Ekonomi-teknoloji haberleri (30.03.2021)

İNŞAAT SEKTÖRÜ GRUP ŞİRKETLERİN KDV ERİTME YERİ DEĞİLDİR

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Kayseri başkanı Ali Özcan gündeme özel açıklamalarda bulundu.

ASKON Kayseri Başkanı Ali Özcan hammadde tedariği ve pandemi yasaklarına ilişkin önemli konulara değindi: “ Sanayileşme Anadolu’dan başlamalıdır. Türkiye’nin ilk 500 firmasının 170 tanesi İstanbul’da olmak üzere Marmara bölgesindeki 4 büyük ilinde toplam 234 firma yer alıyor. Bu da neredeyse yarısı anlamına geliyor. Marmara bölgesindeki yoğunlaşmayı Anadolu’ya taşıdığımız zaman ülkemiz daha rahat bir nefes alacaktır. Anadolu’daki sanayileşmenin yavaş olması neticesinde yaşam farklılıkları da oluşuyor. Örneğin Gayrisafi milli hasılaya baktığımızda yine fabrika temelli illerin önde yer aldığını görüyoruz. Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yılda 29 bin TL iken 1. Düzey bölgeleri itibarıyla en yüksek olduğu yer  41 bin TL ile İstanbul çevresi oldu. Bu bölgeyi, 33 bin TL ve 31 bin TL ile Ege bölgesi illeri izledi. Biz bu durumu ortaklık kültürü ile birlikte Anadolu’ya taşıyarak sermaye sorununu da çözmüş oluruz.” ifadesini kullandı.

Pandeminin Cezasını İş Dünyası Çekmemeli

Ali Özcan, “Yönetim kurulumuz ve üyelerimizle yapmış olduğumuz istişarelerde ekonomideki sorunları maddeledik. İlk sırada hammaddeye olan ihtiyaç geliyor. Hammadde tedarik edemeyen firmaları zorlu bir süreç bekliyor. Hammadde olduğu gibi yurtdışına gidiyor bu durumda firmalarımızı zorluyor. Bizim önerimiz devletimizin bu hususta kısıtlamalarda bulunmasıdır. İkinci husus pandemi yasakları. Dün itibariyle cumartesi ve pazar günü yasakları döndü. Birçok sektör bundan etkileniyor. Çalışanlar vesilesi ile tüm vatandaşlar etkileniyor. Üçüncü husus ise inşaat sektörünü kdv üzerinden okumaya çalışan yapılar mevcut. İnşaat sektörünü basit düzeye indirgenmesine karşıyız. İnşaat sektörü grup şirketlerinin KDV eritme yeri değildir.” dedi.

Dijital ekonominin kazananları “Micro Focus Universe 2021” ile sanal ortamda bir araya geldi!

Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden Micro Focus’un en önemli müşteri ve iş ortağı etkinliği “Micro Focus Universe 2021” 23-24 Mart tarihlerinde sanal ortamda gerçekleştirildi. 10 binin üzerinde katılımcının izlediği etkinlikte farklı sektörlerden şirketler başarı hikayelerini paylaşırken, uzmanlar da dijital ekonomide kazanmanın yollarını açıkladı.

Uluslararası yazılım devi Micro Focus, en önemli müşteri etkinliği “Micro Focus Universe 2021”i “Dijital Ekonomide Kazanın” başlığıyla 23-24 Mart tarihlerinde gerçekleştirdi. Micro Focus’un 30’dan fazla uluslararası müşterisinin gerçek kullanım senaryolarını ve deneyimlerini paylaştığı etkinlikte katılımcılar, Micro Focus’un vizyonu ve kritik ürün yatırımları hakkında da bilgi edindiler. Uzmanlardan dijital ekonomide kazanmak için gerekenlere dair en kritik bilgileri ise dinleme fırsatı elde ettiler.

