Ekonomi-teknoloji-eğitim haberleri (25.01.2022)

GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİNE SON VERECEK PANO

Kayseri Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından, firmalar tarafından farklı yerlere asılan ilan afiş ve pankartların oluşturduğu görüntü kirliliğine son verecek bir uygulama başlatıldı. Kayseri OSB içerisindeki üç farklı bölgeye dört adet ilan panosu yaptırıldı. Firmaların eleman ilanları artık bu panoda yer alacak ve farklı alanlara asılan ilanlar kaldırılacak.

Kayseri Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından yaptırılan ilan panosunun her birisine 18 ilan asılabilecek. Dört adet yapılan ilan panosunun ikisi eleman ilanları için daha fazla kullanılan Abdülhamit Han Bulvarı’nın girişine dikildi. Diğer iki ilan panosu ise Tramvay son durağı ile Fevzi Mercan Camii’nin avlusunda yer alıyor.

Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan firmalar bu panoları ücretsiz olarak kullanabilecekler. Panolar sadece eleman ilanları için kullanılacak ve ilanların yayın süresi 60 gün olacak. İlan asmak isteyenler 90X100 santimetrelik çerçeve alanı kullanabilecekler. Panoda, branda, kumaş ya da kompozit levha üzerine basılmış ilanlar yer alabilecek. Panoya ilan asılırken vidalama ya da kaynak kullanılmayacak. İlan panolarının ihtiyacı karşılamasıyla birlikte farklı alanların eleman ilanları için kullanılmasına son verilecek. Kayseri OSB’nin farklı bölgelerinde görüntü kirliliği oluşturan ilan, afiş, pankart ve panoları 31 Ocak 2022 tarihine kadar kaldırılacak.

KALDER KAYSERİ ŞUBESİ AÇILIYOR

Türkiye Kalite Derneği, mükemmellik kültürünü ülkemizin her köşesine ulaştırma gayreti çerçevesinde 2014 yılı başında Kayseri Temsilciliği’ni faaliyete geçirmiştir. KalDer Kayseri Temsilciliği, Kayseri’nin önde gelen kurum ve kuruluşlarının da desteği ile kısa süre içerisinde artan bir ilgi görmüştür.

KalDer Kayseri Temsilciliği, merkez KalDer misyonuna uyumlu şekilde Kayseri ve civarındaki illerde Toplam Kalite Yönetimi felsefesi konusunda bilinçlendirme faaliyetlerini yürütmeye, ülkemizin 2023 vizyonu çerçevesinde rekabetçi kurum ve kuruluşlar oluşturulmasına katkı sağlamaya tüm gücüyle devam etmiştir.

Bu kapsamda 2022 yılı itibariyle şube kurulumu ile toplam kalite yönetimi felsefesini Kayseri ve çevre illerinde yaygınlaştırmayı misyon edinecektir.

2022’de Turquality’e olan talep %50 artacak

Ülkemizin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, teşvik ve değer oluşturan iş modeliyle, Türk markalarının dünyaya açılmasına liderlik ediyor. Türkiye’nin ihracat girdisini artırmayı ve Türk şirketlerini globalde marka yapmayı hedefleyen Turquality, ihracatın gizli kahramanı olarak konumlanıyor. Şirketlerin, Turquality’ye olan talepleri 2021 yılında bir önceki yıla oranla %43 artış olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl ihracat atağına geçen işletmelerin, bu yıl Turquality’ye olan taleplerinin %50’yi geçeceği belirtiliyor.

Türk markalarının dünyaya açılmasına 21 yıldır rehberlik ettiklerini anlatan Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:

Progroup Turquality İş Modelimiz ile, bugüne kadar 60’a yakın firmanın Turquality kapsamına girmesini sağladık. 40’ı aşkın Türk firmasının Turquality kapsamına girmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Uzman ekibimiz ve yüzlerce firmaya verdiğimiz hizmetimizle, bugüne kadar elde ettiğimiz tecrübeler toplamı ve yaşam miktarının 250 yılı bulduğunu söyleyebilirim.” dedi.

Sistem kurulurken, marka değerinde artış gerçekleşiyor

İşletmelerin Turquality’e olan taleplerine değinen Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, şunları kaydetti:

2020 yılında 23 marka Turquality kapsama girerken, 2021 yılında 33 marka kapsama girdi. Böylece, 2021 yılında bir önceki yıla göre Turquality’ye olan talep yaklaşık %43 olarak gerçekleşti. Kapsama giren markalar arasında, yeni gelen bazı sektörler de dikkatleri çekiyor. Bu sektörler arasında, eğitim, bilişim ve baktığımızda oyun ve yazılım sektörleri bir önceki yıla oranla artış gösterdiler. Bu süreç, firmalarda nasıl bir katma değer oluşturdu, tabi ki Turquality kapsamına giren firmalara her zaman söylediğimiz gibi, nerede olduklarını ve nereye gideceklerini ve nasıl sorularının cevaplarını daha net şekilde aldılar ve bununla birlikte girdikleri hedef ülkelerde ihracatta birim başına karlılıklarını artırmış oldular. Bu da, şirketlerin Turquality İş Modeli ile sistem kurmalarından ve marka değerinin artışından kaynaklanmaktadır. Nitekim, ülkemizin kilogram başına ihracatı 1,29 Dolar iken; Turquality alan firmaların kilogram başına ihracat fiyatı 12 Dolara kadar çıkabiliyor.” diye konuştu.

