Ekonomi-teknoloji haberleri (10.012.2022)

BAKAN KARAİSMAİLOĞLU:ESERLERİMİZ TÜRKİYE YÜZYILININ İŞARET FİŞEĞİ OLACAK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Gebze OSB-Darıca Sahil Metro Hattı çalışmalarının hızla ilerlediğini belirterek, metro hattında 2 TBM ile başlatılan 6 bin 830 metrelik TBM kazılarının aralıksız çalışmayla 18 ay gibi rekor sürede bitirildiğini duyurdu.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Gebze OSB-Darıca Sahil Metro Hattı ile ilgili açıklama yaptı. Türkiye genelinde 12 ilde toplam 811,4 kilometre şehir içi raylı sistem hattının hizmet verdiğini kaydeden Karaismailoğlu, bunun 312,2 kilometresinin Bakanlık tarafından işletildiğine işaret etti.
Şu anda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapımı devam eden 11 proje bulunduğuna vurgu yapan Karaismailoğlu, toplam 147,3 kilometre uzunluğunda raylı sistem hattında inşaatın devam ettiğini ifade etti.
15,4 KM UZUNLUĞUNDAKİ HATTIN TÜNEL KAZILARINI TAMAMLADIK
Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, bu projelerden birinin de Gebze OSB-Darıca Sahil Metro Hattı olduğuna dikkat çekti ve şöyle devam etti:
“14 Haziran 2021’de Gebze OSB-Darıca Sahil Metro Hattımızda 2 TBM ile başlattığımız 6 bin 830 metrelik TBM kazılarını, aralıksız çalışmayla, 18 ay gibi rekor sürede bitirdik. Hattımızda 15,4 kilometre uzunluğundaki tünel kazılarını tamamladık. Proje ile Gebze Organize Sanayi Bölgesi ve Gebze-Darıca ilçeleri arasındaki karayolu bağlantısına alternatif bir tercih oluşturarak ulaşım ağını geliştireceğiz. Metro hattı Gebze Gar İstasyonu ile Marmaray’ın Gebze İstasyonu’na ve Adliye İstasyonu ile Sabiha Gökçen Metro hattına entegre olacaktır.”
EKONOMİK KAZANÇ 2.7 MİLYAR EURO OLACAK
Ulaşımın hızlı, konforlu ve güvenli olmasının yanında ekonomiye de katkı sağlayacağının altını çizen Karaismailoğlu, “Metro Hattının tamamlanmasıyla 2022-2047 yılları arasındaki karayolu bakım ve işletme kazancı 356 milyon Euro, trafik kazalarının engellenmesi sonucu elde edilen kazancı 7,5 milyon Euro, dışsal fayda (hava kirliliği, iklim değişikliği, gürültü, doğa ve yeşil arazi maliyeti, biyolojik çeşitlilik, toprak ve su kirliliği) 9,5 milyon Euro, zaman kazancı 2.3 milyar euro olmak üzere metro hattının 25 yıllık vizyonda toplam ekonomik kazancı 2.7 milyar euro olacak. Hatta kullanılacak trenlerde de yüzde 60 yerlilik şartı getirirken, trenler tam sürücüsüz olarak modern teknolojiye uygun tasarlanacak. Ayrıca sözleşme kapsamında, OSB İstasyonu’nun yaklaşık 1 kilometre kuzeyinde, toplam 92 bin 984 metrekare alan üzerinde 17 adet metro aracı kapasiteli depo ve bakım alanı da inşa ediliyor” ifadelerini kullandı.
VERDİĞİMİZ SÖZLERİ BİRER BİRER YERİNE GETİRİYORUZ
Son bir yılda mega projelerin açılışına imza attıklarını belirten Karaismailoğlu, “Çanakkale Köprüsü, Rize-Artvin Havalimanı, Pendik-Sabiha Gökçen Metro hattı, Gaziray, Eğiste Viyadüğü gibi daha nice dev projelerimizi vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Verdiğimiz sözleri birer birer yerine getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz. 2023 yılı ise Cumhuriyet’imizin 100. kuruluş yıl dönümü olmasının yanı sıra, 20 senedir inşa ettiğimiz dev eserlerle Türkiye’mizin geleceğinin, Türkiye Yüzyılı’nın işaret fişeği olacak” dedi.

GDO’suz Pamuk A.Ş.’nin ağı güçleniyor

Orta Anadolu ve Söktaş Tekstil GDO’suz Türk Pamuğu Markası sertifikalarını aldı

GMO Free Turkish Cotton Markasının tanıtımının yapılması amacıyla GDO’suz Pamuk A.Ş., İzmir Ticaret Borsası, Ulusal Pamuk Konseyi, İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği ve Ege İhracatçı Birlikleri iş birliğinde, 09 Aralık Cuma günü, tüm pamuk sektör paydaşlarının katılımıyla lansman toplantısı gerçekleştirildi. “GMO FREE Turkish Cotton” projesi ile ülkemiz pamuklarının ve pamuktan üretilen asıl ve yan ürünlerimizin markalaşması ve sürdürülebilir pamuk üretiminin desteklenmesi hedefleniyor.

Açılış Konuşmalarını GDO’suz Pamuk A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Barış Kocagöz, Orta Anadolu Satış, Pazarlama, Ürge, Arge, Sürdürülebilirlik ve Operasyon Direktörü Sedef Uncu Akı ve Söktaş İplik Müdürü Akif Değirmendere’nin gerçekleştirdiği lansman kapsamında “GDO’suz Türk Pamuğu Markasının Türk Tekstili ve Pamuk Üretimi için Önemi” ve “Sürdürülebilir Marka ve Üretimde GDO’suz Pamuğun Yeri” konulu iki oturum gerçekleştirildi.

