Ekonomi-teknoloji haberleri (25.05.2022)

Find My Kids ile çocuğunuz evde değilken nerede olduğunu görün

Pandemi yasaklarının kalkmasıyla beraber çocuklar sokakta daha fazla zaman geçirmeye başladı. Artık anne babalar “Çocuklarımızı pandemiden koruduk, peki ya sokaktaki tehlikelerden nasıl koruruz?” sorusunu sormaya başladı.

Cep telefonlarında kullanılan Find My Kids uygulaması, çocuğunun konumunu anında görmek ve güvende olduğundan emin olmak isteyen anne babaların en büyük yardımcısı. Android ve iPhone telefonlarda Türkçe olarak kullanılabilen uygulama, gelişmiş özellikleri ile bir konum takip uygulamasından çok daha fazlasını sunuyor.

Dünya genelinde her ay 3,5 milyondan fazla ebeveynin çocuklarının nerede olduğunu bilmek için yararlandığı Find My Kids uygulaması, artık Türkçe olarak da kullanılabiliyor. Uygulamanın gelişmiş özellikleri sayesinde ebeveynler çocuklarının her zaman güvende olduğundan emin olabiliyorlar. Find My Kids, biri anne babaların telefonlarında diğeri ise çocuğun telefonunda birbirine bağlı çalışan iki ayrı uygulama olarak kullanıldığı için güvenliği en üst seviyede sağlıyor.

Anne babalar, Find My Kids sayesinde, çocuklarının konumunu gerçek zamanlı olarak harita üzerinde adım adım, sokak sokak takip edebiliyor. Çocuklarının ev ya da okul gibi önceden belirlenmiş bir konuma ulaştığını uygulamanın gönderdiği mesajlarla anlayabiliyorlar. Böylece çocuğun nerede olduğundan emin olunurken, haritayı sürekli kontrol etmeye gerek kalmıyor. Çocuğun kaybolma riskinin de önüne geçilmiş olunuyor.

Uygulama, çocuğun gittiği yerleri hafızasında tutuyor. Çocuğun ilgili konumlara giderken kullandığı rotaların kaydedilmesi, ebeveynlerin diledikleri herhangi bir tarihi seçerek çocuğun kullandığı yolları görebilmelerini sağlıyor. Böylece ihtiyaç duyduklarında çocuklarını belirli yerlerden geçmemesi konusunda da uyarabiliyorlar.

Tüm bu özelliklerin yanı sıra Find My Kids kullanan anne babalar çocuklarının kullandıkları uygulamaları ve ekran sürelerini kolaylıkla görebiliyorlar. Telefonda geçirilen sürenin ne kadarının sosyal ağlara, ne kadarının oyun oynamaya ayrıldığını takip edebildikleri gibi, çocuklarının şiddet veya tehlikeli içeriklere sahip oyun ve yayınlardan uzak kalmasını da sağlayabiliyorlar.

Çocuklar tek dokunuşla imdat çağrısı gönderebiliyor

Find My Kids sadece gelişmiş takip özellikleri ile değil, güvenliği ön plana alan bildirim özellikleriyle de öne çıkıyor. Örneğin, çocuğun telefonu sessize alınmış ya da çocuk telefona cevap vermiyor bile olsa yüksek sesle zilini çaldırmak mümkün. Çocuk, kendini güvende hissetmediği bir durumla karşılaştığında, tek bir dokunuşla anne babasının telefonuna imdat çağrısı (SOS mesajı) gönderebiliyor.

Find My Kids, telefon sahibi olmayan çocuklar için GPS özellikli akıllı kol saatine yüklenerek de kullanılabiliyor. Uygulama App Store, Google Play ve App Gallery’den indirilebiliyor.

Pandemi bitti ama anne babaların endişesi sona ermedi

Pandemi yasaklarının kaldırılmasının ardından çocukların ve gençlerin ev dışında daha çok zaman geçirmeye başladığına dikkat çeken Find My Kids Ülke Müdürü Neşen Yücel, şu noktalara dikkat çekti: “Pandemi sürecinde aylar boyunca evlerinin güvenli ortamında olan çocuklar, yasakların kalkmasıyla birlikte sokaklara, parklara, ev dışı etkinliklere daha fazla gitmeye başladılar. Ancak pandemi sürecinde edinilen alışkanlıklar, bazen çocukların dışarıya uyum göstermesini zorlaştırabilir. Bu nedenle doğal olarak anne babalar da çocuklarının nerede olduğunu, ne yaptığını bilmek istiyor. Çünkü güvenliklerinden endişe ediyorlar. Find My Kids’in kullanım kolaylığı sayesinde çocuklarının yerini her an görebiliyor ve onları sürekli telefonla arayıp ne yaptıklarını, nerede olduklarını sormak zorunda kalmıyorlar. Böylece çocuklar daha rahat hareket edebiliyor ve anne babaların endişeleri azalıyor. En önemlisi de çocuklar daha güvende oluyor.”

Find My Kids daha fazla güvenlik için kidSAFE sertifikalı

Uygulamanın 150’den fazla ülkede aktif olarak kullanıldığını belirten Neşen Yücel, “Türkiye’deki anne babaların gösterdiği büyük ilgi ile birlikte Türkçe dil seçeneğini de sunmaya başladık. Ebeveynlerin çocuklarının güvenliğiyle ilgili konularda endişelenmelerine gerek kalmadan günlük hayatlarına devam edebilmeleri en büyük önceliğimiz. Uygulamamızın sahip olduğu kidSAFE sertifikası, uygulamanın bağımsız olarak incelendiği ve online güvenlik/gizlilik açısından belirli standartları karşıladığı anlamına geliyor” dedi.

Find My Kids’in Android uygulamasında yer alan ek özellikler sayesinde anne babalar çocuklarının telefonda hangi aplikasyonu ve sosyal medyayı ne kadar kullandığını görebiliyorlar. Ayrıca çocuklarının güvenliğinden emin olmak istiyorlarsa, çocuklarının Android telefonundaki uygulamaya gerekli izinlerin verilmiş olması durumunda ortam seslerini canlı olarak dinleyebilme imkanına da sahipler. Ebeveynler, çocukları telefona yanıt vermediğinde endişe verici bir durum olup olmadığını anlamak, hatta akran zorbalığının önüne geçmek için bu özellikten yararlanabiliyorlar. Find My Kids sayesinde anne babalar çocuklarının telefonundaki pil durumunu görebildikleri için, gerektiğinde arayıp telefonunu şarj etmesini bile söyleyebiliyorlar.

Find My Kids uygulamasının öne çıkan özellikleri:

Çocuğun konumunu harita üzerinde anlık olarak görebilme

Çocuk önceden belirlenen konuma ulaştığında bildirim alma

Telefonun sesi kapalı bile olsa yüksek sesle zil çalabilme

Çocuğun hareket geçmişini görebilme

Çocuktan SOS sinyali alabilme

Eğlenceli emojiler aracılığıyla sohbet edebilme

Birden fazla çocuk ekleyebilme

Çocuğun telefonunun pil seviyesini kontrol edebilme*

Mobil uygulama kullanım istatistiklerini görebilme*

Ortam sesini canlı olarak dinleyebilme*

Sanayide “Dijital Dönüşüm” nedir? Sanayide dijital dönüşümün 10 temel faydası nedir?

Dijital dönüşüm, iş yapma şeklinin dönüşümüdür ve odağında “müşteri” vardır. Değişen ihtiyaçlar, organizasyonların daha etkin yönetimi, daha verimli hizmet ve müşteri memnuniyetinin artırılması amacıyla, insan, iş süreçleri ve teknoloji alanlarındaki bütüncül teknolojik dönüşümü kapsar.

Dijital dönüşüm aynı zamanda, bir iş modelini değiştirerek, yeni gelir ve değer üreten bir süreç sağlanması adına dijital teknolojilerin kullanılarak, dijital bir iş modelinin hayata geçirilmesidir. Dijitalleşmenin günümüzde giderek önem kazanmasının başlıca nedeni, iş süreçlerinin daha anlaşılır, verimli ve hızlı bir hale getirmesi talebidir. Uluslararası iş dünyasındaki anlayışlar ve beklentilerde de, yapay zeka, endüstri 4.0, büyük data ve IoT gibi faktörlerin öne çıkmasıyla hızlı bir değişim ve dönüşüm gerçekleşmektedir.

Sanayide dijitalleşme kavramının getirdiği dönüşümden birisi, fabrikalara ait tüm verilerin dijital ortama aktarılmasıdır. Fabrikalar, yazılımlar kullanarak, işletmeye ait tüm verileri, dijital altyapıya aktarmaktadır. Böylece, üretimde verimliliğin artmasını, üretimin anlık olarak takip edilmesini ve uzaktan müdahale edilebilmesini sağlayan otomasyon sistemler ile donatılmış bir fabrika ortamı oluşmaktadır.

