Ekonomi-teknoloji haberleri (18.08.2020)

  • Kilim Mobilya dijital tarafa 1,5 milyon dolar yatırım yapacak

Kilim Mobilya, İSO İkinci 500’e 337’nci sıradan giriş yaptı

Üretimden satışların 157 milyara ulaştığı İSO İkinci 500 açıklandı. Türkiye en önemli mobilya markası Kilim, sıralamada 337’inci oldu. Kilim Mobilya Genel Müdürü Cihat Şahin, güçlü ekonomilerin üretim temelli ekonomi olduğunu söyleyerek, “Türkiye için tasarım yönü güçlü, şık, sağlıklı ve kaliteli mobilya üretmeye devam edeceğiz.  44 ülkeye de ihracat yapıyoruz. Üreterek istihdama ve ülke ekonomimize destek vermek, bunu yaparken de dünyanın önemli markalarından biri haline gelmek öncelikli hedefimiz. Bu sene için sadece teknoloji tarafına 1,5 milyon dolarlık artı yatırım yapacağız” dedi.

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) geleneksel olarak her yıl yayımladığı ve üretimden satışlar bazında ikinci en büyük sanayi kuruluşlarının belirlendiği araştırmada Kilim Mobilya, bir önceki yıla göre 53 sıra yükselerek 337’inci oldu. Özel kuruluşlar sıralamasında ise 335’inci olan Kilim Mobilya, ihracat rakamıyla da listeye 139’uncu sıradan girdi.

Kayseri’de dört fabrikası bulunan, yurt içinde 175, yurt dışında 31 mağazası bulunan yanı sıra 44 ülkeye ihracat yapan Türkiye’nin en önemli mobilya markası Kilim Mobilya oturma odasından yatak odasına, yemek odasından çocuk ve genç odasına, tamamlayıcı ürünlerden yatak ve nevresim takımlarına kadar pek çok başlıkta üretim gerçekleştiriyor. İSO İkinci 500’de yer almaktan memnuniyet duyduklarını dile getiren Kilim Mobilya Genel Müdürü Cihat Şahin; dünya ticaretinde korumacılık ve yavaşlamanın arttığı, küresel değer ve tedarik zincirlerine katılımın zorlaştırdığı bir yılda kaydedilen bu başarının çok önemli olduğunu dile getirdi. Güçlü ekonomilerin ancak güçlü üretimle mümkün olabildiğini dile getiren Şahin, “Ülkemizi seviyoruz. Türkiye için tasarım yönü güçlü, şık, sağlıklı ve kaliteli mobilya üretmeye devam edeceğiz.  44 ülkeye de ihracat yapıyoruz. Üreterek istihdama ve ülke ekonomimize destek vermek, bunu yaparken de dünyanın önemli markalarından biri haline gelmek öncelikli hedefimiz” dedi.

Ar-Ge yatırımına 1.5 milyon dolar bütçe ayırdık

Yatırım yapmadan katma değeri yüksek çözümlere ulaşılamayacağının bilincinde bir marka olarak, hem Ar-Ge Merkezi hem de tasarım merkezlerini çok önemsediklerini de belirten Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kilim Mobilya, bir dünya markası olma hedefiyle bütün projelerini oluşturuyor. Bu noktada en fazla yatırım yapan markalardan biriyiz. Hem üretim tarafımızda makine parkurlarımıza sürekli yatırım yaptığımız gibi Ar-Ge merkezimiz üzerinden de ihtiyaçlarımıza özel çözümler oluşturuyoruz.  Mağazalarımı hem sayı olarak arttırmak için yatırım yapıyoruz hem de iç görünüm olarak sürekli daha güncele uygun dizaynını sağlıyoruz. Teknoloji ve online yatırımlarımız kesintisiz devam ediyor. Son olarak buraya 10 milyon liralık (1,5 milyon $) yeni bir yatırım bütçesi daha oluşturduk. Hedefimiz, 33 kişiyi istihdam eden AR-GE Merkezi’nin kadrosunu da 40 kişiye yükseltmek.”

Afrika, Güney Amerika ve Uzak Doğu’ya odaklanıyoruz

Türkiye’nin en önemli mobilya ihracatçılarından biri olarak temel stratejilerinin yeni pazarlar bulmak ve var oldukları pazarlarda etkinliklerini artırmak olduğunu söyleyen Şahin, “44 ülkeye ihracat yapıyoruz. Hedefimiz ihracat yaptığımız ülke sayısını 50’ye, yurt dışı mağaza sayımızı ise 31’den 35’e çıkarmak. Covid-19 pandemisi buradaki planlamalarımızda takvimsel değişikliklere neden oldu. Yeni bir takvim ile çalışmalarımızı yakın zamanda finalize etmek en büyük arzumuz.”

Marmara, Ege ve Anadolu’ya yeni yatırım

Yurt içinde ise 3’ü konsept, 172’si franchise olmak üzere 175 mağazaları bulunduğunu söyleyen Şahin, ilk etapta mağaza sayılarını 200’e çıkarmak istediklerini bildirerek, “Yeni mağazalarda yoğunlaştığımız bölgeler Marmara ve Ege. Yanı sıra Anadolu’daki yatırımlarımıza da devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

adidas ve Beşiktaş JK’dan kalplere dokunan imza kampanyası

BEŞİKTAŞ AŞKINA İMZA AT!

Beşiktaş JK ve adidas el ele verdi, 2020-2021 formalarının lansmanıyla eş zamanlı olarak çok özel bir projenin de startını verdi. 18 Ağustos Salı günü Vodafone Park’ta Beşiktaş JK’nın 2020-2021 sezon formaları görücüye çıkarılırken, “Beşiktaş Aşkına İmza At!” projesi de tanıtıldı.

Beşiktaş JK ve adidas, uzun yıllar süregelen iş birliğini ”Beşiktaş Aşkına İmza At!” projesiyle daha da pekiştirdi. adidas ve Beşiktaş JK’nın COVID_19 salgını nedeniyle 2019/2020 sezonunda futbolcu ve taraftarın birinden uzak kalarak statlarda buluşamamasından yola çıkarak hazırladığı “Beşiktaş Aşkına İmza At!” projesi kapsamında, futbolcular taraftarların imzaladığı formalar ile sahaya çıkacak.

Projenin startı 18 Ağustos Salı günü Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi ve adidas Türkiye Genel Müdürü Hakan Atalay’ın katılımıyla Vodafone Park’ta düzenlenen basın toplantısında, 2020-2021 sezonu formalarının lansmanıyla eş zamanlı olarak verildi. Yeni sezon formaların tanıtımına Beşiktaşlı futbolcular Atiba Hutchinson, Ersin Destanoğlu ve Fabrice N’Sakala, altyapıdan Serdar Saatçi, Emirhan Delibaş ve Berkay Vardar ile Beşiktaş JK Kadın Futbol Takımı’ndan Senem Pınar Özer, Berdan Bozkurt ve Emine Yaren Çolak katıldı.

“Beşiktaş Aşkına İmza At!”

Proje, www.besiktasaskinaimzaat.net web sitesinin 20 Ağustos 2020 Perşembe günü açılmasıyla hayata geçecek. Beşiktaş taraftarları siteye girerek forma çizimleri üzerinde ayrılan yerleri kategorilere göre seçip imzalarını atacak ve formaya attığı bu imza ile hem forma satın alacak hem de seçtiği kategoriye göre kulübe destek sağlayacak. İmzalar daha sonra tasarımcılar tarafından el emeği ile formalara aktarılacak ve taraftarların imzasını taşıyan formalar üretilecek. İmzalar tamamlandığında ve formalara aktarıldığında Beşiktaş futbol takımı kendi sahasında oynayacağı bir derbi maçında bu formalar ile sahaya çıkacak. Ayrıca, taraftarların desteğine karşılık satın alınan formalar futbolcuların imzasıyla destek veren taraftarlara gönderilecek.

Çebi: “Hepimize uğurlu geleceğine inandığımız formalarla şampiyonluğu hedefliyoruz”

Zorlu bir sezonu geride bıraktıklarını söyleyen Beşiktaş JK Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nur Çebi, Haziran ayında başlattıkları öze dönüş kampanyasında başta taraftar olmak üzere, destekçiler ve iş dünyasının değerli temsilcilerinin kampanyaya gösterdikleri ilgi nedeniyle memnuniyetini dile getirdi. Kampanyanın farklı projeler ile devam edeceğini söyleyen Çebi, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Yeni sezonun ilk toplantısını forma sponsorumuz Adidas’la yapmak nasip oldu. Bildiğiniz üzere adidas ile uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz var. Her zaman bizi dinleyen, anlayan adidas gibi bir partner ile birlikte yeni sezonda hepimize uğurlu geleceğine inandığımız formalarımızı beraber lanse etmekten mutluluk duyuyoruz. Taraftarlarımızın, kulübümüzün ve tabii ki benim ortak dileğimiz bu formalarla şampiyon olmak. Bu süreçte hepimiz elimizi taşın altına koyduk ve tüm gayretimizle şampiyonluğa gideceğimize inanıyorum. Taraftarımızın bize her zaman maddi ve manevi desteği büyük. Bugün formalarımızla birlikte adidas ile yeni bir kampanyamızı açıklayacağız. Bu projenin benim için en önemli yanı, taraftarımızı da içine alıyor olması. Taraftarla futbolcularımızı birbirine gönülden bağlayacak ve kulübümüze katkıda bulunacak bu özel proje inanıyorum ki büyük ilgi görecek.’’

Atalay; “Formaların yaratıcısı, imzalarıyla katkıda bulunan taraftarlarımız olacak”

Çebi’nin ardından sözü alan adidas Türkiye Genel Müdürü Hakan Atalay, ilk olarak yeni formaların tasarımına ve yüksek teknoloji özelliklerine değinerek, dijital imza projesiyle ilgili olarak “Her zaman taraftarlar oyuncu imzalı formalara ulaşmak için heyecanla bekler; ancak bu yıl taraftarın coşkusundan uzak kalan oyuncularımızın da bu motivasyona ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Ve ilk defa taraftarların imzalarından oluşan, takım tarafından da bir derbi mücadelesinde giyilecek formalarla daha önce yapılmamış bir işi hayata geçiriyoruz. Bu kampanyanın özünde taraftarımız ve takımımız arasındaki duygusal bağ var. İçinde özlem, sevgi ve birbirine kenetlenmenin olduğu karşılıklı bir destek. Bu yeni projemizle taraftara diyoruz ki mesafeler önemli değil, önemli olan aramızdaki bağ. Bu yüzden diyoruz ki “Beşiktaş aşkına imza at ve formanla kalplerdeki yerini al”

2020-2021 SEZONU YENİ FORMALAR

Özel lansman etkinliğinde tanıtılan Beşiktaş Futbol takımlarının 2020-2021 futbol sezonunda giyeceği formalar, Beşiktaş’ın taraftarının gönlünde yer tutan efsane formalarından aldığı ilhamla “Beşiktaş Aşkını” temsil ediyor. İç Saha Forması; Beşiktaş’ın efsane 90-91 sezonu formalarından esinlenerek hazırlandı. Asaleti yansıtan diyagonal beyaz-gri rengiyle ve adidas ikonik 3 bant detaylarıyla 90’lı yılları yaşatıyor.