İzmir Ticaret Borsası, Ulusal Pamuk Konseyi ve İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin iş birliği ile GMO FREE Turkish Cotton ibaresinin Garanti Markasının olarak tescil edildiğini ve markayı yönetmek için GDO’suz Pamuk A.Ş.’nin kurularak tüm sistemin Türk tekstil ve konfeksiyon ürünlerinde bu sürdürülebilir markayı taşımaya hazır hale getirildiğini belirten Barış Kocagöz, “Bu değerli projeyi alıp ürünlerine marka yapmayı görev bilen ve aldıkları bayrağı Türk tekstili adına en iyi noktalara taşıyacaklarına inandığımız Orta Anadolu Tekstil ve Söktaş Tekstil’i kurumum ve ülkem adına tebrik ediyorum. Gösterdikleri öncülük ülkemiz tekstil sanayisinin lider kuruluşlarından beklenen öncülüktür.” dedi.

Lansman kapsamında “GDO’suz Türk Pamuğu Markasının Türk Tekstili ve Pamuk Üretimi için Önemi” konulu ilk oturumun moderatörlüğünü üstlenen Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık, “Bugün itibarıyla markamızda yeni bir aşamaya gelmiş durumdayız. Türkiye’de üretim yapan büyük tekstil firmalarından Orta Anadolu ve Söktaş’ın markamız sertifikasını almış olmaları bizlere büyük güç kattı. Bundan sonra ise markamızın izlenebilirliğini güçlendirmek için tohumdan başlayarak üretim parseli, çiftçi ve çırçır aşamalarının şeffaf bir şekilde sürece dahil edilmesi gerekiyor. Bununla ilgili olarak bakanlıkların bizlere verdiği destek ve yol göstericilik 2023 yılında amacımıza ulaşmamızı kolaylaştıracak. 2023 yılı ile birlikte büyüme sürecimizi başlatmış olacağız.” ifadelerini kullandı.

İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, GMO Free Turkish Cotton markasının hem pamuğun kendi özelliklerine hem de üretim süreçlerinin sürdürülebilirliğine odaklanması açısından oldukça avantajlı olduğunu dile getirerek, “Dünyada önemli pamuk üreticisiyiz. Tekstil ve konfeksiyon sanayimiz de büyük bir üretim potansiyeline sahip. Bu potansiyeli GDO’suz Türk Pamuğu markamız ile desteklediğimizde hem pamuk üretimimizin hem de sanayimizin rekabet gücüne orta ve uzun dönemde önemli katkı sağlamış olacağımıza inanıyorum. Yeter ki sektörün tüm paydaşları projeyi sahiplenerek, destek olsun. Ayrıca, markamızın sadece tekstil ve konfeksiyon sektörü açısından değil, pamuk çekirdeğinden elde edilen yağ ve yem sanayi için de büyük önem taşıdığını belirtmek isterim. Standardımız bu ürünlerin belgelendirilmesini de kapsıyor.” diye konuştu.

Oturumda konuşan ve insanlığın 2. Sanayi Devrimi sonrasında dünya eko sistemine büyük zararlar verdiğine işaret eden Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Tabiatı bozduk, kurtarmaya çalışıyoruz” tespitinde bulundu ve “Son kullanıcıların talep edecekleri ve güvendikleri bir marka olmak çok önemli. Eskiden ne kadar üretildiğini tartışırdık. Daha fazlasını üretmeye çalışırdık. Bunlar arazilerin üzerinin ilaçla kaplanmasına sebep oldu. O araziden geçen suyu kullanamaz hale geldik. Bu hem sürdürülebilirliğe hem de tabiata aykırı. Şimdi de bozduğumuz doğayı kurtarmaya çalışıyoruz. Bilinçli firmaların uyguladığı gibi ne kadar çok üretim yapıldığı değil, ne kıymette üretim yapıldığı önemli. Bunun için de var olan potansiyelimizi GDO’suz pamuğumuzu markalaştırarak başladığımız bu önemli yolculukta daha işin başındayız ancak içini doldurarak değer kazandırıp, firmalarla da beraber hareket ederek sürdürülebilirliğini sağlayacağız. Benzer standartların yolculuğunda olduğu gibi markaların talep etmesi sağlanarak elde edilen katma değeri sonuna kadar dağıtmamız lazım. Bu anlamda GMOFree Turkish Cotton markası önemli bir adım ve birlikte uluslararası boyutta tanıtımı yapılarak markanın değerini yükseltmemiz gerekiyor.” dedi.

GMO Free Turkish Cotton projesinin Türk tekstil sektörünün sürdürülebilirlik alanında yaptığı atılımların en önemlilerinden birisi olduğunu belirten İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Üyesi M. Zekeriya Tanrıverdi ise “GMO FREE Turkish Cotton” garanti markasını tüm sektörün kullanımına sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Dünya üzerinde ağırlıkla Türkiye, İspanya ve Yunanistan’da üretilen GDO’suz pamuk, Türkiye’de yıllık 800 bin ton seviyesinde; Yunanistan’da yaklaşık 200 bin ton; İspanya’da ise 20 bin ton civarında üretiliyor. Dünyanın en büyük GDO’suz pamuk üreticisi olan Türkiye’nin GDO’suz ürettiği pamuğun tanıtımı hem çevre sağlığı hem tarım sektörünün gelişmesi hem de Türkiye markası algısının yükseltilmesinde önemli bir faktör. İzmir Ticaret Borsası ve Ulusal Pamuk Konseyi paydaşlarımızla birlikte projemizdeki nihai amacımız küresel pazarlarda tekstil ve hazır giyim ürünlerimizin sürdürülebilir, kurumsal sosyal sorumluluk ilkelerine uygun, izlenebilir, şeffaf bir yapıya sahip olduğunu göstermek ve sektörümüzün katma değerini artırmaktır.” dedi.

