Ekonomi-teknoloji haberleri (03.03.2021)

Tüketici Fiyat Endeksi, Şubat 2021 (Kayseri, Sivas, Yozgat)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Kayseri Bölge Müdürlüğünden alınan verilere göre ülkemizde TÜFE’de (2003=100) 2021 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %0,91, bir önceki yılın Aralık ayına göre %2,60, bir önceki yılın aynı ayına göre %15,61 ve on iki aylık ortalamalara göre %12,81 artış gerçekleşti.

Yıllık en düşük artış %2,87 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşti

Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla, %6,13 ile eğitim, %6,31 ile giyim ve ayakkabı ve %7,15 ile haberleşme oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, %23,74 ile ev eşyası, %22,47 ile ulaştırma ve %20,61 ile çeşitli mal ve hizmetler oldu.

Aylık en yüksek düşüş gösteren grup %2,32 ile çeşitli mal ve hizmetler oldu

Ana harcama grupları itibarıyla 2021 yılı Şubat ayında düşüş gösteren diğer ana gruplar %0,98 ile eğlence ve kültür ve %0,93 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, ana harcama grupları itibarıyla 2021 yılı Şubat ayında artışın yüksek olduğu gruplar ise sırasıyla, %3,00 ile sağlık, %2,57 ile gıda ve alkolsüz içecekler ve %1,32 ile lokanta ve oteller oldu.

Ülkemizde 2021 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre fiyatı en çok artan seçilmiş maddeler değişim oranlarıyla birlikte sırasıyla % 26,96 ile dolmalık biber, % 19,92 ile kabak, % 19,47 ile salatalık, % 16,06 ile patlıcan olurken; en çok düşüş gösteren seçilmiş maddeler değişim oranlarıyla birlikte sırasıyla % 19,04 ile evcil hayvanlar için gıda harcamaları ve % 14,11 ile karnabahar oldu.

TÜİK Kayseri Bölge Müdürlüğünden alınan verilere göre Kayseri, Sivas ve Yozgat bölgesinde 2021 Şubat ayında Tüketici Fiyatları Endeksi’nde bir önceki aya göre % 1,01 artış, bir önceki yılın aralık ayına göre % 2,52 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre % 14,91 artış ve on iki aylık ortalamalara göre ise % 12,81 artış gerçekleşmiştir.

Kayseri, Sivas ve Yozgat bölgesinde ana harcama grupları itibariyle 2021 Şubat ayında endekste yer alan gruplardan en fazla artış gösteren grup % 3,03 ile gıda ve alkolsüz içecekler olurken, bunu % 2,34 ile sağlık, % 1,2 ile lokanta ve oteller ve % 0,9 ile mobilya, ev aletleri ve ev bakım hizmetleri takip etti. En çok düşüş olan grup ise % 2,65 ile çeşitli mal ve hizmetler oldu.

Kayseri, Sivas ve Yozgat bölgesinde 2021 Şubat ayında bir önceki aya göre fiyatı en çok artan seçilmiş maddeler değişim oranlarıyla birlikte sırasıyla % 34,93 ile dolmalık biber, % 25,41 ile limon ve % 22,22 ile kabak olurken, en çok düşüş gösteren seçilmiş maddeler değişim oranlarıyla birlikte sırasıyla % 11,67 ile karnabahar ve % 9,66 ile erkek mont oldu.

Rüya Gibi Bir Şehirde Swissôtel The Bosphorus, İstanbul 30. yılını kutluyor

1991 yılından beri değişmeyen kalitesiyle misafirlerini ağırlayan Swissôtel The Bosphorus sektöre yön veren duruşu ile şehrin kült değeri olmanın haklı gururunu yaşıyor. FİBA Grubu’nun turizm yatırımı ve global Accor zincirinin en önemli otellerinden Swissôtel The Bosphorus, İstanbul, 30 yılda kentin sembolik değeri haline gelmiştir.

“İstanbul, dünyanın en güzel şehirlerinden biri”

İstanbul’da mavi ile yeşilin buluştuğu noktada huzur dolu bir dinlenme fırsatı sağlayan otelin, aynı zamanda seçkin alışveriş ve gece hayatı duraklarına yakınlığı ile eşsiz bir şehir deneyimi sunduğuna da dikkat çeken Swissôtel The Bosphorus, İstanbul Genel Müdürü Uğur Talayhan şunları ifade etti:

“Swissôtel dünyanın farklı noktalarındaki güzellikleri görmek ve yaşamın gerçek ödüllerini keşfetmek ile özdeşleşmiş bir marka. Swissôtel The Bosphorus, İstanbul’da dünyanın en güzel şehirlerinden birinde, müthiş Boğaz manzarası ve muhteşem servis kalitesi ile hizmet veriyoruz. Boğaz akıntısının ışıltısını konuk odalarına taşırken, şehir manzarasının tüm renklerinden Dolmabahçe’nin tarihi dokusuna kadar eşsiz bir deneyim sunuyoruz. Misafirlerimize verdiğimiz değer, köklü yapımız, her dönemde gelişen yeniliklere uyum sağlama cabamız ve değişmeyen kalitemiz ile 1991 yılından beri sektöre yön vermeye devam ediyoruz. İstanbul’un kalbinde yer alan otelimizde dünyanın her bir köşesinden ağırladığımız konuklarımıza benzersiz anılar yaşatmaya çalışıyoruz. Viyana Opera Balosu’ndan İsviçre festivallerine, Açık Hava Sineması’ndan Beat Goes On partilerine her zevke uygun etkinlikleri ile kentin en gözde mekanlarından olmayı sürdürüyoruz. Covid-19 ile mücadele kapsamında yeni normal koşullarında, tüm önemlerimizi alarak, Güvenli Turizm Sertifika’mızla misafirlerimize en yüksek kalitede servis vermeye devam ediyoruz. Tam 30 yıldır ülkemizde yerli, yabancı misafirleri ağırlamanın ve istihdam yaratmanın gururunu yaşıyoruz. ”

UTİB’DEN FİRMALARA ‘KURUMSALLAŞMA’ MESAJI

UTİB’in Ar-Ge Merkezleri Kapasite Geliştirme Desteği eğitimi sürüyor. Son etkinlikte, firmalara ‘ölçülü kurumsallaşma’ ile fark yaratabilecekleri mesajı verildi.

