Ekonomi-teknoloji haberleri (27.10.2020)

HP’den Küçük ve Mikro işletmelere özel “Geleceğin Yazıcısı”
Gelecek için tasarlanan HP Neverstop Laser, mikro ve küçük işletmelerin çok daha uygun maliyetle ve verimli bir şekilde çalışmasına yardımcı oluyor.
HP, Inc., mikro ve küçük işletmelerin fatura, sözleşme ve raporlama gibi baskı ihtiyaçlarında toner maliyetlerinden tasarruf ettiren HP Neverstop Laser’i “Masrafını Çıkaran Yazıcı” olarak konumlandırdıHP Neverstop Laser Yazıcı, içinden çıkan 5.000 sayfaya kadar baskıya yetecek toneri ile uzun süre “toner bitti” dedirtmiyor ve toner bittiğinde, çok uygun maliyet ile satılan 2.500 sayfalık yedek toner dolum kitiyle, yüksek hacimli baskı ihtiyacı olan küçük işletmelerin “toner masrafı” derdine son veriyor.
HP Türkiye Genel Müdürü Emre Alaman, konuyla ilgili şunları söyledi: “HP Neverstop Laser teknolojisi, yazıcının toner değişimine gerek kalmadan uzun bir süre kullanılmasını sağlıyor ve cihazın tonerinin bitmesi nedeniyle kullanım dışı kalma süresini büyük ölçüde azaltıyor. HP Neverstop Laser, yüksek miktarda baskı alan ve işin devamlılığına önem veren kullanıcılar için doğru bir çözüm olarak öne çıkıyor. Toner bittiğinde kullanımı çok pratik ve maliyeti oldukça düşük yedek toner dolum kitiyle de yalnızca 15 saniye içinde 2.500 sayfalık toner, tekrar yazıcının toner tankına doldurulmuş oluyor. Dolum esnasında tonerin kitten yazıcı tankına direkt akrarılması sayesinde herhangi bir dökülme, bulaşma ve kirlenme sorunu yaşanmıyor.”
5.000 sayfalık baskıya yetecek kadar tonerle birlikte gelen HP Neverstop Laser’ın toner dolum kiti 2.500 sayfa basabiliyor. Bu sayede sınıfının en düşük baskı maliyetine ulaşıyor.
Tonerin doluluk durumunu sürekli gösteren yazıcıda ilk 2.500 sayfayı bastıktan sonra bir yol açan özel görüntüleme sensörü yer alıyor. Bu teknoloji, yeniden doldururken tonerin dökülmesini ve etrafın kirlenmesini engelliyor. Toneri doldurmak için 15 saniye yeterli oluyor.
Yenilenen HP Neverstop Laser ürünlerinin önemli özellikleri:

Bağlantılı ve mobil:

Cihazın bağlantı seçenekleri arasında USB girişi, Wi-Fi veya Ethernet network yer alıyor.

Kolay mobil tarama ve baskı, güvenli faks gönderimi ve her yerden hareket halindeyken erişim sağlayan HP Smart App ile Smart Tasks belge organizasyonu (HP Neverstop Laser 1000W ve HP Neverstop Laser 1200W seçeneklerinde mevcut). Smart App sayesinde mobil baskı almak çok kolay ve pratik.

Enerjiyi verimli kullanıyor ve çevre dostu:

HP Neverstop Laser’ın düşük emisyonunun ve temiz hava kalitesi teknolojisinin Blue Angel ve Energy Start 3.0 sertifikası bulunuyor.

Ağırlığının yüzde 25’i kadar geri dönüştürülüş plastikten üretilen yazıcıların toner dolum kiti de ağırlığının yüzde 75’i kadar geri dönüştürülmüş plastikten üretiliyor.

OİB, Otomotivde Geleceğin Tasarım Yarışması başladı Türk otomotiv girişim projeleri, elektrikli araçlarda da öncü olacak”

 Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçılar Birliği (OİB) tarafından sektörde katma değerli ürün ve teknolojileri geliştirmek amacıyla düzenlenen 9. Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması başladı. “Elektrikli Araçlar” teması ile düzenlenen yarışmada 10 finalist birinci olmak için yarışıyor.

 OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik: “Otomotiv endüstrisi olarak bu yıl 15. ihracat şampiyonluğuna ulaşacağız. Son üç yıllık ihracat ortalamamız 30 milyar dolar. Yarışma, ülkemizin dünya otomotiv endüstrisinde yaşanan dijital dönüşümün bir parçası olmasına katkı sunacak. Türk otomotiv girişim projelerinin elektrikli araçlarda da öncü olacağına inanıyoruz.”

 Türkiye otomotiv sektörünün ihracattaki tek koordinatör birliği olan Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından sektörde katma değerli ürün ve teknolojileri geliştirmek amacıyla düzenlenen 9. Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması başladı. Ticaret Bakanlığı desteği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) koordinatörlüğünde gerçekleşen yarışma, bu yıl “Elektrikli Araçlar” teması ile düzenleniyor.