Sedef Uncu Akı ise “Orta Anadolu olarak GDO’suz Türk Pamuğu (GMO Free Turkish Cotton) sertifikasına sahip ilk denim üreticisi olmanın gururunu yaşıyoruz. Denimde sürdürülebilir uygulamaların ilerlemesi ve sektörümüzde Türkiye’nin dünya çapında söz sahibi olmasına katkıları olan bir denim firması olarak inancımız odur ki GMO Free Turkish Cotton Sistemi ile yerli hammadde ve üretimi desteklerken net pozitif bir denim ekosistemi yaratma misyonumuz daha da güçlenecektir.” diye konuştu.

Söktaş İplik Müdürü Akif Değirmendere de “Söktaş Tekstil olarak sürdürebilirlik ile ilgili çalışmalarımıza uzun yıllardır devam ediyoruz ve bu çalışmalarımızın içerisinde ana ham maddemiz olan pamuğun sürdürülebilir olması çok büyük önem arz etmekte. Müşterilerimizin de pamuk üretiminin sürdürülebilirliği ile ilgili talepleri gün geçtikçe artış gösteriyor. Bu bağlamda, önce organik pamuk kullanmaya başlayarak, daha sonrasında iyi tarım uygulamaları ile desteklenen BCI programına dahil olarak üretimlerimizde kullanılan pamuk lifinin daha sürdürülebilir olmasına destek verdik. Son üç senedir kendi tarlalarımızda, rejeneratif tarım tekniklerini kullanarak kendi rejeneratif pamuğumuzu yetiştiriyoruz. Yaptığımız tüm çalışmalar ile pamuk üretiminin daha sürdürülebilir hale gelmesine katkıda bulunuyoruz. Pamuk üretiminde oluşan çevresel etkilerin azaltılması adına güzel sonuçlar aldık ve bu sonuçları izlemeye devam ediyoruz. Sürdürülebilir hammadde konusunda yeni bir standart olan GDO’suz Türk Pamuğu standardını destekleyerek sertifikasyonunu almış bulunmaktayız. Bundan sonra sürdürülebilir Türk pamuğunun gelişimi adına yapılacak olan tüm çalışmalara destek vereceğiz. GDO’suz Türk Pamuğu standardının ve sertifikasyonun tekstil sektörümüze hayırlı olmasını diliyoruz.” diye konuştu.

 İlk oturumun ardından GDO’suz Pamuk A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Barış Kocagöz’ün moderasyonunda gerçekleşen “Sürdürülebilir Marka ve Üretimde GDO’suz Pamuğun Yeri” konulu 2. oturumda ise Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık, Ege Hazır Giyim ve Konf. İhr. Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, Ege Tekstil ve Ham. İhr. Birl. Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir Ticaret Borsası Meclis Üyesi Tolga Uskuç, Orta Anadolu Satış, Paz., Ürge, Arge, Sürd. ve Opr. Direktörü Sedef Uncu Akı ve Sun Grup Ürün Geliştirme ve Tasarım Müdürü Hatice Ateş GDO’suz pamuğun sürdürülebilir marka ve üretim için önemi, markalara sağladığı avantajlar ve üretim süreçlerindeki rolüne değindi.

Kuru meyve sektöründen Ar-Ge ve inovasyon mesaisi

Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından finanse edilen Türkiye’nin en büyük gıda Ar-Ge ve inovasyon projesi INNOFOOD Projesi kapsamında, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçılar Birliği ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi öncülüğünde kurulan Türkiye Gıda İnovasyon Platformu-TÜGİP işbirliğinde “Türkiye’de Kurutulmuş Meyveler Sektörü ve Geleceği Çalıştayı” düzenlendi.

Türk kuru meyve sektörü; üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu besleyici değeri yüksek süper gıdalar çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir ve kuru kayısı başta olmak üzere kuru meyvede Ar-Ge ve inovasyon stratejilerini belirledi.

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Kuru meyve sektörü geçmişten bugüne kadar çok şeyi başardı. Sürdürülebilirlik artık dünyanın en önemli gündem maddesi. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ilan etti. Biz bütün paydaşlarımızla üniversitelerimizle, zirai mücadele kuruluşları, oda ve borsalarımız ile 30 yıl boyunca çok güzel çalışmalar yaptık. Enstitülerimiz 50-60 yıla dayanıyor. Başta çekirdeksiz kuru üzümde üretim ve ihracatta dünyada lider konumdayız. İncirde 10-15 bin tonlardan 100 bin tonlara geldik. Kayısı da ayrı bir başarı öyküsü. 20-25 tondan 100 bin tonların üzerine çıktık. Bütün dünyaya sağlıklı ürün gönderiyoruz. Ana prensibimiz insanlığa bu sağlıklı ürünü en iyi şekilde sunmak.” dedi.

EİB bünyesindeki Tarım Birlikleri TÜBİTAK ile yeni işbirliğine hazırlanıyor

Işık, “Artık yeni bir dönem başlıyor. İnovasyon ve Ar-Ge çalışmalarımızı TÜBİTAK ile birlikte yaparak ülkemizi dünyada farklı bir noktaya taşıyacağız. EİB olarak bu süreci başlatıyoruz. Sadece kuru meyvede değil bütün Tarım Birliklerimizle bunu gerçekleştirmek istiyoruz. Bütün ülkeler Ar-Ge inovasyon çalışmalarına çok fazla devlet desteği veriyor. Bu destekten faydalanmayı bilmemiz gerekiyor. Bütün kurumlarımız bir araya getirip üniversitelerimizle iç bünyemizdeki projeleri gerçekleştireceğiz sonra küresel projelerden pay alacağız. Hiçbir altyapı kendiliğinden gelişmez.” diye konuştu.