İnovasyon kültürü oluşturmak ve yeni girişimleri ekonomiye kazandırmak amacıyla eğitim çalışmalarını pandemiye rağmen hızla sürdüren Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Ar-Ge Merkezleri Kapasite Geliştirme Desteği (mini-MBA programı) kapsamında üçüncü eğitimini de geride bıraktı.

‘SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ŞART’

Ufuk Batum’un Koordinatör olduğu ilgili UTİB ev sahipliğindeki etkinlikte, kadınlar için geliştirdikleri özel iç çamaşırı ile ilgili girişimcilik deneyimini paylaşan Reyhan Miray Reyhan, “Yenilik ve girişimle beraber ped ve tampon kullanımını ortadan kaldıran, belirli sağlık problemlerini de çözen ürünümüzle piyasaya çıkıyoruz. Sürdürülebilirlik, sağlık ve kaliteyi öncelik olarak belirledik. Markamızı dünyada tanınır hale getirebilmek için yeni işbirliklerine, bize destek olabilecek yol arkadaşlarına ihtiyacımız var. Çok kısa sürede bu piyasanın en büyüğü olmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİM

Değişimin etki gücüne de dikkati çeken Batum, “Birey, şirket veya marka olsun değişim hep olacak, bundan kaçış yok. Ürünler, hizmetler, iş modelleri öyle hızlı değişiyor ki… ‘Bu kadarına da adapte olabilir mi insan’ diyoruz ama görüyoruz ki adapte olabiliyoruz. Değişmeyecek olan tek kural, değişimin devam edecek olması. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu değişim karşısında doğru liderlik ve ölçülü kurumsallaşmaya ayrıca odaklanmalıyız. Tutucu yaklaşımlar, inovasyon ve kurumsallaşmaya mani olabilir. Ama biz, aşırı kurumsallıktan da yana değiliz. Hem kurumsal, hem durumsal olabilmeliyiz. Esasında pandemi, bize doğru liderliğin ve ölçülü kurumsallaşmanın önemini gösterdi” dedi.

UİB, İHRACATTA ARTIŞ İVMESİNİ SÜRDÜRÜYOR

 Türkiye’nin genel sekreterlik bazında en fazla ihracat yapan ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), şubat ayında 2 milyar 647  milyon dolar ihracata imza attı.

 UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik: “Aşı uygulamalarının dünyada hızlanması ve kısıtlamaların kademeli şekilde kaldırılarak normal hayata geçilmesi, ekonomik ve sosyal yaşama olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Yeni yatırımların hayata geçirilmesi ve dış ticarette arzu edilen düzeye gelinmesiyle bu dönemi geride bırakacağımız kanaatindeyim.”

  Türkiye’nin genel sekreterlik bazında en fazla ihracat yapan ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin (UİB) şubat ayı ihracat rakamları açıklandı. UİB, şubat ayında 2 milyar 647  milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. UİB’in geriye dönük 12 aylık dönemdeki ihracat tutarı ise 26,8 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşti.

İhracat rakamlarını değerlendiren UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, “Ülkemiz ihracat odaklı ve yüksek katma değerli bir üretim stratejisiyle büyümesini sürdürüyor. Pandeminin yıkıcı etkilerine karşın ihracatçımız süreci en az hasarla atlatabilmek ve ülkesinin ekonomisine katkı sağlamak için sorumluluk alıp tüm imkânlarını seferber ediyor. Ülkemizin üretim ve ihracat üslerinden Bursa’mızın ve ülkemizin tüm ihracatçılarına, bu güzel tablo için gösterdikleri katkı ve fedakârlık nedeniyle teşekkür ediyoruz” dedi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı şubat ayı ihracat rakamlarını ve TÜİK tarafından açıklanan 2020 yılı büyüme rakamlarını değerlendiren Çelik, salgının gölgesinde geçen 2020 yılını yüzde 1,8’lik büyüme, geçen ayı da Cumhuriyet tarihinin en yüksek şubat ayı ihracat rakamı ile kapattıklarını ifade ederek Türkiye’nin bu anlamda diğer ülkelere göre pozitif ayrıştığını söyledi.

UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, şunları söyledi: “Türkiye ekonomisi, küresel bir salgınla geçen 2020 yılında büyüme başarısı gösterdi. Büyüme yılın son çeyreğinde yüzde 5,9, yılın tamamında ise yüzde 1,8 olarak gerçekleşti. OECD ülkeleri arasında 2020 yılında en iyi büyüme rakamını elde ettik, G20 ülkeleri arasında da ikinci sıradayız. Aşı uygulamalarının tüm dünyada daha da hızlanması ve kısıtlamaların kademeli bir şekilde kaldırılarak normal hayata geçilmesi, ekonomik ve sosyal yaşama olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Yeni yatırımların hayata geçirilmesi ve tabi ki dış ticaretin arzu edilen düzeye gelmesiyle bu dönemi geride bırakacağımız kanaatindeyim.”

OİB’in ihracatı 2,2 milyar dolar

Şubat ayında 2 milyar 244 milyon dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), geriye dönük 12 aylık performansı ise 22 milyar 426 milyon dolar olarak açıklandı.

OİB, Covid-19 pandemisi nedeniyle endüstrimiz açısından tarihin en zorlu yıllarından birisi olan 2020’de, salgının olumsuz etkilerini en aza indirme amacıyla dijital ticaret heyetleri, dijital fuarlar ve webinar etkinliklerini ara vermeden sürdürdü. Bu kapsamda 2020 yılında ve 2021 yılı ilk iki ayında alternatif pazarlar olarak görülen Meksika, Vietnam, Tayland ve Güney Afrika’ya dijital sektörel ticaret heyeti programları düzenlendi. Bugün doğrudan 300.000 kişiyi istihdam eden ve son 15 yılın ihracat şampiyonu konumunda yer alan otomotiv sektörü, 2021 yılında 30 milyar dolar ihracat yapmayı hedefliyor.