Dünyadaki 193 ülkenin tamamına ihracat yapmayı başaran otomotiv endüstrisinin en büyük Ar-Ge ve inovasyon etkinliği olan yarışmaya OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik ile OİB Yönetim Kurulu Üyesi ve OGTY Yürütme Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu ev sahipliği yaptı. Açılışa Sanayi ve Teknoloji Bakanı Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay ve TİM Başkanı İsmail Gülle de katıldı. Teknoloji ve Trend Avcısı Serdar Kuzuloğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı, sektör profesyonellerinden akademisyenlere, girişimcilerden öğrencilere kadar çok sayıda kişinin izlediği yarışmada, dereceye giren başarılı proje sahiplerine toplam 250 bin TL ödül verilecek.

Baran Çelik: “Türkiye, dönüşümün parçası olacak”

Açılışta konuşan OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, “Otomotiv endüstrisi olarak şimdiden söyleyebiliyoruz ki bu yıl da 15. şampiyonluğa ulaşacağız. Son üç yıllık ihracat ortalamamız 30 milyar dolar. Ülkemiz, dünyanın 14. Avrupa’nın ise 4. büyük motorlu araç üreticisi konumunda bulunuyor. Dünyada kalite bilinci, üretim kabiliyeti, tedarik alt yapısı olarak mükemmel bir noktada ve aranan bir üretim merkezi konumundayız” dedi.

Otomotiv endüstrisinin dünyada büyük veri, nesnelerin interneti, e-mobilite gibi kavramlarla yaşanan değişimin en fazla etkilediği sektörlerin başında geldiğini hatırlatan Çelik “Geleneksel, içten yanmalı motor ile çalışan, mekanik ağırlıklı araçlar yerini elektrikli, birbiri ile bağlantılı, otonom; yani yapay zeka tarafından idare edilen yazılım ağırlıklı araçlara bırakmakta. Türkiye olarak dünyada yaşanan bu dönüşümden uzak kalmamız düşünülemez, bu dönüşümün önemli bir parçası olmayı hedefliyoruz. Bu noktada OİB olarak hedefimiz; Türkiye’nin üretim merkezi konumuna, tasarım ve geliştirme yeteneklerini de eklemek. Bu hedef doğrultusunda 2012 yılından bu yana düzenlediğimiz Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışmasını bu yıl tema olarak; endüstrinin elektrikli ve otonom araçlar çağına girdiği, ülkemizin yerli elektrikli araç yatırımına hız verdiği bir dönemde “Elektrikli Araçlar” olarak belirledik. Yarışma, ülkemizin dünya otomotiv endüstrisinde yaşanan dijital dönüşümün bir parçası olmasına katkı sunacak. Türk otomotiv girişim projelerinin elektrikli araçlarda da öncü olacağına inanıyoruz” dedi.

Baran Çelik ayrıca, elektrikli araçların toplam pazar içindeki payının çevre duyarlılığının yüksek olduğu gelişmiş ülkelerde hızla arttığını da söyleyerek “Bu yılın Nisan-Haziran döneminde AB ülkelerinde plug-in hibritleri de içeren elektrikle şarj edilebilen araç (ECV) satışları geçen yılın aynı dönemine göre %53 artış gösterdi. AB ülkelerinde yılın ilk yarısında ise elektrikle şarj edilebilen araç satışları %77 artış gösterdi. AB ülkelerinde geçen yılın tamamında %3 olan elektrikle şarj edilebilen araçların toplam satışlar içerisindeki payı da bu yılın ilk altı ayında %7’ye yükselmiş oldu. Bu rakamlara kendiliğinden/bağlantısız şarj olabilen hibrit araçların dahil değil” dedi.

Burhanoğlu: “Küresel arenaya çıkmaları için yatırımcılara ihtiyaç var”

OİB OGTY Yürütme Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu “Yarışmamızda bugüne kadar 4 binden fazla proje değerlendirildi. Bunlar arasında 193 tanesi desteklenirken, 31’i de ödül aldı. Aynı zamanda İTÜ Çekirdek’ten kuluçka desteği de alan girişimcilerin, yüzde 65’i faaliyetine devam ediyor. Bu girişimcilerimizin yüzde 48’i şirketleşirken, 350 kişiye istihdam sağlıyorlar. Ciroları 81 milyon TL’ye ulaşan bu girişimlerin aldığı toplam yatırım tutarı ise 26 milyon TL oldu. Bu rakamlar yeterli mi, değil. Çünkü girişimcilerde ulaşılan seviyeyi sürdürülebilir hale getirmek ve onları küresel arena seviyesine çıkarmak için yatırımcılara ihtiyaç var. Ana ve tedarik sanayi temsilcilerine ihtiyaç duyuyoruz” dedi.

“Otomotiv, diğer sektörler için de itici güç”

TİM Başkanı İsmail Gülle de “Otomotiv, ciddi yol kat eden ve dış ticaret fazlası veren Türkiye hedefine katkı sunan sektörler arasında. Geçen eylülde 16 milyar dolarla en yüksek eylül ayı ihracatına ulaştık. Otomotivin de 2,6 milyar dolar ile ülke ihracatımıza katkısı yadsınamaz. Ülke sanayisinin dinamosu olan otomotiv, diğer sektörler için de itici güç. Otomotiv sektörümüzden beklentilerimiz yüksek. Hep birlikte güzel işlere vesile olacağız, bu yarışma da bunlardan biri. Katma değerli ihracatı artıracak, özgün, yenilikçi, ticarileşebilir projelerin yer aldığı yarışma önem taşıyor çünkü daha iyi tasarımlar, aynı zamanda Türkiye’nin de geleceğini tasarlıyor” dedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır “Yarışmaya 291 başvurunun yapılması, yarışmanın ekosistem tarafından ne düzeyde önemsendiğini ve harekete geçirdiğini gösteriyor. Bizler de Milli Teknoloji Hamlesi hedefleri doğrultusunda çalışmaya gayret ediyoruz” dedi.

Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, “En önemli nokta; otomotiv ana ve tedarik sanayideki kg birim fiyatının 9 dolar 37 cent olması, yaklaşık 10 dolar. Türkiye’nin ihracat kg birim fiyatı ise 2020 yılında 1 dolar. Bizim artık 20 dolarlar yapmamız lazım” diye konuştu. Programda Otomotiv Sanayiciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün ‘Otomotivin Geleceği Elektrikli Araçlar’, MOV Automotive CEO’su Bruno Lambert de ‘Şehir İçi Ulaşımda Öne Çıkan Teknolojiler’ konularında sunumlarını gerçekleştirdi.

Yarışmada Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışmasına 40 proje ile En Çok Proje Gönderen Üniversite olarak Bursa Uludağ Üniversitesine de ödül takdim edildi. Online gerçekleşen ödül takdimine OİB OGTY Yürütme Kurulu Üyesi Ali İhsan Yeşilova ve BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz katıldı. Paneller ile devam eden, 291 başvurunun yapıldığı ve 10 projenin finale kaldığı yarışma programı, dereceye girenlerin ödüllendirilmesi ile sona erecek.

Yeni Fortinet Araştırması, güvenliğin rolünü vurgularken, 5G’ye yönelik hedeflerde iyimser görüşler olduğunu ortaya koyuyor
Cevaplayanların neredeyse yüzde 90’ı, operatörün güvenlik özelliklerinin kritik veya çok önemli olduğunu söylüyor
Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri Fortinet, TelecomTV’nin HardenStance ve ETSI’nin destekleriyle gerçekleştirdiği araştırmaya göre telekom sektöründen cevap verenlerin, yeni 5G hizmetlerinin daha güvenli ve önemli kurumsal kullanım alanlarıyla daha uyumlu olması durumunda 5G’ye geniş çaplı bir pozitif yaklaşıma sahip olduğunu duyurdu.
Yüksek hız, düşük bekleme süresi ve daha fazla bant genişliği gibi faydalar sunan 5G’de tüketici ve kurumsal pazarları büyütme potansiyeli bulunuyor. Beşinci nesil mobil standart, aynı zamanda sağlık, otonom araçlarla ulaşım, günlük hayatı iyileştiren ve yeni kullanım alanları sunan akıllı şehirler gibi sektörleri de iyileştirmenin önünü açıyor. 5G öte yandan bağlantılı cihazların sayısını büyük derecede artırarak siber saldırganlara yeni ve kârlı bir alan açıyor. Bu yüzden mobil ağ operatörlerinin ve kurumların merkez mobil ağdan sınıra kadar tüm altyapıyı koruyabilecek güçlü bir siber güvenlik stratejisine sahip olması gerekiyor.
Öne Çıkan Bir İş Fırsatı
Cevaplayanların yaklaşık yüzde 90’ı, yaptıkları yatırımla Kullanıcı Başına Düşen Ortalama Gelir’in (ARPU) artacağını düşünüyor. Bu artışın genel ve özel 5G ağları arasında eşit olarak bölünmesi bekleniyor. Öte yandan özel ağların en az yarısının da operatörler tarafından kurulacağı ve yöneteceği öngörülüyor. Bu operatörler, aynı zamanda tüm 5G işlerinin yüzde 75’ini oluşturma potansiyeline de sahip.
Cevaplayanların yüzde 64’ü, bu avantajları elde etmek için mimarinin ve operasyonların mevcut güvenliğini iyileştirmek gerektiğini belirtiyor. Cevaplayanların dörtte üçü de özellikle ulaşım, lojistik, otomasyon, üretim ve sağlık gibi sektörlerde belirli kullanım alanları için özelleştirilmiş çözümlerin kritik veya çok önemli olduğunu söylüyor.
Bu durum, farklılaştırılmamış mobil bağlantı hizmetleri sağlayan eski iş modellerinin, ihtiyaçları karşılayamayacağını gösteriyor. Başarılı olmak için birçok şirketin diğer sağlayıcılarla ve kurumsal müşterileriyle sorumlulukları paylaştığı iş ortaklıkları kurması gerekiyor.
Anketi cevaplayanların yüzde 44’lük bir kesim bulut sağlayıcıları iş ortağı veya ana iş ortağı olarak görürken, yüzde 11’lik kesimin sadece rakip olarak değerlendirmesi, rakip olsa bile diğer ekosistem sağlayıcılarıyla işbirliği kurma ihtiyacını öne çıkarıyor.
Bu bulgular, bulut sağlayıcıları ile kurumsal müşterileri arasındaki altyapının bakım ve güvenliğinin sağlayıcıya düştüğünü, kurumların ise kendi verilerini ve uygulamalarını güvence altına almak zorunda kaldığını gösteriyor. Bu tablo aynı zamanda mevcut sorumluluk paylaşımıyla da iyi bir şekilde eşleşiyor.
Güçlü Güvenlik Sunmanın Önemi
Siber güvenlik, göz önünde bulundurulan ilk alan olarak yer alıyor. Anketi cevaplayanların yüzde 80’i, 5G Üçüncü Nesil İş Ortaklıkları Projesi’nin (3GPP) yapılandırmalarındaki dahili güvenlik özelliklerinin 5G pazarının temelinde yer alması gerektiğini söylüyor. Cevaplayanların yüzde 62’si bazı veya birçok 5G kullanım alanlarının ek güvenlik özelliklerine ihtiyaç duyacağının altını çiziyor.
Bununla birlikte, cevaplayanların yüzde 61′ i; şirketlerin kendilerini 5G’nin sadece bağlantı katma değeriyle sınırlarsa, ARPU’da herhangi bir artış kaydedemeyebileceklerini öngörüyor.  Cevaplayanların yüzde 90’ı ise 5G’nin ve kullanım alanlarının artan güvenlik ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılanmasının ve bu artırılmış güvenlik ihtiyacının kritik veya çok önemli olduğunu düşünüyor.
Fortinet Çözümler Pazarlama Direktörü Ronen Shpirer, konuyla ilgili şunları söyledi: “Altyapı tarafından baktığımızda günümüzün mobil ağlarının özellikle de bağımsız uygulamaların 5G’ye geçiş yapması, 3GPP tarafından tanımlanan dahili 5G kapasitelerinden daha fazlasını kapsayan yeni güvenlik ihtiyacı yaratıyor. 5G çekirdeğinin sanallaştırılmış, dağıtılmış ve dinamik doğası, büyük derecede artan ölçeklenebilirlikle, Çoklu Erişim Sınır Bilişim’in (MEC) daha fazla kullanılmasıyla ve kritik kullanım alanlarıyla birleşmesi için altta yatan altyapıda ve kurumsal kullanım alanlarında güçlü bir güvenlik gerekiyor. Bu noktada Fortinet’in 4G ve 5G ‘carrier-grade’ kullanıcı ve ‘control plane’ görünürlük ve koruma, ölçeklenebilirlik ve fiyat performans sunma alanındaki ispatlanmış başarısı, 5G’nin yeni fırsatlarından kâr elde etmek isteyenler için görünür bir avantaj sunacağını gösteriyor.”
Fortinet’in bakış açısına göre 5G’nin kullanılmaya başlaması ve siber tehdit zemininin büyümesi, mobil ağların ve kurumların bu gelişen ortamla başa çıkabilmesi için bütüncül bir güvenlik yaklaşımı benimsenmesine neden olacak.
Metodoloji
TelecomTV, Fortinet için telekom sektöründe çalışan dünyanın dört bir yanındaki insanlara kurumsal hizmetlerde 5G pazarının yaşadığı dönüşüme ve bu kurumsal hizmetler desteklemek için gereken güvenlik ihtiyaçlarına ve güvenlik iş modellerine dair görüşlerini öğrenmek için sorular sordu.
Cevaplayanların üçte birinden fazlası aralarında büyük küresel birinci sınıf mobil ağ operatörlerinin yer aldığı ağ operatörü/hizmet sağlayıcısı topluluğunda yer alırken, dörtte birinden fazlası da donanım/yazılım sistemleri sağlayıcı sektöründe çalışıyor.

