Ekonomi-teknoloji-eğitim-magazin-yaşam haberleri (06.08.2020)

İhracatın lider sektörü temmuzda hazirana göre yüzde 9,2 artış kaydetti
Otomotiv ihracatı temmuzda 2,2 milyar dolar oldu
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre Türkiye otomotiv endüstrisinin temmuz ayı ihracatı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 24 düştü ancak Haziran 2020 dönemine kıyasla yüzde 9,2 oranında arttı. Haziran 2020 döneminde 2 milyar 16 milyon dolar ihracat yapan otomotiv, temmuzda ise 2 milyar 201 milyon dolar ihracata yükselerek bir önceki aya göre yüzde 9,2 artış kaydetti.
OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik: “Temmuz ayındaki düşüşte Covid-19 salgınının etkisinin sürmesinin yanında, bayram tatili nedeniyle işgünü sayısının 4 gün az olması etkili oldu. Bununla birlikte yeni normalde ihracat artışını başarıyla sürdürerek ülke ihracatında yine ilk sırada yer alıyoruz.”
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre Türkiye otomotiv endüstrisinin temmuz ayı ihracatı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 24 düştü ancak Haziran 2020 dönemine kıyasla yüzde 9,2 oranında arttı. Yeni normalin başladığı haziran ayında 2 milyar 16 milyon dolar ihracat yapan otomotiv sektörü, temmuz ayında ise 2 milyar 201 milyon dolar ihracata yükselerek bir önceki aya göre yüzde 9,2 oranında artış kaydetti.
Temmuz verileriyle ülke ihracatında yine ilk sırada yer alan endüstrinin toplam ihracattan aldığı pay ise yüzde 14,7 olarak gerçekleşti. Sektörün yılın ilk yedi aylık ihracatı ise yüzde 28,7 düşüşle yaklaşık 13 milyar dolar oldu.
OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, “Temmuz ayında yaşanan düşüşte Covid-19 salgınının etkisinin sürmesinin yanında, bayram tatili nedeniyle işgünü sayısının 4 gün az olması etkili oldu. Bununla birlikte yeni normalde değer bazında ihracatımızın 2 milyar doların üzerindeki seyrini başarıyla sürdürüyoruz” diye konuştu.
Tedarik endüstrisi 820 milyon dolar oldu
Temmuzda ürün grupları bazında Tedarik Endüstrisi ihracatı yüzde 7 azalarak 820 milyon dolar oldu. Binek Otomobil ihracatı yüzde 29 azalarak 808 milyon dolar olurken, Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatı yüzde 35 azalarak 312 milyon dolar, Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatı yüzde 21 azalarak 162,8 milyon dolar oldu.
Tedarik Endüstrisinde en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya’ya ihracatta yüzde 12,44 oranında bir azalma görülürken, ikinci sıradaki Amerika Birleşik Devletleri’ne ihracat yüzde 10 oranında arttı. Üçüncü sıradaki İtalya’ya ihracat da yüzde 1 oranında arttı. Romanya’ya yüzde 9, Birleşik Krallık’a yüzde 6, Fransa’ya yüzde 26’lık ihracat düşüşü görülürken, İspanya’ya yüzde 36, Polonya’ya yüzde 4, Fas’a yüzde 55 ve Macaristan’a yüzde 62’lik ihracat artışı yaşandı.
Temmuzda Binek Otomobillerde önemli pazarlardan Fransa’ya yüzde 27,5, Almanya’ya yüzde 13, İtalya’ya yüzde 38, Birleşik Krallık’a yüzde 35, Polonya’ya yüzde 22, İspanya’ya yüzde 44 ihracat düşüşü olurken, buna karşılık Slovenya’ya yüzde 7, Mısır’a yüzde 25 ihracat artışı görüldü. Tayvan, Yunanistan, Danimarka, Suudi Arabistan, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri de ihracat artışı yaşanan diğer ülkeler oldu.
Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda ise Slovenya’ya yüzde 48, Belçika’ya yüzde 54, Avustralya’ya yüzde 78, Meksika’ya yüzde 827, Ukrayna’ya yüzde 355 ihracat artışı oldu. Fransa’ya yüzde 18, Birleşik Krallık’a yüzde 43, İtalya’ya yüzde 51,5 ve Almanya’ya yüzde 24 ihracat düşüşü yaşandı.
Otobüs-Minibüs-Midibüs ürün grubunda Fransa’ya yüzde 6,6, İtalya’ya yüzde 47, Almanya’ya yüzde 44 ihracat düşüşü yaşanırken, Norveç’e yüzde 1,271, Macaristan’a yüzde 6,522 ve Gürcistan’a yüzde 4,339’luk artış oldu.
Almanya’ya ihracat yüzde 23 geriledi
En büyük pazar olan Almanya’ya ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 23 gerileyerek 317 milyon dolar oldu. Fransa’ya yüzde 27 oranında düşüşle 283 milyon dolar olurken, üçüncü büyük pazar konumunda yer alan İtalya’ya ihracat da yüzde 34 gerileyerek 178 milyon dolar oldu. Temmuz ayında ihracat sıralamasında ilk 10 ülke içinde yer alan ülkelerden sadece Slovenya’ya ihracat artışı olurken, oran yüzde 18 olarak gerçekleşti.
AB’ye ihracat yüzde 28 düştü
Temmuzda ülke grubu bazında Avrupa Birliği Ülkeleri yüzde 72 pay ve 1 milyar 592 milyon dolar ile ihracatta ilk sırada yer aldı. AB Ülkelerine ihracat yüzde 28 düştü. Yılın yedinci ayında Uzakdoğu Ülkelerine yüzde 34 ve Okyanusya Ülkelerine yüzde 18 ihracat artışı yaşandı.

ENGİN: AÇIKLANAN İHRACAT RAKAMLARI TÜRKİYE’NİN GÜCÜNÜ BİR KEZ DAHA GÖSTERMİŞTİR

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın açıkladığı ve geçtiğimiz aya göre önemli bir artış gösteren ihracat rakamlarını değerlendirdi.

 UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, dünyayı saran pandemi krizi döneminde devletin destekleri ve sanayicilerin dirayetli duruşları sayesinde Türkiye’nin bu zorlu süreçten güçlenerek çıkacağına olan inancını dile getirdi. Pandemi sürecinde yaşanan sıkıntılı döneme rağmen pandemi sonrası yeni serbestide Türkiye ekonomisinin itici gücü olan ihracat rakamlarındaki artışın sevindirici olduğunu belirten Başkan Pınar Taşdelen Engin, açıklanan rakamların herkesin arzuladığı yükseliş trendinin göstergesi olduğunu belirtti.

 Pınar Taşdelen Engin, temmuz ayı ihracatının geçtiğimiz haziran ayına göre yüzde 11,5’lik artışla 15 milyar 12 milyon dolara yükseldiğini hatırlattı. Bursamızın ve ülkemizin ana üretim, ihracat kalemlerinden olan tekstilde bir önceki aya göre yüzde 18,5 ve hazır giyimdeki yüzde 33,5’lik artışı ülke ekonomisinde her dönem mihenk taşı konumunda olan sektör temsilcilerinin yaşanan zorlu döneme rağmen fedakâr ve gayretli çalışmalarına bağlayarak yükseliş ivmesinin devam edeceğine olan inancını dile getirdi.

 Pınar Taşdelen Engin, aynı zamanda haziran ayındaki 82,6’da temmuzda 84,5’e ulaşan ihracatın ithalatı karşılama oranı ile de 2020 yılın bu anlamdaki en iyi oranlarına da ulaşıldığına vurgu yaptı. Yılın ikinci çeyreğindeki AB ekonomisinde yaşanan yüzde 11,9’luk ve ABD ekonomisinde yaşanan yüzde 32,9’luk küçülme göz önüne alındığında Türkiye’nin ihracat değerinin önemli ve anlamlı olduğunu vurguladığını belirten Engin, tüm dünyayı etkileyen pandemi sürecindeki olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin gücünü bir kez daha gösteren ihracattaki artışın ve dış ticaretteki olumlu performansın devamı için, ellerinden gelen katkıyı koymaya devam edeceklerini belirtti.

Evde kaldılar, Türk doğal taşına değer katacak tasarımlara imza attılar

Kabe’den Beyaz Saray’a, dünyanın en büyük havaalanlarından ünlülerin malikanelerine dünyanın en prestijli projelerini süsleyen Türk doğal taşına daha fazla katma değer katmak amacıyla Ege Maden İhracatçıları Birliği tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen AMORF Doğal Taş Tasarım ve Proje Yarışması’nda, Türk doğal taşına değer katma seferberliğine 398 proje ortak oldu.

Pandemi döneminde evde kalan mimarlık, mühendislik, güzel sanatlar ve tasarım fakültelerinin ilgili lisans veya yüksek lisans bölümlerinde okuyan öğrencileri ve mezunları Türkiye’nin ihracatta öne çıkan ürünlerinden doğal taşa daha fazla katma değer kazandıracak tasarımlara imza attı.

T.C. Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle düzenlenen, Amorf Doğaltaş Proje ve Tasarım Yarışmasına toplamda 398 başvuru olurken, profesyonel kategorisinde 202, öğrenci kategorisinde ise 196 dosya dereceye girmek için yarışacak.

Türk doğal taşları işlenmiş ürüne dönüşecek

Türkiye’nin dünya doğal taş rezervlerinin yüzde 35’ine sahip olduğunu, Ege Bölgesi’nin doğal taş ihracatında lider konumda bulunduğunu dile getiren Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, Türkiye’nin doğal taşlarının işlenmiş ürün olarak ihracatını artırmak ve Türk doğal taşının prestijli projelerdeki konumunu güçlendirmeyi amaçladıklarını kaydetti.

Jüri üyelerinin eserlerle ilgili değerlendirmelerinin devam ettiği bilgisini veren Kaya, “İlk yıldan alınan dosya başvuru sayısının ve niteliğinin fazlalığı bizleri şimdiden ikinci yılımız için çok heyecanlandırıyor. EMİBAMORF Doğal Taş Tasarım ve Proje Yarışması doğal taş sektöründeki firmalar ile sektöre ilgi duyan profesyonel ve öğrenci düzeyindeki tasarımcı, mimar ve iç mimarları buluşturacak bir platform oluşmayı amaçlarken, doğal taş ihracatında rekabet gücünü artıracak ve tasarım açısından güçlü, üretilebilir, katma değeri yüksek, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir projelerin gelişime de öncü olacak” şeklinde konuştu.

