Ekonomi-teknoloji haberleri (13.08.2021)

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, Kayseri OSB Başkanı Nursaçan’ı ziyaret etti

“YATIRIM VE YATIRIMCIYA KAPIMIZ AÇIK”

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, Kayseri sanayisi ile ilgili bilgi almak ve sanayicilerin görüş ve önerilerini dinlemek amacıyla Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’ni ziyaret etti. Kayseri OSB Başkanı Tahir Nursaçan, Başkanlık bürokratlarıyla birlikte Kayseri OSB’yi ziyaret eden Burak Dağlıoğlu’na sanayinin ve sanayicinin beklentilerini aktardı. Ziyaretinde Kayseri OSB’deki Mirasa Sahip Çıkma Sergi Salonu’nu da gezen Burak Dağlıoğlu, Türkiye’de bir OSB yönetiminin böylesine özel bir koleksiyona imza atılmasının gurur verici olduğunu söyledi.

Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu ve bürokratlarını OSB Hizmet Binası girişinde karşıladı. Kayseri OSB Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte Burak Dağlıoğlu ile bir süre görüşen Başkan Nursaçan, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili bilgi verdi. Kayseri OSB’de yaptıkları Türkiye’nin en büyük güneş enerji santrali, fuar ve kongre merkezi, Türkiye’nin en modern ücretsiz teknik koleji, Dubai Türk Ticaret Merkezi gibi yatırımlar hakkında bilgi veren Başkan Nursaçan, Kayseri OSB’nin hangi noktaya geldiğini anlattı.

GES VE AHİ EVRAN KONFERANS SALONU ZİYARET EDİLDİ

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, Kayseri OSB’nin önemli yatırımlarından bazılarını yerinde gördü. Kayseri OSB Başkanı Tahir Nursaçan, Yatırım Ofisi Başkanı Dağlıoğlu ile birlikte Türkiye’nin tek alandaki en büyük Güneş Enerji Santrali’ne gitti ve burada yaptığı açıklamada santralin Kayseri OSB’nin önemli bir gelir sağladığını kaydetti.

Güneş Enerji Santrali’nin ardından Kayseri OSB Hizmet Binası yanına yapılan Ahi Evran Konferans Salonu da gezildi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Dağlıoğlu, salonu çok beğendiğini ifade etti.

“TÜRKİYE’DE BÖYLE BİR KOLEKSİYONA İMZA ATILMASI GURUR VERİCİ”

Kayseri OSB ziyaretinde Mirasa Sahip Çıkma Sergi Salonu’nu da gezen Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, çok etkilendiğini belirtti. Mirasa Sahip Çıkma Sergi Salonu’ndaki eserlerle ilgili Başkan Tahir Nursaçan’ın yaptığı açıklamaları dinleyen Dağlıoğlu, böylesine özel bir koleksiyona sahip olunmasının gurur verici olduğunu belirtti. OSB ziyaretiyle ilgili değerlendirmeleri sırasında Sergi Salonu’na da değinen Burak Dağlıoğlu, “Türkiye’nin en büyük, alt yapısı ve yönetimi oturmuş OSB’lerinden birisini ziyaret ettik. Anadolu, yatırımcı ilgisinin de olduğu bir bölge. Yapılan ve yapılacak olan yatırımları değerlendirmek için ziyaret etmek istedik. Ziyaretimizde manevi olarak çok büyük bir müzeyi de gördük. Bir OSB yönetiminin böylesine özel bir koleksiyona imza atmış olması gurur verici. Burayı görmek benim için çok etkileyici oldu” dedi.

Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan da “Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin kapıları ve gönülleri ülkemizin yatırımına ve istihdamına katkı sağlayan herkese açık” diyerek, Başkan Dağlıoğlu ve ekibine ziyaretleri ve destekleri nedeniyle teşekkür etti.

IDEF 2021 YERLİLİK ORANI EN YÜKSEK GEMİYE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK

Türkiye’nin önemli tersanelerinden Kaptanoğlu-Desan Tersanesi, IDEF Uluslararası Savunma Fuarı’na Türk Deniz Kuvvetleri’nin teslim edilen Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botları ve farklı özelliklere sahip yangın söndürme botuyla katılıyor. Yüzde 72’ye varan yerlilik oranıyla alanında ilklere imza atan Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botu’na (ACMB) yurtdışından da ilgi gösteriliyor. IDEF’e hazır olduklarını vurgulayan Kaptanoğlu Desan Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk İsmail Kaptanoğlu, “ACMB ile yakaladığımız başarıyı ve yerlileştirme oranını diğer ürünlerimizde de ortaya koymayı hedefliyoruz. Alanında ilklere imza atan botlarımız yurtdışında pek çok pazarda ilgiyle karşılandı. Aynı ilgiyi IDEF’te de bekliyoruz” açıklamalarında bulundu.

Türk Deniz Kuvvetleri’ne teslim edeceği Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botlarında (ACMB) yüzde 72 yerlilik oranını yakalayarak savunma sanayisinde önemli bir projeye imza atan Kaptanoğlu Desan Tersanesi, Türkiye’nin en büyük savunma fuarı olan IDEF’e hazırlanıyor.

Uluslararası savunma fuarı IDEF’te ACMB ve yangın söndürme botları yanında başka platformları da sergilemeye hazırlanan Kaptanoğlu Desan Tersanesi, Katar’da gerçekleşen MilliPol Savunma Fuarı’nda da yoğun ilgiyle karşılanmıştı.

“İHRACAT BAŞARISI YAKALAMAYI HEDEFLİYORUZ”

Kaptanoğlu Desan Tersanesi, ihracata yönelik çalışmalarını IDEF’te de yürüterek başarısını devam ettirmek ve en son teknolojiyle donatılan gemilerini tanıtımını yapmak için üst yönetim kadrosuyla hazır bulunacağını vurgulayan Desan Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk İsmail Kaptanoğlu, “Başta Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) olmak üzere sektörün kamu ve özel paydaşları ile birlikte hareket ederek hem ulusal hem de uluslararası projelerde Türk savunma sanayisi potansiyelini ve gücünü gösterecek işlere çok yakında imza atmasını bekliyoruz” dedi.

‘DAİMA YERLİ TASARIMLARI DESTEKLEYECEĞİZ’

Donanmamızda hizmete giren Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botlarında olduğu gibi daima yerlilik oranı yüksek ve yerli tasarımlarla üretim gerçekleştirmek için çaba sarfedeceklerinin altını çizen Desan Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk İsmail Kaptanoğlu, “Yüzde 72’e varan yerlilik oranımızla ülkemizin gemi üretimindeki başarılarını destekliyoruz. Tamamen yerli ve milli tasarıma sahip, Türk mühendislerinin geliştirdiği gerek yangın botlarımız gerekse diğer platformlarla iddiamızı ileri taşıyacağız. Bizler için gemilerimizin yalnızca Türkiye’de üretilmesi değil, Türkiye’de tasarlanması da çok önemli. Daima yerli tasarımları destekleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Kayseri OSB Başkanı Tahir Nursaçan sanayi üretim endeksini değerlendirdi:

“SANAYİ ENDEKSİNDE REKOR BÜYÜME, SAHADAKİ DEĞİŞİMİ YANSITIYOR”

TÜİK’in açıkladığı Haziran ayı Sanayi Üretim Endeksi’ni değerlendiren Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan, yüzde 2.3’lük rekor büyüme verisinin sahadaki büyümeyi yansıttığını söyledi.

Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan, haziran ayı sanayi üretim endeksiyle ilgili değerlendirmesinde Türkiye genelindeki OSB’lerde ve Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde görülen ekonomik haraketliliğin üretim endeksi verisi ile örtüştüğünü belirtti.

Sanayi üretim endeksi ile istihdam verilerinin birbirlerini tamamladığını da ifade eden Tahir Nursaçan, “İmalat Sanayi Sektörü Endeksindeki yüzde 24.8’lik artışın bir kısmı geçen yıla göre baz etkisiyle olmakla birlikte doğru ve imalat sektöründeki canlanmayı yansıtıyor. Geçtiğimiz gün açıklanan istihdam verileri ile sanayi üretim endeksi de birbirini tamamlıyor. Bu veriler kimi çevrelerin ürettiği olumsuz bilgi ve dedikoduları da bertaraf etmiş oluyor” dedi.

5 BİN KİŞİYE İŞ GARANTİSİ

Ekonominin bir tarafının her zaman güven ve istikrar olduğuna işaret eden Başkan Nursaçan, şöyle devam etti: “Doğru ve olumlu verileri bile görmeyerek bir karamsarlık üretmeye çalışanlara pirim verilmemeli. Ben bir işadamı, bir OSB Üst Kurul Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda Türkiye’nin en büyük OSB’lerinden birisinin seçilmiş başkanı olarak bu verilerin doğruluğunu biliyorum, görüyorum, şahidim. Kayseri özelinde de bu veriden daha iyi durumda olduğumuzu biliyorum. Temelleri sağlam atılmış, krizlere karşı bağışık, değişimlere ayak uydurmayı başarmış bir sanayi sektörüne sahibiz. Bu sektör, ülkemizin geleceğinin teminatı ve geleceğe güvenle bakmasındaki en büyük güçtür. Moral ve motivasyonumuzu kimsenin bozmaya hakkı yoktur. Türk sanayisi, dirayetli sanayicisi sayesinde pandemi sürecinden avantajlı çıkmış, şu anda yeni bir çıkış, yeni bir yükseliş için güç toplamaktadır. Şu anda sadece bizim bölgemizde 100’ü aşkın dev yatırım için gün sayıyoruz. Bizim eksiğimiz, önce yetişmiş eleman, sonra yolumuzdaki taşların kaldırılması ve sonra da devlet desteğidir. Hayatında hiçbir işin ucundan tutmadan bir yerlere gelmiş, lafla peynir gemisi yüzdürmeye çalışanların tavsiyelerine de karnımız tok.”

Başkan Nursaçan, verilerle ilgili şüphe edenleri sahaya inmeye davet ederek, “Söylediklerimden şüphe edenleri, Kayseri OSB’ye davet ediyorum. Meslek Lisesi mezunu, eli tornavida tutan 5000 insanı bulup getirsinler iş garantisi veriyorum. Hodri meydan” dedi.

UTİB BAŞKANI ENGİN’DEN  GENÇLERE “TERCİHİ TEKSTİL MÜHENDİSLİĞİ OLANIN GELECEK KAYGISI OLMAZ ”

Üniversite okuyacak gençlerin en büyük endişesi “Mezun olduktan sonra acaba iş bulabilecek miyim?” Bu endişe bazen gençlerin yanlış tercihlere yönelmesine de neden olabiliyor. Gençlerin tercih yaparken, gelecek kaygısı duymayacakları bölümleri iyi araştırmaları gerektiğini kaydeden Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, tekstil sektörünün mühendis adaylarına büyük imkanlar tanıdığını belirterek, tercih yapacak gençlere önemli uyarılarda bulundu.

Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi verilerine göre, tekstil mühendisliğinin 4 ay iki gün ile en çabuk iş bulan meslekler arasında olduğunu belirten UTİB Başkanı Engin, “Tekstil sektöründe okurken iş bulma oranı ise yüzde 27.4. Bu durum iş ve gelecek kaygısı olan gençlerimiz için çok büyük bir fırsat” dedi.

Tekstil mühendisliğinin 80-90’lı yıllarda yüksek puanlarla öğrenci aldığını, hatta tıp fakülteleri ile çekiştiğini hatırlatan UTİB Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak, zaman içinde ortaya çıkan yeni iş kolları, toplumda üretimin yerine tüketimin teşvik edilmesi, gençlerimizin fabrikalarda çalışmak yerine hizmet sektörünü tercih etmesine yol açarken, tekstil mühendisliği tercihlerde gerilerde kalmaya başladı. Günümüzde gençlerin işe, sektörümüzün de eğitimli gençlere ihtiyacı var. Bu nedenle sektör paydaşları olarak son üç yıldır, üniversite tercihlerinde tekstil mühendisliğini seçen öğrencilerimize asgari ücret oranında burs kampanyası başlattık. Ayrıca staj imkanı ve başarılı gençlerimize iş garantisi de sunduk. Ticaret Bakanlığı öncülüğünde Türkiye genelindeki ihracatçı birlikleri, sektör kuruluşları ve YÖK arasında imzalanan protokol ile gerçekleştirdiğimiz proje etkisini göstermeye başladı. Geride bıraktığımız iki yılda tekstil mühendisliği tercihleri yüzde 208 artarken, 200 civarında gencimize burs verdik. Ayrıca Türkiye genelinde tekstil mühendisliği bölümü olan 14 üniversitede doluluk oranı yüzde 42’lerden 86’ ya kadar yükseldi. Taban puan ise 100 puan arttı. Uludağ Üniversitesi’nde ise doluluk oranı yüzde 100’lere ulaştı.”

Tekstil mühendisliğini tercih eden gençlere verilecek burs imkanı ve okurken karşılaşacakları fırsatlara da değinen Pınar Taşdelen Engin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gençlere önerimiz, tercihlerini hem kendi hem de ülkenin geleceği yönünde kullansınlar. Bunun için tekstil mühendisliği bulunmaz fırsat. Öncelikle üniversite sınavında ilk 20 bine giren ve ilk beş tercihi içerisinde Tekstil mühendisliğini yazan öğrenciler eğitim süreleri boyunca asgari ücret oranında karşılıksız burs kazanacaklar. 20 ila 50 bin arasında olanlar asgari ücretin yüzde 70’i, 50 bin ile 80 bin arasında olanlar ise yüzde 50’si oranında burs alabilecekler. Örneğin Uludağ Üniversitesi’ne kaydolan öğrenciler bir yıl İngilizce hazırlık okuyacakları gibi, iki ana dal, yan dal ve Erasmus imkanlarından da faydalanabilecekler.

Tekstilin başkenti Bursa’da üniversite sanayi iş birliğinin çok güzel örneklerinin sergilendiğini kaydeden UTİB Başkanı Engin, öğrencilerin dördüncü sınıfta haftanın iki gününü şirketlerde geçirdiklerini, böylece daha okurken çalışmaya başlamış olacaklarını söyledi. Tekstil sektörünün 80’e yakın Ar-Ge Merkezi ile bu alanda öğrencilere kendilerini geliştirme açısından olanak sağladığını kaydeden Engin, diğer sektörlerle birlikte 128 Ar-Ge Merkezi bulunan Bursa’nın bu alanda bir cazibe merkezi olduğunu bildirdi. Tekstil mühendisliği okuyan öğrencilerin aynı zamanda; endüstri, makine, işletme, inşaat, kimya ve çevre mühendisliğinde yüksek lisans fırsatı da olduğunu duyuran Pınar Taşdelen Engin, “Çünkü tekstil günümüzde sadece giyim olmaktan çıktı ve otomotiv, sağlık, inşaat, savunma, uzay ve havacılık gibi birçok sektörde tekstil var” dedi.