UTİB’in ihracatı şubatta 93,7 milyon dolar

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Şubat ayında 93,7 milyon dolar ihracata imza attı. UTİB’in geriye dönük 12 aylık dönemdeki ihracatı ise 1,010 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Pandemi süresince ihracatta kayıp yaşamamak için dijital ortamda fuar katılımları, eğitim seminerleri, UR-Ge Projeleri, ticaret ve alım heyetleri düzenleyen UTİB, sadece pazar çeşitlendiren değil aynı zamanda ürün çeşitlendiren çalışmalarıyla ihracatı artırarak ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyor. Değişimi yakalama ve trendleri takip etme konusunda önemli bir role sahip olan UTİB, sektörün ufkunu açmaya devam ediyor.

UHKİB’ten şubatta 69,5 milyon dolarlık ihracat

 Şubat ayında, geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 15,7 artış gösterip 69,5 milyon dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB) geriye dönük 12 aylık dönemdeki ihracatı ise yüzde 8,3 artışla 753,4 milyon dolar oldu.

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, pandemi döneminde artan kişisel koruyucu ekipman talebine ek olarak hazır giyim sektörünün diğer ürün gruplarında ülkemize yönelen yeni talepler sayesinde önemli bir artış trendi elde etti. 2021 Ocak ayıyla birlikte güzel bir ivme yakalayan sektör, şubat ayında da bu ivmesini daha da yukarılara taşıdı. Aşı uygulamalarının hızlanmasına ek olarak kısıtlamaların da gevşetilmesiyle ortaya çıkacak fırsatları iyi değerlendirmeyi planlayan sektör, kısa vadeden ziyade uzun vadeli planlar yapmanın ve öncelikle yeni pazarlar kazanmanın üzerinde duruyor.

UMSMİB’in ihracatı şubat ayında 15,1 milyon dolar

Şubat ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 41,6 artışla 15,1 milyon dolar ihracat yapan Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), geriye dönük 12 aylık dönemde ise yüzde 26,7 artışla 196,3 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.

UİB bünyesinde, 2020’de ihracatını en fazla artıran birlik olan UMSMİB, şubat ayında da en büyük ihracat artışı gösteren birlik oldu. Covid-19 pandemisinde ülkelerin güvenilir ve sağlıklı gıdaya ulaşma konusunu birinci öncelik olarak belirlemesi sektöre olumlu yansıdı. Bu olumlu etkiyi kalıcı ve sürdürülebilir bir hale getirme düşüncesinde olan UMSMİB, bu çerçevede ürünlerin yeterli miktarda ve dünyayla rekabet edebilecek seviyede olması için çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor.

UYMSİB’ten şubatta 7,2 milyon dolar ihracat

 Şubat ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 29,4 oranındaki artışla 7,2 milyon dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), geriye dönük 12 aylık dönemde ise yüzde 19,1 artışla 149,5 milyon dolar seviyelerinde dış satışa imza attı.

Pandemide pek çok sektör durağanlık ve daralma yaşarken, ihracatını artıran sektörlerden biri de yaş meyve sebze sektörü oldu. UYMSİB, gelişmiş ülkelerin, gıda güvenlikleri ve geleceklerini garantiye almak için olağanüstü çaba harcadığı bu dönemde, ortaya çıkan fırsatları değerlendirmek için geleceğe yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Birlik, ihracatın önündeki karantina engellerinin giderilmesi ve nakliye düzenlemeleri gibi bir dizi adımlarla ihracatını bu yıl da artırmayı planlıyor.

Öte yandan UİB üzerinden ihracat kaydı yapılan ve ‘diğer’ başlığı altında listelenen sektörlerin şubat ayı ihracatı ise 216,7 milyon dolar olarak açıklanırken; geriye dönük 12 aylık ihracatı da 2,2 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşmiş oldu.

Toyota Avrupa’da Yeni A Segmenti Modelini Tanıtmaya Hazırlanıyor 

Toyota, Avrupa’da çok tercih edilen ve önem taşıyan A segmentinde yatırım yapmaya yeni bir model ile devam edeceğini duyurdu. GA-B platformu üzerinde üretilecek tamamen yeni A segmenti model, Toyota markası için giriş seviyesi rolü oynamayı ve ulaşılabilir konumda olmayı sürdürecek.

Toyota’nın son dönemde çıkan yeni modelleri, TNGA mimarisi üzerine yapılan platform sayesinde,  daha iyi sürüşü, daha iyi yol tutuşu, daha yüksek güvenliği ve daha dikkat çekici tasarımıyla öne çıkıyor.

2021 Avrupa’da Yılın Otomobili olan Yeni Yaris de, GA-B platformu üzerine yapılmıştı. Dikkat çekici tasarımı, yüksek kabin konforu, verimli ve dinamik hibrit motoru ve üstün sürüş dinamikleri ve sınıfının lideri güvenliğiyle Avrupalı kullanıcılardan da büyük beğeni topladı.

GA-B platformu üzerine inşa edilecek bir sonraki model ise Yaris Cross olacak. Yaris, Yaris Cross ve yeni A segmenti model ile birlikte Avrupa’da GA-B platformu kullanan bu modellerin yıllık üretiminin 500 bini aşması bekleniyor.

Toyota, yeni A segmenti modelin ulaşılabilir olmasıyla bu rakamlara ulaşmayı hedefliyor. Bununla birlikte bu segmentte motor seçimi de büyük önem taşıyor. Günümüzde A segmentinde içten yanmalı motorlara sahip ürünler ağırlıkta ve bu da bütçenin kilit bir nokta olduğunu gösteriyor. Pazar tahminleri de, özellikle müşteriler için finansal ulaşılabilirliğin dominant faktör olduğu pazarda, içten yanmalı motorların tercih edilmeye devam edeceğini ortaya koyuyor.

Netaş ve ZTE, yerlileştirmede yarattığı sinerjiyi

Türkiye’nin 5G ile dönüşümünde güçlendirerek sürdürecek

Türkiye’nin öncü bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi Netaş ve ana hissedarı ZTE’nin Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) ev sahipliğinde düzenlediği “Türkiye’de 5G Teknolojisi” etkinliğinde, 5G ile ilgili dünyadaki en yeni gelişmeler ve küresel çaptaki başarılı uygulamalar konuşuldu. 2 Mart tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen etkinlikte, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, ZTE Corporation Avrupa ve Amerika Bölgesi Başkanı aynı zamanda Netaş Yönetim Kurulu Başkanı Aiguang Peng, Netaş CEO’su Ali Emir Eren açılış konuşmalarını gerçekleştirdi.

