için atılması gereken en önemli adımlardan biri, aile anayasası. Aile anayasası sayesinde aile ile şirket arasındaki ilişkinin de kurumsallaşması çalışmaları da başlamış oluyor. Araştırmamız gösteriyor ki, üye şirketlerimiz arasında aile anayasası bulunan veya halen oluşturma sürecinde olanların oranı yüzde 37. Bu zirvede de çeşitli oturumlarda tartışacağımız önemli konular arasında olan aile anayasasının daha fazla üyemiz tarafından benimsenmesi gerektiğine inanıyorum” dedi.
“Yönetim kurullarındaki kadın oranı yüzde 25’ten az”
Aile işletmelerinin sürdürülebilirliğinde ve karar alma süreçlerinde; toplumsal cinsiyet eşitliği ile genç nesillerin katılımının kritik önemde olduğunu belirten Çilingiroğlu, “Anketimizi yanıtlayan aile şirketlerinde yönetim kurullarındaki kadın oranına baktığımızda, yaklaşık yarısında, yüzde 25’ten az kadın üye olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte şirketlerimizde girişimcilik konusunda gelecek nesle destek verme oranının yüzde 36 olduğunu görüyoruz. Ayrıca araştırmamıza katılan şirketlerimiz, ailenin öncelik verilmesi gereken en önemli iş hedefleri arasında çevre ve toplum üzerinde olumlu bir etki yaratmayı ilk sıralarda gösteriyor. Toplumsal sorumluluk bilinci ve toplumsal faydayı aile şirketi olmanın en önemli iki avantajından biri olarak görüyorlar. Şirketlerimiz de tıpkı ülkemiz gibi, eğitim, çalışma ve yönetme boyutunda fırsat eşitliği tanınmış kadınları ve gençleri ile büyüyecek” şeklinde konuştu.
“Nesil devri ve aile anayasası öncelikli”
Çilingiroğlu anket sonuçlarına göre, aile şirketlerinin gelecek planları için en öncelikli başlıklara ve endişelere dair şunları söyledi: “Nesil devri ve aile anayasasını tamamlamak en önemli planlar olurken, önemli endişeler arasında da ailenin şirkette görevlendirilme süreçlerindeki belirsizlikler ve tüm yetkilerin tek liderde toplanmış olması gibi iki önemli tespit yer alıyor. Ailenin de aile işletmesinin de uzun yıllar sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için yani sürdürülebilir aile şirketlerinin oranını artırabilmemiz için aile içi iletişim, aile ile şirketin iletişimi ve şirket içi iletişim en kilit noktalar olarak karşımıza çıkıyor.”
“Aile şirketleri sorumlu kapitalizme liderlik etme potansiyeline sahip”
Zirvenin ilk gününün diğer konuşmacısı ise The Coca-Cola Company Emekli Yönetim Kurulu Başkanı ve Ceo’su Muhtar Kent oldu. 134 yıllık bir geçmişe sahip, 200 ülkede 770 bin çalışanıyla faaliyet gösteren The Coca-Cola Company’deki kariyer deneyimlerini zirve katılımcılarına aktaran Kent konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “COVID-19 pandemisi ile birlikte İkinci Dünya Savaşı’ndan bugüne, belki de en büyük felaketi yaşıyoruz. Bununla birlikte COVID pandemisinin dünya düzenini yeniden şekillendirdiğini ifade edebiliriz. İş dünyası, hükümetler ve sivil toplum arasında kurulacak güç birlikleriyle küresel ekonominin yeniden canlandırılabileceğine, istihdam yaratabileceğine ve pandemi sonrasında daha sağlam temeller üzerine yeniden oturabileceğine inanıyorum. 21. yüzyılın en güçlü eğilimlerinin başında ise sürdürülebilirlik geliyor. Kazandığımız paradan ve paydaşlarımız için yarattığımız değerin yanı sıra bu değerlerin en pahasına yaratıldığı da büyük önem taşıyor. Coca-Cola’da sürdürülebilirlik çalışmalarımızı, kendi işimizin yalnızca hizmet ettiğimiz toplulukların büyümesi takdirde büyüyeceğinin farkındalığıyla yürüttük. Tüm dünyada sayıları 2 milyarın üzerine çıkan ve Y kuşağı olarak adlandırdığımız, 1980-1999 arasında doğan kuşak, iş dünyasından küresel sorunlara karşı daha aktif rol almasını bekliyor. Dünya çapında aile şirketleri işletmelerin üçte ikisini oluşturuyor. Aile şirketleri dünya çapında işgücünün yüzde 60’ını kullanıyor ve küresel gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 70’inden fazlasına katkı