2022 yılı “değer yılı” olarak planlanabilir

Değer artışının önemine işaret eden Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti:

Öncelikle, Türk markalarının global bir marka olması için birlikte aynı hedefe odaklanmalıyız. Bireyler kendilerindeki değer artışıyla ekiplerine, ekipler işletmelerine örnek olmalıdır. Progroup olarak bizler bu yıl, hem hacimcel hem de değer büyümemiz çerçevesinde, hacimsel olarak %20 değer olarak %36’lık bir artış hedefliyoruz. 2021 yılında yönetim kuruluna katmış olduğumuz bağımsız yönetim kurulu üyeleri ve profesyonel çalışanlarımız ile, 2022 yılında, geçtiğimiz yıla oranla daha fazla bir değer artışı öngörmekteyiz. Bu değer artışı hacimsel olarak değildir, değer artışımız, çalıştığımız firmalarda kendilerinin ihracatını artırması ve proseslerinin iyileşmesi çerçevesinde ilerlemeye alınmakta ve bu da bize yansımaktadır. Bu kapsamda, 2022 yılını Turquality yılı ilan ediyoruz. Turquality yılı demek; hem ülke kapsamındaki işlerin sistematikleştirilmesi, hem ülke kapsamındaki işlerin sanatsallaştırılması, hem de ülke kapsamındaki insanların ilişkilerinde birbirlerini anlamaları ve birbirleriyle uyumlu bir takım oluşturarak bulunduğu ülkenin ve şirketin değerinin artmasına sebep olacağı anlamına gelmektedir.” şeklinde konuştu. 

TÜSİAD Küresel Siyaset Forumu CFR Başkanı Richard Haass’ı konuk edecekTÜSİAD Küresel Siyaset Forumu tarafından düzenlenen “Dünya, ABD ve Türkiye” başlıklı webinar 26 Ocak Çarşamba günü, 17:00’de Council on Foreign Relations (CFR) Başkanı Richard N. Haass’ın katılımıyla gerçekleşecek. Etkinlikte Richard N. Haass, ABD’nin dünya sistemindeki konumu, transatlantik ittifak, ABD dış politikası ve demokratik değerler, ABD-Çin rekabeti ve ABD dış politikasında Türkiye’nin rolü gibi konularda değerlendirmelerde bulunacak. Ardından toplantının moderatörleri Küresel Siyaset Forumu Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Evren Balta ve Akademik Danışma Kurulu üyesi Soli Özel ise katılımcıların sorularını yanıtlayacak.TÜSİAD Dünya, ABD ve Türkiye Webinarı: Tarih: 26 Ocak 2022Saat:   17:00 – 18:00

2022’de Turquality’e olan talep %50 artacak

Ülkemizin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, teşvik ve değer oluşturan iş modeliyle, Türk markalarının dünyaya açılmasına liderlik ediyor. Türkiye’nin ihracat girdisini artırmayı ve Türk şirketlerini globalde marka yapmayı hedefleyen Turquality, ihracatın gizli kahramanı olarak konumlanıyor. Şirketlerin, Turquality’ye olan talepleri 2021 yılında bir önceki yıla oranla %43 artış olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl ihracat atağına geçen işletmelerin, bu yıl Turquality’ye olan taleplerinin %50’yi geçeceği belirtiliyor.

Türk markalarının dünyaya açılmasına 21 yıldır rehberlik ettiklerini anlatan Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:

Progroup Turquality İş Modelimiz ile, bugüne kadar 60’a yakın firmanın Turquality kapsamına girmesini sağladık. 40’ı aşkın Türk firmasının Turquality kapsamına girmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Uzman ekibimiz ve yüzlerce firmaya verdiğimiz hizmetimizle, bugüne kadar elde ettiğimiz tecrübeler toplamı ve yaşam miktarının 250 yılı bulduğunu söyleyebilirim.” dedi.

Sistem kurulurken, marka değerinde artış gerçekleşiyor

İşletmelerin Turquality’e olan taleplerine değinen Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, şunları kaydetti:

2020 yılında 23 marka Turquality kapsama girerken, 2021 yılında 33 marka kapsama girdi. Böylece, 2021 yılında bir önceki yıla göre Turquality’ye olan talep yaklaşık %43 olarak gerçekleşti. Kapsama giren markalar arasında, yeni gelen bazı sektörler de dikkatleri çekiyor. Bu sektörler arasında, eğitim, bilişim ve baktığımızda oyun ve yazılım sektörleri bir önceki yıla oranla artış gösterdiler. Bu süreç, firmalarda nasıl bir katma değer oluşturdu, tabi ki Turquality kapsamına giren firmalara her zaman söylediğimiz gibi, nerede olduklarını ve nereye gideceklerini ve nasıl sorularının cevaplarını daha net şekilde aldılar ve bununla birlikte girdikleri hedef ülkelerde ihracatta birim başına karlılıklarını artırmış oldular. Bu da, şirketlerin Turquality İş Modeli ile sistem kurmalarından ve marka değerinin artışından kaynaklanmaktadır. Nitekim, ülkemizin kilogram başına ihracatı 1,29 Dolar iken; Turquality alan firmaların kilogram başına ihracat fiyatı 12 Dolara kadar çıkabiliyor.” diye konuştu.

2022 yılı “değer yılı” olarak planlanabilir

Değer artışının önemine işaret eden Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti:

Öncelikle, Türk markalarının global bir marka olması için birlikte aynı hedefe odaklanmalıyız. Bireyler kendilerindeki değer artışıyla ekiplerine, ekipler işletmelerine örnek olmalıdır. Progroup olarak bizler bu yıl, hem hacimcel hem de değer büyümemiz çerçevesinde, hacimsel olarak %20 değer olarak %36’lık bir artış hedefliyoruz. 2021 yılında yönetim kuruluna katmış olduğumuz bağımsız yönetim kurulu üyeleri ve profesyonel çalışanlarımız ile, 2022 yılında, geçtiğimiz yıla oranla daha fazla bir değer artışı öngörmekteyiz. Bu değer artışı hacimsel olarak değildir, değer artışımız, çalıştığımız firmalarda kendilerinin ihracatını artırması ve proseslerinin iyileşmesi çerçevesinde ilerlemeye alınmakta ve bu da bize yansımaktadır. Bu kapsamda, 2022 yılını Turquality yılı ilan ediyoruz. Turquality yılı demek; hem ülke kapsamındaki işlerin sistematikleştirilmesi, hem ülke kapsamındaki işlerin sanatsallaştırılması, hem de ülke kapsamındaki insanların ilişkilerinde birbirlerini anlamaları ve birbirleriyle uyumlu bir takım oluşturarak bulunduğu ülkenin ve şirketin değerinin artmasına sebep olacağı anlamına gelmektedir.” şeklinde konuştu. 