Sanayide dijital dönüşüm hakkında bilgiler veren Canovate Group Tedarik Zinciri Direktörü Metin Çetin, şunları söyledi:

İşletme içindeki tüm verileri dijital ortama taşımak, işlerin uçta uca yönetilmesini sağlarken, işletim maliyetlerini ciddi oranda düşürüyor. Manuel takip ve analiz ile uğraşmak durumunda kalmayan ekip üyeleri, zaman kazanarak, başka projeler üzerinde çalışabileceği verimli bir ortamına kavuşuyor. Ar-ge ve Inovasyon odaklı çalışmalarımız ile data center ve fiber optikde dünyanın ilk 8 firması arasında yer alan dünya markası Canovate Group olarak, müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmak için tüm süreçlerimizde dijitalleşme yolculuğuna devam ediyoruz ediyoruz. Müşteriden talebin alınmasından müşteriye teslimatına kadar olan tüm iş sürecinde, dijitalleşme yatırımları ile süreçlerin iyileşmesini sağlıyoruz. Canovate Group’ta devreye alınan yeni üretim yönetim ve takip sistemi ile, hammaddeden bitmiş ürünlere kadar, üretimdeki tüm hareketler bilişim araçları yardımıyla takip edilmektedir.” dedi.

Canovate Group Tedarik Zinciri DirektörüMetin Çetin, sanayide dijital dönüşümün aşamaları ve temel faydaları hakkında şunları anlattı:

1-Gelişmiş veri toplama: Dijital dönüşüm, doğru verilerin toplanması ve daha üst düzeyde iş zekasının tam olarak dahil edilmesi için bir sistem oluşturur.

2-Daha fazla kaynak yönetimi: Dijital dönüşüm, bilgileri ve kaynakları, iş için bir dizi araçta birleştirir. Dağınık yazılım ve veritabanları yerine, şirket kaynaklarını, tek bir yerde bir araya getirir. Dijital dönüşüm uygulamaları, yazılımları ve veritabanlarını iş zekası için merkezi bir havuza entegre ederek, birimler arasında süreç yeniliğine ve verimliliğe yol açar.

3-Genel olarak daha iyi bir müşteri deneyimi: Müşterilerin beklentileri ve deneyimleri yüksektir. Müşteriler sonsuz seçeneklere, düşük fiyatlara ve hızlı teslimata alışmıştır. Veriler, müşteri beklentilerinin kilidini açmanın anahtarı olabilir. Müşterinizi ve ihtiyaçlarını daha iyi anlayarak, müşteri odaklı bir iş stratejisi oluşturabilirsiniz. Veriler, stratejilerin daha anlamlı, kişiselleştirilmiş ve çevik olmasını sağlar.

4-Artan karlar: Dijital dönüşüme geçen şirketler, verimliliğini ve karlılığını arttırıyor. Dijital dönüşümü tamamlayan kuruluşların büyük bir kısmında, pazar payları yükselmektedir ve karlılıkları artmaktadır.

5-Artan çeviklik ve geliştirilmiş üretkenlik: Dijital dönüşüm, organizasyonları daha çevik hale getiriyor. Birlikte çalışan doğru teknik araçlara sahip olmak, iş akışını düzene sokabilir ve üretkenliği artırabilir. Birçok manuel görevi otomatikleştirerek ve verileri şirket genelinde entegre ederek, ekip üyelerinin daha verimli çalışmasını sağlar.

6-Anlık Durum Görüntüleme: Sahadaki makinelerden elde edilen verilerin ve bu verilerin analizi ile elde edilen bilgilerin görüntülenmesidir. Ekipmanın durumunu sürekli olarak izlemek ve herhangi bir düzensizliği kaydetmek, daha ciddi arızalara dönüşmeden önce soruna yönelik bakım veya diğer önleyici faaliyetlerin programlanmasına olanak tanır. Anlık durum görüntülemede, üretimden alınan duruş, bekleme, performans yüzdeleri verileri, tablo ve grafiksel olarak yer alır.

7-Çevrim Zaman Analizi: Sürekli iyileşmenin temelini oluşturarak, operatörlerin kayıp zamanlarını minimize eder. Maliyetlerin iyileştirilmesine ve toplam maliyet analizine yön belirler. İsraf kaynaklarının belirlenmesine ve ardından yok edilmesine destek olur. Teslimatın zamanında yapılmasını kolaylaştırır.

8-Dijital Performans: Üretim süreçlerini değerlendirmek için veriler otomatik olarak toplanır ve analiz edilir. Bu sayede, makine verimi, operatör verimi gibi göstergeler tamamen dijital ortamda ve istenen zaman aralığı için yapılır.

9-Akıllı Bakım: Makinelerden alınan verilerin analiz edilmesi ile oluşan arızaların azaltılması ve sonraki dönemde arızaların tekrar etmemesi adına, önlem alınması için bakım planlarının yapılması sağlanır.

10-Akıllı Enerji Yönetimi: Enerji kaynaklarının korunması, verimsiz kullanımının önlenmesi ve maksimum tasarruf sağlayacak noktalara odaklanılması için, enerji kullanım noktaları ve değişkenleri sistematik olarak tanımlanır.

Türkiye’de havuz ve spa sektörünü buluşturan AQUAFUN 2. yılına konseptini yenileyerek başladı.

Uzun bir süreden sonra Türkiye’de havuz ve spa sektörünü buluşturan AQUAFUN 2. yılına konseptini yenileyerek başladı.
Geçen yıl İstanbul Fuar Merkezinde ilk kez yapılan AQUAFUN pandemi şartlarının devam ettiği bir dönemde olmasına rağmen oldukça başarılı geçti. Fuarın açılışı ile birlikte girişte uzun kuyruklar oluştu. 3 gün boyunca stantlar hiç boş kalmadı ve fuar katılımcıların tamamından tarafından not aldı.
Dünyanın her yanından ziyaretçi alan fuar başarılı geçen ilk yılından sonra 2023 için tüm görsel konseptini ve içeriğini yenileyerek iddialı bir fuar için çalışmalara başladı.
2-4 Şubat 2023 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezinde gerçekleşecek olan AQUAFUN 23 Havuz, Spa, Wellness ve Su Eğlenceleri Fuarı ikinci kez sektörü alıcıları ile buluşturacak

Babalara en güzel hediye Pine Bay Holiday Resort’taSanat, Aile, Doğa ve Ev konforunun bir arada olduğu “SADE” anlayışı ve her şey dahil konseptiyle hizmet veren Pine Bay Holiday Resort, Babalar Günü’nü unutulmaz bir deneyime çeviriyor; babalar için lüksün ve konforun doğayla buluştuğu huzur dolu bir atmosfer sunuyor.Bu yıl 19 Haziran’da kutlanacak olan Babalar Günü için babasına en özel hediyeyi seçmek isteyenlerin arayışları devam ediyor. Türkiye’nin en güzel koylarından birinde kendisine ait bir sahil ve marinasıyla muhteşem bir atmosfere ev sahipliği yapan Pine Bay Holiday Resort, Babalar Günü’nü eşsiz kılarak, unutulmaz anlar biriktirmek isteyenleri bekliyor. Her şey dahil konseptiyle Pine Bay Holiday Resort’ta Babalar Günü’nde ailenizle kalıcı mutluluklar yaratacak, doğaya ve sanata doyacaksınız.Her tarza ve ihtiyaca uygun oda seçenekleri Pine Bay Holiday Resort’ta otel, kulüp odaları ve villalar olmak üzere farklı konaklama alternatifleri bulunuyor. Kuş cıvıltılarıyla güne başlayacağınız otel binasına bağlı deniz ve orman manzaralı odaların yanı sıra yeşilliklerin arasında, balkonlu veya teraslı kulüp odaları, çocuklu aileler için konforlu bir ev ortamı sağlıyor. Doğanın tam ortasında izole bir ortama sahip olan villalar ise Ege Deniz’i, Samos ve Kuşadası’na bakan huzur dolu bir bahçe ve sonsuzluk havuzuyla büyülü bir tatilin kapılarını açıyor.   Lezzet düşkünü babalara en özel menülerDamak zevkine düşkün babalar için Pine Bay Holiday Resort’ta usta şeflerin hazırladığı, hem göze hem de damağa hitap eden birçok lezzet noktası yer alıyor. Balık ve deniz ürünleri ile özel soslarla harmanlanmış steak menülerinin yanı sıra Meksikan, İtalyan, Türk ve Uzak Doğu mutfaklarının en sevilen tatlarının yer aldığı sekiz alakart opsiyonu misafirlere lezzet şöleni yaşatmaya hazırlanıyor. Misafirler denize sıfır olan ‘The Beach Bar’da fokur fokur kaynayan fajitalarıyla Babalar Günü’nde adeta Meksika plajlarındaymış gibi hissedecek.Göçtur Turizm’in sektördeki 30 yıllık tecrübesini yansıttığı ve aile dostu hizmet anlayışıyla hizmet veren Pine Bay Holiday Resort’ta, aile bireylerinin babalarıyla birlikte deneyimleyebilecekleri aktiviteler yer alıyor. Pine Bay Holiday Resort’ta Babalar Günü’nde babanızla neler yapabilirsiniz?