“İletişim teknolojilerinde yerlilik oranını yüzde 1’den yüzde 22’ye çıkardık”

Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, etkinlikte gerçekleştirdiği konuşmada, iletişim teknolojilerinde yerlilik oranının artırılması için ciddi çaba sarf ettiklerini belirterek, “2016 yılında 4.5G’yi gerçekleştirdiğimizde yerlilik oranımız yüzde1’in altındaydı. Bugün yerlilik oranımızı yüzde 22’lere çıkardık. Ama bu yeterli değil, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde başlayan Milli Teknoloji Hamlesi ile ivme kazanan yerli ve milli üretim Netaş ve ZTE’nin de destekleriyle daha iyi noktalara varacak” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin sabit ve mobil altyapısının yanı sıra, uydu geliştirme sistemlerinde de önde gelen ülkeler arasında yer aldığına işaret eden Sayan, şöyle devam etti:

“Teknolojik altyapımızı daha da güçlendireceğiz ve siber vatanımızı kendi ürettiğimiz yazılımlarla korumaya devam edeceğiz. Bunu çok değerli paydaşlarımız ile yapıyoruz. 1967’den beri devam eden Netaş ile yolculuğumuza devam ediyoruz. Netaş’ın küresel bir aktör olan ZTE ile işbirliğinin daha da güçlenerek devam etmesini bekliyoruz. ZTE’nin, global birikimleriyle Netaş ile birlikte ürünlerini yerlileştirme konusundaki çalışmalarını da yakından takip ediyoruz. Avrupa’da başarıyla gerçekleştirdiği 5G teknolojisi ile bankacılıkta kurduğu sistemi biliyoruz. Netaş ile ülkemizde benzer uygulamalar yapacağını ve yıllar boyunca elde ettiği tecrübeleri birlikte büyüteceğimize inanıyoruz.”

“Uçtan Uca Yerli ve Milli Haberleşme Projesi’nin ilk fazı 31 Mart’ta tamamlanıyor”

Dünyada Telekom pazarının 200 milyar dolara ulaştığını kaydeden Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu ise, “Hedefimiz ülke olarak bu pazardan en fazla payı almak. 5G’ye yerli ve milli imkanlarla en kısa sürede geçmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği milli teknoloji hamlesi vizyonu ile elektronik haberleşme alanında paydaşlarımızla gösterdiğimiz çabanın somut sonuçlarını da almaya başladık. Uçtan Uca Yerli ve Milli Haberleşme Projesi’nin ilk fazını 31 Mart’ta tamamlıyoruz”” dedi.

Karagözoğlu konuşmasına şöyle devam etti;5G ve ötesi teknolojilere mümkün olan en yüksek yerli ve milli imkanlarla çıktığımız yolda, birçok alanda olduğu gibi Netaş en önemli paydaşlarımızdan biri oldu. 5G uygulamaları kapsamında kurduğumuz 5G TR Forum’da Netaş çekirdek ağ grubunun itici grubu olarak tüm çalışmalara önemli katkılar sağladı. İnşallah bu sürecin sonunda ülkemizde oluşturulacak ekosistem, hem Netaş’a yeni rakipler çıkaracak hem de Netaş gibi köklü şirketlerimizi daha da güçlendirecek. Netaş’ın gerçekleştirdiği tüm bu girişimler ile sektörümüzdeki firmalara örnek olduğunu düşünüyor ve bu firmalarla işbirlikleri yaparak ülkemizin yerli üretim ekosisteminin gelişmesine katkı sağlamasını beklediğimizi de ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

“Netaş ile Türkiye’nin dijital dönüşümüne talibiz”

ZTE’nin, telekomünikasyon ve bilgi teknolojisi alanında küresel liderlerden biri olduğunu belirten ZTE Corporation Avrupa ve Amerika Bölgesi Başkanı aynı zamanda Netaş Yönetim Kurulu Başkanı Aiguang Peng, ZTE’nin hedefinin dijital ekonominin altyapısını oluşturarak binlerce endüstrinin dijital ve akıllı dönüşümünü sağlamak olduğunu vurguladı.

Peng, “2017 yılında ana hissedarı olduğumuz Netaş’ın vizyonu ve faaliyet alanı ZTE’nin denizaşırı büyüme stratejisiyle son derece uyumlu ve tamamlayıcı nitelikte. Netaş ve ZTE’nin sinerjisi, Türkiye’nin bilgi ve iletişim sektörünün gelişimine özellikle de yerlileştirme çalışmalarına büyük katkı sağlıyor. Türkiye, kendi bölgesinde mobil abone büyümesi için kilit bir pazar. Telekom sektörü hızlı bir büyüme gösteriyor. ZTE’nin dünya lideri teknolojilerinin, Netaş’ın güçlü mühendislik yetenekleriyle birleşmesiyle doğan sinerjinin Türkiye’deki özel sektörün ve kamunun güçlü dijital dönüşümü için önemli bir değer olduğuna inanıyoruz.”

36.000’den fazla patente sahip olan ZTE’nin 5G Standart Temel Patentlerde (SEPs) ilk üç şirket arasında yer aldığını ve 55 ticari 5G sözleşmesini başarıyla gerçekleştirerek dünya çapında 90’dan fazla operatörle işbirliği yaptığını ifade eden Peng, şöyle devam etti:

“ZTE, Çin’de 240’tan fazla şehirde 200 milyon kullanıcıya hizmet vermesi için 250.000 5G sitesini devreye aldı. Tüm dünyada sanayi, ulaşım, enerji, sağlık hizmetleri, eğitim ve medya dahil olmak üzere 15 sektörde 500’den fazla ortaklık kurdu ve ortaklarıyla birlikte 86 5G yenilikçi uygulama senaryosu çalıştı. ZTE, ekolojik kaynakları genişletmeye, 5G inovasyonunu derinleştirmek için küresel ortaklarla çalışmaya, 5G ticari başarısı yaratmaya ve dijital ekonomiyi inşa etmeye devam edecek. Çünkü büyüklükten mükemmelliğe giden yol inovasyondan geçiyor.”

