Çocuklar, suç, tehlike ve sevgi…(1)(Köşe yazısı 28.11.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Genç ve çocuk nüfus yüzünden Dünyanın gözünün üzerinde olduğu Türkiye’de, suç yaşının düşmesi, parçalanmış ailelerin çoğalması için adeta yarış yapanlar var.

Yıllardır polis-adliye muhabirliğinde tanıdığım çocuk suçluların çoğunun, ‘sevgi’ üzerine konuşmaları dikkatimi çekmiş ve bende bu konuyu defalarca köşemde ele almıştım.

Hatta bu çocukların aile yapıları incelendiğinde, parçalanmış aile çocukları olduğu, anne-baba ya da eşlerden birinin cezaevinde olması, çok çocuklu ailelerden gelmeleri, doğu ya da kırsal kesimden geldikleri için lükse ve suça özenti duymaları, aile içi şiddet, eğitim düzeylerinin ya yok ya da düşük, kötü arkadaş seçimi gibi nedenler biraz üst sıralarda.

Bugün Türkiye’de kaç çocuk cezaevinde hiç düşündünüz mü, araştırdınız mı?

Türkiye’deki Cezaevlerinde yaklaşık 2 bin çocuk var.

Çocukların uğradığı hak kayıplarının önlenmesi için devletleri sorumluluk almaya çağıran Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 20 Kasım 1989’da imzalandı.

Bu konuda bir panel düzenlendi. Üniversite, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü tarafından organize edilen etkinliğin konuşmacılarından Sosyal Hizmet Uzmanı Mansur Seyitoğlu ‘Devlet Korumasındaki Çocuklar’, Altınbaş Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fulya Giray Sözen ‘Cezaevi ve Çocuk’, Altınbaş Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Sosyal Hizmetler Programı Öğretim Görevlisi Hülya Türk Çataloluk ise ‘Aile ve Çocuk’ başlık üzerine birer sunum gerçekleştirdi.

Cezaevinde olan çocuk sayısının fazlalığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Fulya Giray Sözen, “12-18 yaş arası cezaevinde olan çocuk sayısı 2 bin civarında. İşin daha trajik kısmı bu çocukların cezaevinde olma nedenleri. Suç işlediği veya suç işlediği şüphesi olduğu için yargılanmasına devam edilen çocukların dışında bir de annesiyle birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan 0-6 yaş çocuklar var. Bu çocukların sayısı da 500 civarında. Bu rakamlar dünya geneline göre oldukça büyük. Rakamların trajikliğinin yanı sıra yaşanan hak kayıpları ve ihlalleri de kritik durumda” dedi.

Çözüm için öncelikle bütüncül bir çocuk politikasına ihtiyaç duyulduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Sözen, “Bakanlıklar arasında iş birliğinin artması lazım. Sivil toplum örgütleri ve üniversitelerin bu konuda önünü açmak ve gerektiğinde onlardan destek almak gerek. Bu konuda uygulanan iyi modeller var. Bu modellerden bize ve ihtiyacımıza uygun olanı almak çözüm getirebilir. 0-6 yaş arası çocuklarla ilgili Avrupa’daki örneklere baktığımızda çocukların cezaevinde kalması çok fazla önerilen bir yaklaşım değil. Bunun yerine çocuklar dışarıda bakım verenleriyle birlikte kalabiliyor. Ancak düzenli olarak, asla bağı koparılmadan anne ile iletişim de bu sırada devam ediyor. Çocuğa bakacak kimse yoksa ve çocuk annesiyle birlikte kalmak zorundaysa da çocuk ve anne için ayrı üniteler hazırlanabiliyor. Bu birimlerde çocuğun bütün gelişim haklarını destekleyen çalışmalar yapılıyor. Öncelik tamamen çocuğun haklarını korumak ve sağlıklı bir gelişim süreci geçirmesini sağlamak üzerine oluyor.

Beden, ruh ve ahlak gelişimleri risk altında olan çocukların korunmaya muhtaç çocuk olduğunu dile getiren Sosyal Hizmet Uzmanı Mansur Seyitoğu, “Çocuk ve ailelerin profilleri değişiyor. 20 sene önce korunmaya muhtaç olan çocukla bugünkü çocuk aynı değil. Müdahale de aynı değil. Veriler de değişiyor” dedi. Refakatsiz çocukların tüm dünyada sorun olduğunu söyleyen Seyitoğu, “Göç ettikten sonra yanlarında yetişkin olmayan, kimliği olmayan çocukların çoklu travmadan geçtikten sonra ayakta durmaları çok zor. Bu çocukların belki binde biri Aile Bakanlığı tarafından açılan merkezde bakılıyor ama onun dışındakilerin nerede oldukları, nasıl yaşadıklarına dair hiçbir bilgimiz yok” diye konuştu.

Medya Takip Merkezi (MTM), UNİCEF’in hazırladığı “Tanıdık bir Yüz: Çocukların ve ergenlerin yaşamında şiddet” başlıklı rapordan yola çıkarak çocuk ile ilgili haberlerin medyadaki yerini araştırdı. 20 Kasım, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1989 yılından bu yana dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacı ile “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak kutlanıyor. BM’nin, çocukların yetişkinlerden farklı ihtiyaçlara ve haklara sahip olması gereğinden yola çıkarak hazırladığı sözleşme, toplam 193 ülke tarafından kabul görerek en fazla sayıda ülke tarafından imzalanan ve en kısa zamanda yürürlüğe giren uluslararası belge olma özelliğine sahip. Şiddetten etkilenmeyen çocuk yok UNICEF tarafından 1 Kasım 2017 tarihinde açıklanan raporda, bazıları henüz 12 aylık olan ve sayıları ürkütücü düzeylere ulaşan çocukların, çoğu kez en yakınlarındaki kişiler tarafından şiddete maruz bırakıldığı belirtiliyor. Rapora göre, tüm dünyada beş yaşından küçük her 4 çocuktan biri, başka bir deyişle 177 milyon çocuk, eşinden veya partnerinden şiddet gören anneyle birlikte yaşıyor. Bu durumda doğrudan şiddet görmese de çocuklar, dolaylı yollardan şiddete maruz kalıyor. Dikkat çeken bir diğer şiddet tipi ise henüz ergenliğe giren kız çocuklarının cinsel eylemlere zorlanması. Dünyada 1-19 yaş aralığındaki yaklaşık 15 milyon ergen kız çocuğun yaşamlarının bir noktasında cinsel ilişkiye ya da başka cinsel eylemlere zorlandığının tespit edilmesi de raporda belirtiliyor. Medya Takip Merkezi, eylül ayından bu yana medyaya yansıyan çocuk ve çocuğa şiddet haberlerini araştırdı. Araştırma, yaklaşık 15 bin 662 haberin basında yer aldığını ortaya koydu.