yapıyor. Aile şirketleri, bu üstünlük göz önüne alındığında çalışanlarını eğiterek, sorumlu üretimi sağlayarak ve tedarikçilerini etik uygulamalara dahil ederek, sorumlu kapitalizme liderlik etme potansiyeline sahip. Bunun için aile işletmelerinin kurumsallaşması ve nesilden nesle devamlılıklarının sağlanması çok kritik önemde. Başarı hiçbir zaman şahsa bağlı değildir. Kişiler değişebilir ama kurumsal şirketlerde değerler değişmez. Yönetici olarak temel sorumluluk, vakti geldiğinde görevi doğru kuşaklara aktarmaktır. Coca-Cola’da CEO yerime geçecek kişiyi göreve geldiğim ilk gün düşünmeye başlamıştım. Emekliliğe ayrılırken yerime gelecek kişiyi çoktan belirlemiş, ona mentorluk yapmaya başlamıştım. Bu yaklaşım nesilden nesle süren başarının devamı için fevkalade önemlidir. Türkiye’nin dünya ekonomisinde söz sahibi olması için aile şirketlerinin sürdürülebilir büyümesi ve dünyaya açılmalarına ihtiyaç var. Bu da ancak kurumsallaşma, markalaşma, 21. asra uygun ürünler yaratma ve nesilden nesle sağlıklı aktarımla mümkün olabilir.”
Dış Ticaret İstatistikleri, Eylül ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %4,8, ithalat %23,0 arttı
Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2020 yılı Eylül ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %4,8 artarak 16 milyar 9 milyon dolar, ithalat %23,0 artarak 20 milyar 837 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kayseri’ de; ihracat 2020 yılı Eylül ayında, 2019 yılının aynı ayına göre % 12,8 artarak 242 milyon 828 bin dolar, ithalat % 35,5 artarak 108 milyon 599 bin dolar olarak gerçekleşti. Bir önceki aya göre ise Kayseri’ de ihracat % 17,1 artarken, ithalat % 5,6 azaldı.
Ocak-Eylül döneminde ihracat %10,9 azaldı, ithalat %1,5 arttı
Genel ticaret sistemine göre ihracat 2020 yılı Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %10,9 azalarak 118 milyar 325 milyon dolar, ithalat %1,5 artarak 156 milyar 186 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Eylül ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracat %8,4, ithalat %15,5 arttı
Enerji ürünleri ve  parasal  olmayan  altın hariç ihracat,  2020  Eylül  ayında  %8,4 artarak  14 milyar 335 milyon dolardan, 15 milyar 541 milyon dolara yükseldi.
Eylül ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat %15,5 artarak 12 milyar 784 milyon dolardan, 14 milyar 769 milyon dolara yükseldi.
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret fazlası Eylül ayında 772 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi %11,8 artarak 30 milyar 311 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı %105,2 oldu.
Dış ticaret açığı Eylül ayında %189,6 arttı
Eylül ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %189,6 artarak 1 milyar 667 milyon dolardan, 4 milyar 828 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2019 Eylül ayında %90,2 iken, 2020 Eylül ayında %76,8’e geriledi.
Dış ticaret açığı Ocak-Eylül döneminde %79,5 arttı
Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı %79,5 artarak 21 milyar 93 milyon dolardan, 37 milyar 862 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2019 Ocak-Eylül döneminde %86,3 iken, 2020 yılının aynı döneminde %75,8’e geriledi.
Eylül ayında imalat sanayinin toplam ihracattaki payı %94,8 oldu
Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2020 Eylül ayında imalat sanayinin payı %94,8, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %2,9, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,8 oldu.
Ocak-Eylül döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı %94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,3, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,7 oldu.
 Eylül ayında ara mallarının toplam ithalattaki payı %74,9 oldu 
Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2020 Eylül ayında ara mallarının payı %74,9, sermaye mallarının payı %14,4 ve tüketim mallarının payı %10,5 oldu.
Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2020 Ocak-Eylül döneminde ise ara mallarının payı %75,4, sermaye mallarının payı %13,9 ve tüketim mallarının payı %10,5 oldu.
Eylül ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu Eylül  ayında  ihracatta  ilk  sırayı  Almanya  aldı.  Almanya’ya   yapılan  ihracat 1 milyar 517 milyon  dolar olurken, bu  ülkeyi  sırasıyla;  1 milyar 142 milyon dolar ile  Birleşik Krallık,  947 milyon dolar ile  ABD, 799 milyon dolar ile İtalya, 798 milyon  dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %32,5’ini oluşturdu.
Ocak-Eylül döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 11 milyar 277 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 7 milyar 546 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 7 milyar 241 milyon dolar ile ABD, 6 milyar 243 milyon dolar ile Irak ve 5 milyar 526 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %32,0’ını oluşturdu.
İthalatta ilk sırayı Çin aldı
İthalatta ise Çin ilk sırayı aldı. Eylül ayında Çin’den yapılan ithalat 2 milyar 161 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 2 milyar 71 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 553 milyon dolar ile Rusya, 1 milyar 122 milyon dolar ile İsviçre, 1 milyar 83 milyon dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %38,3’ünü oluşturdu.
Ocak-Eylül döneminde ithalatta ilk sırayı Çin aldı. Bu dönemde, Çin’den yapılan ithalat 16 milyar 381 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 14 milyar 714 milyon dolar ile Almanya, 12 milyar 842 milyon dolar ile Rusya, 8 milyar 760 milyon dolar ile ABD ve 6 milyar 485 milyon dolar ile Irak izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %37,9’unu oluşturdu.  Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %6,7 arttı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2020 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre ihracat %6,7 arttı, ithalat %0,4 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2020 yılı Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat %0,7, ithalat ise %19,7 arttı.
Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %3,3 oldu
Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Eylül ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,8’dir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,3’tür. Ocak-Eylül döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,4’tür.
Eylül ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %83,6’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %12,3’tür. Ocak-Eylül döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %81,4’tür. Bu dönemde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %12,7’dir.
Özel ticaret sistemine göre ihracat 2020 yılı Eylül ayında 15 milyar 211 milyon dolar oldu
Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2020 yılı Eylül ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %5,6 artarak 15 milyar 211 milyon dolar, ithalat %21,2 artarak 19 milyar 992 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Eylül ayında dış ticaret açığı %129,4 artarak 2 milyar 84 milyon dolardan, 4 milyar 781 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2019 Eylül ayında %87,4 iken, 2020 Eylül ayında %76,1’e geriledi.
İhracat 2020 yılı Ocak-Eylül döneminde 111 milyar 948 milyon dolar oldu
Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2020 yılı Ocak-Eylül döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre %10,9 azalarak 111 milyar 948 milyon dolar, ithalat %0,9 artarak 149 milyar 809 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı %66,3 artarak 22 milyar 764 milyon dolardan, 37 milyar 860 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2019 Ocak-Eylül döneminde %84,7 iken, 2020 yılının aynı döneminde %74,7’ye geriledi.