Türkiye’nin Avrupa’nın en güçlü tekstil üreticisi olduğunu, ihracatta ise dünyada beşinci, Avrupa’da ikinci sırada yer aldığını anlatan Pınar Taşdelen Engin, hazır giyim ile birlikte 2 milyon kişiyi istihdam eden sektörde, kadın istihdam oranının yüzde 41 olduğuna dikkat çekti. Sektörün öneminin içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde kendisini gösterdiğine vurgu yapan Engin, “İnsan hayatı için acil ihtiyaç olan maske, koruyucu giysiler, koruyucu ekipmanlar gibi birçok ürün tekstil sektörümüz tarafından hızlı ve başarılı bir şekilde üretildi. Bu konuda ülkemizde sıkıntı yaşanmadığı gibi ihracat da yaptık. Hepimizi derinden yaralayan orman yangınlarıyla mücadele eden kahramanlarımızın giydiği yanmaz içlikler, tulumlar, eldiven, battaniye gibi birçok ürün de tekstil mühendislerimizin başarısıdır. Tekstil mühendisliğini tercih edecek gençlerimiz, ülkemizin geleceğinde pay sahibi olacakları gibi, kendi geleceklerini de altın iplikle dokuyacaklar” diye konuştu.

ANKARA İLERİ TEKNOLOJİ ÜSSÜ OLMAYA EN YAKIN ŞEHİR…

İleri teknoloji konusunda ekonominin genel görünümüne ilişkin yapılan yorumlarda, konu ihracat boyutuyla ele alınmakta ve Türkiye’nin ileri teknoloji ihracatının düşük olduğu dile getirilmektedir. Bize sınırlı bir bakış açısı sunan bu tespit doğru olmakla beraber aslında sorunun çok daha farklı yönleri bulunmaktadır. TÜGİAD Ankara Başkanı Zafer Yıldırım, ihracat yerine ileri teknolojili sektörlerdeki katma değer ya da bu sektörlerde gerçekleşen istihdam olarak ele alındığında ortaya çıkan tablonun farklılaştığı görüşünü dile getirmiştir.

Avrupa ülkelerine kıyasla yüksek teknoloji ihracatımızın payı düşük.

TÜGİAD Ankara Şubesi Başkanı Zafer Yıldırım yaptığı açıklamada “Toplam ihracat içerisinde ileri teknolojinin payına göre Türkiye Avrupa ülkeleri içerisinde, Sırbistan, Karadağ ve Arnavutluk’tan sonra en düşük orana sahip 4. ülke konumundadır. 2018 yılı itibari ile AB ortalaması %17.9 iken ülkemizde bu oran %3.4’tür. Son 10 yılda Türkiye’de ileri teknolojinin toplam ihracat içindeki payı artış göstererek %0.7’den %3.4 değerini almıştır.” dedi.

Teknolojili tabanlı sektörlerde istihdamın payına göre Ankara, istatistiki bölgeler bazında İstanbul’dan daha önde görünmektedir.

Yıldırım “2020 yılında ileri teknolojili imalat ve bilgi yoğun ileri teknolojili hizmet sektörleri istihdamının toplam istihdam içindeki payını gösteren Eurostat verilerine göre Ankara, %3.2’lik payı ile İstanbul’u geçmektedir. İstanbul için bu oran %2.8’dir. Avrupa istatistiki bölge sınıflandırmasında 9 bölge var ki bu bölgelerdeki istihdamın içinde ileri teknolojinin payı %10’u geçiyor. Macaristan, Almanya, Slovakya, İrlanda, İsveç, Finlandiya, Danimarka performans gösteren bölgelere ev sahipliği yapan ülkelerdir.” dedi.

Eğitimli insan gücü, bilim ve teknolojide istihdamda da Ankara öne çıkıyor.

“2020 yılı itibari ile üniversite mezunu ya da bilim ve teknoloji alanında istihdam edilen personelin, toplam iş gücüne oranı bize farklı bir perspektif sunmaktadır.” diyen Yıldırım “ Ankara’da %43 olan oran İstanbul’da %36’ya gerilemektedir. Bu rakamlar nüfus olarak İstanbul’un üçte biri konumunda olan Ankara’nın elindeki insan kaynağını en etkin şekilde kullanması için ileri teknoloji alanlarına odaklanması gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır” dedi.

Teknolojide Yerel Politikalar Şart…

TÜGİAD Ankara Şubesi Başkanı Zafer Yıldırım “Örneğin Stokholm’da bu oran %68, son yıllarda eğitimde yapılan atılımlara rağmen ülkemizde ne yazık ki oran halen düşük. Helsinki, Zürih, Hovedstaden gibi bölgelerdeki modelleri esas alarak yerel politikalar ile farklılaşma ihtiyacı doğuyor. Özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi başat şehirlerimizde teknoloji konusunda atılacak adımların yereldeki ihtiyaçlar doğrultusunda belirlenmesi, çok daha efektif sonuçları beraberinde getirecektir.” diye konuştu.

OYDER Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Mersin, yeniden düzenlenen ÖTV matrah düzenlemesini değerlendirdi;

 “OTOMOTİV SEKTÖRÜ HAREKETLENECEK  EKONOMİ CANLANACAK”

 Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Mersin, açıklanan yeni ÖTV matrah düzenlemesi ile birlikte son dönemde oldukça yükselmiş olan yeni araç alım fiyatlarında önemli bir düşüş yaşanacağını söyledi. Mersin, uzun zamandır böyle bir düzenlemenin yapılması için Hükümet Yetkilileri ile yaptıkları temasların olumlu sonuçlanmasından dolayı Gelir İdaresi Başkanlığı ile Hükümet Yetkililerine teşekkür ederek şu açıklamada bulundu: “Bu düzenleme sayesinde içten yanmalı motora sahip araçların anahtar teslim fiyatı 320.000 TL’ye kadar olanlarında 40 bin ile 53 bin TL arasında bir ucuzlama olacağı görülüyor. Bu da son dönemde ulaşılmaz boyutlara ulaşan yeni araç fiyatlarında bir nebze rahatlama sağlayacak ve piyasayı canlandıracaktır. Ayrıca hibrit modellerde yapılan ÖTV matrah düzenlemesi de hibrit modellere olan talebi canlandıracak nitelikte ve özellikle son dönemde çok duyarlı hale geldiğimiz çevre koruması için de olumlu katkı sağlayacak şekilde gerçekleşmiştir. Ülkemizin lokomotif sektörü olan otomotivdeki hareketliliğin genel ekonomiye olan olumlu katkısı düşünüldüğünde, yıl sonuna kadar canlı bir pazara sahip olmamız hem ekonomimize katkı sağlayacak hem de yatırım açısından ülkemizi yeniden cazibe merkezi haline getirecektir.”

