Ekonomi haberleri (16.08.2018)

Dünyaya referans olacak “DASK Afet Yönetim Sistemi” devrede

Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük ve en yıkıcı deprem olan 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 19’uncu yılında Türkiye genelinde sigortalılık oranı yüzde 50 seviyesinde. Deprem bilinci konusunda ülke olarak son derece önemli bir mesafe kat edildiğinin altını çizen DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, geliştirdikleri yeni DASK Afet Yönetim Sistemi projesinin, afet yönetiminde dünyaya referans olabilecek yatırım ve işbirlikleriyle yürüdüğünü söyledi.

Türkiye’yi derinden sarsan, büyük can ve mal kayıplarına mal olan 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 19’uncu yılında, Türkiye’de Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) bulunan konut sayısının 8,6 milyona ulaştığını belirten (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, DASK’ın kuruluşundan bu yana yapılan hasar ödeme miktarını 186 milyon TL olarak açıkladı.
Günde 58 kuruşa depreme karşı sigortalanmak mümkün
1999 yılında kısa aralıklarla gerçekleşen Marmara ve Düzce depremlerinin Türkiye’nin deprem bilincinin artmasında önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Kayacı; “Depreme karşı alınabilecek en etkili fiziksel tedbirlerin başında depreme dayanıklı binalar inşa etmek ve bütün binaları depreme dayanıklı hale getirmek geliyor. Finansal önlemlerin en önemlilerinden biri ise Zorunlu Deprem Sigortası’dır. Günde sadece 58 kuruş ayırarak konutları depreme karşı sigortalamak mümkün. Depremin etkileri ve olası hasarlar göz önünde bulundurulduğunda, günde 58 kuruşa böyle bir teminata sahip olmak, depreme karşı yürüttüğümüz mücadelede son derece önemli” dedi.
Sigortalılık oranında Marmara Bölgesi ilk, Güneydoğu Anadolu son sırada
DASK’ın verilerine göre sigortalılık oranları incelendiğinde, Marmara Bölgesi açık ara ilk sırada yer alırken; Marmara’yı Ege, İç Anadolu, Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi takip ediyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise sigortalılık oranında son sırada bulunuyor.
Türkiye model ülke!
Poliçe adedi, sigortalılık oranı, havuzun büyüklüğü ve teknolojik altyapı gibi özellikleriyle doğal afet havuzları açısından diğer ülkeler nezdinde Türkiye bir model olarak kabul ediliyor. Son yıllarda başta Pakistan, İran, Güney Kore, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan, Moğolistan ve Romanya gibi ülkeler olmak üzere birçok ülke DASK’ın Türkiye’deki çalışmalarını model alıyor. DASK yetkilileri İngiltere, Japonya, Yunanistan, İtalya, Filipinler, Çin, Meksika, Makedonya, Ürdün, Fas, Arnavutluk, Endonezya, Romanya, Kuveyt, Azerbaycan ve Kırgızistan gibi ülkelerden gelen kurumlara DASK’ı ve Zorunlu Deprem Sigortası’nı anlatıyor.
“Yatırımlara devam ediyoruz”
Poliçe sayısının artırılmasına yönelik bilinçlendirme projelerinin ve çalışmaların yanı sıra afet dönemindeki hasar sürecini sorunsuz bir şekilde yürütebilmek için operasyonel kapasiteleri artırmaya da en az büyüme kadar önem verdiklerini söyleyen DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, şöyle konuştu: “Gelişmiş teknolojileri kullanarak tüm depremlerde kullanılabilecek bir altyapı oluşturmak için çalışıyoruz. Afet derecesinde sayılabilecek olası büyük depremler için gerçekleştirdiğimiz yeni DASK Afet Yönetim Sistemi projemiz, konusunda dünyaya referans olabilecek yatırım ve işbirlikleriyle yürütülüyor. Hedefimiz, vatandaşlarımızın yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmelerini sağlamak. Afet Yönetim Sistemi projemizin içinde yeni metodolojiler ve uygulamalar var. Bu proje kapsamında, hasar tespitinin mobil cihazlarla yapılması konusunda çalışmalar tamamlandı. Mobil Hasar Tespit uygulamasıyla hasar tespitlerini artık çok daha hızlı ve hatasız bir şekilde gerçekleştirebileceğiz. İkinci olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yapılan bir protokolle, zorunlu deprem sigortasının sağladığı mesken güvencesiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bilgi, birikim ve teknik kapasitelerini AFAD AYDES altyapısı üzerinde birleştirmeyi planlıyoruz. Bununla birlikte afet çağrı merkezini de afet yönetim sistemine uygun bir yapılandırmaya götürüyoruz. Hâlihazırda Zorunlu Deprem Sigortası ile ilgili tüm soruların sorulabildiği, hasar ihbarlarının yapıldığı ve bu anlamda tüm bilgilerin alındığı ALO DASK 125 hattımız hizmette. Şu an üzerinde çalıştığımız konu, mevcut sistemimizi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin afet derecesinde sayılacak olası büyük İstanbul depremi modeline göre geliştirmek.
Mevcut portföyümüz ve yeni eklenecek sigortalılarımızı dikkate alarak İstanbul’da olması muhtemel büyük deprem sonrasında başta İstanbul, çevre iller ve hatta tüm Türkiye’den gelecek soruları ve talepleri karşılayacak bir afet çağrı merkezi modeli oluşturduk. Söz konusu model, afet anında 500 kişi kapasitesine hemen çıkabilecek ve İstanbul dışında Ankara, Adıyaman ve Giresun, afet anından hemen sonra ise gerekli durumlarda Konya devreye girecek. Bunun yanı sıra bu projeyle birlikte herhangi bir müşteri temsilcisine bağlanmadan IVR sistemi sayesinde vatandaşlık ya da dosya numarasıyla ihbar yapılabilecek ve hasar dosyası takip edilebilecek. Tüm bu yatırımlarımızla ülke genelinde oluşturulan hasar tespit kaynağıyla deprem sonrasındaki mağduriyetleri hızlı bir şekilde giderebilecek ve ülke genelinde kaynak tasarrufu sağlayabileceğiz.”

