Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (28.09.2021)

NORM ENDER FASHION WEEK İSTANBUL’DA EMRE ERDEMOĞLU DEFİLESİNDE PODYUMA ÇIKTI

Tasarımcı Emre Erdemoğlu, 2022 Sonbahar-Kış ‘Kanat’ koleksiyonunu 11 – 15 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek Fashion Week İstanbul’da dijital platformda moda severlerin beğenisine sunacak.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin EİB Moda Tasarım Yarışması’nda elde ettiği derece sonrasında moda dünyasında zirveye çıkan Emre Erdemoğlu yeni koleksiyonunda tarihteki ilk yapısal dengeli uçaktan, uçağın genel yapısından ve eski pilot kıyafetlerinden ilham alıyor. Uçuş tarihindeki birçok ismin ilham olduğu koleksiyon, havacılık tarihinde kullanılan önemli detayları içinde barındırıyor. Sandıktan çıkarılan albümlerdeki pilot fotoğrafları koleksiyona ruhunu veriyor. Emre Erdemoğlu 2022 Sonbahar Kış Koleksiyonu bugün bize kanat olan tüm pilotlarımıza ithaf etmiştir.

Emre Erdemoğlu 2022 Sonbahar/Kış Koleksiyonunda havacılık tarihindeki birçok kişinin portresini koleksiyonuna işlemiştir. Tüm detaylarda ilk uçaklar ve uçak kanatları grafiksel bir dille yorumlamış, pilot portreleri koleksiyona enjekte etmiştir. 1920-1950’ler retro pilot kıyafetlerinden ilham alınan koleksiyonda günümüz moda akımının stiliyle harmanlayarak, oversize formda kabanlar, print desenli gömlekler, yüksek apletli ceketler, bol cepli takımlar ve uçuşan trençkotlar koleksiyonda sıkça karşılaştığımız detaylar arasında yer alıyor.

Defilenin finalinde rap dünyasının en başarılı isimlerinden Norm Ender podyumda yürüyerek tasarımcı Emre Erdemoğlu ile birlikte objektiflere poz verdi. İlk kez bir podyumda yürüdüğünü belirten Norm Ender “Emre Erdemoğlu gibi adını uluslararası platformlarda duyurmuş bir tasarımcının yeni koleksiyon heyecanını paylaşmak beni çok mutlu etti. Emre’nin tarzını çok beğeniyorum kendisi zaten hem arkadaşım hem tasarımcım”dedi. Defilenin tüm koreografisini ise Öner Evez ve Yakup Biçer üstlendi.

Türkiye’nin ulusal önceliklerinin etki yatırımı doğrultusunda destekleneceğinin altı çizildi
Türkiye’yi etki yatırımı alanında dünya sahnesine taşımak için bir araya gelen lider kurumlar tarafından kurulan Etki Yatırımı Danışma Kurulu (EYDK), 28 Eylül Salı günü düzenlediği çevrimiçi toplantıda, “Bir Etkinleştirici Olarak EYDK” raporunu açıkladı. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, etki yatırımcılığının temel kaideleri ve Türkiye’yi bu yeni alanda bekleyen fırsatların yer verildiği raporda, Türkiye’nin ulusal öncelikleriyle uyumlu hareket etmenin ve bu önceliklere EYDK penceresinden yön verebilmenin öneminin altı çizildi.
Pozitif, ölçülebilir sosyal ve çevresel etkiyi yatırımların merkezine koyarak finansal getiri elde etmeye odaklanan etki yatırımcılığı, küresel manada 2,3 trilyon dolar büyüklüğe ulaşmış durumda. Bu yükselen alanda Türkiye’yi temsil eden Etki Yatırımı Danışma Kurulu (EYDK), ilk raporunu yayınladı.
“Bir Etkinleştirici Olarak EYDK” raporu daha önce hazırlanan ulusal raporların, Haziran 2021’de tamamlanan EYDK anketinin ve ağustos ayında gerçekleştirilen kapsamlı yuvarlak masa toplantılarının üzerine inşa edilerek; veriye dayalı, şeffaf ve kapsayıcı bir yaklaşım ortaya konuldu. Raporda, EYDK’nın eylem planını hayata geçirmek için dört potansiyel çalışma grubu belirlendi; Sürdürülebilir Kalkınma ve Politika, Kurumsal İletişim, Etki Ortaklıkları ve Kapasite Geliştirme.
Raporla ilgi açıklama yapan EYDK Başkanı Şafak Müderrisgil, “Bu ilk raporumuz, Türkiye’de etki yatırımı modelini yaygınlaştırmak için kamu ve özel sektör liderleri ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar eliyle Nisan 2019’dan beri sürdürülen çalışmalarda gelinen yeni bir aşamayı temsil ediyor” dedi ve EYDK’nın stratejik öncelikleriyle çalışma grubu temalarının ortaya konmuş olmasının önemine değindi.
EYDK Genel Sekreteri Onur İlhan, “Kurulumuz bu çalışma grupları vasıtasıyla ulusal öncelikleri destekleme ve bunlara etki perspektifinden yön verme, uluslararası iş ve bilgi ağlarına katılım sağlama, yerel yetkinlik ve farkındalık geliştirme gibi ana hedeflere ek olarak Avrupa Yeşil Mutabakatı, kadınların güçlendirilmesi ve sığınmacıların geçim kaynakları gibi temalara da odaklanacaktır” dedi.

