Cumhuriyet ile yaşamak.. (Köşe yazısı 29.10.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

Bugün Cumhuriyet bayramı.
Bu Bayram, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet yönetimi ilan etmesi anısına her yıl 29 Ekim günü kutlanan bir millî bayram. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku’nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiş.
Büyük önder, baş öğretmenimiz Atatürk demiş ki;
“Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz… Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Devrimin amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır.”
Biz Türkiye’nin genç evlatları olarak bıraktıklarına sahip çıkabileceğimizi göstermeye başladık. Kendi içimizdeki o gücün yeni yeni farkına vardık.
Ben Cumhuriyet çocuğuyum demek anlamlıdır. O insan Cumhuriyeti çok seviyor, erdemlerini, ne demek olduğunu biliyor demektir.
Cumhuriyet, başta devlet başkanı olmak üzere, devletin başlıca temel organlarının belli aralıklarla yinelenen seçimlerle göreve getirildiği bir yönetim biçimidir. Cumhuriyet, yöneticilerin göreve getirilmesinde veraset sistemini reddeder.
Cumhuriyet adı verilen yönetim biçiminde halk, yönetimini beğenmediği yöneticileri, belli aralıklarla yinelenen seçimlerde değiştirebilmek olanağına sahiptir. Bu nedenle yöneticiler, toplumu keyfi biçimde yönetemezler; halkın isteklerini ve beğenilerini göz önünde tutmak zorunda kalırlar. Bir başka değişle, yöneticilerin iradesi mutlak değildir ve halk iradesi ile sınırlıdır.
Cumhuriyetlerde bu özellikler, yönetenleri siyasal bakımdan halka karşı “sorumlu” duruma, yönetilenleri tebaa, kul olmaktan çıkarıp vatandaşlık konumuna getirmiştir.
TBMM kurulurken, “egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu” ilan edilmiş; ulusun seçtiği meclisin denetimindeki hükümet, ulusun kaderini belirlemek üzere görev üstlenmiştir.
Cumhuriyet iktidarı; kişilerin, ailelerin, grupların tekeline bırakılmamasına, vatandaşların yönetime etkin bir şekilde katılmasını sağlamıştır. Bunu sağlayan özelliğe Cumhuriyetçilik adı verilir.
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk Cumhuriyetçiliği’dir.
Atatürk, Cumhuriyetçiliği yalnız hükümdarlığın reddi veya veraset yöntemlerinin reddi olarak anlamakla kalmamış, aynı zamanda demokrasi kavramı ile birlikte düşünmüş ve demokratik bir Cumhuriyetçilik biçimini benimsemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Anayasasından beri yer alan madde, değiştirilmez olmakla Türk Ulusu’nun da bu konudaki hassasiyetini ve Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti”dir ifadesi yer almaktadır. Bu ifadeyle Cumhuriyetin Demokratik devlet kavramı ifade edilmekle birlikte aynı zamanda demokrasi ideali, bu ideale ulaşabilme azim ve kararlılığı da ifade edilmektedir. Uygulama başarısı bakımından ise; demokrasiyi oturtma ve yaşatma çabalarının samimiyeti oldukça önemlidir.
Biz Atatürk Türkiye’sinin birer ferdi olarak hem Cumhuriyete sahip çıkma, hem de Türkiye Cumhuriyet’inin ve Atatürk ilkelerinin ayrılmaz birer unsuru olan laiklik ve demokrasiye sahip çıkma anlamında samimiyetimizi açıkça ifade etmek isteriz.
Cumhuriyet çocuğu olmak samimiyeti gerektirir.
Cumhuriyet çocuğu olmak, Cumhuriyete sahip çıkmayı gerektirir.
Cumhuriyet çocuğu olmak Atatürk ilkelerine sıkı sıkıya bağlılığı gerektirir.
Ve Cumhuriyet çocuğu olmak;
Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğini savunmayı gerektirir.
Öyle göğsüne sadece rozet takarak, ülkeyi satanlara takla atarak Cumhuriyet çocuğu olunmaz.
Sen rahat uyu Ata’m, bizim yorulduğumuz gün öldüğümüz gündür.
Bazıları bugün, kamu binalarından resimlerini, duvarlardan ya da tabelalardaki sözlerini indirse de, kurduğun rejimi değiştirmeye kalksa da, bu devleti ve milleti yıkamayacaklar. Sen rahat uyu Ata’m.
Tüm Cumhuriyet çocuklarının Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!