“Yazılım, inovasyon ve 5G ile ülkemizin dönüştürücü şirketi olacağız”

Netaş CEO’su Ali Emir Eren ise, Netaş’ın kurulduğu günden bu yana Türkiye’ye iletişim teknolojilerini yerli olarak sunmak için çalıştığını ve bu sayede ülkeye 4 milyar doların üzerinde tasarruf sağladığını vurguladı. Eren, “Bundan sonraki dönemde de Telekom tecrübemizi, yerli ArGe gücümüzü, ZTE’nin telekomünikasyon teknolojilerindeki üstünlüğü ile birleştirerek, oluşturduğumuz sinerji ile ülkemize en üst seviyede fayda sağlamak için çalışacağız” dedi.

5G teknolojilerinin dünyayı bambaşka bir noktaya getireceğine işaret eden Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre 5G teknolojisi, 2035 yılına kadar, sadece kendi ekosistemi için 3.6 trilyon dolarlık ekonomik büyüme ve 22.3 milyon kişilik istihdam oluşturacak. 5G’nin diğer endüstrilere etkisi ise 13.2 trilyon dolara yaklaşacak. 5G dünyanın sinir sistemini oluşturacak; milyarlarca noktanın çok daha hızlı bir ağ üzerinden birbirine bağlanmasını sağlayacağından, büyük verinin gücünü ve anlamını artıracak. Savunmadan eğitime, ulaşımdan finansa, üretimden eğlenceye yaşamın her alanında etkisi büyük olacak. Bu nedenle ülkeler stratejilerini 5G üzerine kuruyor ve telekom operatörleri 2025 yılına kadar yapacakları 1.1 trilyon dolarlık yatırımın yüzde 80’ini 5G’ye yapmayı planlıyor.”

“Yeni dönemde Türkiye’nin önünde çok ciddi fırsatlar var”

Bu yeni dönemde Türkiye’nin önünde çok ciddi fırsatlar olduğunu ifade eden Eren, “Netaş olarak biz de bu dönüşümde var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Yerlileştirme kabiliyetimizi ve Türkiye’nin ilk yerli baz istasyonunu geliştiren şirketlerinden biri olma yetkinliğimizi, ana hissedarımız ZTE’nin 5G teknolojilerindeki liderliği ile birleştirip; yazılım, inovasyon ve 5G ile ülkemizin dönüştürücü şirketi olacağız” şeklinde konuştu.

N.visionLab ekosisteme ev sahipliği yapacak

5G Teknolojileri etkinliğinde, Netaş’ın bilgi ve iletişim teknolojileri ekosisteminin buluşma noktası olarak tasarladığı yüksek iletişim teknolojileri merkezi N.visionLab’ın açılışı da gerçekleştirildi. Ankara’dan İstanbul’a online bağlantı ile gerçekleştirilen açılışta N.visionLab ile ilgili bilgi veren Ali Emir Eren, “ArGe’mizi ve yeni nesil Telekom altyapımızı ekosisteme açacağımız N.VisionLab’da, IPTV, 5G Deneyim, Akıllı Yaşam ve Yerlileştirme alanları yer alıyor. N.visionLab’da hem kendi Ar-ge’mizle hem start-uplar ile geliştireceğimiz ürünleri, hem de yerlileştirdiğimiz ZTE ürünlerini, öncelikle ülkemizin ihtiyaçlarına sunacağız, sonra da dünyaya ihraç edeceğiz. Bu sayede Türkiye’nin yeni nesil teknoloji ihraç eden ülke algısına daha fazla katkı sağlayacağız. N.visionLab’ın yakın coğrafyamızda 5G’nin inşasında da önemli bir merkez haline gelmesini hedefliyoruz” dedi.

Yeni nesil iletişim teknolojileri alanında yeni ufuklar açacağız

Sürekli gelişen teknolojinin bugünün hatta yarının iş modellerini ve yaşamlarını şekillendirdiğine dikkat çeken Eren, bu şekillenmenin pandemide daha net ortaya çıktığını söyledi. Tüm bu değişimlerin temelinde ise “yazılım”ın bulunduğunu kaydeden Eren, Türkiye’nin ilk yazılım ihracat eden şirketi olan Netaş’ın bu alanda değer oluşturmaya devam ettiğini vurguladı.

Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi bu bilgi birikimimizi telekomünikasyon teknolojilerinde dünyanın önde gelen şirketlerinden ZTE ile daha da artırıyoruz. Yerlileştirme stratejilerimiz paralelinde ZTE ile beraber önümüzdeki dönemde yeni nesil iletişim teknolojileri alanında yeni ufuklar açacağız. Gerek birlikte gerçekleştireceğimiz çalışmalar gerekse bu merkezimiz ile bilişim ve telekomünikasyon teknolojilerinde yakın coğrafyanın yüksek teknoloji merkezi olacağımıza yürekten inanıyoruz. Netaş, bilişim teknolojilerinde her zaman Türkiye’de yerliliğin öncü firması olmaya devam edecek.”

EİB Şubat ayında ihracatını yüzde 16 artırdı

 Ege İhracatçı Birlikleri’nin Şubat ayı ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artarak 1 milyar 172 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.

Türkiye’nin ihracatı ise Şubat ayında yüzde 9,6 artışla 16 milyar 12 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Şubat döneminde yüzde 4 yükselişle 2 milyar 234 milyon dolarlık ihracata imza atan Ege İhracatçı Birlikleri, son 1 yıllık dönemde 13 milyar 83 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaştı.

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği yüzde 65’lik artışla 27 milyon doları Türkiye’ye kazandırarak Şubat ayının artış rekortmeni oldu.

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Şubat ayında ihracatını yüzde 42 artışla 155 milyon dolara taşıyarak birinci sırada, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ise 116 milyon dolarla ikinci sırada yer aldı.

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği ihracatını yüzde 11 yükselterek 90 milyon dolarla Şubat ayını geride bıraktı.