ŠKODA’dan Globalde ve Türkiye’de Güçlü Satış Performansları

ŠKODA, tüm dünyada etkileri devam eden koronavirüs pandemisine ve çip kıtlığına rağmen başarılı bir ilk yarı sonucuna imza attı. Global pazarda geçtiğimiz yıla göre teslimatlarını yüzde 20.8 oranında artırmayı başardı ve 2021’in ilk yarısında 515 bin 300 adetlik teslimat gerçekleştirdi.

ŠKODA’nın global başarısı Türkiye’de de devam etti. İlk 7 ayda geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 91.3’lük büyüme kaydedildi.

Geçtiğimiz yılın ilk 7 ayında 10.248 satış adedine sahip olan Yüce Auto-ŠKODA, bu yılın aynı döneminde 19 bin 605 adetlik satış performansıyla önemli bir başarıya imza attı.

İlk 7 ayda ülkemizde en çok tercih edilen ŠKODA modelleri 5 bin 373 adetle OCTAVIA, 4 bin 609 adetle SUPERB ve 3 bin 327 adetle KAMIQ oldu. İlk 7 ayda 1.795 adet SCALA, 1.722 adet KODIAQ, 1.422 adet FABIA ve 1.357 adet KAROQ satışı gerçekleştirildi.

Globalde de en çok OCTAVIA tercih edildi

Global sonuçlara bakıldığında ilk 6 ayda Rusya pazarında yüzde 54.3, Doğu Avrupa’da yüzde 35, Hindistan’da yüzde 31.2 ve Batı Avrupa’da yüzde 30.9 büyüme elde ederek önemli satışlar yaptı.

İlk 6 aylık dönemde global olarak en çok tercih edilen ŠKODA modeli, geçen yılın aynı dönemine göre 121 bin adetle yüzde 9.3 artış kaydeden OCTAVIA oldu. Markanın en çok satan modelini, ŠKODA’nın SUV’ları 75 bin 500 adet ile KAROQ, 73 bin 700 adet ile KAMIQ ve 64 bin 700 adet ile KODIAQ izledi. FABIA 56 bin 600 ve SUPERB 40 bin 100 adetlik satış performansı elde etti. Yüzde 100 elektrikli modellerden  ENYAQ iV ise 14 bin 600 ve CITIGOe iV 3 bin 100 adetlik satışa ulaştı.

Ali Haydar Bozkurt CEO Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş.

 Uzun bir süredir umutla beklediğimiz ve dile getirdiğimiz ÖTV matrahlarında yapılan düzenlemeyi sektörümüz açısından çok olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Otomobil fiyatlarında artan kur baskısını azaltmak için çok uygun bir zamanda alınmış yerinde bir karar. Matraha dayalı ÖTV sistemi, otomobil fiyatlarının neredeyse her ay artmasına yol açmaktaydı. Yükselen döviz kuru sebebiyle, birçok model yüzde 80’lik vergi dilimine girmiş, son dönemde yüzde 50 ÖTV baremine giren model neredeyse kalmamıştı. Tam zamanında yapılan bu düzenleme; özellikle ülkemizde üretilen yerli modellerin çok büyük kısmının yeniden yüzde 50’lik ÖTV diliminde yer almasını sağlayacaktır ve yerli üretimi destekleyecektir.

Bunun yanında hibrit araçlar için de ÖTV matrahının revize edilmesi Türkiye’de bu gelişmiş teknolojiyle üretim yapan bizler için de mutluluk verici. Çevreci araçlara son dönemde gösterilen büyük ilgi hibritler için getirilen düzenlemeyle karşılığını bulacak ve talebi artıracaktır. Çünkü hibrit versiyonlarımızda 60 bin TL’ye varan avantajları, getirilen yeni düzenlemeyle sunmaya başlayacağız.  Bunu örneklendirmek gerekirse; Corolla 1.8 Hybrid Dream e-CVT yüzde 17 oranında 57 bin 250 TL’lik indirim ile 345 bin 800 liradan 288 bin 550 TL’ye, Corolla 1.8 Hybrid Flame e-CVT yüzde 17 oranında 59 bin TL’lik indirim ile 356 bin 400 liradan 297 bin 400 TL’ye, Corolla HB 1.8 Hybrid Dream e-CVT yüzde 17 oranında 59 bin 700 TL’lik indirim ile 360 bin 500 liradan 300 bin 800 TL’ye varan fiyat avantajları müşterilerimizle buluşacak.

Ayrıca ÖTV matrahı düzenlemesine giren Corolla, Corolla HB ve Yaris modellerimizin barem içinde kalan versiyonlarına yüzde 17 oranında fiyat avantajı gelmiş durumda. Corolla 1.5 Dream Multidrive S modelimizin fiyatı 288 bin 950 TL’den 248 bin 100 TL’ye, Corolla HB 1.2 Dream Multidrive S modelimizin fiyatı 311 bin 350’den 256 bin 650 TL’ye geriledi.

Yeni düzenlemeyle birlikte gelen değişiklikler müşterilerimiz açısından da olumlu sonuçlar doğuracaktır. Vergi avantajının gelmesiyle Temmuz ayında durağan bir dönem geçiren sektörümüzde canlanmanın tekrar başlamasını bekliyorum. Bu durumda ne kadar araç bulabileceğimiz de önemli olacak. Talep artacaktır ama başta çip krizi nedeniyle üretimin etkilenmesi, sektörün tedariğe bağlı olarak ilerlemesine yol açacaktır.

Lexus, Türkiye’nin İlk Instagram Botu’nu Devreye Aldı

 Premium otomobil üreticisi Lexus, kullanıcılarının hayatını kolaylaştırmak adına Lexus Deneyim Danışmanı hizmetlerine bir yenisini daha ekledi. Daha önce lexus.com.tr ve WhatsApp chatbot kanallarını kullanarak öne çıkan Lexus, şimdi de Türkiye’de Instagram direkt mesaj chatbot özelliğini kullanan ilk marka oldu.

Bu sayede Lexus markası hakkında bilgi almak isteyenler, Instagram uygulamasıyla da Lexus Deneyim Danışmanı’na anında erişim sağlayabilecekler.

Türkiye, 39 milyonu aşkın Instagram kullanıcısıyla dünyada 6. sırada bulunurken Lexus Türkiye’nin Instagram chatbot kanalı, marka hakkında bilgi almayı çok daha kolay hale getiriyor.

Lexus Instagram chatbot kanalı, kullanıcılara 7/24 kesintisiz hizmet ve anlık cevap alma olanağı sunuyor. Bu sayede Lexus müşterileri marka hakkında aradıkları sorulara anında ulaşabiliyor ve istediğinde “Canlı Destek” ile Lexus temsilcileriyle de iletişim kurulmasını sağlıyor.

Lexus, teknoloji iş ortağı Jetlink ile birlikte konuşmaya dayalı yapay zeka platformuna Instagram entegrasyonunu ekleyerek Lexus Deneyim Danışmanı’nın bu kanalda da kullanılmasını sağladı.

Instagram kullanıcıları “lexusturkiye” hesabına direkt mesaj göndererek Lexus ayrıcalıklarına ulaşabilecekler. Bu chatbot ile sohbet ederek Lexus modelleri, fiyatları; Lexus’un satış sonrası ayrıcalıkları, teknolojisi, 2. el Lexus ve kampanyaları gibi hizmetler hakkında bilgi edinebilecekler.

Lexus Deneyim Danışmanı, sahip olduğu yapay zeka sayesinde yeni bilgiler öğreniyor, hiçbir bilgiyi unutmuyor ve bu sayede kullanıcı deneyimini daha da ileriye taşıyor.

