Ekonomi-teknoloji haberleri (26.04.2022)

Yakıt tasarrufu için 5 öneri

TotalEnergies, daha az yakıt tüketimi için periyodik araç bakımı yaptırmanın ve doğru motor yağı seçiminin önemli olduğuna dikkat çekiyor. Artan akaryakıt fiyatlarının araç kullanıcılarını tasarruf için araştırma yapmaya yönelttiğini söyleyen TotalEnergies Teknik Servisler Müdürü Mine Altınkurt, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:

Zamanında bakım: Yakıt tasarrufu için yapılacakların ilk sırasında düzenli bakım geliyor. Araç motoru da diğer tüm makineler gibi zamanla ve kullanıma bağlı olarak yıpranıyor. Motor yağı, hava ve yağ filtresi, ateşleme sistemi gibi yakıt tüketimini doğrudan etkileyen parçaların yaaydoğru çalışıp çalışmadığını bilmek için araçların periyodik bakımını ihmal etmemek gerekiyor. Periyodik bakım daha az yakıt tüketimi sağlarken motorun da zarar görmesini önlüyor.

Doğru motor yağı seçimi: Motor yağı, aracın motorunu iyi durumda tutmaya yardımcı olurken performansı iyileştiriyor ve yakıt tüketimini azaltıyor. TotalEnergies’in 60 yılı aşkın Ar-Ge çalışmaları sonucu geliştirdiği Quartz motor yağları, yakıt ekonomisi alanında öncü olma özelliği ile öne çıkıyor. Quartz serisi, Eco-Science teknolojisi sayesinde %4’e kadar yakıt ekonomisi*, maksimum performans ve üstün motor koruması sağlıyor. Güncel yakıt fiyatları düşünüldüğünde bu rakam her depo için 40 TL’ye varan kayda değer bir tasarruf anlamına geliyor.

Lastik seçimine dikkat: A sınıfı lastik kullanmak, tavsiye edilen boyutlarda jant takmak yakıt tüketimini azaltan etkenlerden olduğu gibi doğru lastik basıncı da büyük önem taşıyor. Lastik basıncını düzenli olarak kontrol etmek, aracı kullanmaya başlamadan önce lastik basınçlarını uygun aralığa getirmek gerekiyor.

Hız limitlerine uyun: Yollarda trafik kurallarınca belirlenmiş limitin üzerinde hız yapmak yakıtın daha hızlı tüketilmesine sebep oluyor. Ani fren ve kalkışlar nedeniyle de motor normalden fazla yakıt ihtiyacı duyuyor. Aracı uygun devir aralığında kullanmak da hızın belirli düzende kalmasını sağlayarak yakıt tüketimini düşürüyor.

Klimayı az çalıştırın: Aracın daha fazla enerji harcamasına sebep olan klima, yakıt tüketimini artıyor. Özellikle yaz ve kış aylarında klima çalıştırma süresini az tutmak yakıt tasarrufu için dikkat edilebilecekler arasında yer alıyor.

*ACEA M111 Yakıt Ekonomisi testine dayanmaktadır. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) tarafından tanımlanan endüstri referansı ile kıyaslanan TOTAL QUARTZ INEO XTRA DYNAMICS 0W-20 için test sonucudur.

Oteller Doluyor, Akraba Yazlıkları Boş Kalacak Gibi

Ramazan Bayramı tatili öncesi otellerde rezervasyonlar yoğunlaşırken, arkadaş/akraba yazlıklarına talepte düşüş bekleniyor.

Partnerleri arasında yerli ve yabancı seyahat acentalarının da bulunduğu Avantajix.com, bayram tatili tercihlerini belirlemek amacıyla üyeleri içinden 2 bininin katıldığı anket çalışması yaptı.

Ankete katılanların yüzde 65’i geçen yıl Ramazan Bayramı’nda otel, yazlık, akraba evi ya da günübirlik tatil yaptıklarını ifade etti. Bu yıl bayramda tatil yapmayı planlayanların oranı ise yüzde 50’lerde kaldı.

Ankete göre, geçen yılı otel, tatil köyü, pansiyon gibi turizm tesislerinde geçirenlerin yüzde 65’inin tercihi bu yıl da aynı olacak. Geçen bayramı turizm tesislerinde geçiren tatilcilerin yüzde 20’si bu yıl akraba, arkadaş yazlıklarını kullanacak, yüzde 10’u da yakın destinasyonlara günübirlik tatillerle “idare edecek.” Kalan yüzde 5’lik kesim ise Ramazan Bayramı’nı evde geçirecek.

Geçen yılki bayramı yazlıklarında geçirenlerin yüzde 80’i bu yıl da tercihini yazlıktan yana kullanacak. Kalan yüzde 20’nin yarısı günübirlik tatilleri, diğer yarısı da evde kalmayı tercih edecek.

Geçen Ramazan Bayramı’nı akraba/arkadaş yazlıklarında ya da memleketlerinde akraba evlerinde geçirenlerin yüzde 40’ı bu yıl evde kalmak niyetinde. Bu kesimin yüzde 15’i bu yılki tatili turizm tesislerinde geçirmeyi, yüzde 45’i de geçen yılki tercihlerini tekrarlamayı planlıyor.

MİSAFİR ODALARI BOŞ KALACAK

Avantajix.com kurucu ortağı Güçlü Kayral, 2-4 Mayıs’ta kutlanacak Ramazan Bayramı’nın yaz sezonu öncesine denk gelmesi, ulaşım ve konaklama fiyatlarındaki artışların rezervasyonları etkilediğini söyledi.

Ramazan Bayramı tatilinin, hafta sonu ile birleştirilmesiyle 5 gün olarak planlandığının altını çizen Kayral, şunları söyledi:

“4 kişilik bir ailenin 5 yıldızlı otel ve tatil köylerinde 5 günlük tatilinin maliyeti en az 10-15 bin liradan başlıyor, 5 sıfırlı rakamlara kadar ulaşıyor. Bu rakama ulaşım dahil değil. Kendi aracıyla tatile gidenler, 2-3 bin lira akaryakıt harcaması yapıyor. Otobüsle seyahatte 4 kişinin harcaması bu rakama yakın. Uçakla seyahat 6-10 bin lira aralığında. Ulaşımın pahalılaşması, tatillerini yakınlarının yazlıklarında ya da memleketlerindeki evlerinde geçirenleri oldukça etkiledi. Orta ve alt gelir grubundaki kişiler evde kalmayı ya da günübirlik tatilleri tercih edecek gibi görünüyor. Turizm tesisleri bayrama kadar en az yüzde 70-80 doluluğa ulaşır ama arkadaş/akraba yazlıkları, memleketteki evlerin misafir odaları boş kalacak gibi.”

İNTERNETTEN SATIŞ BEKLENTİSİ 3 MİLYAR TL

Ramazan Bayramı’nda yaklaşık 5-6 milyon kişinin seyahat edeceğine dikkati çeken Güçlü Kayral, “Sektör, 15 milyar liralık hareketlilik beklentisi içerisinde. Satışların yüzde 20’si internette gerçekleşir. İnternetten satışların 3 milyar lirayı aşması bekleniyor. Uygun fiyatlı tatil yapmak isteyenler de interneti tercih ediyor. Fırsat siteleri, Avantajix gibi para iadeli alışveriş siteleri tatillerini daha da ucuzlatmak isteyenlerin tercihi oluyor” diye konuştu.