Toyota “Dünyanın En Değerli Otomotiv Markası” olmaya devam ediyor…

DÜNYANIN EN DEĞERLİ OTOMOTİV MARKASI TOYOTA 16 YILDIR ZİRVEDE

Toyota, dünyanın en saygın marka değerlendirme kuruluşlarından biri olan Interbrand tarafından gerçekleştirilen ‘2020 Dünyanın En değerli Markaları’ araştırmasında, 51 milyar 595 milyon dolarlık marka değeriyle bir kez daha en değerli otomotiv markası olmayı başardı. 2004 yılından bu yana sektöründe 1’inci sırada yer alan Toyota, marka değeri ile tüm sektörler içinde de bir önceki yılki yerini sağlamlaştırarak 7’nciliğini devam ettirdi.

Tüm dünyada her türlü ihtiyaca cevap verecek farklı araçlar üreten Toyota, düşük karbonlu bir topluma katkı sağlamak amacıyla çevreci otomobiller geliştirmek için de büyük adımlar atıyor. Bugün 16.5 milyona yaklaşan satış adediyle hibrit teknolojisinin öncü ve lider markası olan Toyota, hidrojen yakıt hücreli araçları da sunarak sektöründeki bu başarısını taçlandırıyor. Ayrıca, dünyanın geleceğine yön verecek olan ve toplumun en önemli ihtiyaçlarından biri olan “mobilite” çözümleriyle 7’den 77’ye herkesin özgürce hareket etmelerini ve hayatlarını kolaylaştırmayı hedefleyen Toyota, bu çerçevede tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de de “Start Your Impossible” hareketini başlattığını geçtiğimiz günlerde duyurdu.