AB’nin 27 milyon euro bütçeyle fonladığı Ar-Ge Projesi

Cesarettin Alaşalvar, TÜBİTAK öncülüğünde oluşturulan Türkiye’nin en büyük gıda AR-GE ve inovasyon projesi INNOFOOD hakkında da bilgiler verdi.

“Gıda Sektörünün Bölgesel Rekabet Gücünün Artırılması için Araştırma ve İnovasyon Tesislerinin Geliştirilmesini kapsayan INNOFOOD Projesi, AB’nin 27 milyon euro bütçeyle fonladığı Ar-Ge Projesi. Avrupa Birliği’nin ve ülkemizin ortak katkısıyla 27 milyon Euro’luk çok büyük bir fon hem altyapı, hem de teknik kapasite ve yetkinlik geliştirmeye yönelik faaliyetlerle sektörün hizmetine sunuluyor. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Yaşam Bilimleri öncülüğünde gerçekleştirilen, Türkiye’nin en büyük gıda Ar-Ge ve inovasyon projesi olan INNOFOOD Proje’si kapsamında Gebze’de kurulan “Gıda İnovasyon Merkezi”, gıda sektörünün ihtiyaç duyduğu Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına imkan tanıyor. 200 ileri teknolojili makine ve ekipman, 9 pilot işleme tesisi, 84 modern laboratuvar cihazı, 5 bin 800 metrekare kapalı alana sahip olan Gıda İnovasyon Merkezi’nin, gıda ve içecek sektöründe katma değerli üretimin merkezi olması bekleniyor.”

Türkiye’nin ilk ve tek gıda temalı gıda inovasyon kuluçka merkezi

Alaşalvar, “Gıda İnovasyon Merkezi geliştirilecek gıda ürünleri için 9 ayrı pilot ölçekli işleme hattı ve çok farklı analizin yapılabileceği Gıda Araştırma Laboratuvarları ile ülkemizin en kapsamlı Ar-Ge çalışmalarına imkan veren merkezi konumunda. Gıda İnovasyon Merkezi aynı zamanda Türkiye’nin ilk ve tek gıda temalı gıda inovasyon kuluçka merkezine sahip. INNOFOOD Projesi, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti mali iş birliği çerçevesinde finanse edilen ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı altında hayata geçiriliyor.” dedi.

Türkiye dünya lideri olduğu ürünlerde Ar-Ge’de de lider olmalı

TÜBİTAK MAM Başkan Danışmanı ve INNOFOOD Proje Koordinatörü Doç. Dr. Cesarettin Alaşalvar, INNOFOOD Projenin en önemli çıktılarından biri olan TÜGİP’in tüm gıda ve içecek sektörünün bir araya geldiği bir iletişim ağı olduğunu belirtti.

“Dünya lideri olduğumuz kuru meyvelerde AR-GE anlamında da lider olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda TÜGİP, firmaların ürün ve fikirlerini hayata geçirmeleri, inovasyon ve AR-GE maliyetlerini azaltmaları ve işbirliğinin gücünden yararlanmaları için tek bir kaynaktan birlikte geliştirme ve birlikte başarma yaklaşımıyla bütünsel çözümler sunuyor. Türkiye Gıda İnovasyon Platformu ülkemiz gıda sanayisi için birlikte çalışmayı kültüre dönüştürecek oldukça önemli bir potansiyel barındırıyor. Birlikten güç doğar mantığıyla burayı özel sektörün hizmetine açtık. Gıda ve içecek sektörü ile beraber yeni ürünler geliştireceğiz. Ülkemize katma değer yaratacağız.”

Kuru Meyve Çalıştayı; Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Işık, Türkiye Kuru Meyve Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Birol Celep, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, kuru meyve ihracatçısı firmalar, Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı temsilcileri, merkez ve taşra teşkilatından yetkililer, Üniversite, Araştırma Enstitüleri, Ticaret Borsaları, Ziraat Odalarının temsilcileri ve sektörün tüm paydaşlarının katılımıyla gerçekleşti.

TÜGİP’in kapsamlı teknoloji, inovasyon ve iş geliştirme hizmetleri hakkında daha fazla bilgi için, https://tugip.org.tr

Kuru Meyve Üretiminde Araştırma Sonuçları ve İklim Değişikliği konulu ilk panelin moderasyonunu Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet ALTINDİŞLİ yaptı.

Aydın İncir Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Birgül ERTAN Kuru İncir Üretiminde Araştırma Sonuçlarını, Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Selçuk KARABAT Kuru Üzüm Üretiminde Araştırma Sonuçlarını, Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsünden Gıda Yüksek Mühendisi Yüksel SARITEPE Kuru Kayısı Üretiminde Araştırma Sonuçlarını, TÜBİTAK MAM Yaşam Bilimleri Araştırmacısı Ceyda Pembeci KODOLBAŞ MycoTWIN AB Projesi ve Kuru Meyveler Değer Zincirinde Mikotoksinle Mücadeleyi, Create4Clima Proje Koordinatörü Doç. Dr. Gökşen ÇAPAR, İklim değişikliğinin su kaynakları ve tarımsal/bitkisel üretim üzerine etkileri – CREATE AB Projesini anlattı.

Kuru Meyve Sektöründe Yeni Ürünler ve Gelecek Beklentisi konulu ikinci panelin moderasyonunu ise TÜGİP Gıda Sanayi Koordinatörü Haliç Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet PALA yaptı.

