Ekonomi-teknoloji haberleri (10.08.2021)

Türkiye Dijital Vergi Dairesi kuruluyor, Yapay zekalı Dijital Vergi Asistanları geliyor

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Ekonomi Reform Paketi kapsamında, ülkemizdeki tüm mükelleflere hizmet verecek ve işlemlerin elektronik şekilde yapılmasını sağlayacak olan “Türkiye Dijital Vergi Dairesi’nin kurulmasına yönelik yasa şekillendi.

Ekonomi reformu çerçevesinde, yatırımcıların önü açılırken vergi düzenlemelerinin sadeleştirilmesi ve dijitalleşen işlemlerle birlikte 24 saat açık vergi dairesi hizmetine geçilmesi hedefleniyor. Dijital Vergi Dairesi’nde, vatandaşlardan gelebilecek olası sorulara yapay zekalı dijital vergi asistanları yanıt verecek ve aynı zamanda vergi dairelerinde vatandaşları bezdiren uygulama farklılıkları ve bürokrasi de sona ermiş olacak.

Vergi mükellefleri, Dijital Vergi Dairesi sayesinde, zaman ve mekan bağımsız, ödemelerini hızlı bir şekilde gerçekleştirebilecek. Ayrıca, vergi iadesi incelemeleri, tebligatlar, tutanaklar, raporlama işlemleri elektronik ortamda hızlı bir şekilde tamamlanabilecek. Yasa ile birlikte vergi işlemlerinde de dijital dönüşüm sağlanacak.

Yasa kapsamında, 850 bin esnaf gelir vergisinden muaf olacak

Türkiye Dijital Vergi Dairesi’nin kurulmasına yönelik yasa çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Çalışmalar kapsamında, 850 bini aşkın esnafın, gelir vergisinden muaf olması ve beyan yükümlülüklerinin kaldırılmasına dair yasal düzenlemenin de Aralık sonunda TBMM’ne sunulması planlanıyor. Buna göre, marangoz, tornacı, çay ocağı işletmecisi, terzi, tamirci, kuaför, tesisatçı gibi basit usulde vergilendirilen esnaflar, gelir vergisinden muaf olurken, beyan yükümlülükleri de kaldırılmış olacaktır.

Vergi sisteminde vatandaş odaklı reform adımları için kolları sıvayan Hazine ve Maliye Bakanlığı, ödeme gücüne göre artan oranda vergilendirmeyi esas alacak. Vergi Usul Kanunu, gönüllü uyumu teşvik edilecek şekilde düzenlenecek.

Aynı zamanda, kamuya süresinde ödenmeyen borçların tek bir idare tarafından tahsil edilmesine yönelik çalışmanın da bu yılın sonuna doğru uygulamaya alınması planlanıyor.

Bir diğer konuda, küresel yatırımcılar için çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları revize ediliyor ve birden fazla ülkeyi ilgilendiren vergisel sorunların çözümünde diğer ülkelerle birlikte “karşılıklı anlaşma yöntemi” kullanılacak.

e-Belge ile başlayan dijital dönüşüm süreci, Türkiye Dijital Vergi Dairesi ile devam edecek

Türkiye’de, 2014 yılı Nisan ayında, zorunluluğu bulunan işletmelerin e-Fatura uygulamasına geçmesiyle başlayan e-Dönüşüm süreci, aradan geçen 7 yılda global ölçekte başarıya imza atarak, önemli bir yol aldı. 2021 yılı Haziran ayı itibariyle, ülkemizde e-Fatura kullanan firma sayısı 427 bine ulaştı. Elektronik belge kullanımı ve elektronik defter kullanımının kademeli olarak yaygınlaştırılmasıyla, vergi kayıplarının azaltılması hedefleniyor ve sürecin Haziran 2022’ye kadar tamamlanması planlanıyor.

2020 yılında, Marmara Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Öztemel’in önderliğinde UyumAkademi’de başlatılan yapay zeka eğitim serileri büyük ilgi gördü. Bu serilere katılan dinleyiciler, yapay zeka ile ilgili bilgilenirken, merak ettikleri soruların cevaplarını da öğrenme şansını yakaladılar. Yapay zeka çözüm ve ürünleri hayatımızın her alanında kullanarak operasyonel iş yükünü azalıyor, verimliliğimiz artıyor.