KPMG, perakende sektöründe dijitalleşme trendlerini açıkladı “KPMG Perspektifinden Perakende Sektöründe Dijitalleşme Trendleri ve Dijitalleşme Işığında Yatırımlar” raporuna göre sektörde yapay zekâ, IoT, AR/VR, robotik, analitik ve metaverse teknolojilerin yanı sıra tıkla-al ve fabrikadan tüketiciye uygulamaları gibi yeni trendler ivme kazanıyor. Türkiye’de e- ticaret pazarının, 2025 yılı sonunda 638 milyar TL değere ulaşmasının beklendiği kaydedilen raporda, alışveriş deneyiminin iyileştirilmesinde bulut ilk sırada yer alırken, metaverse uygulamalarında showroom’lar da öne çıkıyor.  Perakende sektöründe fiziksel ve dijital iş modelleri arasında dinamik bir gelişim söz konusu ve bu gelişime paralel olarak mağazalar yeni teknolojilerle donatılarak dijital dünya ve teknolojileri ile uyumlu hale geliyor. KPMG’nin 2021 Küresel CEO Araştırmasına katılan perakende ve tüketici ürünleri liderlerinin yüzde 74’ü, yeni teknolojilere ve inovatif süreçlere yönelik yatırımlarını artırmayı hedefliyor. Katılımcıların yüzde 79’u, teknolojik dönüşümü bir tehditten ziyade fırsat olarak algılıyor. KPMG Türkiye Perakende ve Tüketici Ürünleri Sektör Lideri Gökhan Kaçmaz, “Dijitalleşmenin kalıcı bir trend haline gelmesiyle birlikte, perakende sektöründe de inovasyon önceliğini koruyor. Çok kanallı perakendecilik sektörde bir standart haline geldi. Fiziksel alışveriş için talep devam ediyor ve perakendeciler de müşteri deneyimini dönüştürmek üzere akıllı mağaza uygulamalarını devreye alıyor. E-ticaret gücünü korurken, dijital kanallar sosyal medya platformları üzerinden yürütülen ‘sosyal ticaret’ ile birlikte gelişmeyi sürdürüyor. 5G’nin dünya genelinde devreye geçmesiyle birlikte, sanal etkinliklerin yaygınlaşması söz konusu. Metaverse, blockchain, dijital ödemeler, AR ve VR dahil olmak üzere yeni bir teknoloji dalgası yaşanırken, yeni nesiller bu teknolojilerin günlük hayatımızda yer edinmesine öncülük edecek. Faaliyetlerini geleceğe taşımak isteyen perakendecilerin bu uygulamaları yakından takip etmesi kritik önemde” dedi. Son olarak yayımlanan “KPMG Perspektifinden Perakende Sektöründe Dijitalleşme Trendleri ve Dijitalleşme Işığında Yatırımlar” raporuna göre ise konvansiyonel perakende ve tüketici ürünleri sektöründe “yeni standartları” yaratmak adına gerçekleşen dijitalleşme trendleri iki ayrı ana başlıkta toplanıyor; geleneksel perakendeciliği geleceğe taşıyan akıllı mağaza teknolojileri ve e-ticaret teknolojileri. Raporda bu iki ana trendin detaylarına şu şekilde yer veriliyor: Akıllı mağaza uygulamaları yaygınlaşıyorTahminlere göre küresel akıllı mağaza pazarı 2021 yılında 22,6 milyar dolardan, yıllık ortalama yüzde 25’lik bir büyüme kaydederek, 2026 yılında 68,8 milyar dolara ulaşacak.[i] Akıllı mağaza teknolojileri, akıllı deneme kabinleri, elektronik etiketler, akıllı otomatlar, akıllı aynalar ve sanal gerçeklik / artırılmış gerçeklik (VR/AR) turları gibi müşteri deneyimine odaklı birçok uygulamayı kapsıyor. Teknoloji açısından bakıldığında pazarda; yapay zekâ, IoT, AR/VR, robotik ve analitik gibi uygulamaların ön planda olduğu gözlemleniyor. Özellikle IoT teknolojisi günümüzde akıllı stok sistemi, dijital etiket ve akıllı raf gibi uygulamalarda kullanılıyor. Türkiye’de e- ticaret pazarının 638 milyar TL değere ulaşması bekleniyorGlobal e-ticaret hacminin 2021 yılında 4,9 trilyon dolara ulaştığı ve 2022’de 5 trilyon doları geçeceği tahmin edilirken global e-ticaret hacminin 2025 yılına kadar 7 trilyon doları geride bırakması bekleniyor.[ii] KPMG Türkiye Birleşme ve Satın Alma Danışmanlığı Direktörü Özge İlhan, Türkiye’deki e-ticaret görünümünü değerlendirerek, “2020 yılında yaklaşık yüzde 165 oranında artış gösteren e-ticaret pazarı, hacim bazında ortalama üç yılda ulaşması öngörülen seviyeye bir yılda ulaşarak 220 milyar TL hacmi yakaladı. E- ticaret pazarının, 2025 yılının sonunda 638 milyar TL değere ulaşması bekleniyor. Türkiye’de mobil e-ticaret pazarı, pandemi öncesi toplam e-ticaret pazar büyüklüğünün yüzde 41’ine sahipken pandemiyle birlikte bu oran yüzde 53’e yükseldi. Mobil e-ticaretin, toplam e-ticaretteki pazar payının 2025 yılında yüzde 80’e ulaşacağı tahmin ediliyor” yorumunda bulundu. Alışveriş deneyiminin iyileştirilmesinde bulut teknolojisi ilk sıradaTeknolojinin online alışveriş deneyimi nasıl değiştirdiği incelendiğinde, web sitesi performansının iyileştirilmesi için bulut uygulamalarının kullanımı ilk sıralarda yer alıyor. Bulut uygulamaları aynı zamanda omni-channel (çoklu kanal) deneyiminin iyileştirilmesi için de destek sağlıyor. Bulut teknolojilerini, arama motorunun ve müşteri ilişkilerinin yapay zekâ destekli olarak geliştirilmesi ve kişiselleştirilmesi takip ediyor. E-ticaretteki trendlere bakıldığında “tıkla-al” uygulaması geçtiğimiz beş yıldan bu yana yaygınlaşmayı sürdürüyor. E-ticaret trendleri arasında hızlı yükseliş gösteren “fabrikadan tüketiciye” (dropshipping) ise e-ticaret yapmak isteyen kişilerin herhangi bir ürün stoku yapmadan e-ticaret sitelerinden satış yapmasına olanak sağlayarak yarattığı pazar hacmi ile online platformlar tarafından da destek buluyor. Perakendede metaverse uygulamalarında showroom’lar öne çıkıyorYeni teknoloji trendleri ile gelişen perakendede yapay zekâ daha kapsamlı bir kişiselleştirmeye imkân sunarken artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileri ise daha çok ürün keşfini desteklemek için ön plana çıkıyor. Bu doğrultuda AR/VR uygulamaları nihai tüketicilere henüz geniş ölçüde ulaşmamış olsa da ticari kullanımların hayata geçtiği gözlemleniyor. E-ticarette son dönemde en popüler gündem maddeleri arasında metaverse de artık sıklıkla karşımıza çıkıyor. Şirketlerin metaverse stratejileri şu anda çoğunlukla marka değerini desteklemek üzerine yoğunlaşıyor. AR/VR uygulamalarının gelecek beş yıl içerisinde e-ticareti nasıl etkileyeceği endüstri profesyonellerine sorulduğunda ilk sırada sanal showroom’ların oluşturulması beklentisi geliyor, hemen sonrasında beklentileri fiziksel deneyimin online ortama uyarlanması takip ediyor. Metaverse’te lüks tüketim ürünlerine talep 50 milyar dolara ulaşabilirMetaverse lüks tüketim sektöründe çok ciddi büyüme fırsatı sunan bir alan olarak da öne çıkıyor. Sektör analistleri Metaverse’te lüks tüketim ürünleri talebinin 2030 yılına kadar 50 milyar dolara ulaşabileceğini öngörüyor. KPMG’nin yaklaşık 1.000 kişiyle gerçekleştirdiği lüks tüketici araştırmasına katılanların yüzde 58’i metaverse platformuna aşina ve araştırmaya katılan her 2 kişiden 1’i sanal bir ürün satın alabileceğini belirtiyor. Lüks markalar yeni gelir kaynakları elde etmek, yenilikçi ürünleri test etmek, mevcut müşterilerinin bağlılığını artırmak ve yeni müşteriler kazanmak için dijital ürün ve hizmetlerden faydalanması beklenebilir. Bunların yanı sıra NFT de lüks markalar için karlı bir gelir kaynağı oluyor. Sanal dünyada, sahiplik ve ayrıcalık hissini besleyen yeni kavramları oluşturan NFT’ler genellikle, kimlik oluşturmak ve alıcılara değerli olarak algılandığı bir toplulukta güvenilirlik sağlamak için kullanılıyor. 300 milyar dolar değerindeki NFT piyasası içerisinde, lüks sanal/hibrit koleksiyon ürünleri kategorisinin 2030 yılına kadar payını 25 milyar dolara yükseltmesi bekleniyor.[iii] NFT görece düşük maliyeti ve verdiği “benzersizlik” hissiyle lüks markalar için çok önemli bir fırsat sunuyor.