Trekking: Özellikle sabahın erken saatleri ve gün batımında mutlaka deneyimlenmesi gereken endemik bitkilerin ve çam ormanlarının içinde Trekking yürüyüş severler için güzel bir alternatif.

SPA: Yaşamın yorgunluğunu bir kenara bırakıp SPA ve hamamda rahatlayabilirsiniz.

Seramik ve Sanat: Ellerini kirletmekten korkmayan misafirler için, Seramik Atölyesinde kilin arkasındaki büyülü dünyayı keşfedebilirsiniz.

Aquapark: Biraz enerji atmak ve ailecek eğlenebileceğiniz yarımada üzerinde bulunan Aquapark’ta çeşitli kaydıraklar bulunuyor.

Dalış: Heyecan ve eğlence arayanlar marinadaki su sporları aktivitelerini keşfedebilir. Ege’nin berrak sularında bitki ve balık çeşitliliği ile su altını keşfetmek için dalış yapabilirsiniz.

TK Elevator çevre dostu çözümleriyle Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda yerini alıyor

TK Elevator, Türkiye’nin dördüncü büyük havalimanı olmak için gün sayan ve yılda 12 milyon yolcu hedefleyen Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda yeşil enerji sınıfındaki 40 üniteden fazla çevre dostu ürünleri ile hizmet verecek. Yolcularının tüm ihtiyaçlarına cevap verecek niteliklere sahip ‘akıllı havalimanı’ olarak tasarlanan Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda aynı zamanda ünitelerinin servis ve bakımını uzun yıllar boyunca kendilerinin yapacağını belirten TK Elevator CEO’su Artuğ Özeren, şirket olarak bölge ve ülke ekonomisine önemli katkı sağlayacak bu projede yer almaktan ötürü mutluluk duyduklarını belirtti.

Dünyanın lider asansör ve yürüyen merdiven şirketlerinden biri olan TK Elevator,Türkiye’nin dördüncü büyük havalimanı olmaya hazırlanan ve Ekim ayında açılması planlanan Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda çevre dostu ve dijitalleşmiş çözümleri ile hem asansör ve yürüyen merdiven hem de servis ve bakım çözümleri ile yer alacak. Yolcularının tüm ihtiyaçlarına cevap verecek niteliklere sahip ‘akıllı havalimanı’ olarak tasarlanan Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda TK Elevator, 29 asansör ve 12 yürüyen merdiven olmak üzere toplamda 41 adet üniteyle hizmet verecek.

Her adımda sürdürülebilirliğe odaklanma

Bölge ve ülke ekonomisine önemli değer yaratacak Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda ürünleriyle yer almaktan mutluluk ve gurur duyduklarını belirten TK Elevator Türkiye CEO’su Artuğ Özeren, “Şehirleri ve binaları daha akıllı ve yaşanılası yerler haline getirmeye katkıda bulunan bir şirket olarak attığımız her adımda sürdürülebilirliği gözetiyor ve bu kapsamda enerji tasarruflu ürünlerin kullanımına büyük önem veriyoruz. Çukurova Havalimanı projesine sağladığımız bütün ekipmanlarımızın yeşil enerji sınıfında, yani çevre dostu olması bu sebeple bizim için ayrıca önem taşıyor.” şeklinde konuştu.

TK Elevator, yılda 12 milyon yolcu hedefleyen Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda evolution ve synergy asansörlerinin sağladığı düşük kuyu dibi, düşük kuyu üstü ve esnek kabin ölçüleriyle maksimum kapasite sağlayarak alanların verimli kullanılmasına katkıda bulundu. Şirket ünitelerin servis ve bakımlarını da uzman ekipleriyle uzun yıllar boyunca kendisi yapacak.

TK Elevator’ ın havalimanında yer alacak olan ünitelerinin tümü uzaktan yönetim senaryolarına da uyumluluk gösteriyor. Şirketin ürünlerinin sahip olduğu gelişmiş kontrol sistemi sayesinde Çukurova Bölgesel Havalimanındaki tüm haberleşme, izleme ve alternatif senaryolara TCP/IP veya Scada kontrol sistemleri üzerinden ünitelerini entegre edecek. Bu da havalimanı kontrol sistemi üzerinden kesintisiz bir bilgi aktarımı ve izlenimi yapılmasını sağlayarak kullanıcıların hayatını daha da kolaylaştıracak.

Proje tasarımından kuyu hazırlıklarına kadar profesyonel destek

TK Elevator, profesyonel ve deneyimli kadrosuyla, Çukurova Bölgesel Havalimanı projesinin en başından itibaren yakından takibi ile trafik hesaplarından proje dizaynlarına, yerleşimlerinden kuyu hazırlıklarına kadar projenin birçok noktasında en ince ayrıntıya kadar destek oldu. Verdiği bu teknik destek ile projenin uygun asansör ve yürüyen merdiven kuyu ölçüleriyle tasarlanmasını sağladı ve daha sonrasında oluşabilecek ihtimaller karşısında olası maliyetleri ortadan kaldırmak için yaptığı çalışmalarla müşterisine destek sundu. Mimari ve proje ekibinin asansör kapasitelerini ve ölçülerini belirlemesinde de destek sunarak asansör ve yürüyen merdiven işleri ile ilgili tüm sorunlara çözüm ortağı oldu.

ATRAX 10. YIL Fuarı hazırlıklarına tüm konseptini yenileyerek başladı.

ATRAX pandemi şartlarının devam ettiği bir dönemde olmasına rağmen oldukça başarılı geçen 2022 Fuarından sonra 2023 Fuarı için tüm görsel konseptini ve içeriğini yenileyerek iddialı bir fuar için çalışmalara başladı.

2-4 Şubat 2023 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezinde gerçekleşecek olan ATRAX 23 –Eğlence, Park, Oyun ve Spor Alanları Endüstrisi Fuarı 10. kez sektörü alıcıları ile buluşturacak.

ATRAX FUARI; alanında Türkiye ve çevre ülkelerin tek fuarı olarak, özel sektör, yatırımcılar, kamu otoriteleri ve yerel yönetimler için bireysel ve toplumsal mutluluk, sosyal sürdürülebilirlik, kentsel yaşamın geleceği için anahtar fikir, ürün ve hizmetler sunuyor.

İş Dünyasının Önemli İsimleri CHRO Summit’te Bir Araya Geldi

Bu yıl 5’incisi düzenlenen ve Türkiye’nin önde gelen firmalarının İnsan Kaynakları yöneticilerinin yer aldığı zirvede gün boyu gerçekleşen panellerde “istihdam, insan kaynaklarının geleceği, beyin göçü, dijitalleşme” gibi güncel konular konuşuldu.

En Etkin 50 CHRO’ya Ödülleri Taktim Edildi

İnsan Kaynakları alanında önemli çalışmalara imza atmış ve sektörün önünü açan faaliyetleriyle değer yaratan “En etkin 50 CHRO” zirve sonunda ödüllerine kavuştular. Alanında uzmanlaşmış yöneticiler ve akademisyenlerden oluşan bir kurulun belirlediği ve gelenekselleşen “En etkin 50 CHRO” sonuçları Mayıs ayında açıklanmıştı.

Gün Boyu Gerçekleşen Paneller Geleceğe Işık Tuttu

İnsan Kaynakları üst düzey yöneticileri, İK ve yönetim danışmanları, akademisyenler ve basın mensupların da katıldığı Zirve’de 20’nin üzerinde üst düzey konuşmacı sunum ve konuşmalarıyla sektördeki deneyimlerini ve öngörülerini paylaştı.

Zirvenin kapanış panelinde “kadın ve genç istihdamı” konuşuldu.

“Yaşın ve Cinsiyetin Ötesinde İstihdama Bakış” başlıklı panelde kadın ve genç istihdamının hem firmalar hem de çalışanlar üzerindeki etkileri, bunun karşısında izlenebilecek politikalar tartışıldı.

Artı365 Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Berat Süphandağ’ın yönettiği kapanış panelinde yer alan konuşmacılar THY Genel Müdür (İnsan Kaynakları) Yardımcısı Abdulkerim Çay, Akkök Holding & Akenerji, CHRO’su Duygu Erzurumlu Cengiz, IC Yatırım Holding İnsan Kaynakları Direktörü Nazire Ulusoy ve LC Waikiki İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdürü Neslihan Yalçın; sektörlerinden ve iş yaşamlarından verdikleri örneklerle gençlerin ve kadınların istihdama katılmaları, firmaların yetenek açığına karşı almaları gereken önlemler ve yönetici konumundaki kadın çalışanların iş yaşamında karşılaştıkları zorluklar gibi konularda bilgi verdiler.

SHERATON ISTANBUL LEVENT YÖNETİMİNE ÜST DÜZEY ATAMA
İstanbul’un iş ve yaşam merkezi Levent’te şehrin her yerinden rahatlıkla ulaşılabilen ve Marriott International Türkiye bünyesinde yer alan Sheraton Istanbul Levent’in Satış ve Pazarlama Direktörü görevine şehir otelciliğinde 20 yıllık tecrübesiyle Yeşim Acar atandı.

