Ekonomi-teknoloji-eğitim, sağlık haberleri (06.11.2021)

Biyoteknoloji İstatistikleri, Biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişim sayısı 499 oldu
Türkiye’de 2020 yılında 499 girişim biyoteknoloji faaliyeti yürüttü. Bir diğer anlatımla, 499 girişim mal veya hizmetlerinde biyoteknoloji kullandı ve/veya biyoteknoloji Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti gerçekleştirdi. Biyoteknolojik faaliyet yürüten girişim sayısı, 2019 yılında 363’tü. Biyoteknolojik tekniklerden en az birini kullanarak biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişimler çalışan sayısı büyüklük gruplarına göre incelendiğinde; 2020 yılında 369 girişimin 1-9 çalışanı, 67 girişimin 10-49 çalışanı, 37 girişimin 50-249 çalışanı ve 26 girişimin 250 ve daha fazla çalışanı olduğu görüldü.
Girişimlerin en fazla kullandığı biyoteknolojik teknik DNA/RNA oldu
Biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişimlerin 2020 yılında en fazla kullandığı biyoteknolojik teknik, “DNA/RNA” oldu. “DNA/RNA” tekniği kullanan girişim sayısının 261 olduğu görüldü. Bu tekniği, 155 girişimin kullandığı “süreç biyoteknolojisi teknikleri” ve 139 girişimin kullandığı “hücre ve doku kültürü ve mühendisliği” teknikleri izledi.
Biyoteknoloji uygulamalarında insan sağlığı ilk sırada yer aldı
Biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişimlerin biyoteknoloji uygulamaları incelendiğinde; 2020 yılında 499 girişimin %41,3’ünün insan sağlığına (diğer terapötikler, yapay substratlar, tanı amaçlı ve ilaç taşıyıcı sistemler vs.), %32,9’unun tarımsal biyoteknolojiye ve %24,0’ının insan sağlığına (rDNA teknolojisi kullanılan) yönelik faaliyet yürüttüğü görüldü.
Piyasada biyoteknoloji ürünü bulunan girişimlerin sayısı 302 oldu
Piyasada biyoteknoloji ürünü bulunan girişim sayısı, 2019 yılında 211 iken 2020 yılında 302 oldu. Biyoteknoloji faaliyetinde bulunduğunu beyan eden 499 girişimin 454’ünün biyoteknolojinin kullanımını gerektiren mal veya hizmetleri halihazırda geliştirdiği, 426’sının biyoteknolojinin kullanımını gerektiren süreçleri halihazırda geliştirdiği, 415’inin ise biyoteknolojiyi girişimin faaliyetleri veya stratejilerinin merkezinde gören girişimler olduğu görüldü.
Biyoteknoloji Ar-Ge harcaması 417 milyon 560 bin 618 TL oldu
Biyoteknoloji faaliyeti yürüten girişimlerin 2020 yılında gerçekleştirdiği Ar-Ge harcamaları 417 milyon 560 bin 618 TL oldu. Bu harcama, 2019 yılında 324 milyon 462 bin 31 TL olarak gerçekleşti. Biyoteknoloji Ar-Ge harcamalarının mali ve mali olmayan şirketler Ar-Ge harcamaları içerisindeki payı, 2019 yılında %1,10 iken 2020 yılında bu oran %1,17 oldu.
Biyoteknoloji faaliyetlerinde 2 753 kişi çalıştı
Biyoteknoloji faaliyetlerinde 2020 yılında 2 753 kişi çalıştı. Biyoteknoloji faaliyetlerinde çalışanların %47,7’si erkek, %52,3’ü kadın çalışanlardan oluştu. Biyoteknoloji faaliyetinde çalışanların %16,2’si doktora, %22,2’si yüksek lisans, %36,4’ü lisans, %7,3’ü yüksekokul ve %17,9’u lise ve altı eğitim düzeyine sahipti. Tam zaman eşdeğeri cinsinden biyoteknoloji faaliyetlerinde çalışan sayısı ise 2020 yılında 2 228 oldu.
Biyoteknoloji Ar-Ge faaliyetlerinin önündeki en önemli engel sermayeye erişim oldu
Biyoteknoloji faaliyeti yürüten 499 girişime göre; biyoteknolojik Ar-Ge faaliyetlerinin önündeki en önemli engel %60,9 ile “sermayeye erişim” iken bunu %49,7 ile “nitelikli insan kaynaklarına erişim” ve %34,3 ile “yasal düzenleme gereksinimleri” izledi. Biyoteknoloji ürünlerinin ticarileşmesinin önündeki en büyük engel ise %57,5 ile “uluslararası piyasalara erişim” olup bunu %53,9 ile “yasal düzenleme gereksinimleri” ve %53,5 ile “sermayeye erişim” izledi.

2022’de kimler e-Defter kullanmak zorundadır?

e-Defter uygulaması, firmaların yevmiye ve kebir defterlerini elektronik ortamda hazırlamaları ve bunların beratlarının oluşturularak, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in sistemine gönderilmesidir. Diğer bir deyişle, defterlerin kağıt yerine, elektronik ortamda e-Defter olarak hazırlanarak, gönderilmesidir. 2020 yılı cirosu 5 milyon TL ve üzerinde olan tüm firmaların, 2021 yılında zorunlu olarak e-Fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin ve 2021 yılında bağımsız denetime tabi olma şartını sağlayan mükelleflerin 1 Ocak 2022 tarihinde e-Defter’e geçmeleri zorunludur.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sağlayıcıları ile medikal malzeme ve ilaç, etken madde temin eden tüm mükellefler (Hastane, Tıp merkezleri, Dal merkezleri, Diyaliz merkezleri, Sağlık Bakanlığından ruhsatlı diğer özelleşmiş tedavi merkezleri, Tanı, tetkik ve görüntüleme merkezleri, Laboratuvarlar, Eczaneler, Tıbbi cihaz ve malzeme tedarikçileri, Optisyenlik müesseseleri, İşitme merkezi, Kaplıcalar, Ecza depoları, Beşeri tıbbi ürün sunan ve/veya üreten özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri) bu yılın Temmuz ayında (Temmuz 2021) e-Fatura uygulamasına geçtiler ve bu firmalar 2022 yılının Ocak ayında e-Defter uygulamasına da zorunlu olarak geçeceklerdir.