Yeni TOUGHBOOK 55 daha akıllı, hızlı, güvenli ve çok yönlü bir kullanım sunuyor
Performansı, bağlantıyı ve güvenliği iyileştirilen modüler dayanıklı dizüstü bilgisayar, standartları belirliyor.
Panasonic TOUGHBOOK 55 dizüstü bilgisayarının her zamankinden daha çok yönlü bir kullanım sunan ve geliştirilmiş performans, bağlantı ve güvenlik özelliklerine sahip yeni versiyonunu tanıttı. TOUGHBOOK 55, 2019’da piyasaya sürüldüğünde kullanıcıların sahadayken cihazlarını ilk kez farklı görevler için özelleştirmesini sağlayarak mobil bilişim alanında yeni bir standart haline geldi. İlgi çeken modüler yaklaşımını koruyan yeni TOUGHBOOK 55, saha hizmetleri, otomotiv, acil durum ve güvenlik hizmetleri sektöründeki kullanıcılar için ideal olan en yeni teknolojilerle güncelleniyor.
Hareket halinde en gelişmiş ve güvenilir bağlantı için ikinci nesil dayanıklı katlanır dizüstü bilgisayarın eSim’e ek olarak 4G seçeneği bulunuyor. Cihazın uzun süre kullanılabilmesi için iletişim alanında yapılan diğer iyileştirmeler arasında en yeni WiFi (Intel® Wireless 6 AX201) ve Bluetooth 5.1 bağlantıya ek olarak ThunderboltTM 4 desteği bulunuyor.
CAD gibi kaynak gerektiren uygulamaların kullanımı için Intel vPro® teknolojisine sahip 11. nesil Intel® CoreTM i5-1145G7 işlemciyle performans yüzde 19 artıyor. Depolama da kendisini gerçek zamanlı şifreleyebilen, işleme kapasitesini artıran ve acil hizmetler, güvenlik güçleri ve savunma gibi hassas bilgilerin yer aldığı sektörler için gelişmiş veri koruması sunan NVMe OPAL SSD ile iyileştiriliyor. Cihazın daha da güvenli olması için Microsoft Secured-core PC teknolojisi de bulunuyor.
Çok yönlü modüler yaklaşım
TOUGHBOOK 55, Intel® Iris® Xe Graphics desteğiyle grafik imkanlarını artırabiliyor[1]. Kullanıcılar, cihazı hareket halindeyken sektörlerine veya değişen iş gereksinimlerine uyacak şekilde yapılandırabiliyor. TOUGHBOOK Universal Bay’e basit bir anahtarla akıllı kart okuyucu, ilave depolama veya DVD ya da Blu-Ray sürücüsü eklenip yerleştirilebiliyor. Ek olarak parmak izi, HF-RFID veya normal akıllı kart okuyucuyu hızlı bir şekilde entegre etmek veya ikinci bir pil eklemek için de ön genişletme alanı kullanılabiliyor. Sürdürülebilirlik ve maliyet verimliliği için birinci nesil TOUGHBOOK 55 ile kullanılan tüm çevre birimleri bu yeni cihazla uyumlu kalıyor.
Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler Kıdemli Ürün Pazarlama Müdürü Dirk Weigelt, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Oyunun kurallarını değiştiren TOUGHBOOK 55 dizüstü bilgisayar, mobil bilişimi esneklik, verimlilik ve sürdürülebilirlik alanlarında yeni seviyelere taşıyor ve yeni nesil cihaz, bu bilinirliği daha da artırıyor. Kullanıcılar hareket halindeyken cihazlarını o anki iş rolünün ihtiyaçlarına göre özelleştirebiliyor. Şirketler de yaptıkları işin ve çalışanların değişen ihtiyaçlarına uyum sağlayacak esnekliğine sahip olduğunu bilerek cihaza uzun vadeli yatırım yapabiliyor.”
Hafif (2,08 kg) ve ince (32,8 mm) olan TOUGHBOOK 55, premium tasarımlı kulbuyla her yere taşınabiliyor. Toza ve suya karşı gelişmiş IP53 derecesine sahip ve 91 cm’ye kadar mesafelerden düşmeye dayanabiliyor.* -29°C ve +60°C arasındaki sıcaklıklarda da rahatlıkla çalışabiliyor.*
19 saate varan batarya ömrü ve cihazı kapatmadan ikinci bataryayla değiştirme özelliği sayesinde 38 saate kadar uzatma seçeneğiyle TOUGHBOOK 55, koşullara uyum sağlayabildiği kadar uzun süre de çalışabiliyor.
Yeni TOUGHBOOK 55 dizüstü bilgisayar HD, Full-HD ve dokunmatik ekranlı Full HD olmak üzere üç seçenekte geliyor. Eylül 2021’de satışa çıkan tüm cihazlar 3 yıllık garantiyle geliyor. Fiyat bilgisi için en yakın yetkili satıcıyla iletişime geçilebilir. Daha fazla bilgi, www.toughbook.eu sayfasında yer alıyor.

Uluslararası Hizmet Ticareti İstatistikleri, 2020
Hizmet ihracatı 2020 yılında 25,2 milyar dolar, ithalat ise 22,9 milyar dolar olarak gerçekleşti
Uluslararası hizmet ticareti istatistiklerine (seyahat hariç) göre, hizmet ihracatı 2019 yılında 32,9 milyar dolar iken 2020 yılında %23,4 azalarak 25,2 milyar dolar oldu. Hizmet ithalatı ise 2019 yılında 24,6 milyar dolar iken 2020 yılında %6,9 azalarak 22,9 milyar dolar oldu.
Hizmet ihracatı içerisinde en büyük payı %64,6 ile taşımacılık hizmetleri aldı
Genişletilmiş ödemeler dengesi hizmetler sınıflamasına göre taşımacılığın toplam ihracat içindeki payı 2019 yılında %71,1 iken 2020 yılında %64,6 oldu. İkinci sırada yer alan “diğer iş hizmetleri”nin 2019 yılında %9,7 olan payı 2020’de %11,6 oldu. Hizmet ihracatında 2020 yılında üçüncü sırada %8,3 pay ile “telekomünikasyon, bilgisayar ve bilgi hizmetleri” sektörü yer aldı.
Taşımacılık hizmetleri ihracatı 2020 yılında 16 milyar 278 milyon dolar oldu
Hizmet ihracatının önemli bir bölümünü oluşturan taşımacılık hizmetlerinde 2019 yılında yapılan ihracat 23 milyar 396 milyon dolar iken 2020’de %30,4 azalışla 16 milyar 278 milyon dolar oldu. Telekomünikasyon, bilgisayar ve bilgi hizmetleri ihracatı 2020 yılında bir önceki yıla göre %43,1 artarak 2 milyar 92 milyon dolar oldu.
Hizmet ithalatında da taşımacılık %35,3 ile ilk sırada yer aldı
Taşımacılığın toplam ithalat içindeki payı 2019 yılında %39 iken 2020 yılında %35,3 oldu. İkinci sırada yer alan “diğer iş hizmetleri”nin payı ise 2019 yılında %22,4 iken 2020’de %21,2 oldu. Hizmet ithalatındaki payı %13,6 olan “telekomünikasyon, bilgisayar ve bilgi hizmetleri” sektörü, 2020 yılında da üçüncü sırada yer aldı.
En fazla hizmet ticareti Avrupa Birliği ile yapıldı
Avrupa Birliği ülkelerine 2020 yılında yapılan hizmet ihracatı 9 milyar 789 milyon dolar, diğer Avrupa ülkelerine yapılan ihracat ise 3 milyar 946 milyon dolar oldu. İthalatta 2020 yılında Avrupa Birliği ülkelerinden yapılan ithalatın 10 milyar 417 milyon dolar, diğer Avrupa ülkelerinden yapılan ithalatın da 3 milyar 256 milyon dolar olduğu görüldü.
Avrupa Birliği ülkeleri 2020 yılında, Türkiye’nin hizmet ihracat ve ithalatında başı çeken ülke grubu oldu. Avrupa Birliği ülkeleri, %38,8 ile toplam hizmet ihracatı içinde en büyük paya sahip ülke grubu oldu. Toplam hizmet ithalatının ise %45,6’sı Avrupa Birliği ülkeleri ile yapıldı.
İhracatta ve ithalatta ilk sırayı Almanya aldı
Hizmet ihracatında 2020 yılında toplam ihracatın %26,8’i Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık ile gerçekleşti. Hizmet ihracatında %11,4’lük payla ve 2 milyar 878 milyon dolarlık ihracatla ilk sırayı Almanya alırken ikinci sırada %9,7’lik payla Amerika Birleşik Devletleri, üçüncü sırada ise %5,7’lik payla Birleşik Krallık yer aldı.
İthalatta ise 2020 yılında %10,2’lik payla ve 2 milyar 321 milyon dolarlık ithalatla ilk sırayı Almanya alırken ikinci sırada 2 milyar 266 milyon dolar ve %9,9’luk payla İrlanda, üçüncü sırada ise %8,3’lük pay ve 1 milyar 886 milyon dolarla Amerika Birleşik Devletleri yer aldı.