ATEM ile Uyumsoft arasında e-Dönüşümde iş birliği yapıldı

Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Esnaf Odası (ATEM) ile Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ arasında, e-Dönüşümde iş birliği yapıldı. İş birliği kapsamında düzenlenen iftar programına, ATEM Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Akçam, Uyumsoft İş Geliştirme Direktörü Turgut Erkaynak, Uyumsoft İş Geliştirme ve Kanal Yöneticisi Funda Şengül Akı, Uyumsoft Ankara Bölge Müdürü Serkan Balcı, Uyumsoft Ankara İş Geliştirme ve Kanal Yöneticisi Cafer Uyar, Uyumsoft Bölge İş Ortağı Hüseyin Orhan ve iki kurumun üst düzey yöneticileri ve ATEM üyeleri katıldı.

İş birliği kapsamında, ATEM üyesi firmaların uçtan uca dijital dönüşümünün sağlanması hedefleniyor. Uyumsoft’un e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter vb) uygulamaları ve ticari yazılım çözümleri, 22 Ocak’ta yayınlanan 509 tebliği kapsamında tanımlanan sektörler başta olmak üzere emlak ve gayrimenkul sektörleri dahil işletmelerin dijital dönüşümüne rehberlik edecektir.

ATEM üyelerinin uçtan uca dijital dönüşümü sağlanacak

e-Dönüşümde iş birliğini değerlendiren ATEM Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Akçam, şunları söyledi:

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından 22 Ocak 2022 tarihli yayınlanan 509 sıra nolu Vergi Usul Kanunu (VUK) Tebliği’ne göre, e-Fatura, e-Arşiv Fatura ve e-İrsaliye uygulamalarında yeni dönem başladı ve kapsam genişliyor. Buna göre, gayrimenkul alımını, satımını, kiralamasını, inşaatını yapan firmalardan 2020 ve 2021 cirosu 1 milyon TL’nin üzerinde olanlar ile 2022 cirosu 500 bin TL’nin üzerinde olan işletmelerin, 1 Temmuz 2022 tarihinden itibaren zorunlu olarak e-Fatura’ya geçmeleri gerekiyor. Bu kapsamda, ATEM üyelerimizin e-Dönüşüm süreçlerini başarılı bir şekilde uçtan uca yönetmeleri için, Uyumsoft ile iş birliği yapıldı. İş birliğinin üyelerimize, emlak ve gayrimenkul sektörümüze hayırlı olmasını dileriz.” dedi.

İş birliği hakkında bilgi veren Uyumsoft İş Geliştirme Direktörü Turgut Erkaynak, şunları kaydetti:

Türkiye’nin öncü teknoloji ve inovasyon şirketi olarak, 60 binin üzerindeki yerli ve global işletmenin uçtan uca dijital dönüşümünü sağlıyoruz. 509 VUK Genel Tebliği kapsamında, ATEM ile iş birliği protokolü imzaladık. Birliğin üyelerine, e-Belge uygulamaları ve ticari yazım çözümlerimizle hizmet vererek, dijital dönüşümlerini hızla gerçekleştirmelerini sağlayacağız. İş birliğinin ekonomimize hayırlı olmasını diliyoruz.” diye konuştu.

GİB e-Arşiv 2.000- 5.000 ürünü ücretsiz sunuluyor

Ayrıca, GİB tarafından yayınlanan 509 sıra nolu Vergi Usul Kanunu (VUK) Genel Tebliği’ne göre, e-Arşiv Fatura uygulamasına dahil olmayan mükellefler tarafından, vergi mükelleflerine yapılan satışlarda vergiler dahil toplam tutarın 2.000 TL olması, vergi mükellefi olmayan nihai tüketicilere yapılan satışlarda ise toplam tutarın 5.000’yi bulması durumunda, kağıt fatura yerine, e-Arşiv Fatura düzenleme zorunluluğu 1 Mart 2022 tarihinden itibaren hayata geçirildi. Bu kapsamda, GİB e-Arşiv 2000-5000 uygulamasını kullanacak olan ATEM üyeleri, Uyumsoft’un GİB e-Arşiv 2.000- 5.000 ürününü yılsonuna kadar ücretsiz olarak kullanabilmektedir.

İSTANBUL SOFYA EKSPRESİ BUGÜN YENİDEN SEYAHATSEVERLERLE BULUŞUYOR
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, salgın nedeniyle ara verilen İstanbul Sofya Ekspresi seferlerinin bu akşam yeniden başlayacağına dikkati çekti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, İstanbul Sofya Ekspresi’nin 20 Şubat 2017 tarihinden itibaren İstanbul (Halkalı)-Sofya arasında her gün karşılıklı olarak sefer yaptığı kaydedildi. İstanbul Sofya Ekspresi’nin pandemi tedbirleri kapsamında 11 Mart 2020 tarihinde seferlerinin geçici süreli durdurulduğu ifade edilen açıklamada, salgının etkilerinin azalmasıyla TCDD Taşımacılık ve Bulgaristan Demiryolları arasında görüşmelerin yapıldığı kaydedildi. Açıklamada, “Görüşmeler sonucunda İstanbul Sofya Ekspresi’nin bugünden itibaren İstanbul’dan (Halkalı), 26 Nisan’dan itibaren de Sofya’dan ilk seferlerine başlaması yönünde karar alındı. İstanbul Sofya Ekspresi İstanbul’dan 21.40’ta kalkacak, Sofya’ya 09.35’te varacak. Sofya’dan 18.30’da hareket edecek, İstanbul’a 05.34’te ulaşacak” denildi.
DEMİRYOLU İLE YOLCU TAŞIMACILIĞINDA TÜRKİYE’NİN AVRUPA’YA AÇILAN KAPISI
İstanbul (Halkalı)-Provdiv (Filibe)-Sofya güzergahını izleyen İstanbul Sofya Ekspresi’nin İstanbul’dan Sofya’ya 11 saat 55 dakikada, Sofya’dan İstanbul’a ise 11 saat 4 dakikada ulaşacağı belirtilen açıklamada, tren biletlerinin İstanbul’da Sirkeci ve Halkalı ile Ankara, Eskişehir’deki gişelerden satın alınabileceğine işaret edildi. Demiryolu ile yolcu taşımacılığında Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı İstanbul Sofya Ekspresi’nin yataklı ve kuşetli vagonlardan oluştuğunun altı çizilen açıklamada, İstanbul Sofya Ekspresi’nin salgın öncesi dönemde oldukça talep gördüğü, 2017-2020 yılları arasında yaklaşık 65 bin yolcunun seyahat ettiği kaydedildi.