Yeni yılda e-Defter mükellefi olacak şirketlerin, öncelikle kullandıkları muhasebe programlarının e-Defter’e uygun olup olmadığını kontrol etmelerinin yanı sıra, özel bir entegratör ile çalışmayı planlıyorlar ise bu hazırlığı da biran önce yapmaları gereklidir. e-Defter zorunluluğu getirildiği halde e-Defter uygulamasına geçişini yapmayan mükellefler hakkında, Vergi Usul Kanunu (VUK)’ta belirtilen cezai yaptırımlar uygulanacaktır.

e-Defter’leri genellikle mali müşavirler hazırlıyor

Muhasebe işlemlerini bünyesindeki personel ile yürüten firmalar, e-Defter’lerini kullandıkları muhasebe programı ile kendi içlerinde hazırlıyor. Muhasebe işlemleri konusunda dışarıdan destek alan firmaların ise, e-Defter işlemlerini mali müşavirleri yapıyor. Şu an oluşturulan e-Defter’lerin neredeyse %80’ine yakını mali müşavirler tarafından hazırlanarak, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’e gönderiliyor.

e-Defter uygulamasına sadece zorunlu olan firmalar geçmiyor, zaman kaybı ve iş yükü yaratan süreçlerden kurtulmak isteyen firmalar da gönüllülük esasına göre e-Defter’e geçiyor. Yasal mevzuata tam uyumlu ve değişen mevzuatlara göre güncellenen yapısı ile e-Defter uygulaması işletmelere verimlilik sağlıyor. e-Defter sayesinde firmalar defterlerini elektronik ortamda saklayıp, arşivleyebiliyor, pratik ve hızlı bir şekilde GİB’e otomatik gönderebiliyorlar. Bir diğer konu da, kağıt ortamındaki defterlerin yılbaşında noterden tasdik edilmesi gerekliliğidir ve e-Defter uygulaması ile birlikte noter masrafları ortadan kalkmış oluyor.

e-Defter sürecinde uyumYEDEK desteği

uyumYEDEK, oluşturulan e-Defter’in birincil kopyasını saklıyor, ikincil saklamasını ise GİB’e otomatik gönderiyor. Bilindiği gibi, 2020 yılının başından itibaren, firmaların e-Defter kayıtlarını, ikincil saklama için GİB’e göndermesi gerekiyor. Geçmişte böyle bir zorunluluk yoktu, GİB’te sadece beratlar saklanıyordu ve e-Defterlerin saklanması firmanın sorumluluğunda idi. Ancak, 2020 yılından itibaren uygulama değişti. Uyumsoft’un 2020 yılından itibaren sunduğu uyumYEDEK hizmeti sayesinde mükellef işletmeler, tek bir tuşa basarak e-Defter’lerinin ikincil saklanmasını otomatik olarak GİB’in sistemine gönderebiliyor.

uyumYEDEK’te sadece e-Defter değil, diğer veriler de yedeklenebiliyor

uyumYedek sadece e-Defter’in birincil kopyasını saklayıp, ikincil saklamasını GİB’e otomatik gönderimini sağlayan bir çözüm değildir. İşletmeler isterlerse, burada diğer ticari verilerini de yedekleyebiliyor. Uyumsoft tarafından işletmelere bir yedekleme alanı açılıyor ve bu alanda önemli verilerini de yedekleyebiliyorlar. Böylece önemli evraklarını güvenle saklayıp, istedikleri yerden ulaşabiliyorlar.

AGÜ’de Çocuklar için Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Atölyesi

Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) Mimarlık Fakültesi ve AGÜ Çocuk Üniversitesi tarafından, “31 Ekim Dünya Şehirler Günü” kapsamında “Çocuklar için Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları” atölye programının ikincisi düzenlendi. Atölyeye 8-10 yaş arası çocuklar katıldı.

Mimarlık Fakültesi ve Çocuk Üniversitesi liderliğinde Küresel Okullar ve Küresel Sürdürülebilir Gelecek Kurumlarının desteği ile AGÜ’de “31 Ekim Dünya Şehirler Günü” kapsamında “Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar” küresel amacına ve 2021 iklim değişikliğine uyumlu şehirler temasına odaklanan atölye çalışması gerçekleştirildi.

Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Burak Asiliskender’in danışmanlığında gerçekleştirilen atölye çalışmasında çocukların bilişsel, duyuşsal, sosyal ve fiziksel gelişim alanlarını destekleyen aynı zamanda iklim değişikliğine uyumlu şehirler konusuna odaklanan etkinlikler tasarlandı.

Tanışma etkinliğinin ardından Küresel Sürdürülebilir Gelecekler Ortaklık Ağı ile Gelişme Türkiye Koordinatörü Dr. Sümeyra Ayık Akıllı tarafından “Sürdürülebilir Şehirler” konusunda etkileşimli çalışmalar gerçekleştirildi. Daha sonra çocuklar kendi sürdürülebilir hayali şehirlerini “Tasarım Odaklı Düşünme ve Çocuklar için Felsefe” temelli yöntemle, Dr. Sinan Akyüz, Ar. Gör Özlem Kevseroğlu ile mimarlık öğrencileri Melike Tuna, Busenur Yılmaz ve Mustafa Ehven’ın yardımıyla tasarlayıp, sundu.

Atölye çalışmasına ayrıca Mimarlık Fakültesi’nden Arş. Gör. Aslıhan Atılgan ile Gülsüm Polat ve Küresel Okullar Türkiye savunucusu Çelebi Kalkan da destek verdi.

Tarım ve gıdada ihracat ve ithalat birlikte artıyor

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Dış Ticaret Verileri baz alınarak Agrimetre tarafından hazırlanan TGDF Dijital Veri Paneli’ne göre 2021 yılının ilk 9 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü 15,9 milyar dolar ihracat, 12,2 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi. 01 ile 24 fasılları arasındaki tüm GTIP kalemleri ile 29. ve 35. fasıllardan seçili ürünlerin dahil edildiği hesaplamalara göre, 2021’nin ilk 9 ayında sektörün dış ticaret dengesi, önceki yılın aynı dönemine kıyasla %23,3 arttı.

Özet Ticaret Sistemi (ÖTS) çerçevesinde yayınlanan dış ticaret verilerine göre, 2021’in ilk 9 ayında, yani 4’te 3’lük bölümünde ihracat, önceki yılın aynı dönemine göre %19,2 oranında artarak 15,9 milyar dolara, ithalat %18 artarak 12,2 milyar dolara ulaştı.
Aylık ithalatta ciddi artış!

Aylık bazda bakıldığında Eylül 2021’de ihracat, önceki yılın aynı ayına göre %22,6 artarak 2,1 milyar dolar, aylık ithalat ise %49,1 artarak 1,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Eylül ayında, önceki yılın aynı ayına göre aylık ihracattaki artışın yanında, aylık ithalattaki oldukça büyük artış dikkat çekti. Benzer durum Ağustos ayında da geçerliydi.

İthalat, 2021 yılının ilk aylarında belirgin bir artış eğilimi sergiledi. Nisan ayında, önceki yılın aynı ayına göre %25 artan aylık ihracat ve ithalat artış hızının yavaşlaması ile bu trendde değişim işareti görüldü. İhracat Mayıs ayında da belirgin şekilde artarken, 2021 yılında ilk kez Mayıs ayında ithalatın önceki yılın aynı ayına kıyasla gerilemesi, yılın başından bu yana devam eden yüksek ithalat trendinin değiştiğini gösterdi. İhracatın artması, ithalatın yavaşlaması yönündeki olumlu trend, Haziran ayında güçlenerek devam etti. Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında ise bu trend değişti ve ithalattaki artışlar dikkat çekti.
Dış ticaret fazlası halen güçlü

2021 yılının başlarında ithalatın artış eğiliminde olmasından olumsuz etkilenen dış ticaret fazlası, yılın ilk dört ayında önceki yılın aynı döneminin gerisinde kalmıştı.

Mayıs verilerinin gelmesiyle birlikte 2021’de ilk kez dış ticaret fazlası, önceki yılın aynı döneminin üzerine çıkmış; 2021’in ilk 5 ayında, önceki yılın aynı dönemine kıyasla %32,1 artarak 1,63 milyar dolar olarak gerçekleşmişti.