25 yıldır iş dünyasının dijital dönüşümüne yenilikçi yaklaşımlar ve akılcı iş modelleri ile rehberlik eden Uyumsoft, yapay zekanın kullanıldığı çözümlere yaptığı yatırımları sürdürüyor. 50 binin üzerindeki yerli ve global müşterisinin uçtan uca dijital dönüşümünü sağlayan Uyumsoft AŞ’nin ürün ailesinde; Kobiler için ekoTicari ve ekoCari (Ön Muhasebe Programı) ile e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-Defter, e-İrsaliye ve diğer tüm e-Belgeler) uygulamalarının yanı sıra; Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (bulut, mobil), Müşteri İlişkileri Yönetimi uyumCRM (bulut, mobil), İnsan Kaynakları Yönetimi uyumHRM (bulut, mobil), Ticari Paket Yazılımlar, ekoHR, ekoSMMM (Mali Müşavir Yazılımı), Banka Bakiyem, uyumYEDEK, uyumİYS dahil 30’u aşkın yazılım ürünü bulunuyor.

Alerjik bünyelere özel sorbeler

Büyük küçük herkesin dört mevsim severek tükettiği tatlıların başında gelen dondurmalar, içimizi serinletirken lezzetiyle de damaklarımızı fethediyor. Hemen herkesin en sevdiği tatlılar arasında yer alan dondurma, alerjik bir bünyeye sahip olanlar içinse dikkatli tüketilmesi gereken gıdalar arasında bulunuyor. Bu noktada yüzde yüz meyve bazlı sorbe dondurmaları ile Serez Dondurmacısı, süt alerjisi ve intoleransı olanları dondurmanın karşı konulmaz lezzetinden mahrum bırakmıyor.

“Ne yiyorsak onu sunarız” mottosu ile onlarca farklı ve doğal tattaki ürünüyle her türlü damak zevkine hitap eden Serez Dondurmacısı, alerjik bir bünyeye sahip olup özel beslenme programı uygulayan dondurma severleri de unutmuyor. Ürettiği yüzde 100 meyve bazlı sorbe çeşitleri sayesinde alerji nedeniyle dondurmadan uzak duranlara lezzetli alternatifler sunuyor.

Yüzde 100 meyve bazlı sorbeler alerjik bünyelere birebir

Serez Dondurmacısı’nın süt ve süt ürünü içermeyen yüzde 100 meyve bazlı sorbe çeşitleri de süte alerjisi ve intoleransı olanların tercih ettiği lezzetler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Yüzde 83 bitter çikolatalı sorbe, Bodrum mandalina, limon, çilek, karadut, vişne, frambuaz, Alaçatı, kavun ve dört mevsim Serez Dondurmacısı’nın sorbe çeşitlerini oluşturuyor. Sorbelerin renk, tat, aroma ve lezzeti ise Türkiye’nin farklı bölgelerinde yetişen tamamen doğal meyvelerden geliyor.

Tüm şubelerde alerjen cetveli var

Serez Dondurmacısı’nın her şubesinde alerjen cetveli ve besin değeri tablosu bulunuyor. Tüketiciler dilerlerse bu tabloya bakarak kendileri için en doğru dondurmayı seçebiliyor. Birbirinden lezzetli Serez Dondurmacısı ürünlerine; İstanbul’da Kartal, Maltepe, Bostancı, Acıbadem, Kozyatağı, Ataşehir ve Bakırköy şubelerinin yanı sıra www.serezdondurmacisi.com, GetirYemek ve Yemeksepeti uygulamasından ulaşılabiliyor. Serez Dondurmacısı web sitesinden verilen siparişler için Türkiye’nin dört bir yanına gönderim yapılıyor.

Zoom: Çalışma hayatının yeni dönemi “güven ve teknoloji” üzerine inşa ediliyor

Güvenilir bağlantı, gerçek zamanlı iş birliği ve yenilikçi özellikleri sayesinde Zoom, çalışanların uzaktan ya da ofisten verimli bir şekilde çalışabilmeleri için sunduğu teknolojilerle çalışma hayatının yeni döneminde kritik öneme sahip karşılıklı güven duygusunu geliştirmeye yardımcı oluyor.

Pandeminin başından beri birçok sektörde işlerin uzaktan yapılarak devam ettiği çalışma hayatında yeni dönemin nasıl olacağı herkesin merak ettiği bir konu. Uzman isimler salgın sonrası için fiziksel ofis yapılanmaları ve ofis içi çalışma düzeni konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Peki hâlâ belirsizliklerle dolu bu konuda herkese uyan bir yaklaşım hayata geçirilebilir mi? Bu tam anlamıyla mümkün olmasa da salgın sonrası için öngörülen hibrit çalışma düzeninde üretkenliği ve verimliliği artırma adına yapılacak şeyler var. Pandemi döneminde uzaktan çalışan profesyonellerin hayatını kolaylaştıran Zoom, sunduğu Zoom Rooms gibi yenilikçi çözümlerle şirketlerin ofislere güvenle geri dönmelerine ve iş gücünü her yerde sürdürülebilir kılmalarına yardımcı oluyor.