AstraZeneca Türkiye’den cinsiyet eşitliğine dikkat çeken proje: Benim Adım İnsanTopluma artı değer kazandırmayı hedefleyen projelerine devam eden AstraZeneca Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine vurgu yapmak amacıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi bünyesindeki BilgiGender iş birliğiyle “Benim Adım İnsan” projesini hayata geçirdi. Proje kapsamında çeşitli sosyal medya kanallarında birbirinden değerli konukların yer aldığı video ve podcast’ler yayınlanarak insanların farklılıklarıyla bir arada olabileceğine dikkat çekildi. Araştırma, geliştirme, temel ilaçların ve uzmanlık ürünlerinin üretimi ve sağlığın hizmetine sunulması alanında faaliyet gösteren, dünyanın önde gelen yenilikçi ve araştırmacı ilaç şirketlerinden AstraZeneca Türkiye, toplumsal faydaya katkı sunmayı hedefleyen projelerine devam ediyor. AstraZeneca Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine vurgu yapmak amacıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Sosyal Girişimci Prof. Dr. Itır Erhart ve Bilgi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İlknur Hacısoftaoğlu danışmanlığında ve İstanbul Bilgi Üniversitesi bünyesindeki BilgiGender iş birliğiyle “Benim Adım İnsan” projesini hayata geçirdi. Şirket, bu proje ile çeşitliliğin ve kapsayıcılığın önemine dikkat çekerken kişileri ayrıştıran kalıpları kaldırmaya, hak ve özgürlükleri güçlendirmeye yönelik farkındalık oluşturmayı da hedefliyor. Benim Adım İnsan YouTube kanalında yayınlanan videolar ve Spotify, Apple Podcasts ve Deezer platformlarında yayınlanan podcastler ile akademisyenler ve alanında uzman birbirinden değerli isim toplumsal cinsiyet eşitliğini çeşitli açılardan konu alıyor. AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış   yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İnovasyonlar, geleneksel düşünce yapısına meydan okuyarak gerçekleşebilir; biz de bu bakış açısını benimseyerek çalışanlarımız ile yenilikçi yaklaşımlar ve fikirler geliştirebildiğimiz çok çeşitli bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin de bu düşünme ve üretme yaklaşımının ana bileşenlerinden biri olduğuna inanıyoruz. Cinsiyetle ilgili kriterlerin gönüllü olarak açıklanması ile oluşturulan Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde dört yıldır üst üste yer almamız bu yaklaşımımızın bir teyidi niteliğindedir. Tüm alanlarında cinsiyet eşitliğini destekleyen kapsayıcı bir ortamı teşvik ederek, toplumsal cinsiyet eşitliği ve şeffaflığa olan bağlılığımızı yansıtmak ve bu alanda farkındalığı artırmak amacıyla ‘aynı isimleri paylaşsak da paylaşmasak da hepimiz insanız, hepimiz eşitiz’ diyerek başlattığımız bu projede cinsiyet eşitliğinin önemine dikkat çekiyoruz. Ayrıştırıcı rollerden kurtulmuş güçlü bir toplum ve güçlü bireyler için ‘Benim Adım İnsan’ projemize bu yıl ve ilerleyen yıllarda da devam edeceğiz.” İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Sosyal Girişimci Prof. Dr. Itır Erhart ise açıklamasında “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, tüm bireylerin haklara tam eşit erişiminin sağlanması için akademi özel sektör iş birliklerinin kritik rol oynadığına inanıyorum. Bu proje için AstraZeneca ile bilgi, deneyim, yetkinlik ve kaynaklarımızı bir araya getirdik; birlikte düşündük, tartıştık, ürettik. Oluşturduğumuz içeriklerin sorular sorduracağına, alan açacağına, ilham vereceğine inanıyoruz.” dedi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İlknur Hacısoftaoğlu da “Son yıllarda özel sektörün toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemeye dönük projelerinin arttığını görüyor ve ‘Benim Adım İnsan’ gibi önemli projelerin yaygınlaşması için her zaman destek vermeye çalışıyoruz. Projede AstraZeneca ekibi ile bir arada, farklı boyutlarıyla, konunun uzmanlarıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini tartıştık, konuştuk. Önemli bir katkı olduğunu düşünüyorum.” açıklamasında bulundu.

Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi Programı ilk mezunlarını verdi

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği tarafından yürütülen ve 5 Mart 2022 tarihinde başlayan Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi Programı, katılımcıların yaptığı sunumların sonrasında, sertifikaları verilerek tamamlandı.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Türkiye’nin uzun vadede kalkınması için tarımın ve gençlerimizin gücüne her zaman inandık. EYMSİB olarak üretimden depolamaya, taşıma ve tüketime kadar zincirin bütün halkalarının tabandan iyileştirilmesi için uzun süredir çalışmalar yapıyoruz. Pestisitle mücadele, gıda atıklarını azaltma, kontrollü tarım öncelikli alanlarımız. Gençlerimiz ve sektörümüz arasında kurduğumuz köprünün çıktıları; tarımda sürdürülebilirliğin artmasını sağlayacak, çözümler geliştirilmesine baz teşkil edecek.” dedi.

Hayrettin Uçak, “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi Programımız ile gençlerimize sürdürülebilir tarım için gerekli süreçleri kapsayan kapsamlı bir eğitim programı sunduk. Günün sonunda her biri işgücüne katıldığında; AB Yeşil Mutabakat’ına uygun, karbon ayak izini azaltacak proseslerdeki üretimlerle ilgili, İyi Tarım Uygulamaları, uluslararası sertifikasyon süreçlerine, dünyadaki talep değişimi ve sürdürülebilir üretim-tüketime hakim olarak gerekli güncel yetkinliklerle donanımlı olacak. Gençlerimizin yenilikçi düşünceleriyle Türkiye tarımda lider konuma gelecek.” dedi.

İlk üçe giren projeler;

1- Waste-Age Projesi; Organik atıkların katma değerli ürüne dönüştürülmesi için paydaşları bir araya getiren ve danışmanlık hizmetleri veren platform. Proje, üretim çıktısı organik atık olan ile bunu değer zincirinde katma değerli ürüne dönüştürebilecek üretici arasındaki kilit pozisyonda yer almayı hedefliyor. Projenin bir diğer hedefi, elde edilen veriler sonucunda kamuoyunda davranış değişikliği oluşturmakta yer alıyor.

2- Gel Track Projesi; atıl durumda bulunan tarım ekipmanlarını işler duruma getirmek amacıyla geliştirilmiş paylaşımlı bir iş modelidir. Kullanıcılara mobil uygulama ve web sitesi üzerinden ulaşmayı planlayan modelde, tarım ekipmanına ihtiyaç duyan çiftçi ile bu bölgedeki ekipman sahibi çiftçiyi belirli şartlar altında bir araya getirmeyi hedeflemektedir.