Başarı hikayeleri paylaşılacak
Açılışta Micro Focus CEO’su Stephen Murdoch’un yanı sıra Jaguar Racing Takım Direktörü James Barclay, PwC İngiltere Pazar ve Müşteri Başkanı Marco Amitrano ile DXC Technology Stratejik Ortağı Mark Hughes’un keynote konuşmacı olarak yer aldığı etkinlik; EMEA, AMERICAS ve APJ olmak üzere üç ayrı bölgede eş zamanlı olarak sanal ortamdaa gerçekleştirildi. Katılımcılar, Türkiye’nin dahil olduğu EMEA bölgesindeki etkinlikte 2 gün boyunca farklı ülkelerden sektöründe öncü firmaların gerçekleştirdiği başarı hikayeleri, Micro Focus’un uzman kadrolarının gerçekleştirdiği teknik sunumlar, 1’e 1 canlı görüşmeler ve üst düzey yönetici toplantıları ile bir araya gelme fırsatı yakaladı. Böylelikle farklı şekillerde iletişim ve etkileşim sağlanarak, global düzeyde bir etkinlik gerçekleştirildi.

“Kaliteden Ödün Vermeden Daha Hızlı Yenilikçi Ürün Çıkarma”, “Sürekli Kalite Zihniyetine Öncü Olmak”, “Dönüşüm Siber Dayanıklılık Gerektirir”, “Ana Bilgisayar Erişimi ve Güvenliği: Ana Bilgisayar Neden Modernleştirilmiş Koruma Ve Bağlantıya İhtiyaç Duyar”, “Bilgi Yönetimi ve Yönetişim”, “Çalkantılı Zamanlarda İşletmelere Yönelik Dijital Tehditlerle Nasıl Başa Çıkılır”, “Uçtan Uca Uygulama Testleri İle Daha Hızlı, Daha İyi ve Daha Uygun Maliyetli Çözümler Sunmak” gibi birçok farklı başlıkta derin iç görü sunan konuşmaların yer aldığı etkinlikte, Türkiye’den de bankacılık, perakende, enerji ve teknoloji sektöründe alanında öncü firmaların başarı hikayesi sunumları izleyeciler ile paylaşıldı. Kullanılan teknoloji ve yaklaşımlarla ne tür kazanımlar elde ettiklerini gerçek zamanlı kullanım senarryoları üzerinden paylaşma şansı elde etti.

10 binin üzerinde katılımcı

Dünyanın en büyük patent portföylerinden birine sahip olan Micro Focus, ileri teknolojisi ve yenilikçi ürün çıkarma hızıyla sektörünün öne çıkan şirketleri arasında yer alıyor. Şirket son 24 ayda 1.000’den fazla yeni ürün versiyonu yayınladı. Micro Focus son olarak 23 Mart tarihinde, kurumların dijital dönüşümlerini sağlarken BT operasyonlarını da güçlendirmeye yönelik olarak veri analitiği ve bulut teknolojilerini ortak bir platformda sunan OPTIC’in lansmanını gerçekleştirdi. OPTIC, tek bir platform üzerinde, modüler bir yaklaşımla, veriye dayalı iş zekasından maksimum faydalanma ve bulut teknolojilerini optimize etme yeteneğiyle şirketlerin dijitalleşme sürecindeki değişen beklentilerini karşılarken, BT’nin dönüşüm yolculuğunu basitleştirmeyi hedefliyor. Sunduğu yüksek teknolojiyle sektörde güçlü bir yere sahip olan Micro Focus, müşterilerin sorun yaşamadan dönüşmesi konusunda da en önemli iş ortağı konumunda. Bu nedenle Micro Focus Universe 2021 etkinliği dünyanın dört bir yanında ilgiyle beklenen etkinlikler arasında gösteriliyor.

Vertiv ve Green Mountain Veri Merkezi Sürdürülebilirliğinde Çıtayı Yükseltiyor

Dünyanın en verimli veri merkezlerinden biri, Vertiv’in sektör lideri güç ve termal yönetim teknolojileriyle, daha çevreci hale geldi

Küresel bir kritik dijital altyapı ve süreklilik çözümleri sağlayıcısı olan Vertiv (NYSE: VRT) ve Norveçli kolokasyon (sunucu barındırma) sağlayıcısı Green Mountain halihazırda dünyanın en yeşil veri merkezleri arasında bulunan veri merkezinde verimliliği ve sürdürülebilirliği daha da artırmak için en son teknolojileri hayata geçirdi.