İngilizce öğretmenim bir robot!

İngilizce dil gelişimine yönelik geliştirilen mobil uygulama Donut Language Game, sahip olduğu teknoloji ile dünyadaki ilk ve tek, yerli ve milli yazılım olma özelliğini taşıyor. ODTÜ’nün kurumsal partnerliğinde geliştirilen yapay zeka tabanlı uygulama, İngilizce öğrenme sorununa kalıç ve pratik bir çözüm sunuyor. Uygulama; son derece sabırlı, hoşgörülü, asla hata yapmayan, her soruya anında cevap veren, oyun oynamayı seven ve öğrencisini çok iyi tanıyan bir robottan İngilizce öğrenmeyi mümkün kılıyor.

Üç ODTÜ’lü tarafından geliştirilen ve yine ODTÜ’nün kurumsal desteğini sunduğu İngilizce dil gelişimine yardımcı olan mobil uygulama Donut Language Game, sahip olduğu 7 farklı özellik ile dünyadaki ilk ve tek, %100 yerli ve milli uygulama. 2 yıl süreyle 3 bin kişilik İngilizce öğrenen grubun izlenmesiyle geliştirilen yazılım, Türkler’in dil öğrenme becerisine göre özel olarak hazırlandı. Ar-Ge aşamasında Türkler’in İngilizce öğrenme esnasında sıklıkla yaptıkları hatalar, en zorlandıkları alanlar, telaffuz ve gramerde güçlük yaşadıkları belli başlı konular ve nedenleri irdelendi. Bulgular yapay zeka üzerinde kodlandı. Donut’a özel eğitim sistemiyle entegre edildi ve ortaya son derece sabırlı, hiç hata yapmayan, her soruya anında cevap veren, her zaman her yerde öğrencisinin yanında olan ve onu çok iyi tanıyan üstelik oyun oynamayı seven eğlenceli ve keyifli bir İngilizce öğretmeni çıktı. Ayrıca kişiye özel koçluk görevi de üstlenen bu öğretmenden İngilizce’yi geliştirmeye çalışmak, yıllarca kurslara ve özel derslere yapılan yatırımdan çok daha uygun.

İnsan beyninin çalışma sistemiyle eşdeğer, 10 farklı yapay zeka

Donut Language Game’in sahip olduğu 7 özellik onu dünyadaki ilk ve tek mobil uygulama yapıyor. Donut, İngilizce kelime, dilbilgisi ve telaffuz hatalarını otomatik ve güvenilir bir şekilde analiz eden ve puanlayabilen bir yapay zekaya sahip. Kullanım süresi ve tekrar kısıtlaması yok. Her tekrarda başarı puanı hesaplıyor ve hatta uygulamayı kullanan diğer kişiler arasında durumunuza ilişkin kıyaslama yapmanı imkanı sunuyor. Uygulamada arka planda çalışan ve sisteme entegre edilmiş, insan beyninin çalışma sistemiyle eş değer 10 farklı yapay zeka sistemi bulunuyor. Herkesin kolayca kullanabileceği uygulama, günlük İngilizce’sini geliştirme ihtiyacı duyanlardan, TOFEL ve IELTS gibi zorlu sınavlara hazırlanan profesyonellere kadar her seviyeye uygun hazırlandı. Türkler’in İngilizce öğrenme becerisi, sıkça yaptığı hatalar ve dil yapısı gözetilerek geliştirilen uygulama aynı zamanda oyunlaştıran bir eğitim sistemine sahip.

Yeni tip dil öğrenme teorisi uygulanıyor

Donut’ın eğitim sistemi; Öğrenme Teorisi + Beceri Geliştirme Yönteminden oluşuyor. ‘Geleneksel Dil Öğrenme Teorisi’nde okuma, yazma, dinleme ve konuşma olmak üzere 4 temel öğe bulunurken, ‘Yeni Tip Dil Öğrenme Teorisi’nde gramer, telaffuz ve kelime bilgisi olarak 3 ana öğe bulunuyor. Donut, bu 3 ana öğeyi içinde bulunduran tek mobil uygulama.

Amaç, dil öğrenmede fırsat eşitliği sunmak

ODTÜ’lü 3 girişimci; Yabancı Dilller Meslek Yüksekokulu Modern Diller Bölümü Öğretim Üyesi, Dilbilimci Jason Steinberg, Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi, yazılımcı Orçun Çevrim ve Sosyoloji Bölümü mezunu Başak Temel tarafından hayata geçirilen Donut’ın en büyük amacı; yıllardır süre gelen İngilizce öğrenme problemine artık bir son vermek. İngilizce öğrenmenin maliyetli, zaman ve emek isteyen bir süreç olduğunu belirten Donut Language Game CEO’su Steinberg, “Kimi için İngilizce eğitime ulaşmak çok kolay ve sıradanken, kimileri için bu çok uzak bir hayal. Bizim misyonumuz İngilizce öğrenmede yaşanan bu “fırsat eşitsizliğini azaltmak”. İngilizceyi kolay, pratik ve daha ulaşılabilir imkanlarla her yaştan ve seviyeden kişiye doğru bir şekilde öğretebilmek” dedi.

Sonraki durak Pakistan olacak

Kısa sürede 12 bin kullanıcıya ulaştıklarını belirten Donut Language CVO’su Başak Temel, “Donut şu anda ücretsiz olarak Google Play Store’da ve çok yakında IOS’ta olacak. Ülkemizden sonra Pakistan, Güney Amerika, Afrika ve Türki Cumhuriyetler’de de olmayı hedefliyoruz. Uzun vadede ana dili İngilizce olmayan herkese ulaşabilmek istiyoruz. Amacımız kişisel gelişime destek olmak kadar kurumların da gelişimine katkıda bulunmak. Teknolojinin kendi içinde bir amaç değil bir araç olduğuna inanıyoruz. Teknolojiyi, sosyal ve ekonomik açıdan yaşam kalitemizi arttırmak için kullanılmalıyız. Donut bu nedenle aynı zamanda bir sosyal girişim projesidir. Biz insanların kişisel gelişimine, kendisine yatırım yapmasına, farklı kültürler ile sosyalleşmesine, öğrenmesine, ticaretini ve iş alanlarını zenginleştirmesine yardımcı oluyoruz. Pandemi boyunca mobil uygulamalara ve online eğitimlere artan ilginin asıl sebebi de bu. Vaktimiz ve imkanlarımız olduğunda ilk fırsatta kendimize yatırım yapmak istiyoruz. Donut da işte bu fırsatı insanların ayağına kadar getiriyor” dedi.

Doğal taş projeleri 3 kategoride değer bulacak

AMORF Doğal Taş Proje ve Tasarım Yarışması’na yapılan başvuruların 3 kategoride değerlendirileceğini anlatan Başkan Kaya, kategorileri ise şöyle özetledi; “Mermer artıklarının değerlendirilmesi ve ekonomiye kazandırılması, dış mekan projeleri ve iç mekan uygulamaları ile mobilya ve aksesuar tasarımları. Sponsor firmanın ve jüri üyelerinin kararı doğrultusunda finale kalan projeler arasından seçilecek bir tasarımın üretilmesi ve tasarımcının ticari hakları korunarak satışa sunulması da söz konusu olacak. Jürinin seçtiği bir finalist projeye ise bir yıl süresince ürün ve iş geliştirme mentorluğu sağlanacak.”

AMORF’un jürisinde kimler var?

AMORF Doğal Taş Proje ve Tasarım Yarışması’nın jüri heyeti Platformİzmim Yönetim Kurulu Saymanı Gülçin Çalandağ, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Demet Binan, İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Başkanı Can Özcan, Tasarımcı Emre Yusufi, İç Mimar Hakan Kütahya, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu Başkanı Sertaç Ersayın, ODTÜ Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Gülay Hasdoğan, Endüstriyel Tasarımcı Buket Hoşcan Bazman, İç Mimar Erman Bazman, Sezgin Marble Kurucu Ortağı Reyhan Sezgin ve Alpay Mermer Yönetim Kurulu Başkanı Melike Alpay Özmen’den oluşuyor.

Mimarlık, mühendislik, güzel sanatlar ve tasarım fakültelerinin ilgili lisans veya yüksek lisans bölümlerinde okuyan öğrenciler ile mezunlarının katılımına açık olan AMORF Doğal Taş Proje ve Tasarım Yarışması’nda, profesyonel ve öğrenci kategorilerinde, toplamda 10 projeye 10’ar bin TL tutarında para ödülü verilecek. Ayrıca, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Ticaret Bakanlığı’na sunacağı projenin onaylanması durumunda, finale kalan öğrenci kategorisindeki yarışmacılara yine T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenecek kişi sayısı doğrultusunda yurt dışında eğitim hakkı verilmesi söz konusu olacak.

Uygulamalı Eğitim, Sanayi ve Sektör İşbirliği

İstanbul Gedik Üniversitesi, geleceğe yönelik yaptığı atılımlarla adından söz ettirmektedir.

2010 yılında kurulan İstanbul Gedik Üniversitesi kurulduğu günden beri yükseköğretime yaptığı birçok katkıyla gençleri geleceğe hazırlamaktadır. 6 fakülte, 2 Yüksekokul, 3 Enstitü ve 21 Uygulama ve Araştırma Merkezi ile eğitim-öğretim hayatına devam etmektedir.

4-14 Ağustos tarihlerinde 08:00- 19:00 saatleri arasında Tercih Tanıtım Günleri kapsamında Kampüste ziyaret, online görüşmeler ve aday öğrenci platformu üzerinden yapılan görüşmeler ile öğrencileri ve ailelerini ağırlayan İstanbul Gedik Üniversitesi Kartal, Nişantaşı ve Pendik Yerleşkelerinde yer almaktadır.