KOP’un Yenilikçi Projesi Tarla Günü Etkinliğiyle Tanıtıldı

Suyun her bir damlasının bile son derece kıymetli olduğu günümüzde KOP İdaresi tarafından KOP Eylem Planına alınan ve desteklenen; uygulayıcısı çiftçilere hem zamandan hem yakıttan hem de sudan önemli tasarruf sağlayan yenilikçi Zebra/Şeritvari Sürüm Yöntemi, Tarla Günü Etkinliği ile tanıtıldı. Mevcut kuraklığa rağmen toprakta su hasadı yapabilen ve sulama yapmadan tohumların yüzde 80 oranında ilk çıkışı yapmasına imkân veren Zebra Sürüm ile kazanan üretici oldu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından; KOP Tarımsal Eğitim ve Yayım Programı (KOP TEYAP) ve KOP Kırsal Kalkınma programları kapsamında desteklenen Koruyucu Tarım Teknikleri kapsamında; sahada Konya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen Zebra (Şeritvari) Sürüm Tekniği, Konya’nın Karatay İlçesine bağlı Ovakavağı Mahallesinde düzenlenen Tarla Günü Etkinliği ile tanıtıldı.

KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Mahmut Sami Şahin, Konya İl Tarım ve Orman Müdürü Ali Ergin, Kırşehir Kaman İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ömer Şahin, TARMAK-1 Başkanı Şenol Önal ile çok sayıda davetlinin katıldığı Tarla Günü etkinliğinde, yan yana bulunan iki parselde zebra sürüm yöntemi ile pulluklu sürüm yönteminin kıyaslaması yapılarak zebra sürüm yönteminin üstünlüğü kanıtlandı.

“KOP İdaresi Olarak, Şeritvari Sürüm Tekniği Projesinin Arkasındayız”

KOP Bölgesinin 4 milyon 400 bin hektarlık tarım alanı ile Türkiye’nin yüzde 19’una karşılık geldiğini ancak aldığı yağış miktarı ve kullanılabilir su varlığı bakımından Türkiye’de en yetersiz bölgelerin başında geldiğine dikkat çeken KOP Başkanı Mahmut Sami Şahin, “Gelir bakımından tarıma bağımlılığı yüksek olan bölgede, tarımda suyun etkin kullanılması yerelde ve merkezi kuruluşlarca büyük önem verilen ve üzerinde geniş kapsamlı çalışmalar yapılan bir konudur. Ancak düşen yağışların ve sulama suyunun etkin kullanımı için doğrudan yapılacak faaliyetlerin yanında mevcut suyun tasarruflu kullanılmasıyla ilgili yapılabilecek önemli tedbirler de mevcuttur. Doğal yağışlardan yararlanmayı ciddi oranda artırabilecek su hasadı da diyebileceğimiz, bu tedbirler kamuoyunun dikkatinden kaçmaktadır. Toprakta organik maddesinin artmasına, toprak altında yaşayan solucan benzeri canlıların yaşamasına, anız yakılmasının önlenmesine, toprak yapısını iyileştirerek daha fazla su tutmaya, su rezervlerinin daha tasarruflu kullanımına ve bölgede kuraklık ve erozyonun etkilerinin azaltılmasına; tarım girdilerinin düşmesine ve verimin artmasına katkı sağlayacak faaliyetlerden olan; KOR-TAR, bölgede ilk defa kalkınma için tüm paydaşlarla birlikte hazırladığımız eylem planından itibaren   Başkanlığımızın takibindedir. Şeritvari/Zebra Sürüm Yöntemi bölgemizde, ilk defa KOP İdaremiz sayesinde hayata geçme imkânı bulmuştur. Proje, hem hassas tarıma girmekte hem de bölgemize önemli bir yeniliğin kazandırılması bakımından gözde bir projedir. Projeye emeği geçen Konya İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüze ve tüm ortaklarına, tarlaları başta olmak üzere tüm imkânlarını seferber ederek önderlik yapan önder çiftçilerimiz; Murat Küçükerkan, Nusret Aydıncı, Osman Özkaya, Mehmet Sağ, Yüksel Ünlü, Mustafa Göroğlu, Tahir Özkaya, Mahmut Türkmen, Mustafa Sarıkaya, Nuh Özdemir ve Fahri Durgut’a ayrı ayrı teşekkürlerimi sunarım. Projenin arkasındayız, genel kabul görene kadar Kalkınma İdaresi olarak üzerimize düşen görevi yapacağız” dedi.

“İklim Dostu Kuraklıkla Mücadele Projelerini Destekliyoruz”

2050 yılında 10 milyar nüfusa ulaşması beklenen dünyanın en önemli sorunlarının başında ‘Güvenilir Gıdaya Ulaşmak’ geldiğini söyleyen İl Tarım ve Orman Müdürü Ali Ergin bu artan nüfusuna sağlıklı, güvenilir ve yeterli gıdayı sürdürülebilir koşullarda sağlamanın ise kendi görevleri olduğunu belirterek; “Özellikle bu yıl yaşadığımız ve değişikliğini iyice hissetmeye başladığımız kuraklık ve iklim değişikliği belirginliğini iyice göstermiş olup mevsimsel kaymalar sonucu değişen yağış rejimi, ilimizde kuraklığın yaşanmasına sebep olmuştur. Yıllık bazda uzun yıllar ortalaması 300 mm olan yağış miktarı bu yıl 270 mm civarında kalarak ülkemiz üretiminin üst sıralarında olduğumuz Arpa ve Buğday başta olmak üzere kuru tarım yapılan alanlarda kuraklıktan yüzde 70’lere varan etkilenmeler yaşanmıştır. Öncelikli hedefi Toprak ve Su kaynaklarını Koruyarak İklim değişikliği ve kuraklığın etkisini en aza indirmek adına ‘Geleceğin Tarımı’, ‘Bozkır Ekosistemlerinde İklim Değişikliğine Ekosistem’ tabanlı uyum projesi gibi uyguladığımız projelerin yanında ‘Sürdürülebilir Arazi Yönetimi ve İklim Dostu Tarım Projesi’ ve AB kaynaklı iki proje ile kuraklıkla ilgili uluslararası proje çalışmaları devam etmektedir. Toprak ve su kaynaklarının korunması amacı ile hazırlanan Zebra Sürüm Projesinde de toprak neminin kaybolmasını, organik maddenin hızlı yakılmasını ve Karbon emisyonunun azaltılmasını sağlamak adına yapılan çalışmalar ile çiftçilerimize 1 adet Şeritvari Sürüm Makinası, 1 adet Havalı ekim mibzeri, 2 adet dip kazan, 4 adet sap parçalayıcı, tohum ve gübre verilerek 14 çiftçiye 165 dekar alanda demonstrasyon uygulamaları gerçekleştirilmiştir. KOP Bölge Kalkınma İdaresi tarafından desteklenen proje yeni uygulamaların çiftçilere benimsetilmesi ve ortak makine kullanımının gösterilmesi amacı ile yerinde bir çalışma olmuştur” diye konuştu.

