EGEMEN KIBRIS TÜRK DEVLETİ (KÖŞE YAZISI)

MUSTAFA TEMİZER

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’CE TANINMALIDIR!..

Büyük Türk Milleti,

20 TEMMUZ 1974 KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI ZAFERİN KUTLU OLSUN!..

Kahraman Mücahitlerin ve korkusuz Mehmetlerin, imanı ve süngüsüyle, 20 Temmuz 1974’te, yeniden yazdığın Kıbrıs zaferimizi bir an önce diplomatik zafere çevirmek şarttır!

MİÇOTAKİS VE ANASTASİADİS BU YÜZÜ NEREDEN BULUYOR?

Aziz Milletim,

Egemen Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dünya devletlerince tanınmasını ve Birleşmiş Milletler (BM) üyeleri arasına girmesini sağlamak Türkiye için tarihî bir mecburiyettir!

Neden mecburiyettir?

Şundan: Yunan Başbakanı Miçotakis, 17 Mayıs 2022’de Washington ziyaretinde, ABD Kongresinde yaptığı konuşmada, “Kıbrıs’ta iki devletli bir çözümü asla kabul etmeyeceklerini” söylemiştir de ondan!

Neden mecburiyettir?

Şundan: Rum lider Anastasiadis, 2 Temmuz 2022’de Madrid’teki NATO zirvesine katıldı. Rum lider, “Kıbrıs’ın tamamının meşru Cumhurbaşkanı” ünvanıyla NATO zirvesi liderler yemeğine oturdu. Oysa oturduğu koltuğun diğer meşru ortağı Türklerin lideri Ersin Tatar’ın orada esamesi bile yoktu!..

Neden mecburiyettir?

Avrupa Birliği’nde (AB) ve Birleşmiş Milletler’de (BM), Rum Yönetimi Kıbrıs’ın tek temsilcisi olarak görülüyor da ondan!..

TÜRK DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN BECERİKSİZLİĞİ

Neden mecburiyettir?

Şundan: Konya’da 9 – 18 Ağustos 2022’de ‘İslami Dayanışma Oyunları’ düzenleniyor. Ancak bu oyunlara Kıbrıslı Türk sporcular katılamıyor!

Oysa o Kıbrıslı Türk sporcular (KKTC), 1980’de İzmir’de yapılan ‘İslam Ülkeleri Spor Oyunları’na, 75 sporcuyla katılmış, 3 altın, 3 gümüş, 3 bronz madalya kazanarak vatanlarına dönmüşlerdi…

BÜYÜK AYIP, BÜYÜK YÜZ KARASI

Kıbrıs Türklerinin, Konya’daki ‘İslami Dayanışma Oyunları’na bile kendi devletlerinin adı ve bayrakları altında katılamaması, Türkiye için büyük bir diplomasi ayıbıdır, yüz karasıdır! Türk Dış Politikası için büyük bir beceriksizliktir!

Türk gençleri, sporseverleri ve sporu için büyük bir kayıptır. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) için büyük bir ayıptır! Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) için büyük bir kayıptır!

İslam ülkeleri için büyük bir kayıptır! Birleşmiş Milletler için büyük bir diplomasi ayıbıdır, yüz karasıdır!

KIBRIS DÜŞERSE TÜRKİYE DÜŞER!..

Büyük Türk Milleti,

Yukarıdaki beş olay bile ispat etmeye yetiyor ki, Kıbrıs Zaferimizi, siyasî, diplomatik, kültürel, ekonomik, teknolojik zaferlerle taçlandırmak ve egemen Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin dünya devletleri arasında yerini almasını ve BM üyeleri arasına girmesini sağlamak Türkiye’nin tarihî görevidir! Bu görev hiçbir gerekçe ile savsaklanamaz!..

Kıbrıs’a sadece ekonomik gözle bakılmamalıdır! Kıbrıs’ı Türkiye’ye yük olarak görmekten vazgeçilmelidir. Kıbrıs davamızın anlatılması engellenmemelidir! Denktaşlar frenlenmemelidir! Kıbrıs’ı ‘timsahın kuyruğu’ olarak görmekten acilen vazgeçilmelidir!