Bir dağın derinliklerine oyulmuş eski bir NATO tesisinde bulunan DC1-Stavanger veri merkezi, yüzde 100 yenilenebilir hidroelektrikle çalışıyor ve tüm yıl boyunca sürekli 8 santigrat derecelik ısı sağlayan fiyorttan gelen bir suyla soğutuluyor. Bu eşsiz konum yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmada ve sıfıra yakın karbondioksit operasyonları için soğutucu ekipmanları en aza düşürmede büyük avantaj sunuyor. Yine de tüm veri merkezleri gibi bu veri merkezi de optimum çalışma süresini korumak için kesintisiz güç kaynakları (UPS) ve termal yönetim sistemlerine ihtiyaç duyuyor.
Green Mountain’in tasarım ve ürün müdürü Alexander de Flon Rønning konuyla ilgili şunları söyledi, “Yaptığımız her şeyi etkileyen sürdürülebilirlik kavramı, yeni kolokasyon merkezleri (sunucu barındırma merkezleri) inşa ettiğimizde de çok büyük önem taşıyor ve içerisinde birçok yeni özellik barındırıyor. Bütün müşterilerimiz enerjimizi nereden aldığımızı görebiliyor. Bu bizim için en önemli fark yaratan unsur”.

Vertiv Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Başkanı Giordano Albertazzi de şunları ifade etti:
“Avrupa’nın en büyük bulut ve veri merkezi operatörleri tarafından imzalanan The Climate Neutral Data Centre Pact, (İklim Nötr Veri Merkezi Paktı) veri merkezi endüstrisinin çevresel ayak izini azaltmaya yönelik en son taahhüdünü temsil ediyor. Sürdürülebilir ve dijital bir geleceğe etkili bir geçiş, hem yeni ve son teknoloji veri merkezi tesislerinin kurulmasını, hem de en yeni ve en verimli teknolojilerden yararlanmak için mevcut alanların geliştirilmesini gerekli kılıyor. Vertiv bu çabayı desteklemekten gurur duyuyor.”
Green Mountain yöneticileri kapsamlı bir araştırmadan sonra Vertiv teknolojilerini uygulamada görmek ve en yüksek performansını test etmek için İtalya’daki Vertiv Müşteri Deneyimi Merkezi’ni ziyaret etti. Sonuç olarak, Green Mountain, toplam 5 MW’lik soğutma kapasitesi için yüksek verimli Vertiv™ Liebert® PCW soğutulmuş su çevre birimlerini seçti. Liebert PCW, en son teknolojilerin kombinasyonu ve tüm dahili bileşenlerin aerodinamiğini optimize eden bir iç tasarım sayesinde yüksek verimlilik standartları sağlıyor. Vertiv ayrıca paralelde uygulanan başka bir proje için UPS sistemlerinin tedarikçisi olarak seçildi. Bu kapsamda projeye geleneksel VRLA pil sistemlerine göre daha uzun ömürlü bir alternatif olan lityum iyon pil yedeğiyle desteklenen birkaç Liebert® EXL S1 UPS sistemleri tedarik ediyor.

Alexander de Flon Rønning, “Green Mountain için yeni bir ekipman satın alırken ürünlerin ve tedarikçilerin sürdürülebilirliği kilit faktördür. Vertiv gördüğüm en yüksek enerji verimliliğine sahip teknolojileri üretiyor ve bu teknolojiler, hali hazırda son derece yüksek bir derecelendirmeye sahip olan genel sürdürülebilirliğimizi daha da geliştirecek. Ayrıca Vertiv’in sistemleri coğrafi olarak bulunduğumuz alana sığabilecek kadar kompakt bir yapıya sahip”, diye vurguladı.

De Flon Rønning, “COVID-19 sırasında projeyi yönetmek zordu” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm fabrikaların kapanacağından ve teslimatların duracağından endişeliydik. Neyse ki Vertiv geldi ve birçok konuda yardımcı olmanın yanı sıra sevkiyat takibini yaptı, kapalı sınırlara ve lojistik zorluklara rağmen ekipmanların sorunsuz şekilde teslim edilmesini sağladı. Eğer Vertiv sevkiyatlarda yardımcı olmasaydı, projeyi zamanında tamamlayamazdık.

De Flon Rønning sözlerini şöyle tamamladı, “Başka projeleri oluştururken de Vertiv’in veri merkezi teknolojisinden yararlanacağız. Biz bir ortak seçerken, bu seçimi uzun vadeli bir ilişki için stratejik bir bakış açısıyla yapıyoruz”, dedi.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’na International Renewable Energy Agency (IRENA) [1], [2], [3], göre veri merkezleri; teknoloji inovasyonunun, enerji verimliliğinin, yenilenebilir enerjinin ve dijitalleşmenin sağladığı veri ekonomisinin merkez üssü olarak çok önemli bir rol oynuyor.