Konuşmaların ardından KOP İdaresi Koordinatörü ve Proje sorumlusu Mevlüt Vanoğlu tarafından sürdürülen Şeritvari Sürüm Yöntemi ve Ortak Makine Kullanımının yaygınlaştırılması çalışmaları hakkında katılımcılara bilgiler verildi. Zebra Sürüm Yöntemine önderlik ederek tarlasında uygulayan üreticilerde yaşadıkları tecrübeleri ve yeni teknikleri kullanarak elde ettikleri kazanımları soru cevap şeklinde katılımcılara aktardı. Mühendisler ve önder çiftçiler tarafından, Zebra Sürüm Yönteminin başarıya ulaştığı kamuoyuna ilan edildi.

Zebra (Şeritvari) Sürüm Tekniğini uygulayan üreticilerde ısrarla; yöntemin: çok zaman kazandırdığını, yakıttan yüzde 50 oranında tasarruf ettiklerini, topraktaki suyun muhafaza edilmesinden dolayı, bitkilerin pulluklu parselde olduğu gibi su stresine girmediğini ve ortak makine kullanımı sayesinde makine ve ekipmanlarına kaynak ayırmak zorunda kalmayacaklarını vurguladılar.

Zebra/Şeritvari Sürüm Yöntemi şimdilik mısır ve ayçiçeği gibi bitkilerin tohum yatağı hazırlığında; kesme, süpürme, patlatma, gübre atma, düzleme işlerinin tamamının aynı anda, sadece tohum için toprağın işlendiği sıra üstünün sadece 1/3 oranında işlenmesinden oluşan hassas tarım yöntemidir.

Dünyanın denizcilik mirası Rahmi M. Koç Müzesi’nde

Motorsuz bir tekneyle Londra’dan İstanbul’a yolculuk yapan Clodia, kafası karışık bir denizciye ait gemi baş figürü, mekanik kuvvetle çalışan buharlı teknelerin günümüze ulaşan en eski örneklerinden Dolly’nin modeli… Rahmi M. Koç Müzesi, bine yakın denizcilik objesinden oluşan geniş koleksiyonu ile ziyaretçilerine tarihi, kültürel ve sanatsal açıdan önemli bir miras sunuyor

İki kıtanın birleştiği yerde konumlanan İstanbul’un Haliç kıyısında eşsiz bir manzaraya sahip Rahmi M. Koç Müzesi, Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi olma özelliğini koruyor. Sanayi, iletişim ve ulaşım tarihindeki gelişmeleri yansıtan Rahmi M. Koç Müzesi’nin zengin denizcilik koleksiyonu müzenin büyük bir bölümünü oluşturuyor. Koleksiyonda gemi modellerinden gezinti tekneleri ve yelkenlilere, efemeralardan kanolara, Saltanat Kayığı’ndan buharlı yatlara kadar bine yakın obje sergileniyor. Geçmişten günümüze denizcilik tarihi ve kültürel mirasını ziyaretçilerine aktaran Rahmi M. Koç Müzesi’nin denizcilik koleksiyonundaki ‘en’ler de hayli dikkat çekici. İşte o objeler:

En yaşlı obje: Rosalie, Avrupa’nın bilinen en eski buharlı römorkörü. 95 HP gücündeki orijinal bileşik buharlı makinesi dolayısıyla türünün tek örneği. Gemi, 1873 yılında, Hollanda’da, Kinderdijk, J & K Smit Tersanesi tarafından, Hollanda Savunma Bakanlığı için inşa edilmiş ve 1924’e kadar “Den Briel” adı altında, Brielle’deki Torpido Teşkilatı’nda hizmet vermişti.

En genç obje: RMK Marine Tersanesi’nde 2020 yılında inşa edilen İttir Kaktır, içten motorlu bir gezinti teknesi ve aynı zamanda römorkör. 10,06 metre uzunluğundaki teknenin 150 beygir gücündeki motoru Ford Otosan tarafından üretildi.

En eski obje: Müzenin kuruluşundan bu yana koleksiyonda bulunan kafası karışık bir denizciye ait ahşaptan oyulan gemi başı tasviri müze koleksiyonun en eski parçası. 20’nci yüzyıla kadar kullanımları devam eden gemi baş figürlerinin gemileri koruduğuna inanılıyordu.

En yeni obje: Atatürk bölümünde sergilenen ve Acar Vapuru’ndan alınmış olan gemi dümeni. Acar Motoru, Atatürk için 1937’de Almanya’da yaptırıldı. Başta Atatürk olmak üzere, Boğaz, Adalar ve Yalova arasında yapılan geziler için devlet büyükleri tarafından kullanıldı. Yabancı devlet başkanları ve misafirlerin ağırlanması esnasında protokol teknesi olarak da hizmet verdi.

En hafif obje: Müze koleksiyonunda yer alan cam şişede küçük gemi modelleri. 1860’lardan itibaren üretilmeye başlayan cam şişelerin içine yerleştirilen küçük gemi modelleri, deniz insanları için önemli bir hobiye dönüştü.

En ağır obje: Uluçalireis Denizaltısı. 1944 yılında Portsmouth Tersanesi’nde USS Thornback (SS-418) adıyla 93 metre uzunluğunda 2 bin 400 ton olarak inşa edildi. 2 Temmuz 1971’de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na katıldı, TCG Uluçalireis adı ve S-338 borda numarası verildi.

En büyük ve en güçlü obje: Turgut Alp vinci. 32 metre yüksekliğindeki obje, 1887’de Bremen, Almanya’da inşa edilen ve Türk Deniz Kuvvetleri’nde hizmet veren TCG Turgut Alp mavnasının, buharla çalışan ve 85 tonluk yük kaldırma kapasitesi bulunan maçunasıdır.

En küçük obje: Bezard üretimi cep pusulası. Pusulanın yüksekliği 7.5 cm, eni 5.2 cm ve derinliği ise 6 cm.

En ilgi gören obje: Fenerbahçe Vapuru. Fenerbahçe Vapuru, kardeşi Dolmabahçe Vapuru’yla birlikte 1952 yılında İskoçya Glasgow’da inşa edildi. “Bahçe tipi” vapurların bir üyesi olan vapur, Şirket-i Hayriye’de (bugünkü adıyla Türkiye Denizcilik İşletmeleri) 14 Mayıs 1953’te hizmete girdi. Uzun yıllar Sirkeci-Adalar-Yalova-Çınarcık arasında sefer yapan vapur, 22 Aralık 2008 tarihinde Veda Turu isimli son seferini gerçekleştirdi.

En ilginç obje: Nehir Gezgini Clodia. Gezgin Giacomo de Stefano’nun Londra’dan İstanbul’a uzanan, 6 ay süren ve toplamda 5 bin 200 km yol kat ederek 12 ülkeyi gezdiği motorsuz tekne Clodia, 2012 yılından beri müzede sergileniyor.

En özel obje: Dünyada mekanik kuvvetle çalışan buharlı teknelerin günümüze ulaşan en eski örneği olan Steam Launch Dolly’nin 1:8 ölçekli modeli.

En uzaklara giden obje: Müzede sergilenen Kısmet. 1965-1968 yılları arasında Kısmet adlı tekneleriyle dünyayı dolaşan Sadun Boro ve eşi Oda Boro, Türk Bayrağı’nı dünya denizlerinde dolaştıran ilk Türk yatçıları olarak denizcilik tarihine geçti.

