Ekonomi haberleri (12.06.2020)

65 Yaş Üstünün Dönüşü Muhteşem Oldu

Covid-19 pandemisi nedeniyle aylardır çıkamadıkları evlerinde dijital dünyayı keşfeden 65 yaş üstünün, günlük hayata dönüşleri muhteşem oldu.

65 yaş üstünün önce pandemi döneminde görüntülü konuşma ve mesajlaşma ile başlayan teknoloji ile etkileşimi, kendileri gibi sokağa çıkamayan torunların desteğiyle zirve yaptı. Sosyal medyanın aktif kullanıcısı haline gelen ve cep telefonlarına indirilen uygulamaları rahatlıkla kullanabilen 65 yaş üstü için, internetten dizi, film, müzik indirmek artık “çocuk oyuncağı” oldu.

Pandemi öncesi parklarda, kahvehanelerde yaşıtlarıyla sohbet ederek, çarşı pazar gezerek vakit geçiren 65 yaş üstü, öğrendikleri teknoloji sayesinde bu aktivitelerini de evlerine taşıdılar. Birebir ya da toplu halde görüntülü konferans görüşmelerle arkadaşlarıyla buluşan 65 yaş üstünün, en büyük merakı da dijital alışveriş oldu.

65 yaş üstü, normal hayattaki alışveriş tecrübelerini kısa sürede dijital dünyaya da yansıttı. İhtiyaç duydukları ürünleri arama motorlarında buldular. Karşılaştırma sitelerini kullanarak bu ürünlerin en uygun fiyatlısına ulaştılar.

Türkiye’nin ilk para iadeli alışveriş sitesi Avantajix.com’un kurucu ortağı Güçlü Kayral, pandemi döneminde e-ticarette çok büyük canlanma olduğunu belirterek, “Sadece Mart ve Nisan aylarında 5 milyon kredi kartının ilk kez internet ödemelerinde kullanıldığı açıklandı. E-Ticaretteki bu artışta 65 yaş üstünün rolü yadsınamaz. Birçok alışveriş sitesinin 65 yaş üstü için ücretsiz teslimat hizmeti vermesi, onlar için online alışverişi cazip kıldı. Avantajix.com’un 65 yaş üye sayısında da 3 kata yakın artış oldu” dedi.
65 yaş üstünün pandemi öncesi ihtiyacı olan bir ürünün en ucuzunu bulabilmek için çarşı pazar gezdiklerini anımsatan Kayral, “Pazardan, marketten aldıkları ürünleri kan ter içinde eve taşırlardı. Şimdi ise bu ürünleri internetten satın alarak kapısına kadar getirtiyorlar. Online alışverişin rahatlığı ve konforu yaşlı insanlara çekici geldi. Alışveriş trendlerini de kısa sürede keşfettiler. Fırsat sitelerini, Avantajix.com gibi para iadeli alışveriş sitelerini kullanarak, alışverişlerinin çok daha ucuza gelmesini sağlıyorlar” diye konuştu.

TİAD uyardı: İGV’nin ihracata negatif etkisi olabilir

TİAD, imalatta ana üretim malı olarak kullanılan takım tezgahlarındaki kimi ürünlere getirilen ilave gümrük vergisinin sonuçlarını ortaya koyan bir rapor hazırladı. Ticaret Bakanlığı’na sunulan raporda, getirilen İlave Gümrük Vergisi (İGV) nedeniyle üretim yapan ve ülkemizin ihracatına katkıda bulunan sanayi kuruluşlarının maliyetinin artacağı ve dünyadaki rekabet gücünün azalacağı ifade edildi. İGV ile birlikte tezgahların satış fiyatlarında ortalama yüzde 12.3’lük bir artış yaşanacağını açıklayan TİAD, takım tezgahı ve tamamlayıcı ekipmanlarını daha pahalıya alacak olan ihracatçıların üretim maliyetlerinin en az yüzde 15 artış göstereceğini bunun da ihraç edilen ürünlerin fiyatına yüzde 15 şeklinde yansıyacağını kaydetti. Avrupa ve Rusya pazarlarında Türk ihracatçısının fiyat avantajı ile müşteri bulduğunu aktaran TİAD, vergi düzenlemesinin yeniden ele alınmasını istedi.