Deplasman Forması ise Beşiktaş’ın simge çubuklu formasından ilhamla, “pinstripe” tasarım detaylarıyla yeniden yorumlandı. Cesur ve güçlü görünümü ile fark yaratıyor. Üçüncü Forma; Beşiktaş’ın armasında yer alan Türk bayrağındaki cesur kırmızı renkten ilhamla geleneksel renklere alternatif forma olarak tasarlandı. Kollarında yer alan kartal tüyü desenleri ile dikkat çekiyor.

Beşiktaş Futbol A Takımının 2020-2021 futbol sezonunda giyeceği yeni formalar, her sezon olduğu gibi adidas’ın sahip olduğu en ileri ve en yenilikçi teknolojilerle hazırlandı. Formalarda yer alan nemi uzaklaştırma özelliğine sahip Aeroready® teknolojisi, formalarda bir önceki sene kullanılan Climalite® teknolojisinin geliştirilmesiyle oluşturuldu. Bu teknoloji vücudun en çok ısınan bölgelerinin tespit edilerek terin hızlı şekilde emilmesine ve kısa zamanda kurumasına olanak tanıyor. Böylece vücudun kuru ve serin kalması sağlanıyor.  Bu da futbolcuların vücut ısılarını 90 dakika boyunca ideal seviyede tutarak, dayanıklılıklarını ve maç sırasındaki konforlarını artırıyor.

TÜSİAD SD2 Programı 3. yılında da teknoloji kullanıcıları ile teknoloji tedarikçilerini bir araya getirecek
Türkiye’nin teknoloji KOBİ’leri, 18 Eylül’e kadar programa başvurabilir.
TÜSİAD’ın “Sanayide Dijital Dönüşüm” temasıyla hayata geçirdiği TÜSİAD SD2 programı, 3. yılında da teknoloji kullanıcıları ile teknoloji tedarikçilerini bir araya getirecek. Program,

dijital dönüşümde arayışı olan, farklı sektörlerde faaliyet gösteren teknoloji kullanıcısı şirketlere doğru çözüm ortağını bulmasında ve ihtiyacına yönelik çözüm üretilmesinde destek oluyor,

teknolojik ürün ve hizmet geliştiren tedarikçi KOBİ’ler için de, ürün ve çözümlerini tanıtma, kullanıcı tarafındaki problem alanlarını görme, müşteri doğrulama, kullanıcıların sahasında ve verisiyle çalışma, kullanıcı şirketlerle uzun soluklu iş birliği geliştirme, tüm kullanıcılarla tanışma imkanı sağlanıyor.

 Dijital dönüşümün farklı alanlarında çeşitli sektörlerin problemlerine çözüm arayan ve kullanıcıların ihtiyacına yönelik dijital çözümlerin geliştirildiği Programın 2020 dönemi çağrıları bu hafta itibarıyla başvurulara açıldı.
TÜSİAD SD2 Programı kapsamında çağrı açan Brisa, Dalgakıran Kompresör, DHL, Enka İnşaat, Erkurt Holding, Esan Madencilik, Kordsa ve Siemens, teknoloji tedarikçilerinin çözüm önerilerini bekliyor.
Çağrılara uygun çözüm önerisi ve çalışan prototipi olan mikro, küçük ve orta ölçekli teknoloji tedarikçileri 18 Eylül 2020‘ye kadar programa başvurabilir.
TÜSİAD SD2 Programı hakkında detaylı bilgi ve başvuru için: www.tusiadsd2.org
TÜSİAD SDHAKKINDA
TÜSİAD SD2, sanayinin dijital dönüşümü sürecinin güçlendirilmesi ve teknoloji tedarikçisi ekosisteminin desteklenmesi hedefi ile:

üretim süreçlerinde teknolojiyi kullananlar ile teknolojik çözüm sağlayanları buluşturuyor;

teknoloji tedarikçi kapasitesinin tanıtılmasını ve teknoloji üretimini destekliyor;

teknolojik dönüşüm planlamaları için ilham olacak iyi uygulama örneklerini ortaya koyuyor.

Mikro, küçük ve orta ölçekli teknoloji tedarikçilerine yönelik kurgulanan TÜSİAD SD2, çalışan prototipi olan teknoloji sağlayıcılarının müşteri doğrulamalarını yapma süreçlerine de önemli katkı sağlıyor.
TÜSİAD SD2 Programı’nda süreç nasıl işliyor?

Teknoloji kullanıcılarının dijital dönüşüm arayışına uygun nitelikte ürün ve/veya hizmet için teknoloji tedarikçilerine çağrılar web platformunda yayınlanır.

Bu çağrılara cevap verecek nitelikte ürün ve/veya hizmet geliştiren teknoloji tedarikçilerinin başvuruları web platformu üzerinden alınır.

“Teknoloji kullanıcılarının” ön değerlendirmesini geçen teknoloji tedarikçileri, “Sanayi-Teknoloji Entegrasyon Programı” (STEP) kapsamında farklı uzmanlar, kullanıcılar ve önemli ekosistem aktörleriyle bir araya gelme imkanı elde eder.

STEP kapsamında, “teknoloji kullanıcıları” en uygun “teknoloji tedarikçileri” ile eşleşip, bire bir çalışma dönemine girerek birlikte bir ‘Çözüm Dosyası’ oluşturur.

 Oluşturulan çözüm dosyaları TÜSİAD’ın, değerli iş insanları, kamu temsilcileri, akademisyenler ve yatırımcılardan oluşturduğu jüriye sunulur. Yapılan sunumlar jüri tarafından değerlendirilerek projelerin başarı sağladığı alanlar belirlenir.

Bu sürecin sonunda oluşacak başarı hikayeleri “Sanayide Dijital Dönüşüm Başarı Hikayeleri Töreni”nde kamuoyuyla paylaşılır.

Kübist esintilerin hakim olduğu E.C.A. Tiera armatür serisi

Geometrik formlar ile suyu akışına bırak

Yaşam alanlarımızın en özel ve kişisel mekanlarından biri olan banyolarımız estetiğin ve güzelliğin sonsuz olanaklarından artık daha fazla etkileniyor. Günümüzde bir banyonun atmosferini değiştirebilecek iyi tasarlanmış detaylar işlevsellikle birleştiğinde, mekanın fonksiyon ve estetik yönden değeri artıyor ve buradan alınan ilham üretimin her aşamasına yansıyor. Sanatın ve teknolojinin bütünlüğünden hareketle E.C.A. tarafından tasarlanan Tiera armatür serisi, kübist esintileri banyolarımıza dahil ederek suyun doğal akışına eşlik ediyor.

Modern zamanlarda tasarım kavramı her alanda ön plana çıkıyor. Yaşam alanlarımızın en özel ve kişisel mekanlarından biri olan banyolarımız da estetiğin sonsuz olanaklarından artık daha fazla etkileniyor. Günümüzde bir banyonun atmosferini değiştirebilecek iyi tasarlanmış detaylar ideal fonksiyonla birleştiğinde mekanın işlevsellik ve estetik yönden değerini artıyor ve buradan alınan ilham üretimin her aşamasına yansıyor. Güncel ihtiyaçlara yıllarca beraberlik ilkesi ve ileri mühendislik gücüyle cevap veren E.C.A., Tiera armatür serisi ile kübist esintileri banyolarımıza dahil ederek suyun doğal akışına eşlik ediyor.

E.C.A.’nın krom kaplama teknolojisine güvenin!

E.C.A.’nın 20 yıl garanti verdiği krom kaplamalı Tiera armatür serisi, E.C.A. güvencesi ile yıllarca beraber olmayı vaat ediyor.  E.C.A. Tiera lavabo ve eviye bataryaları, özel su tasarruflu ve kireç kırıcılı perlatörleri sayesinde su tüketimini azaltarak doğal kaynakları koruma altına almaya destek oluyor. Kübik esintiler taşıyan tasarımı ve zengin ürün seçenekleriyle tüm banyo ve mutfaklara uyum sağlayan Tiera, banyo ve mutfaklarında geometrik detaylar görmek isteyen kullanıcılara benzersiz bir görsel şölen sunuyor. Boyut, çıkış ucu ve su akışına göre farklılaştırılmış alternatifler sunan serideki bataryalar, E.C.A.’nın dayanıklı ve uzun ömürlü krom kaplama ve bicolor / çift renk teknolojisiyle üretiliyor. Yerli üretimde ilk kez standart, orta ve yüksek tip batarya opsiyonları sunan E.C.A., Tiera serisi armatürleri ile de farklı tür ve boyutlardaki lavabolara rahatlıkla entegre edilebiliyor. Tiera serisi geniş renk skalası ile de dikkat çekiyor; lavabo, banyo ve eviye bataryalarında krom, krom-beyaz, krom-bej, krom-siyah, krom-kırmızı ve mat siyah renkleri ile banyonuzun ve mutfağınızın tarzını tamamlayan Tiera; lavabo bataryalarında renk alternatiflerinin yanı sıra kumandalı olarak da temin edilebiliyor.

Vergi ve prim ödemeleri 2021’e yayılsın
Ekim’deki vergi ödemeleri için 2021’de yeni takvim oluşturulmalı
İhracatçılardan vergi borçları yapılandırılsın çağrısı
Ekim’deki vergi ödemeleri için yeni takvim önerisi

Egeli ihracatçılar pandeminin oluşturduğu ekonomik yıpranmadan hızlı bir şekilde çıkılabilmesi için vergi borçlarının yapılandırılmasının şart olduğu görüşünde.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, salgının tüm dünyada ekonomik yaşamı çok olumsuz etkilediğini, küresel makro ekonomik verilerin bu bozulmayı çarpıcı bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

“Bozulan ekonomik yaşam, gerek hane halkının gerekse iş dünyasının ciddi finansal zorluklarla karşılaşmasına neden oldu. Bütün ülkeler hane halkına, çalışanlara ve iş dünyasına yönelik finansal destek programları ilan ettiler. Ülkemizde de güçlü finansal destek programları açıklandı. İhtiyaç sahiplerine yönelik doğrudan maddi destekler, hane halkının başta konut alımlarına yönelik uygun kredi destekleri, çalışanlara yönelik kısa çalışma, ücretsiz izin destekleri, iş dünyasına yönelik olarak faiz ve vade bakımından uygun kredi destekleri, vergi destekleri, oran indirimleri, salgının en çok etkilediği mücbir sebep kapsamına alınan mükelleflerin Nisan-Mayıs-Haziran/2020 dönemlerinde ödenmesi gereken vergi kesintilerinin, katma değer vergilerinin ve sigorta primlerinin ödeme sürelerinin Ekim-Kasım-Aralık/2020 aylarına ertelenmesi başlıca verilen destekler arasında yer alıyor.”

