Ekonomi, magazin, yaşam, eğitim, teknoloji haberleri..(18.04.2019)

GAZBİR-GAZMER TÜRKİYE İÇ TESİSAT KOMİSYONU KAYSERİ’DE BULUŞTU

Üyeleri doğal gaz şirketlerinin İç Tesisat yöneticilerinden oluşan Gazbir – Gazmer Türkiye İç Tesisat Komisyonu Kayseri’de bir araya geldi. Toplantı Kayserigaz’ın ev sahipliğinde düzenlendi.

Kayserigaz Genel Müdürü Adem Dincay’ın konuşması ile başlayan toplantıda doğal gaz piyasasındaki gelişmeler,  mevzuat görüş çalışmaları, gibi konular ele alındı. İlerleyen günlerde yapılması planlanan çalışmaların da görüşüldüğü toplantı sonrasında komisyon üyeleri Kayserigaz’ın yeni binasını gezdi. Tarihi Kayseri Lisesi ve Erciyes Dağı’na yapılan gezinin ardından komisyon üyeleri Kayseri’den ayrıldı.

Kayserigaz İç Tesisat Yöneticisi M. Onur Aydın ‘‘Kayserigaz olarak İç Tesisat Komisyonu üyelerini Kayseri’de ağırlamaktan mutluluk duyduk. Yapılan bu toplantılarla diğer şirketlerle işbirliği içinde güvenli tesisatların oluşturulması doğrultusunda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Sektördeki gelişmeleri, mevzuatlar ve teknolojik gelişmeler ışığında değerlendirerek ve görüşlerimizi paylaşıyoruz’’ dedi.

Ar-Ge ve Tasarım Merkezi Kurulum ve Yönetimi , TÜBİTAK TEYDEB, KOSGEB, Teknoyatırım destekleri üzerine proje yönetimi hizmeti sunan Experto’nun Genel Müdürü Jülide Birol 2019 yılı istihdam seferberliğini yorumladı:

“İstihdam varsa Ar-Ge var”

25 Şubat 2019 itibariyle “Burası Türkiye Burada İş Var” sloganıyla yeni bir İstihdam Seferberliği başlatıldı. Seferberlik kapsamında verilecek destek ve teşvikleri değerlendiren Experto’nun Genel Müdürü Jülide Birol, “Bugüne kadar tüm hizmetlerimizi değerlendirdiğimizde 1000’in üzerinde projede yaklaşık 400 Milyon TL’lik teşvik kullanılması için destek olduk. Hedefimiz yeni istihdam paketinin Türkiye genelinde tüm şirketlere duyurabilmek ve sağlanan bu teşvikten maksimum düzeyde şirketlerin yararlanabilmesini sağlamak. Çünkü bu seferberlik sadece istihdamı artırmayacak; Ar-Ge’yi de besleyecek. İstihdam varsa Ar-Ge de var” dedi.

Son 2 yıldır uygulanan ve bu yıl da “İstihdam Seferberliği 2019” kapsamında hayata geçirilen yeni ve güncel tarihli teşvikler ile hem çalışan hem de işveren için çeşitli fırsatlar sunuluyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından başlatılan İstihdam Seferberliği sayesinde 2019 yılında 2.5 milyon yeni istihdamın hayata geçirilmesi planlanıyor.

Yeni istihdama ücret desteği ile SGK primi ve vergisine destek var

Yeni istihdama ücret desteği, 1 Şubat 2019 ile 30 Nisan 2019 arasında işe alınanlar için geçerli olacak. Bu teşvik kapsamında her ilave istihdam için; ilk 3 ay ücret, vergi ve SGK primleriyle devamındaki 9-15 ay vergi ve SGK primlerini devlet ödeyecek. 31 Aralık 2020’ye kadar geçerli olacak yeni istihdamın SGK primine ve vergisine destek paketinde ise; her ilave istihdam için; 12-18 ay süreyle SGK primleri ve vergiler devlet tarafından ödenecek. 

KOBİ’sinden sanayicisine tüm firmalara teşviklerin duyurulması konusunda katkı sağlayacağız

Bu teşviklerin yeni istihdam oluşturarak ülke ekonomisinin daha çok güçlenmesi adına büyük önem teşkil ettiğini belirten Experto Genel Müdürü Jülide Birol, bu teşviklerin sadece istihdamı artırıp işsizlik oranını azaltmayacağını belirtiyor ve ekliyor: “’Ar-Ge’ye değen her şey” sloganıyla kurulan Experto olarak ülkemizde gerçekleştirilen Ar-Ge’nin sürdürülebilir kılınması için Ar-Ge personeli sayısında artış gerektiğinin farkındayız. Yeni teşvik sadece Ar-Ge personeline değil; genel olarak istihdama odaklanarak girişimcilere, yatırımcılara, üreticilere, sanayiye, ihracata özetle ekonominin tüm güçlerine doğrudan etki ediyor. Teşvikler sayesinde yeni istihdamlarla işini büyütmek isteyen girişimciler, yatırım yapmak isteyen iş birlikçileri için büyük fırsatlar var. İş arayanlar ise mesleki deneyimlerini geliştirme, tecrübe edinme ve diğer yandan gelir elde etme gibi birçok faydayı bu teşvikler sayesinde edinme şansına sahip olacak. İşverenler ise bu teşviklerden faydalanarak maliyetlerini azaltacak ve rekabet avantajı elde edecekler. Ülkemiz büyük ölçüde genç nüfusa sahip. Bu genç nüfusu istihdam ederek sosyal ve ekonomik açıdan kazanıyor olmak üretimi güçlendirecek, yeni ürünlerin gelişimini hızlandıracaktır. Tüm bunlar markaların pazardaki rekabet gücünü artırırken ticaretin genişlemesini de sağlayacak. Bunlar birer domino taşı gibi birbirini tetikleyerek toplamda ülke ekonomisini dünya arenasında güçlendirecek.”

“Özetle üreticisinden girişimcisine, KOBİ’sinden sanayicisine herkesi devletin bu teşviklerinden faydalanmaya çağırıyoruz. Biz de Experto olarak verilen teşviklerin sahiplerini bulması için var gücümüzle çalışacağız. Teşvikleri daha çok duyurmak ve mümkün olduğunca çok kurumun faydalanması için elimizden geleni yapacağız. Bugüne kadar 1000’in üzerinde projeye 400 Milyon TL’lik teşvik kullanılması için destek olduk. Hedefimiz, yeni istihdam paketi ve teşviklerinin tüm firmalara duyurulmasına katkı sağlamak ve maksimum sayıda firmayı bu teşviklerden yararlandırarak Türkiye ekonomisine katkı sağlayacak yeni projelerin ve üretimlerin hayata geçirilmesine destek olmak ” dedi.

Suriyeli Mülteciler ve Göç Kapadokya Üniversitesinde Konuşuldu

 Kapadokya Üniversitesinde “Göç ve Uyum” başlığıyla düzenlenen konferansta konuşan akademisyenler Türkiye’deki mülteciler, Suriye’den gelen göç dalgası ve sonuçları hakkında konuştu.

Kapadokya Üniversitesinin Mustafapaşa Yerleşkesinde yer alan Oktay Sinanoğlu Konferans Salonunda gerçekleşen konferansa konuşmacı olarak Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Akademisyen Prof. Dr. Murat Erdoğan ile TOBB Üniversitesi Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Akademisyen Doç. Dr. Başak Yavcan katılırken, konferansa akademisyen ve üniversite öğrencilerinin de yoğun ilgisi vardı.

Türk Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Murat Erdoğan “Türkiye’deki Suriyeliler ve Diğer Mülteciler” başlıklı konuşmasına,  göç nedir sorusunu cevaplayarak başlarken, “Türkiye dünyada en çok mülteci bulunduran ülke konumundadır. Türkiye, Suriyeli mültecilerin hayatını kolaylaştırarak yaşam standartlarını artırıyor, bu yüzden de mülteciler evlerine dönmeyi istemiyorlar. Türkiye’ye gelen ve ülkelerindeki karışıklık sonlandığında geri döneceği hesap edilen Suriyeli mültecilerin dönüşü muhtemel görünmemektedir. Bu nedenle onlarla uyum içinde yaşamanın yolları bulunmalı ve bu yönde politikalar geliştirilmelidir. Suriye sınırına 100 bin km duvar örmekle bu sorun çözülemez” şeklinde konuştu.

TOBB Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başak Yavçan ise “Göç, Eğitim ve Uyum” başlıklı konuşmasında, konuya dair yaptığı saha çalışmasına dayanan verileri paylaşarak, medyada yer alan Suriyeli haberlerinin neredeyse tamamının gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak, “Türk halkı ile Suriye halkının bir şekilde yakınlaştırılması gerekmektedir” dedi.

Konferans, Prof. Dr. Erdoğan ve Doç. Dr. Yavçan’ın katılımcıların sorularını cevaplamasıyla sona erdi.

Otomotiv Gazetecileri Derneği’nin 4’üncü kez gerçekleştirdiği Türkiye’de Yılın Otomobili Yarışması’nda 7 finalist arasında kıyasıya rekabet yaşandı…

 TÜRKİYE’DE YILIN OTOMOBİLİ TOYOTA COROLLA

Otomotiv Gazetecileri Derneği (OGD) tarafından bu yıl 4’üncü kez düzenlenen ve tüm aşamalarında büyük heyecan yaşanan “Türkiye’de Yılın Otomobili” yarışmasının birincisi hibrit versiyonu ile birlikte Türkiye’de üretilen Toyota Corolla oldu. OGD üyesi 74 otomotiv gazetecisinden toplamda 4170 puan alan Toyota Corolla Sedan birinciliğe ulaştı. Yarışmanın ilk yılında Skoda Superb, ikinci yılında yılda Renault Megane Sedan, üçüncü yılında ise Hyundai Ioniq Hybrid bu önemli ödülün sahibi olmuştu.

Yarışmanın ilk etabında; 21 aday otomobil arasından jüri üyelerinin oylarıyla en fazla puan alan 7 otomobil finalde yer almaya hak kazandı. Finale kalan modeller “Tasarım, yol tutuş, ergonomi, yakıt tüketimi, emisyon oranları, güvenlik, donanım seviyesi, fiyat-değer oranı” kriterler açısından önemli bir sınavdan geçirildi.

“Yılın Otomobilini” belirleyen ikinci etapta ise Toyota Corolla Sedan; Dacia Duster, Ford Focus, Honda CR-V, Mercedes Benz A Serisi, Volkswagen T-Roc ve Volvo XC40,  modellerini aldığı puanlarla geride bırakmayı başardı. Birinci seçilen Toyota Corolla, “Yılın Otomobili” logosunu bir yıl boyunca basın bülteni ve reklamlarında kullanabilecek.

Otomotiv gazetecilerinin verdiği oylarla Türkiye’nin “Otomobil Oscarı” olarak adlandırılan Türkiye yılı Otomobili ödülüne  layık görülen Toyota Corolla Sedan’ın açıklandığı  Feriye Palace’da gerçekleştirilen törende bir konuşma yapan OGD Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Sandık, Türkiye’de Yılın Otomobili yarışmasınının tüketiciler için yol gösterici özelliğinin bulunduğuna bir kez daha dikkat çekti.

