Dolandırıcılık ve önlemleri..(1) (Köşe yazısı 29.03.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

 

Yıllardır polisiye ve adliyedeki olayları takip ederken, sizlere de bu konuları haber yaparak ilettim.

Eskiden insanların birbirine güvendiği için kapılarını bile kilitlemeyip, çocukların karnını doyurması için kapıları bile açık bıraktığı dönemler bizim çocukluğumuzda kaldı.

Şimdi, tahta kapılar değil, birden çok olmayan çelik kapılar bile önlem için yetmiyor. Pencerelerde öyle.

Aktif gazeteciliğim döneminde, emniyetin, jandarmanın, bakanlıkların, Adli tıbbın, Sağlık bakanlığının, Adalet Bakanlığının yayınlarını çok yakından takip ederdim, halende ediyorum.

Jandarma Genel Komutanlığı’nın 3 ayda bir yayınlanan dergisi hep ilgimi çekmiştir. Gerçekten, ilginç konuları ele alır. Zaman zaman emniyetin dergisi de. Jandarmanın son sayısında Antropoloji uzmanı Bolu İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Dr. Jandarma Yüzbaşı Abdurrahman Yılmaz ‘Türkiye’deki dolandırıcılık yöntemleri’ üzerine araştırmasını paylaştı. İşte o araştırmadan.

Türk Ceza Kanunu’nda ‘Kişilere Karşı Suçlar’ bölümünde ‘Dolandırıcılık’ tanımlandı. Bunun bireyleri farklı yöntemlerle, bazen de psikolojisini istismar eden tekniklerle etkilenerek yapıldığına dikkat çekerken Abdurrahman Yılmaz şu değerlendirmede bulundu.

“Dolandırıcılık hakkında bilgisi olup olmadığına göre mağdurlar 4 kategoriye ayrılmaktadır. Dolandırıcılığı bilmeyenler, bilip ihbar edenler, bildiği halde ihbar etmeyenler ve dolandırıcılığa maruz kaldığını anladığı halde inanmayanlar. Dolandırıcıların asıl hedefi kitleyi büyütebilmektedir. Dolandırıcılar için herkesten küçük bir miktar almak, birkaç kişiden çok miktarda alıp dikkatleri üzerlerine çekmekten daha mantıklı bir yol olarak görülmektedir.”

Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerini değerlendiren Yılmaz, savcılıklara aktarılan dolandırıcılık vakalarında dava açanların sayısının 2010’da 74 bin 659, 2011’de 78 bin 89, 2012’de 87 bin 523, 2013’te 103 bin 682, 2014’te 103 bin 703 olduğunu de rakamsal anlattı.

İşte araştırmadan çıkan Türkiye’deki dolandırıcılıklar ve oranları.

* Kamudan haksız menfaat (Yüzde 18.5),

* Sosyal mühendislik/senaryo (Yüzde 16.5),

* Kapıdan satış (Yüzde 12),

* Sözde fırsat yatırımı: (Yüzde 9),

* Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Dolandırılması (Yüzde 8.5)

* Evlendirme veya evlenme yoluyla dolandırıcılık (Yüzde 6.5)

* Satış işlemlerinde dolandırıcılık (Yüzde 6) / Çek ve senet değerli kağıt (Bilet vb.) ile dolandırıcılık (Yüzde 5),

* Ön ödeme ile dolandırıcılık (Yüzde 3.5),

* Büyü, muska (Yüzde 2.5)

* Kendisine ait olmayan yeri/malı satma/kiralama (Yüzde 2.5),

* Kimlik ve kredi kartı dolandırıcılığı (Yüzde 2),

* Sigorta (Yüzde 1.5),

* Para toplama (Yüzde 1.5),

* Diğer yöntemler (Yüzde 4.5).

Araştırmaya göre, dolandırıcılar, internet, telefon, e-mail, gibi sanal ortamların yanı sıra yüz yüze görüşerek, çeşitli senaryo ve yöntemlerde akla hayale gelmeyen sayısız yöntemleri kullanıyor.

Dolandırıcılar, mağdurlara imzalattıkları senetlerde aldatıcı bilgi veya tarihler yer alabiliyor.

Kur’an, dini içerikli kitap, sınava hazırlık kitapları/CD veya tıbbi cihaz gibi ürünleri değerlerinin çok üstünde satabilmek için bakanlık veya ilgili kurumlardan gelindiği iddia ediliyor.

Çekiliş, kampanya, ödül gibi yöntemlerle kişiler kandırılarak kredi kartı bilgileri alınıyor ya da para yatırılması isteniyor.

Bunun yanı sıra kişilere sunulan hayali vaatler için para isteniyor. Çoğu zaman ‘Sosyal mühendislik/senaryo’ yöntemleri ile kişiler korkutuluyor. Psikolojik baskı yaratılıyor. Duygu sömürüsü yapılıyor. Satılan ürün veya internet üzerinden sunulan hizmetlerde dolandırıcılık olayları sık görülüyor.

Dolandırıcılar, devletten desteklenen ürünler için hak edilenden fazla parayı alabilmek için arazi miktarını fazla gösteriyor. Orman arazilerinin ‘2b’ kapsamına alınması yoluna gidiyor.