Zoom’dan çalışmanın yeni normaline dair iç görüler

Pandemi sonra ofislere fiziksel olarak dönüşün nasıl olacağı çok tartışılan bir konu. Tüm sektör bu konuda hâlâ araştırmaya, deneyimlemeye ve öğrenmeye devam ediyor. Bununla birlikte Zoom’un elinde tüm iş dünyasının işine yarayacak çok fazla iç görü var.

Geçtiğimiz 1,5 yıl süresince dünyanın dört bir yanındaki çalışanlar, salgın nedeniyle ortaya çıkan benzersiz koşullara, yeni zorluklara ve hızlı dönüşüme göğüs gerdi ve birçoğu Zoom platformunu kullanarak bunu başarıyla gerçekleştirdi.

Bu dönemin en önemli çıktılarının başında çalışanlar için artık en önemli önceliklerden birinin esneklik olması geliyor. Örneğin Zoom tarafından Zoom kullanıcıları arasında yapılan bir ankete göre çalışanların sadece %1’i ofiste tam zamanlı çalışmak istediğini ifade ediyor. Aynı ankete göre çalışanların yarısının tercihi hibrit çalışma iken, dörtte birinin tercihi ise evden tam zamanlı çalışmak. Çalışanların geri kalanının evden tam zamanlı çalıştığını belirtelim.

Pandemi döneminde çalışanların işlerini uzun süre evden başarıyla yapmaya devam etmesi, işverenlerin bundan sonraki süreçte çalışma modelinin nasıl olacağına dair yaklaşımlarında dikkate almaları gereken bir durum. Artık çalışma hayatında neyin mümkün olduğunu biliyoruz, bu nedenle çalışanların pandemi sonrası çalışma hayatının yeni döneminde önem verdiği konuları ve ihtiyaçlarını belirlemek için çalışan ve işveren arasında daha güçlü bir iletişim olması şart.

Karşılıklı güven inşa etmek

Çalışanlarını sürekli olarak ofise dönüş planlamalarına dahil eden ve potansiyel durumlarla ilgili endişelerini ifade etmeleri için güvenli bir alan yaratmayı ilke edinen Zoom, kurumlara kendi ekiplerinde bu güveni yaratabilmeleri konusunda şunları tavsiye ediyor.

· Çalışanlarınız ile iletişimde tutarlı ve şeffaf olun. İki haftada bir herkesin katılımıyla gerçekleştirdiği toplantılarda Zoom çalışanlarını potansiyel planlar hakkında düzenli olarak bilgilendiriyor.

· Çalışanların ihtiyaçları doğrultusunda hareket edin. Çalışanların ofise kaç gün gelmek istediklerini, yüz yüze ve uzaktan hangi aktiviteleri tercih edeceklerini ve diğer gereksinimleri öğrenin.

· Çalışanlarınızı dinleyin. Görüşlerine değer verdiğinizi, endişelerini anladığınızı ve yaklaşımınızı yönlendirmenize yardımcı olmalarına izin verdiğinizi gösterin.

· Çalışanlarınıza karşı samimi davranın. Şirketin gelecekteki çalışma biçimini belirlemenin zor ve karmaşık bir konu olduğunu ve bazı şeylerin denenerek öğrenebileceği konusunda çalışanlarınıza samimi olun. Bu yaklaşım çalışanların fiziksel ofislere dönüş ve bu konuda atılacak adımlarla ilgili belirsizlikleri daha iyi anlamalarına yardımcı olacak.

Ofisler, Zoom’un hibrit çalışma yaklaşımın bileşenlerinden biri

Zoom platformu, sektördeki 10 yıllık deneyiminin en zorlu döneminde kendi uzaktan çalışan ekiplerinin müşterilerine başarılı bir şekilde destek vermesini sağlayan video, telefon, sohbet, oda ve etkinlik çözümleri sunuyor. Şirket, bu başarılı süreci göz önünde bulundurarak fiziksel ofislere dönüş konusunda acele etmiyor. Bu noktada Zoom, uzaktan ve ofis içi çalışmayı bir araya getiren hibrit bir çalışma modeli tasarlıyor. Şirket bu konuda kesin kararlar almadan önce denemelere devam ediyor.

Zoom Avustralya Sidney’deki ofisini bu yaz açtı. Ancak bölgedeki salgın riski nedeniyle kısa süre sonra geçici olarak kapattı. Güvenli olduğunda Sidney ofisini yeniden açmayı planlıyor. Salgın ile ilgili olumsuz tablo yeni bir ofis açma planlarını erteleyebilir. Bu konuda ihtiyatlı davranan şirket, ofisleri, karma bir yaklaşımın bileşenlerinden biri olarak görüyor.