Istanbul Marriott Hotel Sisli’nin Yönetim Kadrosuna Üst Düzey Atama

Marriott International Türkiye bünyesinde yer alan, Istanbul Marriott Hotel Sisli’nin Satış ve Pazarlama Direktörü görevine turizm ve otelcilik sektöründe 15 yılı aşkın satış ve pazarlama deneyimiyle Aslı Taştekin Benli atandı.

İstanbul’un merkezi semti Şişli’nin kalbinde, modern ve ferah odaları, kapalı yüzme havuzu, tenis kortu, spor ve spa olanaklarıyla kaliteli alışveriş, yeme-içme ve eğlence merkezlerine yürüme mesafesinde yer alan 5 yıldızlı Istanbul Marriott Hotel Sisli’nin yeni Satış ve Pazarlama Direktörü tecrübeli yönetici Aslı Taştekin Benli oldu.

Bilkent Üniversitesi, Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü mezunu olan Aslı Taştekin Benli okul yıllarında deneyim kazanmak üzere farklı birimlerde yaptığı otel stajlarıyla 2000’li yılların başında otelcilik kariyerine adım attı. Divan Grubu’nun farklı otellerinde satış alanında üstlendiği yöneticilik rollerinin ardından 2012 yılında Grand Hyatt Istanbul’a Satış Müdürü olarak geçiş yaptı. Ardından, Pera Palace Hotel Jumeirah’ta Satış Direktör Yardımcısı olarak görev yaptığı 2,5 yıl boyunca yurt içi ve yurt dışı uluslararası fuarlarda ve üst düzey satış görüşmelerinde çeşitli başarılar elde etti. 2015 yılında Dedeman Hotels & Resorts bünyesinde Park Dedeman Levent’in açılış döneminde Dedeman İstanbul da dahil Çoklu Otel Satış Pazarlama Direktörü pozisyonuna atandı. Başarılı yönetici 2017 yılı bitmeden Doubletree by Hilton Istanbul Moda’da İş Geliştirme Direktörü olarak Hilton Hotels & Resorts bünyesine katıldı. Daha sonra Nikki Beach Resort & Spa Bodrum’un Hilton çatısı altında Susona Bodrum, LXR Hotels & Resorts markasıyla yeniden açılış sürecini Satış ve Pazarlama Direktörü olarak yönetti. 2021 yılı itibariyle de Susona Bodrum, LXR Hotels & Resorts, DoubleTree by Hilton Isil Club Resort ve DoubleTree by Hilton Marina Vista otellerinin dahil olduğu Hilton Bodrum Çoklu Oteller Satış ve Pazarlama Direktörü pozisyonuna yükseldi. 2022 yılı Ocak ayında Istanbul Marriott Hotel Şişli’ye Satış ve Pazarlama Direktörü olarak atanan tecrübeli yönetici, kadınların iş yaşamına dahil olması ve daha fazla kadın lider yetişmesi için çalışan ve bu doğrultuda çalışanlarını her zaman destekleyen Marriott International Türkiye bünyesine katıldı. Benli burada Satış ve Pazarlama Ekibi’ne liderlik ederken aynı zamanda pandemi dönemi ve sonrasına yönelik yeni stratejiler geliştirip işbirlikleri kurmayı hedefliyor. Otelcilik sektöründe satış ve pazarlama alanında uzun yıllardır uzmanlaşan Aslı Taştekin Benli evli ve bir çocuk annesi.

MBA OKULLARI İKLİM İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR MODA GÜNÜ’NÜ İLAN EDİYOR!

MBA Okulları Union for Climate (İklim Birliği) Kulübü öğrencileri, tüm dünya nüfusu ve gelecek nesilleri de kapsayan bir kavram olan ‘sürdürülebilir moda’ anlayışı hakkındaki farkındalığı artırmak için 20 Ocak tarihini İklim İçinSürdürülebilir Moda Günü (Sustainable Fashion Day for Climate) olarak ilan etti.

Medicana kalitesiyle ‘Yenilikçi Eğitim Ekosistemi’ni ve modern müfredatı referans alan MBA Okulları, Union for Climate (İklim Birliği) Kulübü öğrencileri ile birlikte 20 Ocak gününü İklim İçin Sürdürülebilir Moda Günü (Sustainable Fashion Day for Climate) ilan ederek tüm öğrenci, öğretmen ve velileri iklim farkındalığında buluşturdu.

MBA Okulları Union for Climate (İklim Birliği) Kulübü öğrencileri, İklim İçin Sürdürülebilir Moda Günü kapsamında bir giysinin tasarımından, bize ulaşana kadar geçtiği tüm aşamaların doğanın sınırlı kaynaklarına ve ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerinin ne kadar farkında olunduğunu sorgulatmak amacıyla en uzun ömürlü kıyafetlerini giyerek ve aksesuarlarını takarak okulda bir defile gerçekleştirip bir tanıtım videosu çektiler.

“Eski Kıyafetlerle de Tarz Olabiliriz”

MBA Okulları Union for Climate (İklim Birliği) Kulübü öğrencileri yaptıkları açıklamada “Doğaya zarar vermenin önüne geçmek için atacağımız bu etkili adımla, hem eski kıyafetlerle tarzımızı konuşturarak keyifli anlar yaşayacak hem de sürdürülebilirlik kavramını ele alarak yarınlara hep birlikte fayda sağlamanın yeni yollarını keşfedeceğiz!” ifadesine yer verdiler.

Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder,Gelecek 5 ile 10 yıl içinde gençleri yepyeni bir dünya bekliyor”

Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, teknolojide ve dijital dünyada hızlı bir değişimin ve dönüşümün olduğunun altını çizerek, “Gelecek 5 ile 10 yıl içinde, gençlerimizi yepyeni ve bugünün iş dünyasından çok daha farklı bir dünya bekliyor. Bugün bin iş varsa, gelecekte 50 bin, 100 bin yeni iş dalı olabilir. Bu işlerin büyük bir kısmı teknoloji odaklı olurken, teknoloji işin içinde olacaktır.” dedi.

Bugünkü çocukların ve gençlerin, tam da bu değişimin ve dönüşümün merkezinde olduğunu anlatan Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, eğitimleri, bilgileri, tutkuları, çalışkanlıkları, etik ve ahlaki değerleri, organizasyon yetenekleri olan bu gençlerin, geleceği inşaa edecek iş ve bilim insanlarını oluşturacağını belirtti.

İTÜ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin düzenlediği toplantılar serisinin 21 Ocak 2022 tarihindeki konuğu, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder oldu. Öğretmenlerin ve öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği online toplantıda, Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, “Gelecek Bilişimcilerinde ne arıyor?” konusunu masaya yatırdı.

Kodlamayı bilmek kadar, işi bilmek de önemlidir

Günümüzde yazılım, bilişim, matematik, endüstri, inşaat gibi farklı dallardan mezun olan gençlerin bilişim sektöründe çalışmayı istediğini kaydeden Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, konuşmasına şöyle devam etti:

Her sektörün kendine ait, bilişimci insan kaynağına ihtiyacı var. Zira, kodlamayı bilmek kadar, işi bilmek de önemlidir. Bazen, işi bilme yeteneği, kodlamayı bilmenin de üzerinde olabilir. Buradan, lisede okuyan genç arkadaşlarıma, kendilerini gerek mesleki, gerek organizasyon yeteneği, gerek etik ve ahlaki değerler, gerek psikoloji ve sosyoloji bilgisi gibi geniş bir çerçevede yetiştirmeleridir. Lise çağlarında başlayan başarı hikayeleri, üniversite dönemlerinde de devam ettiğinde, üniversitenin 3. ve 4. sınıflarında kendilerine iş dünyasından iş teklifleri gelmeye başlayacaktır. Çok yönlü yetişen çocuklarımız, hem ülkemizin, hem dünyanın lider insanları arasında olacaktır. Buradan bir konunun daha altını çizmeyi isterim ki, gençlerimiz sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarına da dikkat ederek, iyi yönetmelidirler.” diye konuştu.

32. ANFAŞ Hotel Equipment ve 28. ANFAŞ Food Product Fuarlarımız Sona Erdi

Bu yıl 32.sini düzenlediğimiz Anfaş Hotel Equipment ve 28.sini düzenlediğimiz Anfaş Food Product fuarlarımızı 18 – 21 Ocak tarihleri arasında büyük bir katılımla gerçekleştirdik. Anfaş olarak, 30 yılı aşkındır gerçekleştirdiğimiz fuarlar ile sıradan bir buluşma değil sektörleri büyüten ve geliştiren kapsamlı bir organizasyon olma misyonunu üstleniyoruz. Fuarlarımız kendi içerisinde ve etkileşimde olduğu tüm paydaşları ile sistemli bir gelişim ağı oluşturarak bu ağın sürekli büyümesini sağlıyor. Öyle ki Kosova’dan gelen bir ziyaretçi Muğla’dan gelen katılımcı bir firma ile iş anlaşması yaparken, Almanya’dan ve Libya’dan gelen misafirlerimiz Antalya’da geleceğe dair planlar oluşturabiliyor. İşte bu birliktelikler bütünü hepimiz için gurur verici sonuçlar yaratıyor.

Geriye dönüp baktığımızda pandemiye rağmen ortaya çıkan sonuçlar son derece olumluydu. Bu doğrultuda gelecek planlarımızı kapsamını daha da genişleterek hayata geçireceğiz. Bu kapsamın içerisine katılımcı ülkelerin katlanarak artması ve Türkiye’nin en büyük fuar alanlarından birine sahip olmamıza rağmen bu alanın daha da genişletilmesi gibi çalışmalar şimdiden yer aldılar. Paydaşlarımızın ve sektörün ihtiyaçlarını gözeterek çeşitli çalışmalar yapmaya devam edeceğiz.

Anfaş olarak fuarcılığa ve ülkemizin ekonomik gelişimine yönelik gönülden bağlılıkla hizmet etmeye devam edeceğiz. Anfaş’ın gelişimi Antalya’dan başlayarak tüm ülkeye yayılan bir kazanç yaratıyor. Bu yüzden paydaşlarımızın desteği tüm dinamikler için çok önemlidir. İnanıyoruz ki bu ilgi ve destek ile tüm hedeflerimize kolayca ulaşacak, geleceğe emin adımlarla ilerleyeceğiz.

Fuarlarımıza destek olan ve emeği geçen tüm katılımcılarımıza, ziyaretçilerimize ve paydaşlarımıza teşekkür ederiz. Anfaş fuarları kazandırmaya devam edecek.

Budizzz 2021’de yüzde 160 büyüdü 

Kadın girişimci Sylwia Regulska Güney tarafından tasarlanan ve uyumakta zorlanan bebeklerin 5 dakikada sağlıklı bir uykuya dalmasını sağlayan akıllı sensörlü uyku arkadaşı ayı Budizzz, Türkiye’de 30 binden fazla ailenin uyumasını sağladı. 2021’de yüzde 160 büyüyen Budizzz, 2022 yılında daha fazla uluslararası çevrimiçi pazaryerine katılarak dağıtım ağını dünya çapında genişletmeye devam edecek.

Bebeğinin sadece aspiratör sesiyle uykuya dalabildiğini keşfeden Sylwia Regulska Güney tarafından tasarlanan akıllı sensörlü uyku arkadaşı Budizzz, Türkiye’de 30 binden fazla aileye ulaştı. Kendi web-sitesinin yanı sıra, Türkiye genelinde 200’den fazla mağazada satışı gerçekleşen Budizzz, bebeklerin kolay uykuya dalmasını sağlıyor.