Eskinazi bu desteklerin makro ekonomide çarkların dönmesi noktasında çok önemli katkılar sağladığından bahsetti.

“Ancak gelinen noktada salgının ülkemizde ve tüm dünyada kontrol altına alınamamış olması, tedavi ve aşı konusunda henüz güvenilir çözüme ulaşılamamış olması karşısında ekonomik olumsuzluklar devam ediyor. Öncelikle mücbir sebep kapsamına alınan mükelleflerin Ekim-Kasım-Aralık/2020 aylarına ötelenmiş olan vergi ödemeleri, söz konusu aylarda ortaya çıkacak cari vergi borçlarıyla bir araya geldiğinde zor bir finansal zorlukla karşı karşıya kalmaları kaçınılmaz. Salgının yarattığı makro ekonomik durgunluk sadece mücbir sebep kapsamına alınan mükellefleri değil, tüm iş dünyasını vergi ödeme güçlüğü içine sokuyor.”

İzmir’de üyelerin önemli bir bölümünün vergi gelirlerini ödeme oranının Haziran’da yüzde 69,1 olarak gerçekleştiğini sözlerine ekleyen Jak Eskinazi, katma değer vergisi, gelir vergisi ve kurumlar vergisi gibi geneli yansıtan vergi türlerinde bu oranın daha da düşük olduğunu açıkladı.

“Katma değer vergisinde oran yüzde 36,5’e, gelir vergisinde yüzde 38,8’e, kurumlar vergisinde yüzde 46,5’e geriledi. Merkez Bankası’nın dış ticaret verilerine göre ilk altı ay itibariyle toplam ihracatımızda yüzde 16 daralma yaşandı. Bu gerilemenin üyelerimiz özelinde yaşanan mali sıkıntının temel nedeni olduğunu öngörmek güç değil. Bu oranlar gösteriyor ki esnaf, tüccar, sanayici, ihracatçı tüm iş dünyası tahakkuk eden vergilerini ödemekte zorlanıyor. Bu nedenle bahsi geçen ertelenen vergi ve prim ödemelerinin faiz alınmaksızın 2021 yılı içine yayılmasını istiyoruz. Ayrıca mücbir sebep kapsamına alınmayan mükellefler de dahil olmak üzere vergi ve prim ödeme yükümlülüklerini yerine getiremediği için faiz ödeme ve icra takibi riski ile karşı karşıya kalan işletmeler bakımından yeniden yapılandırma sağlanması önem taşıyor.”

Fortinet, 2020 yılı ikinci çeyreğine ait finansal sonuçlarını açıkladı   
Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri Fortinet, 30 Haziran 2020 itibariyle biten 2020’nin ikinci çeyreğine ait finansal sonuçları açıkladı.
2020’nin ikinci çeyreğine ait önemli finansal rakamlar 
• Toplam gelir, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18 artarak 615,5 milyon dolara ulaştı.
• Ürün geliri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artarak 211,9 milyon dolara ulaştı.
• Faturalandırmalar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 artarak 711,5 milyon dolara ulaştı.
• Ertelenmiş gelir, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 artarak 2,32 milyar dolara ulaştı.
• GAAP faaliyet kârı, geçen yılın aynı dönemine göre 460 baz puan artışıyla yüzde 19,0’a ulaştı.
• GAAP dışı faaliyet kârı, geçen yılın aynı dönemine göre 370 baz puan artışıyla yüzde 27,3’e ulaştı.
• GAAP’ye göre seyreltilmiş hisse başına net kâr 0,68 dolar.
• GAAP dışı seyreltilmiş hisse başına net kâr 0,82 dolar.
• İşletme faaliyetlerinden kaynaklanan nakit akışı 247,0 milyon dolar.
• Serbest nakit akışı, geçen yılın aynı dönemine göre 38,3 milyon dolar artarak 216,1 milyon dolar değerine ulaştı.
• Hisselerin tekrar satın alımı için 156,1 milyon dolar nakit olarak ödendi.
Fortinet Kurucusu, Yönetim Kurulu Başkanı ve Kıdemli Baş Yönetici Ken Xie konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Güvenli SD-WAN ve uzaktan çalışma özelliklerine yönelik yüksek talep, ikinci çeyrekte gelirlerin yüzde 18 artmasına yardımcı oldu. Güvenli SD-WAN faturalandırmaları, ikinci çeyrekteki toplam faturalandırmaların yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor. Böylece SD-WAN ilk defa çeyreklik faturalandırmaların yüzde 10’undan fazlasını oluşturmuş oluyor. Ağ sınırları tüm dijital altyapıyı kapsayacak şekilde genişlediği için ağın ve güvenliğin dönüşmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Güvenli Erişim Hizmet Sınırı (SASE) pazarında yakın zamanda yaşanan hareketlilik, güvenlik odaklı ağ yaklaşımımızın önemini bir kere daha gösteriyor. OPAQ Networks satın alımımızla birlikte en kapsamlı SASE platformlarından birini sunacağız.”

Aon Doğal Afet Raporu: Küresel ekonomi 2020’nin ilk yarısında doğal afetler nedeniyle 75 milyar dolarlık kayıp yaşadı
Aon’un yayınladığı rapora göre 2020’nin ilk yarısında son 20 yılın ortalamasından daha fazla sayıda doğal afet yaşandı. Sigortacılar yılın ilk altı ayında doğal afetlerden kaynaklı kayıplar için 30 milyar doların üzerinde ödeme yaptı.
Risk, emeklilik ve sağlık konularında veri ve analizlerden faydalanarak profesyonel hizmetler sunan Aon, 2020’nin İlk Yarısını Kapsayan Küresel Doğal Afetler Raporu’nu yayınladı. Aon’un felaketlere yönelik model geliştirme ekibi Impact Forecasting tarafından yayınlanan rapor, 2020’nin ilk yarısında yaşanan küresel doğal afetlerin toplam ekonomik kaybının tahmini 75 milyar dolar olduğunu ortaya koydu. Bu miktar, 2000-2019 yılları arasında ortalama kayıp miktarı olan 98 milyar dolardan yüzde 23 oranında daha düşük seviyede gerçekleşti. Sigortalanan kayıplar ise 30 milyar dolar (son 20 yılın ortalaması olan 28 milyar dolardan yüzde 8 oranında daha yüksek) olarak gerçekleşti. Raporda ön sonuç olarak değerlendirilen bu kayıp miktarlarının, kayıplar yaşanmaya devam ettikçe değişebileceği değerlendiriliyor.

2020’nin ilk yarısında 2.200 kişi doğal afetler nedeniyle yaşamını yitirdi
2020’nin ilk yarısında doğal afetler yaklaşık 2.200 kişinin ölümüne neden olurken, ölümler 1980 ile 2019 arasındaki dönemin ortalaması olan 39.800 ölümün bir hayli altında (orta değer 7.700) sayıda gerçekleşmiş oldu. Raporun kapsadığı dönemde en ölümcül doğal felaket olan sel baskınları toplam ölüm sayısının yüzde 60’ından sorumlu oldu.

Yılın ilk yarısında 207 küresel doğal afet oldu
2020’nin ilk yarısında toplamda 207 küresel doğal afet kaydedilirken, bu sayı son 20 yılın ortalaması olan 184’ün üzerinde seyretti. Yılın ilk yarısında milyar dolarlık ekonomik kayıplara neden olan en az 20 ayrı doğal afetin 10’unu tek başına ABD, beşini Asya Pasifik, üçünü Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA), ikisini ise Kuzey ve Güney Amerika yaşadı. 2020’nin ilk yarısının en maliyetli ekonomik kaybına neden olan doğal afeti ise mayıs ayında Hindistan’da 133 kişinin ölümüne ve tahmini 15 milyar dolarlık doğrudan kayba neden olan Amphan siklonu oldu. Kayıpların sigortalanmış olduğu doğal afetler arasında en maliyetli afet ise 10-14 Nisan arasında ABD’de 38 kişinin ölümüne neden olan ve 3 milyar dolarlık kayba sebebiyet veren, şiddetli hava olayı oldu. Yılın ilk altı ayı irili ufaklı birçok doğal afete tanıklık ederken dünya çapında da pek çok topluluk da bu afetlerden olumsuz etkilendi. Yıkıcı afetler açısından 2020’nin ilk yarısı olağandışı seviyede düşük sayıda depreme tanık oldu.
Raporun bulgularını değerlendiren Aon Türkiye Eş CEO’su Ferhan Özay şu açıklamayı yaptı: “2020’nin ilk yarısı, halihazırda yaşadığımız COVID-19 salgını ve bir dizi hava ve iklim kaynaklı afet nedeniyle oldukça zorlu geçti. Doğal afet etkilerinin çoğu gök gürültülü (konvektif) fırtınalardan kaynaklandı. Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde yılın ilk altı ayında, gök gürültülü fırtınalardan kaynakllı 10 münferit afette 1 milyar Amerikan dolarından fazla ekonomik kayıp yaşandı. Avustralya ve Kanada’nın her biri, milyar dolarlık hasar faturalarına yol açan şiddetli dolu fırtınalarıyla karşı karşıya kaldı. Hindistan ve Bangladeş’teki Amphan gibi mevsimsel tropik siklonlar, Avustralya’daki orman yangınları, Avrupa’da rüzgar fırtınaları ve Kuzey Kutup Dairesi’nde rekor kıran sıcaklıklar gibi olaylar yılın ilk yarısında dikkat çekiciydi. İlk yarı kayıpları, yılın ikinci yarısıyla doğrudan bir korelasyon göstermezken, La Niña koşullarının gelmesi beklendiğinden Atlantik Kasırga Mevsimi’nin yaklaşan zirvesi, yalnızca önümüzdeki aylarda doğal tehlike riski konusunda dikkatli olma ihtiyacını artırıyor.”

Canpark AVM’ye Uluslararası Hermes Yaratıcılık ödüllerinden Altın Ödül

Canpark AVM Mutluluk Ağacı Projesi, Altın Ödülü aldı

Amerika’da her yıl Uluslararası Pazarlama İletişim Profesyonelleri Derneği (AMCP) tarafından düzenlenen International Hermes Creative Awards 2020’de, Canpark AVM “Mutluluk Ağacı” projesi altın ödül aldı.

Farklı sektörlerden binlerce başvurunun yapıldığı uluslararası yarışmada “En güzel hediye bir çocuğun gülümsemesi” sloganıyla hayat bulan Mutluluk Ağacı Projesi; Halkla İlişkiler/İletişim/ Kurumsal Sosyal Sorumluluk kategorisinde yarışarak altın ödüle layık görüldü.