Zoom Rooms hibrit çalışmaya ‘güven ve teknoloji’yi dahil ediyor

Öte yandan çalışanlar fiziksel ofislere dönüş konusunda, işverenlerinin kendi güvenliklerini ve esenliklerini önemsediğinden emin olmak istiyor. İşverenler ise çalışanlarının ofis dışında uzaktan çalışırken de yüksek performans gösterebileceklerine inanmak istiyor. Bu noktada teknoloji her iki tarafın da içini rahatlatacak en doğru araç.

Zoom hem yüz yüze hem de uzaktan çalışanlar için kapsayıcı bir deneyim yaratmak üzere tasarladığı Akıllı Galeri gibi özelliklere sahip Zoom Rooms platformu ile hem çalışanları hem de işverenleri memnun edecek hibrit çalışma modeline önemli bir katkı sağlıyor. Şirket, Zoom Rooms çözümü ile şirketlerin çalışan sağlığı ve güvenliğini stratejilerinin merkezine koymasına olanak tanıyor.

Zoom’un çalışmanın geleceği konusundaki vizyonu ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için Zoom COO’su Aparna Bawa’nın Protocol platformunun YouTube kanalında yer alan söyleşiyi buradan izleyebilirsiniz. Şirketin web sitesinden Zoom dünyasındaki hibrit çalışma ile ilgili en güncel bilgileri edinebilir ve Building Forward web semineri serisindeki yaklaşan etkinliklere göz atabilirsiniz.

20 bin kerevet kuru incir üreticilerine dağıtıldı

Türkiye’ye yıllık 250 milyon dolar döviz kazandıran, cennet meyvesi kuru incirin kalitesini artırmak, aflatoksin ve okratoksin oluşumunu önlemek için Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği seferber oldu.

Egeli ihracatçılar, kuru incirin ihraç pazarlarından aflatoksin ve okratoksin nedeniyle geri dönmemesi adına Aydın ve İzmir’de üretim bölgelerinde 20 bin incir kurutma kereveti dağıtırken, 16 bin adet ekşilik böceği çekici yem tuzağı, 650 bin adet ilek filesi ve 5 bin 300 adet hasat filesi dağıttı.

Türkiye’nin kuru incir üretim ve ihracatında dünya lideri olduğuna işaret eden Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, kuru incirde 2021/22 sezonuna hızla yaklaşıldığını, kuru incirde kalitenin üst seviyede olması adına uzun yıllardır olanaklarını seferber ettiklerini, kerevet, ekşilik böceği çekici yem tuzağı, ilek filesi ve hasat filesi için 1,6 milyon TL’lik bütçe kullandıklarını kaydetti.

Türkiye’nin 2020/21 sezonuna 85 bin ton rekolte tahmini ve 60 bin ton kuru incir ihracat hedefiyle girdiği bilgisini veren Celep, “Kuru incir ihraç sezonunun başladığı 30 Eylül 2020 tarihinden 7 Ağustos 2021 tarihine kadar geçen sürede 64 bin 747 ton kuru incir ihracatı karşılığı 233 milyon 293 bin dolar döviz geliri elde ettik. Kuru incir rekoltemiz 2019-20 sezonuna göre 5 bin ton düşük olsa da kuru incir ihracatımız miktar bazında 2019-20 sezonundaki seviyeyi koruduğu gibi döviz gelirimiz yüzde 4 artış gösterdi. 2020/21 sezonunu 250 milyon dolar ihracatla kapatmayı hedefliyoruz. Miktar bazında da 67-68 bin ton aralığını yakalayacağız. Hedeflerimizi aşacağız. Bu başarıda kaliteli kuru incir üretimi adına yaptığımız çalışmaların payı büyük” diye konuştu.

Kurutma kerevetlerini, kuru incir üretiminin yapıldığı Aydın ve İzmir’de rekolte miktarlarına göre Tarım ve Orman İl ve İlçe Müdürlükleri koordinasyonunda üreticilerin Çiftçi Kayıt Sistemi kayıtlarına göre dağıttıklarını anlatan Başkan Celep, İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri yetkililerine katkılarından dolayı teşekkür etti.

Almanya, Fransa ve ABD kuru incir ihracatında ilk üç ülke

2020/21 sezonunda Türkiye’den en çok incir ihraç edilen ülkeler Almanya, Fransa ve ABD oldu. Türkiye’den üç ülkeye de 33’er milyon dolarlık kuru incir gönderildi. 3 ülke kuru incirimizin yüzde 43’ünü talep etti.

Türkiye’den 113 ülkeye kuru incir ihraç edilirken ön çıkan diğer ülkeler 11 milyon dolarla Hollanda, 9,7 milyon dolarla Kanada, 8 milyon dolarla Japonya, 7 milyon dolarla İngiltere oldu.