Sandık, yarışmanın tüm aşamalarında finalist otomobiller arasında büyük bir rekabetin yaşandığını da belirterek “Objektif bakış açısıyla otomobilleri değerlendirirken, fiyat-donanım, tasarım, inovasyon, motor, yol tutuş gibi konuları göz önünde bulundurduk. Tüketicilerin otomobil satın alırken, yılın otomobili yarışmasını referans olarak görmesi bizler için çok önemli. Bu yılda tüm otomobiller arasında zorlu bir rekabet yaşandı. Ve sonuçta bir otomobil ilk sırada yer aldı” dedi.

UTİB organizasyonuna katılan firmalar, yeni iş bağlantıları ile yurda döndü

 Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Türk tekstilinin dünya pazarlarındaki payını artırma çalışmaları kapsamında bu kez modanın merkezi İtalya’da başarılı bir çalışmaya imza attı. 15-17 Nisan tarihleri arasında, İtalya’nın Como kentinde düzenlenen ve dünyanın en prestijli ev tekstili fuarı Proposte ile eş zamanlı gerçekleşen International Observatory Fuarı’na Sektörel Ticaret Heyeti düzenleyen UTİB, Türk firmalarını önemli yabancı alım heyetleri ile bir araya getirdi.

Proposte fuarının bir parçası olan International Observatory Fuarı, ziyaretçilerin Türkiye tekstil sektöründeki yenilik ve gelişmeleri heyecanla takip ettikleri önemli bir etkinlik olma özelliğine sahip. Türk firmalarının yoğun bir şekilde ihracat bağlantıları yaptığı fuarda iş hacmi her yıl artarak devam ediyor. Bu yıl UTİB’in 6. kez katıldığı fuarda Türkiye’den butik ve seçkin firmaların olduğu 18 firma yer aldı. Fuarı değerlendiren UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin ‘Fuara katılan firmalarımız düzenlediğimiz Sektörel Ticaret Heyeti kapsamında çok verimli görüşmeler gerçekleştirdi. Dünyanın en büyük alıcılarını bir araya getiren Proposte Fuarı ile eş zamanlı düzenlenen Observatory Fuarı’na Proposte Fuarı’ndan düzenlenen ücretsiz servisler ile dünyanın birçok ülkesinden ziyaretçiler gelerek firmalarımızla tanışma ve ürünlerimizi görme fırsatını buldular. Fuar süresince firmalarımız başta İtalya olmak üzere Avrupa ve Amerika’dan çok önemli alıcılar ile birebir görüşme yaptı. Yapılan ticari bağlantılarla yeni pazarlar için önemli adımlar atıldı. Bu fuar sektörün ihracat potansiyelini önemli ölçüde artıracaktır” dedi.

UTİB Başkanı Taşdelen Engin, Türkiye’nin ev tekstili sektöründe önemli bir potansiyeli olduğuna dikkat çekerek, “UTİB olarak, çok kısa süre içinde ev tekstili sektörüne yönelik iki önemli organizasyondan birisini başarı ile geride bıraktık. Şimdi önümüzde önemli bir organizasyon daha var. 23-27 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek CNR EVTEKS fuarı da dünya ev tekstili sektörü için önemli bir buluşma noktası. UTİB olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da CNR Evteks Fuarı’na iyi hazırlandık. Birbirinden farklı organizasyonlar ile sektörümüzü desteklemeyi sürdüreceğiz” diye konuştu

International Observatory Fuarı’na UTİB organizasyonuyla katılan firmalar:

ANY Tekstil, Aydın Örme, Aydın Tekstil, Berteks Tekstil, Birce İnşaat Tekstil, Burkay Tekstil, D.C.M Tekstil Konfeksiyon, Elvin Tekstil, Espiole-Nursultan Tekstil, Kaçar Tekstil, Küçükçalık Tekstil, Prestij Mensucat, Rekor Dokuma, Teksko Kadife Kumaş, Tanrıverdi Mensucat, Tosunoğlu Tekstil, Ustaoğlu Tekstil, Yakar Tekstil.

Dış Ticaret Açığını Çin’e İhracat ile Kapatacağız

2019 yılını “Çin Yılı” olarak ilan eden Egeli ihracatçılar, Çin pazarına ihracatı artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. İhracatçılara Çin pazarı ve Çin’e ihracat hakkında doğru bilgileri aktarmak için gerçekleştirilen çalışmalar “Hedef Pazar: Çin” semineri ile devam etti

Çin’e İhracat için Önemli Bilgiler En Deneyimli İsimlerden

Ege İhracatçı Birlikleri tarafından düzenlenen ve EİB hizmet binasında gerçekleştirilen “Hedef Pazar: Çin” seminerine, Çin ile ticaret konusunda yetkin isimlerden oluşan bir konuşmacılar katıldı. EİB üyelerinin yoğun ilgisi ile gerçekleşen etkinlikte Ticaret Bakanlığı Asya – Pasifik Daire Başkanı Hakan Akgün, Mazars Denge Çin Masası Koordinatörü ve TÜSİAD Çin Network Üyesi Halil İbrahim Topal, Çin Halk Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren “Bazaar Park”ın kurucusu LUO Ke, ICBC Bankası Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Halit Döver ve Geçmiş Dönem T.C. Pekin Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Mustafa İlker Özdem katıldı.

Eskinazi: “Dış Ticaret Açığını Çin ile Kapatabiliriz”

Seminerin açılış konuşmasını gerçekleştiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi “Çin, Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 17. Sırada. 2018 yılında 2,9 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Aynı dönemde Ege İhracatçı Birlikleri üyelerinin Çin’e ihracatı ise; 295 milyon dolar oldu. Çin’den yaptığımız ithalatımız ise; 20,8 milyar dolar seviyesinde. Yaklaşık 18 milyar dolar dış ticaret açığı veriyoruz. Bu dış ticaret açığını kapatmak için Çin pazarına yoğunlaşmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“Çin Timi” çalışmalarına başlayacak

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde Mart ayı içerisinde “Çin Timi” oluşturduklarını ifade eden Eskinazi, bu grupta görevli EİB personelinin 2019 yılı boyunca mesaisinin büyük bölümünü Çin pazarına yönelik etkinliklerin planlanması için harcayacaklarını belirtti. Ayrıca, ihracatı artırmak için Çin Pazarlama A.Ş kurma planlarını açıklayan Eskinazi, Ege Bölgesi’nde yetişen zeytin, zeytinyağı, yaş meyve sebze, kuru meyve, su ürünleri ve hayvansal mamuller, hububat, bakliyat, baharat ve birçok lezzetin Çin’de alıcı bulabileceğine inandıklarını bu ürünlerin ihracatı için gerekli iletişimin tek elden sağlayabilmek için talep edecek Birlik ve firmaların katılımı ile “Çin Pazarlama A.Ş” kurma isteğinde olduklarını ifade etti.

Çin, Türkiye için En Önemli Potansiyel Pazar

Ticaret Bakanlığı Asya Pasifik Daire Başkanı Hakan Akgün, Türkiye’nin 2,9 milyar ihracat 20,7 milyar dolar ithalat yaptığı Çin pazarına mermer, traverten, krom gibi ürünlerde ihracat yapılabildiğini belirtti.

Çin pazarının Türkiye için en önemli potansiyel pazar olarak dikkat çektiğine işaret eden Akgün, “Çin’e yaptığımız ihracatın yüzde 80’ine baktığımızda onlar aldığı için biz satmış görünüyoruz. Bu kompozisyonu çok rahat değiştirebileceğimizi düşünüyoruz. Daha üst potansiyele çıkabilmenin önünde engel olarak çeşitli faktörler tespit ettik. Bir ticaret eylem planı hazırladık.” şeklinde konuştu. Mazars Denge Çin Masası Koordinatörü ve TÜSİAD Çin Network Üyesi Halil İbrahim Topal ise Çin ihracatçılara Çin iş kültürü hakkında bilgi verdi. Çinde faaliyet gösteren “Bazaar Park”ın kurucusu LUO Ke, katılımcılara Çinlilerin Türkiye’ye ve Türk ürünlerine ve olan ilgisini aktardı ve deneyimlerini paylaştı.

Kuşak Yol Projesi Önemli Fırsat

Kuşak yol projesi ile Çin’in barışçıl bir büyümeyi planladığını söyleyen ICBC Bankası Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Halit Döver ise “Çin ile yapılacak çok iş var. İhracat edilecek çok ürünümüz var. Bunun yanı sıra Çinli üreticilerin bizim ülkemize gelerek yartırım yapacağı sektörler var. Çin, kuşak yol projesi ile barışçıl bir büyümeyi planlıyor çin. İşbirliği yaptığı ülkenin refahına da katkı yapmak istiyor. Aslında bakarsanız Türkiye olarak Çin’e henüz hak ettiği değeri veremiyoruz. Bunu sağlamalıyız.” şeklinde sözlerini sürdürdü.

Çin’i Pazar Pazar Hedeflemeliyiz

Geçmiş Dönem T.C. Pekin Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Mustafa İlker Özdem ise Çin’in ihracatçılar için tek bir pazar gibi görüldüğünü ancak yüz ölçümü ve nüfus büyüklüğünden dolayı böyle bakmanın çok doğru olmadığını ifade etti. 9.5 milyon km2 yüz ölçümlü ve 1,4 milyar nüfuslu ülkenin her bölgesine ayrı ayrı bakmayı ve ona göre hedef pazarları ve stratejileri belirlemenin gerekli olduğunu söyleyen Özdem, Çin’de Türk malına karşı negatif bir bakış olmadığını, ancak kendimizi daha fazla tanıtmamız gerektiğini belirtti. Bazı gıda ürünlerinde karantina ve denetim uygulamaları bulunduğunu ifade eden Özdem, işlenmiş tüm gıda ürünlerinin karantina uygulaması olmaksızın Çin’e ihraç edilebildiğini vurguladı.

Zeytin ve zeytinyağı ihracat şampiyonlarının gurur günü

Zeytincilik sektörü, 2018 yılında Türkiye’ye 405 milyon dolar döviz kazandırırken, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği sektörün ihracatının 180 milyon dolarlık dilimini gerçekleştiren 20 üyesini ödüllendirdi.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin 2018 yılı olağan mali genel kurulunda, 2018 yılında sofralık zeytin ve zeytinyağı ihracatında ilk 10’a giren firmalar ödüllendirildi.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde gerçekleştirilen genel kurulda konuşan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, 2018 yılını ihracat rekoru ile tamamladıklarını, ambalajlı zeytinyağı ihracatının bu sezon yüzde 83’lük artışla 11 bin 795 tondan, 21 bin 725 tona yükseldiğini dile getirdi.

Ege Bölgesi’nden tarım ürünleri ihracatı 5 milyar doları geçti

Türkiye’nin 2018 yılında 168,1 milyar dolar ihracatla rekor kırdığı bilgisini veren EZZİB Başkanı Davut Er, “Toplam ihracatta tarım ürünlerinin payı yüzde 14 ile 23 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bu rakamın 5 milyar doları, yani yüzde 22’si ise Ege İhracatçı Birlikleri üyeleri tarafından gerçekleştirildi. Bu rakamları bölgemiz için son derece sevindirici ve gurur verici olarak görüyorum. Bu son derece önemli bir rakam ama Ege Bölgesi için yeterli değil. Katma değerli ürünlerle bu rakamı iki katına çıkarmak içten bile değil” dedi.