Takım Tezganları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD), imalatta ana üretim malı olarak kullanılan ve sadece havacılık, savunma, otomotiv, beyaz eşya, kalıpçılık gibi Türkiye ihracatının lokomotif sektörlerine değer bazındaki katkısı 2019 yılında 21 milyar dolar olan sektördeki kimi ürün gruplarına getirilen İlave Gümrük Vergisini (İGV) değerlendirdi. Ticaret Bakanlığı’na sunulan raporda kimi ürün gruplarının ithalatına getirilen ilave gümrük vergisinin hem sektöre hem de sanayiye getireceği ek maliyetler sonuçlarıyla birlikte yer aldı. Raporda vergileme biçimi, kapsamı ve süresine ilişkin çözüm önerisi de yer aldı.

TİAD Başkanı Fatih Varlık imzası taşıyan raporda, “Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar ve Koronavirüs pandemisinin yarattığı ekonomik etkiler sebebi ile oluşan dış ticaret açığının azaltılması için, ithalata ek vergi getirilmesi yönünde alınan kararlar anlayışla karşılanmaktadır. Ancak, Takım tezgahları ve tamamlayıcı ekipmanlarına getirilen İlave Gümrük Vergisi oranları ile elde edilmesi düşünülen ek vergi gelirinin, dolaylı olarak ekonomimize ve ihracatımıza zarar getireceğini belirtmek istiyoruz. Getirilen ek vergiler nedeniyle, üretim yapan ve ülkemizin ihracatına ciddi katkıda bulunan sanayi kuruluşlarımızın maliyetleri artacak ve dünyadaki rekabet güçleri azalacaktır” denildi.

Türkiye, Avrupa ve Rusya’daki fiyat avantajını kaybedebilir

 Sektörün çatı örgütü TİAD’ın hesaplamalarına göre bu düzenleme; takım tezgahlarının satış fiyatlarına ekim ayına kadar ortalama yüzde 12.3, ekim ayı sonrası için ise ortalama yüzde 7.5’lik artış olarak yansıyacak. Kesici takım sektöründe ise bu artışın ekim ayına kadar ortalama yüzde 28.6, ekim ayından sonra ise ortalama yüzde 6.8 olması bekleniyor. Bu durumun yol açacağı zincirleme reaksiyonu TİAD Başkanı Varlık şöyle tarif etti: “İGV nedeniyle, sanayici üretimde mutlaka ihtiyaç duyduğu takım tezgahı ve tamamlayıcı ekipmanlarını daha pahalıya alacak. Bu da ihracatçı sanayicimizin üretim maliyetlerinde en az yüzde 15’lik bir artışa neden olacak. Bu durumda ihraç edilen ürünlerin fiyatı da yüzde 15 civarında artmak zorunda kalacak. Türk ihracatçısı özellikle Avrupa ve Rusya pazarında fiyat avantajı ile müşteri bulmaktadır. Bu durumun ihracatımıza yüzde 10 civarında negatif etki edeceği tahmin edilmektedir.”