Türkiye başta olmak üzere, Polonya ve Kıbrıs’ta operasyonları ile Budizzz dünyada 40’ı aşkın ülkeye ulaşıyor. 2022 yılında daha fazla uluslararası çevrimiçi pazar yerine katılarak dağıtım ağını dünya çapında genişletmeye devam edecek.

Türkiye’de 1,3 milyon çocuktan 4’te 1’i kolik

Sylwia Regulska Güney Budizzz’in ortaya çıkış hikayesini ise şöyle anlatıyor: “Türkiye’de özellikle annelerden oluşan uykusuzluk üzerine grupları gördüğümde ve her sene Türkiye’de 1,3 milyon çocuktan 4’te 1’inin kolik olarak doğduğunu öğrendiğimde harekete geçmeye karar verdim; çünkü 2014 yılında oğlum Bartu bebekken ne kadar çaresiz olduğumuz hâlâ aklımdaydı. Bu motivasyonla 2017 yılında Polonya’daki evimi sattım, kardeşimden yatırım için yardım istedim ve Budizzz için ilk adımlarımı attım. Bugün Budizzz kendi ofisi ve yedi kişilik ekibi ile büyümeye de devam ediyor.”

İlk günden itibaren odaklarının anne ve babalara yardımcı olmak olduğunu söyleyen Sylwia Regulska Güney, “Bu nedenle müşteri deneyimine çok önem veriyoruz. Ürünleri bebeklere hızlı ulaştırmak, gelen soruları kısa sürede cevaplamak ve her zaman yardıma hazır olmak önceliğimiz. Tabii müşterilerimize en iyi hizmeti verirken, burada organik olarak iyi bir topluluk kurduk. Anne ve babaların deneyimlerini aktardığı, birbirlerine sorular sorduğu, alanında en iyi ebe, hemşire ve diğer eğitmenlerden eğitimler almalarını sağladığımız bir topluluğumuz var. Anne, baba ve bebeklere bakan diğer kişilerin hayatı hiç kolay değil. İşte biz onların hayatını kolaylaştırmak için varız. Bu topluluğumuz da gün geçtikçe çığ gibi büyümeye devam ediyor” diyor. “2022’de yeni projemiz kullanıcılarla buluşacak”

Şu anda toplam dokuz farklı ürünleri olduğunu belirten Sylwia, “İlk başladığımızda tek ürünümüz Budizzz’di. Ancak, sonra tıpkı beyaz gürültü sağlayan Budizzz’imiz gibi bebeklerin uykuya dalmasına yardımcı olan müslin benzeri bebek tekstil ürünlerini de kataloğumuza ekledik. Aralık ayında ise aramıza Budizzz’in küçük kız kardeşi Beti eklendi. Son zamanlarda anne-babalara ebeveynlik yolculuklarında yardımcı olacak bir e-kitap serisi üzerinde çalışıyoruz. Konusunda deneyimli uzmanlarımızla hazırladığımız ilk iki kitabımızı Budizzz ailesiyle buluşturduk. Bartka İnovasyon Araştırma Geliştirme AŞ çatısı altında uzun süredir üzerinde çalıştığımız yalnızca bebeklerin değil ebeveynlerin ve yetişkin çocukların uyku problemlerine çözüm bulan bir IOT (Nesnelerin İnterneti) projemiz de mevcut ve 2022’nin ikinci çeyreğin başında bu projemizi de kullanıcılarla buluşturmayı planlıyoruz” şeklinde konuştu.

Ücretsiz kargo ve ücretsiz iade seçeneklerine sahip sistemde, kullanıcılar web-sitesine üye oldukları takdirde Budizzz rozet sistemine dahil olarak hem para puan kazanabiliyor hem de yeniliklerden ve ayrıca indirimlerden herkesten önce haberdar olabiliyorlar.

AstraZeneca 5 yıldır üst üste ‘Dünyanın En Sürdürülebilir 100 Şirketi’ listesinde  AstraZeneca, sürdürülebilirliğe olan bağlılığı nedeniyle, dünyanın en sürdürülebilir şirketlerinin yer aldığı Corporate Knights Global 100 Endeksi’ne bu yıl da girerek önemli bir başarıya imza attı.  Sürdürülebilirliği, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda, en anlamlı etkiyi yaratmak için sahip olduğu yetkinlikleri kullanmak olarak tanımlayan AstraZeneca, bu alanda yaptığı çalışmalarla uluslararası listelerde yer almaya devam ediyor. AstraZeneca, sürdürülebilirlik konusunda çalışan uluslararası medya ve araştırma kuruluşu Corporate Knights’ın her yıl güncellenen ve tüm sektörlerdeki en sürdürülebilir yaklaşık 7 bin şirketin değerlendirildiği Corporate Knights Global 100 Endeksi’ne bu yıl da girerek, listeye 5 yıldır üst üste girme başarısını sergiledi. Konuyla ilgili açıklamada bulunan AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış şunları söyledi: “AstraZeneca olarak insanların, gezegenin ve işimizin sağlığının birbirine bağlı olduğunu ve her birinin diğerini etkilediğini biliyoruz. Bu nedenle sürdürülebilirliği, toplumun ihtiyaç duyduğu yerde en anlamlı etkiyi yaratmak için yetkinliklerimizi kullanmak olarak tanımlıyoruz. Sürdürülebilirlik stratejimizi sağlık hizmetlerine erişim, çevre koruma,  etik ve şeffaflık olarak 3 öncelik altında konumluyoruz. AstraZeneca olarak amacımız, hedeflerimizi karşılamanın ötesine geçip, değişen zamanı yakalamak için düşünce yapımızı ve uygulamalarımızı geliştirerek sürdürülebilirliği kurumumuzun her yönüne entegre etmek. Global ‘Sıfır Karbon Taahhüdü’ stratejimize paralel şekilde; hizmet verdiğimiz coğrafyalarda toplum sağlığını iyileştirmek, bilimi açık ve erişilebilir hale getirerek, doğal kaynaklara bağlılığımızı azaltmak ve etik iş uygulamalarını dürüstlükle sergilemek için sağlık ve refahı teşvik eden ortamlar yaratmaya çalışıyoruz. İnsanlar ve dünya için sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek amacıyla bilimin, yeniliğin ve iş birliğinin gücünden yararlanan bir şirket olmaktan gurur duyuyoruz. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızın Corporate Knights tarafından üst üste 5.kez takdir edilmesi bizler için büyük mutluluk kaynağı. Sürdürülebilirlik yolculuğumuzda toplum, çevre ve işimiz için daha da iyisini yapmaya devam edeceğiz.”