Zeytincilik sektörü ihracatı 400 milyon doları geçti

2017/2018 zeytin ve zeytinyağı sezonu ve yeni sezon hakkında da konuşan Er, şöyle devam etti: “1 Ekim 2017 tarihinde başlayan 2017/2018 sofralık zeytin sezonu Eylül sonu itibariyle tamamlandı. 30 Eylül 2018 tarihi itibariyle sofralık zeytin ihracatımız, bir önceki sezonun tamamına kıyasla miktar olarak yüzde 16 artarak 58 bin tondan 68 bin tona, değerde ise yüzde 15 artarak 110 milyon dolardan 127 milyon dolara yükseldi. 2017/18 sezonu özellikle zeytinyağı ihracatımız için çok verimli geçti diyebiliriz. 1 Kasım 2017 tarihinde başlayan zeytinyağı sezonu, 31 Ekim 2018 tarihi itibariyle tamamlandı. İhracat rakamlarımıza baktığımızda, bir önceki sezona oranla miktar bazında yüzde 49 artarak 44 bin tondan 66 bin tona, tutarda ise yüzde 46 artarak 174 milyon dolardan 255 milyon dolara ulaştı Prina yağı ile birlikte toplam sektör ihracatımız 400 milyon doları geçti.”

Ambalajlı zeytinyağı ihracatında yüzde 83’lük artış

2017/18 sezonunda ambalajlı zeytinyağı ihracatının yüzde 83’lük artışla 11 bin 795 tondan, 21 bin 725 tona yükseldiğini anlatan EZZİB Başkanı Er, “Toplamda 92 milyon dolar tutarında zeytinyağını ambalajlı olarak ihraç ettik. Özellikle katma değeri yüksek bir ürün olarak ambalajlı zeytinyağı ihracatımızın yükselişini sektörümüz için son derece önemli bir gelişme olarak görüyorum. Dünya standartlarına göre kaliteli bir zeytinyağı üretimimiz var ve bu yağların ambalajlı olarak ihracatındaki artışı görmek bizi sevindiriyor ve ihracat hedeflerimize ulaşma konusunda umutlandırıyor” diye konuştu.

Sofralık zeytin ihracatındaki artış zeytinyağı ihracatındaki düşüşü telafi ediyor

2018/2019 sezonu ile ilgili de bilgi veren Er, sözlerini şöyle sonlandırdı: “1 Ekim 2018-31 Mart 2019 arasındaki 6 aylık dönemde, sofralık zeytin ihracatımız miktarda yüzde 46 oranında artış ile 52 bin tona ulaştı, 1 Kasım 2018-31 Mart 2019 arasındaki 5 aylık dönemde zeytinyağı ihracatımızın ise miktarda yüzde 28 düşüş ile 30 bin ton olarak gerçekleşti. Bu sezon zeytinyağı ihracatımızdaki düşüşü zeytin ihracatımızdaki artış ile önemli ölçüde telafi ettiğimizi düşünüyorum. Umarım önümüzdeki sezonlarda hem zeytin, hem zeytinyağı ihracatımız artarak devam edecek ve Türkiye’de tek birlik durumunda olan Zeytin ve Zeytinyağı Birliğimiz tarım sektörlerinin parlayan yıldızı olmaya devam edecektir.”

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde sofralık zeytin kategorisinde ödül alan firmalar şunlar oldu; “ZER YAĞ SANAYİ VE TİCARET A.Ş., MAROLİ GIDA SANAYİ VE DIŞ TİC. A.Ş., EKER GIDA NAK.İNŞ.SAN.TİC.LTD. ŞTİ., AGME GIDA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, KORHAN PAZARLAMA VE DIŞ TİC. A.Ş., YUNUSLAR TARIM ÜR.GIDA İNŞ.TUR NAK.SAN.VE DIŞ TİC.LTD.ŞTİ., GİNTAŞ TARIM ÜRÜNLERİ PAZARLAMA İTHALAT İHRACAT SAN. VE TİC. LTD.ŞTİ., YENİÇAĞ GIDA SAN.VE TİC.A.Ş., SUNAN GIDA SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ ve SALTAY DIŞ TİC.LTD.ŞTİ.”

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde zeytinyağı kategorisinde ödül alan firmalar ise şöyle sıralandı; “NEJAT ATALAN DIŞ TİCARET A.Ş., SAVOLA GIDA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, MARBIL YAG SAN.VE TIC. A.S., SURTAŞ İŞLETMECİLİK İNŞAAT SAN.VE NAKLİYAT LTD. ŞTİ., BUNGE GIDA SAN. VE TIC. A.Ş., MARGE MADEN ARAŞTIRMA GELİŞTİRME YATIRIM İHR.TİC.LTD.ŞTİ., KOZMOPOLİTAN GIDA SAN.VE TİC. A.Ş., S.S.TARİŞ Z.VE Z.YAĞI T.SA.KO. BR.KISA ADI.TARİŞ ZEY.Z.YAĞ B., VERDE YAĞ BESİN MADDELERİ SAN. VE TİC.ANONİM ŞİRKETİ, KOZAKLI TARIM ÜRÜNLERİ TİCARET LTD.ŞTİ.”

Kocaman’dan çıtır çıtır bir lezzet

Dışı çıtır içi bütün karides

Yeniliklerinde hız kesmeyen ve lezzet tutkunlarına farklı deneyimler sunmak için büyük bir tutkuyla çalışan Kocaman Balıkçılık, deniz mahsulü severleri farklı tatlarla buluşturmaya devam ediyor. Yüzde 100 yerli karidesten imal edilen Karides Kroket, dışı çıtır içi bütün olmasıyla beğeni kazanıyor.

 Balıkçılık alanındaki faaliyetlerine Cumhuriyetle birlikte başlayan Kocaman Balıkçılık, lezzetli balıkları ve deniz ürünlerini yeni nesil bakış açısıyla yeniden yorumluyor.

Yüzde 100 yerli karidesten imal edilen Karides Kroket, hazırlanan balık menülerinin yanında lezzetli bir atıştırmalık olarak sofralara renk katıyor. Yüzde 70 oranında bütün karides kullanılarak deniz mahsulü sevenlerin beğenisine sunulan Karides Kroket, kızgın yağa atılarak 3 dakikada hazırlanabileceği gibi teflon tavada bir tatlı kaşığı ayçiçek yağı ilave edilerek orta ateşte 4-5 dakikada da pişirilebiliyor.

BAŞKAN UĞUR ATEŞ’TEN İHRACATÇILARA BÜYÜK HİZMET

 AKİB Koordinatör Başkanı Ali Uğur Ateş ihracatçıları zaman ve para kaybından kurtardı…

Irak ve Suriye’ye yapılan Kimyevi Gübre Transit ve İhracaatlarında,  ilgili Genelge’nin 4. Maddesi’nde, “Tüm gübre çeşitlerinden dökme olarak gelen gübrelerden çok sayıda ve çok noktada birim/kap şeklinde gelen gübrelerden ise çok sayıda birim/kap’tan numune alınarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca protokol imzalanan anlaşmalı kargo firması aracılığı ile analize gönderilecektir” hükmü kapsamında yükleme yapılan her kamyondan numune alınarak, tahlil için Mersin Gümrük Laboratuvarı’na gönderilmekte ve bu uygulama nedeniyle ihracatçılarımız 2 günden 4 güne kadar zaman kaybı yaşamakta ve hem analiz maliyeti hem araç bekleme maliyeti ile rekabet gücünü kaybetmekteydi.

AKİB Koordinatör Başkanı Ali Uğur Ateş’in sorunun çözümünü teminen ilgili makamlarla yaptığı görüşmeler sonucunda ilgili Genelge’nin 4. Maddesinin, “Patlayıcı madde özelliği olan gübre çeşitlerinden dökme olarak gelen gübrelerden çok sayıda ve çok noktada birim/kap şeklinde gelen gübrelerden ise çok sayıda birim/kap’tan numune alınarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca protokol imzalanan anlaşmalı kargo firması aracılığı ile analize gönderilecektir” şeklinde uygulanmasını sağladı.

Bundan böyle patlayıcı madde özelliği olmayan gübreler analize gönderilmeden ihraç edilebilecek

Konuyla ilgili açıklama yapan Başkan Ateş; “Ülke olarak kalkınmamız için ihracatın ve ihracatçımızın önündeki tüm engelleri kaldırmalıyız. Uygulama gübre ihracatçılarına hem zaman kaybı yaşatıyor, hem de ciddi maliyetlere neden olarak rekabet gücümüzü düşürüyordu, biz de gerekli makamlara başvurarak durumu açıkladık, çözüm önerimizle birlikte talep ettik, onlar da mağduriyetimizi haklı bularak uygulama yeni şekliyle revize edildi. Bu sıkıntımızı görerek çözüm getiren başta Hatay Valiliğimiz ve hükümetimize tüm ihracatçılarımız adına teşekkür ediyor, ihracatçılarımıza da hayırlı olsun diyorum” şeklinde konuştu.

GİRVAK Mütevelli Heyetine dört yeni üye
Girişimcilik kültürünü tüm dünyada yaygınlaştırmak, üniversite gençlerine ilham vermek amacıyla Türkiye’nin önde gelen girişimcilerinin ve iş dünyası liderlerinin kurduğu Türkiye Girişimcilik Vakfı’nın Mütevelli Heyetine dört yeni isim katıldı.
Türkiye’de alanındaki “ilk ve tek” oluşum olan Girişimcilik Vakfı’nın 17 Nisan’da gerçekleşen toplantısında Mütevelli Heyeti’ne giren dört yeni üye açıklandı.
Yeni üyeler iyzico Kurucu Ortak ve CEO’su Barbaros Özbuğutu, Core Strateji Kurucusu İhsan Elgin, Gram Games Kurucu Ortağı Mehmet Ecevit ve EFG Bank Singapur Genel Müdürü Cem A. Azak oldu.
“Farkınız özgürlüğünüz, cesaretiniz girişiminiz olsun” mottosu ile yola çıkan ve “özgün bir fikir” olarak dünyada ilk kez hayata geçirilen Türkiye Girişimcilik Vakfı, Türkiye’de girişimcilik ve liderlik açısından en yatkın ve en yetenekli gençlerin bulunmasını misyon edinirken, tüm alanlardaki girişimcilik fikrine ilham olmayı hedefliyor.

Soda ve Maden Suyu arasındaki farkı biliyor musunuz?

 Soda ve Maden Suyu aynı zannedilen fakat birbirinden çok farklı iki içecek çeşidi. Uluslararası ve yasal mevzuatlarda mineralli su olarak tanımlanan maden suyu, yerkabuğunun farklı derinliklerinde doğal olarak oluşan, geçmiş olduğu farklı jeolojik katmanlardan bünyesine aldığı minerallerle zenginleşen yer altı sularıdır. Soda ise içilebilir nitelikte olan herhangi bir suya karbondioksit ilave edilmesi ile elde edilen yapay bir içecektir. Maden Suyu ya da mineralli sular kaynağından alınan suyun otomatik makinalarla doldurulup ambalajlanması ile elde edilebilirken, soda evlerde, otellerde vb. yerlerde soda makinaları ile yapılabilmektedir. Dolayısıyla maden suyu üretimi bir üretim prosesi olup, soda üretimi için herhangi bir üretim prosesine ihtiyaç bulunmamaktadır.