Santa Farma Stevie Uluslararası İş Ödülleri’nde Altın Ödül’ün sahibi oldu
3D Dinamik Dinleme Deneyimi ile şizofreni hastalığına yönelik farkındalığı artıran Santa Farma, uluslararası iş dünyasının prestijli ödüllerinden Stevie’de Yılın En İyi Ürünü ya da Hizmeti” kategorisinde Altın Ödül’ün sahibi oldu.
Türkiye’nin en köklü ve güçlü yerli ilaç firmaları arasında yer alan Santa Farma, dünyanın önde gelen iş ödülü organizasyonlarından Stevie International Awards’da “Yılın En İyi Ürünü ya da Hizmeti” kategorisinde Altın Ödül kazandı. 74 ülkeden 3 bin 900’den fazla kurumun ve kişinin başvurduğu organizasyon profesyonellerin ve kurumların sosyal etkilerini ve katkılarını değerlendirmeye alıyor.
Türkiye’de şizofreni hastalarının iç dünyalarının daha kolay anlaşılmasını ve bu yönüyle toplumsal empatiyi güçlendirmeyi amaçlayan Santa Farma, Dünya Şizofreni Günü’ne yönelik olarak geliştirdiği “3D Dinamik Dinleme Deneyimi – Şizofreniyi Anlamak” başlıklı sosyal sorumluluk projesiyle Yılın En İyi Yeni Ürünü ya da Hizmeti kategorisinde Altın Stevie’nin sahibi oldu. 3D Dinamik Dinleme Deneyimi, bir video aracılığıyla şizofreni hastalarının iç dünyalarını betimliyor ve videoyu izleyenlere şizofreni hastalarının duygu durumlarını aktarıyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Santa Farma İcra Komitesi Başkan Yardımcısı Zeynel Okur şunları söyledi: “İş dünyasının uluslararası kapsamda en prestijli ödüllerinden birini kazandığımız için mutlu ve gururluyuz. Projemizle ülkemizde şizofreni rahatsızlığı bulunan insanlarımızın ve yakınlarının yaşadıklarına dair empatiyi yükseltmek ve bu alanda bir fark yaratmak istedik. Çabalarımızın karşılık bulduğunu görmek de bizi çok mutlu etti. Sağlığa, sağlıklı hizmet etme misyonunu benimsemiş bir firma olarak farklı terapötik alanlara yönelik projelerimiz devam edecek.”