KOP ve Kalkınma Ajansları 2. İstişare Toplantısı Yozgat’ta Yapıldı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile 8 ilden oluşan KOP bölgesinde faaliyet gösteren MEVKA, AHİLER ve ORAN Kalkınma Ajansının bir araya geldiği ikinci istişare toplantısı Yozgat’ta gerçekleştirildi.

Kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı, yatırımların hizmet alanındaki bölgelerde en ücra alanlara kadar katma değeri yüksek ve sürdürülebilir bir şekilde ulaştırılmasını sağlamak amacıyla Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan istişare toplantılarının ikincisi ORAN Kalkınma Ajansının ev sahipliğinde Yozgat’ta düzenlendi.

Görev alanı Aksaray, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat’tan oluşan KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Mahmut Sami Şahin, Konya ve Karaman illerinde faaliyet yürüten Mevlana Kalkınma Ajansı (MEVKA) Genel Sekreteri İhsan Bostancı, Aksaray, Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir ve Niğde illerinde faaliyet yürüten Ahiler Kalkınma Ajansı (AHİKA) Genel Sekreteri Bekir Varol, Kayseri, Sivas ve Yozgat illerinde faaliyet yürüten Orta Anadolu Kalkınma Ajansı (ORAN) Genel Sekreteri Ahmet Emin Kilci ile Yatırım Destek Ofislerinin (YDO) temsilcileri, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve KOP İdaresi uzman personelinin katıldığı ikinci istişare toplantısında ‘Kırsal Kalkınma’, ‘Kooperatifçilik’ ve ‘Beşeri Sermayenin Güçlendirilmesi’ başlıklarında tecrübe paylaşımı yapıldı.

“Tecrübe Paylaşıldıkça Başarı Artar”

Toplantının açılış konuşmasını yapan KOP İdaresi Başkanı Mahmut Sami Şahin, Bölge Kalkınma İdareleri ile Kalkınma Ajansları arasında gerçekleştirilen istişare toplantılarının hizmet götürülen bölgelerde daha sürdürülebilir ve hedef odaklı projelerin hayata geçirilmesinde önemli bir tecrübe paylaşımını beraberinde getirdiğini söyledi.

KOP Bölge Kalkınma İdaresi olarak bölgede yürüttükleri faaliyetlerde öncelikli olarak Toprak ve Su Kaynaklarının korunması ve Kırsal Kalkınmayı kendilerine odak noktası aldıklarını ifade eden KOP İdaresi Başkanı Şahin, “Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel ve beşerî kapasitesi ile birlikte topyekûn kalkınmasıyla alakalı ortaya konan kalkınma planlarındaki öncelikler içerisinde Kırsal Kalkınmada yer alıyor. Bu planlar hazırlanırken gerek Avrupa Birliği Uyum Yasaları gerek Birleşmiş Milletler gerekse Dünya Bankasının ortaya koymuş olduğunu bazı projeksiyonlar çerçevesinde ülkemizde de topyekûn kalkınmayla alakalı alanlar belirleniyor. İşte bu alanlarla birlikte kırsal kalkınmayı beraber ele almak durumundayız. Şehirlerin, bölge insanlarının birbirleriyle barışık bir şekilde yaşayabilmeleri için toplumsal refahın oluşması gerekiyor. Kırsal kalkınma, yaşam ve çevre şartlarının uygun olmadığı bölgeler olarak tanımlanıyor. İdareler ve Ajanslar olarak yapmamız gereken kırsalın tanımında yer alan yaşam şartlarını artıracak, gelir seviyelerini yükseltecek ve sürdürülebilirliği önceleyen çalışmaları eş zamanlı olarak yaparak kent merkezlerindeki insanlarla ücra kesimlerde yaşayan insanlarımızın, yaşamsal koşullar nedeniyle mahrumiyet diye adlandırabileceğimiz alanlardaki sosyal ekonomik ayrılıklarını en aza indirmeye kararlıyız. Bunu yaparken, sadece maddi imkanları iyileştirmek yeterli gelmemektedir. Bunun yanında beşerî sermayenin de başlı başına ele alınması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.

Açılış konuşmaların ardından KOP İdaresi ile Kalkınma Ajansları arasındaki işbirliği alanları ve bu alanlarda birbirini tamamlayabilecek proje çalışmaları hakkında sonuç odaklı programlar ve mekânsal işbirlikleri istişare edildi.

DHL Global Forwarding Türkiye, Top Employer 2022 Sertifikasının sahibi oldu

Hava, deniz ve karayolu taşımacılığında dünyanın önde gelen şirketlerinden DHL Global Forwarding, üst üste üçüncü kez Top Employer (En İyi İşveren) olarak ilan edildi. Şirket ayrıca en iyi İK uygulamalarını başarılı bir şekilde hayata geçirmesi nedeniyle Top Employer MEA 2022 sertifikasını da almaya hak kazandı. Bu sertifika, şirketin insan kaynakları politikalarının ve uygulamalarının yanı sıra daha iyi bir çalışma dünyası yaratmaya olan bağlılığını da teyit ediyor.