3- Ortech Projesi; Turunçgillerin suyunun kullanımı sonrasında geriye kalan kabukların, yağlarından doğal aroma verici madde eldesi, kabuk sıvısı ile tıbbi ve aromatik bitki öz suyunun arıtılıp birleştirilmesi sonucu organik tarım için pestisit eldesi ve yağı ile suyundan arındırılan son kısmı olan posanın ise toprak ıslah materyali olarak kullanılması hedeflenmektedir.

Diğer projeler ise;

-Agrosaba; üreticinin toprak ve pesitisit analizini ve sertifikasyon firmaları ile arazi ve üretim bilgilerini sisteme kaydederek alıcı ile buluşturulmasını sağlayan bir uygulama.

-Farmland; Modern şehirlerde, şehir merkezine yakın verimsiz tarım alanlarında konaklama tesisi inşa ederek tesisin ihtiyaçlarını karşılayabilecek topraksız tarım seralarını kurmayı ve misafirlere tarımsal ürün yetiştirme deneyimini sunmayı ve kendi ürettikleri sağlıklı, güvenilir tarım ürünlerini tüketebilecekleri bir ortam sunmayı hedeflemektedir.

-Tarım Market; Çiftçiyle firmaların buluştuğu e-ticaret platformu.

-Citrus Box; Tarımsal ürünlerin farklı hammaddeler şeklinde kullanarak, farklı sektörlerde katma değer elde edilmesini hedeflemektedir. Lemon App uygulaması ile tüketicileri, kozmetik ve meyve suyu firmalarını bir araya getirmeyi hedeflemektedir.

Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitim Programı hakkında;

6 hafta süren Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi Programı 4 Mart’ta açılış toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. 5 Mart’a eğitimlere başlandı.

İkinci hafta; Eğitimlerle devam etti.

Üçüncü hafta; eğitimler sürdü ve Yaş Meyve Sebze İhracatı yapan Uçak Kardeşler Gıda Seracılık Ltd. Şti. Ziyaret edildi.

Dördüncü hafta; Ege İhracatçı Birlikleri’nde eğitimler düzenlendi. Eğitimlerin yanında yapılan Atölye Çalışmalarında bir araya gelerek oluşturulan gruplar, belirli bir konu üzerinde ortak kararla elde ettikleri fikirleri/sonuçları diğer gruplara sunarak paylaştılar.

Beşinci hafta; eğitimlere devam edilerek, Ege İhracatçı Birlikleri tarafından ihracat destekleri hakkında bilgilendirmelerde bulunuldu.

Altıncı hafta; İzmir Torbalı’daki Özgörkey şirketler grubuna bağlı Türkiye’nin en büyük dondurulmuş gıda entegre tesisi Feast ve dünyanın ikinci, Avrupa ve Türkiye’nin en büyük seracılık işletmesi Dikili’deki Agrobay Seracılık ziyaret edildi.

TOYOTA GAZOO Racing’den Hırvatistan’da Etkileyici Galibiyet

TOYOTA GAZOO Racing Dünya Ralli Takımı, Hırvatistan Rallisi’nde etkileyici bir zafere imza attı. Yarışı kazanan Kalle Rovanperä, bu galibiyetin ardından FIA Dünya Ralli Şampiyonası puan tablosunda liderliğini devam ettirdi.

2021’de gerçekleştirilen rallinin ilk bölümlerinde yarış dışı kalan Rovanperä, bu yılki rallide üstün performansını tüm hafta sonu bir araya getirerek zafere ulaştı. Cuma günü yoğun yağmur altında sekiz etabın altısını kazanan Rovanperä, en yakın rakibiyle farkı bir dakikanın üzerine çıkarmıştı. Cumartesi günü lastik hasarı sebebiyle bu büyük avantajı kaybetse de pazar günü yağmurun etkili olduğu etaplardan başarıyla çıktı. Yumuşak lastiklerle kaygan zeminde dezavantajlı olmasına rağmen ralliyi 4.3 saniye farkla kazanmayı başardı. Rallinin sonundaki Güç Etabı’nda da ilk sırayı alan Rovanperä, takıma mümkün olan maksimum puanı getirdi.

Cuma günü lastik sorunu yaşayan ve genel klasmanda beşinci olan Elfyn Evans, yarış boyunca iki etapta birinci olurken takıma önemli puanlar kazandırdı. Esapekka Lappi de cuma günü büyük bir kayanın araca verdiği hasarın ardından rallide önemli kısımları kaçırsa da 4 etapta en iyi zamana imza attı. Böylece Toyota gerçekleştirilen 19 etabın 14’ünde ilk sırada yer aldı ve yeni GR YARIS Rally1’in güçlü performansını devam ettirdi. TOYOTA GAZOO Racing, bu sonuçların ardından Rovanperä ile Pilotlar Şampiyonluğu’nda 29 puan farkla liderliğini devam ettirirken Markalar Şampiyonası’nda 42 puanlık bir liderlik avantajına sahip oldu.

TGR WRC Challenge Programı sürücüsü Takamoto Katsuta, Evans’ın ardından altıncı oldu ve bir kez daha TGR WRT Next Generation takımına puanlar kazandırdı.

Yarışın ardından değerlendirmeler yapan takım kaptanı Jari-Matti Latvala, “Rovanperä’dan inanılmaz bir performanstı. Son etapta kazanamayacağını düşündüm ama bu lastiklerle ralliyi kazanmayı başardı. Bu yol şartlarında baskıya karşı ortaya koyduğu performans çok iyiydi.” dedi.

Üstün sürüşüyle zafere imza atan Rovanperä ise “Şu ana kadar aldığım en iyi galibiyet olabilir. Çok zor bir hafta sonuydu ve şartlar çok zorlayıcıydı; ancak tüm zorluklara rağmen tempomuz çok iyiydi ve galibiyet elde etmeyi başardık.” diye konuştu.

WRC takviminde bir sonraki yarış, 19-22 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek Portekiz Rallisi olacak ve bu ralli, yılın ilk toprak yarışı olacak.

