Cumhuriyet…

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bugün birileri her karışı kanla alınan, isimsiz kahramanların ayak basmadık yer bırakmadığı bu toprakları ‘kendi malı gibi satıyor, özelleştiriyor, birilerine teslim ediyor.’

‘Yerli malı Türkün malı’ derlerdi şimdi sloganlarda kaldı.

Özellikle havaların ısınmasıyla sahil bölgelerinde yangınlar başlıyor, sonra yapılaşmalar.

Yaylalar bir bir yok ediliyor, ormanlar, meralar, verimli araziler vasfını kaybediyor.

Çocukları ya çürük ya da bedelli askerlik yapan, torunları Türkiye’de bile doğmayan, her konuşması sonrası Türkiye ve Türkiye’de yaşayanların kaybettiği, suni gündemlerin bitmek bilmediği bir dönemi yaşıyoruz.

Oysa Türkiye Cumhuriyeti tarihi, büyük önder Atatürk, silah arkadaşları ve o isimsiz kahramanlar bir çok ülkenin, milletin, devletin dilinden düşmüyor.

Çünkü Cumhuriyet kurulurken, öyle bir lider vardı ki, askeri karnını doyurmadan karnını doyurmayan ‘cılız tavuk, bir külek yoğurt, ana dolu’ gibi kitapları yazılmış, öyküleri anlatılan, ağacı kestirmemek için binayı yerinden başka alana yürüten bir başkomutandan, bugün ayrı bir saltanata, israfa, lükse teslim oldu.

Milleti aç, ekonomi ayaklar altında iken ‘saray’ saltanatı, uçak saltanatı, harcama saltanatı, maaş saltanatı, örtülü ödenek ile adını gündemden düşürmeyen bir ‘Hükümet sistemi başkanlık’a geçildi.

Üstelik askerini, milletini düşünen o büyük önder ve lider Atatürk’e bugün hakaret ettiren, adını sildirmek için her yolu deneyen ve sempati duyanların ekmeğine yağ süren,

‘Andımıza’ bile tahammülü olmayan,

Kurumların başından T.C. ya da Türkiye Cumhuriyeti’ni kaldırtan,

Teröristin ayağına hakim-savcıyı gönderen,

Askerinin başına çuval geçirten,

Kuvayı Milliye hareketini ÖSO’ya benzeten ama ‘Vatan sevgisini Suriyeli çocuklardan öğrenmek gerekir’ diyerek onları beslemekten, tavizler vermekten, onlara kimlik kazandırmak, nüfuslarını artırmak amacıyla her türlü desteği esirgemeyen, her Cuma vaazında Suriyelilere yardım toplatan, fiyatları 5-10 kat artıranlara yüzde 10 indirim çağrısı yapan, el atmadık kurum bırakmayan, tasarruf tedbirlerini sadece vatandaşa uygulayıp, kendi lüksünden, yaşamından  taviz vermeyen bir yönetim.

Türk Telekom örneği özelleştirmeler, dolar endeksli köprüler, limanlar, havalimanları, şehir hastaneleri, otobanlar ile ülkeyi kat kat borçlandıran, ondan sonrada hala ‘ekonominin iyi olduğunu, yabancıların Türkiye ve kendisi üzerine oyun oynadığını’ söyleyen,

Çocuklarını işadamları bursu ile okutup, Dünya zenginleri arasına girdiği iddia edilen bir lider dönemine..

İstanbul Ticaret Odası (İTO), Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1927 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası 2’nci Kurultayı’nda TBMM’de okuduğu ve ilk basımı Osmanlıca yayınlanan Nutuk’un Türkçesini bastırıp okurla buluşturmuştu.

Kitapta, Atatürk’ün kullandığı bazı haritalarda bulunuyor.

Öyle ki, haritalarda büyük önder Atatürk’ün savaş taktikleri ve savaşı nasıl yönettiği net ortaya konuyor.

Kitabı bastıran İstanbul Ticaret Odası eski Başkanı Murat Yalçıntaş, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur ve bugün varsak onu sağlayan en önemli tarihi şahsiyet şüphesizdir ki odur.