Deutsche Post DHL Grup’un havayolu, denizyolu ve karayolu taşımacılığındaki uzman birimi DHL Global Forwarding, bir kez daha Top Employer 2022 (En İyi İşveren 2022) sertifikasını aldı. DHL, çalışanları için olumlu, güvenli ve motive edici bir iş yeri oluşturmaya yönelik kapsamlı çalışmaları nedeniyle bu sertifikayla ödüllendirildi. Dünya genelinde 40 ülkede En İyi İşveren olarak kabul edilen DHL Global Forwarding, çalışanlarına yönelik yaklaşımı nedeniyle 2022 yılında hem global olarak hem de Asya Pasifik, Kuzey Amerika, Afrika, Avrupa ve Ortadoğu bölgelerinde Top Employer sertifikalarının sahibi oldu.Aldıkları sertifika ile ilgili değerlendirmede bulunan DHL Global Forwarding Türkiye ve Levant CEO’su Ingo-Alexander Rahn, “DHL Global Forwarding olarak ‘İnsanları Birleştirmek, Yaşamları Geliştirmek’ temel ilkesini benimsiyoruz. Bu prensibimiz sadece müşterilerimiz için yürüttüğümüz işlerde değil aynı zamanda çalışanlarımız için de aynı şekilde geçerlidir. Bu sertifika çalışanlarımıza sunduğumuz yaşam boyu eğitim imkânları, esnek çalışma ortamı ve çeşitlilik ile kapsayıcılığı içeren şirket kültürümüz aracılığıyla yetenekleri çekmek ve elde tutmak için gösterdiğimiz çabanın ne denli doğru ve yerinde olduğunu da teyit ediyor.  İş stratejisi, etik, dürüstlük ve değerler, liderlik alanlarında olağanüstü puanlar aldık ki bu kurumumuzun, motive ve saygın freight forwarding uzmanlarından oluşan en iyi takım olma mesajını da sağlamlaştırıyor.” dedi.Top Employers Institute, şirketleri En İyi İK Uygulamaları Anketine göre değerlendiriyor. Anket, temel İK konularını kapsayan altı bölümden oluşuyor: Yönetme, yönlendirme, çekicilik, geliştirme, bağlılık ve kaynaştırma.  DHL Global Forwarding, çalışanlarına yönelik çok sayıda İK uygulaması sayesinde, tüm bu konuları kapsayan motive edici ve olumlu çalışma ortamını oluşturuyor. Örneğin DHL, çalışanlarına lojistik, yönetim ve süreç iyileştirme alanlarında şirket içi çok çeşitli eğitim fırsatları sunuyor. Şirketin bu yaklaşımla hayata geçirdiği en son girişimlerinden birisi de “DHL Global Forwarding, Freight’te Well-being” programı. Şirketin çalışan bağlılığına katkıda bulunan bu program ile çalışanların görevlerinin, beklentilerinin, stres seviyelerinin ve çalışma ortamının genel sağlıklarını ve memnuniyetlerini nasıl etkilediği inceleniyor. DHL Global Forwarding, tüm olası etkileşimleri ise “well-being” terimi altında üç şekilde ilişkilendiriyor: Sosyal olun,  anda olun, aktif olun.DHL Global Forwarding Türkiye ve Levant İK Müdürü İlknur Beyazıt ise açıklamasında şunları söyledi: “Biz insanlar için çalışıyoruz. Elde ettiğimiz başarıların arkasında da çalışanlarımız var. Bu nedenle En İyi İşveren ödülüne layık görülmekten büyük gurur duyuyoruz. Bu ödül, çalışanlarımız için birçok açıdan olumlu bir çalışma ortamı oluşturduğumuzun ve onlara ihtiyaç duydukları desteği sağladığımızın da kanıtıdır. Örneğin liderlik niteliklerimizi daha fazla öne çıkarmamız, sunduğumuz yeni eğitim modülleri, çeşitlilik ve kapsayıcılık girişimlerimiz ile ‘mutluluk’ yaklaşımına odaklandık ve bu sayede çalışanlarımıza herkesin memnuniyetle karşılandığı güvenli bir çalışma ortamı sağladık.”DHL Global Forwarding çalışanların uluslararası kabul görmüş yetkinlikleri edinebilmesi için de adımlar atıyor.  Bu bağlamda çalışanlar başka bölgelerde ve hatta başka ülkelerde görev alabiliyor. Bu zengin kültürel çeşitlilik, her yıl şirketin tüm alanlarından binlerce çalışanın kültürlerini tanıtmak ve meslektaşlarıyla paylaşmak için katıldığı DHL Küresel Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Haftası’nda da kendini gösteriyor. Grup genelinde, ağ kurma etkinliklerinden kariyer programlarına ve yetenek havuzlarına kadar kadın çalışanları desteklemek ve onlara ilham vermek için çok sayıda program da uygulanıyor. Women at DHL Global Forwarding, Freight girişimi uluslararası üne sahip “Stevie Awards for Women in Business” (İş Dünyasında Kadınlar için Stevie Ödülleri) etkinliğinde Altın Ödül kazandı. DHL çeşitliliği ve kapsayıcılığı tam anlamıyla uygulamak amacıyla LGBTQIA+ çalışanlarının deneyimlerini paylaşmaları için bir platform olan RainbowNet adında bir şirket içi ağ da kurdu.  Dünya genelinde üyelerin bulunduğu ağ, çalışanlara ve yöneticilere iş yerinde kendilerini ifade edebilmeleri adına destek veriyor.

TGDF: “Gıda üretimi kesintiye uğramamalı!”

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından yapılan basın açıklamasında doğalgaz ve elektrik kesintilerinin olası sonuçlarına dikkat çekildi. Gıda üretiminin temel girdisinin enerji olduğu belirtilen açıklamada, yaşanacak kesintilerin ülke için büyük kayıplara neden olabileceği ifade edildi.