İstanbul’un en popüler iş ve yaşam merkezlerinden Levent’te, modern ve konforlu 248 odası, son teknoloji altyapısına sahip balo salonu ve 9 toplantı odası, açık bahçe alanı, Doğu Akdeniz restoranı, Shine Spa ve Spor merkezi ile 5 yıldızlı hizmet veren, şehrin yeni buluşma noktası Sheraton Istanbul Levent’in yeni Satış ve Pazarlama Direktörü 15 yılı satış ve pazarlama alanında olmak üzere 20 yılı aşkın otelcilik tecrübesiyle Yeşim Acar oldu.

Otelcilik kariyerine 1998 yılında Çırağan Palace Hotel Kempinski’de başlayan Acar, ön büro ve rezervasyon birimlerinde farklı görevler üstlendi. 2006 yılında başladığı Conrad Istanbul Grup ve Etkinlik Satış Birimi’ndeki başarılı çalışmalarının ardından 2007-2012 yılları arasında Hilton Istanbul, Conrad Istanbul ve Hilton ParkSa otellerinin Çoklu Otel Grup ve Etkinlik Satış Yetkilisi olarak başarılı işlere imza attı. 2012 yılında sektörün heyecanla karşıladığı The Grand Tarabya’nın açılış ekibinde Grup, Etkinlik ve Acenteler Satış Müdür olarak yer aldı. Yeşim Acar, 2016 yılında Istanbul Marriott Hotel Şişli’de Grup ve Organizasyonlar Satış Müdürü pozisyonuna atanarak Marriott International Türkiye ekibine katıldı. Başladığı günden itibaren Marriott Hotel Şişli’de bir çok başarılı işe imza atan Yeşim Acar, 2018 yılında MICE ve Acentalar Satış Müdürü pozisyonuna terfi aldı. Aynı otelde 2019 yılında Satış Direktörü, 2021 yılında da Satış ve Pazarlama Direktör Yardımcısı görevlerine yükselen başarılı yönetici, sektörde daha fazla kadın lider yetişmesi için kadın çalışanlarını her alanda ve her fırsatta destekleyen Marriott International bünyesinde yer alan Sheraton Istanbul Levent’e 16 Mayıs 2022 tarihi itibariyle Satış ve Pazarlama Direktörü olarak atandı.

İPUD, BEYAZ ALTININ GELECEĞİ İÇİN SEKTÖRÜ İZMİR’DE BİR ARAYA GETİRDİ

İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (İPUD), İzmir’de düzenlenen “Sürdürülebilir Pamuk Tedarik Zinciri Buluşması”nda sektörün önemli aktörlerini bir araya getirdi. Etkinlikte konuşan İPUD Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tanman, “Sürdürülebilirlik standartlarına uygun üretim yapan çiftçilerimiz teknik, altyapı ve finansal anlamda desteklenmelidir. Kamu otoritelerinden beklentimiz bu yöndedir” dedi.

Pamuk Uygulamaları Derneği (İPUD) tarafından düzenlenen, “Sürdürülebilir Pamuk Tedarik Zinciri Buluşması”nda çok sayıda önemli aktör İzmir’de bir araya geldi. Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde düzenlenen ve çiftçiden, tekstil ve hazır giyim ihracatçı birliklerine, sürdürülebilir pamuk üretiminin her bir kademesinde yer alan birçok aktörün buluştuğu etkinlikte “sürdürülebilirlik için tam destek” vurgusu yapıldı.

Moderatörlüğünü Bloomberg HT Tarım Editörü İrfan Donat’ın gerçekleştirdiği etkinliğin açılış konuşmalarını, İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (IPUD) Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tanman, Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası (EBRD) Teknik İşbirliği Yöneticisi Nemanja Grgic ve Tarım Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım Daire Başkanı Dr. Başak Egesel yaptı.

İPUD Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tanman yaptığı konuşmada, pamuk üretiminin çevresel, ekonomik ve sosyal anlamda sürdürülebilir olduğu bir Türkiye vizyonuyla hareket ettiklerini belirterek, ilgili tüm taraflar için ortak fayda yaratmayı amaçladıklarının altını çizdi. Sektörel desteğin önemine değinen Tanman, “Sektör temsilcilerinden üyemiz olarak ya da projelerimizde yanımızda yer alarak dernek faaliyetlerimize destek vermelerini bekliyoruz” dedi.

“PAMUĞUN BEYAZ ALTIN OLDUĞU TEKRAR HATIRLANDI”

Çiftçinin pamuğun beyaz altın olduğunu hatırladığını ve pamuk üretimine geri döndüğünü belirten Tanman, “Geride bıraktığımız sezon çiftçinin, pamuğun tekrar beyaz altın olduğunu hatırladığı ve pamuk üretiminden vazgeçenlerin tekrar üretime geri döndüğü bir sezon oldu. Pandemi, uluslararası lojistik krizi, Çin’in stok yapma politikası gibi nedenlerle pamuk da diğer emtialarla birlikte zirve yaptı. Bunun yanında geçen sene düşük olan maliyetler maalesef birkaç kat daha yüksek olmakta, bu nedenle üreticinin kar marjının da daha düşük olacağı öngörülmektedir. Türk pamuk üretiminin, fiyat-maliyet iniş çıkışlarından asgari olarak etkilenmesini sağlamak için kendimizi ayrıştırmamız ve piyasada aranan bir pamuk ürünü sunmamız gerekiyor” diye konuştu.

“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN DESTEK ŞART”

Sürdürülebilir pamuk üretiminin yaygınlaşması için kamu otoritelerinden beklentilerini de dile getiren Tanman, “Destekleme politikasından, tarımsal eğitim ve yayım politikasına kadar tarımsal her politikanın ana eksenini sürdürülebilirlik oluşturmalıdır. Sürdürülebilirlik standartlarına uygun üretim yapan çiftçilerimiz teknik, altyapı ve finansal anlamda desteklenmelidir. Ayrıca yaygın bir şekilde sürdürülebilir pamuk üretimi sağlamak için uluslararası sürdürülebilirlik standartları ile eşdeğerliği olan ulusal bir pamuk sürdürülebilirlik standardını hazırlama çalışmalarına bir an önce başlamalıyız” diye konuştu.

 “TÜRK PAMUĞU ÇOK KIYMETLİ”

Tarım Bakanlığı olarak dünyada gelişen bütün sürdürülebilir teknikleri takip ederek, buna yönelik projeler gerçekleştirdiklerini vurgulayan Tarım Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım Daire Başkanı Dr. Başak Egesel ise, “Sektörün taleplerini gözetirken, toprak, hayvan, çevre refahını da gözetiyoruz. Aynı zamanda, yeni trendlere göre tüketicinin yeni taleplerine cevap verecek şekilde üretim modeli gerçekleştirmek istiyoruz. Yeni üretim modellerine üreticileri adapte etmek ve yeni politikalar geliştirmek için çalışıyoruz. Organik tarımın dünyada artan bir trendi var. Türk pamuğu çok kıymetli ve dünya pazarına çıkması büyük önem taşıyor. Dünyada yaklaşık 26 milyon tonluk pamuk üretimi var. Bunun yaklaşık yüzde 2,6’sı oranında organik pamuk üretiliyor. Organik pamuk üretimini talebe yönelik artırmamız gerekiyor” diye konuşan Egesel, bunun yanında İyi Pamuk Uygulamaları Derneği ile önümüzdeki dönemde İyi Tarım Uygulamaları ve İyi Pamuk Standardı kapsamında yeni bir pilot çalışma başlatacaklarının bilgisini verdi.

Açılış konuşmalarının ardından sırasıyla Tedarik Zinciri Paneli, Proje Paneli ve İyi Pamuk Uygulama Ortakları Deneyim Paylaşımı konulu paneller gerçekleştirildi.

“DAHA AZ KARBON AYAK İZİ BIRAKMALIYIZ”

Tedarik Zinciri Paneli’nde konuşan Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Turgut Kayhan, hızlı moda akımı yüzünden 2000-2015 yılları arasında dünya nüfusunun 5’te 1 oranında artarken giysi üretiminin 2 katına çıktığı ve ucuzlukları nedeniyle bu giysilerin 3’te 1 oranında daha az giyilerek atık haline geldiğini belirtti. Kayhan,  dünyanın aynı yıl içinde çöpe attığı giysilerin değerinin 450 milyar doları aştığı bilgisini paylaşarak,  “Öncesinde başlayan ancak özellikle pandemi sonrasında artan tüketici farkındalığı doğrultusunda müşterilerimizin talebi nedeniyle ve aynı zamanda Avrupa Yeşil Mutabakatı başta olmak üzere önümüzdeki dönemde sektörün dinamiklerini etkileyecek koşullara hazırlıklı olmak amacıyla sektör olarak ihracat ve üretimimizi daha az karbon ayak izi bırakarak yapmak zorundayız” dedi.