Tırport, kamyoncu sürüş performanslarını “Tırport Drive” teknolojisi ile izlemeye başladı

Tırport Drive teknolojisi ile kamyoncu sürüş performansları izleniyor

Lojistik yönetimini uçtan uca dijitalleştiren, lojistik şirketlerine ve yük sahibi üreticilere tüm operasyonlarını gerçek-zamanlı, konum-tabanlı yönetme gücü veren Tırport, yapay-zeka destekli aplikasyon teknolojilerini kullanarak, sürüş performanslarını da izlemeye başladı.

Tırport Drive” teknolojisi ile kamyon şoförlerinin sürüş performansları ve şoförlerin niteliklerinin yanında, kamyonların marka, model, dorse vb. kriterleri de dikkate alınarak kıyaslamalı ölçülebiliyor.

Etkili sürüşten hızlanma-fren anormalliklerine, aşırı yakıt sarfiyatlarının tespit edilmesinden muhtemel lastik sorunlarına, sürücünün yolda telefon kullanma alışkanlıklarına kadar onlarca kriter Tırport Mobil Aplikasyonu ile analiz ediliyor, gruplanarak sürüş davranışlarına ilişkin çözümler üretiliyor. Bunun için araca ve OBD portlarına hiçbir kitin takılmasına da gerek kalmıyor. Sürücünün mobil telefonunun olması ve Tırport uygulamasını açık tutması yeterlidir.

Tırport, gelecek yıl Avrupa pazarına giriyor

Lojistikte Avrupa pazarının ilk 3 dijital platformu arasında konumlanan Tırport, gelecek yılın ilk çeyreğinde Hollanda’da şirket kurmayı planlıyor. Hollanda’yı üs olarak seçtiklerini kaydeden Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, Avrupa’da 20’nin üzerinde ülkede faaliyete geçmeye hazırlandıklarını söyledi. Ülkemizin yanında 7 ülkede faaliyet gösterdiklerini anlatan Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, devreye alacakları yeni teknolojilerle global ölçekte büyüyeceklerini ve sektörde öncü olarak değer katmaya devam edeceklerini açıkladı. Avrupalı tedarikçilerin Tırport ile işbirliği geliştirme arayışına girdiğini ifade eden Dr. Akın Arslan, Tırport’un uçtan uca lojistik operasyonu yönetimi, kamyoncu veri tabanını yönetimi, konum tabanlı gerçek zamanlı yükleme ve boşaltma işlemlerinin raporlanması gibi birçok teknolojik gelişmeyi sektörde sunduğunu anlattı.

Tırport’un lojistik şirketleri ve kamyoncular için sektöre sunduğu yenilikler nedir?

Lojistik sektörünün önemi içinde bulunduğunuz pandemi döneminde birkez daha gündeme geldi. Gelecek 5 yılın teknolojik açıdan ciddi bir değişim ve dönüşüm yaşayacak sektörlerinin başında “lojistik” geliyor. Tırport, lojistik firmaları ve kamyoncuların operasyonlarını uçtan uca dijitalleştirirken, hayata geçirmekte olduğu yeni uygulamalarla global çapta sektöre değer katmaya devam ediyor.

Tırport’un, lojistik firmalarına, yük sahiplerine ve kamyoncuların kooperatiflerine sunduğu yenilikler şunlardır:

1-Tırport’un kurumsal uygulaması üzerinde, tüm nakliye operasyonlarının 7/24 izlenmesi ve yönetilmesi mümkündür.

2-Onaylı ve güvenli kamyoncuyu istenilen yer ve tarihte bulma, onlara yük önerebilme ve güvenli kamyoncu portföyü oluşturmak mümkündür.

3-Web, iOS, Android dahil tüm platformlar üzerinden çalışan ve aynı zamanda yönetilen etkili bir dijital operasyon yönetimi mümkündür.

4-Tırport’taki SSL link sayesinde, yükü bekleyen müşteriye yük ve taşıma bilgisini canlı bir şekilde izleyebileceği güvenilir linkin paylaşımı mümkündür.

5-Param Tırport kart ile elektronik para altyapılı sistemiyle 7/24 taşıma parası ödeyebilme imkanı mümkündür.

Tırport’un, kamyonculara sunduğu yenilikler şunlardır:

1-Tırport’un YükCepte uygulaması ile, istenildiği zamanda ve lokasyonda, kamyonun özelliklerine uygun olabilecek yüklerin bilgisine ulaşma ve teklif verebilmek mümkündür.

2-Kamyoncu henüz gidiş yükü ile yolda ilerlerken, akıllı algoritmaların desteği sayesinde, dönüş yükünü bulması mümkündür.

3-Lojistik firmalarının ve büyük yük sahiplerinin “Güvenilir” portföylerinde yer alabilme ve onlardan çıkacak yük fırsatlarından anında haberdar olma mümkündür.

4-Param Tırport Kart ile nakliye ödemelerini doğrudan alabilme, taşıma yapabilme, firma bazında cari hesaplarını takip edebilme ve indirimli akaryakıt avantajlarını kullanabilme mümkündür.

5-Tırport YükCepte uygulaması sayesinde, tek tıkla U-ETDS raporlaması yapabilme mümkündür.