ENERJİSİNİ ÜRETEN FABRİKALAR ZİRVESİ’NDE OBSERVER YAZILIMINI ANLATACAK

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş Enerji Verimliliği Danışmanlık firması Vat Enerji, Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi’nde Observer Enerji İzleme ve Yönetme yazılımı anlatacak.

Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi için hazırlıklarına devam ettiklerini anlatan Vat Enerji Genel Müdürü Altuğ Karataş, “Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi’nde hayata geçmiş projeleri, online Observer üzerinden anlık enerji tasarrufunu izleyerek müşterilerimize izleteceğiz. Düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde endüstriyel tesislerin birim ürün başına enerji harcamalarını azaltmaları için hizmet ve çözümlerimizi sunacağız. Enerjisini azaltmak, düşük karbon ile üretim ve hizmet sunmak isteyen herkesi Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi’ndeki Vat Enerji standımıza bekliyoruz” dedi.

ENERJİ VERİMLİLİĞİ İÇİN YOL HARİTASI

“VAT ENERJİ olarak 2021 ilk yarısında enerji bakanlığından onay almış 88 adet Verimlilik Artırıcı Projenin %50 sini hazırlama başarısı gösterdik. Birçok enerji verimliliği projesini hayata geçirdik ve enerji verimliliği etüdleri ile müşterilerimize enerji verimliliği yol haritalarını oluşturduk. Son bir yılda geliştirdiğimiz Observer enerji izleme ve yönetme programımız ile önümüzdeki süreçte sanayi ve binalarda enerji yoğunluğunu azaltmak ve enerjiyi yönetmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dünya çapında firmalara Yerli olan Observer’ı kurmaya ve enerjilerini izleyerek yönetmeye başladık. Observer enerji izleme ve yönetme yazılımımızı yani dijital enerji yöneticisini sanayi ve binalardaki tüm kurum ve kuruluşlara tanıtarak hem enerji tüketimlerini azaltmalarını sağlamak hem de karbon salımının düşmesi için katkıda bulunmaya devam edeceğiz.”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş Enerji Verimliliği Danışmanlık firması olarak Enerji Etüdü, Enerji verimliliği hibe/destek danışmanlıkları olduğunu belirten Karataş; “Observer Enerji İzleme ve Yönetme yazılımımız, ISO 50001 Enerji Yönetimi Danışmanlığımız ve Enerji Performans Sözleşmesi ile tasarrufundan yatırımını ödeyen finans modellerimiz ile Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesinde olacağız. Zirvede hayata geçmiş projeleri, online Observer üzerinden anlık enerji tasarrufunu izleyerek müşterilerimize izleteceğiz. Düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde endüstriyel tesislerin birim ürün başına enerji harcamalarını azaltmaları için hizmet ve çözümlerimizi sunacağız. Enerjisini azaltmak, düşük karbon ile üretim ve hizmet sunmak isteyen herkesi Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi’ndeki Vat Enerji standımıza bekliyoruz.” dedi.