Tekstil üretiminde en yoğun kullanılan liflerden birinin pamuk olduğu ve toplam pamuk üretiminin yaklaşık 800 bin ton, tüketiminin ise 2 milyon ton civarında olduğu için ithalatın yaklaşık 1,2 milyon tona ulaştığını belirten Kayhan “Pamuğu ‘stratejik ürün’ görmediğimiz için, üretimimiz azalıyor, ithalatımız artıyor. Pamuğu stratejik bir ürün olarak görüp, üretim artışına odaklanılması gerektiğini düşünüyorum. Bu artışı sağlarken de sürdürülebilir pamuk üretimine de yoğunlaşılması gerekiyor” diye konuştu.

Aynı panelde ilk Better Cotton Initiative üyesi ilk Türk Markası olarak yer alan Koton Üründen Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İlkay Keskin de son dönemde Türk markalarının sürdürülebilirlik stratejileri ve bu stratejilerde pamuğun yeri konularında dinleyicilere bilgiler verdi.

Yeşim Grup Kurumsal İletişim Direktörü / Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Dilek Cesur, “Müşterilerimizin hepsinin sürdürülebilirlik ile ilgili taahhütleri var. Müşterilerimiz, ürünlerinin hammaddelerini de sürdürülebilir materyallerden temin etmek istiyorlar. Bu nedenle bizim için ana hammaddemiz olan pamuğun da sürdürülebilir yöntemlerle üretilmesi çok önemli. Tedarik açısından iyi ve kaliteli sürdürülebilir pamuğu Türkiye’den almak bizim için her zaman daha avantajlı. Ülkemizde sürdürülebilir pamuğa ne kadar çok erişebilirsek bize hem fiyat hem de hız açısından artı değer yaratacak ve bizi rekabette avantajlı duruma geçirecektir. Bu konuda çalışmalar yapacak firmalar ve çiftçiler işe nereden başlayacaklarını bilemeyebiliyor. Bu nedenle hem sürdürülebilir pamuk kullanmak isteyen firmalar, hem de sürdürülebilir pamuk üretmek isteyen çiftçiler eğitimlerle desteklenmeli” dedi.

 “AMAÇ: UYGULAMALARIN GÜÇLENDİRİLMESİ VE YAYGINLAŞTIRILMASI”

İkinci panel olan Proje Paneli’nde Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliği ile Ocak 2021’de başlayan ve Aralık 2021’de tamamlanan “Sürdürülebilir Pamuk Değer Zinciri” projesinin amaç ve çıktıları kamuoyu ile paylaşıldı. Proje faaliyetlerinden bahseden İPUD Eğitim ve Kapasite Geliştirme Kıdemli Uzmanı Gülşah Ayvazoğlu Çevik, “Projede amaç Türkiye’de İyi Pamuk Standardı kapsamında gerçekleştirilen uygulamaların güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Proje kapsamında 2021 pamuk üretim sezonunda, İyi Pamuk standardında üretim yapan çiftçileri, bu süreçte önemli görevler üstlenen uygulama ortaklarını, onların ziraat mühendislerini ve İyi Pamuk işleyen çırçır işletmelerini hedefleyen faaliyetleri yürütmek amaçlanmıştır” dedi.

ÇİFTÇİLERDEN ÖNEMLİ VURGU

Projenin pilot çiftçilerinden Söke’de çiftçilik yapan Abdullah Kavak ve Bergama’da çiftçilik yapan Behçet Karacan ise fiziki iklim istasyonu sayesinde hava tahmini, pamuk hastalık modelleri, toprak nemi ve zararlı tuzağı kameralarından nasıl faydalandıklarına ve bu araçlarla arazide hastalık ve zararlı takibinin nasıl yapıldığına, zirai ilaç uygulamalarındaki azalma, gübreleme, sulama için en doğru zaman ve en doğru miktarı nasıl hesaplayabildiklerine ve uygulayabildiklerine ilişkin bilgiler verdiler, çiftçilerin sürdürülebilir üretime geçmesinin önemine ve faydalarına vurgu yaptılar.

Toplantının kapanışından önce söz alan İyi Pamuk Uygulamaları Derneği Uygulama Ortakları İyi Pamuk çiftçilerine verdikleri hizmetlerden bahsetti ve bu hizmetlerin çiftçiye hiçbir maliyet oluşturmadan verildiğinin altını çizdiler. Ayrıca proje ile sürdürülebilir pamuk üretimi konusunda ziraat mühendislerinin teknik bilgilerinin geliştiğini ve sahada çiftçilere daha iyi hizmet götürmeyi hedeflediklerini belirttiler.

Katılımın yoğun olduğu etkinlikte Türkiye’nin daha fazla sürdürülebilir pamuğa ihtiyacı olduğu ve bunun için gerekli yatırım ve işbirliklerinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği mesajı verildi.

NOOR TECHNOLOGIES, SMD DİZGİ HATTIYLA YERLİ ÜRETİCİLERE DE HİZMET VERECEK

Tüm dünyada, giderek talebin arttığı görülen UVC teknolojisi kullanılarak geliştirilmiş yeni nesil hava temizleme cihazları üretimini Türkiye’de gerçekleştiren Noor Technologies, “İtalyan tasarım, Türk teknoloji” mottosuyla yatırımlarını sürdürüyor. Yüksek teknoloji ve sıra dışı tasarımlara sahip patentli hava temizleme cihazlarının Ar-Ge faaliyetlerine devam eden Noor; yatırımlarına bir yenisini ekleyerek, Türkiye’de birçok sektörün ihtiyacı olan elektronik boardların üretimini yapan SMD dizgi hattını kurdu.

Noor Technologies SMD Dizgi Hattı, Yerli Üreticilere Hizmet Verecek

Geliştirdiği son teknoloji (fotokataliz teknolojisi) ile Dünya’nın birçok ülkesinde, önemli firma ve kurumların beğenisini kazanarak adından sıkça bahsettirmeyi başaran Noor Technologies; üretim parkuruna her türden elektronik devre SMD dizgisinin üretimini gerçekleştirebilen Juki RS1R otomatik dizgi hattını ekledi.

Yeni yatırımıyla, hava temizleme cihazlarında kullandığı elektronik kartların üretimini de kendi bünyesinde gerçekleştirmeye başlayan Noor Technologies, otomatik dizgi hattıyla aynı zamanda yerli üreticilerin, her tür elektronik board ihtiyaçlarına cevap verebileceğini açıkladı.

Elektrik, elektronik, aydınlatma gibi birçok sektör üreticisinin, sürekli ihtiyaç duyduğu en önemli komponentlerden biri olan elektronik devreleri üretmeye başlayan Noor’un SMD dizgi hattı son teknoloji makinalarıyla elektronik devrelerin kalitesini üst banda çıkarırken, maliyetleri aşağı çekiyor.

Juki RS1R ile İhtiyaca Yönelik Her Boyutta Komponent Dizgisi Artık Mümkün

Minimum dizebileceği board ölçüsü 50x50mm, maksimum dizebileceği kart ölçüsü 950x370mm olarak belirtilen JukiRS1R bugün gelinen en yüksek teknolojiye sahip. Board ölçülerinin yanı sıra dikkat çeken en önemli özelliklerden biri ise makinenin dizebildiği en küçük ve en büyük komponent ölçüsü.

Lazer teknolojisi kullanılarak, yeni cihaz ile minimum 0.3×0.15mm, maksimum 50x50mm ölçülerinde komponentler üretilebiliyor. Kamera ile ise 3x3mm minimum, 50x150mm maksimum ve yükseklik açısından da maksimum 25mm üretim gerçekleştirilebiliyor.

RS1R komponent dizme hızı; (IPC hızı) saatte 31.000 komponent, genel üretimde karışık bir board diziminde ise saatte 15.000-20.000 komponent hızını yakalayabiliyor. Tüm bunların yanı sıra Hp-680s lehim makinesi ile 680mmx510mm ölçülerindeki board ile işlem yapabiliyor. 400mm genişliğindeki bir board ile giriş ve çıkış sağlanabilen ToroFırının da bulunduğu üretim teknolojisi ile UVC LED üretimi hızla gerçekleştirilebiliyor.

Noor’un Hedefi Bu Kez Yerli Üretimi Geliştirmek

Yeni yatırımları hakkında bilgi veren Noor Technologies SMD Dizgi Hattı Şefi Ertuğrul Eskiçırak şunları söyledi:

“Noor olarak biz, ‘daha temiz bir dünya için, daha temiz bir teknoloji’ bakış açısıyla durmaksızın çalışıyoruz. Markamız bugüne kadar, pozitif bilimlere verdiği destek ve çevreci yaklaşımı ile tüketicinin sevgisini kazandı. Şimdi de yerli üretimi destekleyecek bir yatırımla sanayicilerimizle iş birliği yapmayı ve ülke ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyoruz.

Bu kapsamda elektronik board üretimini arttırmayı ya da geliştirmeyi planlayan tüm üreticiler, bizimle iletişime geçerek ihtiyacına yönelik ürünleri ürettirebilirler. Sektör fark etmeksizin, Türkiye standartlarında üretimi yapılabilecek her türden elektronik devre SMD dizgisini rahatlıkla gerçekleştirebiliriz. Amacımız; Türkiye’deki üretim süreçlerine fayda sağlamak. Bu bağlamda tüm sanayicilere iş birliği çağrısında bulunuyoruz.”