Lexus’tan Hayatı Kolaylaştıran Teknolojik Bir İlk Daha: WhatsApp Deneyim Hattı

Premium otomobil üreticisi Lexus, müşterilerinin hayatını kolaylaştırmak için bir ilke daha imza attı. Otomobillerinde geleneksel el işçiliğini son teknolojiyle buluşturan Lexus, Türkiye’de otomotiv sektörünün yapay zeka ile çalışan ilk WhatsApp chatbot’unu devreye aldı. Böylece kullanıcılar, günlük olarak en çok zaman geçirilen WhatsApp uygulaması sayesinde, Lexus ile 7/24 kesintisiz bir şekilde iletişim kurabilecekler.

Müşteriler bu kanaldan Lexus modelleri ile ilgili detaylı bilgileri, araçların teknik özellikleri, Lexus Showroom bilgileri, Lexus’un satış sonrası hizmetleri, İkinci El Lexus modelleri gibi birçok farklı konuda destek alabiliyor ve dilerlerse Canlı Destek’e bağlanarak Lexus Danışmanları ile görüşmelerini sürdürebiliyor.

Kullanıcılar, Lexus’a ait +905352529090 numarasını kaydederek istedikleri zaman, yazılı olarak veya emojiler göndererek WhatsApp uygulamasıyla iletişim kurabiliyorlar. Türkiye’de WhatsApp üzerinden çalışan ilk otomotiv chatbot’u olarak öne çıkan deneyim hattı, Japon misafirperverliği Omotenashi felsefesine uygun şekilde müşterilerin her zaman rahat bir şekilde iletişim kurmasını sağlıyor.Lexus’un Türkiye’nin önde gelen teknoloji firmalarından Jetlink işbirliği ile geliştirdiği WhatsApp Deneyim Hattı, sahip olduğu yapay zeka sayesinde yeni bilgiler öğreniyor, hiçbir bilgiyi unutmuyor ve bu sayede kullanıcı deneyimini daha da ileriye taşırken, doğal dil işleme ile kullanıcıların yazdıklarını ve emojileri anlayıp yanıt verebiliyor.