Canpark AVM, yıl boyunca gerçekleştirdiği etkinlik – aktivite ve kampanyaların yanı sıra sosyal sorumluluk bilincini yaygınlaştırmak amacıyla gerçekleştirdiği “Mutluluk Ağacı” projesinde; yeni bir yıla girerken sevdiklerimize aldığımız hediyelerin yanında, hiç tanımadığımız ve bazen kimsesiz olduklarından haberdar olmadığımız, ekonomik dezavantajları sebebiyle hediye alınamayan çocuklara yeni yıl hediyeleri alınması üzerine kurgulanmıştır. Hediyeleri ihtiyaç sahibi okul, çocuk esirgeme kurumu, sivil toplum kurumları veya hastanede tedavi gören kanser hastası çocuklara ulaştırmak ve onların bir nebze de olsa mutlu olmalarını sağlamaktır.

Büyük bir ekip çalışmasının sonucu olarak gerçekleştirilen ve ödüle layık görülen “Mutluluk Ağacı” projesi Canpark AVM ve dünyada 200 ülkede 300.000’den fazla üyesi bulunan kulüpleri işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. 

Büyükada’da Art Nouveau Mimarlık Araştırmaları Adalı Yayınları’ndan çıktı
Prof. Dr. Nigan Bayazıt, Büyükada’nın Art Nouveau etkisindeki binalarını araştırdığı eser ile İstanbul’da konut ahşap mimarlığında uygulamalarının toplu olarak bir arada görüldüğü yerlerden Büyükada’daki Art Nouveau yaklaşımını sergileyen seçilmiş evler ve köşkleri ele alıyor.
Adalar’da 1894 depremi sonrasında birçok yapı yıkıldı ve yerine depreme dayanıklı olduğu düşünülen ahşap binalar yapıldı. Bugün birinci ve ikinci derecede koruma altında olan yapıların kültürel bir birikim olarak hala yaşamaları önemli bir şans olarak kabul edilebilir. Büyükada’daki evlerin ve köşklerin bazılarında Art Nouveau ve Ampir stillerinin bir arada sentezlenmiş olduğu görülmekte.
Yapıların genellikle ahşap konstrüksiyona sahip olması nedeniyle, Art Nouveau uygulamaları kagir binalardakinden farklı olarak ve sınırlı yapı elemanları üzerinde gerçekleştirilebilmiş. “Büyükada’nın topografik yapısı nedeniyle, seçilen binaların bazılarına ulaşılmasının oldukça zor” olduğunu ve “birçok değerli yapının bakımsızlık nedeniyle yok olmak üzere” bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Nigan Bayazıt, aynı zamanda yazlarını geçirdiği Büyükada’da uzun yıllardır hazırlıklarını sürdürdüğü kitabıyla ilgili şöyle diyor:
“Büyükada’da Art Nouveau, kısmen Ampir ve diğer üslupların karışımı olan yapılarla ilgili araştırmaların maalesef çok geç kalmış olduğuna inanıyorum. Ben de bu çalışmaya başladığımda, bu kadar büyük ve zengin kültürel bir birikimle karşı karşıya olacağımı beklemiyordum. Adalarda yapı ustalarının ve mimarların birbirleri ile yarışmaya girdikleri söylenebilir.”

Büyükada’daki 161 tarihi yapıyı incelediğini söyleyen Bayazıt, kitabın Adalar Belediyesi Yapı İşleri Bürosu’ndan sağladığı mimari çizimler ve dokümanlarını kullanarak hazırladığı “dokümanı olan binalar” bölümünde 16 yapıya yer vermiş. 27 yapı, fotoğrafları ve bilgileriyle yer almış. Cephelerini etraflıca vermediği ama yapı elemanlarından örnekler kullandığı bina sayısı ise 76. Kitapta çeşitli başlıklar altında tümü Nigan Bayazıt tarafından çekilen 1.000’e yakın fotoğraf bulunuyor.
Adalar ve Art Nouveau için tam bir başvuru kaynağı niteliğindeki kitap, büyük boy, kalın lüks cilt ve tümüyle renkli basılmış 274 sayfadan oluşuyor.

Tezmaksan Akademi, gençlere iş ve gelecek planlarını sordu

Gençler robot ve program bilgisi konusunda kendilerini eksik görüyor

Türkiye’de genç işsizlik oranı yüzde 24,9’a çıkarken, araştırmalar her dört gençten birinin işsiz olduğunu gösteriyor. Üniversite ve meslek yüksekokullarından büyük umutlarla mezun olan gençler ise iş sahibi olmak için yoğun bir çaba sarf ediyor. Tezmaksan Akademi tarafından düzenlenen anket çalışmasına göre, mesleki becerilerini arttırmak için kurslara yönelen gençler özellikle robot yazılım dili ve bilgisi, program bilgisi, makine bilgisi konularında kendilerini yetersiz görüyorlar.

Türkiye’nin teknoloji partneri Tezmaksan tarafından kurulan ve talaşlı imalat sanayisine yönelik ücretsiz eğitimleriyle ön plana çıkan Tezmaksan Akademi’nin anket çalışması ise bir işe girmenin hayalini kuran gençlerin nabzını tuttu. Sonuçlarıyla dikkat çeken anket çalışmasına katılanların yüzde 84’ünü üniversite, yüzde 9’unu meslek yüksekokulu ve yüzde 7’sini meslek lisesi mezunları oluşturdu. Ankette gençlere kurslara katılma gerekçeleri, alacakları eğitimin maaşlarına katkısı, pandeminin aranan mesleki yeterlilikleri değiştirip değiştirmediği, çalışmak istedikleri iş kollarında ön plana çıkan beceriler ve eksik oldukları noktalar soruldu.

Robot kullanımı ve program bilgisi konusunda kendilerini eksik görüyorlar

Mesleki becerilerini çeşitlendirmek, gelecekteki kariyer planları için uygun altyapı oluşturmak ve okuldaki eğitimin yetersizliğini telafi etmek için kurslara katıldıklarını söyleyen gençlerin yüzde 51’i robot yazılım dili ve bilgisi, yüzde 25’i program bilgisi, yüzde 12’si makine bilgisi ve yüzde 12’si bakım -onarım bilgisi konusunda kendilerini eksik gördüklerini belirtti. Gençlere göre bu alanlardaki eksiklikleri iş bulmalarını zorlaştırırken, isteyecekleri maaşa da yüzde 70 oranında negatif etki yapıyor.

Covid-19 imalat sanayisinde beklentileri değiştirdi

Tezmaksan Akademi kursiyerlerinin katıldığı ankete göre, Covid-19 pandemisi imalat sanayinde aranan mesleki becerileri değiştirdi. Ankete katılan gençlerin yüzde 69’u böyle düşünürken, yüzde 21’i bu görüşte değil. Gençlere nasıl bir şirkette çalışmak istedikleri de soruldu ve dikkat çekici sonuçlara ulaşıldı. En dikkat çekici yanıt ise gençlerin çalışacakları şirketin kendilerini mesleki eğitimlerle sürekli desteklemesini istemesi oldu. Anketin sonuçlarını değerlendiren Tezmaksan Akademi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Aydoğdu, “Anket uzun yıllar önce çözmemiz gereken kimi sorunların hala devam ettiğini gösterdi. Meslek lisesi, üniversite ve meslek yüksekokullarındaki eğitimlerle sanayinin beklentileri ve teknolojilerin getirdiği yeni beceriler arasındaki uyumsuzluk hala tam anlamı ile çözülmüş değil. Buradaki sorunun hızla ve yeni bir bakışla devreye alınması gerekir.  Uyumsuzluk giderilmediği müddetçe sanayi kalifiye iş gücünden şikayet etmeye devam edecek, gençler okuldan mezun olur olmaz kurslara yazılmak zorunda kalacak, iş bulamayacak ve büyük bir milli servet, zaman boşa harcanmaya devam edecek. Türkiye’nin artık kaybedecek zamanı yok. Tezmaksan Akademi gibi yapılar bu noktada üzerlerine düşeni fazlasıyla yapıyor. Yıllardır sanayi – üniversite, sanayi – meslek lisesi işbirlikleri geliştiriyoruz, gençlere sosyal sorumluluk projesi olarak sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlarda eğitimler veriyoruz, yeni teknolojiler öğretiyoruz ve bunları ücretsiz olarak gerçekleştiriyoruz.  Biz burada çalışmalarımıza devam edeceğiz, ama sorunun hızla devreye alınan yeni bir bakış ile çözülmesi ve liseden itibaren mesleki eğitimin, mühendislik eğitiminin yapılandırılması gerekir” diye konuştu.

AYİDER (ANADOLU YAKASI İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ DERNEĞİ)BAŞKAN YARDIMCISI MİMAR AHMET ERKURTOĞLU

“YENİ BİR REKORA İMZA ATABİLİRİZ”

Faiz oranlarının yüzde 1’in altına düşmesinin yansımalarını iki aydır görüyoruz. Geçen ay 190 bin konut sattıktan sonra, bu ay rakam 229 bin oldu. Geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 124,3’lük bir artış anlamına geliyor. Konut satışlarındaki artış önemli. Çünkü bildiğiniz üzere inşaat sektöründe yaz ayları durağan geçmektedir ve pandemi gibi bir süreci geçirmemize rağmen faiz oranlarının psikolojik sınırın altında olması insanları konut alımına rahatlıkla teşvik edebiliyor. Kiracı olmak yerine kira tutarı kadar kredi taksiti ödeyerek insanlar kendi mülklerinin sahibi olmak istiyorlar ki ipotekli satışlardaki yüzde 900’lük artış da krediyle ev satışlarının canlandığını gösteriyor bize. Yine yapı izin istatistiklerinde 6 aylık döneme baktığınız zaman da inşaat sektörü de hızlanmaya ve yeni konutlar inşa edilmeye başladı. Altı ayda bina sayısı yüzde 45,5, yüzölçümü yüzde 40,8 arttı.  Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı 2020 Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 74,5 arttı. Bu da bize yeni konutlardaki, ikinci el konuta göre daha düşük faizin de etkisini gösteriyor. Konut satışlarını tetikleyen bir faktör de, yazlıklara olan ilgi oldu. Aynı zamanda faizlerin bir miktar yükselmesi, ağustos ayında konut satışlarında yavaşlamaya etki edecektir. Yıl sonunda yeni bir konut satış rekoruna daha imza atabiliriz. Ancak her seferinde olduğu gibi tüketiciler balon fiyatlara dikkat etmeliler ve fiyatlar önümüzdeki süreçte piyasa değerine gelecektir.

Odundışı orman ürünleri ihracatımız pandemide arttı
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği açısından başarılı geçen 2019 yılı sonunda; 2020 yılı için, “750 milyon dolar ihracat hedefimize ulaşmak için Katma değerli, Sürdürülebilir Üretim ve İhracat Hedefiyle Çalışacağız” demiştik.