İsveçli inşaat firması KIBAG, Panasonic ile şantiyelerinde kullanılan kağıt miktarını sıfıra indiriyorİsveçli inşaat firması KIBAG, oluşturduğu dijital ofis ile kağıtsız şantiyeler için son adımı atıyor. Tüm çalışanlar ve müteahhitler, geliştirilen sistem üzerinden tamamen dijitalleştirilmiş inşaat planlarına erişebiliyor. İnşaat uzmanı firma, şantiyelerde kullanıma uygun olan TOUGHBOOK G2 ile bu sistemin uygulamaya geçme süresini kısaltıyor ve şantiyelerde oluşabilecek sorunları en aza indiriyor. Herkesin işi artık dijitalKIBAG aynı zamanda dijital projelerin uygulanmasına da öncülük ediyor. KIBAG Bauleistungen Dijitalleşme Proje Yöneticisi Manuel Weyermann, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Ofisimizdeki ilgili tüm iş akışlarını dijitalleştirdikten sonra geriye son adım olan şantiye kalmıştı. Bu noktada geliştirdiğimiz BIM2Field sistemini inşaat yöneticilerinin kullanmasını sağlıyoruz. Bu sayede şantiyelerin dijital ofisini oluşturabiliyoruz.” Şantiyenin ofisinde her inşaatın önemli bileşeni, planlama ve uygulama dokümanları paydaşlar için kağıda basılı bir şekilde bulunuyordu. Ancak kağıda basılı bilgileri otomatik olarak işlemek ve onaylamak, 3D modelini göstermek mümkün olmuyordu ve planlama departmanına anlık geribildirimler verilemiyordu. KIBAG da bunu çözmek için Panasonic Business ile işbirliği oluşturdu. Şirketler bu işbirliğiyle de tüm bilgileri ve iş akışlarını sahada dijital olarak erişilebilir hale getirmeye ek olarak uygulama detayları, iş talimatları, siparişler, teslimat belgeleri, lojistik süreçler veya yerinde raporlama gibi tüm adımları dijital olarak görüntüleyip işleyebilme imkanını oluşturmayı hedefledi. Pilot proje kapsamında geliştirilen BIM saha çözümü Panasonic Pro 49” yüksek çözünürlüklü 4Q ekrana sahip Panasonic TOUGHBOOK G2 tabletten, Panasonic Pro serisi montaj istasyonundan ve dahili Cynap Pure kablosuz sunum sisteminden oluşuyor. KIBAG Proje Yöneticisi Mario Sülz, dış antene sahip 4G Wi-Fi dönüştürücüye sahip cihazı “Farklı inşaat projelerine ve şantiyedeki aşamalara uygun” olarak tanımlıyor. Dijital şantiye ofisinin avantajlarıKIBAG’ın inşaat yöneticileri bugüne kadar ofislerinde hep kağıda basılı planlarla çalıştı. Bir değişiklik olacağı zaman  sürecin ofisten başlaması, dijital olarak girişinin yapılması, baskısının alınması ve şantiyeye iletilmesi gerekiyordu. Ancak ilerleyen dönemlerde hızlı güncellemeler ve çift yönlü iletişim olacak. Böylece inşaat ile planlar arasında bir fark oluştuğunda hızlıca müdahale edilebiliyor. Manuel Weyermann, sözlerine devam ediyor: “İnşaat sırasında en güncel bilgiye sahip olmak, elde edilebilecek en büyük avantaj oluyor. Bu sayede planı uygulamak için harcanan değerli zamandan tasarruf edilebiliyor ve hata riski de en aza iniyor. İnşaat alanında beklenmedik bir durum oluştuğunda da anında geribildirim alabiliyoruz.” İnşaat alanındaki zorlu koşullar için TOUGHBOOKKIBAG’ın inşaat yöneticileri yeni dijital şantiye ofisi konseptinden ve ekipmanlarından memnun. KIBAG İnşaat Müdürü Renó Meinel, “Panasonic TOUGHBOOK’u kullanmayı çok seviyoruz. Cihazları tutmak çok kolay ve inşaat alanlarında kullanabildiğimiz çevik bir yapısı bulunuyor. En çok da mesai boyunca dayanan bataryanın ömründen memnunum. TOUGHBOOK G2’nin dokunmatik ekranındakileri güneş ışığı altında bile okunabiliyor ve iş eldivenleriyle kullanılabiliyor. TOUGHBOOK aynı zamanda yağmura, kire, soğuğa ve sıcağa kolaylıkla dayanabiliyor. Panasonic çözümlerinin tamamını kullanmak çok keyifli” diyor. Dijitalleşme, esnekliği de artırıyorManuel Weyermann, sözlerini şunlarla tamamlıyor: “Dış paydaşlar sisteme bağlanabildiği ve kablosuz bir arayüzü kullanarak mobil cihazlarının, tabletlerinin veya dizüstü bilgisayarlarının ekranından içerik paylaşabilme esnekliği sunduğu için Panasonic’in çözümlerini seviyorum. Mesela bir alt yüklenici hangi işletim sistemine sahip olursa olsun tabletinden planları görüntüleyebiliyor ve bu sırada herhangi bir kabloya, adaptöre veya ek bir yazılımın yüklenmesine gerek olmuyor.” Bu imkanı Panasonic’in ekrandaki Miracast, AirDrop ve Chromecast gibi sıkça kullanılan tüm formatlarda görüntüyü kablosuz aktaran Cynap Pure SDM modülüyle alınacak kayıtlar için bulunan yuva sağlıyor. Bu sayede diğer cihazlar, işletim sistemi ve çözünürlüğü ne olursa olsun olarak herhangi bir içeriği Panasonic SQ1 ekranına aktarabiliyor. Böylece mimarlar, müteahhitler, çalışanlar ve inşaat denetçileri ekiple iletişim kurmak için Panasonic’in dijital ofisini kolayca kullanabiliyor. Güvenilir iş ortağı Panasonic Teknik olarak gelişmiş ve güvenilir bir çözüm bulmak, KIBAG için çok önemliydi. Mario Sülz, sözlerini bitirirken şunları söyledi: “Uzun yıllar inşaat ortamında biriktirdiğimiz deneyimimizi kullanarak Panasonic ekipmanlarını tercih ettik. Çok dayanıklı olan bu ekipmanlar, şantiyede günlük kullanım için uygun olmakla birlikte birkaç yıl sonra bile aynı şekilde kullanılabilecek.”

Mobil Uygulaması Olan İlk Artizan Dondurmacı

Yeni nesil dondurmacılık akımının Türkiye’deki ilk temsilcilerinden Serez Dondurmacısı, tarladan tezgâhlara uzanan lezzet yolculuğuna hız katan önemli bir yenilikle geliyor. “Ne yiyorsak onu sunarız” mottosuyla yıllardır damakta iz bırakan lezzetlere imza atan Serez Dondurmacısı, bir dizi avantaj sunan kendi mobil uygulamasını hayata geçirdi. Mobil uygulaması olan ilk artizan dondurmacı olarak sektöre öncülük eden Serez Dondurmacısı, müşteri memnuniyetini artıracak inovatif bir deneyim sunuyor.

Kullanıcı dostu mobil uygulaması ile Serez Dondurmacısı, dondurma tutkunlarına ayrıcalıklı bir hizmet sunuyor. Kişiye özel kampanya ve indirim fırsatlarından yararlanmak isteyen kullanıcılar; akıllı telefonlarına Google Play Store ve Apple Store’den kolayca indirebilecekleri uygulama üzerinden doğal ve lezzetli dondurmalarla ilgili menüye, dondurmaların kalori değerlerine ve alerjen listelerine erişebiliyor.

Her alışverişte yüzde 10 puan kazandıran uygulama

Üstelik Serez Dondurmacısı şubelerinden “Serez Cüzdan” ile yapılan her alışverişte yüzde 10 Serez Puan kazanmak ve sonraki alışverişlerde bu puanları kullanmak da mümkün. Ayrıca Serez Cüzdan’da bulunan QR Kod ile Serez Dondurmacısı şubelerinde temassız ödeme yapılabiliyor.

Mobil uygulaması olan ilk artizan dondurmacı olarak sektöre öncülük eden Serez Dondurmacısı lezzetlerine İstanbul’da Kartal, Maltepe, Bostancı, Acıbadem, Kozyatağı, Ataşehir ve Bakırköy şubelerinin yanı sıra www.serezdondurmacisi.com üzerinden ya da Fuudy, Getir Yemek ve Yemeksepeti uygulamalarından ulaşılabiliyor. Serez Dondurmacısı web sitesinden verilen siparişler, Türkiye’nin dört bir yanına soğuk zincir bozulmadan gönderilebiliyor.

OİB VE TAYSAD iş birliğinde Türk-Alman otomotiv sektörü buluştu 

 “Türk Otomotiv Sanayisinde Yeni Teknolojilere Uyum” konferansı yapıldı

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) ve Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD)  tarafından Türk ve Alman otomotiv sektörleri arasındaki iş birliğini geliştirmek amacıyla düzenlenen “Türk Otomotiv Sanayisinde Yeni Teknolojilere Uyum” Konferansı’nda yenilikçi teknolojiler ile sektördeki değişim ele alındı.