2021’in ilk 9 ayında dış ticaret fazlası önceki yılın aynı dönemine göre %23,3 artışla 3,74 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Birim ihracat değeri 2021’in ilk 9 ayında, önceki yılın aynı dönemine göre %2,4 artarak 1.099 dolar/ton olarak gerçekleşti. İthalat birim değeri ise önceki yılın aynı dönemine göre %32,3 artışla 609 dolar/ton’a yükseldi.

Birim ithalat değerinin 2021’in başından beri yüksek seviyede devam etmesi olumsuz bir gelişme olarak değerlendirildi.
Dış ticarette en yüksek hacimli ürünler

2021’nin ilk 9 ayında ihracatta öne çıkan ürünler sırasıyla Un (0,81 milyar dolar), Fındık İçi (0,80 milyar dolar) ve Makarna (0,57 milyar dolar) olurken bu ürünler toplam ihracatın yaklaşık %13,7’sini oluşturdu.

Aynı dönemde en çok ithal edilen ürünler ise sırasıyla Buğday (1,5 milyar dolar), Soya Fasulyesi (1,2 milyar dolar) ve Ham Ayçiçeği Yağı (0,7 milyar dolar) oldu. Bu 3 ürün, toplam ithalatın yaklaşık %28’ini, yani 4’te 1’inden fazlasını oluşturdu.

Son dönemde yurt içinde fiyat artışları ile sıkça gündeme gelen ve 760 milyon dolarlık ithalat ile 2020’de en fazla ithal edilen 3. ürün olan Ayçiçek yağında ithalat trendi 2021’de de devam etti. Ayçiçek ve Ayçiçek yağı 2021 yılında da en çok ithal edilen ürünler arasında yer aldı.

2021 yılı Eylül ayında en çok ihraç edilen ürünler Fındık içi, Un ve Makarna olarak sıralanırken, en çok ithal edilen ürünler Buğday, Arpa ve Asiklik alkoller oldu.

Ağustos (263 milyon dolar) ve Eylül (367 milyon dolar) aylarındaki yüksek Buğday ithalatı rakamları dikkat çekti.

Büyük ölçüde yem sektörü tarafından kullanılan Soya Fasulyesi’nin Haziran (246,9 milyon dolar), Temmuz (150,6 milyon dolar) ve Ağustos (158,1 milyon dolar) aylarındaki yüksek seviyedeki ithalatı dikkat çekmişti. Bu üründe, Mayıs-Ağustos aylarında 800 milyon doların üzerinde ithalat yapıldı. Eylül ayında ise bu üründe yüksek ithalat gerçekleştirilmedi.
En çok ihracat yapan sektörler

2021’in ilk 9 ayına ait dış ticaret verileri sektörlere göre incelendiğinde Şeker ve Şekerli Mamuller (1.604 milyon dolar), Sert Kabuklu Meyveler (1.581 milyon dolar), Yaş Meyve (1.455 milyon dolar), Bitkisel Yağ (1.233 milyon dolar) ve Balıkçılık ve Su Ürünleri (931 milyon dolar) Sektörleri en fazla ihracat yapan sektörler olarak sıralandı. Toplam ihracatın %42,8’i bu 5 sektör tarafından gerçekleştirildi.

Aynı dönemde Hayvan Yemi (3.306 milyon dolar), Bitkisel Yağ (2.066 milyon dolar), Un (1.751 milyon dolar), Kakao-Çikolata (559 milyon dolar) ile Tütün ve Mamülleri (378 milyon dolar) sektörleri ise en çok ithalat yapan sektörler olarak sıralandı. Toplam ithalatın %66,3’ü, yani 3’te 2’sinden fazlası bu 5 sektör tarafından gerçekleştirildi. Bu oranın yüksek olması, ithalatın az sayıda sektörde yoğunlaştığını gösterdi.

Tek başına Hayvan Yemi Sektörü, 2021’in ilk 9 ayında 3,3 milyar doları aşan hacim ile toplam ithalatın %27,2’sini, yani 4’te 1’inden fazlasını oluşturdu.

Fiyat artışları ile gündemde yer bulan Bitkisel Yağ Sektörü, 2021’in ilk 9 ayında 2 milyar doları aşan ithalat ile toplam ithalatın %17’sini oluşturdu. Küresel piyasalardaki fiyatın Mart 2020 – Mart 2021 döneminde 2 katından fazla artması ve döviz fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketlilik, ithalata bağlı bu sektörde ülke içi fiyatların belirgin bir biçimde artması ile sonuçlandı.
İhracatın arttığı ve azaldığı sektörler

2021 yılının ilk 9 ayında önceki yılın aynı dönemine göre ihracatını değer olarak en fazla arttıran sektörler Bitkisel Yağ Sektörü (386 milyon dolar artış), Şeker ve Şekerli Mamuller Sektörü (351 milyon dolar artış), Balıkçılık ve Su Ürünleri Sektörü (246 milyon dolar artış), Beyaz Et Sektörü (231 milyon dolar artış) ve Yaş Meyve Sektörü (169 milyon dolar artış) oldu.

Aynı dönemde ihracatın gerilediği tek sektör Tütün ve Mamulleri Sektörü (90 milyon dolar düşüş) oldu. Kuru Meyve/Sebze, Un Sektörleri ihracatı yılın ilk 4 ayında; Makarna sektörü yılın ilk 7 ayında önceki yıla kıyasla gerideydi. Bu sektörlerdeki ihracatın toparlanması dikkat çekti.

2021 yılının ilk 9 ayında önceki yılın aynı ayına göre ithalatı değer olarak en çok artan sektörler Hayvan Yemi Sektörü (694 milyon dolar artış), Bitkisel Yağ Sektörü (452 milyon dolar artış), Un Sektörü (207 milyon dolar artış), Kakao ve Çikolata Sektörü (96 milyon dolar artış) ve Ambalajlı Su Sektörü (40 milyon dolar artış) oldu.

İthalatın en çok düştüğü 5 sektör Makarna (173 milyon dolar düşüş), Şeker ve Şekerli Mamuller (68 milyon dolar düşüş), Tütün ve Tütün Mamulleri (41 milyon dolar düşüş), Sert Kabuklu Meyveler Sektörü (36 milyon dolar düşüş) ve Süt ve Süt Ürünleri Sektörü (20 milyon dolar düşüş) ve oldu.
Dış ticarette öne çıkan ülkeler

2021’in ilk 9 ayında dış ticaret verileri ülkeler bazında incelendiğinde en çok ihracat yaptığımız 5 ülke Irak (1.909 milyon dolar), Almanya (1.274 milyon dolar), Rusya (998 milyon dolar), ABD (840 milyon dolar) ve İtalya (621 milyon dolar) oldu. Bu 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatımızın %35,5’ini oluşturdu.

Ülkelere göre en çok ihraç ettiğimiz ürünler Irak için un, tavuk eti, gofret ve konserve domates; Almanya için ambalajlı fındık, fındık içi ve kiraz; Rusya içinse alabalık, şeftali ve üzüm oldu.

Ülke bazında ithalat verileri incelendiğinde, 2021 yılının ilk 9 ayında en fazla ithalat yaptığımız ülkeler Rusya (2.614 milyon dolar), Brezilya (1,359 milyon dolar), Ukrayna (739 milyon dolar), ABD (626 milyon dolar) ve Malezya (588 milyon dolar) oldu. Bu 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %48,7’sini oluşturdu.