Yaş meyve sebze ihracatı yüzde 12’lik artışla 19 milyon dolara yükselirken, meyve sebze mamulleri ihracatı ise yüzde 22’lik yükselişle 59 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği toplamda yüzde 19 artışla 79 milyon dolarlık ihracata imza attı.

Ege Maden İhracatçıları Birliği yüzde 17 artışla 68 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ise yüzde 5 artışla 63 milyon dolar ihracat rakamıyla Şubat ayını geride bıraktı.

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği yüzde 64 yükselişle 53 milyon dolar, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği 52 milyon dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırdı.

Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nin ihracatı ise 45 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ise yüzde 4 artışla 15 milyon doları, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği ise 12 milyon dolarlık ihracatı hanesine yazdırdı.

Sanayi ürünleri ihracatında yüzde 20, tarım ürünleri ihracatında yüzde 9 artış

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “12 ihracatçı birliğimizin 8 tanesi Şubat ayında ihracatını arttırdı, iki Birliğimiz geçen seneki ihracat seviyesini korurken, diğer iki Birliğimizin ihracatı ise geçen yılki performansının gerisinde kaldı. Üyelerimizin sanayi ürünleri ihracatı yüzde 20 artarak 702 milyon dolara ulaştı. Tarım ürünleri ihracatı ise yüzde 9 yükselişle 402 milyon dolar olarak gerçekleşti. Madencilik sektörümüzün ihracatı ise yüzde 17 artışla 68 milyon dolara ulaştı. Şubat ayında 164 ülkeye ihracat gerçekleştirdik. 95 ülkeye ihracatımızı artırmayı başardık. En çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ilk 10 ülke arasında; 142 milyon dolarla Almanya, 88 milyon dolarla ABD, 75 milyon dolarla Birleşik Krallık, 64 milyon dolarla İtalya ve İspanya, 61 milyon dolarla Fransa, 47 milyon dolarla Hollanda, 33 milyon dolarla Belçika, 30 milyon dolarla İsrail, 27 milyon dolarla Polonya yer alıyor.” dedi.

Avrupa Birliği’ne yüzde 16 artış

Ege İhracatçı Birlikleri’nin Avrupa Birliği ülkelerine ihracatının Şubat ayında yüzde 16’lık artışla 563 milyon dolara ulaştığını söyleyen Eskinazi, EİB’in ihracatının Ocak ayına nazaran güçlü bir ivme kazandığının altını çizdi.

“Ortadoğu ülkelerine 131 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Amerika ülkelerine ihracatımız yüzde 44 artarak 125 milyon dolara, Asya ve Okyanusya ülkelerine ise yüzde 62 yükselişle 90 milyon dolara ulaştı. Diğer Avrupa ülkelerine yüzde 19’luk artışla 90 milyon dolarlık, Afrika ülkelerine 69 milyon dolarlık, Eski Doğu Bloku ülkelerine yüzde 19 artışla 64 milyon dolar, Serbest Bölgelere yüzde 24 artışla 25 milyon dolar, Türk Cumhuriyetleri’ne yüzde 14 artışla 14 milyon dolarlık ürün satıldı.”