TÜRKİYE KIRMIZI LİSTEDEN ÇIKTI!
Koronavirüs salgınının olumsuz etkileri tüm dünyada hızla azalıyor. Bunun sonucu olarak yoğun bir turizm sezonu geçiren Türkiye’ye müjdeli bir haber daha geldi. İngiltere, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri kapsamında kısıtlama uyguladığı seyahat listesinden (kırmızı liste), Türkiye’yi 22 Eylül itibariyle çıkardı. Bu tarihten itibaren İngiltere’den ülkemize gelecek misafirlere “seyahat sonrası zorunlu otel karantinası” uygulanmayacak. Bu haber sonrasında İngiliz turistlerin ülkemizde tercih ettikleri bölgelerde rezervasyon yoğunluğu hızla artmaya başladı. Özellikle Muğla bölgesinde ciddi bir hareketlilik söz konusu oldu. Bununla birlikte sezonun sene sonuna kadar uzaması da tekrar gündeme geldi.
YDA Dalaman Havalimanı Yönetim Kurulu Üyesi Hamdi Güvenç, kararın ardından İngiltere’den bölgeye yapılacak uçuşlar için görüşmelere başladıklarını söyledi. İlk uçuşların 23 Eylül itibarıyla başlayacağını aktaran Güvenç, Ekim ve Kasım aylarında bir hareketlilik yaşanmasını beklediklerini dile getirdi.
Önümüzdeki günlerde, yeni normalimizde turizm sektörünün hızla artış göstereceği aşikar. Bu sürece fuarların da çok büyük bir katkısının olması bekleniyor. Öyle ki beklenen bu etki şimdiden kendisini hissettirmeye başladı.
FUARLARIMIZLA GERİ DÖNDÜK!
Antalya’da fuar hareketliliği, 22-25 Eylül tarihlerinde gerçekleşen, Süs Bitkileri Peyzaj, Bahçecilik ve Üretim Teknolojileri Fuarı ile başladı. ANFAŞ – Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen ilk fuarın ardından, diğer fuarların hazırlıkları da tüm hızıyla devam ediyor. Ardı ardına yapılacak olan fuarların bir diğeri ise BEAUTIYLIFE EXPO, 30 Eylül 2021 tarihinde başlayacak. Ardından 13-15 Ekim 2021 tarihinde gerçekleşecek olan EIF-Enerji Teknoloji Fuarı diğer fuarları takip ediyor olacak.
FUARLARIMIZIN HO-RE-CA SEKTÖRÜNE KATKISI ÇOK OLACAK
Ülkemizde birçok kısıtlamanın kalkmasının ardından hareketlenen turizm sektörü, diğer ülkeler tarafından getirilen kısıtlamaların da kalkması ile birlikte iyileşme sürecine devam ediyor. Hükümetinde bu konuda iyileştirme stratejileri belirlemesi sektörün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oluyor.
Yoğun talepler doğrultusunda HO-RE-CA sektörünün ihtiyaçları da günden güne artmaya devam ediyor ve sektörü ileriye dönük yatırım yapmaya teşvik ediyor. HO-RE-CA sektörünün adeta bir buluşma noktası olan ANFAŞ, fuarları ile birlikte tüm ihtiyaçları karşılamak için gün sayıyor. ANFAŞ 32. Uluslararası Hotel Equipment Fuarı ve 28. Food Product Fuarı’na sayılı günler kaldı. Siz de bu dev organizasyonda yerinizi almayı unutmayın.
Pandemiye rağmen turizmde yakaladığımız başarıları güvenli organizasyonlarla fuarlarda da yakalamaya devam edeceğiz. Turizmin başkenti olan Antalya’ da sektörün en büyük fuarı 18 – 21 Ocak 2022 tarihleri arasında gerçekleşecek. Sizler de 32. Uluslararası Anfaş Hotel Equipment Fuarı ve 28. Uluslararası Anfaş Food Product Fuarı için yerinizi almak için geç kalmayın.

DİJİTALİZASYON İLE KARGOLAR DOĞRU YERE DOĞRU ZAMANDA VARACAK

Kargo sektörünün hızlı büyüyen oyuncusu GKN Kargo, kargo sektöründe dijitalizasyona geçiş sürecini başlattı. Canlı takip sistemiyle müşterilerin yaşadığı olumsuzlukların önüne geçmeyi hedefleyen GKN Kargo, dijitalizasyonu uygulanandan bir adım öteye taşıyor. “Müşterilerin yaşadığı tüm olumsuzlukların kaynağı çoğunlukla insan hatasıdır” diyen GKN Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Akyürek, “İnsan hatasının önüne geçmek için dijitalizasyon sürecini başlatmıştık. Son yatırımımızla kargonun alımından, takibine, yol ve hava durumundan, çalışanların performansına kadar tüm değişkenleri tek sistem üzerinden görebiliyoruz. Böylece en doğru rotayı, en doğru çalışanımızla uygulayıp insan hatasının önüne geçiyoruz” dedi.

Tükettiğimiz her ürünün, üretildiği yerden, tüketiciye bir şekilde ulaşması gerekiyor. Ürünlerin lojistiğinde yaşanan sorunlar tüm bir tedarik zincirini bozabiliyor, kargo sektörü yalnızca bireyler arasında değil, üreticiler ve perakendeciler arasında da gerçekleşebiliyor.

“Lojistik planlama ve zamanı doğru yönetme işidir” diyen GKN Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Akyürek, “Planlama ve zaman yönetimi insan hatası kabul etmez. Bu nedenle dijitalizasyon yatırımlarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.

“PLANLAMA VE ZAMANLAMA HATALARI İNSAN KAYNAKLIDIR”

“Kargo sektöründe müşterilerin yaşadıkları olumsuzlukların çoğunluk sebebi insan hatasıdır” ifadelerini kullanan Gökhan Akyürek, “Kargo gönderimlerini yönetmek çok fazla değişkeni hesaba katarak, doğru planlama yapmayı gerektirir. İnsan hatası yalnızca yanlış bir iş yapmaktan kaynaklanmaz, bir değişkeni görmezden gelmek, önemsiz görmek, hesaba hiç katmamak da insan hatasıdır. Yola çıkacak aracın durumu, rotada yağış olacak mı? Yola çıkacak şoför rotaya hâkim mi? Geçilecek şehirlerde, yollarda bakım, onarım çalışmaları var mı? Gibi pek çok değişken göz önüne alınmalı, ona göre karar verilmeli ve müşteri doğru bilgilendirilmedir. Bu kadar çok değişkenin olduğu bir sektörde dolayısıyla hata payı çoktur. Her hata müşteriye olumsuzluk olarak geri dönecektir” diye konuştu.

“ÇIKACAK HER YENİ YENİLİĞİ TAKİP ETMEKLE VE UYGULAMAKLA YÜKÜMLÜYÜZ”

Bugün tüm sektörlerin dijitalleşmenin bir parçası olduğunu belirten Akyürek, “Hepimiz zamana ayak uyduruyoruz. Önemli olan çağı yakalayabilmek hatta mümkünse onu geçebilmek. Lojistiğe sahip tüm operasyonlar ve kargo şirketleri, gönderimi yapılacak ürünlerin envanterlerini, gidecekleri destinasyonları, işin planlamasını dijital çözümlerle gerçekleştiriyor. Ancak geldiğimiz noktada sadece barkod okutarak ‘dijitalizasyon sürecini tamamladık’ demek yanlış bir önermedir. Çok daha fazlasını dijitalleştirmek mümkünken ve teknoloji hızla gelişirken bu konuda herhangi bir şeyi ‘tamamlamış’ olamayız. Takip ederiz ve uygulayabiliriz ancak siz ‘tamamladım’ dediğinizde başka bir yenilik çıkacak ve ‘tamamladım’ dediğiniz sistem eskiyecektir” ifadelerini kullandı.