Melda Dinç AstraZeneca Türkiye Sağlık Ekonomisi ve Pazar Erişim Müdürü oldu
Melda Dinç, AstraZeneca Türkiye Ruhsatlandırma ve Pazar Erişim Departmanı’nda Sağlık Ekonomisi ve Pazar Erişim Müdürü olarak göreve başladı.
2012 yılında Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Bölümü’nden mezun olan Melda Dinç, 2018 yılında Yeditepe Üniversitesi’nde Farmakoekonomi ve Farmakoepidemiyoloji yüksek lisansını tamamladı. Kariyerine 2012 yılında Roche İlaç’ta Ruhsatlandırma Sorumlusu olarak başlayan Melda Dinç, 2013-2014 yılları arasında Roche İlaç’ta Fiyatlandırma ve Pazar Erişim Sorumlusu, 2014-2018 yılları arasında AstraZeneca Türkiye’de Pazar Erişim Uzmanı ve Pazar Erişim Yöneticisi ve son olarak 2018 – 2020 yılları arasında Novartis İlaç’ta Pazar Erişim Müdürü olarak görev aldı.
Melda Dinç bundan sonraki kariyerine AstraZeneca Türkiye Ruhsatlandırma ve Pazar Erişim Departmanı’nda Sağlık Ekonomisi ve Pazar Erişim Müdürü olarak devam edecek.

GEDİK’TE UYGULAMALI EĞİTİM, SANAYİ VE SEKTÖR İŞBİRLİĞİ

 Bünyesinde bulunan laboratuvarların yanı sıra Gedik Holding’ de bulunan laboratuvarlar ile edinilen bilgilerin teoride kalmadan hayata geçirilmesini sağlamaktadır. Bu kapsamda İstanbul Gedik Üniversitesi tecrübeli ve donanımlı akademik kadrosu ile uzmanlık alanlarında en iyi eğitimi uygulamayla birlikte sunmaktadır. Üniversitemiz, bilimsel birikimini ve bünyesinde yetiştirdiği geleceğin bilim neferlerini, Gedik Holding’in 56 yıllık sanayi tecrübesi ile bir araya getirerek, ekonomiye katkıda bulunacak şekilde değere dönüşmesini sağlamaktadır. Çalışırken okuma ve okurken çalışma deneyimini elde edebilmeleri adına gerek staj gerekse iş imkanı sağlanarak Üniversite, Gedik Holding ve diğer sektörlerde öğrencilerimiz iş hayatına dair tecrübe edinme şansı bulmaktadır.

KESİNTİSİZ BURSLAR VE İNDİRİMLER

         Öğrencilerimizin eğitimlerine devam edebilmelerine destek olmak gayesini her zaman sürdüren Üniversitemiz, lisans ya da ön lisans programlarında öğrenimleri boyunca kesintisiz burs imkanı sağlamaktadır. Bunun yanı sıra Tercih İndirimi, Şehit ve Gazi Bursu, Akademik Başarı Bursu gibi kapsamlı burslardan faydalanma imkanına sahip olmaktadır.

Bu sene ilk 5 tercihinde ücretli bölüm ve programları tercih edenler için %5, COVID-19 sağlık çalışanlarının halen öğrenci olan ve 2020-2021 yılında üniversitemize yerleşecek olan çocukları için %50, Hukuk Fakültesi için ilk 5bin, diğer fakülteler için ilk 10bin içerisinde olup, ücretli bölüm ve programları 1.sırada tercih edenler için %100 indirim uygulanacaktır.

       Yüzlerce yabancı öğrenciye ev sahipliği yapan İstanbul Gedik Üniversitesi, Polonya, Makedonya, Yunanistan, Portekiz, İtalya gibi pek çok ülkeye öğrenci gönderen ve bu ülkelerden öğrencileri ağırlayan uluslararası bir dünya üniversitesidir.                Bununla birlikte, Danimarka, ABD, Çin ve İngiltere gibi pek çok ülkedeki üniversiteyle ortaklık, iş birliği ve bilimsel değişim konularında anlaşmaları bulunmaktadır.

KAMPÜS VE YERLEŞKELERİMİZ

         İstanbul’un dört ayrı önemli noktasında öğrencilerin kolay ve rahat bir şekilde eğitimlerine devam edebilecekleri Kartal, Pendik,Çamlık, Nişantaşı’nda bulunan merkezi yerleşkelerimiz metro, metrobüs ve Sabiha Gökçen Havalimanı’na yakınlığı ile kolay ulaşım noktalarında yer almaktadır. Ayrıca Üniversitemizin ana kampüsünün 72 dönümlük alanda temeli atılarak, inşaatına başlanmıştır.

 İLK KURUMSAL RADYO

     Yayın hayatına başlayan ve Türkiye’nin ilk kurumsal radyosu olma özelliği taşıyan Radyo Gedik, alanında başarılarıyla tanınan  konukları ağırlamaktadır. İstanbul Gedik Üniversitesi öğrencileri, konuk oldukları ya da yönettikleri radyo programlarıyla seslerini, düşüncelerini ve de fikirlerini radyo aracılığıyla duyurmaktadır.

BİRLEŞTİRİR SANAT İÇİN

Birleştirir Sanat İçin mottosuyla oluşturulan “Gedik Sanat”, yıl boyunca düzenlediği konserlerle öğrencilerin, sanatın farklı dallarını keşfederek sanatsal ve kültürel faaliyetlerin bir arada olduğu bir ortamda öğrenimlerini devam ettirmelerini sağlamaktadır.

Panasonic müze ve fuar alanları için ideal yeni 1 çipli DLP projektör serisini duyurdu
PT-RZ990 Serisi, 1 Çipli DLP lazer projektörler sınıfında kompakt, bakım gerektirmeyen ve esnek bir sistem ve canlı ve renkli görüntüler sunan bir ürün serisi olarak dikkat çekiyor.
Panasonic, kompakt ve bakım gerektirmeyen bir tasarımla fuar alanlarına parlaklık ve esneklik getiren yeni 1 Çipli DLP lazer projektör ürün grubunu duyurdu. 10.000 lm’ye (merkez) varan güce ve WUXGA çözünürlüğe sahip altı farklı projektörden oluşan PT-RZ990 Serisi, Ağustos 2020 itibariyle Avrupa’da satışa sunulacak.[1] Parlak ışıkların ve geniş açık alanların bulunduğu müze ve fuar alanlarında büyüleyici görüntüler yaratmak büyük bir zorluğa dönüşebiliyor. PT-RZ990 Serisi, yeni nesil 1 Çipli DLP™ görüntüleme teknolojisi ve Panasonic”in Dörtlü Renk Uyumlaştırıcısı sayesinde yüksek parlaklık ve hem gelişmiş hem de canlı renklere sahip görüntüler sunarak bu ortamda ön plana çıkıyor. Yeni bir renk çarkı teknolojisi olan uyumlaştırıcı, ışık kaynağını renk gerekliliklerine göre hassas bir biçimde modüle ederek olağanüstü seviyede gerçekçi görüntüler sunan ve optimize edilmiş optik tasarıma sahip. Görüntüler parlak ışıkta Panasonic’in üstün System Daylight View 3 teknolojisi ile otomatik olarak ayarlanarak ışık seviyesi ne olursa olsun ekranların en iyi şekilde görüntülenmesini sağlıyor.
Bitişik ekranlarda mükemmel uyum sağlayan Çipli DLP™ teknolojisi sayesinde PT-RZ990 Serisi için bir araya getirilmiş çok ekranlı projeksiyon aracılığıyla daha da büyüleyici bir izleme deneyimi yaratmak da oldukça kolay.
Kurulumu ve entegrasyonu kolay
Lens ayarlama, giriş değiştirme, durum izleme ve otomatik odaklama gibi işlevlerin bir akıllı telefon aracılığıyla kontrol edilmesine olanak tanıyan Akıllı Projektör Kontrolü sayesinde Seri dahilindeki projektörler kolaylıkla kurulabiliyor.
Projektörler kolay entegrasyon için HDMI® veya DIGITAL LINK terminalleri üzerinden sıkıştırılmamış 4K/60p sinyal girişini[2] destekliyor. Birbirinden ayrı LAN ve HDBase-T™ DIGITAL LINK terminalleri, 150 metreye (492 ft) kadar kablo üzerinden video çalıştırma uzunlukları için DIGITAL LINK iletişim hattını boşaltıyor.[3] Yeni yaratıcılık olanakları
0,280:1 ile 8,58:1 arasındaki geniş yansıtma mesafelerini kapsayan 11 optik lensten oluşan lens grubu, yeni yaratıcılık olanakları sunuyor.  Uyumlu lensler arasında dar alanlarda kurulum için yakınlaştırma ve V/H yakınlaştırma özelliğine sahip dünyanın ilk UST sıfır ofset lensi olan ET-DLE020 Ultra Kısa Yansıtma Açılı Yakınlaştırma lensi de yer alıyor.
Teknisyenler, görüntü içindeki alanların yeniden şekillendirilmesine veya geometrik olarak değiştirilmesine olanak tanıyan Serbest Çalışma Ekranı Düzeltmesi özelliğine sahip dahil Geometrik Ayarlama imkanını kullanarak bozulmamış görüntüleri hızlı bir şekilde oluşturabiliyor. Geometrik işlev, Panasonic’in ET-UK20 ve CUK10 Yükseltme Kitleri ile daha da geliştirilebiliyor.
Zorlu koşullarda bile güvenilir
Güvenilirlik, genellikle erişmesi güç alanlara kurulan projektörler için hayati bir  öneme sahip. Bu Seri, sektör lideri toza dayanıklı optik motorun uzun ömürlü parlaklık ve renk uyumu özelliği ile 20.000 saatlik[4] bakım gerektirmeyen kullanım sunmak üzere tasarlandı. Oldukça düşük bir olasılık olmakla birlikte, bir diyotun arızalanması durumunda parlaklık ve renk uyumu kaybını en aza indiren fazladan bir devre sayesinde renk sunumu daima koruma altında oluyor. Projektörler birincil sinyalin kesintiye uğraması halinde anında yedek bir giriş sinyaline geçiş yapacak şekilde yapılandırılabiliyor.
Panasonic Business Avrupa Ürün Müdürü Thomas Vertommen konuyla ilgili düşüncelerini şöyle açıklıyor: “Bu projektör serisi sayesinde müzeler ve fuar alanları daha parlak, daha gelişmiş ve daha büyüleyici renkli ekranlar sunabilecek. 4K giriş özelliklerinin yanı sıra en modern ve yenilikçi renk teknolojimizi kullanarak gelecekteki teknolojik gelişmelerin gerisinde kalmayacak bir ürün serisi sunuyoruz. Panasonic olarak bu geliştirilmiş cihaz yelpazesi sayesinde 1 Çipli DLP projektörler ile sektöre öncülük etmeye devam edeceğiz.”
[1] PT-RZ690/790 Ağustos ayında, PT-RZ890/990 Eylül ayında satışa çıkacak.
[2] 4K sinyalleri projeksiyon anında projektörün çözünürlüğüne (1920 x 1200 piksel) dönüştürülür.
[3] 150 metreye (492 ft) varan mesafelere 1080/60p sinyal aktarımı yapabilmek için isteğe bağlı ET-YFB200G DIGITAL LINK Geçiş Masası (4K sinyalleri ile uyumlu değil) özelliğine sahip CAT 5e veya üzeri kablo temin edilmesi ve projektörün Uzun Erişim Modu’na ayarlanması gerekir. Doğrudan aktarım, 1080/60p video sinyalleri için 100 metreye (328 ft) kadar, 4K/60p video sinyalleri için ise 50 metreye (164 ft) kadar desteklenir.
[4] Bu süre civarında ışık çıkışı yaklaşık %50 azalmış olacaktır. IEC62087: 2008 Yayın İçerikleri, NORMAL Mod, Dinamik Kontrast [3], sıcaklık 30 °C (86 °F), yükseklik 700 m (2.297 fit) ve 0,15 mg/m3 hava kaynaklı partikül madde. Parlaklığın %50’ye düşeceği tahmini süre ortama ve kullanım koşullarına bağlı olarak değişir. Işık kaynağı dışındaki parçaların 20.000 saatten önce değiştirilmesi gerekebilir ve cihazın bu süre civarında kontrol edilmesi tavsiye edilir.