Green Mountain gibi veri merkezi operatörleri, sürdürülebilir enerji geçişini hızlandırmak isteyen ve güce ihtiyacı olan diğer endüstrilerin izleyebileceği örnek bir model olarak alınabilir.

TUKAŞ METRO TÜRKİYE İLE 10X20X30 GİRİŞİMİNDE YERİNİ ALDI

55 yılı aşkın süredir lezzeti ve kalitesi ile evlerin vazgeçilmezi olan Tukaş, Dünya Kaynakları Enstitüsü (World Resources Institute -WRI) tarafından başlatılan “10x20x30” girişimine katılan Metro Türkiye’nin 20 gönüllü tedarikçisinden biri oldu.

Birleşmiş Milletler’in 17 maddelik sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden biri olan ‘’gıda atıklarının azaltılması’’ konusunun desteklemesi için başlatılan “10x20x30” girişiminde amaç, katılımcı firmaların gıda atıklarını 2030 yılına kadar %50 oranında azaltması. Tamamen gönüllülük esasına dayanan girişim, dünyada hızla artan gıda israfının tedarik zincirinde bulunan her bir halkada en aza indirilmesini hedefliyor.

‘’Doğaya hep özen gösterdik’’ mottosu ile kaliteli gıdayı gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakma bilinciyle sofralara getiren Tukaş, Metro Türkiye önderliğinde başlatılan bu projeye verdiği destekle bu konudaki hassasiyetini ortaya koyuyor.

Uzun süredir sözleşmeli tarım yaparak sürdürülebilir tarım politikalarını benimseyen, ambalaj atıklarını sistemli bir şekilde azaltan, üretim atıklarını düzenli şekilde geri dönüşüm için ayıran ve üretim süreçlerinde harcanan suyu arıtma tesisi ile ekosisteme geri kazandıran Tukaş, gönüllü olarak katıldığı “10x20x30” girişimi ile çevre bilincini bir kere daha ispatlıyor.

Papara yeni eklenen özellikleriyle zkullanıcı deneyimini zenginleştiriyor

Finansı teknolojiyle birleştiren ve 5 yıl gibi kısa bir zamanda 7.5 milyon kullanıcıyı aşan Papara, sunduğu çözümlere yenilerini eklemeye devam ediyor.

Türkiye’de ödeme teknolojilerini dönüştüren öncü kuruluş Papara, uygulamasını kullanıcı deneyimini zenginleştiren yeni özelliklerle donatmaya devam ediyor.

Kullanıcılarına maliyetsiz ve uğraşsız sahip olabilecekleri bir dijital hesap ve kart sunan Papara, sağladığı finansal hizmet ve ürünlere yenilerini ekledi. “Bağış” özelliği, “bireysel ticari hesap”, “çoklu sanal kart oluşturma”, “işlem geçmişi indirme” ve “abonelikler” eklenen son özelliklerin başında geliyor.

Herkesin dilediği an kolayca ulaşıp, finansal işlemlerini gerçekleştirebildiği Papara, 5 yıl gibi kısa bir sürede elektronik para ve ödeme sistemleri sektöründe dinamikleri değiştiren önemli yeniliklere imza atarak 7.5 milyonu aşkın kullanıcıya ulaştı. Kurulduğu 2016 yılından bu yana katlanarak büyüyen, geçtiğimiz yıl kullanıcı bazında yüzde 100’lük büyüme kaydeden ve ortalama her iki haftada yeni bir özelliği yayına alarak taşları yerinden oynatan Papara, bugün ihtiyaç duyulan çok sayıda finansal hizmeti ücretsiz olarak kullanıcı ile buluşturan bir süper uygulama (SuperApp) haline geldi.

Bireysel Ticari Hesap

Zaman ve maliyetten uzak finansal işlemlere dijital çözümler üreten Papara, kullanıcılarına artık bireysel ticari hesap başvuru imkânı sunuyor. Ticari hesaba başvuru yapılabilmesi için kullanıcının Papara hesabının sözleşmeli hesap türünde ve elektronik posta adresinin onaylı olması gerekiyor. Bireysel ticari hesap sahibi olan şahıs şirketleri, bireysel satıcılar ve bağımsız çalışanlar müşterilerden ödeme almak için Papara numaralarını kullanabiliyor ya da Papara ile QR kod oluşturup anında ücretsiz ödeme alabiliyor. Müşteriler ise bireysel ticari hesap sahiplerine ister Papara hesaplarından isterlerse de hesaplarında kayıtlı olan diğer banka/kredi kartlarından ödeme yapabiliyor.