“TÜM DEĞİŞKENLERİ TEK BİR SİSTEMDEN GÖREBİLİYORUZ”

GKN Kargo olarak geçtikleri dijital dağıtım operasyon sistemini tanıtan Gökhan Akyürek, “Yeni dijital yatırımımızla müşterilerimize yüzde 98’e varan doğruluk oranıyla gönderimlerinin ne zaman ulaşacağını söyleyebiliyoruz. Çünkü insanın hesaba katmadığı tüm değişkenleri yazılımımız bizlere söylüyor. Gideceğimiz rotaları bölgelere bölerek en efektif rotaları oluşturmamıza yardımcı oluyor. Bölgeye özel tanımlamalar yapabiliyoruz. Şoförlerimizin performansını ölçebiliyoruz. Onları tecrübelerine göre belirli rotalara atabiliyoruz. Yol durumu, hava durumu, araç durumu gibi dış etkenleri takip edebiliyoruz. Barkod okutmanın dışında, kargo gönderimini etkileyecek tüm değişkenleri tek bir ekrandan takip edebiliyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Türkiye Hazır Beton Birliği, inşaat sektörünün ilk Yaşam Döngüsü Rehberi’ni hazırladı

Türkiye Hazır Beton Birliği, günümüz iş modellerini etkileyen yeni çevreci yaklaşımlar konusunda farkındalığını arttırmak amacıyla “Hazır Beton Yaşam Döngüsü Rehberi” hazırladı. Bu rehberin inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri alanında yaşam döngüsünü değerlendiren ve sektörün durumunu veriler ile gösteren ilk rehber olduğunu vurgulayan Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Hazır Beton Yaşam Döngüsü Rehberi, sadece hazır beton sektörü ve paydaşları için değil, yaşam döngüsü hakkında bilgi almak isteyen tüm kişi ve kurumlar için de örnek bir rehber niteliği taşıyor.” dedi.

Günümüz doğrusal ekonomi modeli “al-kullan-at” prensibi ile çok miktarda atık oluşmasına neden olmakla beraber doğal kaynaklarının hızlı bir şekilde tüketilmesine, çevresel bozulmaya, iklim değişikliğine, enerji ve ham madde tedarikinde sorunların artmasına yol açmaktadır. Artan nüfus ve bu artışın doğurduğu ihtiyaçlar doğrusal ekonomi modelinde ekonomik, sosyal ve çevresel risklerin giderek artmasına da neden olmaktadır.

Döngüsel ekonomi ise bir ürünün veya hizmetin yaşam döngüsü bittiğinde dahi ekonominin içinde kalmasını sağlayarak kaynak verimli ve düşük karbonlu sürdürülebilir bir büyümeyi gerçekleştirmesini amaçlar. Bir ürünün döngü içinde tekrar kullanılmasının temelinde daha verimli süreçlerin oluşturulması, atıkların azaltılması, tekrar üretme ve geri dönüşüm bulunmaktadır.

Birleşmiş Milletler; küresel olarak önümüzdeki 40 yıl içinde 230 milyar m2lik yeni bir alan inşa edileceğini ve dünyadaki binaların mevcut taban alanının iki katına çıkacağını tahmin etmektedir. Bu artışın büyük çoğunluğu Afrika ve Asya’da olacaktır, ancak 2060 yılına kadar 25 milyar m2 yeni inşaat alanı eklenecek olan Avrupa’da da hâlâ önemli bir büyüme beklenmektedir. Günümüzde pratik bir alternatifi olmayan beton, yeni bina ve altyapı talebini karşılamada önemli bir rol oynamaktadır ve oynamaya da devam edecektir.

Beton çevresel etkiyi azaltma potansiyeli yüksek bir yapı malzemesi hâline geliyor

Son yirmi yılda beton sektöründeki mevcut gelişmeler, üretim teknolojisi ve beton yapıların gelişimi teknik parametrelerde ve ilgili çevresel etkilerde performans değişikliğine yol açmıştır. Karışım optimizasyonu sayesinde beton; dayanım, mekanik performans, dayanıklılık ve aşırı yüklere karşı direnç açısından önemli ölçüde daha iyi özelliklere sahip olmuştur. Beton giderek çevresel etkiyi azaltma potansiyeli yüksek bir yapı malzemesi hâline gelmektedir.

Betonun teknik ve teknolojik nitelikleri, tüm yaşam döngüsü boyunca yapı sürdürülebilirliğinin birçok yönü üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Sürdürülebilirliğin (çevresel ve ekonomik) tüm önemli ve ilgili yönleri dikkate alınarak performans değerlendirilmesinde bütünsel bir yaklaşım gerekmektedir.

Bu doğrultuda çalışmalar yürüten Türkiye Hazır Beton Birliği, hazır beton sektörünün ve paydaşlarının döngüsel ekonomi, yaşam döngüsü analizi, yaşam döngüsü maliyeti, çevresel ürün beyanı başta olmak üzere günümüz iş modellerini etkileyen yeni çevreci yaklaşımlar konusunda farkındalığını arttırmak amacıyla “Hazır Beton Yaşam Döngüsü Rehberi” hazırladı. Rehberin birinci bölümünde yaşam döngüsü analizi, envanteri ve maliyeti gibi konular genel olarak açıklandı ve beton özeline girilmeden yeşil bina sertifikasyonu, gömülü karbon ve çevresel ürün beyanı gibi önemli başlıklar detaylıca işlendi. Rehberin ikinci bölümünde hazır beton sektörü irdelenirken Rehberin son bölümünde ise konu ile ilgili önemli terimlerin detaylıca açıklamaları yapıldı.

Rehberin en önemli kısmı, kapsamlı bir sektör araştırması sonucu elde edilen veriler kullanılarak hesaplanan betonun çevresel performansı oldu. Araştırma kapsamında ülkemizdeki hazır betonun ortalama karbon ayak izini (gömülü karbon) hesaplamak için dayanım sınıfı bazında ortalama beton reçetelerinin tespit edilmesi amaçlandı. Ayrıca, çalışma kapsamında sektörün yakıt ve elektrik tüketimi ile ham madde kaynaklarının ortalama mesafeleri de araştırıldı ve bu veriler kullanılarak hesaplamalar yapıldı. Yapılan araştırmaya katılan üreticilerin toplam üretimi Türkiye hazır beton üretiminin %25’ini oluşturmaktadır. Bu oran güvenilir temsil için yeterli görüldü. Türkiye hazır beton sektörü tarafından üretilen ürünlerin içerikleri ve üretim oranları dikkate alınarak geneli temsil eden “ortalama bir ürün” tespit edildi. Bu temsili ürünün beşikten kapıya yani ham maddelerin çıkarılması, işlenmesi, nakliyesi ve ürünün üretilmesine kadar olan süreçteki karbon ayak izi 310 kg CO2 eq/m3 olarak hesaplandı. Çalışma kapsamındaki en düşük dayanım sınıfı olan C25/30 betonunda bu değerin 285 kg CO2 eq/m3 iken en yüksek dayanım sınıfı olan C45/55 betonunda 396 kg CO2 eq/m3 olduğu görüldü.