Ünlü otomobil yarışçısı Emir Aşarı’dan Türkiye’ye üçüncülük

Almanya’da düzenlenen Nürburgring Dayanıklılık Serisi’nde Türkiye’yi temsil eden iş adamı ve otomobil yarışçısı Emir Aşarı, serinin dördüncü yarışında pistten üçüncü olarak ayrıldı. Türkiye’nin teknoloji partneri Tezmaksan’ın sponsorluğunda BMW 330i ile yarışan Aşarı, 29 Ağustos’ta düzenlenecek olan serinin beşinci yarışında daha iyi bir derece yakalamak istiyor.

Covid-19 salgını kapsamında uygulanan sert karantina koşullarında yaşanan gevşeme otomobil yarış pistlerini de hareketlendirdi. Türkiye’nin teknoloji partneri Tezmaksan sponsorluğunda ülkemizi Nürburgring Dayanıklılık Serisi’nde (NES) temsil eden iş adamı ve otomobil yarışçısı Emir Aşarı, serinin dördüncü ayağında pistti üçüncü olarak tamamladı. Almanya’da düzenlenen Nürburgring Dayanıklılık Serisi’nde (NES) ülkemizi ekibi Nicolas Griebner ve Björn Simon ile birlikte eden Aşarı, VT2 klasmanında yarışa altıncı sırada başladı ve stintinin sonunda üçüncü sıraya yükselmeyi başardı. Emir’den aracı devralan Nicolas Griebner ve Björn Simon, pozisyonu korumaya devam etti. Yarışın son 40 dakikalık bölümünde direksiyona tekrar geçen Aşarı, frenleri korumak amacıyla aracı zorlamadı ve üçüncü olarak bitiş çizgisine ulaştı.

Üç yıldır Türkiye’yi bu seride başarıyla temsil eden Aşarı ve ekibi, 29 Ağustos’ta düzenlenecek olan serinin beşinci ayağında çok daha iyi bir derece yakalamak istiyor.  NLS (Nürburgring Langstrecken – Serie) olarak da bilinen NES 2020 şampiyonluk ilk sezon yarışlarının beşinci ayağında temsilcimize başarılar diliyoruz.

Karanfil; Libya’nın yanında olarak, dünyaya örnek olmalıyız

Türkiye, Afrika ve Orta Doğu’nun sayılı şirketlerinden Karanfil Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Murtaza Karanfil, Libya Devlet Başkanı Fayiz es-Serraj ile bir araya geldi. Libya Devlet Başkanı Fayiz es Serraj ile görüşme sonrası açıklamada bulunan Karanfil, Türk iş insanlarının zorlu bir zamandan geçen Libya’nın yanında olması gerektiğini belirterek; Kardeş ülke Libya ile ticaretin istikrarla devamı, Türk iş insanlarının karşılıklı dostluk çerçevesinde ayakları yere basan uzun vadeli ilişkilerinin sürdürülmesi ile mümkün olabileceğinin altını çizdi.

Türkiye’nin Libya ile imzaladığı anlaşmalar Doğu Akdeniz’de dengeleri her iki ülke lehine şekillendirirken, uluslararası rekabetin kızıştığı Libya’da istikrarı yeniden filizlendirmek için görüşmeler devam ediyor. Kalkınma temelli uzun vadeli yatırımlar konusunu görüşmek üzere Türkiye, Afrika ve Orta Doğu’nun sayılı şirketlerinden Karanfil Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Murtaza Karanfil, Libya Devlet Başkanı Fayiz es-Serraj ile bir araya geldi. Görüşmede, kardeş ülke Libya ile ticaretin istikrarla devamı, Türk iş insanlarının dostluk çerçevesinde ayakları yere basan uzun vadeli yatırımlarının sürdürülmesi konuları ele alındı.

“Libya’nın yanında olarak dünyaya örnek olmalıyız”

Libya’da ülke halkının temel ihtiyaçlara ulaşılabilirliğindeki zorluklara ve ülkenin kalkınması için gerekli altyapıya sınırlı olarak ulaşabildiğine işaret eden Murtaza Karanfil “Türkiye’de gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerekse bakanlıklar, ülkedeki son durumu çok yakından takip ederek, Libya’yı yalnız bırakmıyorlar” dedi. İki ülke arasında işbirliklerinin önemine değinen Karanfil, kendisini karşılayan Libya Devlet Başkanı Fayiz es-Serraj ile ele aldıkları konuları şöyle anlattı: “Bu görüşmede, kardeş ülke Libya’nın geleceği adına önemli hususlara değindik. Bu dönemde devletimiz gibi biz de Türk iş insanları olarak Libya’nın yanında olarak, dünyaya örnek olmalıyız. Üzerimize düşen bu büyük sorumluluğu yerine getirmeliyiz. İki ülke arasındaki iş birliklerinin gerçekleştirilmesi iş anlaşmalarının kesintiye uğramadan devam etmesi, Libya’nın kalkınması açısından da son derece önemli. Türk iş insanlarının Türkiye Cumhuriyeti devleti siyasetine uygun olarak gittikleri her yeri ihya edecek ve kazan-kazan anlayışına sahip bir iş kültürleri vardır. Libya dost topraklarında da bu durum söz konusu. Buradaki ihtiyacı ve imkânları görmezden gelemeyiz. İş dünyası olarak karşılıklı stratejik ve doğru adımlar atıldığı takdirde Libya’nın çok daha fazla gelişeceğine ve ilerleyeceğine inancımız tamdır.”

OYDER Başkanı Murat Şahsuvaroğlu Temmuz ayındaki otomobil satışlarıyla gelen rekoru değerlendirdi…

Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Başkanı Murat Şahsuvaroğlu, temmuz ayındaki 87 bin 401 adetlik otomobil ve hafif ticari araç satışı ile bir rekora imza atıldığını söyleyerek “Rekor getiren satışlar ile ekonomiye olan güven tazelenmiştir. Bunun yansımasını otomobil satışlarında da görmekteyiz. Bunun yanında özellikle kamu bankalarının başlattığı kampanya ile sıfır taşıtta yüzde 0,49 faiz oranıyla finansman imkanı tanımaları temmuz ayındaki bu ivmelenmeye katkı sağlamış ve satışları domine etmiştir. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de sağlık güvenliği endişesi ile önümüzdeki aylarda da bireysel kullanıma olan talep, otomotivde hareketi artıracaktır” dedi.

Geçen yıl temmuz ayında 17 bin 927 olan satış rakamının bu yılın temmuz ayında 87 bin 401 adete ulaştığını belirten Şahsuvaroğlu “Yeni kısıtlamaların gündemde olmayacağını düşünerek pazarın bundan sonraki dönemde de daha iyi olacağı yönündeki görüşlerimizi korumaktayız. Bu yılın, temmuz temposuyla devam etmesiyle 700-750 bin adetlik seviyelerde tamamlanacağını öngörüyoruz. Bir süredir yaşanan bulunurluk sıkıntısının kısmen de olsa giderilmeye başlamasının satışlara daha da katkı yapmasını bekliyoruz” diye konuştu. Şahsuvaroğlu, hükümetin piyasaları destekleyici tedbirler almasının sektörün önünü açtığını da dile getirerek “Pandemi dönemi sonrası yeni normalleşme süreciyle birlikte gelen bu destekler sektörü rahatlatmıştır. Tedarik sorununun aşılmasıyla birlikte bu toparlanmanın etkilerinin devam edeceğini göreceğiz” şeklinde konuştu.

Avrupa Pazarı Daralırken Türkiye Artıyor

Avrupa Birliği, İngiltere ve EFTA ülkeleri toplamına göre otomobil pazarının yılın ilk 6 ayında toplam yüzde 39.5 azaldığını da söyleyen Şahsuvaroğlu “ Avrupa pazarında yılın ilk yarısında 1 milyon 131 bin 843 adetlik otomobil satışı gerçekleşti. Bu, geçen yıl 1 milyon 491 bin 465 adetti. Avrupa pazarı daralırken Türkiye pazarındaki kademeli artış ile pazarımız ocak – temmuz döneminde yüzde 60 oranında büyüdü. Bu büyümenin yılsonuna kadar sürmesini bekliyoruz. Sektörümüz beklenen yere aşama aşama tekrar gelecektir” dedi.