Acer Aspire 3, güçlü ekran ve bağlantı özellikleri ile işten eğlenceye günlük tüm ihtiyaçlarınızı karşılıyor

Acer’ın evde, okulda, işte veya nerede olursanız olun günlük kullanım için ideal olan dizüstü bilgisayar serisi Aspire 3, güçlü verimlilik, zengin renkli ekran ve yüksek hızlı depolama özelliklerinin yanı sıra şimdi de kampanyalı fiyatı ile dikkat çekiyor.

Hızlı ve sorunsuz bir dizüstü bilgisayar deneyimini Intel Celeron ve AMD A4 işlemci ailesinden modellerle sunmayı başaran Acer Aspire 3 dizüstü bilgisayarlar, kampanyalı fiyatları sayesinde kaçırılmayacak fırsatları beraberinde getiriyor. Günlük kullanımda ev kullanıcılarından öğrencilere, ağırlıklı olarak eğlence için uygun bir dizüstü bilgisayar arayanlardan çalışan kullanıcılara kadar geniş çapta bir kitleyi hedefine alıyor.

Gerçekçi ve parlak görüntüler ile kusursuz bir ekran deneyimi

15,6 inçlik ekranlar ile gelen Acer Aspire 3 (A315-22) ve (A315-34) dizüstü bilgisayarların FHD çözünürlüklü ekranları parlak, daha gerçekçi renkler ve daha ayrıntılı görüntüler sunuyor. Aspire 3 dizüstü bilgisayarlar, ayrıca göz yorgunluğunun azaltılmasına yardımcı olmak için mavi ışığı filtreleyen Acer BlueLightShield teknolojisini barındırıyor. Bu teknoloji bilgisayar başında uzun saatler harcayan kullanıcıların göz sağlığını koruyarak daha iyi bir ekran deneyimi sağlıyor.

Taşınabilirlik ve depolama özellikleri ile sizi yarı yolda bırakmaz

Her iki Aspire 3 dizüstü bilgisayar da 2 kg’nin altındaki ağırlıklarıyla taşınabilir modeller. Gittiğiniz her yerde size eşlik edebilecek bu cihazlar, 9,5 saate kadar pil ömrüyle gün boyunca yetecek gücü sağlıyor. İki model de 128 GB SSD depolama kapasitesi ve 4 GB’lık Ram yer alıyor. Halihazırda indirimli fiyatıyla satışta olan Acer Aspire A315-22, 2,2 GHz maksimum işlemci hızına sahip AMD A4 9120 işlemcisi ile dikkat çekerken, Acer Aspire A315-34 modeli, 2,8 GHz maksimum işlemci hızına sahip Intel Celeron N4020 işlemciyle kullanıcıların günlük iş yüklerinin altından rahatlıkla kalkabilmelerini sağlıyor.

Gelişmiş bağlantı özellikleri ile yaptığınız her işte daha fazla verimlilik

Stratejik olarak yerleştirilmiş Wi-Fi 5 (diğer adıyla 802.11ac) kablosuz anten sayesinde güçlü ve kesintisiz bir kablosuz sinyale sahip olan Aspire 3 dizüstü bilgisayarların optimize edilmiş dijital web kamerası ve mikrofonu, bağlantılarınızda işitsel ve görsel açıdan çok daha iyi bir netlik elde etmenizi sağlıyor.

Geleneksel dokunmatik yüzeylere kıyasla daha hızlı tepki veren Hassas Dokunmatik Yüzey özelliği ve USB 3.1, USB 2.0, HDMI ve daha fazlasını içeren eksiksiz bağlantı noktası yelpazesi ile Aspire 3 dizüstü bilgisayarlar size gün içerisinde yaptığınız her işte daha fazla verimlilik sunuyor. Canlı renk seçenekleri ve şık kasa hem hoş bir görünüm hem de dokuya sahip Aspire 3’ün güçlü teknoloji ve tasarım özelliklerinin birleşimi, onu iş veya eğlence için ideal bir cihaz haline getiriyor.

Micro Focus, Voltage Ürün Portföyüyle Sektörünün Lideri Seçildi

Micro Focus’un iş kolu CyberRes, Voltage Structured Data ManagerStructured Data Manager” ve “Voltage Secure DataSecure Data” ürünleriyleForrester Research tarafından hazırlanan “The Forrester Wave™: Dynamic Data Masking Platforms,Q3 2021” raporunda alanının lideri seçildi. Ürün grubu, raporda kriterler bazında en yüksek puanı alırken, “üstün yeteneklere sahip” olarak tanımlandı.

Micro Focus’un iş kolu olan CyberRes, “Voltage Structured Data Manager” ve “Voltage Secure Data” ürünleriyle teknoloji dünyasının en güvenilir ve prestijli araştırma şirketlerinden Forrester Research tarafından hazırlanan “The Forrester Wave™: Dynamic Data Masking Platforms” raporunda alanının lideri seçildi.

2021 yılı üçüncü çeyreğini kapsayan rapor, veri gizliliği ve koruma anlamında müşterilerini bilgilendirmeye yardımcı olmayı amaçlayan bir kılavuz görevi görüyor. Dinamik Veri Maskeleme çözümlerinin sağlaması gereken işlevleri ortaya koyarken, bu çözümlerin güçlü ve zayıf yönlerini değerlendiriyor, en iyi satıcıları ve çözümleri belirliyor.

Kriterlerde en yüksek puanı aldı
“The Forrester Wave™: Dynamic Data Masking, Q3 2021” raporuna göre “Voltage Structured Data Manager” ve “Voltage Secure Data” ürünleri; veri sınıflandırma, maskeleme teknikleri, performans ve ölçek, veri yeniden tanımlama/çıkarım önleme ve algılama, uyumluluk, kullanım kolaylığı, esneklik ve ek güvenlik işlevselliği kriterlerinde en yüksek puanı alırken, “üstün yeteneklere sahip” olarak tanımlandı.
Raporda, Voltage ürün portföyünün; performans, ölçek, veri sınıflandırması, maskeleme teknikleri, raporlama, eski platform desteği ve GDPR, CCPA ve HIPAA gibi uyumluluk gereksinimlerine yönelik sunduğu destekle ön plana çıktığı vurgulandı. Ürün portföyünün, önde gelen veri tabanlarını, NoSQL, Hadoop, veri ambarlarını, veri göllerini, nesne depolarını ve önde gelen bulut platformlarını, z/OS, HPE Nonstop, Unix/Linux ve Windows gibi platformları desteklediğine de dikkat çekildi.
“Lider konumumuz veri merkezli yaklaşımımızı ortaya koyuyor”
Micro Focus’un CyberRes Voltage Ürün Yönetimi Direktörü Reiner Kappenberger, Voltage müşterilerinin bu ürün grubunu sunduğu eşsiz esneklik ve kullanım kolaylığıyla üstün, kapsamlı bir bilgi yönetimi ve veri güvenliği çözümü merkezi olarak gördüğünü belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Dinamik veri maskeleme satıcıları arasındaki lider konumumuz, korumaya yönelik benzersiz veri merkezli yaklaşımımızı ortaya koyuyor. The Forrester Wave™: Dynamic Data Masking, Q3 2021 raporunda elde ettiğimiz sıralamanın, müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın giderek artan zorlu ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yatırım, özveri ve vizyonu daha da sağlamlaştırdığına inanıyoruz.”