Sürdürülebilirliğe gündemimizde öncelikli olarak yer veriyoruz

THBB’nin Hazır Beton Yaşam Döngüsü Rehberi hazırlamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Beton, dünyada en çok kullanılan insan yapımı malzemedir. Dolayısıyla betonun sürdürülebilir olması geleceğimiz için önemlidir. Bu nedenle sürdürülebilirliğe gündemimizde öncelikli olarak yer veriyoruz. 2017 yılından bu yana üyesi ve Bölgesel Sistem Operatörü olduğumuz İsviçre merkezli Beton Sürdürülebilirlik Konseyi (CSC) ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. CSC’nin Belgelendirme Kuruluşu olan THBB Kalite Güvence Sistemi de ülkemizde ve bölgemizdeki beton ve çimento tesislerini denetleyerek uluslararası sürdürülebilirlik belgelendirme faaliyetlerine devam etmektedir.” dedi.

Hazır Beton Yaşam Döngüsü Rehberi bir referans kaynak olacak

Günümüz iş modellerini etkileyen yeni çevreci yaklaşımlar konusunda hazır beton sektörünün ve paydaşlarının farkındalığını arttırmak amacıyla Hazır Beton Yaşam Döngüsü Rehberi hazırladıklarını ifade eden Yavuz Işık, “Bu rehber, inşaat sektörü ve inşaat malzemeleri alanında yaşam döngüsünü değerlendiren ve sektörün durumunu veriler ile gösteren ilk rehber oldu. Rehberimiz sadece hazır beton sektörü ve paydaşları için değil, yaşam döngüsü hakkında bilgi almak isteyen tüm kişi ve kurumlar için de örnek bir rehber niteliği taşıyor. Rehberin üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerinin ötesinde, mimarlık ve çevre mühendisliği bölümlerinde de birçok akademisyen ve bu konuda çalışacak öğrenci için bir referans kaynak olacağını öngörüyoruz.” dedi.

TEKSTİLDE YENİ GİRİŞİMCİLİK HEYECANI BAŞLADI

 UTİB, TechXtile Start-Up Challenge’da önemli bir değişime imza atarak organizasyonu girişimcilik platformuna dönüştürdü. Ekosistemi geliştiren ve ilham veren TechXtile Akıl-Fikir Buluşmaları’nın ilkinde başarılı Start-Up’lar’ın deneyimleri paylaşıldı. Türkiye’nin tekstil sektörü odağındaki en önemli girişimcilik programı TechXtile Start-Up Challenge kapsamında Ekosistemi geliştiren ve ilham veren ‘TechXtile Akıl-Fikir Buluşmaları’, ‘Bir Fikrin Mi Var?’ Yapımcısı Fuat Sami’nin moderatörlüğünde başladı.

‘HAYALLERİMİZ, HEDEFLERİMİZ SONSUZ’

TechXtile Start-Up Challenge’ın henüz ikinci yılında tekstil sektörü odağındaki en önemli girişimcilik programı haline geldiğinin altını çizen Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “Ülke olarak tekstil sektöründe çok güçlüyüz. Hayallerimiz, hedeflerimiz sonsuz. Paydaşlarımızla gerçekleştirdiğimiz istişareler sonucunda geliştirilen strateji ve eylem planıyla programımızın TechXtile Platform ismi ile tek çatı altında toplanmasına karar verildi. Şimdi TechXtile Platform ile çok daha iddialı bir vizyonla yolumuza devam ediyoruz. TechXtile Platform’un, Türkiye ve yakın coğrafyadaki ülkeler arasında, ‘tekstil sektörü dikeyindeki girişimciliğin ve inovasyonların geliştirildiği hub’ haline gelmesini hedefliyoruz” diye konuştu.

‘GEÇEN YILKİ 174 BAŞVURU, HEYECANIMIZI ARTIRDI’

Techxtile Start-up Challenge’da projeler için son teslim tarihinin 24 Ekim olduğunu da hatırlatan Engin, “Bizim bu yoldaki amacımız, girişimcilerimiz ve sektörümüzün gelişimine katkı sağlayarak artan rekabet ve sürekli yenilenen piyasa koşullarında yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesine öncülük etmek. Geçen yıl pandemiye rağmen 174 girişimci ve girişimci adayının programa başvurması, sektörümüzün geleceği için heyecanımızı artırmıştı. Yarışmamızın üçüncü yılında da katılımcılarımızın yenilikçi fikirlerle başvurmalarını arzu ediyoruz” ifadelerini kullandı.

BAŞVURULAR 2 KATEGORİDE ALINACAK

TechXtile Start-Up Challenge’ta bu yıl çok önemli bir değişikliğin olduğuna vurgu yapan Program Koordinatörü Ufuk Batum da “Bu yıl girişimci başvurularımızı 2 kategori altında alacağız. Biri, fikir aşamasındaki girişimcilerin başvuru yapacağı LEVEL UP; diğeri ise fikir aşamasını geçmiş, ticarileşme ve ölçeklenme potansiyeline sahip ürün veya hizmeti geliştirmiş girişimcilerin yarıştığı SCALE UP kategorisi. Başvuru yapan herkes, eğitimden yararlanıyor. İlk jüriden elenebilir ama eğitimini alsın, gelecek sene daha kuvvetli geri dönsün. Çünkü ekosistem genişlerse TechXtile genişler” dedi.

‘YURTDIŞI BAĞLANTILARI KURDUK’

2020 finalisti olduğu Techxtile Start-Up Challenge’taki başarısıyla dikkatleri üzerinde toplayan girişimcilerden biri olan ve girişimi 3 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım alan İltema Kurucusu Ayhan Prepol ise “Bu program sayesinde bizimle iş birliği yapabilecek firmalarla tanışma fırsatı yakaladık. Yurtdışı bağlantıları kurduk ve bu bağlantılarımız hala devam ediyor. Dolayısıyla bu ağın içerisinde sürekli kalabilmeyi başardık. Uzun süreli bir program olması, girişimciler için çok önemli” diye konuştu.