 OİB Başkanı Çelik: “Türk otomotivi, yenilikçi teknolojileri ile sektördeki değişime aktif olarak katkıda bulunabilecek bir yapıya sahip. Ülkemizin Avrupa’ya komşu olması, yüksek üretim ve ihracat deneyimi, genç, dinamik ve nitelikli insan kaynağı gibi özellikleri, bu gelişmeleri fırsata çevirebileceğimizi gösteriyor.”

 TAYSAD Başkanı Saydam: “Otomotivde teknolojik değişimler yaşansa da değişmeyen bir konu var, o da iletişim ağlarının gücü. İletişim ağları giderek güç kazanıyor. Türk ve Alman otomotiv sektörü temsilcileri de gelişmeleri karşılıklı birbirlerine aktarma konusunda bizim için önemli. Bu etkinliklerimizin ana amacı da bu. Biz TAYSAD ve OİB olarak bu konulara açığız.”

 Ford Otosan Genel Müdürü Özyurt: “Sürdürülebilirlik, dijital dönüşüm, değişen müşteri beklentileri, elektrikli ve bağlantılı araçlar ve mobilite, sektörde öne çıkan başlıklar ve bunların hepsi, birbiri ile bağlantılı. Ürettiği araçların çoğunu AB’ye ihraç eden Türkiye için de Avrupa Yeşil Mutabakatı sayesinde bu dönüşüm kaçınılmaz.”

Türkiye otomotiv endüstrisinin ihracattaki tek koordinatör birliği Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) ve Türk otomotiv tedarik sanayinin tek temsilcisi olan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ile Türkiye Tanıtım Grubu çalışmaları kapsamında otomotiv endüstrisinin gelişimine katkı sağlamak amacıyla etkinliklerine devam ediyor. OİB ve TAYSAD, dünya otomotiv sektörünün köklü ve güçlü partnerleri arasında olan Türkiye ve Almanya arasında iş birliğini artırmak ve mevcut ilişkileri daha da güçlendirmek amacıyla Avrupa’da yaşayan Türk mühendisleri ve yöneticilerine yönelik olarak “Türk Otomotiv Sanayisinde Yeni Teknolojilere Uyum” Konferansı düzenlendi. Türkiye Tanıtım Grubu Otomotiv Projesi Almanya Proje Lideri Alper Kanca moderatörlüğünde online olarak gerçekleşen konferansın konuğu, Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt oldu. Konferansın açılışında TAYSAD Başkanı Albert Saydam ve OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik birer konuşma gerçekleştirdi.

Almanya’ya 4,2 milyar dolar ihracat

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, “Konferans, gerek Türkiye ihracatının lokomotif sektörü olan otomotiv endüstrimiz gerekse Alman otomotiv endüstrisi için önem taşıyor. Almanya, uzun yıllardır Türk otomotiv endüstrisi ihracatında ilk sırada yer alıyor. Geçen yıl otomotiv endüstrimizin ihracatından yüzde 14 pay alan Almanya’ya 4,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Almanya, ithalatımızda da uzun yıllardır ilk sırada yer alıyor. İki ülke arasındaki bu etkileşim, sanayimizin gelişilmesine de çok güçlü katkı sağladı. Bu iletişimde de Almanya’da çalışan Türk yönetici ve mühendislerin büyük bir payı var” dedi.

 Sektördeki değişime katkıda bulunabilecek bir yapıya sahibiz

Çelik, tüm bu gelişmelere rağmen umut veren çalışmalar da yapıldığını ifade ederek, “Dünyamızın geleceği için ortaya konan sıfır karbon hedefleri ve bunları gerçekleştirmek için yapılan girişimler bir yeşil devrim başlattı. Bu girişimler, otonom sürüş, paylaşımlı araç gibi teknolojilere doğru evrilmekte olan otomotiv endüstrimizin dönüşümünü hızlandırıyor. Ulaşım araçlarına yönelik algılarımız yakın gelecekte kökten değişime uğrayacak. Türk otomotiv sektörü, otonom araçlara geçişle yaşanan dönüşüm sürecinde yenilikçi teknolojileri ile sektördeki değişime aktif olarak katkıda bulunabilecek bir yapıya sahip. Ülkemizin Avrupa’ya komşu olması, yüksek üretim ve ihracat deneyimi, genç, dinamik ve nitelikli insan kaynağı gibi özellikleri, bu gelişmeleri fırsata çevirebileceğimizi gösteriyor. Yenilikçi gücümüzle, dinamik iç pazarımız ve eğitimli çalışanlarımızla endüstrinin geleceğinde yer almaya hazırız. OİB olarak üzerimize düşen görevlerin farkındayız. Bu kapsamda otomotiv ihracatımızın yaklaşık yüzde 80’ini Avrupa ülkelerine yapan üyelerimize çeşitli yöntemlerle rehberlik etmeye devam ediyoruz” diye konuştu.

Saydam: “İletişim ağları güç kazanıyor”

TAYSAD Başkanı Albert Saydam da 484 üyeye ulaştıklarını belirterek, otomotiv sektöründe teknolojinin yanında en önemli unsurlardan birinin iletişim olduğunu söyledi. Saydam, “Otomotivde teknolojik değişimler yaşansa da değişmeyen bir konu var, o da iletişimin önemi, iletişim ağlarının gücü. İletişim ağları giderek güç kazanıyor. Sizler de Türk otomotiv sanayisinin önemli bir sac ayağısınız. Hem yurt dışındaki gelişmeleri Türkiye’ye hem de Türkiye’deki gelişmeleri Almanya’daki muhataplarınıza aktarma konusunda bizim için önemli değerlersiniz. Teknoloji ilerlerken diğer yandan iletişimi de güçlendirmemiz lazım. Bu etkinliklerimizin ana amacı da bu. Türkiye’nin ilgisini çekebilecek otomotiv alanındaki gelişmeleri, fırsatları bizlere aktarın. Biz TAYSAD ve OİB olarak bu konulara açığız. Bu etkinliklerin ülke ekonomisine değer yaratmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu.

Türkiye Tanıtım Grubu Otomotiv Projesi, Almanya Proje Lideri Alper Kanca ise “Almanya’da doğan ve otomotiv sektöründe çalışan Türklerin sayısı binlerle ifade ediliyor. Bu potansiyeli iş birliği için bir araya getirmek üzere başlattığımız toplantıların ilkini TOGG CEO’su Gürcan Karakaş ile yaptık. Bir hafta sonra da toplantıya katılan Türk- Alman otomotiv sektörü temsilcilerinin birbirini tanıması, birbirlerine soru sorması ve sektörü tanıtmakla yaptığımız çalıştaylar için de iyi bildirimler aldık” ifadelerini kullandı.

Özyurt: “Türkiye için dönüşüm kaçınılmaz”

Toplantıya konuk olan Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt da otomotiv sektöründeki yeni teknolojileri ve Ford Otosan’ın çalışmalarını ve hedeflerini aktardı.

Son birkaç yıldır otomotiv sektörünün tanımının ve sektörden beklentilerin değiştiğini vurgulayan Güven Özyurt, “Pandemi, bu değişimi hızlandırdı. Sürdürülebilirlik, dijital dönüşüm, değişen müşteri beklentileri, elektrikli ve bağlantılı araçlar ve mobilite, sektörde öne çıkan başlıklar ve bunların hepsi, birbiri ile bağlantılı. Ürettiği araçların çoğunu AB’ye ihraç eden Türkiye için de Avrupa Yeşil Mutabakatı sayesinde bu dönüşüm kaçınılmaz. Birleşik Krallık 2050’de, Çin 2060’ta karbon nötr olma sözü verdi ve böylece şehirde trafik kirliliğini azaltacaklar” diye konuştu.

