DAVASI MEDENİYET OLANLAR….(KÖŞE YAZISI)

Mustafa TEMİZER
Davaları medeniyet davası olanların, makam, mevki, rütbe, koltuk sevdası olmaz. Onların derdi partilerini güçlendirilmek veya birkaç partiyle ittifak etmek de olmaz! Onlar için yapılacak ilk iş; Milleti uyandırmak. Tarihi misyonumuza hep birlikte sahip çıkalım davetinde bulunmak. Problemlerin çözümü ve başarı için şart olan milli birliği sağlamaktır.
Çünkü, sistem çökmüştür, çürümüştür. Skandallar, rüşvetler ve günah ile bu sistem çürümüştür. Yapılması gereken şehitlerin kanı ile kurulmuş bu devleti birlikte yeniden asli haysiyetine geri döndürmek, ıslah etmek, tamir etmektir onların davası.
Türkiye demokrasi ve hürriyet rejimi hayali ile yola çıkmış ama maalesef 1924’den sonra gittikçe güçlenen parti düşüncesi, ülke yönetimine partizanlığı yerleştirmiş …. Sonuçta tek adam sistemine saplanmış kalmıştır.
Meclis, güçlü yürütmenin bir uzantısı, bir onay makamı haline getirilmiş. Meclis istişaresinin yerine grup toplantıları geçmiştir. Siyasal yozlaşma sonucu, ülkenin yasama gücünü iktidar yönetmektedir. Hatta bu bozulma ile bağımsız yargı da iktidar tarafından denetlenip yönetilir hale gelmiştir. Kısaca “Temsili Demokrasi” adı var, ama kendi olmayan bir hayali sistem haline gelmiştir. Gazi meclis onay makamı haline getirilmiştir.
Demokrasiler de bir ahlaka, bir gerçek yol ve istikamete muhtaçtır. Hiçbir ahlaki ilke tanımayan, milyonlarca insanın özgürlükleri üzerinde bir grup azınlığın karar alabilmesi demokrasilerin temel sorunlarındandır. Demokrasiye ahlâki ilke, gerçek bir yol ve istikamet kazandırarak demokrasinin, anarşiye, diktatörlüğe dönüşmesi önlenebilir.
Halkı devre dışı bırakan, hedefsiz, istikrarsız, bilime, istişareye, ehliyete, liyakate itibar etmeyen haksız, ölçüsüz, keyfi siyaset döneminin kapanması şarttır.
Türkiye’nin en hayati meselelerinden birisi de hâlâ siyasal liderliğin, liderlik diktası olarak alınmasından kaynaklanmaktadır. Artık siyasette şahsi liderlik dönemleri bitmelidir. Liderleri, denetlenmez bilim, irfan, hikmet ve faziletin üstünde varlıklar olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Asırlar öncesinden yapılan uyarıya kulak vermeliyiz. “Siz nasılsanız öyle idare edilirsiniz.”
Tüm insanlar için, özellikle de liderler için geçerli çok önemli bir kural var, “istişare”. Hz. Peygamber, peygamber olduğu halde Bedir’de ordunun yerini tayin konusunda istişare etmiştir. Her konuda bizlere örnek olan Peygamberimizin bu örneğinden neden vazgeçiyoruz?
Türkiye’de milletin kaderine hâkim, “Yeterli milletvekili sayısını bulun ne yaparsanız yapın.” devri artık kapanmalıdır.
Türkiye’nin kurtarılması ile Türk milleti, İslam dünyası da mutlu olacaktır. Bütün problemlerini çözecektir. Çünkü Türkiye bir avuç insanın, para babalarının istek ve arzularına göre, skandallarla sarsılıp ve yönetilen değil gerçek fazilet yönetimi ile temiz siyasetle yönetilen bir ülke olacaktır.
Bir medeniyetin uyanışını sağlamak, yeni bir medeniyet kurmak isteniyorsa toplum; şucu bucu diye ayrıştırılıp sürtüşmeye mahkum edilemez! “Bizi seçin, sonrasına karışmayın” diyenlerin siyasetinden medet umulamaz. Siyaset adamları putlaştırılamaz. Ülkenin ve insanlığın sorunları bir kişi, lider ve etrafındaki azınlık tarafından çözülecek basit meseleler değildir.
Bütün problemler ortak akılla çözülebilir. Türkiye’yi bütünleştiren, batısıyla, kuzeyiyle-güneyiyle birleştiren milli birliğe ihtiyaç vardır. Birliği tesis edemediğimiz takdirde ne PKK problemini çözebiliriz ne Türkiye’nin parçalanmasına engel olabiliriz, ne Türkiye’yi kalkındırabiliriz, ne de tarihi misyonumuza sahip çıkabiliriz.
Tarihler boyu dünyada adalet ve barışı sağlama misyonu üslenmiş bir milletin hedefi de yolu da belli almalı. Hedefi; devletin ihyası“ İslam Barış Medeniyeti”nin uyanışını sağlamak olmalıdır.
Önce Türkiye devletini hukuk devleti haline getirmek zorundayız. Ülkeyi bilimin, faziletin, ahlakın yönetmesini sağlanmak zorundayız. Ülkemizi “İslam Barış Medeniyeti”ni yöneten “Muhteşem Türkiye” haline getirmek zorundayız.
Bu ülkede davları medeniyet davası olan, bilgi birikimi ve tecrübesiyle milletin birliğini ülkenin gelip kalkınmasını, Muhteşem Türkiye haline gelmesini sağlayacak milli kadrolar vardır. Her partinin içinde mutlaka vardır. Ama yetkileri ve etkileri yoktur. Fikir birliği içinde disiplinli milli kadro olarak Millet Partisi Genel Başkanı rahmetli bilge lider Aykut Edibali’nin yetiştirdiği Millet Partisi kadroları vardır. Türk milleti Edibali’nin özenle yetiştirdiği bu milli kadroların önünü açmalı. Dava olarak görülen İslam Barış Medeniyetinin gerçekleşmesine yardımcı olmalıdır.
“İştirak etmediğimiz, çilesini çekmediğimiz bir kurtuluş mümkün değildir.”
Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması), davaları medeniyet davası, milletin varlık ve bekası davası olan milli kadrolar öncülüğünde – her alanda yeniden bir Milli Mücadele vermek. Demokratik yollarla gerçek “Milli İktidar” ı oluşturmaktır. İslam Barış Medeniyetinin gerçekleşmesi dilek temenni ve duasıyla…