Dil sorunlarımız (Köşe yazısı)

DİL SORUNLARIMIZ I

TÜRKÇEYİ BOZMAK, YOZLAŞTIRMAK VE KİMLİK KAYBINA  YÖNELİK 10 HATA

                                                                                                                  Süleyman KOCABAŞ

                                                                                                                          Tarihçi Yazar

                                                                                                        kocabassuleyman@gmail. com

         Dünyada “saf dil” yoktur.  Saf dil, “kabile dili” olup dillerin en ilkelidir.  Her  dil, ihtiyacına göre başka dillerden kelimeler  ve terimler alarak kendisini zenginleştirebilir. Bu normaldir.  Normal olmayan,   milli dillerin kendilerine has ayrıcalıkları ve kimlik belirtileri olan  kaideleri (kaidenin sözlük anlamı: Usul, nizam, yol.  ‘Her şeyin bir kaidesi vardır, buna uymalıdır”)  vardır. Bütün dil uzmanlarımız ve edebiyatçı  yazarlarımıza göre, Türkçenin de kendisine  göre başka dillerden farklı kaideleri vardır ki, bu kaidelere uyulmadığı takdirde, bu giderek dilimizin kimlik   kaybına uğrayarak yok olmasına yol açar.

       Günümüz itibariyle Türkçemiz,  yoğun olarak kendisini 1980’ li yılların başlarında göstermeye başladığı halde,  “Dillerin Katili” denilen İngilizcenin etkisi ve işgaline girdiği için, bu dilden Türkçe karşılıkları ola ola  İngilizce  kelimelerin alınması ana problemi ve hastalığı  yanında,  son çeyrek   asır  içinde ise,  bu  sefer de İngilizceden  dilimizin imlası ve gramerine (dil bilgisi) uymayan kaideler veya usullerin alınmaya  başlanması,  dilimizin geleceğini daha büyük bir tehlikenin  içine atmıştır.        

      “Dilimize  sahip çıkmalıyız, dilimizi zenginleştirmeliyiz. Dillerini  zenginleştiremeyen ve diline sahip çıkmayan milletler, köksüz bir ağaç gibi  en hafif bir rüzgarda devrilirler. Caddelerimizdeki dükkanlar ve marketlerde bizim dilimiz yok.  Tabelalarda başka bir şey var. Bizden öncekilerin hatalarından ve tecrübelerinden  dersler alarak dilimizi  zenginleştirmeliyiz.”  (20.1. 12021. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan)        

        Dilimizin milli kimliğini bozmaya yönelik bu uygulamalar, caddelerimizde işyerlerine İngilizce kelimelerden  işyerleri isimleri koymaya kadar kendisini  göstermiştir. Türkçe karşılıkları ola ola İngiliz dilinin kelimelerini  alıp kullanmak yanında,  yine Türkçe karşılıkları ola ola İngilizceden   kaidelerin de alınmasına yönelik  olarak dilimizde yaşanan 10 hata şunlardır: [1]

            1-“Dil Devrimi” nin başlangıcından günümüze  89 yıllık (1932- 2021) süreyle  dilimizde yaşanan    iki ana veya temel hata şunlardır:

                  a-Kuru – sıkı ve hamasi bir ırkçılık – milliyetçilik  duygusu ile dilimizdeki bütün Arapça ve Farsça kelimelerin  “işgalci kelimeler” olarak görülmesi sonucu “Öztürkçeleştirmek, özleştirmek, arı dil haline getirmek” emeliyle bunların yerine Türkçe kelimelerin  okunulması, konulamaz ise masa başında  “uydurukça kelimeler” yapmak suretiyle “Dil Devrimi” nin başlaması. Dünyada “saf dil –arı dil” yoktur. Bu dil, “kabile dili” olup, dillerin en ilkelidir. Hele ki, Mustafa Kemal Atatürk, “uydurukça dil, saf dil” in tutmayacağını kendisi vefat etmeden önce görerek bundan, “Dilde ve Musikide İnkılap” (Ahmet Cevat Emre, İki Neslin Tarihi, İstanbul, 1960, s. 338-339), Falih Rıfkı Atay, Işık , Dünya Gazetesi, 17 Temmuz 1966, İsmail Habip Sevük, Dil Davası, İstanbul, 1949, s. 29)) diyerek vazgeçmiş, Arapça ve Farsça kelimelerin  kullanılmasına geri  dönülmüştür

                    b-Genelde “uydurukça  dil” den az –çok dönüldükten sonra, bu sefer de yoğun olarak  1950’li yılların başlarından itibaren , dilimizde yeni bir dil hastalığı olarak “yabancı diller ve kelimelerinin işgali” hastalığı kendisini göstermiş,  günümüz itibariyle İngilizce bu uğurda boş rollü oynayan dil olmuş, caddelerimiz, Türkçe karşılıkları ola ola İngilizce   kelimelerden işyerleri isimleri konulmak suretiyle birer “Türk caddeleri” olmaktan çıkmış,  “İngiliz caddeleri” görünümüne bürümüştür. Bu durum haklı olarak bize, “atalarımız bunun için mi şehit oldular, İstiklal  Harbimizi bunun için mi yaptık ve kazandık?”  sorularını sormaya götürmüştür.