İçerideki Tehditleri Ortadan Kaldırmak için İnsanların Güvenlik Duvarı Olması Gerekiyor
2020’nin ilk yarısında FortiGuard Labs ekibi, değişen çalışma ortamlarının ve kişisel cihazların daha fazla kullanılmasının siber saldırganlara kurumsal ağlara sızmak için yeni fırsatlar sunduğunu ortaya çıkardı. Son zamanlarda saldırganların en çok başvurduğu yöntemler arasında oluşturması ve uygulaması çok kolay olan, aynı zamanda yasal gibi görünen oltalama e-postaları yer alıyor. Her ne kadar bu yeni bir yöntem olmasa da bu tür sosyal mühendislik saldırılarının ikna kabiliyeti ve verdiği hasar, çalışanların işlerine uzaktan devam etmesiyle ve ekiplerinden ayrı kalmasıyla büyümeye devam ediyor.
İçerideki Tehdit Riskini Azaltmak
Çalışanlar kurumsal ağların ve ellerinde bulundurdukları verinin güvenliğine yönelik büyük risk barındırıyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre kurumların yüzde 68’inin içeriden oluşan bir saldırı yaşama ihtimali olduğunu düşünmesi de bu sorunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Kötü amaçlı içeridekiler olarak değerlendirilen kişilerin yanı sıra bu tehditler “yanlışlıkla hata yapan içeridekiler” olarak adlandırılan bir grupla da bağlantılı. Aynı araştırmaya göre güvenlik ekipleri, oltalama saldırılarının kurbanı olmayı içerideki tehditlerin en büyük sonucu olarak görüyor (yüzde 38). Ardından özel oltalama saldırıları (yüzde 21), zayıf parola (yüzde 16), şüpheli web sayfalarını ziyaret etme (yüzde 7) geliyor. Başka bir deyişle yasal olup olmadığını kontrol etmeden tıklanan bir bağlantı ya da indirilen bir dosya, siber saldırganlara kapıyı açmak için yeterli.
İlgisiz ve ihmalkar davranışlar, özellikle veri ihlalinde kurumları uzun süre etkileyen sonuçlara neden olabiliyor. Çalışanların da uzakta olup şüpheli bir e-postaya dair fikirlerini almak için iş arkadaşının masasına yürüyemiyor olması da bu kişileri sosyal mühendislik saldırılarına daha açık hale getiriyor. Bu göz önünde bulundurulduğunda CISO’ların, ağlarını güvenli tutma ve içerideki tehdit riskini azaltma konularında oynadıkları rolü anlamaları için kendi çalışanlarının siber güvenlik farkındalığına önem vermesi artık çok daha önemli hale geliyor.
Güvenlik Kültürüyle İnsanlardan Güvenlik Duvarı Yaratmak
Çalışanların en iyi savunma hattı olabilecekleri düşünüldüğünde CISO’ların kendi kurumlarını korumak için çalışan eğitimlerini ve farkındalığını siber güvenlik stratejilerine dahil etmesi kritik öneme sahip. Bu tekniği benimseyen liderler, çalışanlarının birçok tehditle karşılaşmaya hazır hale geldiğinden emin olabiliyor.
İş unvanları veya rolleri ne olursa olsun, tüm çalışanların güvenlik olaylarının yaratabileceği sonuçları ve hem kurumu hem de kendilerini nasıl etkileyebileceğini anlaması gerekiyor. Tüm kurumda uygulanacak stratejik bir yaklaşımın önemi, 200’den fazla CISO’nun katıldığı 2019 Forbes Insights anketinde de öne çıkıyor. Önümüzdeki 5 yılda fonu göz önünde bulundurulduğunda önceliklendireceği güvenlik inisiyatifleri sorulduğunda, yüzde 16’lık bir kesim, güvenlik kültürünün oluşturulması cevabını verdi.
İlk aşamada CISO’ların iyi bir siber hijyen temelini oluşturmak için çalışanların siber güvenliği ciddiye almalarına yardımcı olması çok önemli. Bunu gerçekleştirmek için aşağıda bazı yöntemler yer alıyor:
Siber Farkındalık Eğitimini Önceliklendirmek
Sosyal mühendislik saldırıları, başarılı olduğu için kurumları sıkça hedef alıyor. Hatta Verizon’un 2019 Veri İhlali Araştırma Raporu’na (DBIR) göre veri ihlallerinin yaklaşık üçte biri bir şekilde oltalama saldırısıyla bağlantılı. Bu riski ortadan kaldırmak için CISO’ların çalışanları oltalama, özel oltalama (spear phishing), SMS ile kimlik avı (smishing) veya diğer teknolojik destek dolandırıcılığı şeklinde karşılarına çıkan yaygın saldırılara karşı eğitmesi lazım. Bu dersler online buluşma ortamları, video chatler veya e-postalar üzerinden verilse dahi mutlaka önceliklendirilmesi gerekiyor. Çalışanların bu tehditleri ve tehditleri ele veren ipuçlarını anlaması, sahte e-postaların veya kötü amaçlı web sayfalarının kurbanı olmasını engellemeye büyük ölçüde yardımcı olabilir.