“Tedarik Sıkıntısı Çözülecektir ”

OYDER Başkanı Murat Şahsuvaroğlu, şartların normal olarak devam etmesi halinde tedarik sorunun da kademeli olarak çözüleceğini sözlerine ekleyerek şunları söyledi;

“Ülkemizde satılan otomobillerin yüzde 60’ı ithal. Şu durumda fabrikaların tam kapasiteyle olmasa da yavaş yavaş normal seviyelerine ulaşmasıyla birlikte tedarik ile ilgili sıkıntının da yakında bitmesini bekliyorum. Şu an müşteri taleplerine hemen karşılık veremiyoruz ve bekleme süresi oluşuyor. Öngöremediğimiz pandeminin yarattığı etkiyi halen yaşasak da otomotiv sanayii ve yetkili satıcılık sistemi elinden gelen tüm gayreti ortaya koyuyor.  Temmuz ayındaki sonuçlar bu gayretin çok açık göstergesidir” şeklinde konuştu.

Yeniden keşfedilen klasik DesignFloor’dan Balıksırtı parke

Uygulandığı her mekanda olağanüstü bir etki yaratan, karakteristik görünümüyle zemin tasarımlarına dinamizm katan balıksırtı parkeler, döşeme trenlerinin son gözdesi. Balıksırtı parkeler özellikle geniş ve eşyanın az olduğu açık zeminlerde standart parkelerin boğucu görünümünü kırıyor ve ferah bir dekorasyon anlayışının temsili oluyor. DesignFloor; sürdürülebilirlik politikalarıyla yapı sektörüne yeni bir dinamizm kazandırırken balıksırtı parkelerle estetik bir iç mekan kurgusu yaratıyor, düşük karbon emisyonu, ısı yalıtımı ve yangın dayanımı gibi özelliklerle de üst düzey bir ürün performansı sunuyor.

Günümüzde doğal kaynakların korunması her zamankinden daha önemli hale gelmişken, yapı sektöründe kullanılan ağaç bazlı ürünlerin çevresel duyarlılığı talepleri etkiliyor. Giderek azalan ağaç çeşitlerini korumak adına çevreci zemin çözümleri sunan DesignFloor; Hi-Tech Laminat Parke, Lamine Parke,  LVT zemin kaplama ürün gamını şekillendirirken bu farkındalıkla doğayı önceliğine alarak benimsediği sürdürülebilirlik politikalarıyla da yapı sektörüne yeni bir dinamizm kazandırıyor.

DesignFloor’un sayısız renk ve çeşitteki zemin çözümlerinin arasında en dikkat çekeni kuşkusuz eski klasiğe yeni yaklaşımlar getiren balıksırtı parkeler. Parke plakalarının kenarlarının çapraz biçimde bir araya getirilmesi ile oluşarak özel bir zemin kaplama tarzı yaratan balıksırtı serisi, tür olarak laminat parke sınıfına giriyor. DesignFloor balıksırtı parkeler ölçü olarak standart parkelerden daha küçük, eski evlerde görmeye alıştığımız balıksırtı desenli döşemelere göre ise daha büyük bir ölçüde tasarlanarak özgün bir tarzı yaşam alanlarına entegre ediyor.

Güçlü aşınma tabakası ile genel mekanlarda zemin çözümleri

Uygulandığı her mekanda olağanüstü bir etki yaratan, karakteristik görünümüyle zemin tasarımlarına dinamizm katan balıksırtı parke serisi, 12mm’lik kalınlığı ve güçlü aşınma tabakası ile kişisel yaşam alanları kadar ofis, otel gibi yoğun trafiğe sahip genel mekanlarda da kullanılabiliyor. Teknik avantajları sayesinde banyo gibi ıslak alanlar haricinde istenilen her zemine uygulanabilen parkeler,  özellikle zeminin fazla ekspoze edildiği minimalist iç mekan kurgularına göz yormayan estetik tarzı ile uyum sağlıyor. Öte yandan İskandinav ve modern dekorasyon stillerinde de oldukça çarpıcı bir zemin tasarımı sağlıyor.

PEFC sertifikasyonu ve çok daha fazlası

Tüm DesignFloor parke ürünleri gibi orman belgelendirme onay programı PEFC sertifikasına sahip olan balıksırtı plakalar, A+ sertifikası yani düşük karbon emisyonu ile çevreci ve sürdürülebilir yapısıyla öne çıkıyor. Öte yandan yapısal özellikleri nedeniyle haşere barındırmayan ve alerjen duyarlılığı olan DesignFloor balıksırtı serisi, pratik bir şekilde temizlenebilme özelliğiyle hijyen avantajı sunuyor. Balıksırtı parkeler ısı yalıtımı performansı doğal taş, seramik ve benzeri zemin döşemelerine göre yüksekken 12 mm kalınlık sayesinde iç mekanda optimum ses akustiğini sağlıyor. Ahşap hammaddeye sahip ürünlerde erişilmesi oldukça zor bir sınıf olan Cfl-s1 yangın dayanımı sınıfındaki ürün, 35 yıl garanti süresiyle uzun ömürlülüğünü de temin ediyor.

Çok sayıda renk seçeneğiyle her zevke hitap eden DesignFloor balıksırtı serisinin tüm detaylarına https://designfloor.com.tr/ adresinden ulaşılabiliyor.

Bunaltıcı sıcaklarda maden suyu dopingi

Avşar Limon C Plus ile enerjiniz bol olsun

Avşar Maden Suyu,  Limon C Plus ile yaz aylarının bunaltıcı sıcaklığını leziz bir serinliğe dönüştürürken bağışıklık sistemini ve vücut direncini desteklemenize destek oluyor.

Bulunduğu jeotermal kuşak nedeniyle mineralli sular açısından dünyadaki ilk 10 ülke arasında bulunan Türkiye’nin en önemli maden suyu üreticisi Avşar, Afyonkarahisar’da bulunan tesislerinde ürettiği maden sularıyla içecek sektörüne yön veriyor. Sade maden suyunun yanı sıra ürettiği 13 çeşit meyve aromalı maden suyu çeşidiyle birbirinden farklı tatları bir araya getiren kuruluşun damla şeklindeki şişe tasarımı ise farklı ve yenilikçi bir vizyonun simgesi oluyor.

Sadece maden suyu değil, Avşar Maden Suyu

C vitaminli limon aromasını maden suyu ile buluşturan Avşar,  Limon C Plus ile yaz aylarının bunaltıcı sıcaklığını leziz bir serinliğe dönüştürürken bağışıklık sistemini ve vücut direncini destekliyor. Enfes tadıyla tüm öğünlerde size eşlik eden Limon C Plus, limonun tadını yudumlarken vitaminle gelen enerjiyi üst düzeyde hissetmenizi sağlıyor. Limon C Plus; içerdiği vitaminler, mineral maddeler, yüksek potasyum değerleri ile hazmı kolaylaştırmanın ötesinde gün içerisinde kaybedilen değerlerin geri kazanımına da eşlik ediyor. Avşar Limon C Plus; tekli, 6’lı ve 24’lü paketlerde satışa sunuluyor.

Doğadan gelen huzur uyku sanatıyla birleşiyor

  • Bambi Latex Therapy Yatak ile daha derin bir uyku
  • 7 bölgeli latex sünger sayesinde vücudun 7 ayrı bölgesine destek
  • 3 boyutlu esnek nem düzenleyici ve ağırlık dengeleyici yapı
  • Hava geçiren özel APF/Air Permeable Fabric kumaş

Yatak sektörüne kazandırdığı teknolojilerle uyku konforunu bir üst boyuta taşıyan Bambi Yatak, 7 bölgeli süngeri sayesinde vücudun 7 ayrı bölgesini destekleyen Latex Therapy ile optimum konfor sağlıyor. Delikli yapısı ile havayı sirküle eden Latex Therapy yatak;  omurga şeklini korumanın yanı sıra paket yay sistemiyle hareket rahatlığı, air kumaşıyla nem dengesi, hyper soft teknolojisiyle de kadifemsi bir dokunuş yaratarak kesintisiz uykunun anahtarı oluyor.

Kaliteli bir uyku için doğadan ilham alarak geliştirdiği teknolojileri tasarımın gücüyle buluşturan Bambi Yatak, yeni nesil ürünü Latex Therapy ile her yeni güne daha zinde uyanmanızı mümkün kılıyor.

Kauçuğun doğal etkisi

7 bölgeli latex sünger özelliğiyle vücudun 7 ayrı bölgesini destekleyerek kesintisiz bir uyku sağlayan Latex Therapy, etkisini kauçuk ağacının iyileştirici öz suyundan alıyor. Kauçuktan üretilen hafif, yüksek mukavemetli bir malzeme olan latex sünger; delikli yapısı nedeniyle hava sirkülasyonunu en üst düzeye taşıyor ve vücudun farklı bölgelerini optimum düzeyde destekleyerek omurga sağlığını korumanıza yardımcı oluyor.

Esnek sünger yapısı

İçerisinde kuştüyü süngerden daha yüksek esnekliğe sahip hyper soft süngerini de barındıran Latex therapy; vücut şeklini kolayca alan, gün boyu yorulan bedeni uyku sırasında rahatlatan yapısıyla tende yumuşacık bir his bırakıyor.  Bu konforlu yatak ayrıca paket yay teknolojisi sayesinde hareket serbestliğinin de temsilcisi oluyor. Birbirinden bağımsız yerleşimleriyle vücut basıncını yatağa eşit dağıtan yay düzeneği, omurga şeklinin doğru pozisyonda tutarak uykuyu bölen kalıcı ve ağrılı etkilere neden olabilecek duruş bozukluklarının önüne geçiyor. Aynı zamanda eşlerin uyku esnasında birbirlerinin hareketlerinden daha az etkilenmesini sağlayan bu sistem, çiftlerin birlikteyken de bireysel uykularının tadını çıkarmalarına olanak tanıyor.

Latex Therapy ile uykunuz nefes alsın

Latex Therapy’nin içeriğinde kullanılan hava geçiren özel APF/Air Permeable Fabric kumaş ise kaliteli ve konforlu bir uyku için mükemmel örme tekniğiyle öne çıkıyor. Kullanılan bu teknik; çapraz örgü sistemi ile 3 boyutlu esnek, hava geçişi sağlayan, nem düzenleyici ve ağırlığı dengeleyiciyken terlemeyi önlüyor ve kötü kokuların önüne geçiyor.