Teknoloji bulundu, “bir günde” teslimata garanti geldi

Pandemi nedeniyle satınalma alışkanlıklarının değişmesi, insanların giyim, elektronik, kozmetik gibi ihtiyaçlarının yanı sıra temel ihtiyaç malzemeleri ve market alışverişleri için de e-ticaret platformlarına yönelmelerine sebep oldu. Hızla artan kargo talebi ise teslimatların gecikmesini ve kaybolmasını beraberinde getirdi. Markaları ve e-ticaret sitelerini çıkmaza sokan sorunun çözümü teknolojide bulundu. Kargoda randevu dönemi başladı, teslimat süresi maksimum bir güne indi.

Dünyada ve Türkiye’de etkileri halen devam eden pandemi nedeniyle birçok sektör zor bir dönem geçirse de online alışverişin artmasıyla kargo sektörü yükseliş dönemine girdi. Yoğun talebi kontrol edemeyen kargo firmaları çöküşe uğrarken, e-ticaret platformları ciddi ciro kayıpları yaşadı. Kargo sektöründe değişime ayak uyduranların ve doğru teknolojiye yatırım yapanların ayakta kalacağını ifade eden Bir Günde Kargo Kurucu Ortağı Yaşar Kımıl, müşteri ihtiyaçlarını doğru yorumlamak gerektiğini ve teknolojiyi kişiye özel hizmet odağında geliştirmenin sektörü büyüteceğini, yaşanan sorunlar nedeniyle kaybedilen güvenin de tekrar kazanılacağını belirtti. Geliştirdikleri özel yazılım sayesinde müşterilerine maksimum bir günde teslimat sözü verdiklerinin altını çizen Yaşar Kımıl, verdikleri sözü garanti ettiklerini, 24 saati aştıkları takdirde para iadesi yaptıklarını söyledi. Kullandıkları teknoloji sayesinde satıcıya geri iade edilen kargo oranının  %1’in bile altına indiğini açıkladı.

 Teknoloji kargo sektörüne “trend” getirdi

Teknolojinin gelişimiyle oluşan sorunlara yine ancak teknolojide çözüm bulunabileceğini dile getiren Yaşar Kımıl, kargoda trendler dönemine girdiklerini şu sözlerle açıkladı: “Son 6 ayda kargo sektöründe yeni terimler telaffuz edilmeye başlandı. Artık müşteriler de alışverişlerini yaparken bu terimlere dikkat ediyorlar. Temassız teslimat olmazsa olmazımız oldu. Artık her şeyin dijitalde gerçekleştiği dünyamızda imza işlemi de çevrimiçi imza olarak değişti. Bu şekilde gereksiz kâğıt tüketimi de azaldı. En önemlisi randevulu kargo dönemi başladı. Evde yokuz diye bir cevap literatürden kalktı yerini “şurada olacağım, lokasyon paylaşıyorum, buraya teslim edin ya da kapıya bırak” cümleleri aldı. Şehir içinde tüm siparişler aynı günde kapıya kadar teslim edilir oldu. Market alışverişlerinde ise bu süre neredeyse 1-2 saate düştü. Özetle kargo bekleme dönemi sona erdi artık kargocunuz sizi bekliyor. Kargonuzu tek bir tuşla cep telefonunuzdan yönetebiliyorsunuz. Üstelik tüm teslimatlar fotoğraf ve GPS kayıtları ile gerçekleştiriliyor. Bu da alıcıya % 100 teslimat güvenliği sunuyor.  Dilerseniz SMS ile gelen linkle kargonuzu hareketli olarak takip edebiliyorsunuz. Özetle sektöre yeni bir trend geldi. Bunun adı, kişiye özel kargo hizmeti.”

Evden çalışan yöneticilerin evrak imzalama derdi bitti

Bir Günde Kargo’nun çizgi barkod yerine QR kod kullanan Türkiye’deki ilk kargo şirketi olduğunu belirten Yaşar Kımıl, kendilerine ait yazılım sayesinde son derece gelişmiş bir sistem kurduklarını iletti. Böylece farklı hizmet kalemleri oluşturduklarını söyleyen Yaşar Kımıl, gelen talepler üzerine kurguladıkları kapıda evrak imzalama hizmetinden bahsetti: “Pandemi döneminde müşterilerimizi koruma altına almak amacıyla evde çalışan yöneticilere özel geliştirdiğimiz bir hizmet bu. İmzalamanız gereken evraklar istediğiniz gün ve saatte, istediğiniz adrese geliyor. İmzaladığınız evrakları “Bir Günde Kargo” görevlisine tekrar teslim ediyorsunuz ve evraklar gün içinde yerine ulaşıyor. Büyük hacimli kurumsal firmaların evde çalışma döneminde bu hizmete ilgisi büyük oldu. Bu hizmetin ileride daha çok gelişeceğine inanıyoruz.”