Kıbrıs Türkiye için olmazsa olmazdır! Kıbrıs Türkiye’nin nefes borusudur, gırtlağıdır! Kıbrıs, Türk dünyasının ve İslam dünyasının kilit taşıdır!

Kıbrıs düşerse Türkiye düşer! Kıbrıs ABD, İngiltere, Rusya, Yunan için, ne kadar stratejik önemde ve el konulması gereken bir ada ise; Türkiye için bin kat daha stratejik önemdedir: Şehitler emaneti Kıbrıs, bizim canımızdır, kanımızdır, namusumuzdur, egemenlik davamızdır!..

İKTİDARI DA MUHALEFETİ DE UYAR!

Aziz Milletim,

İktidarı da muhalefeti de uyar! Göreve davet et! Aynen 1960’larda, 1970’lerde “Mehmetçik Kıbrıs’a!..” diyerek uyardığın gibi ikaz et! Oturdukları koltuğun hakkını vermeye çağır! Görevini doğru dürüst yapmayanları, savsaklayanları cezalandır!..

Kıbrıs’ın tamamını Rum toprağı olarak gören, Kıbrıs Türklerine tahammül bile edemeyen, Kıbrıs Türk devletinin varlığına asla yer vermeyen Rum Yönetiminin; bu hukuksuz, haksız, zalim tavrına karşı; taviz üzerine taviz vermek ve havanda su dövmek kendi kendimizi kandırmaktır:

“Artık yeter!..” deyip egemen Kıbrıs Türk Cumhuriyetini bir an dünyaya kabul ettirmekten başka çıkar yol yoktur!..

Selam olsun! Hala Sultanlara, Lala Mustafa Paşalara, Barbaroslara ve Denktaşlara!..

Selam olsun! Teslim olmayıp destanlar yazan kahraman Mücahitlere!..

Yaşasın Kıbrıs Türklerinin haklarının savunucusu ve koruyucusu millî siyaset!..

Hür yaşasın Kıbrıs Türkleri!..

Yaşasın Egemen Kıbrıs Türk Cumhuriyeti!..

Cuma Nacar-Genel Başkan

***

MİLLETİM UYAN!  ÇARE VAR! DAVANA SAHİP ÇIK!

İçinde bulunduğumuz bunalımlar ne kadar ağır ve katlanılmaz olursa olsun çare var.  Hukukun üstünlüğüne, insan hak ve özgürlüklerine, çevre bilincine, adalet ilkelerine, Bilime dayalı gelişmeye açık dava adamı kadrolarla hepsinin üstesinden geliriz.

Dava adamları sayı ve maddi imkân kaygısı taşımaz.  “ İçinizde iyiliği emredip kötülükten alıkoyan bir topluluk bulunsun.” uyarısı gereği; 50 yıldan beri Milletim Uyan! çağrısı ile milletimizi tarihi misyonunu hatırlamaya Hakka, hakikate, doğruların yanında, yanlışların karşısında yer almaya çağıran bir kadro var.

Bu kadro hiçbir kaygı taşımadan milleti uyarmakta Hakta, hakikatte, doğruda, birlik olmaya; yanlışın ve yanlış yapanların karşısında yer almaya davet etmektedir.

Bunlar için önemli olan doğruluk ve haklılık önemlidir. Çünkü hesabın doğruluk ve yanlışlık üzerinden verileceğine inançları tamdır.

Başlangıcından sonuna kadar yalnız “Hak” diyorlar. Milletim uyan! diyorlar.  Yevmi kıyamette o ulu mahkemede ”Ey Allah’ım senin rızan için yapabildiğimiz bu mütevazi hizmet, kabul buyur… Senin rızan için bu milleti uyandırmaya gayret ettik” diye gönül rahatlığıyla söyleyebilmek için mücadele ediyorlar.

Davalarını açıkça ortaya koyup gereğini yapamayanların aksine; çalışmazlarsa dünyada kıyamet kopacakmışcasına görev aşkıyla, davaları olan Hakk’ın rızasını kazanmak için millete hizmet etme çabası içindedirler.

Hz. Peygamberin, “Eğer dinî bakımdan uygun görülen, beğenileni emretmez, eğriden, kötüden, yanlıştan men etmezseniz yakın bir zamanda kıyamet gelir.” ikazını hiç unutmazlar. Sonu ne olursa olsun hakkı söyler, doğruya yönelirler. Din için, devlet için, millet için doğruyu söylerler.