                    Dillerin gelişim ve zenginleşme kanunları gereği, her dil başka dillerden ihtiyacına göre elbette kelimeler alıp kullanacaktır. Bu normaldir. Normal olmayan, Türkçe  karşılıkları ola ola ve “zorunlu alımlar” dan da   olmadığı halde (telefon, telgraf, radyo vb. zorunlu alımlardır) özentili ve modalaşma alımlarından  olarak, İngilizce kelimeleri almak  büyük bir dil hastalığıdır. Bunu yapanlar için edebiyatçı yazarlarımızdan Peyami Safa “Tatlısu Frenkleri, dil donkişotları…”  nitelendirmesini yaparken, dil – edebiyat uzmanlarımızdan Prof. Dr. Mehmet Kaplan “dil güveleri” nitelendirilmesini, ünlü düşünürümüz Cemil Meriç “Kamusuma uzanan eller namusumuza uzanmıştır”  nitelendirmesini yaparlar.

               Bu konuda isteğim ve çağrım, , dilimizi  “uydurukça dil salgını” ndan  büyük ölçüde kurtardığımız  gibi,  ikinci dil hastalığı  yabancı dillerin istilasından kurtarmak olacaktır.

              Adı geçen iki ana dil hastalığını kısaca anlattıktan  sonra, dilimizi istilaya yönelik İngilizce kaidelerin neler olduğundan bahsedebiliriz. Bunlar da maddeler halinde sıralamaya devam edersek  şöyledir:

        2-Dilimizin bağlaçlarından   “ve” yerine “&” nin kullanılmaya başlanması:  Süt & Et Ürünleri gibi. Doğrusu, Süt ve Et Ürünleri.

       3-Dilimizde çoğul eklerimiz “-ler, – lar”  yerine İngilizce çoğul eki  “s” nin kullanıma girmesi:  Ali’s inşaat gibi. Doğrusu Aliler İnşaat.

       4–Dilimizde “ -den beri”  nin   yerine İngilizcesi “since”  nin  kullanılması: Güneş  Kuruyemiş Since 1951 gibi. Doğrusu, 1951’den  Beri Güneş  Kuruyemiş.

      5-Dilimize girmiş  İngilizce kelimeleri aslı gibi yazma hatası: Dünya’da yazıldığı gibi okunan tek dil Türkçedir.  Bu, dilimizin diller içinde en üstün özelliklerinden birisidir ve öğrenilmesini de kolaylaştırır.  Bu sebepten, dilimize yabancı dillerden giren kelimeler, kendi ses uyumumuza göre  kolaylaştırır.  Buna bir örnek, dilimize  İngilizce aslından  giren  “Group”, ses uyumumuza uygun olarak “Grup” yazılır ve okunur.  Söz gelimi bir işleri ismi olarak işyerinin alnına  “Güneş Group” yazmak yanlıştır. Doğrusu, Güneş Grup.

      6-İngiliz dilinin kaidelerinden olarak,  pekiştirmeli belirtme sıfatı  “The” yı  Türkçe kelimelerin başında kullanılması hatası:    Bir çok işyerinin ve şirketin  ismi başında kullanıldığı halde, “The Akdeniz…..”, “The Kayseri…..”, “The Adana….” demek dil kaidelerimize aykırıdır olup, Türkçeyi “İngilizceye benzetmek” anlamına gelir. İçinde hiçbir İngilizin yaşamadığı ve ikamet eden yerli halktan da hiç kimsenin İngilizce bilmediği bir mahallede cadde üzerinde bir işyerine  The Akdeniz Agricultural Market ismini  koymak yanlıştır. Bu ancak sömürgelerde olur. Türkiye bir sömürge ülkesi değildir. Doğrusu  ve  milli, yerli, ilmi olması  için  Akdeniz Tarım  Pazarlama veya  Akdeniz Tarım Ticaret  isimleri  konulmalıdır.