Rusya’dan yapılan ithalatta öne çıkan ürünler buğday, ham ayçiçeği yağı ve dane mısır; Brezilya’dan yapılan ithalatta soya fasulyesi, kahve, tütün; Ukrayna’dan yapılan ithalatta buğday, dane mısır ve soya fasulyesi oldu.

Boğaziçi 300 gündür direniyorÖzgür ve özerk üniversite ideali için 300 gündür direnen Boğaziçililer, dayanışmanın gücünü göstermek ve sesini çoğaltmak için kampüste bir araya geldi. Akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, mezunlar ve öğrenci ailelerinden oluşan Boğaziçi bileşenleri, Türkiye’de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar mücadeleye devam edeceklerini duyurdu. Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum yönetimine karşı 2 Ocak’tan bu yana devam eden direniş 300 günü geride bıraktı. Akademisyenler, öğrenciler, çalışanlar, mezunlar ve öğrenci ailelerinden oluşan Boğaziçi bileşenleri, Güney Meydan’da bir araya geldi ve gün boyu süren farklı etkinliklerle, mücadeleye devam edeceklerini duyurdu.  Akademisyenlerin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek tuttukları nöbete bu kez tüm bileşenler olarak katılan Boğaziçililer, nöbetin ardından direnişin 300 günü vesilesiyle birer bildiri okudu.Bildirilerin ortak talepleri başta Naci İnci olmak üzere atanmış kadroların derhal istifa etmesi, tutuklu yargılanan ve eğitim hakları engellenen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Caner Pelit Özer ve Enis Berke Gök’ün serbest bırakılması, hukuksuzca yargılanan tüm öğrencilerin dava süreçlerinin sonlandırılması ve dersleri iptal edilen akademisyenlerin görevlerine iade edilmesi oldu.Bildirilerinde Naci İnci’nin ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik kanuna başvurduğuna dikkat çeken akademisyenler “Kendisi için öğrencilerimize ilişkin aldırdığı koruma tedbir kararı yönetim acizliğinin delilidir” ifadesini kullandı.Öğrenciler, nöbet sonrasında tutuklu arkadaşları Berke’nin Metris Cezaevi’nden yolladığı mektubu da okudu.  “Herkesin eşitçe fikirlerini paylaşarak ve elini taşın altına koyarak çok güzel şeyler ürettiği 300 gün deneyimledik ve deneyimlemeye devam ediyoruz. Aslında 300 gündür bu okulu yönetenler yine biz bileşenleriz” sözleriyle duygularını dile getiren Berke, mektubunda Boğaziçi için direnenlere selam gönderdi.Ortak nöbete ülkenin dört bir yanından kampüse gelerek katılan öğrenci aileleri “Herkes bilsin: Bizler çocuklarımızın yanındayız ve onlarla gurur duyuyoruz” açıklamasında bulundu. Mezunlar ise Güney Meydan’da okudukları bildiride “İçinde bulunduğumuz tıkanmışlık halinin aşılabilmesi, kurumların ilkelere ve değerlere sahip çıkan, liyakate dayalı bir yönetim anlayışına kavuşabilmesi için doğru politikaların üretilmesini talep etmekten, bu konuda ısrarcı ve takipçi olmaktan vazgeçmeyecek, çoğalarak bir arada durmayı sürdüreceğiz” dediler. Çalışanlar adına açıklama yapan Eğitim-Sen temsilcileri ise son 300 gündür yaşananların bir üniversitenin nasıl yönetilemeyeceğini gösterdiğini vurgulayarak “Şimdiden Türkiye demokrasi tarihine geçen bu uzun soluklu mücadelemizin eskisinden de güzel bir Boğaziçi yaratacağına inanıyoruz” diye konuştu.Nöbetin ardından öğrenciler 300 gündür sürdürdükleri direnişin sesini çoğaltmak için sergi, pankart atölyesi, Berk ve Perit’e mektup yazımı ve konser gibi barışçıl etkinlikler düzenledi. BRC VE HONDA İŞBİRLİĞİYLE YILDA 20 BİN CIVIC LPG’LİYE DÖNÜŞECEK

BRC’nin Türkiye distribütörü 2A Mühendislik, Honda ile işbirliğine giderek yılda 20 bin araç kapasiteli LPG dönüşüm merkezini Kocaeli, Kartepe’de açtı. Civic model araçların LPG dönüşümünü gerçekleştirecek olan tesis giderek artan LPG’li araç pazarındaki talebe cevap verecek. 10 yıldır Honda marka araçların LPG dönüşümünü gerçekleştiren BRC Türkiye, 10 yıl içerisinde 130 bin adet sıfır kilometre aracı LPG ile buluşturmuştu.

BRC’nin Türkiye distribütörü 2A Mühendislik, Honda ile işbirliğine giderek yılda 20 bin aracı LPG’ye çevirecek LPG dönüşüm merkezini, 2A Mühendislik Genel Müdürü Kadir Örücü, Honda Türkiye Genel Müdürü Takuya Tsumura ve BRC İtalya Satış Koordinatörü Marco Seimandi’nin katılımıyla gerçekleşen törenle Kocaeli, Kartepe’de açtı.

Civic model araçların LPG dönüşümünü gerçekleştirecek 2 bin metrekare kapalı alana kurulu tesis, Türkiye’de giderek artan sıfır kilometre LPG’li araç talebine cevap verecek. 10 yıldır BRC dönüşüm kitlerini kullanan Honda, bu süreçte 130 bin adet sıfır kilometre aracını LPG ile buluşturmuştu.

“LPG’Lİ ARAÇLARA TALEP ARTIYOR”

Türkiye pazarında LPG’li araçlara talebin giderek arttığını belirten 2A Mühendislik Genel Müdürü Kadir Örücü, “Eurostat verilerine göre Avrupa’da en çok LPG’li aracın bulunduğu ülkelerin başında Türkiye geliyor. Türkiye’yi Polonya ve İtalya takip ediyor. LPG dönüşüm kitlerinde yaşanan teknolojik gelişmeler, araçların LPG ile olan uyum sorunlarının ortadan kalkması, giderek artan akaryakıt fiyatları LPG dönüşümünü akılcı kılıyor. Maliyetler giderek artarken herkesin önceliği artık tasarruf yapmak. LPG dönüşümü, yüzde 40’a varan yakıt tasarrufu vadediyor. Bu nedenle gerek sıfır kilometreli araçlarda gerekse ikinci elde LPG dönüşümüne talep büyüyor” diye konuştu.

Toyota ile İyiliğe Pedal Çevirdiler

“Velotürk Gran Fondo” yarışı 21 ülkeden 1501 amatör ve profesyonel sporcunun katılımıyla Çeşme’de gerçekleşti. Toyota’nın sosyal sorumluluk yaklaşımıyla dahil olduğu bu yarışta “Toyota Hybrid” etabı kıyasıya mücadeleye sahne oldu.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de “büyük bir değişim ve dönüşümün” başlangıcını yapan Toyota, “Mobilsen Özgürsün” yaklaşımı çerçevesinde Velotürk Gran Fondo yarışını destekledi.

Toyota’nın “Toyota Hybrid” etabı ile yer aldığı Velotürk Gran Fondo Çeşme yarışında “Bir Çocuk Gülerse Dünya Güler” sosyal sorumluluk projesine destek olmak amacıyla ihtiyaç sahibi çocuklar için bisikletler dağıtıldı. Bu yıl 5’inci kez Çeşme’de düzenlenen organizasyonda Toyota Hybrid etabına katılanlardan ve sponsorlardan elde edilen gelirlerle alınan bisikletler ihtiyaç sahibi çocuklara hediye edildi.