Hem siber hem iş esnekliği oluşturuyor

CyberRes, bir Micro Focus iş kolu. Dünyanın en büyük güvenlik portföylerinden birinin uzmanlığını getirerek müşterilerinin ekiplerinde ve kuruluşlarında hem siber hem iş esnekliği oluşturuyor, değişen tehdit ortamında yönlerini bulmaya yardımcı oluyor. CyberRes, veri gizliliği ve koruma çözümleriyle, kurumsal veri korumasına uçtan uca veri merkezli bir yaklaşım sağlayarak kuruluşların siber dayanıklılıklarını güçlendirmelerini sağlıyor. Voltage Veri Gizliliği ve Koruması platformu, kanıtlanmış performansı, güvenilirliği ve ölçeklenebilirliğiyle herhangi bir dilde ve herhangi bir bölgede neredeyse sınırsız sayıda yapılandırılmış veri türü için esnek uygulama ve veri merkezli koruma sunuyor.

TÜRKİYE’NİN YEŞİL PLANA İHTİYACI VAR!

Türkiye tarihinin en büyük orman yangınlarıyla boğuşuyor. Akdeniz Havzası’nda küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan sıcaklık artışı ve kuraklık ormanlarımızı tehdit ediyor. Devletler ve devlet üstü kurumlar ardı ardına küresel ısınma ile mücadele için ‘yeşil planlar’ ve karbon emisyon hedefleri açıklarken, Türkiye imzacısı olduğu Paris İklim Anlaşması’nı bir an önce devreye almak zorunda. Karbon ayak izimizi düşürecek alternatif yakıt sistemleri geliştiren BRC’nin Türkiye CEO’su Kadir Örücü, küresel ısınmanın gerçek bir tehdit olduğunu belirterek, “Emisyon değerlerini düşürecek adımları şimdiden atmazsak insanlığı daha büyük felaketler bekliyor. Paris İklim Anlaşması küresel ölçekte uygulamaya konulmalı” diye konuştu.

Türkiye tarihinin en geniş çaplı orman yangınlarıyla boğuşuyor. Büyük ölçüde kontrol altına alınan yangınlarda şuana kadar 8 vatandaşımız hayatını kaybetti. 160 bin hektar ormanlık alan yandı. 59 yerleşim yeri boşaltıldı. Küresel iklim değişikliği değerleri 1,5 derece artış seviyesine yaklaşırken, Akdeniz Havzası’nda gerçekleşen hava sıcaklığı değişiminin 2 dereceye ulaştığı belirtiliyor. Yağmur rejiminin değişmesi, yaz aylarında kuraklığın artmasına neden oldu. 40 derecenin üzerine çıkan hava sıcaklıkları, kuraklıkla birleşince orman yangınlarını getirdi.

Devletlerin ve devletler üstü organizasyonların küresel ısınmayı dizginlemek için hızla aksiyon aldığını belirten BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Avrupa Birliği’nin duyurduğu karbon emisyon hedefleri, küresel ısınma etkisini arttırdıkça ‘sıfır emisyon’ hedefine dönüştü. İngiltere ve Japonya’nın sıfır emisyon için duyurduğu ‘yeşil planları’ uygulamaya konuldu. Karbon salımı konusunda karnesi zayıf Çin Halk Cumhuriyeti enerji üretiminde Yenilenebilir kaynakların kullanımı artıracağını duyurdu. Rusya’da termik santrallerin yerini alacak yeni enerji çözümleri konuşuluyor. Küresel iklim değişikliğinin neden olduğu felaketlerin artması devletleri bu konuda adım atmaya zorladı” diye konuştu.

“PARİS İKLİM ANLAŞMASINI UYGULAMAYA KOYMALI”

“Elimizdeki tüm veriler karbon salımı değerlerini düşürmediğimiz takdirde daha büyük felaketlerin kapıda olduğunu gösteriyor” diyen Kadir Örücü, “Paris İklim Anlaşması gibi küresel ısınma ile global ölçekte çözüm üretmeye iten anlaşmalar daha çok ülke tarafından imzalanmalı ve uygulanmalı. Enerji üretiminde ve ulaşımda insanlığı yeni çözümler geliştirmeye iten bu gibi sözleşmeler iklim değişikliğine karşı harekete geçtiğimizi gösteriyor. Ülkemizin de imzacısı olduğu Paris İklim Anlaşması, bir an önce uygulamaya konulmalı. Türkiye yenilenebilir enerji kaynakları açısından zengin bir coğrafyada bulunuyor. Elimizdeki zenginlikleri değerlendirerek, iklim değişikliğinin getireceği felaketlerden korunabiliriz. Bizler bireyler olarak, yaşadığımız çevreyi korumak adına kendi çözümlerimizi geliştirebiliriz. Bu çözümlerin başında enerji tasarrufu geliyor. Kişi başına harcanan enerji birimi azaltıldığında, enerji üretiminde açığa çıkan karbon miktarı da düşüyor. Araçlarımızda dizel gibi kirletici yakıtlar kullanmak yerine, daha çevreci, emisyon değerleri düşük LPG kullanmak da önemli bir adım. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyadaki karbon salımının yüzde 30’una ulaşımda kullanılan yakıtlar neden oluyor” dedi.

2035 SIFIR EMİSYON HEDEFİ NASIL UYGULANACAK?

Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu 2035 ‘sıfır emisyon’ ve 2030 yılı karbon emisyon değerlerinin yüzde 55 azaltılması hedefleri hakkında konuşan Örücü, “Avrupa Birliği sıfır emisyon için gerekli dönüşümü sağlayabilecek altyapıya ve Ar-Ge geçmişine sahip. Ancak gelişmemiş ülkelerde giderek artan ulaşım aracı ihtiyacı, sofistike çözümleri geri plana itiyor. Özellikle bu ülkelerde elektrikli araçlar için gerekli altyapı çalışmaları, fiyatları, bakımı ve lityum bataryalar gibi sürdürebilirliği etkileyecek başlıklarda gerekli adımların atılamayacak olması alternatif yakıtları akla getiriyor. LPG, CNG ve hibrit teknolojileri bu konuda ciddi bir alternatif oluşturabilir. Bu ülkelerin ucuz ve temiz araç ihtiyacını LPG’li araçlar karşılayabilir. Neredeyse 100 yıldır var olan LPG teknolojisi hali hazırda tüm dünyada kullanılıyor. Bu nedenle geniş dağıtım ağına ve ucuz dönüşüm maliyetlerine sahip. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Paneli’ne göre LPG’nin küresel ısınma potansiyeli sıfır olarak belirlendi. Ayrıca LPG’nin hava kirliliğine sebep olan katı parçacıklar (PM) salımı kömüre nazaran 25 kez, dizelden 10 kez ve benzinden yüzde 30 daha az” ifadelerini kullandı.

‘BRC OLARAK BİZ DE SIFIR EMİSYONU HEDEFLİYORUZ’

BRC olarak hedeflerinin ‘net sıfır emisyon’ olduğunu vurgulayan BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Geçtiğimiz Ağustos ayında açıkladığımız Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) raporumuzda ‘net sıfır emisyon’ hedefimizi ortaya koyduk. Sürdürülebilir vizyonumuzun merkezinde karbon ayak izini azaltma taahhüdümüz var. Öncelikli olarak kısa vadede çevreci yakıtların özendirilmesini sağlayacak teknolojilerimizi daha da geliştireceğiz. Uzun vadedeyse tüm gücümüzle net sıfır emisyon hedefimiz için çalışıyoruz” dedi.