Avrupalı kurumlar sürdürülebilir mobil bilişim stratejilerini uygulamakta zorlanıyor
Yeni nesil TOUGHBOOK cihazları, kullanıcılar tarafından yeniden yapılandırılabiliyor ve sürdürülebilir mobil bilişim stratejilerinin artmasına yardımcı oluyor.
Avrupalı kurumlar, hızla değişen ihtiyaçlar karşısında kullanıcıların, mobil bilişim cihazlarının yarısını iki yılını doldurmadan önce değiştirmek zorunda kaldığı için sürdürülebilir mobil bilişim stratejilerini uygulamakta zorlanıyor.
BT karar vericileri, satın alım, kullanım ve değiştirme sırasında sürdürülebilir ve çevre dostu uygulamaların önemine dair birçok soru cevapladı. Cihazlarını daha sürdürülebilir bir şekilde kullanmak istediğini belirten katılımcılar, kurumsal baskıların ilerlemeyi engellediğini söylüyor.
From Renew to Reuse: The Mobile Computing Sustainability Challenge isimli bağımsız araştırma, Panasonic’in destekleriyle Opinion Matters tarafından gerçekleştirildi. Araştırma kapsamında İngiltere, Almanya ve İsveç’teki 50’den fazla çalışana sahip şirketlerde çalışan 772 BT karar vericisi ankete katıldı.
Önemli bulgular
Ankete katılanların yarısından azı, cihazlarını satın almadan önce sürdürülebilirliğe veya çevresel etkiye göre değerlendirdiğini söylüyor.
Düzenli bakım dışında (yüzde 57) katılımcıların yarısından azı, kullanım sırasında cihazlarının ömürlerini uzatmak için bilgi göndermek veya çalışanlarını cihaza nasıl bakacaklarına dair eğitim vermek gibi proaktif hiçbir şey yapmadığını söylüyor.
Katılımcıların yarısından çoğu (yüzde 54), şirket içinde cihazlara düzenli bir şekilde ikinci kullanım alanı sunmuyor ve yeniden değerlendirmiyor.
Katılımcıların dörtte birinden fazlası (yüzde 26), ömürleri dolduğunda cihazları attığını kabul ediyor. Neredeyse yarısı (yüzde 49) geri gönderme süreçlerini kullandığını ve yüzde 67’si de ikinci el pazarında sattığını söylüyor.
Cihazın ömrü sona erdiğinde güvenlik en önemli öncelik oluyor. Yüzde 51’lik kesim, en çok önem verdikleri şeyin cihazlardaki veriyi temizlemek olduğunu söylüyor. Çevre dostu geri dönüşüm sürecine önem verdiklerini belirtenler ise sadece yüzde 40’lık bir kesimi oluşturuyor.
Sürdürülebilir uygulamaların önündeki engeller
Şirketlerin büyük çoğunluğunu her 1-2 yıl içinde (yüzde 50) ve 3-4 yıl içinde (yüzde 46) cihazlarını değiştirmeye zorlayan değişken iş koşulları, daha sürdürülebilir uygulamaların önündeki engel olarak öne çıkıyor.
Ancak araştırmaya göre şirketler daha fazlasını yapmak istiyor. Cevaplayanların yarısından fazlası (yüzde 58), son kullanıcıların kolay bir şekilde yeniden yapılandırabilmesi durumunda cihazları düzenli olarak başka alanlarda kullanabileceklerini belirtiyor (yüzde 21 ile 50 arasında cihaz başka alanda kullanılacak).
Panasonic Avrupa Kurumsal Mobil Çözümler Pazarlama Genel Müdürü Jan Kaempfer, araştırmayla ilgili şunları söyledi: “BT karar vericileri daha fazlasını yapmak istese de kurumsal baskılar, mobil bilişim stratejilerine bütüncül bir yaklaşım sergilemelerini ve sürdürülebilir en iyi uygulamaları değerlendirmelerini engelliyor. Sahadaki kullanıcılar, yeni nesil cihazları kolayca başka bir alanda kullanılacak şekilde ayarlayabiliyor ve böylece cihazlar da ömürleri boyunca birçok kez kullanılabiliyor. Böyle önemli bir imkan sunan tasarım ve teknoloji, kurumların hızlı değişen ortama uyum sağlamalarına ve daha sürdürülebilir mobil bilişim stratejilerini uygulamalarına yardımcı olacak.”
Panasonic yarı dayanıklı TOUGHBOOK 55 notebook, mobil bilişimde yeni bir standart belirliyor. Kullanıcılar, TOUGHBOOK Evrensel Giriş ile ilk defa cihazlarını sahadaki farklı işler için grafik özelliklerini artırmak, akıllı kart okuyucu, ek depolama, DVD veya Blu-Ray okuyucuyu basit bir şekilde eklemek gibi imkanlarla özelleştirebiliyor. Ayrıca ön genişletme girişi üzerinden akıllı parmak izi okuyucu, RFID veya sıradan akıllı kart okuyucu ya da ikinci batarya eklenebiliyor. Bunların tamamının sahada yapılabilmesiyle TOUGHBOOK 55’in ana özellikleri yeniden belirlenebiliyor ve cihazın ömrü uzuyor.

Securitas’a Sosyal Media Turkey Ödülü

Güvenlikte bilgi lideri Securitas, “Social Media Awards Turkey 2020” de “Güvenlik” dalında altın ödülün sahibi oldu. Marketing Türkiye & BoomSonar işbirliği gerçekleştirilen Social Media Awards Turkey, sosyal medya sektörünün liderlerinin bir araya geldiği Türkiye’nin en büyük sosyal medya ödülleri olma özelligi taşıyor.