BAKAN KARAİSMAİLOĞLU:YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KAMPÜSÜ 5G TEST ALANI OLACAK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Yıldız Teknik Üniversitesi Kampüsü’nde 5G’yi kuracaklarını duyurdu ve “Bundan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Kampüsü 5G test alanı olacaktır. Bu alanda üniversitemiz ile birlikte ortak çalışma yapacağız” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Yıldız Teknik Üniversitesi Spring Fest’22 Etkinliği kapsamında düzenlenen Mobility Vision 2053 Programı’nda konuştu. Karaismailoğlu, “Heyecanlısınız; gideceğiniz yolu zaman içerisinde değiştirebilecek motivasyona sahipsiniz. Güçlüsünüz; bunca yıl ailenizden öğretmenlerinizden öğrendiklerinizin üzerine bir de mesleki ve akademik eğitimi eklediniz Gönlümden sizler için geçen; ülkemizin hizmet yarışında bizimle omuz omuza çalışan pek çok arkadaşınızın yaptığı gibi, Türkiye’nin gurur projelerinde yer aldığınızı görmek. Ülkemizin sahip olduğu coğrafi konum, ekonomik potansiyel Türkiye’nin şanslarıdır. Bizim gençliğimizden, hatta çocukluğumuzdan beri bu potansiyel övülür ama bunlardan yararlanmak için neredeyse bir çivi çakılmazdı. Bizler, sizler gibi yetişmiş, donanımlı, enerjik gençlerle ve gönlü hiç yorulmayanlarla Türkiye Cumhuriyeti’ni, 20 yılda 100 yıl ileriye taşıdık. Bizler, 2023 hedeflerimizi belirledik; bir bir hayata geçirdik. 2035 için, 2053 için planlarımızı bugünden hazırladık. Siz, 20 yıllık iktidarımızda temellerini attığımız büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını 2053 vizyonuyla taçlandıracak gençlersiniz” ifadelerini kullandı.
ELİMİZ BOŞ GELMEDİK
Türkiye’nin geleceği için çok heyecanlı olduğunu anlatan Karaismailoğlu, öğrencilere heyecanınızı koruyun tavsiyesinde bulundu. Öğrencilere müjde veren Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Elimiz boş gelmedik. Ülkemizin ilklerinden birini Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yapıyoruz. Yıldız Teknik Üniversitesi Kampüsü’nde 5G’yi kuruyoruz. Bundan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Kampüsü 5G test alanı olacaktır. Bu alanda üniversitemiz ile birlikte ortak çalışma yapacağız” diye konuştu.
AVRUPA, ASYA VE KUZEY AFRİKA ÜLKELERİNİN EKONOMİK VE SOSYAL GELİŞİMLERİ İÇİN KİLİT NOKTADAYIZ
Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, Türkiye’nin coğrafi konumunun avantajlarının bilinmesi gerektiğini söyledi. “Karadeniz ve Akdeniz havzalarının içerisinde tam 1,6 milyar insanın yaşadığı, 38 trilyon dolar Gayrisafi Milli Hasıla ve 7 trilyon dolarlık ticaret hacminin olduğu bir coğrafyanın ortasındayız” diyen Karaismailoğlu, Türkiye’nin üç kıtayı birbirine bağlayan jeostratejik ve jeopolitik konumuyla Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika ülkelerinin ekonomik ve sosyal gelişimleri için kilit noktasında olduğunu kaydetti.
KUZEY KORİDORU VE UKRAYNA RUSYA SAVAŞI ORTA KORİDORUN KIYMETİNİ ORTAYA ÇIKARDI
Nüfus hareketliliklerinin yakın zamandaki ticaret hareketliliğinin nerede artacağını gösterdiğini aktaran Karaismailoğlu, konuşmasına şöyle devam etti;
“Birleşmiş Milletler, 2010-2025 yılları arasında en kayda değer nüfus artışının Güneydoğu Asya ve Sahra Altı Afrika’da gerçekleşeceğine işaret ediyor. İşte o nedenle, ülkemizin merkezinde bulunduğu, yükselen Avrupa-Asya-Afrika ticaret üçgeni bizim için en büyük küresel fırsatlar doğurmakta ve bunlar artarak devam edecek. Küresel ticaretteki artış rakamlarına baktığımızda karşımıza çıkan tablo, Türkiye’nin ulaştırma ve haberleşme alanındaki ihtiyaçlarına karşı ne kadar isabetli adımlar atıldığını bir kez daha önümüze sermektedir. 2020 yılında tüm dünyadaki ticaret hacmi  12 milyar ton. 2030 yılında 25 milyar tona, 2050 yılında 95 milyar tona, 2100 yılında 150 milyar tona çıkacağı beklenmektedir. Bütün hazırlıklar bunun üzerinden yapılıyor. Küresel nüfus artışının en çok beklendiği bölgeler ile birlikte küresel ticaret artışındaki rakamları birleştirdiğimizde Türkiye’nin ortaya koyduğu “Orta Koridor’da küresel bir lojistik süper güç olma” iddiasının ne kadar yerinde olduğu ortaya çıkıyor. Bakü-Tiflis-Kars hattının yapılması, Marmaray’ın yapılması ile trenler artık Uzak Avrupa’dan Uzak Asya’ya transit bir şekilde gitmektedir. Hem Kuzey Koridorundaki sıkıntılar hem de Ukrayna Rusya Savaşı sonrasında Orta Koridor’un kıymeti çok daha fazla ortaya çıktı.”
TÜRKİYE ULAŞTIRMA VE ALTYAPI YATIRIMLARI HAZIRLAYAN EN ÖNEMLİ ÜLKELERDEN BİR TANESİ
Türkiye’nin ulaştırma ve altyapı yatırımları hazırlayan en önemli ülkelerden bir tanesi olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, 1915 Çanakkale Köprüsü, Rize-Artvin Havalimanı, Tokat Havalimanı, Filyos Limanı, Kömürhan Köprüsü, Çamlıca Kulesi başta olmak üzere 20 yılda Türkiye’de yapılan yatırımlarını anlattı. 20 yılda 172 milyar dolarlık yatırım yapıldığına dikkati çeken Karaismailoğlu, 28 bin 650 kilometreye çıkan bölünmüş yol ağı, 13 bin 22 kilometre uzunluğundaki demiryolu ağı, 57’ye çıkan havalimanı sayısı ve 217’ye ulaşan limanlarla Türkiye’nin üretimine 1 trilyon dolarlık katkı, milli gelire 500 milyar dolarlık sağlandığını dile getirdi. Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, yatırımlar sayesinde ekonomiye yıllık 17 milyar dolarlık katkı sağlandığını, 1 milyar litre yakıttan tasarruf edildiğini aktardı.
YIL SONUNDA ÇUKUROVA HAVALİMANI’NI AÇACAĞIZ
2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı’na da değinen Karaismailoğlu, 2053 yılına kadar hangi yatırımları yapacaklarının hepsinin belli olduğunu söyledi. Demir yolu ve haberleşme ağırlıklı bir yatırım ortamına döneceklerinin altını çizen Karaismailoğlu, karayolu ve havayolunda altyapı yatırımlarının büyük ölçüde tamamlandığını söyledi. Türkiye’nin dört bir tarafını demir yolu ağlarıyla örmek için önemli çalışmalar yaptıklarını belirten Karaismailoğlu, özellikle 8 ille bağlı olan yüksek hızlı tren hatlarının tam 52 ile çıkarılacağını dile getirdi. “Bu hızlı tren hatlarında yolcu taşıyoruz ama daha ötesinde yük hatları da olacak. Çünkü, ihracatın gelişmesi, üretimin artması ve karbon emisyonunun azalmasına hazırlıklı olmak için çok uzun soluklu ve maliyeti çok yüksek projelere başladık” diyen Karaismailoğlu, önümüzdeki yıllardaki planlamaya göre demir yolu hattının 28 bin 590 kilometreye çıkacağını belirtti.
Havalimanı sayısının 57’den 61’e çıkacağını, yıl sonunda Çukurova Havalimanı’nın da hizmete açılacağını duyuran Karaismailoğlu, 2053’e gelindiğinde 198 milyar dolarlık bir ulaştırma altyapı yatırımını tamamlamış olacaklarını söyledi. Karaismailoğlu, “Bu yatırımla üretime 2 trilyon dolarlık, milli gelire de 1 trilyon dolarlık katkı sağlamış olacağız” dedi.
Yap-İşlet-Devret Projelerine de değinen Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, 2,5 milyar euroluk Çanakkale Köprüsü yapılırken, Kömürhan Köprüsü gibi daha küçük bütçeli projeleri bitirip Türkiye’ye kazandırıldığını söyledi. Farklı finans modelleri üretilerek çok hızlı işler yapıldığını aktaran Karaismailoğlu, projeler yapılırken mühendis ve mühendislik projelerinin geliştiğini kaydetti.
TÜRKSAT 5B UYDUSUNU HAZİRAN’IN ORTASINDA FAALİYETE ALACAĞIZ
Uzay, havacılık ve haberleşmedeki çalışmalara da dikkat çeken Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 2021 yılında Türksat 5A ve Türksat 5B uydularının uzaya fırlatıldığını anımsattı. Türksat 5B uydusunun yörüngesinde yerleştiğini, testlerini yaptıklarına dikkati çeken Karaismailoğlu, “Haziran ayının ortasında faaliyete alacağız. Dünyanın üçte birine, özellikle haberleşme konusunda karasal olarak ulaşamadığımız bölgelere ulaşabileceğiz. Özellikle deniz araçları, hava araçlarında da yine haberleşme hizmeti verecek ve bunu ticari olarak da kullanabileceğiz” diye konuştu.
Fiber ağını geliştirme konusunda ciddi çalışmalar yapıldığını aktaran Karaismailoğlu, “Yatırımlarımız devam ediyor. Hiçbir zaman ümidinizi kırmayın. Her zaman heyecanlı olun. Çünkü çok büyük işler yaptık, çok büyük işleri sizlerle birlikte yapmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