Yarını doğru inşa etmek için de onun fikirlerine her türlü saptırmadan, yanlıştan ve yönlendirmeden azade şekilde ulaşmak çok önemli. Biz bu nedenle Nutuk’u ‘tıpkıbasım-çevrimyazı’ olarak bastırdık” demişti.

Dönemin İTO Müşavirleri Şefik Memiş ve İsmail Şen tarafından hazırlanan “Nutuk Gazi Mustafa Kemal Tarafından” adlı eserin akademik danışmanlığını Doç. Dr. Erhan Afyoncu ve Yrd. Doç. Dr. Recep Ahıshalı yaptı.

Atatürk’ün 3 ayda hazırladığı Nutuk, 1919-1927 arasındaki olayları konu alıyor ve savaşları, siyasi gelişmeleri, devrimleri belgelerle anlatıyor. Atatürk, yazım sırasında 22-23 Mayıs 1927 gecesi bir kalp spazmı geçirdi.

Falih Rıftı Atay Atatürk’ün Nutuk’un yazımındaki temposunu şöyle anlatıyor: “Nutuk’u Çankaya Köşkü’nde yazmaktaydı. Bu köşk, üç oda bir salon eski bir bağ eviydi. Yağmur yağınca tavanı akardı. Akan yerlere leğenler konmuştu.

Akmayan köşeye konan bir koltuğa oturmuş, yanı başında su dolu bir leğen, elindeki pamuğu suya batırıp gözüne örtüyordu, Yorgunluktan gözlerini açamaz hale gelmişti. Yaverler 8 saatte bir değişiyor ama o yerinden kımıldamıyordu.”

Ancak kaderimizi değiştiren bu zafer bugün ‘ben yaptım, sattım, tek adam’ ile kolay kazanılmadı.

19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. 27 Aralık 1919’da Ankara’ya giden Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1920’de TBMM’yi kurdu, memleketin yönetimi halkın iradesine verildi. Kurtuluş mücadelesinin merkezi Ankara oldu.

‘Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşünden hareket etti. Düşmanla mücadelede ilk, Doğu’da Ermeni çetelerine karşı başarı kazanıldı. Ardından, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları ile Yunanlılar’a büyük bir darbe indirildi.

Ama büyük lider ve önder Mustafa Kemal “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz” emrini verdi.

Türk askeri, Sakarya Meydan Muharebesi’yle, 1699 Karlofça Antlaşması’ndan sonra ilk kez toprak kazandı. Bu kazanım aynı zamanda, Türk Milleti’ni savunma durumundan taarruz durumuna geçirdi. Bu zaferle TBMM, Mustafa Kemal’e ‘Gazi’ unvanı ve ‘Mareşal’ rütbesi verdi.

Güney’deki Türk birlikleri, gizlilik içinde Batı cephesine kaydırıldı, depolardan silah ve cephane kaçırıldı, düşmanın kullanılmaz hale getirilen topları onarıldı. Ordumuz, 26 Ağustos 1922’de düşmana saldırdı, 5 gün zorlu mücadele verildi. 30 Ağustos 1922 günü, düşman ordusu tamamen yok ve esir edildi. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla topraklardan düşman temizlendi.

Bugün ise sıra ‘acıdığımız, içimize aldığımız, beslediğimiz, tavizler verdiğimiz hainleri temizlemeye geldi.

Büyük önder ve lider Atatürk “efendiler! Son sözlerimi özellikle memleketimizin gençliğine yöneltmek istiyorum: Gençler! Cesaretimizi destekleyen ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve anlayış ile insanlık yüksek karakterinin, vatan sevgisinin, düşünce hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız. Ey yükselen nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz’ diye boşa dememiş.

Biz de söz verdik, emanete hıyanet ve ihanet yok. Yaşadıkça, büyük önder ve lider Atatürk, ilkeleri, kurduğu Cumhuriyeti ‘andımız’ ile daha da ileri götürmekte kararlıyız.

Ne mutlu Türküm Diyene.