CHP’li Çetin Arık ve Ümit Özer, Kayseri gündemini ve covid 19’u değerlendirip, eleştirdi

Cumhuriyet halk partisi milletvekili Çetin Arık ve il başkanı Ümit Özer, Kayseri ve Türkiye gündemini, covid 19 durumunu  değerlendirip iktidarı sert dille eleştirirken virüsle ilgili uyarılarda bulundu, sağlık çalışanlarına sahip çıkılmasını istedi.

CHP il başkaını Ümit Özer toplantıda şunları söyledi.

2019 yılının son ayında ilk kez Çin’de ortaya çıkan ve kısa sürede dünyayı etkisi altına alan Korona Virüs hayatımızı alt üst etmeye devam ediyor.

Ülkemizde ilk olarak Mart ayında ortaya çıkan virüsle mücadele konusunda ilk dönemlerde başarılı bir performans gösteren ülkemiz maalesef son dönem uygulamalarıyla hiç de iç açıcı bir görüntü çizmiyor.

Sağlık Bakanlığı günlük olarak bir takım rakamlar paylaşsa da alanda gördüğümüz tablo bu rakamların gerçekle örtüşmediğini çok net bir şekilde ortaya koyuyor.

Maalesef tüm alanlarda olduğu gibi sağlık konusunda da rakamları tersyüz ederek, başarısızlığını gizlemeye çalışan iktidar bu konuda da benzer bir yaklaşım içinde…

Geçtiğimiz günlerde Sayın Milletvekilimiz ve yönetim kurulundan arkadaşlarımızla sağlık örgütleri ve kuruluşlarına yaptığımız ziyarette gördük ki, yaşadığımız gerçekliğin iktidarın açıkladığı rakamlarla uzaktan yakından ilgilisi yok.

Öyle ki iktidarın Türkiye’nin tümünü içine alarak verdiği rakamlar maalesef Kayserimizde rakamların dahi altında kalıyor.

Ve hepsinden acısı iktidar Cumhuriyet ve Cumhuriyetin değerleriyle kavga etmekten covid ile mücadeleye fırsat bulamıyor.

Türk Milletinin en büyük zaferi olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın kontrollü bir şekilde kullanılmasına izin vermeyenlerin bir gün sonra Giresun’da bindirilmiş kıtalarla, iç içe miting yapmasının başka izahı yok.

Ülke ekonomisini iflas ettiren iktidar, ekonomik gerekçelerle yeni kısıtlamalara da gidemiyor. Altın kaplama musluklardan su içinler, israfı itibar olarak görenler, devletin kefen parasını bile yandaşlarına peşkeş çekenler iş vatandaşın sağlığına gelince ekonomik gerekçeleri ortaya koyuyor.

İtibar diye israf düzenini savunanlara sesleniyorum: sağlıkta tasarruf olmaz.

Milletvekili Çetin Arık’ın sözleri ise şöyle.

Covid 19 salgınının ülkemizdeki ve Kayserimizdeki geldiği nokta ve alınması gereken tedbirler üzerine yapacağımız basın açıklamamıza hepiniz hoş geldiniz.

2 Eylül 2020 tarihi itibarıyla Sağlık Bakanlığının verdiği rakamlara göre ülkemizde; 273 bin 301 covit vakası görüldü. Bunlardan 246 bin 472 yurttaşımız iyileşirken maalesef 6 472 yurttaşımız da hayatını kaybetti. Burada pandemi nedeniyle hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Sizlerle Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı rakamları paylaştım. Açıklanan her bir rakam birer can.

Bu rakam olarak açıklananlar birilerinin babası, birilerinin abisi, birilerinin eşi, birilerinin kızı, birilerinin kız kardeşi, birilerinin oğlu…

Her bir rakam bir hayat…

Kaybettiğimiz her bir can bizim için çok önemli, çok kıymetli…

Her akşam Sağlık Bakanı çıkıp bir tablo açıklıyor. Bu açıklanan rakamlar gerçeği yansıtmayan bir açıklamadır.

Sağlık bakanlığı kamuoyuna rakamları açıklarken son derece şeffaf olmalı, gerçekleri söylemeli.