AB-TÜRKİYE ARASINDA ULAŞTIRMA ALANINDAKİ İLİŞKİLER ATLAS PROJESİ İLE YENİ BİR AŞAMAYA GEÇİYOR  Ulaştırma Sektörel Operasyonel Programı kapsamındaki 2,9 milyon Avroluk proje, kapsamlı mevzuat uyum sürecini kolaylaştırarak Türkiye’nin ulaştırma sektörünün AB ile kapsamlı entegrasyonunu destekliyor. 24 Mayıs 2022 tarihinde J.W Mariott Otel’de düzenlenen proje açılış törenine, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut katıldı.

Projenin amacı nedir?

Proje, erişilebilirlik, ödenebilirlik, rekabet kuralları, emniyet, güvenlik, çevre, emisyonlar, altyapı ve dijitalleşmeyi içeren yatay temalara dayalı uyum gerekliliklerini değerlendirebilmek amacıyla Türkiye’de ulaştırma alanındaki geniş kapsamlı mevzuatı incelemek için dinamik bir yöntem izleyecektir. Boşluk analizi, boşluk doldurma ve ekonomik/düzenleyici etki değerlendirmesi yoluyla her bir alt sektör (denizcilik, havacılık, karayolu, demiryolu) için bir yasal uyum analizi gerçekleştirilecektir.

Uzun vadede şu sonuçların elde edilmesi beklenmektedir;

·         Yurttaşlar ve işletmeler için daha kaliteli ve ulaşılabilir ulaştırma hizmetleri

·         Uluslararası ticarette lojistik hizmetlerin daha verimli hale gelmesi sayesinde ülkeler arasında ticaretin artması

·         Ulaştırma alanında AB ile aynı emniyet ve güvenlik standartlarının sağlanması

·         Ulaştırma alanında AB ile aynı çevre standartlarının sağlanması

·         Ulaştırma sistemlerinde AB ile uyumlu dijital dönüşüm.

Projenin kapsamı nedir?

Proje kapsamında şu sonuçlara ulaşılması amaçlanmaktadır:

·         Ekonomik ve düzenleyici etki analizini temel alan hukuki uyumlaştırma stratejisi ve eylem planı,

·         Ulaştırma alanında politika diyaloğu ve teknik işbirliğinin geliştirilmesi

·         Ulaştırma mevzuatının AB ile uyumlu hale getirilmesi sürecinin düzenli olarak izlenebilmesi için modern dijital Elektronik Mevzuat Envanter Aracı (ELIT).

·         Üst düzey diyalog ve teknik çalışma ziyaretleri

Kornişon ihracatında hedef kalıntısız üretimle 200 milyon dolara ulaşmak

Türkiye, 2021 yılında turşu ihracatından 310 milyon dolarlık döviz geliri elde ederken, kornişon turşu 150 milyon dolarlık ihracatla turşu ihracatının yıldızı oldu. Sektör, pestisitsiz üretimle ihracatta 200 milyon dolara ulaşmayı hedefliyor.

Türkiye’nin turşu ihracatının yüzde 80’ini gerçekleştiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, üretim ve ihracatta sürdürülebilirliği sağlamak için kornişon sektörünü, Türkiye’nin kornişon üretiminde başkent konumundaki Ödemiş’te bir araya getirdi. Toplantıya kornişon üreticisi, komisyoncusu, zirai ilaç bayileri ve ihracatçılar yoğun ilgi gösterdi.

Ödemiş Bademli’de düzenlenen “Kornişon Sektörel Değerlendirme Toplantısı”nda konuşan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Ege Bölgesi’nin en önemli ihraç ürünlerinin başında hıyar ve kornişonun geldiğini vurguladı.

Kornişon mamul sektörünün göz bebeği

Kornişon ürününün gerek ihracat tutarı, gerekse sağladığı katma değer nedeniyle Ege Bölgesi’nin işlenmiş ürün sektörünün göz bebeği olduğunun altını çizen Uçak, “Kornişon bakımı diğer ürünlere göre daha zahmetli, ilaçlama ve hasat dönemlerine çok dikkat edilmesi gerekiyor. Ödemiş hıyar ve kornişon üretiminde ülkemizin en önemli üretim alanlarından biri durumunda. Son yıllarda yurtdışındaki alıcıların talepleri doğrultusunda kalıntı konusu sürdürülebilir tarım ve ihracatımız için kritik bir öneme sahip duruma geldi. Biz de Ege İhracatçı Birlikleri olarak yürüttüğümüz “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz Projesi” ile Ödemiş ilçesinde numuneler aldırarak bölgenin pestisitle mücadele konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Hem üreticiler hem de ihracatçılar olarak pestisit kullanımına çok dikkat etmemiz gerekiyor. Pestisitsiz üretim yaptığımız takdirde hem iç piyasada, hem de ihracatta sağlıklı ürün sunabileceğiz. İhracatta da 200 milyon dolar rakamına kolaylıkla ulaşabileceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği üyelerinden 4 yıl için tekrar yetki aldıklarını dile getiren EYMSİB Başkanı Hayrettin Uçak sözlerini şöyle sürdürdü; “Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak birçok il ve ilçede üreticilerimizle değerlendirme toplantıları gerçekleştiriyoruz. Yeni dönemde mamul sektörümüzün ilk toplantısını Ödemiş’te düzenlemekten mutluluk duyuyoruz. Yönetim Kurulu olarak, üreticilerimizin, ihracatçılarımızın sorunlarını dinlemek ve çözüm üretmek bizim için önemli bir sorumluluk. Tarım ve Orman bakanlığımızın teknik personeli, bölgedeki ziraat mühendisleri, zirai ilaç bayileri, üniversiteler ve Ege İhracatçı Birlikleri olarak koordineli bir şekilde çalışıyoruz. Tüm paydaşlarımızla ortak hareket ederek başarıya ulaşacağımıza inanıyorum.”

İzmir’de 16 bin dekar alanda yıllık 37 bin ton kornişon üretimi yapıldığı bilgisini veren Tarım ve Orman Bakanlığı İzmir İl Müdür Yardımcısı Fatih Kılıç, İzmir’de kornişon üretiminin Kiraz ve Ödemiş ilçelerinde yoğunlaştığını aktardı.

İzmir’de 258  bitki koruma ürünü bayisi olduğunu belirten Kılıç, “Ödemiş’te 31 bitki koruma ürünü bayimiz görev yapıyor. 2021 yılında Ödemiş’te 8 adet hıyar numunesi aldık. Analiz sonuçlarının tamamı temiz çıktı. Üreticilerimizin pestisit kullanımından kaynaklı kalıntısız üretim yapmaları için denetimlerimizi kesintisiz sürdürüyoruz” diye konuştu.

Ödemiş’in içinde yer aldığı Küçük Menderes Ovası’nın yılda 3 ürünün alınabildiği verimli topraklara sahip olduğu bilgisini aktaran Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Duman, üretimde başarının sürdürülebilir olması için toprağı yormadan, bitkisel üretim deseninin uygulanması gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye’de kornişon üretiminin 1990’lı yıllarda Ödemiş’ten başladığını anlatan Duman, “Sonrasında Manisa, Afyon ve diğer bölgelere yaygınlaştı. İzmir, üretim miktarı olarak günümüzde ikinci sırada. Kornişon yetiştiriciliği çok zor bir yetiştiricilik. Sürdürülebilir üretim günümüzde ön plana çıktığı için bizim de üretimde çok dikkatli olmamız gerekiyor. Ürettiğimiz ürünün kalitesi ön plana çıkmaya başladı, kimyasal kalıntı sorun olmaya başladı. Kornişon üretiminde istediğimiz girdiyi kullanmamızı sınırlıyor. Uşak, Afyon, Manisa ile İzmir’i kıyasladığımızda Ödemiş hasatta 1 ve 2 numara ürün üretiminde daha başarılı olduğunu görüyoruz. Özellikle işleme ve ihracatta 1 ve 2. Boy talebinin olması Ödemiş’in avantajı diye düşünüyorum” dedi.