BIO Startup Program 13 startupın katılımıyla devam ediyor
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) tarafından desteklenen ve yürütücülüğünü ReDis Innovation’ın üstlendiği BIO Startup Program’ın beşincisi kaldığı yerden devam ediyor. Biyoteknoloji ve yaşam bilimleri alanındaki girişimcilerin büyümesine katkı sağlamayı amaçlayan programda geçen yıl yapılan değerlendirme sonucunda 13 biyogirişimci BIO Startup Program’a katılmaya hak kazandı. 25 Mart’ta gerçekleşecek BIO Startup Demo Day’de jürinin seçeceği startuplar Haziran ayında yapılacak dünyanın en büyük biyoteknoloji organizasyonu BIO Digital Convention’a katılma imkânına sahip olacak.
Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji temalı hızlandırıcı programı BIO Startup, biyogirişimcilerin küresel bağlantılara erişiminde ve biyoteknoloji startuplarının büyümesinde hızlandırıcı rol oynamaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl beşincisi başlatılan BIO Startup’a, COVID-19 pandemisi sebebiyle ara verilmiş, BIO Startup Program mezunları pandemi dönemine yönelik ihtiyaçlara hızlı çözümler geliştirmeye odaklanmıştı. İstanbul Kalkınma Ajansı “COVID-19 ile Mücadele ve Dayanıklılık Programı” kapsamında desteklenen ve startupların COVID-19’a ilişkin yaşanan sorunlara yönelik çözüm üretmesini hedefleyen BIO Startup CoronaSprint Projesi kapsamında 16 BIO Startup mezunu şirket, COVID-19’a yönelik ilaç, aşı, cihaz, tanı ve dijital sağlık teknolojileri alanlarında sahadaki 11 ihtiyaç alanına yönelik çözüm yol haritaları hazırladı. CoronaSprint projesi sonunda bir grup start-up 3 ayrı yatırımcı grup ile biraraya gelerek projelerini gerçekleştirebilmek için ihtiyaç alanları kapsamında görüşmelerde bulundular.
BIO Startup Program 2020-2021, geçtiğimiz sene yapılan 56 başvuru arasından gerçekleşen değerlendirme sonucunda seçilen 13 startup ile devam edecek. Startuplar, geçen yıl aldıkları ilk etap çevrimiçi eğitimlerin devamında, programın ikinci aşaması olan biyogirişimcilik kampında, uzman eğitmenler ve sektörün önde gelen profesyonellerinden mentorluk ve online eğitimler alacaklar.
Biyogirişimcilik kampının ardından biyogirişimciler 25 Mart’ta gerçekleşecek BIO Startup Demo Day’de sunumlarını yaparak jürinin seçeceği startuplar arasında yer almaya çalışacaklar. Seçilen startuplar 10-17 Haziran 2021 tarihlerinde dijital ortamda düzenlenecek dünyanın en büyük biyoteknoloji organizasyonu BIO Digital Convention’a katılma imkânına sahip olacak.
BIO Digital Convention öncesinde düzenlenecek ikinci biyogirişimcilik kampında biyogirişimciler, küresel aktörlerle verimli temaslarda bulunduklarında ihtiyaç duyacakları, regülasyon, patent, iletişim, pazar analizleri gibi alanlarda yol haritaları üzerinde mentorlarla birlikte çalışacaklar.
AIFD Yatırım Politikaları Direktörü Cengiz Aydın, BIO Startup Program’la ilgili şu açıklamayı yaptı: “AIFD ve ReDis Innovation işbirliğinde geçtiğimiz sene beşincisini başlattığımız programa kaldığımız yerden devam edebiliyor olmaktan mutluyuz. Oluşturduğumuz mezun havuzumuz ile gerçekleştirdiğimiz CoronaSprint Projemiz kapsamında, zorlu pandemi koşulları altında Türkiye’de yaşam bilimleri ve sağlık biyoteknolojisi alanlarına katkı sağlamayı başardık. BIO Startup Program’ı bu yıl 13 startupımız ile yürüteceğiz. Demo Day ve eğitimler sonrasında seçilecek startupların, katılma imkânına sahip olacağı BIO Convention’dan en yüksek verimi alması için yoğun bir eğitim ve değerlendirme dönemi bizi bekliyor. Tüm bu program sürecindeki kazanımların yanı sıra biyoteknolojide bilimsel ve teknolojik gelişmelerin izlenebileceği BIO Convention ve ayrıca içinde yer alan Start-Up Stadium’un startuplarımız için eşsiz deneyimler sunacağına inanıyorum. BIO Convention öncesinde dünyanın dört bir tarafından alınan başvurulardan seçilen 50 startupın girişimini anlatma şansı bulduğu Start-Up Stadium’a kendi programımızın finalistlerinin seçilebilmesi ve seçilenlerin de tüm hazırlıklarını tamamlamış olmasını hedefliyoruz. Özellikle bu bölümün küresel biyoteknoloji ekosisteminin farklı aktörleri ile temas etmek, işbirliklerine yönelik birebir görüşmeler yapmak adına önemli bir fırsat olacağına inanıyorum”
BIO Startup Program’a kabul edilen 13 finalist biyogirişimci ve faaliyet alanları aşağıdaki şekilde sıralanıyor:
Virasoft: Klinik tanılar ve teşhisler için dijital patoloji yazılımı geliştiriyor.
LumiLabs: Moleküler modelleme, sentezleme ve analiz ile yeni nesil hemostatik tıbbi cihaz geliştiriyor.
GlaucoT: İlaçsız ve invasif olmayan tekniklerle nöroprotektif glokom tedavisi geliştiriyor.
Mikronos: Mikroakışkan tabanlı global pıhtılaşma kaşkadı analiz cihazı geliştirerek, ağır kanamalarda hızlı ve doğru tanı sağlıyor.
Biogenuslab: Biyoteknolojik ilaç geliştirme çalışmalarında kullanılan platformlar geliştiriyor.
Meinox: Tıbbi ve veteriner uygulamalarında kişiselleştirilmiş tedaviler üzerine çalışıyor. Protein inhibitörleri geliştiriyor ve hastalıkların moleküler mekanizmalarını modüle etmek üzere çalışmalar yürütüyor.
Araltek Medical Device Designing: Tıbbi müdahaleler sırasında kalp destekleme sistemi olarak kullanılabilecek kalp pompası geliştiriyor. Aynı zamanda sentrifugal kam pompasının kullanıldığı uzun süreli dolaşım destek sistemi ve yazılımı geliştiriyor.
PortMera: İnvasif olmayan yöntemlerle moleküler kimyasal analiz yöntemleri geliştiriyor. Akıllı kimyasal sensörler yardımıyla sahte ve standart altı ilaçların doğruluk testlerini sağlıyor.
Pacem Medikal Teknoloji: Plazma teknolojisi ile diş ve diş eti hastalıklarına yönelik antimikrobiyal tedavi ve yazılım sistemleri sağlıyor.
GlakoLens: Glokom hastalığına yönelik akıllı kontak lens, giyilebilir okuma, kayıt ve takip sistemleriyle tedavi sağlıyor.
Funktor: Geliştirdiği medikal bilgi işleyen, yenilikçi arama motoru ile literatür araştırmalarına interaktif bir yöntem kazandırıyor.
Oruba Medikal Teknoloji: Çeşitli sağlık testleri ve takibi sağlamak adına idrar miktarı ve hız ölçümü yapan ve otomatik, steril ve operatör ihtiyacı olmaksızın çalışan üroflowmetre geliştiriyor.
YOLMED: Cerrahi operasyon sırasındaki komplikasyon ve yanlış müdahale hatalarını gidermek için tıp eğitiminde kullanılabilecek sanal gerçeklik tabanlı (VR) simülasyon sistemi geliştiriyor.

Lidya Grup İstanbul Kurumsal Satış Müdürü Özge Öktem,

İşletmelerin, baskı süreçlerindeki dijital dönüşüm yolculuğuna rehberlik ediyoruz”

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını sebebiyle, ilk aylarda oluşan tedirginlik ve belirsizlik bir süre sonra yerini, şirketlerin iş yapış şekillerini yeniden gözden geçirmesine bıraktı. Özellikle, geleneksel çalışma tarzında olan firmalar, çalışma biçimlerinin yeni normale uygun olması adına büyük teknolojik yatırımları değerlendirmeye aldılar.