Ülkemiz gıda ve içecek üreticilerini barındıran en büyük sivil toplum kuruluşu olan TGDF’den sanayiye uygulanacak doğalgaz ve elektrik kesintilerine dair bir açıklama geldi. Gıda ve içecek alanında üretim, istihdam ve ihracatın %95’lik bölümünü karşılayan TGDF üyeleri, yaşanacak kesintilerin vatandaşlarımızın yeterli ve güvenilir gıdaya erişimini engelleneceğini ve telafi edilemeyecek kayıplara neden olacağını duyurdu. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Güvenilir gıda, kesintisiz üretimi gerektirir”

“Son günlerde yaşanan gelişmeler sonrasında elektrik ve doğalgaz sistem dengesinin korunması amacıyla yüksek tüketimi olan sanayi tesislerinde doğalgaz tüketiminde kısıtlamalar yapılacağı duyurulmuştur. Bunun yanında elektrik kesintilerinin de gündemde olduğu bilinmektedir.

Gıda ve içeceklerin güvenilir şekilde işlenmesi, ambalajlanması ve depolanması kesintisiz enerji akışını gerektirmektedir. Doğalgaz ve elektrikten sağlanan enerji tüm gıda ve içeceklerin üretiminde, kullanılan ham maddelerin ve üretilen ürünlerin uygun koşullarda saklanmasında kullanılmaktadır.”

“Milli gelirimizi kaybetme lüksümüz yoktur”

“Gıda ve içecek üretiminin birçok aşamasında kullanılan ham madde ve ara mamullerin uzun süre güvenilir şekilde depolanması mümkün olmamaktadır. Bu nedenle vatandaşlarımızın güvenilir gıdaya her an erişiminin sağlanması ancak fabrikaların kesintisiz şekilde çalışmasıyla mümkün olabilmektedir.

Bunun yanında, Türkiye’nin en yüksek dış ticaret fazlasını veren sektörlerinden gıda sanayii, doğalgaz ve elektrik kesintileri nedeniyle üretimde yaşanacak aksaklıklar nedeniyle ihracatta rekabet avantajlarını kaybedebilir. Ülkemizin içinden geçtiği zor süreçte bu milli gelirimizi kaybetme lüksümüz yoktur.”

“Gıda üretimi doğalgaz kesintisinden muaf olmalıdır”

“Hatırlanacağı üzere, dünyayı etkileyen pandemi sürecinde sektörümüz işlerliğini sürdürmüş, her alanda üretimin durma noktasına geldiği günlerde bile gıda ve içecek arzında kesinti yaşanmamıştır. Bu başarı sektörümüzün özverisi yanında, fabrikalarımızın bir gün bile ara vermeden çalışmasına olanak tanıyan muafiyetlerle mümkün olmuştur.

Aynı şekilde, tarladan sofraya kadar milyonlarca vatandaşımıza dokunan gıda tedarik zincirinde güvenilir ve kaliteli üretimin sürdürülebilmesi, halkımızın gıdaya erişiminin bu zorlu dönemde de kesintiye uğramaması adına, gıda ve içecek sektörünün duyurulan doğalgaz ve elektrik kısıtlamalarından muaf tutulması, gıda üretiminin hiçbir şartta kesintiye uğramaması gereklidir.”

Gıda sektöründe enerji kesintisinin ciddi sonuçları

TGDF 28 farklı sektör derneği ile 2000’den fazla gıda ve içecek üreticisini temsil ediyor. Türk gıda ve içecek sanayii yarım milyondan fazla yurttaşımıza istihdam sağlıyor. Yıllık üretim değeri 430 milyar lirayı bulan sektörün dış ticaret karşılama oranı ise %220’nin üzerinde.

Gıda ve içecek işletmelerinde yaşanacak doğalgaz ve elektrik kesintilerinin ciddi kayıplara neden olarak bu olumlu tabloyu bozacağı düşünülüyor. Düşük kar marjları ve yüksek girdi maliyetleri ile çalışan sektörde gıda arzının üretim kaynaklı olarak sınırlanacak olmasından ötürü gıda enflasyonunu daha da körükleyecek bir etki ile karşı karşıya kalınmasının sürpriz olmayacağı ifade ediliyor.

Gıda ve İçecek Sanayi Üretiminde Enerji Kullanımı

Tarladan sofraya gıda tedarik zincirinin her aşamasında enerji kullanımı zorunlu olup en ufak bir tavizin bile halk sağlığını tehdit etmesi söz konusudur.

Hayvansal kökenli birincil üretim ayağında “hayvan sağlığının korunması” için hayvanların belli ısılarda barındırılması, kesimden veya sağımdan başlayarak her işlem aşamasında uygun ısılarda muhafazası, depolanması ve taşınması mecburidir. Aksi takdirde ortaya çıkacak patojen bakteriler hem üretim aşamasında hem de tüketim aşamasında ciddi sağlık sorunlarını ve gıda kayıplarını beraberinde getirecektir.

Bitkisel kökenli birincil üretim ayağında da enerji-doğalgaz kullanımı zorunludur. Tarladan toplanan sebze ve meyvelerin depolanması, muhafazası, taşınması ve gıda üretimi yapan fabrikalarda işlenerek tüketime hazır hale gelinceye dek geçen tüm aşamalarda enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu süreçlerde olası bir enerji kısıtlaması tahmini ve telafisi mümkün olmayan gıda kayıplarını beraberinde getirecektir.

Ayrıca fabrikalarda işleme, mayalandırma, dinlendirme, fermantasyon işlemleri gibi zorunlu işlemler başta olmak üzere; gıdaların paketlenmesi ve sevk edilmesine dek tüm aşamalarda enerji/doğalgaz kullanımından vazgeçmek mümkün değildir. Tüm bunlara ek olarak sıcaklık kontrollü soğuk/donuk ürün işlemesi, paketlemesi ve depolaması yapan lojistik şirketleri veya kuruluşlarında enerji kullanımı zorunludur.

Öte yandan gıda arzının üretim kaynaklı olarak sınırlanacak olmasından ötürü gıda enflasyonunu daha da körükleyecek bir etki ile karşı karşıya kalınması sürpriz olmayacaktır.

Hizmet, Perakende Ticaret ve İnşaat Güven Endeksleri