Tabii biz bu planları yaparken, dünya Covid-19 virüsüyle henüz karşılaşmamıştı. Covid-19 virüsü nedeniyle 2020 yılının ilk yarısında dünya genelinde, hem iç, hem de dış piyasalarda ciddi daralmalar olurken, dünya ekonomisinde küçülmeler yaşandı ve istihdam edilen çalışan sayılarında büyük düşüşler meydana geldi.

2020 yılının ilk yarısında Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri Sektörümüz geçen yılın ilk yarısına göre ihracatta yüzde 5’lik daralmayla 2 milyar 491 milyon dolar dövizi ülkemize kazandırdı.

Kağıt sektörümüzün ihracatı ise; yüzde 5’lik azalış göstererek 880 milyon dolardan, 833 milyon dolara indi.

Pandeminin en yoğun hissedildiği 2020 yılının ilk yarısında mobilya ve kağıt ihracatımız düşerken, bağışıklık sistemine güçlendirdiği için kekik, defne ve adaçayının domine ettiği odundışı orman ürünleri ihracatımız yüzde 16’lık artışla 69 milyon dolardan 80 milyon dolara tırmandı.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları olarak; 2019 yılının ilk yarısında 328 milyon dolar olan ihracatımız, 2020 yılının Ocak – Haziran döneminde yüzde 2’lik gerilemeyle 321 milyon dolar şeklinde gerçekleşti.

Pandemi nedeniyle Türkiye’nin ihracatının yüzde 15 kan kaybettiğini göz önünde bulundurursak ihracat rakamlarımız gelecek dönem için bizlere umut veriyor.

2020 yılının ilk yarısında özverili bir şekilde üreterek, istihdam sağlayarak, 321 milyon dolar ihracat yapan ve ülkemizin dış ticaret açığının kapatılmasına katkı sağlayan üyelerimizi kutluyorum.

2020 yılı için belirlediğimiz 750 milyon dolar ihracat hedefine ulaşmak için; 2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan ettik. Büyümemizi sürekli kılmak için ihracatımızın da sürekli artmasını sağlamak için pazarlarımızı ve ürünlerimizi çeşitlendirmek için tüm alt sektörlerimizi kapsayan bir iş programı ortaya koymuştuk. Tasarım ve markalaşma konusunu da çalışmalarımızın merkezine oturtmuştuk.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nde yönetime gelir gelmez Mobilya sektörümüzün ithalatçılarını gönül rahatlığıyla ağırlayabileceği, showroomların olacağı, eğitim merkezi olan, sosyal tesisleri bulunan Mobilya Organize Sanayi Bölgesi fikrini İzmir kamuoyu ile paylaştık.

Son dönemde İzmir’de sivil toplum kuruluşları arasında yakalanan sinerji sayesinde bu proje kısa sürede hayata geçti. İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, İzmir Mobilyacılar ve Marangozlar Odası ve konuyla ilgili derneklerin katılımıyla Torbalı’da Mobilya OSB kısa süre içinde faaliyete geçecek.

İhracat yaptığımız ülke sayısını 181’den 200’ün üzerine çıkarma hedefimizin yanı sıra İtalya’dan Mobilya Alım Heyeti Organizasyonu gerçekleştirdik, ayrıca MODEKO Fuarı için de ayrı bir “Alım Heyeti Organizasyonu”na imza attık.

Mobilya sektörümüz için Libya, Almanya, Irak, Suudi Arabistan, Hollanda güçlü pazarlarımızken, kâğıt sektöründe; İran, Mısır, İngiltere, Fas ve Tunus öne çıktı. Türkiye lideri olduğumuz odundışı ürünlerde ise; Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Vietnam ve Fransa güçlü olduğumuz ihraç pazarlarımız. İlerleyen dönemde yapacağımız UR-GE Projesi, Alım Heyeti ve Ticaret Heyeti organizasyonlarıyla ihraç pazarlarımızı çeşitlendirmeyi hedefliyoruz.

Bu çalışmaları sürdürürken, firmalarımızın pazarlama faaliyetlerini arttırmasına olanak tanıyan, Ticaret Bakanlığımız tarafından desteklenen Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi (UR-GE) Projesi için yürüttüğümüz çalışmalara 33 firmamız katılmak için başvurdu. Pandemi nedeniyle URGE Projemizi aynı hızla devam ettirmek için konjonktürün uygun olmasını bekliyoruz.

Katma değerli ürün ihracatımızı arttırmak için mobilya sektörüne yönelik diğer projelerimizi de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mobilya Sektörünün İhracat Kapasitesinin Ölçeklendirilmesi ve Rekabet Gücünün Artırılması Projesi (MOBINT) İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA)’nın Özel Sektörün Kurumsal Kapasitesinin ve Rekabet Edebilirliğinin Güçlendirilmesi Mali Destek Programı Kare01 Yol Haritaları Bileşeni Başarılı Projeler Listesi’ne girmeyi başardı.

Mobilya Çalışma Komitemizin olgunlaştırdığı İZKA destekli MOBİNT Projesi, Mobilya sektörünün yapısını ihracat odaklı güçlendirmeyi amaçlıyor. Tasarım ve Ar-Ge kültürünü geliştirerek, ulusal ve uluslararası markaları artırmayı hedefliyoruz.

İhracat yol haritası için günümüzde büyük önem kazanan Sınır Ötesi E-Ticaret (E-İhracat)’ta başarı sağlamayı amaçladığımız “MOBINT kapsamında, firmalarımızın dijital dönüşüme yönelik yol haritaları çıkarılıyor.

İhracat yol haritası; birebir firma ihtiyaçları göz önüne alınarak pazara erişim, pazar araştırması, ticarette engeller, pazar odaklı tasarım ve üretim B2B ve B2C stratejileri/taktikleri ile markalaşma ve pazarlama stratejilerini ve özellikle e-ihracat ve dijital dönüşüm stratejilerini içeriyor.

Bunun için ihracat deneyimi olan, ihracatını artırmaya istekli, tasarım ve Ar-Ge konularında yatırım yapabilecek, dönüşüm ihtiyacının farkında ve istekli, kurumsal olarak dönüşüme uyum sağlayabilecek, rekabette iş birliği yaklaşımına yatkın farklı dallardaki mobilya sektöründen seçilecek 10 firma ile yol haritaları çıkartılıp sektör geneline uyarlanacak bir uygulama rehberi oluşturacağız.

Mobilya ihracatında katma değeri arttırmak için Ege Maden İhracatçıları Birliğimiz ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliğimiz işbirliğinde, İzmirdeki 4 üniversitemizin de desteğiyle Ezberbozan Tasarım Yarışması düzenlemek için çalışmalarımızı başlattık. Ticaret Bakanlığı’na başvurumuz kabul edilen Ezberbozan Tasarım Yarışmamızı normalleşmeyle birlikte hayata geçireceğiz.

Ege Bölgesi’ndeki mobilya ihracatının daha katma değerli olması için yaptığımız çalışmaların karşılığını da ihracat rakamlarında görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Türkiye genelinde mobilya ihracat fiyatımız kg bazında 2.6 dolar seviyesinde iken, Ege Bölgesi’nde 3.1 dolar düzeyine ulaşıyoruz. Ortalama ihraç fiyatımızı 7 dolara çıkarmak için AR-GE, İnovasyon ve Tasarım odaklı projelerimizi sürdüreceğiz.

Türkiye, kekikte dünya üretiminin yüzde 65’ini ve defnenin yüzde 95’ini sağlıyor. Ülkemizde yaklaşık 3500 endemik bitki türü yetiştiği düşünüldüğünde ihraç edilen ürün çeşitliliğimizin artması gerekiyor. Sürdürülebilir Ormancılık Politikası için ilgili tüm kurumlarla işbirliğini sürdürüyoruz.

Birliğimizin üç ana ihraç kaleminden mobilya ve odundışı orman ürünlerinde dış ticaret fazlası verirken, kağıt sektöründe dış ticaret açığı veriyoruz. Bu döngüyü tersine çevirmek için sektörün en büyük ihtiyacı olan selüloz üretimini arttıracak endüstriyel orman plantasyonları kurulması için Tarım ve Orman Bakanlığı ile temas halindeyiz.

Türkiye’nin kağıt sektöründe dış ticaret açığının ortadan kalkması için atılması gereken adımlardan bir diğerinin ise; hurda kağıt ihracatının önüne geçilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konudaki düşüncelerimizi yetkili mercilerle paylaşıyoruz.

2020 yılının ikinci yarısında gerçekleştireceğimiz fuar, ticaret heyeti, alım heyeti organizasyonlarıyla ihracat rakamlarında artışa geçmeyi hedefliyoruz.

Ticaret Bakanlığı koordinasyonu ve Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki gıda Birliklerimiz organizasyonunda 12-16 Ekim 2020 tarihleri arasında tüm gıda sektörlerine yönelik dijital ortamda bir sanal fuar organizasyonu düzenlemek için çalışmalarımızı başlattık.

Dijital gıda fuarımıza ABD, Çin, Orta Doğu ülkeleri, Almanya ve İngiltere başta olmak üzere tüm dünyadaki birçok ülkeden alıcılar iştirak edecek, ihracatçılarımızla ikili görüşmeler gerçekleştirecek. Fuar ile eş zamanlı çeşitli gastronomi etkinlikleri ve uzmanların katılımlarıyla webinarlar gerçekleştirilecek.

Önemli bir diğer etkinliğimiz ise; Çin Şanghay’da 5-10 Kasım’da üçüncü kez düzenlenecek Uluslararası İthalat Fuarı olacak. Bu fuarın Türkiye Milli Katılım Organizasyonu’nu Ege İhracatçı Birlikleri olarak bu yıl biz üstlendik.

Sosyal mesafeye dikkat ederek, maske kullanımı ve hijyene azami özen göstererek covid-19 virüsünü yeneceğimize olan inancımı paylaşıyor, sağlıklı günler diliyorum.

TCL Mobil Türkiye yeni Satış ve Pazarlama Direktörü Serhan Tunca oldu
Teknoloji alanında 15 yıldan fazla deneyimin yanı sıra satış, kanal yönetimi, iş geliştirme ve stratejik ilişki yönetimi gibi alanlarda da uzmanlığa sahip olan Serhan Tunca, TCL Mobil Türkiye’nin yeni Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev alacak.
TCL Communication, öncü tüketici elektroniği şirketlerinin satış, pazarlama, operasyon ve dağıtım alanlarında 15 yılı aşkın süredir yöneticilik yapan Serhan Tunca’yı yeni Satış ve Pazarlama Direktörü olarak belirledi.
Orta Avrupa bölgesine bağlı olarak görev alacak Serhan Tunca, TCL Mobil Türkiye’nin tüm organizasyonunu, tüm ülke çapında TCL ve Alcatel ürün grupları pazar paylarının büyüyüp gelişmesini, yeni iş fırsatları yaratılmasını ve TCL’in marka bilinirliğini sağlayacak pazarlama faaliyetlerini yönetmekten sorumlu olacak.
İstanbul Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde eğitimini tamamlayan Serhan Tunca, 2004 yılında başladığı kariyer yolculuğunda aralarında ZTE ve Huawei’nin de bulunduğu uluslararası tüketici elektroniği şirketlerinde satış, kanal yönetimi, iş geliştirme, stratejik ilişki yönetimi, ülke ve bölge düzeyinde kilit müşteri yönetiminin de bulunduğu birçok alanda deneyim kazandı. Yeni görevinin öncesinde de 2016 yılında katılmış olduğu TCL Mobil Türkiye organizasyonunda Satış Müdürü olarak görev aldı.