Her ay 10 Sanal Kart

Papara, anında ücretsiz oluşturulan ve internet harcamalarında kullanılan Papara Sanal Kart’a çoklu sanal kart özelliğini de getirdi. Bu özellik sayesinde onaylı ve sözleşmeli hesap sahibi Papara kullanıcıları, artık bir ay içinde birden fazla Sanal Kart oluşturabilecek ve kartlarını diledikleri gibi isimlendirebilecek. Bu özellik sayesinde her ay en fazla 10 tane ücretsiz Sanal Kart oluşturulabiliyor.

Bağış Özelliği

Paparalı’lar yeni eklenen “bağış” özelliği sayesinde aralarında AKUT, Darüşşafaka Cemiyeti, Tohum Otizm Vakfı, UNICEF ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın da olduğu sivil toplum kuruluşlarına ister kendi adına isterse başkaları adına kolaylıkla bağış yapabiliyor. Bağış uygulaması henüz yeni olmasına rağmen günde 250’den fazla kullanıcı Papara üzerinden kurumlara bağış yapıyor. Papara ile bağış yapmak için ödemeler sekmesinde yer alan Bağış alanını seçmek yeterli oluyor. Bu özellik üzerinden tek seferlik veya düzenli bağış da planlanabiliyor.

Abonelik Takibi

Papara Card’a eklenen “abonelikler” özelliği ile artık her ay düzenli olarak yapılan abonelik ödemeleri takip edilebiliyor. Abonelik ödemeleri iptal edilmek istenirse, ilgili platformdan kart bilgilerinin silinmesine gerek kalmadan kart abonelik ödemelerine kapatılabiliyor. Aynı zamanda, son 1 yıl içerisinde yapılan bütün abonelik ödemeleri de görüntülenebiliyor.

İşlem Geçmişini İndirme

Papara, kullanıcılarına ayrıca harcamalarını detaylı olarak görebilmeleri için işlem geçmişi indirme özelliğini de getirdi. Kullanıcılar “Son İşlemler” bölümünden “İndir” butonuna dokunarak ay bazlı yaptıkları bütün harcamaların detaylarına ulaşabiliyor. Diledikleri tarihi seçip, Excel veya PDF dosyası olarak kendilerine e-posta aracılığı ile iletebiliyor.

Lexus Yeni Elektrikli Araç Konseptiyle Vizyonunu Paylaştı

Premium otomobil üreticisi Lexus, LF-Z Electrified konsept aracının dünya lansmanını gerçekleştirerek marka evriminde yeni bir dönemi başlattı. Konsept aracın lansmanıyla birlikte Lexus gelecek vizyonunu da ortaya koydu.

Dünyanın en geniş premium hibrit araç ürün gamına sahip olan Lexus, aynı zamanda LFA gibi süper spor otomobiller ve F performans modelleriyle segmentinde eşsiz konumuyla öne çıkıyor.

2005’te RX 400h ile başlayan hibrit araç stratejisi, bugün global olarak 2 milyon adede yaklaşan satış başarısına ulaştı. Günümüzde Lexus, dünya çapında 90 civarında ülkeye dokuz hibrit ve bataryalı elektrikli araç satışı gerçekleştiriyor. Markanın yenilikçi yaklaşımı ve elektrikli motorlar konusundaki öncü konumu sayesinde ileriye doğru daha sağlam adımlar atıyor.

“Yeni konsept ile geleceğe daha heyecanlı bakıyoruz”

Markanın yeni konsepti ve vizyonundan heyecan duyduğunu belirten Lexus Türkiye Direktörü Selim Okutur, “Otomotiv endüstrisi değişen müşteri tercihleri ve elektrifikasyonla birlikte 100 yılda bir gerçekleşen bir dönüşümden geçiyor. Grubumuz 20 yıldan fazla bir süredir hibrit araçlarla otomotivde yeni bir çığır açtı ve bu sayede elektrikli motorlar konusunda segmentinde eşsiz bir deneyime sahip. Bu tecrübemizi elektrikli motorların kullanılmasıyla çok daha ileri düzeye taşıyarak iddialı bir performans ve sürüş deneyimi ortaya koyuyoruz. Lexus olarak gelişen pazar ve müşteri ihtiyaçlarına en hızlı cevap verebilme kabiliyetine sahip bir markayız. Benzer şekilde otonom araçlar konusunda da Lexus olarak yenilikçi bir yaklaşım içerisindeyiz. Lexus otonom araç teknolojisiyle insanların hayatını daha da kolaylaştırmayı ve kazaları ortadan kaldırmayı hedefliyor ve aynı zamanda sürücü istediğinde otomobil kullanmanın tadını da çıkarabileceği bir formül geliştiriyor” dedi