Devlet milletine yalan söylemez. Hele hele milletin hayatı söz konusu ise… Ama maalesef milletin gözünün içine baka baka yanlış bilgi veriyorlar.

Kayseri’deki günlük vaka sayısı Bakanın tüm Türkiye’deki açıkladığı vaka sayısı kadar.

Durum bu kadar ciddi, bu kadar vahim…

Çıkın bu millete gerçekleri söyleyin.

Deyin ki, “Günlük vaka sayımız on binin üzerinde, her gün yüzlerce insanımız ölüyor. Normalde sıkı tedbirlerin alınması lazım. Ancak ekonomimiz buna izin vermiyor. Milletimiz bizi affetsin. Biz bu milletin parasını, milletin ihtiyaçları doğrultusunda harcamadık. Yakamızı 5 tane müteahhide, İngiltere’deki tefecilere kaptırdık. Tulumbada para bitti. Yeni tedbirler alamıyoruz. Sağlığınıza dikkat edin” deyin.

Ama maalesef gerçekler söylenmiyor.

Rakamları çarpıtarak, insan sağlığı, insan hayatı üzerinden siyasi bir rant peşinde koşuyorlar.

Artık salgınla mücadele ipin ucu bırakılmış durumda.

Burada vatandaşlarımıza çağrıda bulunuyorum: Her şey sizde bitiyor.

Lütfen maske, mesafe, hijyene dikkat etmenin yanında toplu yerlerde bulunmamaya özen gösterin.

Gelelim Kayseri’ye:

İçim acıyarak söylüyorum ki, Kayseri’de tablo çok daha endişe verici, çok daha ürkütücü…

Sayın Bakanın da açıkladığı gibi salgının en çok arttığı illerin başında Kayseri geliyor.

Neredeyse gittiğimiz her binada bir veya birkaç daire karantina altında.

Her gün onlarca kişiden bir yakınının covid olduğu ve yoğun bakımda yer bulamadığı için “Yardımcı olur musunuz?” diye telefonlar alıyorum.

Vakaların çok artması nedeniyle pozitif olan birçok vatandaşımız, hastanede tedavi altına alınması gerekirken, evlerine gönderiliyor.

Çünkü hastanelerde yoğunluk çok fazla.

Birileri inkar etse de, artık sağlık sistemimiz tıkanma noktasına gelmiş durumda.

Görüştüğümüz bir çok hekim; Böyle giderse İtalya’da olduğu gibi doktorların artık hastalar arasında hangisini kurtaralım diye tercih yapma noktasına gelmekten endişe duyduklarını söylüyor.

Salgınla mücadele siyasi kaygılarla değil akılla, bilimle yapılır.

Salgınla mücadele bir vizyon işidir.

Bakınız Kayseri’nin seçilmiş milletvekiliyim. Pazartesi il Sağlık Müdüründen randevu talep ettik. Daha talebimize olumlu bir cevap gelmedi.

Ama aynı müdür AKP’nin il başkanına koşa koşa gidip, önünü ilikleyip brifing veriyor.

Şehir Hastanesinin Sayın başhekimi ile görüştük. “Günlük kaç vakanız var, durumunuz denir. Biz size nasıl katkı sunarız” dedik. Ben devlet memuruyum, bilgi veremem diyor. Bilgi vereceği kişi bu ilin seçilmiş doktor milletvekili.

Kayseri’de yapılması gereken ivedilikle sıkı tedbirlerin alınmasıdır.

En az 14 gün sokağa çıkma yasağı ilan edilmelidir.

Bu yapılamıyorsa hafta sonları sokağa çıkma yasağı ilan edilmelidir.

AVM’ler, kafeler, restoranlar vb işletme merkezleri salgın kontrol altına alınana kadar kapatılmalıdır.

Tabii bu yapılırken işletme sahipleri ve burada çalışan vatandaşlarımız kaderine terk edilmemeli, ekonomik olarak desteklenmelidir.

Para mı yok?

Beş müteahhide, “Arkadaş bu milletin sülük gibi kanını emdiğiniz yeter. Millet salgından ölüyor. Size ödediğimiz parayı bir yıl erteledim. İhtiyacı olan, aşı olmayan insanlarımıza vereyim” demesi yeter.