Sosyal medyaya damgasını vuran marka, ajans, projelerin ödüllendirildiği Social Media Awards Turkey, başarıyı hem rakamsal verilere, hem de sektör önderlerinin fikirlerine göre değerlendiriliyor. BoomSonar’ın “Sosyal Medya Marka Endeksi” verileri de incelenerek en başarılı işler ve markalar seçiliyor.

Social Media Turkey ödülleri 22 Ekim Perşembe günü online olarak düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu. Güvenlik dalında altın ödül alan Securitas, güvenlik sektöründe kanaat lideri poziyonunu sosyal mediya kanallarında paylaştığı içeriklerle de pekiştirmeye devam ediyor.

Endüstriyel tesislerden perakendeye, havacılıktan turizme, enerjiden alışveriş merkezlerine kadar 26 sektöre özel güvenlik çözümleri sunan Securitas Türkiye; 78 ilde, 11 Bölge Müdürlüğü’nde, 70 Şube Müdürlüğü ile, 2500 hizmet noktasında yaklaşık 20 bin çalışanı ile 1000’in üzerinde farklı projede hizmet vermektedir.

GELECEĞİN TASARIMCILARINA YOL HARİTASI ÇİZEN YARIŞMA UTİB BAŞKANI PINAR TAŞDELEN ENGİN’DEN TEŞEKKÜR

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Başkanı Pınar Taşdelen Engin, bu yıl 10.’su düzenlenen Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması’nda finale kalan ve ödüle layık görülen genç yetenekleri kutlayarak, pandemi sürecinin olumsuzluklarına rağmen yoğun bir katılımla gerçekleşen yarışmanın tüm katılımcı ve jüri üyeleri ile destek veren kuruluşlara teşekkür etti.

UTİB tarafından bu yıl 10. kez düzenlenen Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması, yoğun bir katılımla gerçekleşti ve geçtiğimiz günlerde düzenlenen ödül töreni ile tamamlandı.

UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, yarışmaya katılım sağlayarak birbirinden değerli projelerini sunma ve alanlarında uzman isimlerin eğitimleri ile geliştirme imkanı bulan tüm yarışmacılara, katkılarıyla sürece değer katan eğitimcilere, jüri üyelerine ve yarışmaya destek veren kuruluşlara teşekkür etti. Bu yıl da pandemi sürecinin olumsuzluklarına rağmen büyük ilgi gören yarışma ile ev tekstili sektörüne yeni tasarımcılar kazandırmayı sürdürmek istediklerini vurgulayan Engin, “Şehir şehir, üniversite üniversite gezerek yaptığımız duyurularla genç arkadaşlarımızı sektörümüze kazandırmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar yarışmalarımıza katılanların nerdeyse tamamı sektörümüzde kariyerine devam ediyor ve başarılarıyla gurur duyuyoruz. Mevcut koşullara rağmen bu yıl da çok verimli bir süreç yaşadık. Gençlerimizin sektörde önünü açabilecek, katma değeri yüksek ihracat potansiyeli ile birlikte dünyada moda ve trendleri belirleme gücüyle tanınan sektörümüze yeni yetenekler kazandıran yarışmamızı ilk günkü heyecan ve şevkle sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

GENÇ YETENEKLER TASARIM ALANINDA KARİYER HEDEFLİYOR

Elde ettikleri başarılarla tanınan alanında uzman jüri üyelerinin oylamaları sonucunda finale kalan yarışmacılar içerisinde ‘Feel the Textures’ isimli projesi ile birinci olan Güzel Sanatlar Fakültesi Öğrencisi Dilara Övet, okullarında her yıl duyuruları yapılan yarışmaya hazırladığı proje ile katılmaya karar verdiğini söyledi. Yarışmanın bu yılki teması olan ‘Sürdürülebilirlik’ konusunun ilgisini çektiğini belirten Övet, yarışma sürecinde alanlarında uzman isimlerin dersleri ile projesini ve kendisini geliştirme fırsatı bulduğunu belirterek, yarışma sonucunda kendisine tanınan yurt dışı eğitim bursu, İngilizce ve koçluk eğitimleri ile iyi bir ev tekstili tasarımcısı olmayı hedeflediğini açıkladı.

Uluslararası alanda moda ve trendlere öncülük edecek genç yetenekleri ortaya çıkarmayı hedefleyen yarışmada ‘Ecoprint’ başlıklı projesi ile ikinci olan Berna Acar ise yarışmayı her yıl UTİB’in duyurularından takip ettiğini, bu yıl başvurmaya karar verdiğini söyledi. Dünyanın temiz geleceği açısından büyük önem taşıyan üretimde sürdürülebilirlik konusunda çalışmalar yapmayı planladığını anlatan Acar, “Başarılı bir tasarımcı olma hedefimin yanında, sürdürülebilir projeler de üreterek dünyanın geleceğine katkı sağlamak istiyorum. Bu yolda bana önemli imkanlar sunan UTİB’in değerli yöneticileri ve yarışmada emeği olan herkese teşekkür ediyorum” dedi.

‘Fung’ isimli projesi ile tekstil sektöründe yenilikçi ve özgün tasarımcı kimliğinin güçlenmesine öncülük eden yarışmada üçüncü olan Ayşe Katılmış da kazandığı eğitim imkanları ile kendisini geliştirerek yeni projelerle tasarım alanında bir gelecek kurmayı planladığını ifade etti.