TÜBİTAK MAM Yaşam Bilimleri Araştırmacı Dr. Banu BAHAR, Yüksek Kalitede Meyve-Sebze Kurutma ve Rekabet Gücü Yüksek Yenilikçi Ürünlerin Üretimine Yönelik Teknolojilerin Geliştirilmesi, Ekolojik Tarım Organizasyonu Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy Kurutulmuş Meyve Depo Zararlılarının Önlenmesi için Alternatif Uygulamalar, K.F.C Gıda Firmasından Gözde Karabulut Kurutulmuş Meyve Sektöründe Yeni Trendler, Farmhood Firmasından Selin Arslan Dondurarak Kurutma ile Sağlıklı Atıştırmalık Üretimi, Sürdürülebilirlik ve Dış Ticaret Uzmanı Dr. Meral GÜNDÜZ Yeşil Mutabakatın Sektör için Önemi ile ilgili bilgi verdi.

Üçüncü panelde ise Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali IŞIK moderatörlüğünde Kuru Meyve İşleme Sanayinin Durumu, Sorunları ve Çözüm Önerileri, Türkiye’de Kuru Meyve Sektörünün Değerlendirilmesi yapıldı.

Ege İhracatçı Birlikleri Tarım 1 Şube Müdürü Ece Tırkaz, Ziraat Mühendisi Oğuz Aşçıoğul, Ur-Ge Proje Uzmanı Ayhan Karabulut 2022 Yılında Ege İhracatçı Birlikleri Tarafından Yürütülen Çalışmalarla ilgili sunum yaptı.

Kuru Meyveler Sektöründe Geleceğin Şekillendirilmesi için katılımcıların görüşleri alındı ve TÜGİP Gıda Sanayi Koordinatörü Haliç Üniversitesinden Prof. Dr. Mehmet PALA, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali IŞIK genel değerlendirmesiyle 2022 yılı Kuru Meyve Çalıştayı sona erdi.

Lexus, Sürüş Deneyiminde Çığır Açacak Teknolojilerini Kenshiki Forum’da Gösterdi

Premium otomobil üreticisi Lexus, bu yıl dördüncü kez gerçekleştirilen Kenshiki Forum’da yeni teknolojilerini sergiledi ve Lexus Electrified yol haritası hakkında son bilgileri paylaştı.

Tam elektriklilerin yanı sıra hibrit ve plug-in hibrit modelleri de geliştiren Lexus, forumda motor tipi ne olursa olsun müşteri deneyimini ve sürüş heyecanını en üst seviyede tutmaya devam edeceğinin altını çizdi. Lexus’un yenilikleri arasında manuel şanzımanlı bir elektrikli araç da gösterildi.

Manuel şanzımanlı bir elektrikli ile eşsiz sürüş deneyimi

Lexus, elektrikli dünyasında sürüş deneyiminin sınırlarını zorlayarak eşsiz bir teknolojiye imza attı. Birçok tutkulu sürücü için manuel şanzımanın eğlenceli sürüş deneyiminin önemli bir parçası olduğunu dikkate alan Lexus, tam elektrikli bir araca manuel şanzıman adapte etmenin yollarını araştırdı. Bu kapsamda tam elektrikli UX 300e SUV modeli üzerine bir prototip geliştirildi ve araca vites kolu ile debriyaj pedalı adapte edildi.

UX 300e sessiz bir tam elektrikli model olmaya devam ederken, manuel şanzımanın getirdiği sürüş heyecanını da taşıyor. Yazılım tabanlı sistem, farklı araç tiplerine göre yeniden programlanabiliyor ve sürücünün tercih ettiği modlarda kullanılabiliyor.

Lexus premium segment elektrifikasyonunda öncü rol üstleniyor

2005 yılında lüks otomobil pazarına hibrit RX 400h SUV modelini sunarak öncü rol üstlenen Lexus, o günden bu yana daha iyi performans ve verimlilik üzerine teknolojinin sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Genişleyen hibrit ürün gamıyla birlikte global olarak 2.3 milyondan daha fazla hibrit araç satışı gerçekleştirdi. Aynı zamanda Avrupa’da satılan Lexus modellerinin yüzde 90’ından fazlasını hibrit modeller temsil ederken her yeni hibrit modeli, daha yüksek kalite ve performansla öne çıkmaya devam ediyor. Lexus bu kapsamda Japonya’da otomobil odaklı yeni bir merkez açarak, mühendislerin ve tasarımcıların, çizim tahtalarından test pistlerine kadar yan yana çalışacağı bir ortam yarattı.

Lexus Electrified Sport geleceğin spor otomobilini temsil ediyor

Kenshiki’de aktarılan yenilikçi sürüş teknolojileri arasında Electrified Sport konsepti de vardı. Bu özel konsept, tam elektrikli aktarma sistemine sahip olarak Lexus’un gelecek spor otomobil vizyonunu temsil ediyor. Electrified Sport markanın performans konusunda sınırları zorlayan ve dikkat çekici elektrikli araçlar üretme planını da ortaya koyuyor.

Akıcı hatlara sahip tasarımı, yeni elektrikli Lexus kimliğini taşırken, hızdan ve çeviklikten de ilham alarak bunu yüksek güçle birleştiriyor. Electrified Sport’un 0-100 km/s hızlanmasının sadece 2 saniye civarında olması bekleniyor.

Üstün batarya ve sürüş teknolojileri

Lexus, tam elektrikli, hibrit ve plug-in hibrit araçlarında üstün batarya teknolojileri sunuyor. Ağırlık, maliyet ve hacim konularında avantaj sağlaması adına daha kompakt hale getirilen bataryalar, daha yüksek enerji verimliliği de sağlıyorlar.

Lexus bu kapsamda geliştirdiği RZ 450e SUV modelinde 71.4 kWh batarya ile tek şarjla 440 km menzil sunuyor. 100 kilometrede 16.8 kWh’lik enerji verimliliği ile segmentinde standartları belirliyor. Bataryalarında yüksek kaliteyi ve uzun ömrü garanti eden Lexus, aynı zamanda 10 yıllık kullanımdan sonra dahi yüzde 90 kapasitenin korunmasını hedefliyor.