Lexus olarak bu yeni konsept ile geleceğe daha heyecanlı baktıklarını ifade eden Okutur, “Lexus’un hibrit motorlarla elde ettiği deneyim ve yenilikçi yaklaşım bu büyük değişime markanın zaten uzun zamandır hazır olduğunu gösteriyor. Bugün sergilenen yeni konsept önümüzdeki dönemde Lexus markasının bu deneyiminin gerçeğe yansıması olacak. Bildiğiniz gibi global olarak ve Türkiye’de de hibrit modelleriyle öne çıkan premium bir markayız ve tüm modellerinde hibrit motor seçeneği sunan tek pemium marka olmamız Lexus’un yenilikçi yaklaşımını ortaya koyuyor” diye konuştu.

2025’e kadar 20 elektrik motorlu Lexus tanıtılacak

Lexus markasının deneyimi ve yenilikçi yaklaşımıyla şekillenen Lexus Electrified vizyonu, yine premium kullanıcıların beklentilerini aşacak otomobillerle tüketiciye ulaşacak.

Lexus’un dünya lansmanını gerçekleştirdiği yeni LF-Z Electrified konsepti de bu anlayışla birlikte tasarlandı. Sürüş performansı, etkileyici tasarım ve yüksek teknoloji kapasitesi ile Lexus’un 2025’te pazara sunmaya başlayacağı özellikleri temsil ediyor.

Elektrikli güç ünitelerinin sunduğu yeni fırsatlarla birlikte Lexus’un kendi has sürüş deneyimi daha ileriye taşınacak.

LF-Z Electrified aynı zamanda gelişmiş teknolojileri ve özel olarak geliştirilen elektrikli araç platformunu kullanıyor. Bu sayede, konvansiyonel araçlara göre batarya ve elektrikli motor, DIRECT4 dört çeker sürüş teknolojisi ve diğer özellikler ideal konuma yerleştirilerek üstün dinamik performanslar elde edilmesi sağlanıyor. Aynı zamanda yakın gelecekte Lexus müşterilerine sunulacak geliştirilmiş bilgi-eğlence sistemlerini de içeriyor.

Lexus 2025 yılına kadar, dünya çapında farklı ülke ve bölgelerin ihtiyacını karşılamak için bataryalı elektrikli araç (BEV), plug-in hibrit (PHEV) ve kendi kendini şarj eden hibrit (HEV) araçlar dahil olmak üzere 20 tamamen yeni veya yenilenmiş model pazara sunacak.

Lexus ana modelleri, sedan ve SUV ürün gamını güçlendirirken aynı zamanda spor modeller, şoförlü kullanıma uygun ve tamamen yeni kategorideki modeller gibi yeni araçlar da sergileyecek.  Lexus, dünya çapındaki müşterilerinin farklı beklentilerini aşarken, aynı zamanda yeni premium değerler de sunarak farkını ortaya koyacak.

Lexus 2025’e kadar tüm modellerinin elektrikli versiyonlarını sunmayı planlıyor ve bu süreçte global satışlarının yarısından fazlasının elektrik motorlu olması bekleniyor. Bununla birlikte 2050’ye kadar tüm modellerinin üretim materyalleri, parça ve araç lojistikleri, bertaraf etme geri dönüşüm dahil yaşam döngüsü boyunca karbon nötr olması hedefi bulunuyor. Lexus araçlarında kullanılacak materyaller de çevresel etkiler göz önünde bulundurularak dikkatlice seçilecek.

Lexus’un geleceği: LF-Z ELECTRIFIED

Lexus’un online tanıtımla ilk kez gün yüzüne çıkardığı LF-Z Electrified konsepti; markanın tasarım, sürüş ve ileri teknolojileri açısından geleceğini temsil ediyor. Bu konseptten ilham alan modeller 2025 yılından itibaren tanıtılmaya başlanacak.