İhracata negatif etkisi yüzde 10-20 civarında olabilir

 İGV’ye tabi olan 5 eksen işleme merkezleri, çok eksenli torna tezgahları, tel erozyon tezgahları ve bunlarda kullanılan değiştirilebilir kesici takımların ülkemizde yerli üretiminin neredeyse yok denecek düzeyde bulunduğuna dikkat çeken Varlık; bu makinelerin otomotiv, havacılık, savunma, beyaz eşya, medikal ve kalıpçılık gibi ihracatımızın lokomotif sektörlerinde üretim malı olarak kullanıldığını kaydetti. Varlık, konuya ilişkin olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Türk ihracatçısı özellikle Avrupa ve Rusya pazarında fiyat avantajıyla müşteri bulmaktadır. Bu fiyat avantajı İGV ile ortadan kalkacak. Uygulamanın ihracatımıza yüzde 10-20 civarında negatif etki edeceği tahmin edilmektedir. Aslında, Türkiye’de üretimi olmayan ya da çok kısıtlı olan ürün gruplarına İGV getirilerek hem Türkiye’de üretimlerinin sağlanması hem de ülkeden döviz çıkışının yavaşlatılması amaçlanmaktadır. Ancak işçilik çıkartılarak bakıldığında, bu makinelerin yerlilik oranının yüzde 30’un altında olduğu görülmektedir. Bu nedenle de Türkiye’de üretimi olmayan bu komponentlerin üretimi yapılmadığı sürece İGV’nin yerli üretime katkısı yok denilecek düzeyde kalacak, dolayısıyla düzenleme amacına ulaşmayacaktır. Bunun yanı sıra dünyadaki rakiplerimize göre oluşan yüksek maliyetler, sanayicilerimizi zor durumda bırakacağı gibi, iş kaybetmelerine de sebep olabilir.”

 Düzenleme tekrar ele alınsın

 TİAD Başkanı Varlık,  zincirleme bir negatif etkiye neden olacak olan vergi düzenlemesinin tekrar değerlendirmeye alınmasını, sektör temsilcilerinin katılımıyla Türkiye sanayisinin ihracatta sahip olduğu rekabetçiliği ortadan kaldırmayacak bir formül oluşturulmasını önerdi. Ticaret Bakanlığı’na iletilen raporda bu durum şöyle ifade edildi: “Ana yatırımlarda dinamizmin son derece önemli olduğunu ve ülkemizin rekabetçiliği anlamında en önemli avantajlarından biri olan esnek ve dinamik üretim şeklinin, yüksek vergi oranlarıyla dezavantajlı duruma düşürülmemesi gerektiğini savunuyoruz. Yetkililerin ülkemizin lehine karar vereceklerine ve ortak bir noktada buluşacağımıza inanıyoruz.”

Kuru kayısının kalitesi ve ihraç fiyatı 3 aşamalı planla arttırılacak

Kayısı tazeyken boylanarak tünellerde kurutulacak kalitesi artacak ihraç fiyatı yükselecek

Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünlerinden kuru kayısının son 4 yıldır ortalama ihraç fiyatının 3 bin doların altında kalması sektörü harekete geçirdi. Kuru kayısı sektörü 3 aşamalı planla prestij ürünü Türk kayısısının kalitesini ve ortalama ihraç fiyatını arttırmayı hedefliyor.

Üç aşamalı planın ilk etabında; kuru kayısıda kaliteyi ve ihraç fiyatını arttırmak için Malatya’da üretilen kayısılar boylama makinesinden geçirilerek ayrılacak, kuru kayısı tünellerde kerevetler üzerinde kurutulacak.

Kuru kayısıda kaliteyi arttırmak için, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Malatya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü yürütücülüğünde, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi işbirliğinde; Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Güneydoğu Anadolu Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, İstanbul Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ve Malatya Ticaret Borsası “Kuru Kayısıda Kaliteyi Arttırmak Amaçlı Kayısı Boylama ve Tünelde Kurutma Projesi”ne maddi destek veriyor. Projeyle, kayısıların boylanarak ayrılması, tünellerde kerevetler üzerinde kurutulması amaçlanıyor. Pilot bölgelerde uygulanacak örnek projenin eğitim çalışmalarıyla zamanla tüm bölgede yaygınlaştırılması hedefleniyor.

İkinci aşamada; Toprak Mahsulleri Ofisi’nin çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru incirde olduğu gibi kuru kayısıda da piyasa yapıcı olarak piyasaya girmesi için Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal’dan randevu talep edilecek.