Araçların artık mobiliteye uygun üretilmeye başladığını dile getiren Özyurt “Yeşil ve dijital dönüşüm, birbirini destekleyecek şekilde ilerliyor. Üretim sistemlerindeki dijital dönüşüm, üretim süreçlerinin daha en başından itibaren planlanmasını sağlıyor. Ayrıca Endüstri 4.0’ın yarattığı imkanlarla ve simülasyonlarla hataları daha oluşmadan yakalayabiliyoruz. Ürün portföyünde ise akıllı cihazlarla yönetebileceğimiz bir mobiliteye uygun çözümler ortaya çıkıyor. Elektrikli araçlar, bağlantılı ve otonom sürüş teknolojileri ile bu dönüşüm sayesinde, insan kaynaklı hatalar en aza indiriliyor, verimlilik ve tasarruf sağlanıyor. Bu yüzden geleceğin teknolojilerini yakalamak isteyen şirketlerin, odağına sağlam bir dijital altyapıyı alması ve tüm süreçlerini buna göre gözden geçirmesi gerekiyor.” dedi.

2030’da araçların yüzde 30’u elektrikli ve bağlantılı

Günümüzde kullanıcı beklentilerinin değiştiğini, tüketim güçlerinin farkında olan Z kuşağının da gezegene karşı sorumluluk sahibi olduğunu belirten Özyurt, “Araştırmalar, dünyada 2030 yılında araçların yüzde 30’unun elektrikli ve bağlantılı olacağını söylüyor. Bir sonraki araçlarında benzin-dizel hariç daha çevreci yakıtlara yöneleceklerin ve elektrikli/hibrit modelleri seçeceklerin oranı da yüzde 47 olacak. En sonuncu Dünya Ekonomik Forumu’na katılan kuruluşlar da araç filolarını elektrikliye çevirme planları olduğunu açıklamışlardı. Türkiye de bu anlamda alternatif araç yatırımlarını seçebilir. Muazzam bir potansiyel var ve daha çevre dostu teknolojilerle geleceği yaratabiliriz” diye konuştu.

Ford, dönüşüme liderlik edecek

Ford Motor Company’nin de gelecek 10 yılda stratejisini elektrikli araçlar, mobilite ve bağlanabilirlik olarak netleştirdiğine dikkat çeken Güven Özyurt, şunları söyledi: “Ford, elektrikli ve otonom araçlar için 2025’e kadar 29 milyar dolar yatırım planlıyor. Ford, Avrupa’da 2030’da sadece tam elektrikli araçları piyasaya sunacak. Türkiye’nin ihracat şampiyonu kuruluşu olarak dönüşüme liderlik etmek için bu alanlarda çalışmaya artırarak devam edeceğiz” diye konuştu.

Anneler için stil dolu ve çevre dostu bir hediye  Bu sezon da Timberland’de rahatlıktan ödün vermeden gün boyu stil sunan hediye seçenekleri yer alıyor. Loafer ve sneaker modelleri bahar ve yaz aylarında ihtiyaç duyulan rahatlığı adımlarla buluşturuyor. Timberland’in ilkbahar ve yaz koleksiyonlarında ikonik modellerin yanı sıra yenilikçi seçenekler de bulunuyor. Anneleri için rahatlık ve stil arayanlar için Timberlandin yeni sezon koleksiyonlarında geniş yelpazede sneaker ve loafer modeller bulunuyor. Eko inovasyon özellikleriyle ayrışan kadın ayakkabı koleksiyonlarında hafiflik ve konfor bir arada sunuluyor. Timberland’in FW21 sezonunda ilk kez tanıttığı, yüzde 75 yenilenebilir şeker kamışından ve doğal kauçuktan elde edilen GreenStride™ bot tabanları, ilkbahar yaz sezonundaki kadın sneaker ve tekne ayakkabıları koleksiyonlarda karşımıza çıkıyor. Zamansız bir ikon: Timberland Tekne AyakkabılarıSahil kasabalarının rahat yaşam tarzından esinlenen, yumuşak deri, el işçiliği ve esnek taban özellikleriyle ayrışan ikonik Timberland tekne ayakkabıları, 1978 yılından bu yana ısınan aylarda ayaklara stil ve konfor katmak için hayatımızda yer alıyor. İkonik ayakkabıları giyenler değişebilse de kalite ve el işçiliği asla değişmiyor. Esnek deri ve birinci sınıf kumaşlardan üretilen yumuşak deri ve esnek taban özelliklerine sahip kadın tekne ayakkabıları koleksiyonu, yaz aylarının şık ve rahat kombinlerini tamamlıyor. Annelerin aradığı gün boyu rahatlık doğadan geliyor: Ultra hafif GreenStride™ Taban Teknolojisi  Timberland yeni sezonda ikonik tekne ayakkabılarını, eko-inovasyon ve günümüzün progresif stiliyle birleştiriyor. GreenStride™ tabanları ve Rejeneratif Deri kullanımı ile ortaya yeni nesil bir koleksiyon çıkıyor. İlhamını Timberland’in el yapımı ikonik tekne ayakkabılarından alan sezonun iki yenisi GreenStride™ Ray City EK+ Kadın Tekne Ayakkabıları (2.499 TL) beyaz, siyah ve kahverengi deri ve kalın kauçuk alt tabana sahip. Klasik 3 delikli tekne ayakkabılarını dayanıklı ve tırtıklı bot tabanlarıyla buluşturan, yastık dolgulu EVA orta tabana sahip yenilikçi modeller de bu sezon yine bizlerle. Su, enerji ve atık yönetim uygulamaları ile gümüş derece ile sınıflandırılan sürdürülebilir tabakhanelerde elde edilen Better Leather deri ile üretilen kadın ve erkek modeller kauçuk dış tabanları sayesinde ekstra konfor sunuyor. (2.499 TL) Isınan havaları ve güneşi çağıran kombinlerin vazgeçilmez tamamlayıcısı sneaker modellerSu, enerji ve atık yönetim uygulamaları ile gümüş derece ile sınıflandırılan sürdürülebilir tabakhanelerde elde edilen Better Leather deri ve en az %50 geri dönüştürülmüş plastik içeren ReBOTL™ kumaş ile üretilen Seoul City Nubuk Kadın Spor Ayakkabısı yastıklamalı orta taban ve ayak tabanı ile hem çevreye duyarlı hem de ekstra rahatlık sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. (1.599 TL) Doğanın döngüselliğinden ilham alan Timberloop™ koleksiyonuna ait Trekker City Yürüyüş Ayakkabısı tek bir dikişin kesilmesiyle dış tabanların çıkarılabildiği ve her parçanın nihayetinde kendi benzersiz geri dönüşüm akışına bırakılabildiği benzersiz bir taban yapısına sahiptir. Bu yeni yapım yöntemi ‘döngüye’ girmeye yardımcı olmak için kimyasal bazlı çimentoların kullanımını azaltır ve çıkarılabilir çorap patik botu %100 geri dönüştürülmüş plastikten ReBOTL™ kumaş kullanılarak üretilir. Şehirli kadının günlük rutini için tasarlanmış Timberloop™ Trekker City Yürüyüş Ayakkabısı modern bir outdoor görünümünün yanı sıra uzun yürüyüşler için ekstra konfor sağlar. (2.799 TL)