 Belki de çoğumuz maden suyu ve sodanın isimleri farklı olsa da aynı etkide olduğunu düşünüyoruz. Fakat aralarınızda ciddi farklılıklar var. Mineralli su olan maden suyu, yerkabuğunun farklı derinliklerinde doğal olarak oluşan, geçmiş olduğu farklı jeolojik katmanlardan bünyesine aldığı minerallerle zenginleşen yer altı sularıdır.

Yatağınızın içinde hangi materyallerin olduğunu biliyor musunuz?

Üretimde en son teknolojiye sahip üretim bant ve makineleri kullanarak, günlük 800 adet yatak, 600 adet baza ve başlık üretimi yapan Bambi Yatak, birbirinden teknolojik yataklarıyla sektöre farklı bir bakış açısıyla baktığını kanıtlıyor. Yataklarda kullandıkları paket yayları bünyesinde üreten Bambi, TSE standartlarına uygun olarak ürettiği yataklarını kalite kontrol birimin farklı darbetestlerinden geçtikten sonra ambalajlıyor. Tüketicisiyle buluşturduğu yataklarına 2 yıl garanti veren Bambi, kullanıcılarına daha sağlıklı ve konforlu yataklar sunabilmek için çift kişilik bir yatakta Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayabilecek yaklaşık 2 km uzunluğunda çelik tel kullanıyor.

Türkiye’nin önemli yatak üreticilerinden Bambi Yatak, son teknolojiyi kullanarak geliştirdiği ürünleriyle sektöre olan bakış açısını kanıtlıyor.

Fethiye sezona hazır!

İngiltere’den Muğla’ya olan direk uçuşlar Fethiye’yi canlandıracak

Ülkemizin en güzel denizi Ölüdeniz’ den Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş yolu Likya Yolu’na, Rodos Şövalyelerinin yaşadığı Şövalye Adasından, kendine has coğrafyasıyla Kelebekler Vadisine kadar pek çok güzelliğe sahip olan Fethiye, her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapıyor. Bu yıl erken rezervasyondaki yüzde 20’lik artışla turizmcileri sevindiren bölge, yıllık ortalama 1 milyon 250 bin turisti ağırlıyor. Bu yıl İngiltere, Rusya, Almanya, Hollanda ve Belçika’nın yanı sıra Çin’den bölgeye turist beklediklerini söyleyen Fethiye Otelciler Birliği (FETOB) Başkanı Bülent Uysal, Fethiye’nin yaklaşık 50 bin yatak kapasitesine sahip olduğunu ve bu yılki turist sayısında ve cirolarda anlamlı artışlar öngördüklerini söyledi.

Modanın erkek formu ‘bahar’a hazır!

 Sadeliğin ve şıklığın erkek modasındaki temsilcisi Giovane Gentile, 2019 İlkbahar/Yaz sezonunu baharın renklerini taşıyan ceket modelleri ile karşılıyor. Yeni koleksiyonunda pilot ve blazer ceket modellerini takipçileriyle buluşturan Giovane Gentile, erkeklerin güçlü karakterlerine dinamizm katmaya devam ediyor.

Tasarımlarına teknoloji katan Giovane Gentile, bu sene eşsiz ilkbahar-yaz koleksiyonuyla gardıroplarda yerini almaya hazırlanıyor.

Elastan özelliğine sahip kumaşlar ile rahatlığı ve şıklığı günlük kullanıma en uygun şekilde uyarlayan Giovane Gentile, yeni sezon koleksiyonunda son dönemin tercih edilen moda ürünlerinden pilot ve blazer ceketlere yer veriyor. NoW/No Water su itici kumaşlarla tasarlanan Takım Elbise koleksiyonunun ön planda olduğu Giovane Gentile 2019 İlkbahar/Yaz koleksiyonu, vücudu erkeğin yapısına göre saran pilot mont modelleri ile erkekler daha spor, daha şık, daha rahat bir kullanımla tanışacak.

PTT’DEN DİJİTAL DÖNÜŞÜM YATIRIMLARI

PTT Bilgi Teknolojileri AŞ Genel Müdürü İsmail Köse, Ankara’da gerçekleştirilen Dijital Dönüşüm Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, PTT AŞ’nin yakın geçmişte dijital dönüşüm sürecini başlatarak, teknolojiye, AR-GE ve inovasyona büyük yatırımlar yaptığını söyledi.

Dijital Dönüşüm Zirvesinde SAP Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Bülent Karal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen Liderler Oturumunda konuşan PTT Bilgi Teknolojileri AŞ Genel Müdürü İsmail Köse, PTT’nin Cumhuriyet tarihi boyunca postadan telgrafa, radyodan telefona kadar birçok yeni teknolojinin Türkiye’de kullanılmasını ve yaygınlaşmasını sağlayan, öncü ve yenilikçi bir kurum olduğunu vurguladı.

“YOL HARİTAMIZI ÇAĞIN GEREKLERİNE VE İMKÂNLARINA GÖRE YENİDEN BİÇİMLENDİRDİK”

PTT’nin “Dünün tecrübesini günün teknolojisiyle birleştirmek” ilkesiyle ve “hizmeti vatandaşın ayağına götürmek” iddiasıyla, hiç vakit kaybetmeden dijital dönüşüm çalışmalarına başladığını vurgulayan Köse, şunları kaydetti:

“Dijital dönüşümle birlikte verimlilik, hizmet kalitesinin arttırılması ve hizmet yelpazesinin genişletilmesi mümkün olmaktadır. PTT AŞ’de dijitalleşme stratejimizi belirlerken bu yaklaşımı benimsedik. Bütün hizmetlerimizin dijital ortama taşınacağı bir dönüşüm sürecini başlatmanın yanı sıra, PTT AŞ’nin dijital bir dünyada nasıl hizmet verebileceği üzerine yoğunlaşarak yol haritamızı çağın gereklerine ve imkânlarına göre yeniden biçimlendirdik.”

Postacılıkta; Kayıtlı Elektronik Posta ve e-Tebligat gibi dijital posta hizmetlerini müşterilerine sunduktan kısa süre içinde, kullanıcı sayısında ve kullanım oranında artışlar yaşandığını belirten Köse, “Bu durum, PTT tarafından başlatılan dijital dönüşüm sürecinin ne kadar doğru, yerinde ve gerekli olduğunu göstermiştir. PTT AŞ, bu alandaki çalışmaların devamı olarak, yakın geçmişte müşterilerine e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Apostil ve e-Bilet hizmetlerini de takdim etti” dedi.

MEYVE ve YÜZDE 100 MEYVE SUYU TÜKETİMİ, KALP ve METABOLİZMA SAĞLIĞI AÇISINDAN BENZER OLUMLU ETKİ YAPIYOR

MEYVE ve YÜZDE 100 MEYVE SUYU TÜKETİMİ, KALP ve METABOLİZMA SAĞLIĞI AÇISINDAN

BENZER OLUMLU ETKİ YAPIYOR 

Birbirinden bağımsız çok sayıda bilimsel çalışmanın sonuçlarının istatistiki değerlendirmesi, meyve ve yüzde 100 meyve suyu tüketiminin, tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp sağlığı ve inme riskleri üzerinde nötr ya da yararlı etki yaptığını gösteriyor.

Toronto Üniversitesi’nde görev yapan beslenme bilimi metabolizma uzmanı Profesör John Sievenpiper, dünya genelinde gerçekleştirilen geniş katılımlı bilimsel araştırma sonuçlarının istatistiki değerlendirmesinin, meyve ve yüzde 100 meyve suyu tüketiminin olumlu etkilerini ortaya koyduğunu ifade etti.

Bilimsel araştırmalar, meyve ve yüzde 100 meyve suyu tüketiminin, kalp damar hastalıkları, koroner kalp hastalıkları ve inme kaynaklı ölüm risklerinin azaltılmasıyla bağlantısını ortaya koyuyor. Öte yandan araştırma sonuçları, meyve ve yüzde 100 meyve suyunun, fazla kiloya neden olmadığını; beden ağırlığı, glisemik indeks kontrolü, kan lipidleri ve tansiyon gibi risk faktörlerine karşı nötr ya da iyileştirici etkiye sahip olduğunu teyit ediyor.

Yüzde 100 Meyve Suyu, Kalp Hastalığı ve İnme Kaynaklı Risklere Karşı Koruyucu Etkiye Sahip

Profesör Sievenpiper, bu konuda farklı bilimsel araştırmaların sonuçları üzerinde gerçekleştirilen kapsamlı analiz çalışmalarından örnekler verdi. Araştırma ve meta analiz sonuçlarına göre, meyve ve yüzde 100 meyve suyu, tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp rahatsızlıkları ve inme riskleri üzerinde nötr ya da faydalı etkiye sahip bulunuyor.

5,3 milyon kişiyi kapsayacak şekilde gerçekleştirilmiş 134 farklı bilimsel araştırmanın sonuçlarını birlikte inceleyen istatistiki değerlendirme, yüzde 100 meyve suyunun inmeye karşı koruyucu etkileri olduğunu gösteriyor. Aynı analiz çalışmasına göre, meyve tüketimi koroner kalp hastalıkları ve inme risklerine karşı korucu etki gösteriyor.

Öte yandan, toplamda 6 milyon kişiyi kapsayan 100 farklı çalışmadan elde edilen veriler, meyve suyu ve meyve tüketiminin, koroner kalp hastalıklarından ve inmeden kaynaklanan ölüm risklerinin azaltılmasında etkili olduğunu ortaya koyuyor.

Diyabet Riskini Artırmıyor

Toplamda 3,9 milyon kişiyi kapsayan 84 grup çalışmasının meta analizi ise, meyve ve meyve suyu tüketiminin diyabet riskini artırmadığını teyit ediyor.

Meyve ve Meyve Suyu Glisemik Endeks Açısından Benzer Nitelikte

Profesör Sievenpiper, araştırma ve meta analiz sonuçlarına göre, Yüzde 100 meyve suyu ve meyvenin, kalp ve metabolizma sağlığı üzerinde benzer etkilere sahip olmasının, bu ikisinin glisemik endeks açısından benzer nitelikte olmasıyla açıklanabileceğini de ifade etti.

Yüzde 100 Meyve Suyu Sağlıklı Etkisi Kanıtlanmış Beslenme Yöntemlerinde Yer Sahibi

Profesör Sievenpiper, 79 risk faktörünü birlikte ele alan Küresel Hastalık Yükü çalışmasının, sağlık sorunları açısından en önemli iki beslenme göstergesinin, yetersiz meyve ve tam tahıl tüketimi olduğunu, yüksek miktarda yağ ve şeker tüketiminin ise daha alt sıralarda yer aldığını da belirtti.

Dünya üzerinde birçok ülkede, meyve ve sebze tüketimi düşük seviyede kalıyor, hatta bazı ülkelerde azalma eğilimi gösteriyor. Ancak, Küresel Hastalık Yükü çalışması, meyve tüketiminin sağlık risklerinin azaltılması açısından önemini ortaya koyuyor. Çalışma, hastalık yüklerinin araştırılmasında, hastalık, sakatlık veya erken ölüm nedeniyle kaybedilen yılları gösteren Maluliyete Göre Belirlenmiş Yaşam Yılları (Disability Adjusted Life Years; DALY) ölçütünü temel alıyor. Bu ölçüt, şu andaki durum ile her bir bireyin o toplum için belirlenmiş doğuşta beklenen yaşam süresi kadar yaşadığı ve mükemmel sağlığa sahip olduğu ideal durum arasındaki farkı gösteriyor.