Kaliteli kornişon üretimi için dikkat edilmesi gereken hususları paylaşan Duman sözlerini şöyle sürdürdü: “Açık alana göre kıyasladığımızda, örtü altı yetiştiricilik daha rantabl oluyor. Verimin yüksek olması, boyların eşitliği nedeniyle firmalar örtü altını teşvik ediyor. Her yıl diğer sebze türlerinde olduğu gibi kornişonda da tescil ettirilen türler var. Turşuluk hıyar çeşitlerinin geliştirilmesi için işletmeler çaba göstermeli, üniversitelerle işbirliği yapmalı. Bölgede çok iyi sonuç veren çeşitler varsa onlara devam edilmeli. İç boşluğu yapmayan, bir numara oranı yüksek çeşitler tercih edilmeli. Verimlilik için her yıl hibrit çeşit üretimi gerçekleştirmek durumundayız. Kaliteli, sertifikalı tohum alarak üretime başlamak zorundayız. En geç Nisan ayında tohum ekimi ile üretime başlamak gerekiyor. Pestisit kalıntısı çok önemli bir konu. Her gün hasat edilen bir ürün olduğu için pestisit kalıntısı size problem olarak size geri dönecektir. Damlama sulama yöntemini sürdürülebilir tarım için kullanmak zorundayız. Özen gösterin. Gübreleme önemli, hıyar bitkisini sürekli canlı tutabildiğiniz sürece verim alırsınız. Buna izin vermeme adına dengeli gübreleme önemli. İyi yanmış inek gübresini tavuk gübresine tercih edebilirsiniz. Taban gübresi yapmak gerekir.”

Kaymakam Aksoy: “Katma değerli ürün ihracatımızı artırmalıyız”

Ödemiş Kaymakamı Fatih Aksoy, Ödemiş’in Türkiye’nin en önemli üretim havzalarından biri olduğunu, yaklaşık 100 rakımdan, 1300 rakıma 12 ay her çeşit ürünün üretilebildiği bir bölge olarak öne çıktığını vurguladı.

“Üretme konusunda Ödemiş’te bir sorunumuz yok, çok iyi üretiyoruz” şeklinde konuşan Aksoy, “Çalışkan insanların yaşadığı bir bölgedeyiz. Üreticilerimiz zaman zaman pazarlamada sorun yaşıyor. Patateste, silajlık mısırda, incirde, kirazda, kornişonda, süt ürünlerinde, kestanede önemli yerlerdeyiz ülkemiz içerisinde. Yaklaşık 700 civarında üreticimiz 42 bin ton kornişon üretiyor ancak 2 bin ton ihracatını gerçekleştiriyoruz. Biz ileride ayakta durabilmek istiyorsak yüzde 5 olan ihracat oranımızı artırmamız gerekiyor. Gübre, ilaç, işçilik sürekli artıyor bununla mücadele edebilmek için katma değerli üretime yönelmemiz gerekiyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin Ödemiş Bademli’de düzenlediği, “Kornişon Sektörel Değerlendirme Toplantısı”na Ödemiş Kaymakamı Fatih Aksoy, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye Meyve Sebze Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Türkmen Türkmenoğlu, Ödemiş Belediye Başkan Yardımcısı Feridun Azaroğlu, İzmir İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Fatih Kılıç, Tarım ve Orman Bakanlığı Ödemiş İlçe Müdürü Ömer Faruk Tutar, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Duman, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Kırıcı ve Tolga Selim Kağan, Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Selçuk Bilgi, Yeşil Bademli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Gülşen Görken, Bademli Mahalle Muhtarı Ahmet Baş, kornişon turşu ihracatçıları, üreticileri, aracıları katıldı.

İŞTE KURBAN FİYATLARI!

Deniz Feneri Derneği, bu yılki kurban organizasyonunu “Kurbanlarınız Yoksulların Bayramı Olsun” sloganıyla Türkiye ile birlikte 30 ülke ve bölgede kurban bağışlarını sahiplerine ulaştıracak.

Derneğin kurban organizasyonunda mülteci kampları, savaş, doğal afet, açlık ve yoksulluk bölgeleri ile yetimhanelere öncelik verilecek.

Bu kapsamda 3 kıta ve 30 ülkede ihtiyaç sahibi mazlum ve mağdur bölgelere ulaşılarak kardeşlik bağlarımız güçlenecek.

Çeyrek asırdır Kurban organizasyonu gerçekleştiren Deniz Feneri Derneği’nin bu bayram belirlemiş olduğu kurban bedeli ise Yurtdışında 1700 TL olurken yurt içi vekalet ücreti 2800 TL olarak belirlendi.

Vekalet yoluyla kurbanlarını derneğe bağışlamak isteyen hayırseverler, kurban çalışmaları için belirlenen ülkeler arasından dilediğinde kurbanını kestirip ihtiyaç sahiplerine ulaştıracak.

Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Av Mehmet Cengiz yaptığı kısa açıklamada şunları söyledi Kurbanların bir bölümünün Türkiye’de, bir bölümünün de yurt dışında açlık, yoksulluk ve iç çatışmaların yoğun olarak yaşandığı ülkelerde kesilerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak” dedi.

Peki Deniz Feneri Derneği Ne yapacak?

Yüzyılın iyilik hareketi, 2022 yılı Kurban çalışması kapsamında Türkiye ile birlikte 30 ülke ve bölgede kurban bağışlarını sahiplerine ulaştıracak.

Deniz Feneri Gönüllüleri Yolara Düşecek

Deniz Feneri Derneği gönüllüleri, hayırseverlerin kurbanlarını kesip muhtaçlara ulaştırmak için yollara düşecek. Kimisi saatlerce uçak yolculuğu yapacak, kimisi doğru dürüst yolu bile olmayan bölgelerde zor şartlar altında ihtiyaç sahiplerine ulaşacak. Gittikleri bölgelerde derneğin gönüllüleri, her şeye rağmen kendilerine emanet edilen kurbanları ihtiyaç sahiplerine ulaştıracak.

Kardeşlik Duyguları Güçlenecek

Deniz Feneri Derneği, kurban hisselerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırırken toplumlar arasında bir kardeşlik köprüsü kurmak ve insanlara umut ışığı olabilmek için bölge insanlarını sevgiyle kucaklayacak

Dernek, bağışçılarının vekalet yoluyla bağışladıkları kurbanları dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlara ulaştırmasıyla birlikte, Müslümanlar arasındaki kardeşlik, paylaşma ve dayanışma duygularını güçlendirmeyi hedefliyor.

İnsani Yardımda Öncelikli Bölgeler

Derneğin kurban organizasyonunda öncelik mülteci kampları, savaş, doğal afet, kronik açlık ve yoksulluk bölgeleri ile yaşlılar, kimsesizler, dullar, yetimhaneler, ve hastanelere verilecek.

Binlerce Yetime Bayramlık Kıyafet

Deniz Feneri, ayrıca Türkiye ile birlikte toplamda 30 ülkede binlerce yetime bayramlık kıyafet yardımında bulunmayı planlıyor. Tüm hayırseverler 300 TL karşılığında yetim çocuklara bir bayramlık hediye edebilir ya da dilerlerse BAYRAMLIK yazıp 5560’ye göndererek projeye 10 TL destekte bulunabilirler.

3 Kıtada Kurban Organizasyonu

Afrika’dan Balkanlara, Güneydoğu Asya’dan Ortadoğu’ya kadar üç kıtada ihtiyaç sahiplerine ve yetimlere ulaşacak olan dernek bu yıl da kurban çalışmaları için yollara düşecek.

Kurbanlıklar Nasıl Kesiliyor?

-Kurbanlıklar Deniz Feneri görevlilerince kesim yapılacak olan ülke ve bölgelerde kurban olma özelliklerine uygun olarak satın alınır.

-Kurbanlıklar İslami usullere uygun olarak kesilir.

-Kesilen kurbanlar ihtiyaç sahiplerine elden dağıtılır.

-Kurban kesimlerinin gerçekleştiğine dair bilgi, kısa mesaj ile vekalet sahiplerine iletilir. Ayrıca kurban kesimi sırasında alınan video da link olarak vekalet sahibinin cep telefonuna gönderilir.

Kurbanınızı Nasıl Bağışlayabilirsiniz?

Bağışlar, Deniz Feneri Derneği’nin merkezlerine gidilerek elden, internet üzerinden online olarak ya da kurumun 0212 414 60 60 numaralı telefon numarasından detaylı bilgi alınarak yapılabilecek.

Kurban bağışları www.denizfeneri.org.tr adresli internet sitesinden kredi kartı ile, bankalarda bulunan Deniz Feneri Derneği bağış hesaplarından ya da 0212 414 60 60 no’lu çağrı merkezi üzerinden kredi kartı ile yapılabilecek.

Kurban kesimlerinin gerçekleştiğine dair bilgi, kısa mesaj ile vekalet sahiplerine iletilecek.