Özel olarak geliştirilen elektrikli araç platformu üzerine yapılan LF-Z Electrified, markanın kendine has sürüş deneyimini daha da ileriye taşımayı hedefliyor.

Aracın dış tasarımı Lexus’a özgü duygusal çekiciliği vurgulayarak bunu arkaya konumlandırılan yüksek güce sahip elektrikli motor ve dinamik performansla kombine ediyor. Aracın içerisinde ise ferah ve minimalist bir tasarım öne çıkıyor. LF-Z Electrified’ın kabin tasarımı Japoncadaki “dizgin” anlamına gelen Tazuna kelimesinden ilham alıyor. Bu insan merkezli Tazuna kokpit tasarımı, at ve binicinin kurduğu ilişkiye benzer şekilde, sürücünün tüm hamlelerini otomobilin en yüksek hassasiyetle tepki vermesini sağlıyor.

Aracın yapay zekası, sürücü ile diyalogları kullanarak kişisel tercihlerini ve sürücünün davranış karakteristiğini öğreniyor. Böylece rota rehberliği ve gidilecek konum hakkında bilgiler verebiliyor.

Artırılmış insan-makine bağlantısı

Lexus Driving Signature (Lexus Sürüş İmzası) diye adlandırılan sürüş tarzı, otomobilin hızlanması, yavaşlaması ve yönlendirmesi sırasında sürücü ile kesintisiz bir iletişim sağlıyor.  LF-Z Electrified’in tasarımı ve mühendisliği de sürüş kalitesini daha ileriye taşıyacak şekilde yapıldı. Batarya ve motor en iyi sürüş hissini sağlayacak şekilde konumlandırıldı ve aracın ağırlık merkezi aşağıya çekildi. Yeni konumlandırma sayesinde yol yüzeyinden gelen gürültü ve titreşimler de azaltıldı.  Böylece Lexus araçlarının öne çıkan sessizliği ve sürüş konforu seviyesi daha da ileriye taşındı. Yeni yerleşimle birlikte kabinde daha fazla yaşam alanı ve konfor da sunuluyor.

Lexus’un yeni DIRECT4 sistemi ise yüksek torka sahip elektrik motorların bağımsız bir şekilde kontrol edilebilmesini sağlıyor. Sistem, sürüş şartlarına göre aracı önden çekişli, arkadan itişli veya dört çeker olarak ayarlayabiliyor. Sürüş hissini değiştiriyor ve otomobile istenen en iyi sürüş postürünü sağlıyor. Sistem, her aksta optimum tahrik gücü dağılımını gerçekleştirerek sürücünün maksimumu almasına imkan tanıyor.

Bununla birlikte elektronik bağlantıya sahip direksiyonun, direksiyon şaftıyla mekanik bir bağlantısı olmaması da sürüş hissini daha ileriye taşıyor ve yoldaki titreşimlerin önüne geçiyor. Sürücü, gelişmiş teknolojiler ve daha yüksek hassasiyetle her koşulda daha heyecan verici bir sürüş kalitesi elde ediyor.

LF-Z Electrified 4,880 uzunluğa, 1,960 genişliğe ve 1,600 mm yüksekliğe sahip. 600 km menzil sunan aracın batarya kapasitesi ise 90 kWh. 400 kW güce ve 700 Nm torka sahip LF-Z Electrified, 0-100 km/s hızlanmasını 3 saniyede tamamlıyor.

 Lexus tasarımın yeni yönü

LF-Z Electrified konsepti aynı zamanda Lexus tasarımının nasıl evrimleşeceğinin de ipuçlarını veriyor. Düşük bir burun ve yükselen arka kısımla birlikte akıcı bir tasarım ortaya konurken, elektrikli aracın eşsiz karakteristiği vurgulanıyor. Daha büyük boyutlara sahip jantlar, aracın dış bölümlerine konumlandırılarak ağırlık merkezi alçaltılıyor ve aracın yolda geniş bir duruşa sahip olmasını sağlıyor.

Tasarımcılar aynı zamanda Lexus’un ikonik ön panjur tasarımı olan “spindle” tasarımını geliştirerek tüm gövdeye aktardı ve aracın daha etkileyici görünmesini sağladı.

Aracın arka bölümünde sade yatay tasarım detayları, jantlarla birlikte güçlü bir görünüm elde edilmesini sağlıyor. İnce, yatay arka ışıklandırma kombinasyonu, yeni nesil Lexus tasarımını temsil eden yeni Lexus logosunu içeriyor.