Bu eğitimlerde siber dolandırıcılığın yaygın belirtilerinin (“ücretsiz” fırsatların promosyonu gibi) yanında bilgiyi test etmek ve hangi çalışanın daha fazla yardıma ihtiyacı olduğunu ortaya çıkarmak için oltalama örneklerinin bir simülasyonunun da yer alması gerekiyor. Bu tür yöntemler uygulandığında çalışanlar bir sosyal mühendislik saldırısının hedefi olduğunu daha iyi anlayabilir ve buna karşı daha doğru tepkiler verebilir. Fortinet’in NSE Eğitim Enstitüsü, çalışanları artan siber saldırı riskine karşı eğitmek ve tehditleri nasıl tespit edebileceklerini göstermek için ücretsiz bir Bilgi Güvenliği Farkındalık eğitim hizmeti sunuyor.
Güvenlik Ekipleri ve Diğer Departmanlar Arasında İşbirliği Oluşturmak
Siber güvenlik, özellikle siber tehditlerin büyümeye devam ettiği, daha akıllı ve fark etmesi zor hale geldiği için sadece güvenlik ve BT ekiplerinin sorumluluğunda olmamalı. Çalışanların oltalama saldırılarını tespit edebileceklerinden emin olmasına ek olarak liderlerin güvenlik ekipleri ve diğer departmanlar arasında işbirliğini de teşvik etmesi gerekiyor. Güvenlik ekipleri riskleri ve tehditleri tespit etme konusunda uzman olsa da diğer departmanlar, siber farkındalığa sahip olmayan çalışanlar için bile ofiste veya uzaktan çalışma ortamlarında uygulanması kolay, kullanıcı dostu ilkelerin oluşturulmasında kritik rol oynuyor.
Birlikte çalışma gibi aktiviteler sayesinde CISO’lar kurumdaki tüm birimlerin siber güvenlik ilkelerine dair farkındalığa sahip olduğundan ve davranışlarının tüm kurumda yaratabileceği etkinin bilincinde olduğundan emin olabiliyor. Çalışanların güvenli siber güvenlik uygulamalarını ve davranışlarının yaratabileceği sonuçları anlamalarına yardımcı olmak, bu kişilerin evden çalışırken bile şüpheli bir e-posta veya web sitesiyle karşılaştıklarında verdiği tepkilerin iyileşmesini sağlıyor.
Çalışanlar neyin beklendiğini bildiğinde ve ekibin bir parçası gibi hissettiğinde en iyi uygulamaları gerçekleştirmeye ve standart şifreyi değiştirmeyi unutmak veya güçlü şifre kullanmaktan kaçınmak gibi “yanlışlıkla hata yapan içeridekiler”in neden olabileceği sorunların kaynağındaki davranışları ortadan kaldırmaya teşvik edilmiş oluyor. Bu ilkeleri takip eden çalışan sayısı arttıkça kurumun ilk savunma hattı görevi gören insan güvenlik duvarları da o kadar güçlü oluyor.
En İyi ve Basit Uygulamaları Oluşturmak
Bir sosyal mühendislik saldırısında nelere dikkat etmesi gerektiği gösterilen çalışanlar, ilerleyen aşamalarda bazı yönlendirmelere ihtiyaç duyabiliyor. Şüpheli görünen bir e-postayı görmezden gelmek veya silmek kolay ancak e-postayı alan kişiyi şüphelendirmeyen normal görünenlerde daha dikkatli olmak gerekiyor. Böyle bir durumda CISO’ların çalışanlarını “Gönderen kişiyi tanıyor muyum?”, “Böyle bir e-posta bekliyor muydum?”, “Bu e-posta heyecan veya korku gibi hisler uyandırıyor mu?” ve “Hızlı davranmam mı söyleniyor?” gibi soruları sormaya yönlendirmesi gerekiyor.
Bu sorular, bir e-postanın kötü amaçlı olup olmadığına dair kafa karışıklığının ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. Ancak e-posta alıcısının kendisini ve kurumunu koruması için mutlaka ekstra adımlar atması gerekiyor. Bağlantıya tıklamadan, beklenmedik ekleri açmadan önce göz gezdirmek, e-postayı gönderen kişiyle iletişime geçerek gerçekten onun gönderip göndermediğini öğrenmek ve şüpheli görünen e-postaları BT veya güvenlik ekibine bildirmek, atılabilecek adımlar arasında yer alıyor. Bu adımları çalışanlarına ilk aşamada açıklayan CISO’lar, olumsuz sonuçların önüne geçebiliyor.
Siber farkındalık, kurumları güvende tutmak için kritik öneme sahip. Çalışanlar farkında olmasa bile davranışları, siber saldırganların hassas veriye erişmesi için gerekli kapıyı açabilir.
Departmanlar ve güvenlik ekipleri arasında eğitime ve işbirliğine öncelik veren CISO’lar, güçlü bir güvenlik kültürünün temelini oluşturabiliyor. Şüpheli davranışları tespit etmek, cihazları güncel tutmak ve siber alışkanlıkları uygulamak, insanların oluşturduğu güvenlik duvarının sağlam kalması için tüm iş alanlarının temeline işlenmesi gerekiyor.