Küresel Hastalık Yükü çalışmasına göre, Batı Avrupa ülkelerinde beslenme ile ilgili 14 risk faktörünün sıralamasında, yetersiz meyve ve tam tahıl tüketimi, sırasıyla yüzde 2,2 ve yüzde 2,1 oranlarıyla ilk iki sırada; düşük sebze tüketimi de yüzde 1,8 oranıyla 5. sırada yer alıyor.

Beslenme konusunun, sadece şeker ve yağ tüketimi gibi tekil konular üzerinden ele alınmasının, farklı besinlerin sağlık açısından önemini gözden kaçırmaya neden olabileceğini söyleyen Profesör Sievenpiper, “Tek bir beslenme yöntemini sağlık açısından ‘en iyi’ diye nitelemek mümkün değildir. Ancak, Akdeniz diyeti, DASH diyeti, Portfolio diyeti gibi, sağlığa olumlu etkileri kanıtlanmış beslenme yöntemleri incelendiğinde, bunların tümünde sebze, meyve ve yüzde 100 meyve suyu tüketiminin önemli yer tuttuğu görülmektedir” dedi.

-İHRACATA PTT DESTEĞİ

PTT AŞ’nin e-Ticarette küresel bir oyuncu olmak hedefiyle faaliyetlerini yurt dışına taşıdığını kaydeden Köse sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin milli e-Ticaret platformu ePttAVM.com’da elde edilen tecrübeyi kullanarak dünyada gelişen e-ticaret dinamiklerine uyum sağlamak, KOBİ’lere ürünlerini hızlı ve kolay yurtdışına satabilme imkânı sunmak ve ülkemiz ihracat hedeflerine katkı sağlamak amacı ile ready2sale.com e-ihracat platformunu kurduk.”

Gençlerin dijital becerilerini geliştirecek işbirliği

Milli Eğitim Bakanlığı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Yıldız Teknopark ve Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri A.Ş arasında bir işbirliği protokolü imzalandı. Bu işbirliği kapsamında, liseli gençler, kod yazmadan robot yapımına kadar birçok konuda akademisyenlerden ve iş dünyasındaki tecrübeli isimlerden eğitim alacak.

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Rektörlük binasında geçtiğimiz günlerde gerçekleşen imza törenine, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, Uyumsoft AŞ Başkanı Mehmet Önder, Uyumsoft AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin ve ilgili kurumlardan yetkililer katıldı. Proje kapsamında, teknolojik değişimlerin hızına ayak uydurabilecek kabiliyet ve yeteneklere sahip gençlerin, daha lise çağlarında ellerinden tutularak yetiştirilmesi hedefleniyor. Seçici kurul tarafından seçilecek liseli gençler, yaklaşık 10 kişilik laboratuvar sınıflarda kod yazmadan robot yapımına kadar birçok konuda akademisyenlerden ve iş dünyasındaki tecrübeli isimlerden eğitim alacak.

Gelecekteki meslek seçimlerine katkıda bulunuyoruz

Kamu ve özel sektör kurumlarıyla işbirliği yapmanın önemine değinen Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, şunları söyledi: “Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği için her alanda işbirliğini geliştireceğiz. Bu alandaki çalışmalarımız kapsamında ilk defa lise öğrencileri için yaz okulu açtık. Gelecekteki meslek seçimlerine katkıda bulunacak olan bu yaz okulunda, liseli gençler yazılımdan elektroniğe, makineden kimyaya, enerjiden gıdaya kadar birçok sektör hakkında bilgi sahibi oluyor. Bunun dışında disiplinlerarası çalışmaya imkan sunan Sosyopark ve Sanat ve Tasarım Parkı kurduk. Sosyopark göç, mobbing gibi sosyal konulara çözüm üretirken, Sanat ve Tasarım Parkı, teknopark şirketlerinde patenti alınmış olan ürünlerin görsel tasarımlarını gerçekleştiriyor. Böylece, disiplinler arası çalışarak, hem iyi projelerin çıkışına altyapı oluşturuyoruz, hem de kaynak israfının önüne geçiyoruz.” dedi.

Çocuklarımızın zihinlerini ateşlemeyi amaçlıyoruz

Eğitime destek olabilecek tüm kurumlarla işbirliği yaptıklarını ifade eden İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, şunları kaydetti: “Yerel yönetimler, üniversiteler, meslek örgütleri gibi eğitime destek olabilecek tüm yapılarla işbirliği yapıyoruz. Hayata geçirdiğimiz işbirlikleriyle yapay zekanın, robotik kodlamanın ve bunu bütünleştiren tüm unsurların çocuklarımızın zihinlerini ateşleyip, geliştirmesini amaçlıyoruz. Çocuklarımızı, geleceğe tek boyutlu yetiştirmemeye gayret ediyoruz. Onları bilişimle yazılımla teknolojiyle yetiştirirken; sanatı kültürü de unutmuyoruz. Çocuklarımızı akıl ve ruh birlikteliğini sağlayacak şekilde geliştiriyoruz. Amacımız, bugünün ve geleceğinin becerileri ile donanmış, bu becerilerini de insanın faydasına kullanabilen, hem bilime sevdalı, hem kültüre sanata duyarlı ve meraklı, aynı zamanda ahlaklı ve nitelikli çocuklar yetiştirmek.” dedi.

Ekosistemler ne kadar güçlü olursa, o kadar güçlü olunur

Teknopark’taki kuluçka firmaları dahil bütün firmalar ile yönetim olarak iç içe olduklarını ifade eden Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner,  “Yazılım, donanım, enerji, savunma sanayi, kimya, ilaç, elektronik gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren 430 firmada 7 bin 500’ün üzerindeki Ar-Ge personeline ev sahipliği yapıyoruz. Yönetim olarak, teknoparkımızdaki firmalar Teknoloji Transfer Ofisimiz vasıtasıyla üniversite-sanayi işbirliğini gerçekleştiriyoruz. Bugünün ve geleceğin dünyasında, kuracağımız ekosistemler ne kadar nitelikli olursa, bizler de ülke olarak, şirketler olarak o kadar güçlü oluruz. Gençlerimizi, geleceğe hazırlamak için kamu ve özel sektör kurumlarıyla her alanda işbirliği yapmaya devam edeceğiz.” dedi.

Çocukların teknolojik zekalarının eğitim hayatları boyunca canlı tutulması önemli

Gençlerin, küçük yaşlardan itibaren yeteneklerinin gelişmesinin önemini anlatan Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Başkanı Mehmet Önder, şunları söyledi: “Gençlerimizin, küçük yaşlardan itibaren yeteneklerinin gelişmesi önemli. Bu nedenle onları geleceğe bugünden hazırlamayız. Öğrenciler, okullarda sınav yarışına girdiklerinde diğer alanlardaki motivasyonlarını kaybedebiliyor, teknolojik zeka başta olmak üzere birçok konuda yaklaşım ve istekleri körelebiliyor. Bu proje ile öğrencilerin teknolojik zekalarının, eğitim süreleri boyunca azalmadan canlı tutulmasını sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.

Dijital değişim ve dönüşümün hızla gerçekleşmeye devam ettiğini kaydeden Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin, “Bilişim sektörü, bu değişimin ve dönüşümün itici gücü. Ülkemizin geleceğin dünyasında yarışta olması için yetkin bireylerin yetişmesi önemli. Gelecekte yeni meslekler doğacak ve bu mesleklerin temelinde teknolojik gelişmeler de olacak. Uyumsoft olarak, bu sürece öncülük ederek destek vermekten gurur duyuyoruz.” dedi.

Gençlerin dijital becerilerinin geliştirilmesi amaçlanıyor

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Yıldız Teknopark’ında 5 Nisan 2019 tarihinde imzalanan işbirliğine göre yürütülecek programın hedefleri arasında:

·       Yeni yetişen gençlerin, teknolojik imkanlar ve değişime hızlı ayak uydurabilmelerinin sağlanması;

·       Gençlerin, kendi yeteneklerini ürün ve sistemlere dönüştürmesine destek verilmesi;

·       İleri düzeyde yüksek teknolojik zekaya sahip ve potansiyel yetenek deposu olan gençlerin yeteneklerinin körelmesinin önlenmesi;

·       Gençlerin sahip oldukları yetenekler ile değişim ve dönüşümün bulundukları alanlarda en etkili şekilde yaşanmasına destek verilmesi;

·       Dijital becerilerin geliştirilmesine yönelik içerikler üretebilecek öğrenciler yetiştirilmesi yer alıyor.

NetApp, 2018 Google Bulut Teknolojisi İş Ortakları ödüllerinde altyapı alanında yılın iş ortağı olarak gösterildi

Hibrit bulut veri otoritesi NetApp (NASDAQ: NTAP), 2018 Google Bulut Teknolojisi İş Ortağı ödülleri kapsamında altyapı alanında yılın iş ortağı olarak gösterildiğini duyurdu. NetApp, ödülünü San Fransico’da düzenlenen Google Cloud Next etkinliğinde aldı.
Ödül kapsamında doğru veri stratejisiyle müşterilerinin Google Cloud ortamında uygulamalarını hızlı ve kapsamlı bir şekilde oluşturmasına ve çalıştırmasına yardım eden NetApp’ın Google Cloud ekosistemindeki başarısı takdir edildi. NetApp ve Google Cloud tarafından birlikte geliştirilen NetApp® Cloud Volumes Service for Google Cloud Platform ürünü, müşterilere Google Cloud ortamında uygulamaların, analitiklerin ve DevOps’un çalıştırılması için güçlü, bulut tabanlı ve tamamen yönetilebilen bir dosya depolama hizmeti sunuyor. İster kurumsal uygulamaların, ister petrol ve gaz gibi sektöre özgü iş yüklerinin çalıştırılması, isterse de yüksek performans, verilerin anında erişebilir olması ve dosya tabanlı ara yüzler gerektiren medya, eğlence ve yaşam bilimleri söz konusu olsun, Cloud Volumes Service saniyeler içinde oluşturulabilen çıktılarla NFS ve SMB protokol hizmetleri sunuyor. Dünya çapında 30’un üzerinde lider kurum, iş yüklerini, diğer alternatif çözümlere kıyasla 10 kat daha hızlı ve 3 kat daha yüksek performansla Google Cloud’a taşımak için halihazırda bu çözümü kullanıyor.
Cardinal Health Bulut Hizmetleri Başkan Yardımcısı Jon Latshaw şunları söyledi: “Google Cloud ve NetApp Cloud Volumes yeniden düzenlenmesinin aylar, hatta yıllar alacağını düşündüğümüz yüksek performans gerektiren iş yüklerimizi taşımamıza yardımcı oldu.”
Konuyla ilgili görüş bildiren NetApp Bulut Veri Hizmetleri Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Anthony Lye ise şunları söyledi: “Google Cloud tarafında, altyapı alanında yılın iş ortağı olarak gösterilmek bizi onurlandırdı. Google Cloud ekibiyle yakın çalışmak bizim için harika bir deneyim oldu. NetApp’ın lider bulut veri hizmetlerinin uygulama geliştirme, analitik ve makine öğrenme alanında Google Cloud’un liderliğiyle bir arada sunulması, bulutta yeni uygulama kurulumlarıyla veri açısından zengin bir müşteri deneyimi sunarak kurumların işlerini büyütmesini hızlandırıyor.”
Google Cloud Global İş Ortağı Ekosistemi Başkan Yardımcısı Kevin Ichhpurani, “Google Cloud müşterileri adına, NetApp’ı Google Cloud 2018 Teknoloji İş Ortakları kapsamında yılın altyapı iş ortağı olarak seçtiğimiz için son derece mutluyuz. İş ortağı ekosistemimiz muazzam inovasyonlara imza atıyor ve NetApp’ın dosya hizmetleri ve çekirdek altyapı alanındaki çözümleri bunun en güzel örneğidir. Bu ödülü NetApp’a takdim etmekten gurur duyuyor, önümüzdeki dönemde de birlikte çözümler geliştirmeyi dört gözle bekliyoruz” dedi.