Tazuna kokpitte açık kabin konsepti kullanıldı

Lexus, LF-Z Electrified’ın kabini Japoncada “dizgin” anlamına gelen Tazuna kelimesinden ilham alarak tasarlandı. Bu yeni tasarım konsepti markanın insan odaklı yaklaşımını daha yüksek seviyeye taşıyor. Buna göre dizginle iletişim kurulan at ve binicinin kurduğu ilişkiden esinlenen Lexus, bu araçta ise kesintisiz etkileşimin direksiyondaki yakın koordinasyona sahip düğmeler ve ön cama yansıtmalı göstergelerle gerçekleştirilmesini sağlıyor. Sürücü gözünü yoldan ayırmadan aracın fonksiyonlarına ve özelliklerine erişebiliyor.

Aracın kalbinde yer alan kokpitte ise gösterge paneli ve diğer unsurlar, yolculara göre biraz daha alçak olarak konumlandırılıyor. Bu da her detayın dikkatlice düşünüldüğü ferahlatıcı bir alan duygusu sunan omotenashi misafirperverlik felsefesine bir gönderme yapıyor. Bununla birlikte tavanı saran panoramik cam tavan da ferahlık hissini artırıyor.

Yeni nesil teknolojiler

LF-Z Electrified konseptinin yapay zeka özelliği, sürücünün tercihlerini sürekli olarak öğrenerek aktif rol oynuyor ve kullanıcıya göre sürücü göstergelerini şekillendiriyor. Sesli komut iletişimi sürüşün daha kolaylaşmasını sağlıyor. Bununla birlikte sesli tanıma özelliği ise sürücünün davranışlarını, tercihlerini öğrenerek sürücüye uygun öneriler yapılmasını da sağlıyor. Sürücü deneyimini geliştirmek adına her alanda destek vererek “yaşam tarzı konsiyerj” hizmeti sunuyor.

Aile ve arkadaşlara özel dijital anahtar sayesinde araca fiziksel anahtar olmadan erişim sağlanabiliyor. Aracın kapılarını açma ve kilitleme gibi özellikleri akıllı telefondan yönetilebiliyor. Hizmet sağlayıcılara verilen dijital anahtar ulaşımıyla birlikte araca paket teslimatı veya araç paylaşımı da yapılabiliyor.

Anahtar taşıyan biri yaklaştığında kapı kolu otomatik olarak çıkıyor. Kapılar, kapı kolunun üzerindeki sensöre hafifçe dokunularak açılıp kilitlenebiliyor. Bununla birlikte araçta yer alan sensörler, etraftaki araçları ve bisikletlileri algılayarak kapının açılmasını engelliyor ve araçtan inilirken yaşanabilecek kaza riskini azaltıyor.

Elektrokromik camdan yapılan panoramik tavan ise istendiğinde karartılabiliyor ve tavanda gece gökyüzünü yansıtan ışıklandırmalar kullanılabiliyor. Tavanın ortasında yer alan dokunmatik panelle ön ve arka yolcuların birbiriyle iletişim kurması sağlanırken arka koltuklarda masaj ve yatma özelliği bulunuyor.

Yeni nesil Mark Levinson ses sistemi ise araçta uluslararası konser kalitesi sunulmasını sağlıyor. Hoparlörlerin hassas bir şekilde kontrol edilebilmesi içerideki herkesin müzikten keyif almasına yardımcı oluyor. Gürültüyü azaltan ses yönetim özelliği, dışarıdan gelen sesleri filtreliyor ve araç içerisindekilerin daha rahat sohbet etmelerini sağlıyor.

LF-Z ELECTRIFIED TEKNİK ÖZELLİKLER

  • Uzunluk (mm) 4,880
  • Genişlik (mm) 1,960
  • Yükseklik (mm) 1,600
  • Dingil mesafesi (mm) 2,950
  • Ağırlık (kg) 2,100
  • Elektrikli menzili – WLTP (km) 600
  • Batarya tipi Lityum-iyon
  • Batarya kapasitesi (kWh) 90
  • Şarj gücü (kW) 150
  • Soğutma tipi Sıvı
  • 0-100 km/s hızlanması (sn) 3.0
  • Maks. hız (km/h) 200
  • Maks. güç (kW) 400
  • Maks. tork (Nm) 700