63 kilometrelik “Toyota Hybrid” ve 110 kilometrelik uzun parkur kıyasıya mücadelelere sahne olurken, Toyota Hybrid parkurunda da 807 sporcu yarıştı. Ayrıca organizasyonda 9 görme engelli ve 14 paralimpik sporcu da yarışma fırsatı buldu. Velotürk grubu ile iyilik ortağı olan Toyota, kendi takımı ile de yarışa dahil oldu.

Vertiv, E&I Engineering Ireland ve İştiraki Powerbar Gulf LLC’nin Satın Alımını Tamamladı

Vertiv Bu Satın Almayla Veri Merkezleri, Kritik Ticari ve Endüstriyel Pazarlar için Bina İçi Güç Aktarma Sistemi Teklifleri Portföyünü Güçlendiriyor

Kritik dijital altyapı ve süreklilik çözümlerinin küresel bir sağlayıcısı olan Vertiv Holdings Co (“Vertiv”) (NYSE: VRT), İrlanda’da yerleşik hisselerle sınırlı özel bir şirket olan Vertiv Holdings Ireland DAC, bir Ohio şirketi olan Vertiv International Holding Corporation ve Vertiv’in, İrlanda’da yerleşik hisselerle sınırlı özel bir şirket olan E&I Engineering Ireland Limited ve onun iştiraki Powerbar Gulf LLC’nin daha önce açıklanan devralımını başarıyla tamamladığını duyurdu.

“E&I ekibini Vertiv’de resmi olarak ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz” diyen Vertiv İcra Kurulu Başkanı Rob Johnson, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu süreç boyunca, etkileyici E&I ekibinin yetenek açısından zengin, yapabilecekleri açısından da oldukça güçlü olduğunu hızlı bir şekilde teyit etmiş olduk. Bu, müşteriler, çalışanlar ve hissedarlara değer yaratmak için kolektif yeteneklerini daha da güçlendirmek üzere bir araya gelen iki şirketin birleşmesi.”

Vertiv’de görevine devam edecek olan E&I’nin kurucusu Philip O&Doherty de satın almayla ilgili şöyle konuştu: “Bu, E&I müşterileri ve çalışanları için müthiş bir fırsat. Birbirini tamamlayan ve halihazırda başarılı olan iki işletmeyi birleştirerek dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde kritik dijital altyapı ve süreklilik çözümleri sağlayabilen, saygın, sonuç odaklı bir küresel organizasyon kurmak, 35 yıl önce E&I’yi kurduğumuzda mümkün görünmüyordu. Ancak bugün, resmi olarak Vertiv ve E&I’yi bir araya getirerek bunu gerçekleştirdik.”

UYMSİB BAŞKAN YARDIMCISI PROF. DR. SENİH YAZGAN: “KANADA İLE TİCARETİMİZ ARTACAK”

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) organizasyonunda, Ottova Ticaret Müşavirliği, Toronto Ticaret Ataşeliği ve Hatti Food işbirliğinde ‘’Kanada Yaş Meyve Sektörü Bilgilendirme Toplantısı’’ online gerçekleştirildi. Toplantıda, Kanada yaş meyve pazarı ve ticaret imkânları ele alındı.

Toplantıya; Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan, Ottova Ticaret Başmüşaviri Mehmet Hakan Akgün, Toronto Ticaret Ataşesi Mehmet Ekizoğlu ve Hatti Food temsilcisi Mehmet Demirhan’ın yanı sıra çok sayıda sektör temsilcisi katıldı.

Programın açılışında konuşan UYMSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Senih Yazgan, bu toplantıların pazarda nasıl bir pozisyon alınması konusunda ihracatçılara yardımcı olacağını ifade etti. Yazgan, “Türkiye’deki yaş meyve sebze sektörü pandemi ile birlikte özellikle ihracat aşamasında inanılmaz bir ivme kazandı. Bu ülkemiz ve bölge adına çok sevindirici bir durum. Bursa’da çok özellikli ürünlerimiz var. Biz Birlik olarak bu ürünlerimizi Kanada gibi pazarlarda değerlendirmek için çalışıyoruz. Bu kapsamda Bursa siyahı inciri ve yumuşak çekirdekliler içerisinde ayva yoğun bir şekilde Kanada’ya gönderilmeye başlandı. Karantina ile ilgili herhangi bir engel çıkmadığı müddetçe ihracatımızın artabileceğini düşünüyoruz. Ayrıca, Bursa Siyah İnciri ve Ayva ürün gruplarının Kanada’da etkin bir şekilde tanıtımı ve bilinirliğinin arttırılması amacıyla hazırladığımız ‘’UYMSİB’in Kanada’ya Yönelik Turquality Projesi’’ başvurumuz, Ticaret Bakanlığımız tarafından onaylandı.’’ dedi.

“Potansiyel var, payımızı artırmalıyız”

Ottova Ticaret Başmüşaviri Mehmet Hakan Akgün de, lojistik olarak uzakta olduklarından dolayı belirli ürünlere odaklanmak durumunda olduklarına vurgu yaptı. Akgün, “Kanada ile Türkiye arasında 2-3 milyar dolar arasında değişen bir ticaret ilişkimiz var. Yaş meyve sebze kategorisine baktığımızda son 5 yıl dikkat çekiyor. En çok 2016’da 165 milyon dolar ihracat yapmışız. Geçtiğimiz yıl da 130 milyon dolarlık bir ihracatımız olmuş. Kanada’da refah seviyesi son derece yüksek, standartlara değer veren, sağlıkla ve çevreyle barışık, ürünün geçmişini tüketiciye yansıtan bir alışveriş kültürü var. Burada yaş meyve sektöründe 12 milyar dolarlık da bir potansiyel var. Kanada, ayva-elma kategorisinde 190 milyon dolar, incir kategorisinde de 24,5 milyon dolar ithalat yapmış. İspanya, Fas ve Yunanistan’ın buralara sattığını düşünürsek bu pazardan daha büyük bir pay alabilmeliyiz” diye konuştu.

“Kanada ticari anlamda agresif değil”

Hatti Food Temsilcisi Mehmet Demirhan da, ağırlık olarak kuru gıda ticareti yaptıklarını, yaş meyve olarak da ayva, nar, erik ve kiraz ithalatı yaptıklarını belirtirken ayva ve narı konteyner ile erik ve kirazı da uçakla getirdiklerini ifade etti. Demirhan, “Kanada ticari anlamda ABD gibi hırslı ve agresif değil, daha sakin ve yavaşlar. Kuzey Amerika’nın üçüncü büyük hali olan Toronto halinde, 21 şirket var ve günlük 3 bin ton civarı işlem hacimleri mevcut. Türkiye iş yapma hızıyla burada fark oluşturabilir” diye konuştu.

Toronto Ticaret Ataşesi Mehmet Ekizoğlu ise, Kanada gıda pazarı ve sektör dağıtım kanalları ile ilgili bilgiler verdi. Program soru cevap bölümü ile sona erdi.

Koronavirüs’e kırmızı pancar, formda kalmak için yumurta Bağışıklığı güçlendirirken formda kal

Hem fit hem de bağışıklığı güçlü bir bedene sahip olmak mümkün. Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Pınar Demirkaya, mevsimsel grip, koronavirüs ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı bağışıklığı güçlendirmekten kalori sayımı yapmadan zayıflamaya kadar beş altın öneri sıralıyor.

