Dünyada ve Türkiye’de Kadınlar (3) (Köşe yazısı 10.03.2015 Kayseri Star Haber)

DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Kadınlar günü geçti, geri kalan ‘erkekler günü’ başladı esprileri ile yazıma devam etmek istiyorum.
Dünya kadınlar günü nedeniyle ya da hergün kutlanan birkaç gün nedeniyle cep telefonlarına, billboardlara, gazete ve televizyon ilanlarına, el ilanı ve broşürlere bakarsanız mağazalar indirimi bırakın bedava dağıtacağı ürünler için vatandaş arıyor.
Ama gerçeğe baktığın zaman hiç te öyle değil. Eski alışkanlıklardan olsa gerek, Kayseri işi önce fiyatlara yüksek bindirme yapılıyor, sonra 30, 50, 70 indirim adıyla kampanya yürütülüyor. Bunların sonu ya ‘e, ye’ ile bitiyor ya da ‘2 alana birinde yüzde 50 indirim, 3 alanda yüzde bilmem kaç indirim’ edebiyatı ile son ‘Dünya kadınlar günü ticarette ‘Dünya kazık atma günü’ oluyor. Ve bunun adı ‘İndirim, güne özel kazık atma’ oluyor. Ama mağazalara koşanlara bakarsan, yedikleri kazıklara değil, ucuz aldıklarını söyleyerek kendilerini teselli ediyor.
Türkiye’de 10 kadından 4’ü dayak yiyor. Ancak Türkiye’de kadına karşı bitmek bilmeyen şiddet, bu anlamlı günde de gündemin ilk sıralarında! Ülkemizde kadına şiddet maalesef durdurulamıyor. Dayaksız, cinayetsiz, tecavüzsüz bir günümüz dahi geçmiyor! Türkiye’de evli kadınların yüzde 36’sı aile içi şiddet mağduru. Yani her 10 kadından 4’ü eşinden şiddet görüyor.
Fiziksel şiddetin en fazla olduğu bölge yüzde 43’le Orta Anadolu bölgesi. En az olduğu bölgeyse Doğu Karadeniz.
Kadına yönelik aile içi şiddetin boyutlarını ortaya koyan ilk kapsamlı araştırma 2008 yılında yapıldı. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, altı yıl aradan sonra yani 2014 yılında bir kez daha evlere girdi. Kapalı kapılar ardında kalan, mahrem diye dillendirilmeyen şiddete ayna tuttu.
Bu araştırma, ülke genelini temsil eden en geniş örneklemli ikinci araştırma. Saha çalışması Nisan-Temmuz 2014 tarihleri arasında 78 kentte yapıldı. Araştırma kapsamında, 7 bin 462 kadın ile yüz yüze görüşüldü. Kadınların yaşları 15-59 yaşları arasında. Cevaplama düzeyi de yüksek: % 83,3.
Araştırma kadınların, eşlerinden hangi derecede şiddet gördüğüne de ışık tutuyor. Kadınların yüzde 19’u şiddeti yüzüne inen bir tokat, yüzde 16’sı da böğrüne atılan bir tekme şeklinde görüyor. Bu yüzde 16’lık dilimdeki kadınların yaşadığı şiddet çok ağır. Yerlerde sürükleniyor, boğazı sıkılıyor, bıçak ve silahla tehdit ediliyorlar. Eşlerine ağır şiddet uygulayan erkekler, daha çok Orta ve Batı Anadolu Bölgelerinde.
Türkiye genelinde evli kadınların yüzde 12’si cinsel şiddete maruz kalıyor. Bunun en fazla dile getirildiği bölge de Kuzeydoğu Anadolu bölgesi.
Eğitim düzeyi arttıkça kadınların maruz kaldığı şiddet azalıyor. Ama lise düzeyindeki kadınların dörtte birinden fazlası; üniversite ve üzeri eğitimli kadınların beşte birinin de fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalmış olması dikkat çekici.
Türkiye genelinde fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalmış kadınların yüzde 89’u herhangi bir kurum ya da kuruluşa başvurmadı. Sadece yüzde 7’si polise gitti. Can alıcı nokta, polise gitme süreci.
Polise yapılan başvuruların yüzde 29’u kadının eşiyle barıştırıldı. Yani, eşinden gördüğü fiziksel ya da cinsel saldırı nedeniyle polise başvuran kadınların yaklaşık üçte biri, polis tarafından evine geri gönderildi. Bu kadınların ve kadın hakları savunucularının en çok üzerinde durduğu nokta. Kanun uygulayıcıların, kanuna uygun hareket etmemesi.
Polise yansıyan kadına yönelik şiddet olaylarının yüzde 23’ü tedbir kararı alınmasıyla, yüzde 41’i polisin başka kurum kuruluşa yönlendirmesiyle sonuçlandı. Başvuruların yüzde 13’ünde hiçbir şey yapılmadı.
Meclis bünyesinde kadına yönelik şiddetin araştırılması için kurulan komisyonun 21 Ocak 2015 tarihindeki toplantısında konuşan Kadının Statüsü Genel Müdürü Gülser Ustaoğlu, dikkat çekici rakamlar açıkladı.
Ustaoğlu, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında 2014 yılı içinde 17 bin 14 şiddet mağduru kadın için koruyucu tedbir kararı alındığını açıkladı. Yine aynı yıl, 294 bin 363 erkek hakkında da önleyici tedbir kararları alındığını ifade etti. Korunan kişiye yönelik şiddet içerikli söz ve davranışta bulunmama tedbiri, konuttan uzaklaştırma tedbiri, iş yerine ve konuta yaklaşmama gibi önlemleri içeriyor.
Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin, kadın cinayetlerinin 2002-2009 yılları arasında % 1400 oranında arttığını açıklamıştı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Aile İçi Şiddetle Mücadele Şube Müdürü Tarıkhan Çetiner de komisyonun bir sonraki toplantısında geçici koruma tedbiri uygulanırken 23 kadının hayatını kaybettiğini açıkladı.
“Bunun ikisi de aynı gün olmuştu, olayı çok iyi hatırlıyorum, 12 Mart 2014 tarihinde biri İstanbul’da, biri Elazığ’da olmak üzere. Hatta bu olayın bir tanesinde, İstanbul’da kadının yanındaki polis arkadaşımız da şehit olmuştu. Dolayısıyla, 23 kadından ikisi hayatını kaybetmiş, diğer 21 kadın ise, çağrı üzerine koruma kararı olduğundan dolayı yani ani gelişen bir olay sonrasında çağrı bırakması gerekiyor ya da kolluğu araması gerekiyor ‘Böyle bir tehlike var’ diye. O zamanı kendisine yaratamamış, bulamamış, ondan dolayı yani polise haber vermeden başına gelen, ani gelişen bir olay neticesinde hayatını kaybetmiş şekliyle bilgimiz var. Olaylar sonrasında çağrıda bulunamadığı için hayatını kaybetmiştir.”
Çetiner’in komisyona verdiği bilgiye göre, 124 kadın ile 101 çocuk da kimliğini değiştirdi.