Sürüş heyecanını artıran yeniliklerden Lexus’a özel DIRECT4 teknolojisi de, ön ve arka akslardaki tahrik torkunu anında dengeleyerek, her yol koşulunda optimum çekiş, kesintisiz hızlanma ve daha iyi viraj performansı sağlıyor. Bu sistem daha iyi performans ve yol tutuşun yanı sıra özellikle arkadaki yolcular için daha iyi sürüş konforu da getiriyor.

Bununla birlikte One Motion Grip teknolojisi ise, direksiyon simidi ve ön tekerlekler arasındaki mekanik bağlantıyı ortadan kaldırıyor. Bu sayede daha kolay ve hassas manevraların yapılmasını sağlarken her zaman her koşulda daha dinamik sürüş  elde edilmesini sağlıyor. Ayrıca sürücünün direksiyondan daha net hisler almasına yardımcı oluyor.

2022’de 5 Ayrı Fuara Katılan Radelsan’dan Yurt Dışı Çıkarması

2011 yılında bu yana ulusal elektrik malzemeleri sektöründe büyük başarılara imza atan Radelsan, 2022 yılında 5 ayrı ülkede katıldığı fuarlar ile yurt dışı pazarında hızlı bir yükselişe geçti.

Yurt içinde ve yurt dışında yürüttüğü başarılı pazarlama stratejilerinin yanı sıra, iş ortaklarına sağladığı sağlıklı terminler ve uluslararası kalite standartlarına uygun olarak üretilen ürünleri ile sektörün önemli oyuncularından biri olan Radelsan, 2022 yılında dünyanın çeşitli bölgelerinde gerçekleştirilen 5 ayrı fuarda ürün gruplarını ve üretim kültürünü tanıttı.

Elektrik ve aydınlatma sektörü devleri, her yıl olduğu gibi 2022 yılında da birçok fuar aracılığıyla binlerce katılımcı ve ziyaretçi ile bir araya geldi. 2022 yılında yenilikçi üretim anlayışını ve global kalite standartlarına dayanan ürünlerini yurt dışı pazarlarına tanıtmayı hedefleyen Radelsan, dünyanın dört bir yanındaki paydaşları ve ziyaretçileri ile 5 ayrı fuarda buluştu.

Rusya’da gerçekleştirilen Interlight Moskova, İspanya’da gerçekleştirilen Matelec Madrid, Mısır’da gerçekleştirilen Mısır Enerji Fuarı, Katar’da gerçekleştirilen Build Your House Fuarı ve son olarak Çekya’da gerçekleştirilen Amper Elektrik Elektronik 2022 Fuarı olmak üzere 5 farklı fuara katılarak neredeyse tüm dünya ile güçlü bağlar kurmayı başaran Radelsan, yakın gelecekte ürünlerini ve kurumsal kimliğini tanıttı her ülkeden yeni paydaşları ile büyük projelere imza atmaya hazırlanıyor.

Radelsan Tüm Ürün Gruplarıyla Yurt Dışı Pazarlarına Açılıyor

Radelsan Firma Sahibi Sabahattin Kargın’ın ve Radelsan İhracat Müdürü Cenk Akova’nın da bizzat katıldığı global fuarlarda binlerce ziyaretçi ağırlayan Radelsan ekibi; çelik spiral boru ve aksesuarları, EMT-IMC-RSC boru ve aksesuarları, düz ve spiral formda plastik boru grupları, PVC kablo kanalları, sigorta kutuları, pano ve pano kutuları, makaralı uzatma kabloları, metal düz boru ve aksesuarları gibi birçok ürün grubunu sanayi ve endüstri devleri ile buluşturdu.

Tamamı kalite sertifikaları ile tescillenen ürün grupları, ziyaretçilerin ilgi odağı haline gelerek yeni ihracat projelerinin kapılarını araladı.

Ürettiği tüm ürün gruplarının üretimini pazar öngörüleri doğrultusunda hızlandırarak yeni iş ortakları edinip, iç ve dış piyasada müşteri memnuniyeti odaklı satışlarını sürekli olarak arttırmayı kendine kurumsal vizyon olarak belirleyen Radelsan, 2022 yılı boyunca tamamladığı yoğun yurt dışı fuar takvimi ile adını tüm dünyaya duyurdu.

Sektörün ihtiyaçlarını gerçekçi bir bakış açısıyla yakından takip ederek Ar-Ge çalışmalarını sürdüren Radelsan, elektrik ve elektronik sektöründe sınırlar ötesi projeler gerçekleştirerek ülke ekonomisine katkı sağlamayı da çalışma sistemlerinin vazgeçilmez bir parçası olarak tanımlıyor.

TD SYNNEX, CONTEXT ChannelWatch 2022 Ödülleri’nde Avrupa’da Yılın Distribütörü seçildi