Fit bir görünme sahip olurken bağışıklığın da güçlendirilebileceğini söyleyen Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen Pınar Demirkaya, kişileri en sağlıklı hale getirmeyi amaçlıyor. Bunun için de kalori hesabı tutmaya gerek olmadığını belirten Demirkaya, kişilerin diyet yaparken direkt olarak herhangi besinden mahrum kalmasının yanlışlığına dikkat çekiyor. Demirkaya, hem doğru beslenme tedavisinin uygulanması hem de mevsimsel grip ile koronavirüs gibi hastalıklara yönelik olarak bağışıklığın güçlendirilmesi için beş öneride bulunuyor.

Yumurta formda tutar

Kişinin tüketebileceği gıdalar yapılacak testler ve incelemelerden sonra belirlenmeli. Bu aşamada mikrobiyom analizi önemli. Ayrıca Glukoz, Laktoz ve Lektin yine dikkat edilmesi mühim noktalar arasında yer alıyor. Ama özellikle bir gıda var ki, genel gıda tüketimine dahil edilebiliyor. Bu, yumurtadır. Yumurta doyurucu ve formu korumaya yardımcı sağlıklı bir besin.

Akdeniz Diyeti

Formda kalmak veya zayıflamak için bedeni değil, yağ hücrelerini aç bırakmak gerekiyor. Hücrelerin aç kalması, kişinin aç kalması ile aynı anlama gelmiyor. Bu nedenle kalori sınırlaması yüksek olan diyetlerden uzak durmak fayda sağlıyor. Aç bırakmayacak fakat formda da kalınabilecek sağlıklı yöntemler mevcut. Akdeniz Diyeti bunların başında geliyor.

Mantar kas kültesini artırır

Kalori kısıtlamalarının yüksek olduğu diyetler sürdürülebilir değil, süreç terk edildiğinde kısa sürede verilen kilolar geri dönüyor. Bu doğrultuda insanların kendi bedenlerini tanımalarını sağlamak lazım. Kas kütlesini artırmak isteyenlerin mantar yemesi gerektiği gibi Tip 2 Diyabet’i olanlar öncelikle fazla kilolarını vermeli. Yani doğru sonuç için doğru beslenme programı şart.

Salata ve sebze çorbası

Yemek masasına aç oturanlar, masada bulunan her şeyi yiyecekmiş ve doymayacakmış gibi hissediyor. Ancak bu doğru değil. Yemek yemeye masada bulunan yüksek kalorili gıdalarla başlamak yerine daha hafif gıdaları tercih etmek, ağır gıdaları daha az tüketmeyi sağlıyor. Bu nedenle öğüne salata veya sebze çorbasıyla başlanabilir.

Bağışıklık için kırmızı pancar

Yeteri kadar uyumamak kilo alımına davetiye çıkarırken bağışıklık sistemini de düşürüyor. İyi bir uyku ayrıca mevsimsel grip, soğuk algınlığı ve koronavirüs benzeri hastalıklara karşı da önemli. Bağışıklık sistemi böylece güçleniyor. Takviye olarak da kırmızı pancar tüketmek veya suyunu içmek, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı oluyor.

Lexus’un Premium Hibrit Sedanı ES 300h “Avec Rent a Car” Filosuna Katıldı

Premium otomobil markası Lexus, Türkiye’nin önde gelen günlük araç kiralama şirketi Avec Rent a Car ile yeni bir iş birliğine imza attı. Müşterilerine geniş ürün yelpazesi sunarak fark yaratmayı hedefleyen Avec Rent a Car, Lexus’un premium hibrit modeli ES 300h’yi filosuna kattı.

Üst düzey Lexus konforu ve kendi kendini şarj eden hibrit teknolojisine sahip olan ES 300h, Avec Rent a Car’ın araç kiralama platformundan hemen kiralanabiliyor. 2.5 litrelik benzinli motoru elektrikli motorla kombine eden ES 300h; düşük yakıt tüketimi, düşük CO2 emisyonu ve yüksek performansı bir arada sunuyor.

Lexus’un Dolmabahçe Showroom’unda düzenlenen teslimat töreninde yeni modelleri değerlendiren Avec Rent a Car Genel Müdürü Şinasi Aydın, “2016 yılında faaliyete başlayan şirketimiz, daima yüksek müşteri memnuniyeti yaratma misyonu üzerine kuruldu. Bu anlayışla birlikte Lexus’un premium hibrit sedan modeli olan ES 300h’yi filomuza katmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyoruz. Günlük kiralamada müşterilerimize daha fazla alternatif sunmak bizim için büyük önem taşıyor. Hibrit motorlu çevreci araçların öneminin giderek arttığı bir dünyada biz de böyle alternatifleri müşterilerimizin beğenisine sunmaya devam edeceğiz.” dedi.

Teslimat töreninde ES 300h modellerini takdim eden Lexus Operasyonlar Direktörü Murat Ertuğrul, “Lexus markası olarak perakendenin yanı sıra filo pazarı olmak üzere her kanala önem veriyoruz. Avec Rent a Car ile yaptığımız iş birliği, daha fazla kullanıcının Lexus modellerini deneyimlemesine fırsat veriyor. Günlük kiralamada da ES 300h modeli premium kullanıcıların son derece memnun kalacağı bir alternatif olacak ve böylece daha fazla premium segment kullanıcısı Lexus modellerini talep edecek. Avec Rent a Car ile ES 300h’nin yanı sıra diğer modellerimizle de iş birliğimize devam etmeyi arzuluyoruz.” dedi.

Lexus’un ilk 10 ayda gerçekleştirilen satış rakamları ile ilgili değerlendirmeler de yapan Ertuğrul, “Lexus olarak hedefimiz, her yıl bir önceki yılın üzerine çıkmak ve biz bu yılki hedefimizi Ağustos ayında yakalamıştık. Sonrasında ise üzerine koyarak emin adımlarla ilerlememizi sürdürüyoruz. Premium pazar ilk 10 ayda yüzde 5 büyürken biz Lexus olarak yüzde 67 büyüme kaydettik ve bu performansımız ile birlikte premium pazarın üzerinde büyümeye devam ediyoruz. Hemen teslim avantajına sahip marka olarak yılın kalan son 2 ayında da yakaladığımız bu ivmeyi sürdürmeyi hedefliyoruz.” diye konuştu.

218 HP güç üreten ve 100 kilometerde sadece 4.7 litre yakıt tüketim ortalamasına sahip Lexus ES 300h, aynı zamanda yüksek konforu, dinamik sürüşü ve sessizliğiyle de sınıfındaki beklentileri aşmayı başarıyor.

Toyota Aygo X Crossover Modelinin Dünya Prömiyerini Gerçekleştirdi

Toyota, A segmentine yeni bir soluk getirecek tamamen yeni Aygo X modelinin dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Yeni Aygo X crossover modeli, Avrupa’da tasarlandı ve Avrupa’da üretilerek şehir hayatının ayrılmaz bir parçası olmayı hedefliyor. Tamamen yeni Aygo X, 2022 yılında Avrupa şehirlerinde modayı belirleyecek.