IOE Başkanı Erol Kiresepi:“Hükümet-işçi-işverenlerden oluşan üç taraflı yönetimi destekliyoruz”
New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuşan Uluslararası İşverenler Teşkilatı Başkanı ve aynı zamanda Santa Farma Yönetim Kurulu Başkanı Erol Kiresepi, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün, hükümet-işçi-işverenlerden oluşan üç taraflı yönetiminin hayati önemini vurguladı.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 100’üncü yılı dolayısıyla 10 Nisan’da New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde bir dizi etkinlik gerçekleşti. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda açılış konuşmasını yapan Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE) Başkanı ve aynı zamanda Santa Farma Yönetim Kurulu Başkanı Erol Kiresepi, ILO ile olan güçlü ve uzun ömürlü işbirliklerini ve hükümet-işçi-işverenlerden oluşan üç taraflı yönetimi desteklediklerini vurguladı
Kiresepi şu açıklamalarda bulundu: “IOE, ILO’nun uzun zamandır hizmet veren ortaklarından biri olarak örgütün sınırlarını zorlamasına yardım etmekten, fırsatları genişletmekten ve dünya çapında hayat kalitesini yükseltmekten gurur duymaktadır. Sayın ILO Genel Müdürü Guy Ryder geçen yıl ILO’nun 100 yıllık başarısının sırrı olarak üç taraflı yönetimini göstermiştir. Kendisine son derece katılıyorum. Sosyal tarafların ILO’nun yönetim yapısına katılması ILO’nun en büyük kazancıdır. Sosyal taraflar, ekonomilerdeki gerçek aktörlerin seslerini duyuruyor ve ILO’nun aldığı kararların meşruiyetini güçlendiriyor.”
“Destek vermeye devam edeceğiz”
Teşkilatın ILO’ya önümüzdeki 100 yılda da destek vermeye devam edeceğinin altını çizen Kiresepi, “IOE, ILO’nun işçi hakları, sosyal koruma ve sosyal diyalog konularında bir uzman olarak BM’deki öncü rolünü güçlendirmesine katkıda bulunmaya devam edecektir. IOE, sürdürülebilir sosyal gelişim ve ekonomik gelişim alanlarında çözümler bulmada öncülük eden güçlü bir ILO’nun varlığına katkıda bulunmak, önümüzdeki 100 yıl boyunca da ILO’nun bir parçası olmak ve hükümet ile işçilerden oluşan ortaklarıyla herkes için refah ve itibarı savunmak üzere iş birliği yapmak istemektedir” dedi.
Uluslararası İşverenler Teşkilatı hakkında
IOE, 50 milyondan fazla işletmeyi temsil eden 150’den fazla ülkenin işletme ve işveren örgütü üyesiyle dünyadaki en büyük özel sektör ağıdır. IOE, ILO ve BM, G20 ve diğer yükselen uluslararası platformlarda neredeyse yüz yıldır sürmekte olan sosyal politika ve istihdam politikası hakkındaki tartışmalarda iş dünyasının temsilcisidir. Uluslararası düzeyde işletmelerin güçlü ve dengeli sesi olarak benzersiz uzmanlığı, savunuculuğu ve nüfuzu ile tanınmaktadır.

Kuru meyve sektörü yol haritasını belirledi

Türk kuru meyve sektörü, Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu geleneksel ihraç ürünleri çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir ve kuru kayısı ihracatında yaşanan sorunların aşılması ve son yıllarda 1,4 milyar dolar seviyelerini aşamayan ihracatın sürdürülebilir bir şekilde arttırılması için “V. Kuru Meyve Çalıştayı”nda bir araya geldi. Kuru meyve sektörü 2023 ihracat hedefleri için stratejilerini belirledi.

Sektörün Tüm Paydaşları Bir Araya Geldi

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından Çeşme Boyalık Beach Oteli’nde düzenlenen Çalıştay’a kuru meyve ihracatçılarının yanı sıra Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatından yetkililer, Üniversite, Araştırma Enstitüleri, Ticaret Borsaları ve Ziraat Odaları temsilcileri katıldı. Sektörün tüm paydaşları sorunların çözümü için 2 gün boyunca mesai yaptı.

Celep: “Potansiyelimizi Harekete Geçirmeliyiz.”

Tarım Yazarı – Gazeteci İsmail Uğural’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumlarda Çekirdeksiz Kuru Üzüm, Kuru Kayısı, Kurum İncir ve diğer kuru ürünler ayrı ayrı ele alındı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, sektörel ihracatın son 5 yıldır 1.3-1.4 milyardolar düzeylerinde tıkandığını, ihracat miktarının ise 500 bin ton seviyelerinde seyrettiğini ifade etti.

Türkiye’nin ihracat potansiyelinin bu rakamların çok üzerinde olduğunun altını çizen Celep, “mevcut potansiyelimizi ihracatımıza en etkili şekilde yansıtabilmek için üretici, tüccar, ihracatçı ve kamu temsilcilerinden oluşan sektör paydaşları olarak burada olduğu gibi her daim bir arada olmalı, kısa-orta-uzun vadeli stratejilerimizi hep birlikte belirlemeli ve gerektiğinde gözden geçirmeliyiz. Çalıştayımızda, sektörel gündem ve sorunlarımızı hep birlikte tekrar değerlendirip, Kıymetli Bakanlıklarımızdan da katkılarını ve çözüm yollarını bekleyeceğiz.” şeklinde konuştu. Diğer taraftan, UR-GE ve Turquality projeleriyle çok kıymetli prestij ürünlerimizin yurtdışında tanıtım faaliyetlerine devam edileceği bilgisini verdi.

Ortak Eylem Komisyonu Çalışmalarına Başlayacak

Konuşmasında geçtiğimiz aylarda kurulmasına karar verilen “Ortak Eylem Komisyonu” hakkında bilgi veren Celep, “Şubat ayında, Ankara’da Ticaret Bakanlığımız ile Tarım ve Orman Bakanlığımızı ziyaret etmiştik, ilgili iki Bakanlığımız, TİM ve Birliğimizin ortaklığı ile sorunlarımıza hızlı, yerinde ve zamanında çözüm bulmak amacıyla “Ortak Eylem Komisyonu” kurulmasına karar vermiştik. Komisyonumuz önümüzdeki dönemde faal olarak çalışmalarına başlayacak.” şeklinde konuştu.

İhracattan Geri Gelen Mallar için Düzenleme Talebi

İhracattan geri gelen mallar konusunda sektörün taleplerini dile getiren Celep, bu konudaki önerilerinin Avrupa Birliği’nin ilgili mevzuatı da gözden geçirilerek, sorunun vaka bazında ele alınması yerine, kalıcı bir çözüme kavuşturulmasına ilişkin tüm kesimlerin mağduriyetini önleyecek şekilde mevzuat değişiklikleri ile somut adımların atılması ve konunun hızlıca karara bağlanması olduğunu dile getirdi.

Üzüm, İncir, Kayısı ve Organik Ürünler Komisyonları Çalışmalarına Devam Edilecek

Organik Ürünler Çalışma Komitesi Başkanı ve EKMMİB YK Başkan Yardımcı Mehmet Ali Işık, yeni dönemde komisyon çalışmalarının meyvelerini almaya başladıklarını, tüm sektör paydaşlarına ulaşarak hep birlikte sorunların çözüme kavuşturulacağını, tüm dünyada her geçen gün artan tüketici bilinciyle sağlıklı gıdalara ve organik ürünlere talebin arttığını, bu çerçevede kuru meyvelerin ön plana çıktığını dile getirdi.

Akademisyenlerden Bilgilendirme Sunumları

V. Kuru Meyve Çalıştayı’nda ürün oturumlarının yanı sıra akademisyenler farklı konularda sunumlar gerçekleştirdi. Prof. Dr. Emre Kumral ve Dr. Öğr. Üyesi Ezgi Bellikci Koyu tarafından “Sağlıklı Beslenmede Kuru Meyvelerin Önemi” konusunda bilimsel bilgileri dinleyicilere aktardı. Konuk Konuşmacı Ahmet Şerif İzgören ise katılımcılara takım çalışması konusunda bilgi verdi.

Kuru Meyve Sektörünün Duayenlerine ve Akademisyenlerine Vefa

V. Kuru Meyve Çalıştayı’nda kuru meyve sektörüne bir ömür hizmet veren sektör duayenleri Efrahim Kohen, Haim Gabay ve Sezmen Alper ile sektöre gönüllü danışmanlık hizmeti vermekte olan akademisyenler Prof.Dr. Ahmet Altındişli ve Prof.Dr. Fatih Şen’e teşekkür plaketleri verildi.

TÜSİAD: Seçim gündeminin ardından reform gündemimize hızla dönmeliyiz
İstanbul’da uzayan seçim sürecinin bitmesinden memnuniyet duyuyor, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ediyoruz. 31 Mart seçimlerinde seçilen tüm belediye başkanlarımıza başarılar diliyoruz.
Seçim sürecinin ardından artık reform gündemimize hızla dönme fırsatımız var. Son dönemde bazı olumlu veriler gözlenmekle beraber talep koşulları halen zayıf seyrediyor. İşsizlikteki artış endişe vericidir. Yüksek enflasyon ve yüksek dış borç ekonomide kırılganlıkların devam ettiğini gösteriyor.
Bu çerçevede, ekonomimizdeki sorunların gerçekçi bir anlayışla tespiti ve bunlara yönelik kalıcı çözümler aciliyetini korumaktadır. Açıklanan tüm plan ve programların bütünlük içerisinde ayrıntılarıyla ve öncelikleriyle kamuoyuyla paylaşılarak zaman kaybetmeksizin uygulamaya geçirilmesi çok faydalı olacaktır.
Eşzamanlı olarak başta hukuk devleti ve özgürlükler olmak üzere, dijital dönüşümden eğitime çok önemli yapısal reform önceliklerimiz bulunuyor.
Uluslararası ilişkilerimizde de ekonomik dengelerimizi sarsabilecek tehditlere karşı gereken tedbirlerin alınmasını ve sorunların diplomasi yoluyla aşılmasını temenni ediyoruz. Ayrıca Avrupa Birliği üyelik sürecimiz çerçevesinde mevcut gümrük birliğinin güncellenmesi de ülkemizin küresel rekabet gücü açısından çok etkili olacaktır.