Gençlerin mesleki eğitimde tercihi OİB MTAL oldu

Otomotiv sektörüne nitelikli iş gücü yetiştirmek için bilişim, elektrik-elektronik, endüstriyel otomasyon, makine, metal ve motor teknolojileri alanlarında kaliteli bir eğitim sunan Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (OİB MTAL), LGS yerleştirme sonuçlarına göre mesleki ve teknik eğitimde en çok tercih edilen okullar arasına girdi.

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik: “Kurucusu olduğumuz OİB MTAL, Türkiye’nin Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Merkezi olarak dünya otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün güçlü bir parçası olması için büyük önem taşıyor. Gençlerimizin mesleki eğitime ve OİB MTAL’e her geçen yıl artan talebi, ihracatçılarımızın moral ve motivasyonunu katladı. Bu gelişme, ülkemizin dünyada yaşanan dönüşüme hızla adapte olmasını da teşvik edecek” dedi.

Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (OİB MTAL), Liselere Geçiş Sistemi (LGS) yerleştirme sonuçlarına göre gençlerin en çok tercih ettiği mesleki okullar arasında yer aldı. OİB MTAL, Türkiye’nin yerli otomobil üretiminin de yapılacağı Bursa’da ihtiyaç duyulan teknik elemanları yetiştirmek üzere Motorlu Araçlar Teknolojileri alanında Türkiye’de bir ilk olarak açılan Elektrikli Araçlar Dalı ile mesleki eğitim tercihlerinde Bursa birincisi oldu. Aynı şekilde Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri ve Makine Teknolojisi Alanlarında en yüksek puanla öğrencilerin tercihi ile mesleki eğitimde büyük başarı elde eden OİB MTAL, ülke genelinde de en çok tercih edilen okullar arasına girdi.

Kurucusu olduğu OİB MTAL ile sosyal sorumluluk alanında ülkemize yaptığı katkı nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından TBMM Üstün Hizmet Ödülü ile de şereflendirilen Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçılar Birliği’nin (OİB) Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, yaşanan gelişmeden mutluluk duyduklarını söyledi. Çelik, Türkiye ihracatının 14 yıldır üst üste lideri otomotiv sektörünün nitelikli teknik personel ihtiyacını karşılamak amacıyla kurdukları OİB MTAL’in Türkiye ve Bursa’nın gururu olduğunu vurguladı.

OİB MTAL’in otomotiv sektörünün gelecek hedeflerine ulaşmada büyük öneme sahip olan mesleki ve teknik eğitimin en önemli uygulayıcılarından olduğunun altını çizen Baran Çelik “Bu yılki LGS kapsamında açıklanan yerleştirme sonuçlarına göre, Türkiye genelinde meslek liselerinin doluluk oranının yüzde 96,64 olması da gençler arasında meslek liselerine olan talebin arttığına işaret ediyor. Gençlerimizin mesleki eğitime her geçen yıl artan talebi, biz ihracatçıların moral ve motivasyonunu artıran en önemli unsurların başında geliyor. OİB MTAL, Türkiye’nin Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Merkezi olarak dünya otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün güçlü bir parçası olma vizyonuna hizmet edecek çok önemli bir halka. Bilişim, elektrik-elektronik, endüstriyel otomasyon, makine, metal ve motor teknolojileri alanlarında sektörün ihtiyaçlarına cevap veren kaliteli bir eğitim sunuyor. Yeni neslin mesleki eğitimde OİB MTAL’e olan yoğun ilgisi, ihracatçılarımızın motivasyonunu katlayan bir gelişme oldu. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin dünya otomotiv endüstrisinde yaşanan dönüşüme hızla adapte olmasını da teşvik edecektir” dedi.

OİB MTAL öğrencileri, otomotivin başarısını taçlandıracak

Bursa’nın 60 yıldır Türkiye otomotiv endüstrisinin gelişiminde lider rol üstlenen yapısıyla mesleki ve teknik eğitimde de öncü olmasının ve bunu OİB bünyesindeki bir okulla başarmasının gurur verici olduğunu vurgulayan Baran Çelik “Bursa’da üretimi yapılacak olan Türkiye’nin Otomobili için de ihtiyaç duyulacak nitelikli teknik elemanların yetiştirilmesi, mesleki eğitimle olacaktır. OİB MTAL’de öğrenim görecek gençlerimizin otomotiv sektörünün başarısını taçlandıracağına inanıyoruz” diye konuştu.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan da sosyal medya hesaplarında “gurur tablomuz” başlığı ile yaptığı paylaşımda, “2023 hedeflerimize ulaşmak için yeni teknolojilerde uzman gençler yetiştirme yolunda önemli bir adım olan ve Bakanlığımız tarafından desteklenerek kurulan Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Mesleki ve Teknik Anadolu Lisemize gösterilen ilgiden gurur duyduk” ifadelerini kullandı.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak;

“Pandemi dönemindeki ihracat rekoru üretici ve ihracatçılarımızın özverili çalışmaları sayesinde geldi”

1 Milyar dolar ihracat hedefine üreticilerimizle birlikte ulaşacağız

Pandemi döneminde pek çok sektörde üretim ve ihracat rakamları gerilerken, Egeli yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatçıları 2020 yılının Ocak – Temmuz döneminde yüzde 17’lik artışla ihracatlarını 527 milyon dolara taşıdı.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, pandemi döneminde her türlü zorluğa rağmen üretime devam ederek, yaş meyve sebze ve mamulleri sektöründe ihracat rekoruna büyük katkı sağlayan üreticilere ve ihracatçı firmalara teşekkür turuna çıktı.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Ödül ve Yönetim Kurulu Üyesi Martin Sanford, yaş meyve sebze ve meyve sebzemamulleri üretiminde önemli merkezler Torbalı ve Kiraz’da üreticileri ve ihracatçı firmaları ziyaret etti.

Taze meyve sebze ve meyve sebze mamullerinin covid-19’a karşı panzehir görevi gördüğüne dikkati çeken Başkan Uçak, bu süreçte meyve sebze ve meyve sebze mamulleri üretimine devam eden üreticilerin her türlü takdiri hak ettiğini dile getirdi.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak ve beraberindeki heyet ilk olarak, Kiraz ilçesinde Mevsim Turşu markası ile ihracat gerçekleştiren Kirazlar Fermantasyon firmasını ziyaret etti. Burada firmanın Genel Müdürü Selahattin Uludağ ile yaklaşan turşu sezonu hakkında bilgi alışverişi yapıldı.

Kiraz ilçesinin Çayağzı Köyü’nde turşuluk kornişon üretimi gerçekleştiren üretici Necati Yar’ın ekim alanı ziyaretine ise; Kiraz İlçe Tarım ve Orman Müdürü Engin Özpınar da eşlik etti.

Torbalı ilçesinde bölgenin en önemli ihracatçı firmalarından biri durumunda olan Özgörkey firması ziyaret edilerek Dış Ticaret Müdürü Duygu Erdoğan ile sektöre ilişkin bilgi alışverişinde bulunuldu.

Daha sonra ise Torbalı Ticaret Odası Başkanı Abdulvahap Olgun’un da katılımı ile kuru domates ihracatçısı Bapa Gıda sahibi İlker Abacı ziyaret edildi ve yakın zamanda başlayacak kuru domates ihracat sezonuna ilişkin üretimin tüm süreçleri yerinde görüldü.

Üye İlişkileri Timi Kurduk

Ege Bölgesinde üretici ve ihracatçı firmaları vakit elverdiğince, ziyaret ettiklerini, pandemi döneminde ise pandemi şartlarına uygun şekilde ziyaretlerine devam ettiklerini, sorunlarını bire bir dinlediklerini ve sorunlarının çözümü konusunda takipçi olduklarını belirten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Göreve gelir gelmez bir ziraat mühendisi ve halkla ilişkiler uzmanından oluşan Üye İlişkileri Timi’ni kurduk. Bu ekibimiz bütün üyelerimizi periyodikziyaret ediyor, Üye İlişkileri Timimiz bu ziyaretleri Yönetim Kurulumuza sürekli rapor ediyor. Biz de üyelerimizin gündeme getirdiği konuların takipçisi oluyoruz” diye konuştu.

1 milyar dolar ihracat hedefine emin adımlarla ilerliyoruz

Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatının 2020 yılının Ocak – Temmuz döneminde yüzde 24,4’lük artışla 1 milyar 96 milyon dolardan 1 milyar 364 milyon dolara çıktığı bilgisini paylaşan Uçak, “Meyve Sebze Mamulleri İhracatımız ise; yüzde 6’lık artışla 853 milyon dolardan, 902 milyon dolara yükseldi. 2020 yılında Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak taze meyve sebze ihracatımız yüzde 44’lükartışla 121 milyon dolardan, 175 milyon dolara, meyve sebze mamulleri ihracatımız ise; yüzde 7’lik artışla 329 milyon dolardan, 352 milyon dolara taşıdık. İhracatımız 2020 yılının Ocak – Temmuz döneminde 527 milyon dolara, son 1 yılda ise; 966 milyon dolara yükseldi. 2020 yılı için belirlediğimiz 1 milyar dolar hedefine emin adımlarla ilerliyoruz. İhracatımızda sürdürülebilirliği sağlamak üretime devam etmekle ve üreticilerimizin memnuniyeti ile mümkün. Bu amaç doğrultusunda çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Torbalı, Ödemiş ve Kiraz havzasındaki taze meyve sebze üreticilerinin kornişon ve kuru domateste yeni sezona hazırlandıklarını anlatan Uçak izlenimlerini şöyle özetledi; “Bu ziyaretlerde turşuluk kornişon üreticilerinin ürünün yetişmesi için ne kadar büyük ve emek verdiklerini gördük, aynı zamanda ihracatçıların sezon öncesi beklentilerini dinleme fırsatı bulduk. İzmir kornişon üretiminde en büyük ikinci şehir durumunda. Ödemiş ve Kiraz bölgesinde bulunan dünyanın en verimli ovalarından birinde ürünlerin pazara ulaşması için meşakkatli bir süreç var, üreticisinden ihracatçısına herkesi tebrik etmemiz gerekiyor İzmir’in tarıma dayalı sanayinin gerçekleştiği en önemli ilçelerden biri olan Torbalı’da da Avrupa standartlarının çok üzerinde meyve sebze mamulleri üretimi gerçekleştiren ihracatçılarımızın olması hem bölgemiz hem ülkemiz adına büyük bir gurur kaynağıdır. Kuru domates tesisi ziyaretimizde adeta domatesin üretimden ihracata yolculuğuna tanık olduk ve çok etkilendik. Tüm üreticilerimizi ve ihracatçılarımızı göstermiş oldukları üstün gayretten dolayı yürekten kutluyorum.”