 Bu zamana kadar kimsenin kınamasından endişe etmediler. Kimsenin alkışına ihtiyaç duymadılar. Rüşvetlere kanmadılar. Ellerinin tersiyle ittiler. Bildikleri doğru yolda, Hakka hizmet yolunda çilelere katlanarak, yürüyerek, koşarak bu günlere geldiler.

Türk milletinin Müslüman olmasından, İslam dünyasının derleyicisi, toplayıcısı bir millet olmasından, Yüce Allah’ın Peygamberinin bu millete Cundullah ”Allah’ın askerleri” ünvanını vermesinden dolayı Türk milletine karşı girişilen saldırıların bitmeyeceğini biliyorlar?

Müslüman olduğu için, İslam dinine hizmet ettiği için; Allah’ın, Resulullah’ın, İslam dininin tüm düşmanlarının Türk milletine düşman olduğunu biliyorlar?

Türk Milleti kelimesinin bir kavim veya kabile adı olmadığını, etnik bir kökü ifade etmediğini, Milletin; birlikte yaşama iradesi olan, hükümeti, devleti, kurumları olan, amacı olan insan topluluğu olduğunu biliyorlar.

Türk milletini meydana getiren toplulukları, Türk milletinin ideallerinden, kökünden, geçmişinden, geleceğinden koparmak ve kendi vatanında bir azınlık haline düşürmek isteyen ülke, millet, Türklük düşmanlarına izin vermeyeceğiz. Yarım asırdır bunun mücadelesini veriyoruz diyorlar.

Ortaya koydukları değerler,  millet düşmanları ve içerdeki iş birlikçileri tarafından istismar edilip kullanıyor. Seslerinin duyulmasına engel oluyorlar.

Bu dava erleri, bütün engellemelere rağmen yılmadan, usanmadan mücadeleden vazgeçmeyen, mücadeleye devam eden bilge insan rahmetli Aykut Edibali ve ekibidir. Millet Partililerdir.

Milleti uyandırmaya çalışıyor hak yolda beraber olmaya; yanlışlarında kendilerine karşı durmaya çağırıyorlar.

Davamız; öz itibarıyla millet hayatını koruma davasıdır… Bu milletin ölüm çukuruna yuvarlanmaması için canımızdan, malımızdan, ikbalimizden, hayatımızdan vazgeçtik, varlığımızı bu dine, bu devlete ve bu millete adadık diyorlar.  Bu millet davası erleri;

Doğru bir fikrin müptelası olmaya,

O fikirden kaynaklanan kutlu bir davanın neferi olmaya,

Her türlü zorluğa göğüs gererek nefsani arzularına dur demeye,

O kutlu dava uğruna kafaları çatlatırcasına anlatmaya, uyarmaya uyandırmaya,

Gönülden bağlanmaya, samimiyetle davayı yaşamaya, gösterişten riyadan, menfaatten uzaklaşmaya,

Vatan sevgisi, millet, insan ve halk sevgisi ile yoğrulmaya,

İstikamet üzere olmaya; zulmü, haksızlığı ezmeye,

Bitmez bir aşkla vatanına, milletine, insanlığa ve yaratanına aşık olmaya,

Çıkarcılardan, çamurdan, çirkeften uzak durmaya; hülasa, ideale, hak davaya ve Allah’a olabildiğince yakın olmaya,

Çağa gerçek bir medeniyet sunmak; hakkı, adaleti, sevgiyi, barışı zirveye çıkarmak için “ Mücadele” etmeye “ Yeniden Milli Mücadele”  destanını birlikte yazmaya, milletin bahçesinde çiçek açmaya; tüm engelleri aşarak “Muhteşem Türkiye’yi “          “ İslam Barış Medeniyetini” kurmaya ant içmişler.

Çünkü genel başkanları rahmetli bilge lider Aykut Edibali “Bir millet ıstırap içinde inlerken onun evlatları rahat edemez.”

“ Türk Milletinin problemleri karşısında düşünmeyen beyin sızlamayan yürek, çalışmayan beyin bizden değildir.” diyor. Yani çare Millet. Milletin hep birlikte “Millet Davası”na sahip çıkması.