‘MÜŞTERİ SAYIMIZI ARTIRDIK’

TechXtile Start-Up Challenge 2020 finalistlerinden Keiretsu Forum Türkiye’den aldığı 7,5 milyon dolar değerleme üzerinden yatırımı ile 1 yıldan daha kısa sürede şirket değerlemesini 13 kat artırarak adından söz ettiren BREN CEO’su Çınar Laloğlu da “TechXtile Start-Up Challenge’a başvurmamızın en önemli nedeni, tamamen girişim olarak tekstil sektörüne odaklanmamızdan kaynaklı. Müşterilerimizin yüzde 60’ı tekstil tarafında. Her şey dijitalleşecek ve tekstil sektörü de buna dâhil. Bu programdan aldığımız en büyük fayda, tekstilde büyük referanslara ulaşmamız oldu ve bu sayede müşteri sayımız daha da arttı” dedi.

Yoğurt severlere özel yoğurtlu dondurmalar

Zengin mineral ve vitamin içeriği sayesinde günlük beslenmemizde sağlığa faydaları ile öne çıkan yoğurt, Türk mutfağında da oldukça önemli bir yere sahip… Bir de vazgeçilmez tatlarımızın başında gelen dondurma ile birleşince ortaya enfes bir uyum çıkıyor. ‘Ne yiyorsak onu sunarız’ mottosuyla yol alan Serez Dondurmacısı, kendi üretim tesisinde mayaladığı yoğurtları mevsim meyveleri ile harmanlıyor. Böylelikle dondurma ve yoğurt ikilisinin mükemmel uyumunu tüketicilerin beğenisine sunuyor.

Kurulduğu günden bu yana ürünlerinin kaliteli, doğal, taze ve besleyici olmasından ödün vermeyen Serez Dondurmacısı, kendi üretim tesisinde mayaladığı yoğurtları mevsim meyveleri ile harmanlıyor. Böylece sorbe tekniği kullanarak ürettiği yoğurtlu dondurmalarıyla damakları adeta fethediyor.

Yoğurtlu Dondurma Lezzetinin 3 Hali

Serez Dondurmacısı’nın kendi mayaladığı yoğurtlar; Sade Yoğurt, Çilekli Yoğurt ve Mandalinalı Yoğurt dondurma seçenekleri ile tüketiciyle buluşuyor. Yoğurtlu dondurma çeşitlerinde kullanılan mandalina Bodrum’da, çilek ise Çanakkale’de organik tarım yapan anlaşmalı çiftliklerden bizzat markanın kendi personelleriyle hasadı yapılarak temin ediliyor. Yoğurtlu dondurmalar, Serez Dondurmacısı’nın üretim tesisinde test ve kontroller eşliğinde mayalanarak üretilen yoğurttan sorbe tekniği kullanılarak yapılıyor.

Birbirinden lezzetli Serez Dondurmacısı ürünlerine; İstanbul’da Kartal, Maltepe, Bostancı, Acıbadem, Kozyatağı, Ataşehir ve Bakırköy şubelerinin yanı sıra www.serezdondurmacisi.com, GetirYemek, Yemeksepeti ve Trendyol Yemek uygulamasından ulaşılabiliyor. Serez Dondurmacısı web sitesinden verilen siparişler için Türkiye’nin dört bir yanına gönderim yapılıyor.

Vertiv İklim Nötr Dijital Ekonomi Hedefini Desteklemek İçin Sürdürülebilir Dijital Altyapı Topluluğuna Katıldı

2018 yılında Avrupa Veri Merkezi Birliği’ne (EUDCA) katılan ve bu üyelikle İklim Nötr Veri Merkezi Paktı’nın geliştirilmesine de katkı sağlayan Vertiv, son olarak Sürdürülebilir Dijital Altyapı Topluluğu’na katılarak iklim nötr dijital ekonomi hedeflerine ulaşılmasına destek oluyor.

Kritik dijital altyapı ve süreklilik çözümlerinin küresel sağlayıcısı Vertiv, bugün Sürdürülebilir Dijital Altyapı Toğluluğu’nun (SDIA) ana sponsoru olduğunu duyurdu. Vertiv, SDIA’nın sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda kritik altyapı alanındaki kilit oyuncuları bir araya getirme misyonunu desteklemek için; uzmanlığını, küresel erişimini ve lider konumunu birkaç önemli veri merkezi teknolojisi alanında uygulayacak.

2019 yılında kurulan SDIA, sürdürülebilir dijital altyapıya geçişi hızlandırmak için çalışan, Avrupa ve farklı bölgelerden 65’ten fazla kuruluştan oluşan kâr amacı gütmeyen bir ağ. Bu ağ, enerji tedariki ve veri merkezlerinden fiber optik ağlara ve yazılıma kadar bütün paydaşlarını, sürdürülebilir bir dijital ekonomiyi teşvik etme ve 2030 yılına kadar Sürdürülebilir Dijital Altyapıya Yönelik Yol Haritalarını gerçekleştirme misyonuyla bir araya getiriyor.

SDIA Yönetim Kurulu Başkanı Max Schulze, Vertiv’in topluluğa katılmasıyla ilgili olarak, “Vertiv’in veri merkezleri de dahil olmak üzere kritik altyapı sektöründeki deneyimi ve uzmanlığı köklü bir geçmişe sahip. İklim açısından nötr veri merkezlerini ve dijital altyapıyı hayata geçirmek için birlikte yeni konseptler ve teknolojiler geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.

Vertiv Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Başkanı Giordano Albertazzi, SDIA ile ortaklık hakkında şu yorumda bulundu: “Sürdürülebilir ve dijital bir geleceğe başarılı bir geçişin sağlanması, enerji ve teknoloji endüstrilerindeki kuruluşların yanı sıra hükümetler de dahil olmak üzere çok çeşitli paydaşların iş birliğini gerektirecek. Vertiv, SDIA gibi bu katkıda bulunanları bir araya getirmeye ve onları sürdürülebilir bir dijital ekonomi geliştirmeye yönelik ortak hedefe yönlendirmeye yardımcı olabilecek bir grubu desteklemekten gurur duyuyor.”

İlk olarak Vertiv ve SDIA, şu anda hükümet düzenlemeleri ve yatırımlarının yanı sıra sürdürülebilirlik teknolojisi geliştirmenin ön planda olduğu Avrupa çapındaki ilişkilerine odaklanacak.

Vertiv’in SDIA üyeliği, Vertiv’in 2018 yılında katıldığı Avrupa Veri Merkezi Birliği (EUDCA), gibi kuruluşlarla benzer girişimleri takip ediyor. Vertiv, EUDCA üyeliğiyle yakın zamanda duyurulan İklim Nötr Veri Merkezi Paktı’nın geliştirilmesine de katkı sağlıyor.