UTİB EĞİTİM SEMİNERLERİNİ SÜRDÜRÜYOR. PROF.DR. ERKAN IŞIĞIÇOK: BAŞARI ANCAK İŞE KALİTE KATILARAK SAĞLANABİLİR

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği’nin (UTİB), Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) ile ortaklaşa gerçekleştirdiği online seminerin konuğu Kalite Birliği Derneği Başkanı Prof.Dr. Erkan Işığıçok oldu. Işığıçok, rekabet ortamının giderek arttığı günümüzde başarının ancak herkesin işini kaliteli yapması ile sağlanabileceğine dikkat çekti.

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), üyelerini geleceğe hazırlayan eğitim programlarını aralıksız sürdürüyor. Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin de katkıları ve üyelerinin katılımları ile online olarak gerçekleşen seminer programında Kalite Birliği Derneği (KALBİR) Başkanı Prof. Dr. Erkan Işığıçok, ‘İş Dünyasında Karar Vermek, Fark Yaratmak ve Değer Katmak için Üçüncü Göz: İstatistik’ konularında bilgi verdi.

İSTATİSTİĞİN ÖNEMİ BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI

İstatistik konusunun yaşanan pandemi ile öneminin bir kez daha ortaya çıktığına değinen Prof. Dr. Erkan Işığıçok, “İstatistik, verilere dayalı bir tahmin sistemidir. Ölçemediğinizi analiz edemezsiniz, analiz edemediğinizi iyileştiremezsiniz, iyileştiremediğinizi kontrol edemezsiniz, kontrol edemediğinizi de yönetemezsiniz. Yönetemediğinizde de ise iş dünyasında tutunamazsınız. Bu bakımdan iş dünyasında da istatistikten ve bilimden uzaklaşılamaz. Hz. Mevlana’nın dediği gibi ‘Ne yaparsan yap, aşk ile yap’ ancak içine istatistiği ve bilimi de kat. Yaptığımız işi aşkla ve bilimle yaparsak o işin sonu çok güzel olacaktır” dedi.

Kalitenin yapılan işlerin içerisine olması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Işığıçok, rekabet ortamının giderek arttığı günümüzde başarının ancak herkesin işini kaliteli yapması ile sağlanabileceğine dikkat çekti.  Başkan Işığıçok  “Bütün işler kalite yönetim sistemine uygun olarak yürütülmeli. Bu da ancak ölçülebilirlikle sağlanabilir. Ölçemediğiniz hiçbir gelişimi kontrol edemezsiniz. Günümüzdeki rekabet ortamına adapte olmalıyız. Bu da yapılan faaliyetlerin sürdürülebilir olması ile mümkün. Bunu da  ancak bilim ve istatistik ile sağlanabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

MİLLİ BELGELENDİRME KURULUŞUMUZ TSE

Dünyanın dört bir yanından belgelendirme kuruluşlarının ülkemizde faaliyet gösterdiğini belirten Prof.Dr. Erkan Işığıçok, “Ancak bizim milli belgelendirme kuruluşumuz TSE’dir ve TSE’yi desteklemeliyiz. Yanı sıra ülke çapında başarılı işlere imza atabilmemiz için stratejik planlama ve denetim birlikte yürütülmeli. Ülke genelinin, her ilin, her ildeki kuruluşların stratejik planlamaları olmalı, bu planlar birbirine entegre edilmeli ve denetlenmeli. Başarı ancak bu şekilde sağlanabilir” açıklamasında bulundu.

1960’lı yıllardan günümüze üretim üstünlüğü, maliyet, kalite, hız üstünlüğü, 2000’li yıllarda bilgi konularının firmaları başarıya taşıdığını belirten Prof.Dr. Işığıçok, şunları söyledi:

 “2005,2006 yıllarından itibaren ARGE ve inovasyon çalışmaları gibi konular ön plana çıktı. Tüm bu başlıklara baktığımızda başarının formülü ortaya çıkıyor. Önümüzdeki yıllarda ise yapay zeka, veri madenciliği, Endüstri 4.0 gibi gelişmeler pek çok mesleğin ortadan kalkmasına, yeni yeni mesleklerin ortaya çıkmasına neden olacak gibi duruyor. Geçmişte ürünlerin fiyatlarını üreticiler belirlerdi. Şu anda fiyatları üretici değil, tüketiciler belirliyor. Böyle bir ortamda rekabet üstünlüğü devreye giriyor ve girdi maliyetlerini düşürebilen firmalar burada kazanıyor. Burada rekabet üstünlüğünü sağlayacak çalışmalarını yapan firmalar ayakta kalıyor ve kalacaktır.”

Morhipo.com’dan antibakteriyel tişörtler
Günlük yaşantının yeniden tasarlandığı pandemi döneminde önem kazanan antibakteriyel tekstil ürünleri ihtiyacını fark eden Morhipo.com, bir yeniliğe imza atarak antibakteriyel tişört üretimine başladı.
Müşterilerinin istek ve ihtiyaçlarını her zaman en ön planda tutan ve çözümler arayan Morhipo.com’un sevilen ve çok tercih edilen markası People By Fabrika ile çocuklara özel üretim yapan Morhipo Kids, yüzde 100 pamuklu ve antibakteriyel kaplama kumaştan tişört koleksiyonu çıkardı. Erkek ve çocuk kategorilerinde üretilen tişörtler, inovatif kumaşları sayesinde bakteri ve mikropların yayılmasını ve çoğalmasını engelleyerek, kötü koku oluşumunun önüne geçiyor; koruma ve kullanım kolaylığı ile hem siz hem de çocuklarınız için hijyenik bir moda deneyimi sunuyor.
Antibakteriyel tişörtler, her tarza uyan basic tasarımları ve S bedenden XXL bedene uzanan kalıplarıyla geniş bir tüketici profiline hitap ediyor. Kız ve erkek çocuklar için oluşturulan tişört koleksiyonlarında ise 2 yaştan 14 yaşa kadar beden bulmak mümkün.
Hijyen, sağlık ve güvenliği kişisel giyim tercihlerinde de sağlamaya yardımcı antibakteriyel tişörtler en uygun fiyatlarla Morhipo.com’da.

İSO İkinci 500 Listesinde Ege Bölgesi’nden 78 firma yer aldı
İstanbul Sanayi Odası, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırmasından sonra ikinci 500 büyük sanayi kuruluşunu da açıkladı. İkinci 500 Sanayi Kuruluşu Listesi’nde, Ege Bölgesi’nden 78 firma yer aldı.

Üretimden satış rakamlarına göre yapılan sıralamaya göre İzmir, İSO İkinci 500 listesinde 40 firma ile temsil edilirken, Manisa’dan 13, Denizli’den 8 firma listeye girmeyi başardı.

Roteks 41 sıra yükseldi zirveye adını yazdırdı

İzmir merkezli Roteks Tekstil İhracat San. ve Tic. A.Ş., İSO İkinci 500 listesinde genelde altıncı sıranın sahibi olurken, Ege Bölgesi’nden listeye giren firmalar arasında zirvenin sahibi oldu. Roteks Tekstil İhracat San. ve Tic. A.Ş., 2018 yılına göre listede 41 sıra yukarı tırmanmayı başardı. Firma önümüzdeki yıl İSO İlk 500 Listesine girmenin en güçlü adaylarından biri olduğunu ortaya koydu.

Listede 21 basamak yükselen DB Tarımsal Enerji San. ve Tic. A.Ş. ise; dokuzuncu sıraya adını yazdıran bir diğer başarılı İzmirli firma oldu. İzmir’den listeye giren üçüncü firma ise; 22 numaranın sahibi Nemak İzmir Döküm Sanayi A.Ş. oldu.

Kula Yağ 83 basamak sıçradı

Balıkesir merkezli Kula Yağ ve Emek Yem San. Tic. A.Ş. listede tam 83 sıra birden yükselerek 17. sıranın sahibi oldu ve Balıkesir merkezli listeye giren 6 firma arasında birinci olmayı başardı.

Yorglass Manisa’nın şampiyonu oldu

Manisa’dan İSO İkinci 500 listesine giren firmalar arasında ilk sıranın sahibi Yorglass Cam San. ve Tic. A.Ş. oldu. 2018 yılında 50. basamakta yer bulan Yorglass Cam San. ve Tic. A.Ş., 2019 yılında 26 sıra birden yükselerek 24. sıraya yükseldi.

Su ürünleri sektöründe faaliyet gösteren Dardanel Önentaş Gıda Sanayi A.Ş. 130. sıradan, 35. sıraya çıkarak listede dikkatleri çekti.

Aydın’ın şampiyonu Söke Değirmencilik oldu

Aydın, İSO İkinci 500 Listesinde 3 firma ile temsil edilirken, Söke Değirmencilik San. ve Tic. A.Ş. listede 52 basamak birden yükselerek adını 60 numaraya yazdırdı. Aydın firmaları arasında da birinci oldu.

İSO İkinci 500 Listesinde en başarılı çıkışa imza atan firmalardan biri de Verde Yağ Besin Maddeleri San. ve Tic. A.Ş. oldu. 2018 yılında 346. sıranın sahibi olan Verde Yağ Besin Maddeleri San. ve Tic. A.Ş. 2019 yılında 277 basamak yükselerek adını 69. sıraya taşıdı.

Denizli’den Küçüker Tekstil zirvenin sahibi oldu

Denizli’den 8 firma İSO İkinci 500 Listesine girmeyi başarırken, Denizlili firmaların 5 tanesi tekstil sektöründen oldu. Küçüker Tekstil San. ve Tic. A.Ş. Denizli firmaları arasında ilk sırada yer alırken, total listede 59 sıralık yükselişle 149. sıradan listede yerini korudu.

Uşak’ın liste başı Uşak Seramik

Uşak’tan üç firma İSO İkinci 500 Sanayi Kuruluşu listesine girerken Uşak Seramik Sanayi A.Ş. 143. sırada adını yazdırdı.

Afyon Et Entegre, Afyon’un, Kros Otomotiv Kütahya’nın temsilcisi oldu

Afyon Et Entegre Gıda Tarım Hayvancılık San. ve Tic. A.Ş. Afonkarahisar’dan listeye girmeyi başaran tek firma olurken, listede 255. sırada yer buldu. Kütahya’dan listede yer almayı başaran tek firma ise; 436. sıranın sahibi Kros Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. oldu.