Bambi Yatak’ın tüm ürünlerine https://www.bambi.com.tr/ adresi üzerinden ulaşılabiliyor.

TCL’nin ilk kavisli AMOLED ekranına sahip telefonu TCL 10 Pro satışa sunuldu
TCL Communication, ilk kavisli AMOLED ekranına sahip TCL 10 Pro’yu kullanıcıların beğenisine sundu. 2020 iF Tasarım Ödülü ve 2020 Red Dot Ödülü kazanan akıllı telefon, TCL’nin ekran uzmanlığını sergiliyor. Şık 6.47 inç FHD+ kavisli AMOLED ekran ve NXTVISION teknolojisi, TCL 10 Pro’nun etkileyici bir görüntüleme deneyimi sunmasını sağlıyor.
TCL 10 Pro’da gündüz veya gece tüm muhteşem anları yakalayacak bir NXTVISION 64MP AI dört kamera sistemi yer alıyor.
Serinin amiral gemisi olan bu cihaz, benzersiz bir görsel güç sunuyor. Bunun yanında görsel malzemeleri parlak renklerle, netlikle ve kontrastla iyileştiriyor.
Eksiksiz üst düzey görünüm deneyimi: NXTVISION ekranı
6.47” FHD+ kavisli AMOLED ekran ve NXTVISION görsel teknolojisi sayesinde izleme deneyiminde çıtalar yükseliyor. En küçük çerçevenin kullanılmasıyla yüzde 93 ekran/gövde oranına sahip ekranda görseller, geniş ve uçtan uca görünerek kullanıcılarına gelişmiş bir deneyim sunuyor. TCL’nin yenilikçi NXTVISION teknolojisi, kullanıcıların gözleriyle gördüğü karenin neredeyse aynısını ekranda görebilmesi için en son teknolojinin sunduğu renk doğruluğunu sağlıyor. Özel bir ekran motoruna sahip TCL 10 Pro, Netflix sertifikası almaya hak kazanan renk netliği, zengin videolar (SDR-HDR) ve keskin görüntü çözünürlüğü sunuyor. Bu da yüksek kontrast ve renkte birçok HDR içeriğinin oynatılmasını sağlayarak kullanıcıların HDR10 videolarıyla keyif almasını sağlıyor.
Ergonomik olarak da öne çıkan TCL 10 Pro, tek elle kolay uygulama erişimi için Kenar Çubuğu kısayolları ve hızlı kilit açma erişilebilirliği sağlayan ekran içi parmak izi sensörü içeriyor.
TCL 10 Pro’da göz yorgunluğunu azaltmak için TÜV Rheinland Düşük Mavi Işık sertifikalı ekranın yanı sıra Uyarlanabilir Ton, Okuma Modu ve Göz Konforu Modu gibi çeşitli göz sağlığı dostu özellikler de bulunuyor. TCL 10 Pro ayrıca geceleri kolay görüntüleme için Karanlık Mod ile birlikte geliyor. Bu mod, batarya için de avantaj sağlıyor.
Tüm senaryolar için muhteşem detaylar: NXTVISION fotoğraf makinesi
Çok yönlülük, yaşamdaki olayları yakalamak için kilit bir özellik. Bu noktada 64MP ultra yüksek çözünürlüklü dört kamera ile TCL 10 Pro, tüm senaryolar için çarpıcı ayrıntılar üretiyor. AI destekli görüntüleme teknolojisi, 64MP yüksek çözünürlüklü kamera, 2.9μm büyük piksel düşük ışıklı video kamera, 123 derece süper geniş açılı lens, makro sensör ve 24MP ön kamera da dahil olmak üzere dört arka kamerayla birlikte çalışıyor. Netlik ve renkle dolu fotoğraflara ve selfie’lere ek olarak TCL 10 Pro, her türlü aydınlatma koşulunda net ve daha parlak görüntüler sağlamak için otomatik odak sensörleri (PDAF ve LDAF) içeriyor.
Kesintisiz ve güçlü deneyim: Hızlı deneyim
TCL 10 Pro’nun zarif kavisli tasarımı, tarz ve güç arasında ideal bir denge sağlamak için hızlı çalışan Qualcomm® Snapdragon™ AI Engine ile destekleniyor. 6GB RAM ve 128GB ROM yerleşik depolamayı birleştiren TCL 10 Pro, daha düşük güç tüketiminin yanında hızlı ve OTG ters şarjlı 4500mAh pil de sunuyor.
Super Bluetooth ile ses deneyimi de zenginleşiyor. Arkadaşlarıyla birden fazla müzik paylaşmak isteyenler aynı anda en fazla 4 Bluetooth hoparlör bağlayabiliyor ya da en fazla 4 Bluetooth kulaklık eşleştirebiliyor.
Kolay ve güvenli erişim
Özel Google Asistan düğmesinin yardımıyla işlerin daha hızlı yapılması sağlanıyor.  Sesli asistan, sorulan soruları cevaplıyor ve yapmak istediklerinizi yapıyor. TCL 10 Pro ayrıca, en az iki tane büyük işletim sistemi güncellemesine sahip en son Android sürümlerinden ve her 60 günde bir en son güvenlik güncellemelerinden faydalanarak her zaman güvenli hale geliyor.
Aykırı fakat uyumlu tasarım
Üstün performanslı ve gelişmiş tasarımlı TCL 10 Pro’nun kavisli tasarımı, gradyan renklerin, mat ve parlak kenarların göz alıcı bir metal çerçeveyle birleştiği mükemmel simetrik ayrıntılara sahip. Şık çift taraflı 3D cam, kamera çıkıntısı olmadan pürüzsüz bir el hissi ve aerodinamik form sağlar. TCL 10 Pro, modern şıklığı doğadan ilham alan zarafetle birleştiriyor.

TCL 10 PRO şu anda 4.499 TL’den başlayan fiyatlarla gri ve yeşil renklerinde sunuluyor.

Teknoser, Divvy Drive ile verilerin yurtdışına çıkmadan güvende kalmasını ve yönetilmesini sağlıyor

Tamamen yerli kaynaklarla geliştirilen ve sistem entegratörü Teknoser tarafından sunulan Divvy Drive, verilerin bulut ortamında yurtiçinde güvenle saklanmasını ve kolayca erişilebilmesini sağlıyor.

Siber tehditlerin her geçen gün artarak, saldırıların daha da sofistike bir hale gelmesiyle verilerin güvende tutulması artık daha önemli bir hale geldi. Birçok şirket ve kullanıcı verilerini cihazlarında ya da şirket içi konumlarda tutmak yerine sağladığı kolaylık ve bağlantı hızlarının artması nedeniyle bulut hizmetlerinde tutmayı tercih ediyor. Ancak bu hizmeti veren şirketlerin büyük bölümünün sunucularının yurtdışında olmasından dolayı, hem verilerin yurtdışına çıkmasına neden oluyor hem de verilerin güvenliğinin sorumluluğunun tamamen müşteride olması nedeniyle veri güvenliğiyle ilgili birçok risk ortaya çıkıyor. Pazar araştırma şirketi Vanson Bourne tarafından yapılan bir araştırmaya göre işletmelerin yüzde 96’sı genel bulut güvenliği ile ilgili endişe duyarken bu kuruluşların yüzde 70’i geçtiğimiz yıl bulutla ilgili bir veri ihlali yaşadığını belirtiyor. Ayrıca yurtdışında olan bu hizmetlere erişilememesi gibi bir durumda işlerin tamamen durması ve büyük bir kaos yaşanması ihtimali bulunuyor. Bu nedenle yerli ve milli kaynaklarla geliştirilen, verileri Türkiye sınırları içinde saklayan ve her türlü güvenlik tehdidine karşı koruma sağlayan çözümler ülkemiz açısından büyük önem taşıyor. Yerli ve milli teknolojilere Türkiye’de en büyük desteği sağlayan Teknoser’in sunduğu ve NetDataSoft tarafından geliştirilen Divvy Drive, bu sorunu ortadan kaldırıyor.

Günümüzde veri güvenliğinin ve erişilebilirliğinin en önemli konular haline geldiğinin altını çizen Yıllardır Türkiye’nin verisinin Türkiye’de kalması gerektiğini üstüne basa basa söylediklerini ifade eden sistem entegratörü ve saha hizmetleri şirketi Teknoser’in Genel Müdürü Ozan İnan, “Veri güvenliği ve erişilebilirliğinin yanı sıra verilerin ülke içinde kalması günümüzde hem şirketler hem de ülkemiz açısından çok büyük stratejik önem taşıyan bir konu haline geldi. Geçtiğimiz yıl bir virüs ortaya çıkacak ve tüm dünyayı durma noktasına getirecek deseler birçok kişi buna gülüp geçerdi. Bu nedenle bırakın birkaç ay sonrasını üç gün sonra bile başka bir kriz çıksa ve yurtdışındaki bulut hizmetlerine erişemez hale gelsek işler yine durma noktasına gelir ve büyük bir kaos yaşanabilir. Ayrıca bu tür bulut hizmetlerinde güvenlik veri sahibinin sorumluluğunda, yani verilerin güvenliğini kendi imkanlarınızla sağlamanız gerekiyor. Bu hem ekstra maliyet getiriyor hem de veri güvenliğini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle her gün yeni bir veri sızıntısının meydana geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla kendi çözümümüze sahip olmamız ve verilerimizin kendi ülkemizde kalması büyük önem taşıyor. Blockchain gibi en son teknolojiler kullanılarak tamamen yerli ve milli kaynaklarla geliştirilen Divvy Drive tüm bu sorunları ortadan kaldırıyor ve büyük kolaylık sağlıyor” dedi.

Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalıyor

Son dönemde Türkiye’de verilerin gizliliği ve korunmasına yönelik bilincin artmaya başlamasıyla olumlu gelişmeler yaşanmaya başladığını ifade eden NetDataSoft Genel Müdürü Yusuf Tulgar, “Biz de tüm bunların etkisiyle veriler Türkiye dışına çıkmamalı, bu verileri en güvenli şekilde saklayacak ve en kolay şekilde erişilebilmesini sağlayacak bir çözüm geliştirmeliyiz diyerek yola çıktık ve Divvy Drive’ı geliştirdik. Divvy Drive ile verilerinizin tüm kontrolü sizde. Bulut hizmeti sağlayan büyük şirketlerden hizmet alırken hemen hemen kimse nasıl bir sözleşmeye imza attığının farkında değil. Açık ve net bir şekilde büyük puntolarla yazılmasına rağmen kimse dikkat etmiyor. Bir hizmet alıyorsunuz, parasını ödüyorsunuz ve karşı tarafa verilerinizi denetleme, inceleme ve analiz etme hakkı veriyorsunuz. Divvy Drive ile verilerin kontrolü tamamen sizde ve sizin haricinizde kimse bu verilere erişemiyor. Divvy Drive hem yatayda hem de dikeyde büyüyebilen, her türlü veriyi Blockchain mantığıyla yedekte tutan, tüm platformlarla ve işletim sistemiyle çalışabilen, donanım ve markadan bağımsız, açık kaynak olmayan tamamen yerli ve milli bir çözüm. Verilerinizi güvenle saklayabilmenizi ve bu verilere hızla erişebilmenizi sağlıyor” dedi.

Divvy Drive gelişmiş özellikleriyle öne çıkıyor

Şirket içi ortamlarda kullanılan ve ihtiyaca göre hem dikey hem de yatay ölçeklenebilen Divvy Drive, ofis belgelerinden fotoğraflara ve videolara kadar her türlü dosyanın ve verinin güvenle saklanabilmesini sağlıyor. Kullanıcılar bu verilere ister akıllı telefonlarından ister masaüstü ve dizüstü bilgisayarlarından her yerden ve her zaman erişebiliyor. Kullanıcılar dosyaları güvenli bir şekilde başkalarıyla paylaşabiliyor. Divvy Drive’ın en önemli özelliklerinden biri ise virüslere karşı başka hiçbir çözümün sağlayamadığı üstün bir güvenlik sağlaması. Dosyalar ve veriler Blockchain tabanlı olarak parçalanıp bölünerek saklandığından virüs bulaşma ihtimalini tamamen ortadan kaldırıyor. Ayrıca tüm veriler özel kriptolama algoritmaları kullanılarak şifreleniyor. Divvy Drive aynı zamanda Kişisel Verilerin Korunması Kanunuyla da uyumlu.

Papara’nın Kurucusu Ahmet Karslı Endeavor Girişimcisi,

Qumpara ve Twin Bilim Kurucuları ise Girişimci Adayı Oldu…

Endeavor Türkiye tarafından online olarak gerçekleştirilen seçim panellerinde Papara kurucusu Ahmet Karslı Endeavor Girişimcisi seçilirken, Qumpara ve Twin Bilim Endeavor Türkiye ülke adayı oldular.

Papara Kurucusu Ahmed Karslı yılda 8 kere gerçekleştirilen ve tüm dünyadan girişimci adaylarının katıldığı Endeavor Uluslararası Seçim Paneli’ni geçerek Endeavor Girişimcisi olmaya hak kazandı. Papara kurucusu ve CEO’su Ahmet Karslı, 17 yaşından bu yana pek çok farklı sektörde girişimci olarak yer almış başarılı bir isim. Yılda ortalama 8.8 kat büyüyerek 2020 yılında 4 milyon bireysel kullanıcıya ulaşan Papara ise basit, hızlı ve kolay erişilebilir ürünlerle finansal hizmetleri tabana yaymak ve finansal kapsayıcılığı artırmayı amaçlıyor.

Öte yandan Qumpara kurucularıBanu Ahıska ve Nilhan Gür (Qumpara) ile Twin Bilim kurucuları Asude Altıntaş ve Ömer Görgülü ise Endeavor Yerel Seçim Paneli’ni geçerek ülke adayı oldular. Girişimciler, seçim sürecinde final aşama olan Uluslararası Seçim Paneli’ne ülke temsilcisi olarak katılacaklar.

Endeavor Girişimcileri’nin seçiminde ilk basamaklardan biri olan ve yılda sekiz kere düzenlenen Yerel Seçim Paneli’nin 61.’si Agah Uğur, Ahu Serter (Farplas), Barbaros Özbugutu (iyzico), Cansen Başaran-Symes, Ebru Dorman, Ebru Özdemir (Limak) ve Teymur Şanlılar’ın (Limak) katılımıyla gerçekleşti. Girişimcilerin iş modelleri, planları ve stratejilerinin konuşulduğu etkinliğin sonunda panelistler değerlendirme yapmak için biraraya geldiler ve girişimcilerin Endeavor Ülke Adayı olup olamayacaklarına karar verildi. Seçim süreci kuralları gereği, girişimcilerin ülke adayı olabilmeleri için tüm panelistlerin olumlu oy kullanması gerekli.Yapılan değerlendirme sonucu Qumpara ve Twin Bilim kurucuları, başarıyla bir üst basamağa geçtiler.

Endeavor Türkiye girişimci ve girişimci adaylarının kısa hikayeleri ise şöyle:

PAPARA (ENDEAVOR GİRİŞİMİ SEÇİLDİ)

Papara 2016 yılında basit, hızlı ve kolay erişilebilir ürünlerle finansal hizmetleri tabana yaymak ve finansal kapsayıcılığı artırmak amacıyla kuruldu. Her yıl ortalama 8.8 kat büyüyerek 2020 yılında 4 Milyonun üzerinde bireysel kullanıcıya ulaştı. Son 4 yılda Papara kullanıcıları geleneksel finansal ürünler yerine Papara’yı tercih ederek 500 Milyon TL’nin üzerinde tasarruf ettiler. Kurumsal ve sosyal başarıları neticesinde Papara, KMPG ve H2 Ventures tarafından her yıl yayınlanan Global Fintech 100 Listesinde yer aldı. VISA tarafından Türkiye’de yılın girişimi seçildi. Bireysel kullanıcılarına ücretsiz bir hesap, ücretsiz bir kart ve ücretsiz para gönderme hizmetleri sunan Papara; Uber, Yandex, Binance gibi 500’ü aşkın işyerine de kurumsal ödeme hizmetleri de sunuyor.

QUMPARA (ENDEAVOR ÜLKE ADAYI OLDU)

Banu Ahıska ve Nilhan Gür tarafından kurulan Qumpara, alışveriş fişinin fotoğrafını çekip gönderen tüketicilerin dijital ödüller kazandığı, markaların bu sayede sahadaki tüketim alışkanlıklarını analiz ettiği bir uygulama. Bu sayede markalara birkaç saat içinde satış ve sadakat kampanyaları yapabilme imkanı sunuluyor. 2015 yılında kurulan ve 2017 yılında ticarileştirileşen Qumpara, markaların en etkili kampanyaları oluşturmalarına ve tüketici davranışları hakkında derin bilgi edinmelerine olanak tanıyor.

Qumpara, şimdiye kadar aralarında P&G, Coca Cola, Unilever, Ülker ve Henkel’in de bulunduğu 50’nin üzerinde marka ile çalıştı, Türkiye ve Kenya’da 1.25 milyon kullanıcıya, 4 milyonun üzerinde ödül verdi. Qumpara, Banu Ahiska ve Nilhan Gür tarafından kuruldu, Erdem Yurdanur, markanın tohum yatırımcısı oldu.

TWIN BİLİM (ENDEAVOR ÜLKE ADAYI OLDU)

Asude Altıntaş ve Ömer Görgülü tarafından kurulan Twin Bilim, çocukları bilime yönlendirmeyi ve onları dünyanın problemlerini çözmeye teşvik etmeyi amaçlayan bir eğitim teknolojisi şirketi. Twin, ürünlerini dijital ürünler ve fiziksel kitler olmak üzere iki ana kategori altında topluyor. Bu iki kategori de birbirleriyle bağlantılı ve birbirlerini besliyor, ancak ayrı ayrı da kullanılabiliyor. Twin, şimdiye kadar TED Ankara, Koç Okulu, Knightsbridge ve Marlborough College gibi 1.200 okulda, 400 binden fazla öğrenciye ulaştı.

Endeavor Seçilme kriteri nedir?

Endeavor’ın seçim sürecine dahil olan girişimler, Start-up seviyesini aşmış, Scaleup aşamasında, büyüme potansiyeline sahip ve ölçeklenebilir girişimlerdir. Tercihen en az 1 sene önce kurulmuş, senelik cirosu %20’nin üstünde büyüme gösteren şirketler sürece alınır. Fakat Endeavor, sadece şirketi değil, girişimcinin etkisini de göz önünde bulundurur. Endeavor Girişimcileri, şirketlerinin aktif yöneticisi olup, liderlik ve rol model potansiyeli yüksek, topluma ve ekosisteme geri verme bilinci olan girişimcilerdir. Tüm dünyadan 1700’den fazla girişimci ve 3200’den fazla mentörü ağında bulunduran Endeavor’ın, Türkiye’den seçilen 68 şirketi arasında Yemeksepeti, Insider, Gram Games ve son dönemde exit yapmış olan Peak Games, iyzico ve Foriba gibi başarılı şirketler bulunuyor. Bugüne kadar 68 şirketten seçilen 108 Endeavor Girişimcisi, 3 milyar $’dan fazla değerlemeye ulaşmış, 3.3 milyar $’lık exit yapmış ve 180 milyon $’dan fazla yatırım almıştır.

Endeavor Girişimcisi olmanın avantajı nedir?

Merkezi New York’ta olan Endeavor, Türkiye’de ve dünyada iş ve girişimcilik dünyasının önde gelen temsilcilerini ağında bulunduran ve kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. Endeavor, her zaman girişimcileri önceliklendiren bir kuruluştur. Tüm dünyada 30’dan fazla ofisi ve 34 farklı pazara erişimi bulunan bu yapı, her gün girişimcilerin daha büyük düşünmeleri ve daha hızlı büyüyebilmeleri için onlara güven ortamı içinde imkanlar sağlamayı amaçlar.

Endeavor Girişimcileri seçildikten sonra ne oluyor?