Türk kayısısının kalitesini arttıracak bir diğer gelişme ise; Fırat Kalkınma Ajansı’nın projelendirdiği 12 milyon TL hibe destek verdiği, TOBB-TMO şirketi LİDAŞ’ın 20 milyon lira finanse ettiği 6 bin ton kapasiteli, 30 bin metrekarelik lisanslı deponun inşaatı bitti. Kasa ve raf ihalesi yapılan kuru kayısı lisanslı deposunda kasa ve raflar yerleştirildikten sonra kuru kayısının kaliteli bir şekilde depolanması için hazır hale gelecek.

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, kuru kayısının prestij bir ürün olduğunu, bu yıl 85 bin 275 ton olarak açıklanan kuru kayısı rekoltesinin altın gibi pazarlanması gerektiğini kaydetti.

Celep: “TMO işbirliği kayısıya değer katacak”

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği bünyesindeki Kuru Kayısı Kurulu toplantısında konuşan Birol Celep, “Malatya’nın kayısısı son derece kaliteli ama kuru kayısıda hijyen, kalite ve üretici bilinci önemli, kalite fiyatı belirlemeli, geçmişe göre daha kaliteli üretmeliyiz. Avrupa ve Dünya’ya gün kurusu kayısı ihracatını arttırmalıyız. TMO ile işbirliği kayısıya değer katacak. Kayısıyı 12 dolara da sattık ama son yıllarda 3 dolara satamıyoruz. Stabil bir fiyat politikası olursa Türk kayısısı raflarda aranan ürün olur. Bu aynı zamanda çiftçinin ürününe bakmasını sağlar. Üreticinin kayısıya bakması için ekonomik getirisi olmalı. Bugün Manisa’da üzüm bağlarında çöp yok. Çünkü üretici yıllardır para kazanıyor bağına da bakıyor” diye konuştu.

Kuru Kayısı Kurulu Toplantısında, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Erdoğan, kayısıda kaliteyi arttıracak boylama ve tünelde kurutma projesinin detaylarını paylaştı.

Kayısı kurutmak için model olacak 200 metrelik, 7-8 ton kayısının serilip kurutulabileceği yüksek tünel planladıklarını anlatan Erdoğan, “Boylama makinesiyle kayısılar boylarına ayrıldıktan sonra, kurutma tünel zeminlerinin yarısında file, diğer yarılarında 60 cm x 80 cm ebatlarında kerevetler kullanılarak çalışmalar yapılacak. Kerevetler tekrar tekrar kullanılabilecek ve ilerleyen dönemlerde kerevetlerde kat sistemleri de çalışılacak. Böylece kaliteli ve hızlı kurutma sağlanacak. Hızlı hareket edersek boylama makinesi bu sezona yetişecek. Bu sistem ileride geliştirilebilir. Kırsal Kalkınma Projesine zemin oluşturabilir” şeklinde konuştu.

Öz: “Kurutma tünelleri projesini destekliyoruz”

Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Erdoğan’ın gündeme getirdiği “Kayısı Kurutma Tünel Projesi”ne kuru meyve ihracatçı birliklerinin ihracatları oranında destek vereceklerini kaydetti.

“Kuru kayısı üretiminde kaliteyi arttıracak çözümü çabuk bulmamız gerekiyor” diyen Öz, “Birden fazla tünel, birden fazla boylama makinesi, çiftçilerin kullanabileceği ortak bir yerde homojen kükürtleme odası yapılması için harcamaları vermeyi taahhüt ediyoruz. Organik ve gün kurusu kayısının toplam ihracat içindeki payının artmasını istiyoruz” dedi.