İSO İkinci 500 listesinde Anadolu firmalarının ağırlığını hissettirdiğini, listedeki firmaların ciro ve ihracat rakamlarına bakıldığında Anadolu firmalarının yüzde 70’lik payla temsil edildiğini belirten Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, listede yer alan firmaların birçoğunun önümüzdeki yıllarda İSO İlk 500 Listesine girme adayı olduğunu kaydetti.

Müşteri memnuniyetini esas alarak, dijitalleşmenin getirdiği pazarlama yöntemlerine yoğunlaşarak İSO İlk 1000 Listesine ve Türkiye İhracatçılar Meclisi İlk 1000 İhracatçı Listesi’ne Ege Bölgesi’nden daha fazla firmanın girmesini hedeflediklerini dile getiren Başkan Eskinazi, “İSO İlk 1000 listesinde 160 firmamız yer aldı. 2018 yılında TİM İlk 1000 İhracatçı Listesinde de 158 firmamız vardı. Pandeminin ihracat rakamları üzerinde yol açtığı hasarları bir an önce gidermek için çalışıyoruz. Pandemi nedeniyle fuarların iptal olması sonrasında Türkiye’de ilk dijital fuara ayakkabı ve saraciye sektöründe Shoedex 2020 ile imza attık. Ege Bölgesi’nin güçlü olduğu gıda sektöründe de 12-16 Ekim 2020 tarihlerinde gıda ihracatımızı arttırmak için dijital bir fuar hazırlıklarımız devam ediyor. 5-9 Kasım 2020 tarihlerinde ise; Çin İthal Ürünler Fuarı’nın Türkiye Milli Katılım Organizasyonu’nu gerçekleştireceğiz. Ar-Ge, Tasarım ve İnovasyon odaklı projelerimizi sürdürerek, Ege Bölgesi’nin ihracat rakamını 25 milyar doların üzerine taşımayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye, Birleşik Krallık ile STA’ya çok yakın
Birleşik Krallık ile STA müzakereleri sürüyor
Türkiye ile Birleşik Krallık STA imzalamaya hazırlanıyor
Birleşik Krallık STA’sında takvim netleşti

Türkiye, Brexit sonrası Birleşik Krallık ile Gümrük Birliği’nin devamını sağlayacak Serbest Ticaret Anlaşması’nı (STA) Ekim ayında imzaya hazır hale getirip, yıl sonuna kadar onay sürecini tamamlamayı hedefliyor.

1 Ocak 2021’de yürürlüğe koyulması planlanan STA’nın takvimi için Birleşik Krallık ile görüş birliği sağlandı.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği online video konferansta Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği Genel Müdür Yardımcısı Atilla Bastırmacı’nın katılımıyla Brexit’in Türkiye ve Birleşik Krallık’ın ticaretine etkileri değerlendirildi.

İkili ticaret hacmi 20 milyar dolara çıkacak

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, 2016’da referandumla başlayan Brexit müzakerelerinin yaklaşık 4 yıl sürdüğünü, Birleşik Krallık’ın Avrupa Topluluğu ile başlayan ortak pazar yolculuğundan 47 yıl sonra ayrıldığını hatırlattı.

“Şubat ayındaki ayrılıkla birlikte 2020 yılı boyunca sürecek geçiş dönemi başladı. Birleşik Krallık ile yıllardır yukarı yönlü bir seyir izleyen ticaretimiz var. İhracatımız geçen yıl 11 milyar dolar tutarında gerçekleşti. 16 milyar dolar seviyesindeki ikili ticaret hacmimizi Gümrük Birliği’nin sağladığı muafiyet avantajını koruyarak 20 milyar dolara ulaştırmak istiyoruz. Dolayısıyla geçiş dönemindeki en önemli konu; Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği ile imzalamasını beklediğimiz anlaşmaya eş zamanlı bir Serbest Ticaret Anlaşması’nın ülkemizle de imzalanarak yürürlüğe girmesi. Aksi taktirde geçiş sürecinin sona erdiği 1 Ocak 2021 tarihine kadar STA’yı imzalayamazsak gümrük vergisine tabi olacağız. Koronavirüsün dünyada en çok etkilediği ülkelerden biri olan Birleşik Krallık’a hiç şüphesiz ekonomik yansımaları da oldu ve bundan bizim ticaretimiz de etkilendi. Birleşik Krallık’a Ocak-Temmuz döneminde 5 milyar dolarlık, Temmuz’da 924 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik.”

Avrupa Birliği zor bir dönemden geçiyor

Eskinazi, Türkiye ve Birleşik Krallık’ın ticaretinde otomotiv, hazır giyim ve konfeksiyon, değerli maden ve mücevherat, elektrik elektronik, kimyevi maddeler gibi sanayi ürünlerinin en büyük ihracat kalemleri arasında yer aldığını sözlerine ekledi.

“Avrupa Birliği ise ihracatımızın yüzde 50’sini gerçekleştirdiğimiz en önemli ticari partnerimiz. İlk kez Birleşik Krallık gibi güçlü bir üyesini kaybetmesiyle zorlu bir döneme giren Avrupa Birliği, bütün ülkeler gibi beklenmedik bir anda pandemiyle karşı karşıya kaldı. Salgının en yoğun olduğu dönemde Birliğe üye ülkelerin dayanışma ruhunu askıya aldıklarına şahit olduk. Avrupa Birliği’nin kendi üyeleri tarafından da artık etkinliğinin sorgulandığı, birlik içinde derin çatlakların oluştuğu bir dönemden geçiyoruz. Öte yandan küresel tedarik zincirinin değişeceği daha yakın coğrafyaların tercih edileceği öngörüleri, üretim becerisiyle ve nitelikli iş gücüyle öne çıkan Türkiye için de fırsatlar oluşturuyor. İlişkilerimizi koruyarak aynı zamanda yeni sektörleri ekleyerek ihracatçıların pazara girişi kolaylaştırılmalı ve ekonomik bağlarımızı güçlendirmemiz lazım. Eylül sonuna kadar STA’nın imzalanmaya hazır hale gelmesini umuyoruz. Ekim’de anlaşmanın neticesiyle ilgili ihracatçılarımızı bilgilendireceğimiz bir online video konferans daha düzenleyeceğiz.”

Brexit sonrası Birleşik Krallık ile ilgili değerlendirmeler şu şekilde;

-Birleşik Krallık, 1 Ocak 2021’den itibaren bağımsız bir ticaret politikası izleyecek. Türkiye’nin Birleşik Krallık ile yapacağı STA, AB ile Birleşik Krallık arasındaki müzakerelere paralel olarak yapılacak. Birleşik Krallık, AB’den ayrılmasıyla yeniden ticaret rejimi oluşturuyor.

-İngiliz tarafı geçiş süresini uzatmayacak. 1 Ocak itibariyle Birleşik Krallık ticari olarak AB’den tamamen ayrılmış, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) bazlı ticarete geçmiş olacak. TIR parkları, TIR rotalarının hazırlanması, gümrük işlemleri, gümrüklerde kullanılacak yazılım programlarının test edilmesi gibi operasyonel boyutla ilgili çalışıyorlar. Gümrüklerde kontrollerin başlamasıyla Ocak ayında 40-45 km’lik TIR kuyruklarının oluşacağı söyleniyor.

-Birleşik Krallık 19 Mayıs tarihinde 1 Ocak 2021’den sonra geçerli olacak gümrük vergilerini açıkladı. En önemli ihracat kalemlerimiz gümrük vergisine tabi olacak. Otomotiv, hazırgiyim, konfeksiyon televizyon gibi bir çok üründe en önemli ihracat pazarımız Birleşik Krallık ile ilave bir tercihli anlaşma olmazsa gümrük vergisiyle karşı karşıya kalacağız. Hazırgiyimde gümrük vergileri yüzde 12, otomotivde yüzde 2 ile yüzde 14 arasında, kuru üzümde ise yüzde 2.

-Sanayi ürünlerinde ihracatımızın yüzde 95’i, tarım ürünlerinde de ihracatımızın önemli bir kısmı gümrük vergisine tabi hale gelecek. Sanayi ürünlerinde Birleşik Krallık tarafı ticaretinin yüzde 60’ına yakınını sıfır gümrük vergisiyle yapacak. En önemli ihraç kalemlerimiz tekstil, konfeksiyon, otomotiv, televizyon, kablolar gibi ürünlerde gümrük vergilerinden etkileneceğiz.

– Gümrük vergileri bütün üçüncü ülkelerle aynı uygulanacağı için en önemli ihracat kalemlerimizle Çin ve Uzak Doğu ile aynı düzlemde ticaret yapar hale geleceğiz. Bu durum bizim için kayba neden olabilir. İlave bir düzenleme yapılmazsa 2,4-3 milyar dolar ihracat kaybı söz konusu.

-Menşe ve teknik mevzuat konuları AB yükümlülüklerimiz nedeniyle AB’nin sonuçlandırmasını beklediğimiz alanlardan biri. Hedef, Birleşik Krallık ile Gümrük Birliği şartlarını devam ettirecek bir tercihli düzenleme ya da Serbest Ticaret Anlaşması sonuçlandırmak.

-Birleşik Krallık ile son birkaç aydır müzakereler çok yoğun sürüyor. İki taraf 28 Temmuz’da bir araya gelip pazara giriş konusunu masaya yatırdı. STA kapsamında Gümrük Birliği’nde olduğu gibi sanayi ürünlerinin tamamının sıfırlanması konusunda genel bir mutabakat var. Tarım ürünleri bazında çalışmalar devam ediyor. Önümüzdeki haftalarda Birleşik Krallık’ın cevabı bekleniyor. Pazara giriş konusunda tarım boyutuyla da resim bu ay sonunda ortaya çıkacak.

-Ticaretin akışını etkileyen menşe, sertifikalar, teknik standartlar gibi başka düzenlemeler var. Bu konular Gümrük Birliği nedeniyle AB’ye uyum sağladığımız alanlar. Bu alanlardaki düzenleme Birleşik Krallık ve AB ile anlaşmasına uyum sağlamak zorunda.

-Hedefimiz Birleşik Krallık ile Serbest Ticaret Anlaşmasını Ekim ayında imzaya hazır hale getirmek, Kasım veya Aralık ayının ortalarına kadar onay sürecini tamamlamak, 1 Ocak 2021’de de yürürlüğe koymak. Birleşik Krallık ile takvim konusunda görüş birliği sağlandı. Önümüzdeki haftada STA’nıın ana başlıklarıyla ilgili menşe, teknik düzenlemelerle ilgili görüşmeler olacak. 25 Ağustos’ta Birleşik Krallık ile müzakere turu olacak. Pazara giriş boyutuyla süreci tamamlayacağız.

-Birleşik Krallık, AB’den ayrıldığı için Birlik şartlarından bir miktar geriye gidecek. Nereye kadar geriye gideceği de AB ile müzakerelerine bağlı. İngiliz tarafı açıkça bağımsız politikalar izleyeceğini söylüyor. Devlet yardımları, teknik düzenlemeler, menşe kuralları gibi.