Şua İnşaat’tan Yüksek Tasarruflu Proje: Elite Concept

İnşaat sektörünün öne çıkan firmalarından Şua İnşaat, 28yıldır sürdürülebilirlik misyonu çerçevesinde çevreye duyarlı ve insana saygılı projeler üretiyor. Son yılların yükselen değeri Kadıköy Fikirtepe’de konumlanan son projesi Elite Concept ile gelecek nesillere daha güzel ve yaşanabilir bir dünya bırakma hedefini benimseyen Şua İnşaat, akıllı telefon ya da tabletlerle internet bağlantısı üzerinden kontrolü sağlanabilen akıllı ev konsepti ayesinde yüksek enerji verimliliği ve su tasarrufu sağlıyor. Gri su arıtma sisteminin kullanıldığı projede, ortak alanların aydınlatma ve sıcak su ihtiyacı için güneş enerjisinden yararlanılıyor. Dünyaca ünlü prestijli projelerde kullanılan ve güneşe karşı yüksek performanslı koruma sağlayan özel camların tercih edildiği Elite Concept’te, ısı ve aydınlatma amaçlı enerji kullanımından ciddi oranda tasarruf sağlanırken aynı zamanda işletme maliyetlerinin minimuma düşürülmesi ve aidatların azaltılması hedefleniyor.

Hayata geçirdiği projelerle bulunduğulokasyonların mimari, sosyal ve finansal gelişimine öncülük eden Şua İnşaat; çevrecive doğaya dost ev tasarımlarıyla hayata geçirdiği Elite Concept projesi ile yüksekenerji verimliliği ve su tasarrufu sağlıyor. İstanbul’un en gözde lokasyonlarından Kadıköy Fikirtepe’dekonumlanan Elite Concept, akıllı telefon ya da tabletlerle internet bağlantısıüzerinden kontrolü sağlanabilen akıllı ev konsepti ile hayatı kolaylaştırıyor. EliteConcept; eğlence, kültür, alışveriş, yatırım ve hayatın tam merkezindeki konumununyanı sıra İstanbul’un dört bir yanına hakim manzarasıyla elit bir yaşamkonsepti sunuyor. Pek çok farklı ulaşım alternatifinin kesişim noktasında yeralan proje, ulaşım maliyetlerinin yanı sıra zamandan da büyük tasarrufsağlıyor.

Hem tasarruflu hem de çevreci

Yüksek enerji verimliliği ve su tasarrufunun sağlandığı Elite Concept projesinde gri su arıtma sistemi ile banyo, mutfak ve lavabolarda kullanılan sular ve yağmur suları arıtılıyor. Bu sayede tüm peyzajalanlarının sulama çalışmaları ve klozet rezervuarlarında kullanılacak suihtiyacı karşılanıyor. Projede ortak alanların aydınlatma ve sıcak su ihtiyacı için ise güneş panelleri ile güneş enerjisinden yararlanılıyor. Projenin tümbu uygulama yöntemleri sayesinde hem çevre korunuyor hem de tasarruf sağlanıyor. Aynı zamanda işletme maliyetlerinin minimuma düşürülmesi veaidatların azaltılması hedefleniyor.