 CONTEXT Ödülleri’nde üst üste üçüncü kez Avrupa’da Yılın Distribütörü seçilen TD SYNNEX ayrıca En Yenilikçi Distribütör, En İyi Bulut İş Ortağı ve En İyi Perakende İş Ortağı kategorilerinde de bölge birincisi oldu. TD SYNNEX (NYSE: SNX), Avrupa genelindeki binlerce kanal ortağının verdiği oylar sonucunda, CONTEXT ChannelWatch 2022 Ödülleri’nde Yılın Distribütörü seçildi. TD SYNNEX ayrıca Avrupa’da inovasyon, perakende ve bulut kategorilerinde de zirvede yer alırken birçok ülkede Yılın Distribütörü kategorisi de dahil olmak üzere bir dizi ödül daha kazandı. CONTEXT ChannelWatch, 7 binden fazla iş ortağının düzenli olarak geri bildirimleriyle katkıda bulunduğu, dünyanın en büyük çevrimiçi BT bayi anketlerinden biri olarak biliniyor. Anket, bayilerin satın alma amaçları ve kararlarının yanı sıra sektör trendleri ve BT ekosisteminin karşılaştığı sorunlar hakkında da fikir veriyor. Anketin bir parçası olarak, her ülkedeki bayiler birlikte çalıştıkları distribütörleri CONTEXT ChannelWatch Yılın Distribütörü Ödülleri için aday gösteriyor.  TD SYNNEX Avrupa ve APJ Bölgesi Başkanı Patrick Zammit aldıkları ödülle ilgili yaptığı değerlendirmede, “İş ortaklarımızın bizi üst üste üçüncü kez CONTEXT Avrupa Yılın Distribütörü olarak seçmelerinden büyük onur duyuyor, hepsine güvenleri ve destekleri için teşekkür ediyoruz. Tüm organizasyonumuz iş ortaklarımızın başarısı için tutkuyla güç birliği yapıyor; işlerini geliştirmelerine, büyütmelerine ve dönüştürmelerine yardımcı olacak çözüm ve hizmetlerde uzmanlık sunmak için sürekli çalışıyor. Bu bağlamda, iş ortaklarımızın Avrupa’da inovasyon ve bulut kategorilerinde de bizi seçmiş olması özellikle mutluluk verici. Bu durum bölgedeki tüm iş ortaklarımıza veri içgörüleri ile dijital araç ve platformların faydalarını sunarak dönüşüm çabalarımızı hızlandırmaya devam etmemiz için bize büyük cesaret veriyor. Sürekli gelişmemize yardımcı olacak değerli bilgiler sağlayan anketi düzenlediği için CONTEXT’e teşekkür ediyoruz.” dedi. CONTEXT CEO’su ve Kurucu Ortağı Howard Davies ise açıklamasında şunları söyledi: “TD SYNNEX’in CONTEXT ChannelWatch Yılın Distribütörü Ödülü’nü tekrar kazandığını görmekten mutluluk duyuyoruz.  Bu, TD SYNNEX’in zorlu zamanlarda gösterdiği direncin ve BT kanalına hizmet etme konusundaki kararlılığının güçlü bir göstergesidir. TD SYNNEX’in iş ortaklarıyla kurduğu güven, dünya çapındaki tüketicilere ve işletmelere mükemmellik sunabilen sağlıklı bir BT kanalının geliştirilmesi ve sürdürülmesi için çok önemlidir. Ayrıca, En İyi Bulut Ortağı ve En Yenilikçi Distribütör ödülleri de TD SYNNEX’in hızlı değişimlere yanıt verme ve dünya çapında pazara dijital dönüşüm sunma yeteneğinin gerçek bir kanıtıdır.” TD SYNNEX’in Avrupa’da aldığı ödüllerin tam listesi ise şu şekilde: Avrupa Geneli:

Yılın Distribütörü

En İyi Perakende Ortağı

En Yenilikçi Distribütör

En İyi Bulut İş Ortağı

İspanya:

Yılın Distribütörü

En İyi Görsel İşitsel İş Ortağı

En İyi Birleşik İletişim Ortağı

Portekiz:

En Yenilikçi Distribütör

En İyi Bulut İş Ortağı

En İyi Birleşik İletişim Ortağı

Fransa:

En İyi Görsel İşitsel İş Ortağı

En İyi Siber Güvenlik Ortağı

En Yenilikçi Distribütör

MSD Türkiye’de 5 yeni atama MSD Türkiye, organizasyon yapısını güçlendirmek ve çalışan yetkinliklerini geniş bir alanda zenginleştirmek üzere yeni atamalar gerçekleştirdi. Bu kapsamda, MSD Türkiye’de farklı birimlerde görev almakta olan 5 MSD’li yeni pozisyonlara transfer edildi. Hayatları kurtarma ve iyileştirme misyonu ile 130 yılı aşkın süredir dünyanın en zorlu hastalıkları için ilaçlar ve aşılar sunan, yaşam için keşfeden MSD, sektördeki etkinliğini artırmak ve organizasyonel açıdan güçlenmek üzere yeni görev değişiklikleri gerçekleştirdi. Bu kapsamda, 5 farklı birimde görev alan MSD Türkiye çalışanı yeni görevlerine atandı. Yapılan atamalar kapsamında;Begüm İncegül, Onkoloji İş Birimi Direktörü görevinden Hasta Erişim, Sağlık Politikaları ve Kurumsal İletişim Direktörü pozisyonuna,Aslı Ekren, İmmunoloji-HIV İş Birim Direktörü görevinden Onkoloji İş Birim Direktörü pozisyonuna,Rüya Koşkun, Aşı & Diyabet İş Birimi Direktörü görevinden Strateji, Aşı ve Diyabet İş Birimi Direktörü pozisyonuna,Candan Şişman, Kurumsal İletişim Lideri ve Koordinasyon Müdürü görevinden Aşı İş Birimi Müdürü poziyonuna,Uğur Akpamuk ise Onkoloji Ulusal Satış Takım Lideri görevinden Immunoloji & HIV İş Birimi Müdürü pozisyonuna getirildi. Begüm İncegül kimdir?İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü tamamlayan Begüm İncegül, kariyerine 2007 yılında Pfizer’de Pazarlama alanında Yönetici Adayı Programı kapsamında başlamış ve çeşitli alanlarda Ürün Müdürlüğü ve Türkiye Marka Liderliği yapmıştır. 2014 yılında MSD’ye katılan İncegül, sırasıyla Enfeksiyon Hastalıkları ve İmmunoloji alanlarında Pazarlama Müdürü olarak çalışmıştır. 2018 Mart ayından itibaren Onkoloji İş Birimi Direktörü ve Liderlik Ekibi üyesi olarak çalışmalarına devam eden İncegül, 2020 Haziran – 2021 Aralık döneminde Türkiye sorumluluklarına ek olarak Ukrayna ve CIS ülkelerinin sorumluluğunu da üstlenmiş ve 2022 yılında Onkoloji ekibinin Agile çalışma modeline liderlik etmiştir. Bunların yanı sıra, MSD Türkiye çatısı altında farklı alanlarda çalışma gruplarında sponsor olarak yer almaktadır; geçmişte Women Network sponsoru olarak görev alan İncegül halen Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’na sponsorluk etmektedir. Yapılan yeni atama kapsamında Begüm İncegül MSD Türkiye’deki görevine Hasta Erişim, Sağlık Politikaları ve Kurumsal İletişim Direktörü olarak devam edecektir. Aslı Ekren kimdir?Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletme ve Ekonomi bölümlerinde çift anadal yaparak tamamlayan Aslı Ekren, 2017 yılında  INSEAD – Liderlik  Programı’na katılmıştır. Kariyerine 2007 yılında Roche’ta Pazarlama Yönetici Adayı olarak başladıktan sonra 2009-2016 yılları arasında, Roche Türkiye’de Ürün Müdürü olarak Hematoloji İş Birimi’nde ve Kıdemli Ürün Müdürü olarak Onkoloji İş Birimi’nde görev almıştır. 2016 yılında Takeda İlaç’a, Gastroenteroloji İş Birim Müdürü olarak geçtikten sonra 2017 yılında, Gastroenteroloji İş Birimi Lideri olarak Takeda Türkiye Yönetim Ekibi’ne katılan Ekren, Ekim 2019’da Janssen’de Türkiye Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon İş Birim Lideri ve Liderlik Ekibi üyesi olarak çalışmalarına devam etmiştir. Kasım 2020’den beri Hastane ve Immunoloji İş Birimi Direktörü olarak görev almaktadır. Yapılan yeni atama kapsamında Aslı Ekren MSD Türkiye’deki görevine Onkoloji İş Birim Direktörü olarak devam edecektir. Rüya Koşkun kimdir?Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde tamamladığı üniversite eğitiminin ardından Oxford Üniversitesi’nden Sosyoloji alanında yüksek lisans diplomasını alan Rüya Koşkun, kariyerine 2009 yılında Peppers & Rogers Group’ta Araştırma Analisti olarak başlamıştır. Yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2011-2012 yılları arasında Nielsen İngiltere’de İş Analisti olarak çalışan Koşkun, 2012 yılında Türkiye’ye dönerek Pfizer’da sırasıyla İnsan Kaynakları İş Ortağı, Strateji ve İş Geliştirme Proje Yöneticisi ve Ürün Müdürü pozisyonlarında çalışmıştır. 2015’te MSD ailesine katılan Koşkun, 2018 yılına kadar İmmünoloji Takımı’nda Ürün Müdürlüğü görevini başarıyla yürütmüştür. Mayıs 2018 tarihinde Chief of Staff/Koordinasyon Müdürü görevini yürütmeye başlayan ve Ekim 2019’dan itibaren Kurumsal İletişim Liderliği görevini de üstlenen Rüya Koşkun, Kasım 2020’den beri Diyabet ve Aşı İş Birimi Direktörlü olarak görev almaktadır. Yapılan yeni atama kapsamında Rüya Koşkun MSD Türkiye’deki görevine Strateji, Aşı ve Diyabet İş Birimi Direktörü olarak devam edecektir. Candan Şişman kimdir?Candan Şişman, Marmara Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü ve Boğaziçi Üniversitesi pre-MBA programının ardından kariyerine 2007 senesinde Novartis’de başlamış ve sonrasında Daiichi Sankyo, Bausch+Lomb ve Pfizer’de ağırlıklı pazarlama olmak üzere farklı pozisyon ve terapötik alanlarda tecrübe edinmiştir. 2015’te MSD Türkiye’de Diyabet İş Birimi Ürün Müdürü olarak göreve başlayan ve 2016’da Kıdemli Ürün Müdürü pozisyonuna terfi eden Candan Şişman, 2017’de 10 ay boyunda yurt dışında “Commercial Development Program / Ticari Gelişim Programı” kapsamında Amerika, New Jersey’de Global Pazarlama Kadın Sağlığı takımında çalışarak global stratejiler oluşturma ve inovatif projeler geliştirme konularında aktif rol almıştır. 2018’de Türkiye’ye dönerek Diyabet Pazarlama Müdürlüğü görevini üstlenen Şişman; En İyi Pazarlama Planı ve ardından EEMEA Bölgesi En İyi Pazarlama Ödülü’nü almıştır. Kasım 2020’den beri Kurumsal İletişim Lideri ve Koordinasyon Müdürü olarak görev almaktadır. Yapılan yeni atama kapsamında Candan Şişman MSD Türkiye’deki görevine Aşı İş Birimi Müdürü olarak devam edecektir. Uğur Akpamuk kimdir?Marmara Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra kariyerine Lily’de Onkoloji Satış Temsilcisi olarak başlayan Uğur Akpamuk, Nisan 2012’de Amgen’da sırasıyla Bölge Müdürü, Ürün Müdürü, Medikal Danışman görevlerini almıştır. Haziran 2016’da MSD ailesine katılan Akpamuk, Mayıs 2019’a kadar Onkoloji Ürün Müdürlüğü görevini başarıyla sürdürdükten sonra Pazar Erişim ve Fiyatlandırma Müdürlüğü ve son olarak da Ulusal Satış Takım Lideri rolü ile Onkoloji alanında görev almıştır. Yapılan yeni atama kapsamında Uğur Akpamuk MSD Türkiye’deki görevine İmmunoloji & HIV İş Birimi Müdürü olarak devam edecektir.