SÜREÇ HARİTALANDIRMA EĞİTİMİ BAŞARIYLA TAMAMLANDI

Geçtiğimiz günlerde KalDer Kayseri Temsilciliği tarafından Kayseri Sanayi Odası seminer salonunda Süreç Haritalandırma Eğitimi düzenlendi.

KalDer eğitmenlerinden Murat Aydın tarafından verilen eğitimde işletmelerde bilimsel verilere dayalı akıllı kararları hayata geçirmek için, işletme süreçlerinin dinamik modelleme teknikleri ile yönetilmesi ve devamlı kontrol altında tutulması gerektiği üzerinde duruldu.

Aydın, seri üretim yapan işletmelerin yalın üretim dönüşüm süreçlerinde, süreç haritalarının çok yararlı araçlar olarak kullanıldığını belirtti. Kayseri’deki birçok sanayicinin de özellikle süreçlerdeki problemleri tanımlamak ve sorunların üzerine eğilmek için bu eğitimde öğrendikleri tekniklerin son derece faydalı olacağını dile getirdi. Aydın, bu eğitimden sadece imalat işletmelerinin değil aynı zamanda hizmet sektöründeki kurumların da rahatlıkla faydalanabileceğini belirtti.

7 farklı kurumdan 15 KalDer üyesinin katılım gösterdiği eğitim sonunda yapılan ankete göre katılımcılar eğitimden 5 puan üzerinden 4,7 puan ile memnun ayrıldılar.

TOYOTA SILVERSTONE’DA ZAFERİ HEDEFLİYOR

 24 saat süren efsane Le Mans yarışının şampiyonu TOYOTA GAZOO Racing, 2018-2019 Dünya Dayanıklılık Şampiyonası (WEC) sezonunun üçüncü yarışında TS050 HYBRID modeliyle İngiltere’de sahne alacak… Toyota, 2012 yılından bu yana Silverstone pistindeki yarışlarda podyuma çıkmayı başardı.

 Dayanıklılık yarışlarına 2012 yılında geri dönen Toyota, farklı motorsporları kategorilerinde teknolojisini ve performansını ortaya koymaya devam ediyor. Toyota, 2012 yılından bu yana yapılan 50 yarışın 18’inden zafer ile ayrılırken; 16 pol pozisyonu ve 45 podyum başarısı elde etmiş durumda. TOYOTA GAZOO Racing’in başarısı, bu yıl gerçekleştirilen efsanevi 24 saatlik Le Mans yarışının kazanılmasıyla da taçlandı. Le Mans’ta; Sébastien Buemi, Kazuki Nakajima ve Fernando Alonso’nun pilotajıyla 8 numaralı TS050 HYBRID birinci gelirken Mike Conway, Kamui Kobayashi ve José María López pilotajındaki 7 numaralı araç da ikinci olmuştu.

TOYOTA GAZOO Racing, Le Mans zaferinin ardından Silverstone’da da aynı başarıyı tekrarlamak istiyor. Bugüne kadar Silverstone pistinde ikisi zafer olmak üzere tüm yarışlarda podyuma çıkmayı başaran Toyota, Le Mans’daki gibi ilk iki sırayı almak istiyor. Ekip, yenilenen Silverstone pisti için TS050 HYBRID’i hazırlarken hızlı geçilen virajlarda büyük avantaj sağlanmasını amaçladı.

Sezonun ilk yarışında da benzer ayarlarla yarışan araç, hibrit olmayan 6 LMP1 kategorisindeki rakipleriyle mücadele edecek.