Panoramik manzara, ısı tasarrufu sağlayan özel camlar

EliteConcept, bir yanda adalar, deniz ve tarihi yarımadanın göz alıcı siluetini diğer yanda Çamlıca’yı gören İstanbul’un dört bir yanına hakim manzarasıyla öne çıkıyor. Yüzde 90 cam panoramik cephe mimarisi ile bu manzarayı kesintisiz olarak izleyebilmeyi mümkün kılan projede, modern zamanların Babil Kulesi olarak adlandırılan Dubai’deki Burj Al Khalifa ve dünyanın en yüksek kulesiolmaya hazırlanan Cidde’deki Jeddah Tower gibi prestijli projelerde kullanılan Amerikan menşeli Guardian markasının reflekte camları kullanılıyor. Güneşe karşı yüksek performanslı koruma ve ısı tasarrufu sağlayan bu özel camlar, daireiçlerinde ısı ve morötesi ışık artışına neden olabilecek güneş enerjisini enaza indirerek sıcak havalarda klima kullanımını minimize ediyor. Her türlüuygulama için görünür ışık iletimini ise maksimum noktaya çıkararak aydınlatmaihtiyacını azaltıyor.

Dairelerin etrafını saran balkonlar ile ferah bir yaşam

İstanbul’daki yüksek katlı projelerdeeşine az rastlanır şekilde dairelerin etrafını çepeçevre saran balkonları ilede farklılaşan Elite Concept, bu sayede sakinlerine hava alma ve gelen güneşışığını kırarak manzarayı kusursuz bir şekilde izleme fırsatı sağlıyor. Bumimari özellik ayrıca pencere temizliğinin daireler tarafından kolaylıklayapılabilmesine imkan tanıyor. Projenin açılabilen pencereleri ferahlık hissinidaha da artırırken evler de rahatlıkla havalandırılıyor.

785 konut, 26 ticari ünite ve sosyal yaşam alanı

EliteConcept; 24 katlı 3 blokta 1+1’den 4+1’e kadar çeşitli büyüklük ve özellikte785 konut, 26 ticari ünite ve sosyal yaşam alanlarından oluşuyor. Yüzde 75’isosyal donatı ve peyzaj alanlarına ayrılan projenin sosyal tesisleri içinde;kapalı havuz, sauna, buhar odası, fitness center, cafe, süs havuzları, koşu veyürüyüş parkurları, çarşı otoparkı ve kapalı otopark yer alıyor. Blokzeminlerinde yer alan çarşı caddedeki mağazalar ise giyimden gıdaya, eczanedenmarkete, banka şubelerinden ATM’lere kadar tüm önemli ihtiyaçlara yanıt verecekşekilde tasarlandı. Projeaynı zamanda Fikirtepe bölgesinin kendi içerisinde açıkteras bahçeleri bulunan tek projesi olarak öne çıkıyor.

Ulaşım maliyetleri ve zamandan büyük kazanç

Kara, deniz, hava yolu ve raylı sistem gibi pekçok farklı ulaşım alternatifinin kesişim noktasında yer alan Elite Concept hem ulaşım maliyetleri hem de zamandanbüyük tasarruf sağlıyor. E-5 karayoluna 1 dakikamesafede, metro ve metrobüsün yanı başında yer alan Elite Concept yaklaşıkolarak; Bağdat Caddesi’ne 6 dakika, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne 5 dakika,Avrasya Tüneli’ne ve Harem Arabalı Vapur İskelesi’ne 8 dakika, Kadıköy vapuriskelesine, Moda sahiline ve Kalamış Marina’ya 10 dakika ve İstanbul SabihaGökçen Havalimanı’na 20 dakika, Akasya AVM’ye 400 metre ve Emaar Square Mall’a ise 1km mesafede konumlanıyor. Bunların yanı sıra çevresinde birçok eğitim kurumu vehastane yer alıyor.