      7-Yine dilimiz kaidelerinden birer edat ekleri olan  “-nin, -li,- den” yerine geçirilmek için     İngilizce edat “of” un kullanılmaya başlanması: Nohut of Pilav işyeri ismi  gibi. Doğrusu, Pilavlı Nohut veya Nohutlu Pilav.

      8-İngilizce ve Türkçe kelimeleri birleştirerek, dilimizin imlasına  aykırı  “melez” kelimeler üretmek özentisi:  Güzellife Perde  gibi. Doğrusu, Güzel Hayat Perde.

      9-Türkçe kelimeleri İngilizce kelimelere benzetme  özentisinden kaynaklanan dil hastalığı:    Bir örnek, sözlükte “mahalleler, yerler” anlamına gelen “mahal” kelimesini  “shell’ benzeri İngilizceye  benzeterek “mahall” şeklinde yazmak.  Mahall Dönerci gibi. Doğrusu, Mahal Dönerci. “Kuzzu Kebap’s ”, “Lezzet Dönerci’mmm” gibiler de İngilizceye benzetmektir.

            Yine dilimizi İngilizceye benzetmekten olarak, özellikle şahısların  kendi  kişisel zevklerine göre hareket ettikleri halde,  ne anlama geldikleri bilinmeyen bunları, İngilizcede  “s” benzeri kelimelerin sonuna eklemeye yönelik  “m”, “a” vb.  harflerini getirmeleri yapılanması:   Halime’m Butik. Doğrusu, Halime Butik. Kuaför Salon Saç’a. Doğrusu, Berber Saç Salonu.

        10-Türk alfabesinde olmayan harfleri kullanmak: Çoğunlukla kullanılan bu harfler W, X, Q, Ʌ, Я, Ǝ harfleridir. Birkaç örnekleme çeşidi:  Yıldız  Qent  Yapı. Doğrusu . Yıldız Kent Yapı.  HƎrif  Sarraf. Doğrusu,  Herif Sarraf,  KɅRɅKɅYɅ Yaprak Döner House. Doğrusu, Karakaya Yaprak Döner Evi.

         Dilimizi milli kimliğinden  sıyırarak yok etmeye ve onun yerine giderek  başka bir dili koymaya yönelik bütün bu uygulamalar, işin esasına bakılırsa nihai tahlilde   Anayasamızın “Türk milletinin dili Türkçedir” maddesine aykırıdır. Alfabemizin  29 harfi  dışında başka  harfleri kullanmak da  1 Kasım 1928 tarihli  Alfabe Kanunumuza   uymamaktadır.

        Dilimizde bütün bu aykırı  uygulamaların  bir benzeri Fransa’da yaşansa  idi ne olurdu? 1664 yılından beri Fransız dilini geliştirmek ve korumak için kurulan  Fransa Dil Akademisi bunlara hemen ve acilen   müdahale eder, doğrularını  yazdırırdı.

          Maalesef bizde ise,  ne vatandaşlarımızda  ne bürokraside ne yargıda ve üstelik de ana görevi   dil olan Türk Dil Kurumu’nda bu duyarlılık yoktur. Hele, “uluslararası bir proje” olarak vatanımızın  bölünmek istenilmesi  karşısında   “MİLLİ BEKA SORUNUMUZ” dan bahseden ve buna göre tedbirlerini alan hükümetlerimizin , “toprak, vatan  kaybetme” sorunu  kadar ve hatta ondan daha da  önemli yaşamaya devam ettiğimiz  “dilimizi kaybetme sorunumuz” dan  da bahsetmemeleri ve onu koruyacak tedbirleri almamaları  büyük hatadır.

        Bu hatadan dönüşün ve bunu dile  getirmenin bir nişanesi olarak Cumhurbaşkanımız Sayın  Recep Tayyip Erdoğan’ın, yazımızın spotu olarak aldığımız   sözleri, dil konusunda milletimizin yanan yüreğini su serpmiştir.  Bütün isteğimiz, bunun sözde kalmayıp, tatbikatının yapılarak içinin doldurulmasıdır.

       Toprak kaybedilebilir, ama dil kaybedilmediği sürece  vatan tekrar kurtarılabilir, istiklal yeniden kazanılabilir. Ama, milleti millet yapan milli dil kaybedilirse, her şey kaybedileceğinden,  bir daha ne vatan kurtarılabilir ne de istiklal kazanılabilir. Bu haliyle, günümüze yalnızca isimleri ulaşabilmiş,   “tarihin milletler  mezarlığı” na gömülmüş millet pek çoktur.

[1] Reklama girmemesi, reklam olmaması için verilen  örnekleme işyeri isimleri tamamen hayali isimlerdir.