Işık: “Kuru meyve sektöründe işbirliği kazandırıyor”

Kuru meyve sektörü taraflarının işbirliği sayesinde kuru kayısı ihracatının 100 bin ton seviyelerine geldiği bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Işık, çekirdeksiz kuru üzüm üretiminin 300 bin ton seviyelerine, ihracatın ise miktarda 250 bin ton, değerde ise 500 bin dolara ulaştığını vurguladı. Işık sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuru meyve sektöründe üzerine koya koya gidiyoruz. Üzümde pestisit ile ilgili sıkıntılarda yol aldık. İncirde aflatoksin ile ilgili, kayısıda ise kükürt ile ilgili adımlar attık. Tüm kurumlar hep birlikte el ele vererek toprak ve arazilerin doğru kullanılması, doğru fidan seçilmesi, ürünlerin hem yetiştirilmesinde, hem stoğun yönetilmesi için devlet organizasyonunu oluşturdu. İhtisas borsası devreye girdi, lisanslı depolar bizim sektörümüze yeni girdi. Kaliteli ürün üreterek hedefimize varmamız gerekiyor. Sağlıklı kurutmanın nasıl olacağını broşürler vasıtasıyla, SMS’ler aracılığıyla duyurulmaktadır.”

Devlet desteği ile total kaliteyi arttırmalıyız

Kuru kayısının boylanarak, kerevetler üzerinde kaliteli kurutulmasının sağlanacağı “Tünel Kurutma Projesi”ne ihracatçılar ve borsalar olarak can suyunu vereceklerini anlatan Işık, “Bizim yapacağımız pilot uygulamalar sayesinde bir veri ortaya çıkacak. Bu verileri Hükümete ileterek, tünel yapımı, kerevet alımı ve boylama makinelerinin devlet destek programlarına alınması bütün sektöre yaygınlaştırılması ana amacımız olacak. Bu sadece kuru kayısıda total kaliteyi yakalayabileceğiz” diye konuştu.

Özcan: “Lisanslı depoculuğu kazandırmak için 1 yıl mesai harcadık”

Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Malatya kayısısı için Fırat Kalkınma Ajansı’nın projelendirdiği 12 milyon TL hibe destek verdiği, TOBB-TMO şirketi LİDAŞ’ın 20 milyon lira finanse ettiği, 6 bin ton kapasiteli, 30 bin metrekarelik lisanslı deponun inşaatının bittiğini, kasa ve raf ihalesinin yapıldığı bilgisini verdi. Özcan, “Kasa ve raflar yerleştirildikten sonra TMO’nun kuru kayısıya müdahale alımında karşılaştığımız problem lisanslı depo idi. Bunu da aşmış olduk. Elektronik senetle, ürünü fiziki alandan çıkarıp onu nakde çevirmek mümkün olacak. Kuru kayısıda yeni bir dönem başlıyor. 2020-21 sezonu öncesinde kuru kayısı stoklarımızın büyük bölümü eridi. Bu yıl açıklanan 85 bin tonluk rekoltede toplam ihracat ve iç piyasa rakamları açısından baktığımız zaman bir azlık söz konusu. Bunu fırsata çevirmek için çalışacağız, daha iyi bir yıl geçiririz diye düşünüyorum. Üreticinin memnun olduğu fiyatlara, ihracatı maksimum düzeye taşıma konusunda bu yıl iyi bir performans göstermemiz gerekiyor” diyerek düşüncelerini özetledi.

Malatya Tarım ve Orman İl Müdür Yardımcısı Ahmet Turan Karaca, kuru kayısıdan daha fazla gelir elde edebilmek için işin başında kaliteli kayısı üretiminin yer aldığını, bu yıl kayısıda ağaçlarda seyrek meyve tutumu nedeniyle kalitenin yüksek olacağını, çiftçi eğitimi için sektörün paydaşlarıyla işbirliğine hazır olduklarını dile getirdi. Karaca, “Üretici pazara sunacağı ürünle ilgili fiyat endişesi olmasa kayısıya daha iyi bakar. Sözleşmeli ziraat modeli bu anlamda olumlu sonuçlar doğurabilir” dedi.

Kuru Kayısı Kurulu Toplantısına; Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Işık, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Erdoğan, Malatya Tarım ve Orman İl Müdür Yardımcısı Ahmet Turan Karaca, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Şen, Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Murat Asma, Yönetim Kurulu üyeleri ve ihracatçı firma temsilcileri katıldı.