Toyota, Aygo X’in segmentinin en iyi ürünü olması adına Avrupalı müşterilerin beklentilerini dikkate alarak şık, kompakt ve güven veren bir otomobil ortaya çıkardı. Aygo X, TNGA mimarisine ait olan ve ilk kez Avrupa’da 2021 Yılın Otomobili seçilen Yaris’te kullanılan ve daha sonra Yaris Cross’ta yer alan başarılı GA-B platform üzerine yapıldı.

Kompakt ölçüleri ve çevik sürüşüyle birlikte hem şehirde hem de şehir dışında sürücüsüne güven veren Aygo X aynı zamanda düşük yakıt tüketimi, gelişmiş teknolojileri ve heyecan verici tasarımıyla segmentinde tüm beklentileri aşmaya hazırlanıyor.

İlk kez 2005 yılında pazara sunulan Aygo, Avrupa’da Toyota’nın en ulaşılabilir modeli olmasının yanı sıra eğlenceli ve genç karakteriyle müşterilerden büyük beğeni toplamıştı.  Aygo X ise Aygo modelinin etkileyici karakterini daha ileriye taşıyarak tasarıma önem veren Avrupalı kullanıcıları cezbetmeye devam edecek.

Aygo X; yeni dikkat çekici renkleri, dinamik ve sportif imajıyla birleştiriyor. Ön tarafta yüksek teknolojiye sahip farlar bir kanat gibi kaput tarafından sarılırken alçağa konumlandırılan büyük ızgara ise aracın güçlü duruşunu vurguluyor. Eğimli tavan çizgisi ise sportif duruşu destekleyerek Aygo X’in her an gitmeye hazır bir karaktere sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Aygo X sınırları kanvas tavan ile aşıyor

Aygo, A segmenti bir crossover modelinde ilk olan katlanabilir kanvas tavanıyla da dikkat çekiyor. Yeni kanvas tavan, sürücü deneyimini maksimuma çıkarmak adına tasarlandı. Premium modellerde yer alan yüksek kaliteli malzemelerle yapılan kanvas tavan, suya ve toza dayanıklı olarak geliştirildi. Ayrıca yeni rüzgar deflektörü sayesinde tavan açıldığında da içeride daha sakin ve sessiz bir atmosfer sağlanıyor.

Daha dinamik bir sürüş sunan Aygo X, 3,700 mm uzunluk ile önceki nesilden 235 mm daha uzun. Aks aralığı ise 90 mm uzadı. Ön uzantısı Yaris’e göre 72 mm daha kısa olan Aygo X’in maksimum jant ölçüsü 18 inç’e çıkartıldı.

En dar caddeler için tasarlanan Aygo X, 4.7 metre ile segmentinin en iddialı dönüş çaplarından birine sahip. Gövde genişliği 125 mm artırılarak 1,740 mm’ye çıkarılan Aygo X, daha geniş bir yaşam alanı sunuyor. Bagaj hacmi önceki nesle göre 60 litre artarak 231 litreye çıkarıldı. Aracın yüksekliği ise 50 mm artırılarak 1,510 mm oldu.

Direksiyon, şehir içi ve şehir dışı sürüşler için en ideal şekilde ayarlanırken yeni S-CVY şanzıman ise sınıfının en iyi tepkilerini sunarak eğlenceli bir sürüş ve düşük yakıt tüketimi elde edilmesine katkı sağlıyor.

Birçok yeni özellikle donatılan Aygo X, 9 inç yüksek çözünürlüklü dokunmatik ekranıyla birlikte sürüş eğlencesini artırıyor. Toyota’nın son multimedya sistemine sahip araç Android Auto ve Apple CarPlay ile kablolu ve kablosuz bağlantı ile akıllı telefon entegrasyonuna izin veriyor.

Güvenlik özellikleriyle de ileriye doğru büyük bir adım atan Aygo X’te Toyota Safety Sense sistemi standart olarak yer alacak ve bu kompakt A segmentinde bir ilk olacak. Toyota Safety Sense sisteminde monoküler kamera sensörü ve milimetrik dalga radarı ile daha yüksek hızlarda da araçları tespit eden Ön Çarpışma Sistemi, yaya algılama, bisiklet algılama akıllı adaptif hız sabitleyici, şerit takip asistanı gibi birçok özellik yer alıyor.

Aygo X birden fazla ödül alan 72 HP güç üreten 1.0 litre 3 silindirli motorla satışa sunuluyor. Daha fazla performans ve daha düşük tüketim sunacak şekilde geliştirilen motor ile Aygo X’in sadece 4.7 lt/100 km yakıt tüketimi ve 107 g/km CO2 emisyonuna sahip olması hedefleniyor. Aygo X versiyona göre S-CVT otomatik şanzıman veya 5 ileri manuel şanzımanla tercih edilebiliyor.

Toyota’dan Kışa “Sağlam” Hazırlanmak İçin Servis Kampanyası

Toyota sahiplerinin araçlarını tam bakımlı ve tam güvenli olarak kış aylarına hazırlamaları için düzenlenen avantajlarla dolu geleneksel ‘Servis Günleri Kampanyası’ başladı. 18 Aralık tarihine kadar sürecek kampanyadan yararlanmak için Toyota Plaza’lara gelenler, tüm Toyota modelleri için ücretsiz check-up’tan da yararlanabilecekler.

Toyota’nın yine tüm modellerde fren balata ve diskleri, debriyaj setleri, silecekler ile amortisör değişimleri yüzde 25 indirimli olarak gerçekleşecek. 3 yaş ve üstü Toyota modellerinde ise bakım işçiliği yüzde 30 indirimle sunulurken Toyota Orijinal Motor Yağı ve Yağ Filtresi yüzde 20 oranında indirimli olarak değiştirilebilecek. Toyota müşterileri, ayrıca Axess’e özel +4 taksit fırsatından da faydalanabilecek.

“Online servis” uygulamasından kolayca alabilecek randevu ile Toyota sahiplerinin indirim ve avantajlardan yararlanmak için yapmaları gereken tek şey, otomobillerini kendilerine en yakın Toyota Plaza’ya götürmek olacak.

ŠKODA Karbon Nötr Üretimiyle Çevreci Kimliğini Güçlendiriyor

ŠKODA’nın bileşen fabrikası Vrchlabí, üreticinin dünya çapındaki ilk CO2 nötr üretim tesisi olarak markanın çevreci kimliğini ortaya koyuyor. 2020’nin sonundan bu yana karbon nötr üretim gerçekleştiren ŠKODA, bunu başarmak adına kademeli olarak enerji tüketimini azalttı ve yenilebilir enerjilere geçiş yaptı.

Bu sayede Vrchlabí fabrikasındaki CO2 emisyonu yıllık 45 bin tondan şu anki mevcut 3 bin tona indirildi. Geriye kalan emisyon miktarı ise CO2 sertifikası ve çeşitli çalışmalarla birlikte nötr hale getiriliyor. ŠKODA, bu kapsamda iklim koruma ve yenilenebilir enerji üretim projelerine destek veriyor.

Geçen yıl tesiste kullanılan 47 bin MWs toplam enerjinin 41 bin 500 MWs’i yenilenebilir kaynaklardan geldi. Bu da yaklaşık yüzde 90 oranında yenilenebilir kaynak kullanıldığı anlamına geliyor.

Fabrikada enerji verimliliğini artıran ŠKODA, üretim bandındaki ısıtma sistemlerinden ışıklandırmaya ve havalandırma sistemlerine kadar her detayı optimize etti. 2019’un başından bu yana Vrchlabí’de üretim sürecindeki tüm atıkları materyal veya termal olarak geri dönüştüren üretici aynı zamanda doğal gaz yerine CO2 nötr metan kullanmaya başladı.