İşletmelerin, mobilite çözümleri gündemlerine aldıklarını kaydeden Lidya Grup İstanbul Satış Müdürü Özge Öktem, şunları söyledi:

Covid-19 pandemisi ile birlikte, toplum ve işletmeler, pandemi etkilerini daha da azaltabilmek adına bir uyum sürecine girmiş bulunmaktadır. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ilk Covid-19 vakasının çıktığı günden beri işletmeler, dijital yetkinliklere de bağlı olarak çalışanlarını, müşterilerini ve diğer tüm paydaşlarını korumak için gerekli tüm önlemleri almak için çaba göstermektedir. Bu süreçte, uzaktan çalışma, dijital iş gücü, mobilite gibi çok yaygın olmayan kavramlar, günlük hayatımıza hızlı bir şekilde giriş yaptı. İşletmelerdeki dijital dönüşüm yolculuğu, aslında bu konuya kaynak ayrılması ile başlamaktadır ki, pandemi öncesi bu yatırımlara ağırlık vermiş olan şirketlerin iş süreçlerine kesintisiz bir şekilde uzaktan sürdürmeye devam edebildiğini görmekteyiz. Lidya Grup olarak bizlerde, baskı süreçlerindeki dijital ve mobilite çözümlerimiz hakkında firmaların dijital dönüşüm yolculuğuna rehberlik ediyoruz. Bu nedenle, müşterilerimizin dijitalleşme süreçlerinde gerçek ihtiyaçlarını belirleyerek, kaynakları verimli kullanmasını sağlamak adına işbirlikteliği yapıyoruz. Lidya Grup olarak müşterilerimizi, basit bir tedarikçi – müşteri ilişkisinden çok, ortak fayda ve değerler kapsamında uzun soluklu devam edecek bir iş ortağımız olarak görmekteyiz. Bu sebeple, her bir firmanın ihtiyacını, ayrı ayrı bir proje olarak ele almakta, uygun ve verimli çözümler sunmaktayız. Bu kapsamda, şirketlerin baskı ihtiyaçlarını belirlemek ve dijitalleşmeye uygun yeni çözüm önerileri üretmek için satış ve servis ekibimizle önemli başarılar elde ediyoruz” dedi.

İşletmeler, dijital dönüşümü değerlendirmeye aldılar

Firmaların dijital dönüşüme olan farkındalığının her geçen gün arttığını ve konunun değerlendirme ve uygulama aşamasında olduğunu anlatan Özge Öktem, konuşmasına şöyle devam etti:

Lidya Grup olarak, temsilcisi olduğumuz markalardan biri olan Xerox’un sahip olduğu yüksek teknoloji cihazları ve yazılımları ile ilgili Covid-19 öncesi uzun süredir müşterilerimize, dijital dönüşümün gerekliliğinden bahsetmekteydik. Firmaların dijital dönüşüme olan farkındalığının her geçen gün arttığı ve değerlendirmeye aldıklarını da gözlemlemekteydik. Önemli sayıda müşterimizin, baskı süreçlerindeki dijitalleşme ve mobilite projelerini yürüttük ve faaliyete geçirme fırsatını elde ettik. Lidya Grup’un uzun yıllardır var olan bilgi birikimine, yeni ve üstün teknolojinin üretmiş olduğu dijitalleşme ve mobilite tecrübesi de eklenmiş oldu. Böylelikle, Covid-19 ile önemi artan dijitalleşme süreçlerinde, zaten önemli bir deneyim kazanan satış ve servis ekiplerimiz, bu dönemde firmalara daha etkin çözümler sunmak adına öncülük ettiler. Lidya Grup’un teknolojiyi yakından takip etmesi ve sürdürülebilir faaliyetleri, müşterilerimiz için güven vermekte ve baskı yatırımlarında Lidya Grup’u tercih etmelerini sağlamaktadır. Şirketimizin, birçok sektöre hizmet vermesi ve güçlü bir sermaye birikimine sahip bir firma olması, müşterilerimiz için artı bir değer ve memnuniyet oluşturmaktadır. Bizlerde, bu süreçte müşterilerimize kesintisiz hizmet vermenin haklı mutluluğunu yaşamaktayız. Yapılan araştırmalarda gösteriyor ki, pandemiyle birlikte özellikle Türkiye için satın alma alanında da dijitalleşme ön planda bulunuyor. Bu sebeple şirketlerin, mevcut BT süreçlerini tekrar gözden geçirmesi ve eş zamanlı tüm süreçlerin dijitalleşmeye ve mobiliteye uygun hale getirilmesi hedefleniyor. Tabii ki, bu değişim firmalar için hem zaman, hem yatırım isteyen bir süreçtir. Firmaların dijitalleşme için ayırdığı kaynağın daha etkin ve verimli kullanılabilmesi için fiziki ve yazılımsal analizler ve değerlendirmelerin sonucunda ihtiyaçlar belirlenmeli ve yatırım sürecine geçilmelidir. Dijital ve mobilite teknolojisiyle geliştirilmiş baskı süreci yönetimi neticesinde, şirketlerin verimliliğinin arttığı, çevresel sürdürülebilirliğinin sağlandığı, maliyetlerin de optimize edildiğine şahit olmak bizim için mutluluk vericidir” diye konuştu.

Yeni normale uygun hareket edilirken “sürekli girişimci” fikri benimsenmelidir

Bu yılı değerlendirerek konuşmasına devam eden Özge Öktem, şunları anlattı:

Genel bir değerlendirme yaptığımızda, ülke olarak 2018 yılından beri içinde olduğumuz ekonomik etkiler, stabil olmayan döviz kurları ve 2020’den beri devam eden pandemi, şirketlerin süregelen standart iş yapış şekillerini yeniden gözden geçirmesi için önemli bir fırsat olmuştur. Bu vesileyle şirketler, kendi iş alanlarını daha da geliştirecek, kimi zaman yeni bir yön verecek ve yeni normalin etkilerini olumlu hale çevirecek planlar oluşturarak, zaman kaybetmeden devreye alınması üzerine çalışmalar sürdürmektedir. Şirketlerin de, kendi alanında hep bir adım önde olabilmesi ve yeni normlara uygun hareket edilebilmesi için “sürekli girişimci” fikrini benimsemiş olması gerekliliğini gözlemliyoruz. Şirket sermayedarlarının dışında, departman yöneticileri başta olmak üzere tüm çalışanlarıyla birlikte, ileriye dönük girişimci projelerin oluşturulması, değerlendirilmesi, uygulamaya geçilmesi, günümüzde daha kritik bir hal almıştır. Dijital dönüşüm sürecinin zorluklarıyla başa çıkabilmek, ancak çevik ve dirençli olmak ile sağlanacaktır. Bu görüşten yola çıkarak, bizlerde Lidya Grup olarak, gerek kendi, gerekse müşterilerimizin iş yapış şekillerini sürekli gündemimizde tutmakta ve yeni normalin getirdiğini yeni ihtiyaçlar için tüm paydaşlarımızı ileriye götürecek değişim ve yeniliklere önayak olmaktayız” şeklinde konuştu.