Pakt, bulut ve veri merkezi endüstrisinin Avrupa Komisyonu’nun 2030 yılına kadar iklim nötr veri merkezleri hedeflerini gerçekleştirmesi için hedefler koyan ve Avrupa Yeşil Mutabakat’ın Avrupa’yı 2050 yılına kadar iklim açısından nötr ilk kıta haline getirme hedefini destekleyen büyük bir özdenetim girişimi.

SDIA ile yapılan iş birliği, Vertiv’in sürdürülebilirlik ve daha geniş Çevresel, Sosyal, Yönetişim (ESG) arenasında gerçekleştirdiği bir dizi ilerlemenin sonuncusu. Vertiv geçtiğimiz günlerde EMEA’da, Liebert® EXM2 kesintisiz güç kaynağı (UPS), düşük küresel ısınma potansiyeline (GWP) sahip Liebert® AFC inverter vidalı tip soğutucu, ve yoğun enerji tüketen sektörlerin UPS sistemlerini proaktif bir şekilde kullanmasını ve yeşil enerji kaynaklarına geçişi desteklemesini sağlayan yenilikçi Dinamik Şebeke Desteği özelliğiyle Vertiv™ Liebert® EXL S1 UPS gibi bir dizi yüksek verimli ürünü piyasaya sürdü.

Aralıklı yenilenebilir enerji kaynakları, geleneksel elektrik enerjisi üretimine meydan okumaya devam ederken, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılmasına, gelir yaratılmasına ve enerji faturalarının düşürülmesine yardımcı olması için yeni enerji depolama hizmetlerine ihtiyaç duyuluyor.

Mart 2021’de Vertiv ayrıca, dünyanın en yeşil veri merkezlerinden biri olan Norveçli colocation (sunucu barındırma) sağlayıcısı Green Mountain’ı verimliliği ve sürdürülebilirliği daha da artırmak için en son teknolojilerin uygulanmasında desteklediğini duyurmuştu.

SDIA ve Vertiv arasındaki yakın iş birliği alanlarından bazıları şebeke etkileşimli teknolojilerin geliştirilmesini de içerecek. Enerji şirketleri ile veri merkezi teknolojisi tedarikçileri ve operatörlerini kapsayan SDIA üyeliği, kritik altyapı ve enerji şebekeleri arasındaki entegrasyonu iyileştirebilecek yeni çözümlerin geliştirilmesine ve uygulanmasına yardımcı olmak için iyi bir fırsat yaratıyor.

Vertiv ve SDIA arasındaki iş birliği hakkında daha fazla bilgi edinmek için 13 Ekim 2021, saat 12:00’da DCD Avrupa online etkinliğinde yer alan İklim zorunluluğu inovasyonu nasıl teşvik ediyor?panel oturumuna katılın.

Katı Yakıtlar, Linyit üretimi Temmuz ayında 5 milyon 478 bin 675 ton olarak gerçekleşti
Linyit(1) satılabilir üretimi Temmuz ayında bir önceki aya göre %16,1 azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre %2,1 arttı.
Taşkömürü üretimi Temmuz ayında 77 bin 811 ton olarak gerçekleşti
Taşkömürü satılabilir üretimi Temmuz ayında bir önceki aya göre %22,9, bir önceki yılın aynı ayına göre ise %28,3 azaldı.
Taşkömürü koku satılabilir üretimi Temmuz ayında 393 bin 233 ton olarak gerçekleşti. Bu üretim bir önceki aya göre %5,6, bir önceki yılın aynı ayına göre %3,7 arttı.
Taşkömürü ithalatı Temmuz ayında 2 milyon 775 bin 694 ton olarak gerçekleşti
Taşkömürü ithalatı Temmuz ayında bir önceki aya göre %0,8, bir önceki yılın aynı ayına göre ise %36,4 azaldı.
Taşkömürü koku ithalatı Temmuz ayında bir önceki aya göre %71,2, bir önceki yılın aynı ayına göre %211,1 arttı.
Temmuz ayında üretimin teslimatları karşılama oranı en yüksek linyitte gerçekleşti
Üretimin teslimatları karşılama oranı(2) Temmuz ayında %94,4 ile en yüksek linyitte gerçekleşti. Bu oran taşkömürü kokunda %82,8 iken taşkömüründe %2,5 olarak hesaplandı.
Taşkömürü ve linyit teslimatı en fazla termik santrallere yapıldı
Katı yakıtların teslimat yerlerine göre dağılımı incelendiğinde; Temmuz ayında taşkömürü teslimatının %54,5’i termik santrallere, %18,5’i kok tesislerine, %15,8’i demir-çelik haricindeki sanayiye yapılırken, linyit teslimatının %85,5’i termik santrallere ve %8,3’ü demir-çelik haricindeki sanayiye yapıldı. Taşkömürü kokunda ise en fazla teslimat %96,7 ile demir-çelik sanayine yapıldı.

Pfizer Gelişen Pazarlar & Çin Aşı İş Birimi Kıdemli Direktörü rolüne Serhan Altıntaş atandı
13 yıldır Pfizer ailesinin üyesi olan, 2017’den bu yana Pfizer Polonya Aşı İş Birimi Liderliğini başarıyla yürüten Serhan Altıntaş, 1 Eylül itibariyle yeni görevinde Pfizer Gelişen Pazarlar & Çin Aşı İş Birimi Kıdemli Direktörü rolünü üstlenecek.
2008 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Serhan Altıntaş, aynı yıl Pfizer’deki kariyerine proje müdürü olarak başladı. Bugüne dek ürün, pazarlama, ticari ilişkiler müdürlüğü gibi rollerin yanı sıra dijital dönüşüm liderliği gibi alanlarda da görev üstlendi. 4 yıldır Polonya Aşı İş Birimi Lideri sorumluluğunu başarılı şekilde yerine getiren Altıntaş, 1 Eylül itibariyle başlayacak yeni görevi için Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınacak ve Pfizer Gelişen Pazarlar & Çin Aşı İş Birimi Kıdemli Direktörü olarak çalışmalarını New York’ta sürdürecek.
Serhan Altıntaş yeni sorumluluğu ile ilgili şunları söyledi: “Üniversiteden mezun olduğum yıldan bu yana Pfizer Türkiye’de ve Pfizer Polonya’da çeşitli rollerde çalıştım. Pfizer benim için tam bir “Lider Okulu” oldu. Kariyerimi Pfizer ile hep bir adım öteye taşımaktan ve bu okulun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.”