ŠKODA aynı zamanda tüm üretim tesislerinde karbon nötr olma yolunda önemli adımlar atıyor. Ana fabrika Mladá Boleslav’da Çek Cumhuriyeti’nin en büyük fotovoltaik tavan sistemini yapan üretici, gerekli yakıtın yüzde 30’unu yenilebilir kaynaklardan kullanıyor. 2030’a kadar ise CO2 nötr yakıt kullanılması hedefleniyor.

Bununla birlikte ŠKODA 2030’a kadar 2020 seviyelerine göre araç filo emisyon oranını yüzde 50’den daha fazla azaltmayı hedefliyor. Avrupa’da tamamen elektrikli araç yapısının ise bu tarihlerde yüzde 50-70 arasında olması planlanıyor. 2030’a kadar ürün gamına ise en az üç tamamen elektrikli model daha katılacak.

Roche, HealthCare Lab hızlandırma programı ile dijital sağlık startup’larının büyüme sürecini destekliyorRoche HealthCare Lab hızlandırma programı, sağlık hizmetleri sisteminde karşılaşılan en büyük zorlukları ele alarak uluslararası inovasyon ekosistemi nezdinde bağlantıları güçlendirmeyi amaçlıyor. Orta Avrupa ve Türkiye’de erken aşamadaki dijital sağlık girişimlerine yönelik uluslararası hızlandırma programı, daha iddialı bir program, yeni ortaklar ve daha geniş bir coğrafi kapsamla ikinci kez hayata geçiriliyor.Roche tarafından oluşturulan ve Avrupa’nın en büyük sağlık inovasyon partnerlerinden Avrupa İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü (EIT Health) iş birliği ile hazırlanan program bu yıl Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülkeyi kapsıyor. HealthCare Lab, Avrupa’da inovasyon ve startup desteği üzerine kurulu önde gelen bir danışmanlık şirketi olan Civitta iş birliği ile yönetilirken, Türkiye’de ise lokal bir partner desteğiyle sunulacak. Program kapsamında sağlık startup’ları uluslararası uzmanların mentorluk desteğine ve uluslararası yatırım ekosistemine erişim fırsatı yakalayacak.Healthcare Lab Programı’na Türkiye’nin yanı sıra Bulgaristan, Hırvatistan, Çekya, Macaristan, Polonya, Romanya, Sırbistan, Slovenya, Slovakya, Yunanistan, İtalya, Portekiz, Litvanya, Letonya ve Estonya’dan sağlık teknolojileri odaklı dijital çözümler sunan startup’lar katılabilecek. Program kapsamında 30’dan fazla uluslararası danışman ve mentor, startup’lara fikirlerini geliştirme ve aktarma konusunda destek sağlayacak. Ayrıca startup’lar program aracılığıyla Avrupa çapında potansiyel müşteri ve yatırımcılara erişim sağlayabilecek. Programın ardından, en iyi performansı sergileyen girişimler, işlerini sektör liderleriyle iş birliği halinde geliştirmeye davet edilecek.2030 vizyonu ile inovasyon ekosistemini güçlendirmeyi ve topluluk oluşturmayı hedefleyen Roche İlaç Türkiye Genel Müdürü Dr. Natasa Klicko konuyla ilgili: “Global  ve yenilikçi bir sağlık şirketi olarak, sağlık sistemlerini geliştirme ve hasta sonuçlarını iyileştirme sürecine katkı sağlama sorumluluğumuzun farkındayız. Gerçek bir fark yaratma potansiyeli olan inovasyonları geliştirmek için dinamik olarak büyüyen dijital sağlık startup’ları ile etkin iş birlikleri geliştirmenin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu yılki ilk startup iş birliği programımızın pilot versiyonunun başarılı bir şekilde tamamlanmasının ardından, ikinci girişimimizin duyurusunu yapmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Paydaşlarımızın ve uzmanlarımızın bulunduğu ve artık daha da genişlemiş ağımız ile birlikte, sağlık hizmetlerinde hastaları ilk sıraya koyarak bütünleşik çözümler üretmek isteyen herkesi aramıza katılmaya davet ediyoruz” dedi.HealthCare Lab’in odağında öncelikli olarak hastalar yer alıyor  Programın paydaşları, Avrupa ile Türkiye genelindeki sağlık sistemlerinde, dijital startup’lar tarafından ele alınacak ihtiyaçları belirledi. Program katılımcısı startup’lar, HealthCare Lab’in bir parçası olmak için üç kategoriden birini seçip başvuru yapabilecek.

Ele alınacak ilk alan sağlıkta veri yönetimi. Bu alan kapsamında halihazırda parçalı bir yapıda bulunan sağlık hizmeti verileriyle ilgili sorunların üstesinden gelmek ve çoklu kaynaklardan sağlık hizmeti verilerini toplamak için dijital çözümler üretip kanıta dayalı, sağlıklı karar verme süreçlerine yönelik içgörüler elde edilmesi hedefleniyor.

Sağlık alanında ele alınan bir diğer zorluk “Daha iyi sağlık sonuçları sunmak üzere kronik hastalıklara yönelik ortak, daha hızlı ve zamanında bir tanı konulmasını nasıl sağlayabiliriz?” sorusuna odaklanıyor. Bu doğrultuda tarama ve erken tanı olanağı sağlayan dijital çözümler aranacak.

Yeni fikirlerin beklendiği üçüncü alan ise dijital tanı ve hastalık yönetimi. HealthCare Lab hızlandırma programı, kronik hastalıkların ve durumların şeffaf ve kişiselleştirilmiş bir şekilde daha iyi yönetilmesini sağlamak için hastalara ve sağlık profesyonellerine yönelik çözümler üretilmesine katkıda bulunmayı hedefliyor.

HealthCare Lab hızlandırma programı nasıl çalışacak?HealthCare Lab’e katılmak isteyen startuplar halihazırda healthcarelab.eu adresinden programa başvuruda bulunabiliyor. Ayrıca, 4 Kasım tarihinde başlangıç niteliğinde bir bilgilendirme etkinliği de canlı olarak yayınlanacak. En az iki kişilik bir ekibi, fonksiyonel bir çözüm prototipi ve 5M Avro’ya kadar fonu olan, Avrupa ve Türkiye’de menşeli tüm girişimler programa katılabiliyor. HealthCare Lab uzmanları, aralık ayının başlarında gerçekleştirilecek olan seçim ve eğitim programı kapsamında, Ocak 2022 tarihinde başlayacak olan hızlandırma programına katılacak 9 startup’ı belirleyecek. Üç aylık program süresince, seçilen startup’lar, Roche, EIT Health ve mentorlardan oluşan uluslararası ağın desteği ile projelerini geliştirme fırsatı yakalayacak. Program kapsamında atölyeler, birebir mentorluk çalışmaları ve özel koçluk oturumlarının yanında ağ oluşturma ve eşleştirme etkinlikleri de düzenlenecek. Healthcare Lab, Nisan 2022 tarihinde düzenlenecek bir Demo Günü ve üç ihtiyaç kapsamında bir kazananın seçilmesiyle sonlanacak ve kazanan 3 startup’a 10.000’er Avro hibe desteği verilecek.