Endeavor Girişimcileri’nin dört farklı alanda desteğe erişimi bulunuyor: Finansmana Erişim, Network & Pazarlara Erişim, Uzmanlığa Erişim ve Yeteneğe & Bilgiye Erişim. Türkiye ofisinden bir Endeavor temsilcisi, seçilen girişimcilerin ihtiyaçlarına destek olmaktadır. Sadece Endeavor ağının erişimine açık olan online iletişim platformu Endeavor Open’dan, Endeavor Girişimcilerine yatırım yapan Endeavor Catalyst’e, Harvard, Stanford ve INSEAD Üniversiteleri’nde indirimli eğitimlerden özel danışmanlık desteklerine kadar birçok farklı alanda destek, Endeavor Girişimcilerine açıktır.

Endeavor Türkiye Hakkında

Merkezi New York’ta olan, etkin girişimcileri destekleyen ve 33 ülkede faaliyet gösteren Endeavor Derneği, Türkiye’de 2006 yılından bu yana Yönetim Kurulu Üyeleri ve mentörlerinin desteğiyle büyüme aşamasındaki ScaleUp şirketleri tespit ederek büyümelerine ivme kazandırmaktadır. Tüm dünyadan 1700’den fazla girişimci ve 3200’den fazla mentörü ağında bulunduran Endeavor’ın, Türkiye’den seçilen 68 şirketi arasında Yemeksepeti, Insider, Gram Games ve son dönemde exit yapmış olan Peak Games, iyzico ve Foriba gibi başarılı şirketler bulunuyor. Endeavor’ın 2020 yılında seçilmiş girişimleri ise Martı, Akinon, Firefly ve Papara. Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığını Mynet Kurucu ve Başkanı Emre Kurttepeli üstleniyor. Detaylar için: www.endeavor.org.tr’yi ziyaret edebilirsiniz.

Dijital taşımacılık platformu Saloodo! artık Türkiye’de

Yük sahiplerini ve taşımacıları uçtan uca dijital bir çözümle tek çatı altında buluşturan Saloodo! platformu, ihtiyaç duyulan tüm özellikleri bir araya topluyor.

35’in üzerinde ülkede 30.000’den fazla gönderici ve 12.000’in üzerinde nakliyeci tarafından kullanılan Saloodo!, çok yakında tamamen Türkçe olarak kullanılabilecek.

Bölgesel genişlemesini sürdüren lojistik girişimi Saloodo!, dijital yük taşıma platformunu Türkiye’de faaliyete geçirdi. Kullanıcı dostu ve sezgisel özelliklere sahip dijital çözüm ilk olarak 2017’de Almanya’da kullanıma sunuldu ve halihazırda Hollanda ve Polonya’nın da aralarında olduğu çeşitli Avrupa ülkelerinde kullanılıyor. Bir Deutsche Post DHL Group iştiraki olarak faaliyetlerini sürdüren girişim Avrupa’nın yanı sıra Ortadoğu ve Sahra Altı Afrika’da da kullanıma sunulmuştu. Türkiye’nin coğrafi ve kültürel olarak Avrupa ile Asya arasında bir köprü teşkil etmesinde olduğu gibi Saloodo! da nakliyecileri ve yük sahiplerini hem güvenli hem de şeffaf gönderim sözleşmeleri ile dijital bir pazar yerinde bir araya getiriyor.
Saloodo! Genel Müdürü Antje Huber, konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor: “Orta Doğu ve Afrika kıtasına başarıyla giriş yaptıktan sonra stratejik büyümemizi Türkiye’ye adım atarak sürdürüyoruz. Asya, Çin ve Hindistan’ın küresel seviyede büyümeye etkileri ile her geçen gün ekonomik olarak bölgesel önemini artırıyor. Asya’nın kapısı olarak tanımlayabileceğimiz ve akıllı lojistik çözümlerine olan talebin düzenli olarak arttığı Türkiye de Saloodo! için stratejik bir pazar. Lojistiğin akıllı ve dijital hale geldiği bir dünya vizyonumuz doğrultusunda çalışmaya devam ediyoruz. Dolayısıyla bu yenilikçi çözümümüzü daha fazla pazarda hayata geçirme heyecanı içindeyiz.”
DHL Freight Türkiye Satış Pazarlama ve Müşteri Hizmetleri Direktörü Çağla Mutluer “Verimli bir kara yolu taşımacılığı ağı, uluslararası ticaretin en önemli temelidir. Modern teknolojiler bağlantılı, şeffaf ve güvenli yük operasyonlarını mümkün kılıyor.  Bağımsız bir pazar yerinin olanca özgürlüğü ile dijital yük operatörlüğünün kolaylığını ve güvenliğini bir arada sunan Saloodo! çevrimiçi yük alışverişini ve dijital yük operatörlüğünü tek platformda bir araya getiriyor. Saloodo!, tek çatı altında nakliyecileri ve yük sahiplerini bir araya getiren bölgenin güvenli ve kolay kullanımlı bir arayüze sahip  ilk dijital platformu olma özelliğini taşıyor.” dedi.
DHL’nin küresel ve bölgesel varlığı ile uzmanlığı tarafından desteklenen platformda sözleşmeye dayalı tüm ilişkiler DHL’in lokal birimleri tarafından organize ediliyor. Bu sayede hem nakliyeciler hem de yük sahipleri kazan-kazan anlayışı ve güven duygusuyla çalışabiliyorlar.
DHL Freight Terminaller Dışı Operasyon Müdürü Engin Özberak, şu açıklamayı yapıyor: “Saloodo! gerçek zamanlı görüntüleme özelliğiyle bölgesel ticaret yolları ağına daha fazla şeffaflık ve verimlilik katıyor. Böylelikle küçük ölçekli işletmelerden büyük işletmelere kadar her ölçekten yük sahipleri Türkiye’den güvenilir yük taşımacıları bulma imkânına kavuşuyor. Tüm bunların sonucu olarak da nakliyeciler mevcut filolarını yönetebiliyor ve tam yüklü teslimatlar için kapasitelerini en uygun şekilde kullanabiliyor. Saloodo! sürücü uygulaması sayesinde sürücülerle iletişim kurmak da kolaylaşıyor. Uygulamada sipariş alımından teslimata kadar tüm önemli bilgilere erişilebiliyor.”
Saloodo! taşımacılara günlük iş rutinlerini daha kolay ve verimli hale getiren yenilikçi işlevler de kazandırıyor. Gerçek zamanlı verilere ve özel olarak geliştirilen algoritmalara dayanan dinamik taşıma fiyatlama hesaplayıcısı taşımacılara teslimat tekliflerini daha rekabetçi hale getirme imkânını tanıyor.
Platform halihazırda 35’in üzerinde ülkede 30 binden fazla yük sahibi ve 12 binden fazla taşımacıya hizmet veriyor.

TÜM ÇİÇEKLİ ŞİİRLER SANA

Dinleyiciden tam not aldı

Netd Müzik Kanalında Yayınlanan Tüm Çiçekli Şiirler Klibi müzik dinleyicisi tarafından çok beğenildi.Video Klibe yapılan yorumlar ile Şarkı ve Klip bütünüyle müzik dinleyicisinden tam not aldı.

Bu yılın başında 14 şarkılık ilk albümü ‘’Kaybolursam Şarkı Söyle’’yi yayınlayan Minas Ceylin, albüm

çıktıktan sonra albümün lansman konserini İf Beşitaş’ta verdi ve hemen ardından gelen pandemi

sürecinden ötürü prodüksiyonsuz klipler hazırlayarak müzikseverler ile paylaştı.

Albüm çıktığından beri albümü dinleyenlerin yoğun ilgi duyduğu ‘’Tüm Çiçekli Şiirler Sana’’nın klibi

için pandemi sürecinin normalleşmesini bekleyen müzisyen ve yapım şirketi Kınay Production, yeni

normalle birlikte kolları sıvadı ve Tüm Çiçekli Şiirler Sana’nın klibini bitirdi.

Ulusal ve Uluslararası arenada pek çok ödülün sahibi olan, ‘’Kar Zamanı’’ filmi ile Los Angeles

Uluslararası Kısa Film Festivali’nde en iyi film ödülünü alan Cevahir Çokbilir’in yönettiği klibin

senaryosunu Minas Ceylin kendisi yazarken; klibin yapımcılığını Kınay Production – Murat Kınay

üstlendi.

Antalya Korkuteli’de çekimleri gerçekleşen klipte 2 ana cast yer alırken 10’a yakın figüran yer aldı ve

figüranların tamamı yöre halkından seçildi.

Toplumda ve görsel sanatlarda dayatılan, aşkın sadece şehirli insanların yaşadığına dair algıyı yok

etmeye çalışan klipte, köyde yaşayan çok genç bir çiftin aşk hikâyesi anlatılmakta.

Yeşilçam Sineması’na ve İran Sineması’na bir saygı duruşunda bulunan klip, bazı aşkların sonsuz

olduğunu ve birbirine karışan ruhların birbirinden asla ayrılamayacağını anlatıyor…

Tüm Çiçekli Şiirler Sana’nın sözü ve müziği Minas Ceylin’e, düzenlemesi ise Doğan Aşkıner ve Deprem

Gürdal’a ait…

Şarkının sözleri ise şöyle:

TÜM ÇİÇEKLİ ŞİİRLER SANA

Kurtları gördüm

Sefanı sürer, sıcağa hasret

Nice dağları aştım geldim

Tüm çiçekli şiirler sana

Onlarca ihtimal vardı, ben seni sevdim

Kim görünür gerçeğe böyle sadece

Şahları gördüm

Sen istersen bin kere bıçak kalbime

Payımı aldım geldim

Umudun olsun, ömrüm al senin

Yol boyu hüzün vardı

Ben ağlarım senin yerine

Gül diye bekledim

Şimdi ellerinde soğuk hatıra

Kahrı şifaydı, köhneye düşmedim

Vur beni istersen kır bin defa

Varsıl sayılmam, beni çok görmedim

Sefanı sürer, sıcağa hasret

Niyet süveyda, aklını çelmedim

Tüm çiçekli şiirler sana

Suya karıştım, donmayı bekledim

Kim susamış ölüme senle sadece

Şimdi ellerinde soğuk hatıra

Sen istersen bin kere tükür yüzüme

Vur beni istersen kır bin defa

Umudun olsun, ömrüm al senin

Ben ağlarım senin yerine