Candan Çilingiroğlu TAİDER Yönetim Kurulu Başkanı seçildi
Aile İşletmeleri Derneği’nin 7. Genel Kurul toplantısı 14 Nisan 2019 tarihinde İstanbul’da gerçekleşti. TAİDER 2019-2021 dönemi Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinin seçildiği toplantıda TAİDER’in yeni Yönetim Kurulu Başkanı Candan Çilingiroğlu oldu.
Türkiye’deki aile işletmelerinin nesiller boyu gelişmesine ve ülke ekonomisinin daha sağlıklı, istikrarlı büyümesine destek olmak amacıyla kurulan TAİDER’in dördüncü başkanı seçilen Çilingiroğlu, böylece bu görevi yürütecek üçüncü kadın başkan oldu.
İstanbul’da yapılan genel kurul toplantısının açılış konuşmasını TAİDER 2017-2019 dönemi Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Öğücü yaptı. TAİDER’in aile şirketlerinin sürdürülebilir büyümesi ve devamlılığı konusunda dünyanın en başarılı ülkesi olma vizyonunda yedinci yılı geride bıraktığının altını çizen Aydın Öğücü, “Genç ve dinamik bir dernek olarak yedi yılda sayısı 200’e ulaşan etkinlikle beş bin kişiye doğrudan dokunduk. Bu etkinliklerde üyelerimiz ve tüm paydaşlarımızla aile şirketlerinin ülke ekonomimize sunduğu katkılara dair farkındalığı artırmaya çalıştık” dedi. Aile işletmelerinin buluşma noktası TAİDER Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi, aile şirketlerinde sürdürülebilirlik performansını artırmaya yönelik Kuzey Yıldızı projesi, aile şirketlerinin kurumsallaşmasına yönelik eğitim platformu TAİDER Akademi’nin çalışmalarına dair bilgiler veren Aydın Öğücü, “TAİDER’liler olarak ülkemizin büyümesi ve kalkınması adına üzerimize düşenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz” diye konuştu.
TAİDER Genel Kurul gündemi kapsamında yapılan 2019-2021 dönemi yönetim kurulu ve denetim kurulu seçiminin ardından Çilingiroğlu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve 3. nesil aile üyesi Candan Çilingiroğlu, TAİDER Aile İşletmeleri Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. TAİDER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini Aydın Öğücü’den devralan Candan Çilingiroğlu, konuşmasında şunları söyledi: “TAİDER’in en yüksek katılımlı genel kurulu oldu. Yedi yıl önce başlayan bu heyecan hiç azalmadı, her geçen yıl birbirimize daha çok bağlandık. Bu görevi bizlere layık gören tüm üyelerimize teşekkür ediyorum. Bizim için çok büyük bir onur. Bir dernek olarak müthiş bir ivmeyle büyüyoruz. Üyelerimizin, komitelerimizin, temsilcilerimizin ve profesyonel kadromuzun desteğiyle aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini yükseltme misyonumuza kararlılıkla devam edeceğiz.” 
Yapılan seçimle derneğin yeni yönetim kurulunun asil ve yedek üyeleri de belirlendi:

2019-2021 Dönemi TAİDER Aile İşletmeleri Derneği
Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Üyeleri
Yönetim Kurulu Asil Üyeleri Yönetim Kurulu Yedek Üyeleri
1.    Candan Çilingiroğlu 1.    Aslı Ece Kuseyri
2.    Aydın Buğra İlter 2.    Civan Sözkesen
3.    Berkan Baykam 3.    Duygu Tecim
4.    Berna Kırcı Aşıroğlu 4.    Fatma Seniye Olten
5.    İdil Yiğitbaşı 5.    Recep Turan Sürücü
6.    Serra Koyuncu 6.    Serhat Büyükhelvacıgil
7.    Tekin Urhan 7.    Yiğit Tatış
Denetim Kurulu Asil Üyeleri Denetim Kurulu Yedek Üyeleri
1.    Levent Sarıgözoğlu 1.    Elif Çoban
2.    Aysu Benlioğlu 2.    Murat Kolbaşı
3.    Meral Ekmekçioğlu 3.    Nilgün Katipoğlu

Modanın mühendislerine burs müjdesi

Türkiye’nin ihracat ve istihdamda lider sektörlerinden tekstil ve hazırgiyim sektörlerinin daha başarılı gençlerin tekstil mühendisliklerini tercih etmesi için yürüttükleri “Modanın Mühendisleri Projesi”nde tekstil mühendisliğini tercih edecek başarılı gençlere burs verme talebine Ticaret Bakanlığı yeşil ışık yaktı.

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin 2018 yılı olağan mali genel kurul toplantısında konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Tekstil mühendislerine vereceğimiz burslar Ticaret Bakanlığı tarafından onayladı. Tekstil mühendisliğinin algısını yükseltmemizin yolu açıldı” diye konuştu.

Tekstil ve hazırgiyim sektörlerinin 2018 yılında gerçekleştirdiği 26 milyar dolarlık ihracat rakamıyla ikinci sektör konumunda olduğu bilgisini veren Eskinazi, “Türkiye’de katma değer oluşturan en önemli sektörlerden biri olan tekstil sektörü, 2018 yılını Avrupa Birliğinin Çin’den sonra en büyük 2., dünyanın ise 6. en büyük tedarikçisi olarak tamamladı. Ticaret Bakanlığı’nın burs başvurumuzu onaylaması sonrasında önümüzdeki senelerde daha başarılı öğrenciler alabilmek için yol haritası çizebileceğiz” diye konuştu.

Teknik Tekstil URGE Projesi geliyor

Genel kurulda Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin 2018 yılında gerçekleştirdiği faaliyetleri özetleyen Eskinazi, 2019 yılında yapmayı planladıkları projeleri de anlattı.

Tekstil sektöründe katma değerli ihracat alanı olan Teknik tekstil ile ilgili bir URGE Projesi başlatmayı planladıklarını dile getiren Eskinazi, URGE Projelerine şu ana kadar 10 firmanın başvuruda bulunduğunu söyledi. Eskinazi, “URGE Projesine başvuru için 10 firma yeterli olmakla birlikte bu sayıyı daha yukarı taşımak istiyoruz. Bu hafta sonuna kadar gelecek başvuruları da aldıktan sonra Ticaret Bakanlığı’na başvurumuzu yapacağız” diyerek sözlerini noktaladı.

Çeşme esintisi, Çeşme Bazlama Kahvaltı’yla Nişantaşı’nda
Bir anne kız hikayesiyle yola çıkan ve bugün 100’ü aşkın çalışanıyla biri Çeşme’de üçü Nişantaşı’nda olmak üzere toplam dört noktada hizmet veren Çeşme Bazlama Kahvaltı, Ege kıyılarının taze, leziz ve sağlıklı kahvaltılarını yılın her günü misafirleriyle buluşturuyor. İstanbul’un en hareketli noktası Nişantaşı’nda 09.00 – 17.00 saatleri arasında hizmet veren, Çeşme esintileriyle dekore edilmiş üç şubesinin yanı sıra, hikayenin çıkış noktası olan İzmir Çeşme’deki Taş Ev’de de yaz ayları boyunca mutluluk saçan kahvaltı sofraları kurulmaya devam ediyor.
Her sabah kapılarını “doymadan kalkmak yasak” sloganıyla açan, hem karınlara hem gönüllere hitap eden zengin sunumuyla dikkat çeken Çeşme Bazlama Kahvaltı’nın sırrı, Nurten Anne’nin tariflerinde saklı. Markaya adını veren ve aile yadigarı özel tarifle hazırlanan bazlamaların yanı sıra üç farklı çeşitte gözleme ve leziz pişiler Çeşme Bazlama Kahvaltı’nın olmazsa olmazları arasında yer alıyor.
Aylık ortalama 15.000’den fazla misafir ağırlayan Çeşme Bazlama Kahvaltı’nın sofralarında tam 37 ayrı reçel, 12 çeşitle süslü söğüş tabağı, 3 çeşit sıcak ikram ve yine Nurten Anne’nin gizli tarifiyle hazırlanan menemen yer alıyor. Tüm sunumlar, markaya özel üretilen çömleklerde gerçekleştiriliyor ve markaya özel harmanlı sınırsız çayla beraber servis ediliyor.
Çeşme Bazlama Kahvaltı markasının sahibi ve yöneticisi Sinem Tuncer ve annesi Nurten Tuncer’in seyahat tutkusu sayesinde, şubeleri dünyanın dört bir yanından toplanmış dekoratif objeler süslüyor. Ayrıca Nurten Anne, özel ilgi alanı olan iç dekorasyon konusundaki becerisini konuşturarak Çeşme Bazlama Kahvaltı şubelerinin iç mekan tasarımlarına büyük katkıda bulundu.
100’ün üzerinde çalışanı bulunan Çeşme Bazlama Kahvaltı markasının sofralarını süsleyen ürünlerin üretim ve tedarik aşamalarında da tüm süreçler titizlikle yürütülüyor. Sinem Tuncer’in babası Yaşar Ahmet Tuncer’in yönetimindeki üretim ve tedarik zinciri, beraberinde pek çok başarı hikayesi de doğurdu. Domates, domates kurusu, biber, salatalık ve acur gibi tazeliği önemli pek çok ürünün tedarikçileri de Çeşme Bazlama Kahvaltı markasıyla doğru orantılı olarak büyüdü ve hem üretim hacimlerini hem de üretim alanlarına yaptıkları yatırımları kısa sürede 2-3 katına çıkarttı.
Sunum ve misafirperverlikleriyle bereketlerini kendileri yaratan Çeşme Bazlama Kahvaltı ailesi, özellikle mutfak alanındaki personelini ev kadınları arasından seçmeyi tercih ediyor. Böylelikle Çeşme Bazlama Kahvaltı ailesinin her üyesi, misafirlere sunulan her tabağı kendi sofrasına koyarmışçasına özenle hazırlıyor, kendi yemeyeceği hiçbir şeyi, misafirine ikram etmiyor.

Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği (BASUSAD) “Düşük Karbon Kahramanı” Ödülü Aldı
BASUSAD üyeleri bugüne kadar yaklaşık 2 milyon hektar alanın basınçlı sulama yatırımlarını gerçekleştirdi.
Yeşil iş modeli eşliğinde 2018’de 3.5 milyar kw saat elektrik tasarruf sağlandı.
Basınçlı sulama ile yüzde 40-70 oranları arasında su ve enerji tasarrufu elde ediliyor.
2023 hedefi ülkemizdeki basınçlı sulama yapılan alanları yüzde 30’dan yüzde 60’lara çıkarmak ve buna parallel karbon salınımını 2.5 milyon ton azaltarak, 7 milyar kw saat enerji tasarrufu sağlamak.Karbon salımında sağlanacak bu azalma 110 milyon ağaca eş değer ve ülke ekonomisine sağladığı ilave katma değer 4 milyar USD.
Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) “Düşük Karbon Kahramanları Ödülleri” bu yılki sahiplerini buldu. Sürdürülebilir iş modellerini desteklemek ve karbon salımını azaltacak politikaların uygulanmasını teşvik etmek amacıyla verilen ödül içinbu yıl 90 proje yarıştı.
BASUSAD ve Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Toprak Reformu Genel Müdürlüğü Arazi Islahı ve Sulama Sistemi Daire Başkanı Bekir Sıtkı ÖZBEK işbirliği ile hazırlanan ‘’Basınçlı Sulama İle Su Ve Enerji Tasarrufu’’ projesi “Düşük Karbon Kahramanı” ödülü aldı. BASUSAD Y.K. Bşk. Arkın Demir “rekabetin hızla büyüdüğü bir ortamda düşük karbon ekonomisine geçmenin ve karbonu azaltarak yeşil karbon yolunda ilerlemenin avantajlarını bugünden fark etmek, yeşil iş modeli uygulamaları ile büyümek önemli. Düşük Karbon ödülünü kazanmak özel bir anlam taşıyor. Faaliyet gösterdiğimiz, üretim yaptığımız toprakları sahiplenmek ve korumak, hem ülkemizin hemde derneğimizin öncelikli sorumlulukları arasında yer alıyor” dedi.Yeşil İş Modeli Yönetimi İle Sağlanan Tasarruf Ve Verimlilik
BASUSAD üyeleri bugüne kadar yaklaşık 2 milyon hektar alanın basınçlı sulama yatırımlarını gerçekleştirdi. Bu sayede 2018’de 3.5 milyar kw saat elektrik tasarruf sağlandığı hesaplandı. Bu uygulamalar parelelinde her yıl yüzde 10 civarında milyonlarca litre su tasarrufu sağlandı. Bilindiği gibi ülkemizde kullanılan suyun yüzde 74’ü tarım alanında kullanılıyor ve bu miktar 40 milyar metreküpe ulaşıyor. Her 1 metreküp su için 1 kw saat enerji ihtiyacı olduğu düşünülünce, basınçlı sulama ile salma sulamaya göre elde edilen yüzde 40-70’lik su ve enerji tasarrufu çok önemli bir çevresel etkiye sahip.
Yeşil İş Modeli Ve Çevre Dostu Üretim Teknolojilerine Yatırıma Devam
BASUSAD in iklim değişikliği ile mücadeleye destek veren öncü kuruluşlar arasında yer aldığını belirten Arkın Demir, “Sivil Toplum Kuruluşu olarak Türkiye nin sulama ihtiyacını çevreye ve topluma sorumlu bir şekilde karşılamak üzere çalışıyoruz. Tüm dünyada kullanılan verimliliği arttırmak için sulama teknikleri ve ekipmanları sunuyoruz” dedi. Bu doğrultuda müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayacak yüksek performanslı, inovatif ürünler geliştirmeye odaklandıklarını hatırlatan Arkın şöyle devam etti: “Daha temiz bir dünya için yaptığımız çalışmalar kapsamında sektöre öncülük ederek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemlerde de yeni teknolojilere yatırım gerçekleştirerek, karbon emisyonunu en aza indirgemeye yönelik projelerimize devam edeceğiz. 2023 hedefimiz Arazi Islahı ve Sulama Sistemi Daire Başkanlığı ile beraber ülkemizdeki basınçlı sulama yapılan alanları yüzde 30’dan yüzde 60’lara çıkarmak. Bu sayede karbon salınımını (CO2) 2.5 milyon ton azaltmak ve 7 milyar kw saat enerji tasarrufu sağlamak. Karbon salımında sağlayacağımız azalma 110 milyon ağaca eş değer ve ülke ekonomisine ilave 4 milyar USD’ lik katma değer sağlamamız anlamına geliyor.”

Egeli ihracatçılar Çin pazarına odaklandı

Türkiye’nin en fazla dış ticaret açığı verdiği iki ülkeden biri olan Çin’e daha fazla ihracat yaparak dış ticaret açığını azaltmak isteyen Ege İhracatçı Birlikleri, “Çin Yılı” ilan ettiği 2019 yılında Çin’e yönelik etkinliklerini kesintisiz sürdürüyor.

Türkiye’nin ihracatı açısından büyük potansiyel taşıyan Çin pazarı ve sunduğu fırsatlar ile ilgili ihracatçıları bilgilendirmek amacıyla 27 Şubat 2019 tarihinde “Hedef Pazar: Çin” seminerlerine start veren Ege İhracatçı Birlikleri, “Hedef Pazar: Çin” seminerlerinin ikincisini ise; 16 Nisan 2019 Salı günü gerçekleştirecek.

EİB’de Çin Timi kuruldu

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde ‘Çin Timi’ kurduklarını belirten Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, 2019 yılı boyunca Çin pazarını tanıtmak amacıyla bu ekibin etkinliklerde kuluçka görevi yapacağını kaydetti.

EİB’den Çin’e ihracatta hedef 1 milyar dolar

Türkiye’nin Çin’e yaptığı 3 milyar dolar ihracata karşılık 21 milyar dolar ithalatı olduğu bilgisini veren Eskinazi, “Çin pazarında istediğimiz noktada değiliz. Yıllık 18 milyar dolar dış ticaret açığı veriyoruz. Şu anda Çin tarafı dünyadan ithalatını arttırma konusunda çok istekli. 2018 yılında ilk defa dünyanın en büyük ithalat fuarını düzenlediler ve bunu artık her sene düzenleyecekler. EİB’den Çin’e yıllık 300 milyon dolar seviyesinde olan ihracatımızı 1 milyar dolara çıkarmayı amaçlıyoruz. Doğaltaş, zeytinyağı, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, hububat, bakliyat, yaş meyve sebze, meyve sebze mamulleri, tütün sektörlerimizin Çin’e ihracatını arttırma potansiyeli yüksek” şeklinde konuştu.

Dünya’nın en büyük bankasının Genel Müdür Yardımcısı katılıyor

Ege İhracatçı Birlikleri Çin Timi tarafından organize edilen “Hedef Pazar: Çin” seminerler serisinin ikincisinde, “Türkiye – Çin Halk Cumhuriyeti Ticari İlişkilerine Genel Bakış, Çin Halk Cumhuriyeti ile Ticarette Finansman, İletişim Sanatı : Çin’e Açılan Kapı “Çin İş Kültürü ve Herkesin Türkiye’yi Sevmesi İçin Bir Nedeni Vardır başlıklı sunumların olduğu iki oturum olacağı bilgisini veren Eskinazi, “Dünya’nın en büyük bankası konumundaki ICBC Bankası Uluslararası İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Halit Döver, Ticaret Bakanlığı Asya-Pasifik Daire Başkanı Hakan Akgün, Geçmiş dönem T.C. Pekin Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri M. İlker Özdem, Çin’de faaliyet gösteren Türk ürünleri satış merkezi “Bazaar Park” ın kurucusu LUO Ke, TÜSİAD Çin Network Üyesi ve Mazars Denge Çin Masası Koordinatörü Halil İbrahim Topal Çin pazarı ile ilgili çok değerli bilgiler paylaşacaklar. Çin’e ihracat yapmak isteyen ya da arttırmak isteyen tüm ihracatçılarımızı Hedef Pazar: Çin seminerimize bekliyoruz” diye konuştu.

Ege İhracatçı Birlikleri, Çin’in başkenti Pekin’de Nisan sonu yapılacak “Pekin Expo” ve Şangay kentinde Kasım ayında düzenlenecek “Çin İthalat Fuarı”na etkin bir şekilde katılmak için hazırlıklarını sürdürüyor.

TAİDER Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Ödüllerine Son Başvuru Tarihi 28 Nisan
Türkiye ekonomisine yön veren aile şirketlerine özgü, Dünya’da ilk ve tek sürdürülebilirlik projesi olan TAİDER Kuzey Yıldızı Ödülleri’nin son başvuru tarihi 28 Nisan 2019 tarihine kadar uzatıldı. Aile şirketlerinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefleyen ödül sürecine üretim faaliyeti gösteren tüm aile işletmeleri katılabiliyor.
TAİDER Aile İşletmeleri Derneği tarafından 2017 yılında aile şirketlerinin sürdürülebilir iş modelleri geliştirmelerine katkı sağlamak, iyi örnekleri paylaşarak öğrenmeyi hızlandırmak, gelişimin tüm kurumlara yayılımını sağlama yönünde itici güç oluşturmak amacıyla hayata geçirilen Kuzey Yıldızı Projesi kapsamında verilecek olan Kuzey Yıldızı Sürdürülebilirlik Ödülleri’ne son başvuru tarihi 28 Nisan’a uzatıldı.
Sürdürülebilirlik yaklaşımını benimseyerek bu alanda çalışmalar yapan ve ülke ekonomisine değer katarak fark yaratan aile işletmelerine yönelik tasarlanan Kuzey Yıldızı Sürdürülebilirlik Ödülleri, 1-2 Kasım 2019 tarihinde düzenlenecek TAİDER 7. Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi’ndeki törenle sahiplerini bulacak. Sürece başvuran kuruluşlar, şirketleri özelinde hazırlanacak olan değerlendirme raporu sayesinde gelişmiş ve geliştirilecek alanlarını tespit etme imkânı elde edecekler. Firmalar, süreçte görevlendirecekleri değerlendiricileri ile hem kurum içinde hem de diğer sektörlerde bu özel eğitim programına katılacaklar.
Başvuru yapan firmalara kurum içi eğitim 10 Mayıs 2019’da, değerlendirici eğitimleri ise 30-31 Mayıs 2019 tarihinde düzenlenecek. Başvuru dosyalarının son teslim tarihi olan 19 Haziran 2019 gününden sonra ise iki ay süren değerlendirme ve saha ziyaretleri süreci başlayacak. Başvuruların değerlendirmesini en son yapacak olan jüri, 31 Ekim 2019 tarihinde sonucu belirleyecek.
Ödül sürecine kimler başvurabiliyor?
Kuzey Yıldızı Sürdürülebilirlik Ödülleri sürecine TAİDER’e üye olan veya olmayan, üretim faaliyeti gösteren aile şirketleri başvurabiliyor. Değerlendirmeler; 250’den fazla çalışana ve 250 milyon TL’den fazla ciroya sahip olan işletmelere yönelik “Büyük Ölçekli İşletmeler” ve çalışan sayısı 250’den ve cirosu 250 milyon TL’den az işletmelere yönelik “Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler” olmak üzere iki kategoride gerçekleştiriliyor. Sürece katılan şirketler; çalışanlar, çevre, toplum, gelecek nesiller, yönetişim ve finansal boyutlarında değerlendirmeye tabi tutuluyor.
TAİDER Kuzey Yıldızı Projesi, aile şirketlerine sürdürülebilirlik yolculuğunda rehberlik ediyor!
TAİDER’in Kuzey Yıldızı Projesi, sürdürülebilirlik için dört bileşeni barındırıyor: Kuzey Yıldızı Etki Değerlendirme Testi, Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Ödülleri, Değerlendiriciler ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grupları. Kuzey Yıldızı Ödülleri ise projenin dört bileşeninden sadece bir tanesini oluşturuyor.
Aile işletmeleri başta olmak üzere tüm şirketlere kendilerini ölçümleyebilme imkânı veren “Kuzey Yıldızı Etki Değerlendirme Testi” çalışanlar, toplum, çevre, gelecek nesiller ve finansal alanda yaratılan etkiyi puanlıyor ve geri besleme raporu sunuyor. Proje kapsamında eğitilen “Değerlendiriciler” hem kuramsal hem de uygulama bilgisi ile öğrenme ve öğrendiklerini kendi şirketlerinde de uygulama olanağı buluyor. Etki değerlendirme testini yüzde 100 tamamlayan aile şirketleri için takım çalışması ve birbirlerinden öğrenerek gelişme fırsatı sunan “Sürdürülebilirlik Çalışma Grupları” oluşturuldu.