Eko-siyasetin önemi (2) (Köşe yazısı 17.05.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Yanlış hatırlamıyorsam Çevre Mühendisi de olan sinema sanatçısı eski milletvekili Ediz Hun yanlış hatırlamıyorsam ‘Bir futbol sahası büyüklüğündeki yeşil alan, 100 bin nüfuslu bir şehrin bir saatlik oksijen ihtiyacını karşılar’ demişti.

TEMA Kayseri il temsilcisi iken bizde doktor İsmail Gökşen ile Kayseri’nin ve çevresinin daha da yeşillenmesi için birlikte mücadele ettik. Yeri geldi topladığımız pelitleri çuvalla taşıdık, sonrasında zifte batırarak, üçerli poşetleyip dağıttık ya da toprakla buluşturduk. Ama İsmail Gökşen bu konuda Kayseri için her zaman isimsiz ‘eko-siyasetçi’ oldu. Dr. İsmail Gökşen’i dinlemeye devam edelim.

Sularımız artık sudan ucuz devri kapandı su gibi değerli devri başladı. Dünya üzerindeki tatlı su varlığının sadece %1.76 sı insan kullanımına uygun suyun petrolden daha değerli olduğu anlaşıldı.

Türkiye’nin tüketilebilir yer üstü ve yer altı potansiyeli yılda ortalama 112 Milyar küp . Ülkemizde kişi başına yıllık hakkımız olan su sadece 1430 metre küp sanıldığı gibi su zengini değil su azlığı yaşayan bir ülkeyiz. Bir Amerikalı veya İzlandalı bizden 6 kat daha fazla su kullanmaktadır.

Su kanunu acilen çıkarılmalıdır.

Türkiye’nin Enerji verimliliği ve yenilenebilir temiz enerji kaynaklarının Güneş ve Rüzgar Dalga Enerjisi Artırımına Yönelik olması, fosil yakıt alımlarını azaltarak dışa olan bağımlılığı azaltacak ve yerli kaynakların kullanımının yarattığı ekonomik değerlerin ülke dışına gitmesini engelleyecektir.  Küresel ekonomide rekabet gücüne sahip  olmak için mümkün olduğu kadar kurumsal ve bireysel kaynaklara dayanmak gerekir.
Bilimsel verilere göre ülkemiz küresel ısınmanın etkilerini en önce ve en şiddetli şekilde yaşayacaktır. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli Raporu (IPCC) da, küresel ısınmanın son 50 yılda%90 oranında insan eliyle arttığını ve önlem alınmazsa süreceğini resmen ilan etti. Rapora göre, sera gazlarından biri olan karbondioksitin küresel düzeydeki artışı büyük ölçüde fosil yakıt (petrol, petrol türevleri, ve kömür) kullanımından kaynaklanmaktadır.

İklim değişikliği nedeniyle içinde bulunduğumuz coğrafya çölleşiyor. Haritalara Anadolu Sahrası diye yazdırmak istemiyorsak yeni projelerle  bölgenin doğal yapısı da göz önünde bulundurularak ekolojiyi;  çözüm olarak; havza bazında yeşil örtüyü korumak ve genişletmek gerekir.

İklim Değişikliği Eylem Planı: Türkiye’nin iklim değişikliği kapsamındaki ulusal vizyonu iklim değişikliği politikalarını kalkınma politikalarıyla entegre etmiş; enerji verimliliğini yaygınlaştırmış; iklim değişikliğiyle mücadeleye özel şartları çerçevesinde aktif katılım sağlayan ve yüksek yaşam kalitesiyle refahı tüm vatandaşlarına düşük karbon yoğunluğu ile sunabilen bir ülke olmaktır.

Çözüm: Sadece siyasi irade gerektirmektedir.

Tarım; Ekolojik (=Organik) Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları (İTU) FAO tarafından, “Tarımsal üretim sisteminin sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlık ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek için uygulanması gereken işlemler” olarak tanımlanmaktadır. İyi Tarım Uygulamalarının amacı insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek üretimin yapılmasıdır.

Ülkemizde, toplam yüzölçümünün 1/3 ‘ü olan 22 milyon hektar tarım alanında üretim yapabiliyoruz. Bu arazinin ancak yarıya yakını verimli tarım arazisi niteliğindedir. Ekolojik tarım ile yüksek kaliteli tohum üretimi özendirilmeli, Gıda Güvenliğini sağlayacak bir sistem geliştirilmelidir.

Eko-hukuk; Yükselen değerler olarak çevreyi;  ekolojik dengenin ve doğal varlıkların korunması, geliştirmesi ve gerektiğinde yaptırım yapılması gerekir.

Eko – siyasetle salt ekonomi değil; çevre hakkının temel insan hakkı olduğunun hatırlanmasıdır. Çevreye verilen ve verilecek olan zararlar sürdürülebilir yaşam ve gelişme için kabul edilemez. Doğal varlıklarımızı, alınıp satılacak kullanım malı değil, korunması gereken değerler olarak kabul edip, doğaya ve topluma karşı sorumlu projeler geliştirilmelidir.

Türkiye’nin reel büyümesi ancak bu çerçevede mümkündür. Doğayı korumak için kurallar kesin olarak belirlenmelidir. Böyle olursa sürdürülebilir yaşamı mümkün kılan tüm dinamikleri bir araya getirmiş ve yol haritamızı belirlemiş oluruz. Sürdürülebilir bir yaşam için geleceğe umutla; eko-siyasetle insan ve doğa yönetimi birlikte yapılmalıdır.

Bu yeni Eko-siyaset anlayışı; Siyasetçiler, Çevreci STK’lar, Eko-Hukukçular konuyla ilgili Kurum ve Kuruluşlar, konunun uzmanları tarafından geliştirilmeye uygun bir alandır.