Toplu törenler, düğünler derhal ertelenmeli.

Ne demek bir saat düğün yapabilirsiniz?

Virüsle anlaşma mı imzaladınız.

O bir saatte virüs bulaşmayacak mı?

Hem siz bir saat dediğinizde daha fazla insan aynı saatte, aynı mekanda buluşacak bu da bulaşmayı daha da artıracak.

Bir diğer konu toplu taşıma araçlarındaki yoğunluk konusu.

Her ne kadar Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı, tramvay içerisinde tek başına poz verse de gerçek öyle değil. Özellikle iş giriş ve iş çıkışı tramvaylar, toplu taşıma araçları tıka basa dolu…

Bunu engellemek için sefer saatleri sıkılaştırılmalı ve belirli sayının üzerinde yolcu alınmamalıdır. Bu konu da sıkı bir şekilde denetlenmelidir.

Toplu taşıma araçlarının dezenfekte edilmesi gün sonunu beklemeden her sefer sonunda yapılmalıdır.

Vatandaşlara mümkün olduğunca toplu taşıma kullanmamaları tavsiye edilmelidir.

Pazar yerleri sıkı denetlenmeli, giriş ve çıkışlarda dezenfektan kullanılmalıdır.
Tezgahlar arası mesafe mutlaka sağlanmalı, satıcıların ve tüketicilerin maske ve eldiven takmaları sağlanmalıdır.

Kamuda ihtiyacı karşılayacak kadar asgari sayıda personelin bulundurulması şartıyla, esnek çalışma, uzaktan çalışma, dönüşümlü çalışmaya geçilmelidir.

Özel sektörde, özellikle sanayi bölgesinde testi pozitif olan kişilerin yada koronalı kişi ile temaslı kişilerin çalıştırıldığı yönünde ciddi duyumlar alıyoruz. Bu durum asla kabul edilemez.

Bu durumda sağlık il müdürlükleri ve kolluk kuvvetleri gerekli denetimleri artırmalı, pozitif vakaların izolasyonu sağlanmalıdır.

Muhtarlarla yaptığımız görüşmelerde salgının ilk döneminde mahallelerinde koronadan karantinaya alınacak kişiler var ise kolluk kuvvetleri ile birlikte yaptıklarını ancak gelinen noktada kimin ya da hangi iş yerinin karantinaya alındığının bilmediklerini, kendilerine haber verilmediğini söylüyorlar.

Karantina altına alınan kişilerin ihtiyaçları eksiksiz olarak yerine getirmelidir. Karantina kurallarına uyulup uyulmadığı konusunda sıkı denetimler yapılmalıdır.

Her bir birey maske, hijyen ve sosyal mesafe konularına sıkı sıkı uymalı, denetimler artırılmalıdır.

Bir diğer nokta uzmanların ve yetkililerin de en büyük endişisi olarak karşımıza çıkan hastanelerin yatak kapasitesinin artırılması konusudur. Solunum cihazı sayısı artırılmalı, gerekirse sahra hastaneleri şeklinde hastaneler kurulması, hiçbir insanımızın tedavi hakkından mahrum kalmaması gerekiyor.Burada sağlık çalışanlarımız için de bir parantez açmak istiyorum.

Diğer ülkelerde sağlık çalışanları , tabiri caiz ise, hastalarını, yaşlıları bırakıp kaçarken, bizim sağlık çalışanlarımız büyük bir fedakarlık örneği göstererek, gecelerini gündüzlerine katarak, kendi hayatları pahasına vatandaşların hayatını kurtarmak için büyük bir mücadele verdiler.

Sizlerin huzurunda başhekiminden hasta bakıcısına kadar tüm sağlık çalışanlarını yürekten kutluyor, teşekkür ediyorum.

Dün itibari ile bakanlığın açıklamalarına göre 29 bin 865 sağlık çalışanımız enefkte olurken, 52 sağlık çalışanımızı da şehit verdik.

Aldığımız bilgiler ise bu sayının çok daha fazla olduğunu gösteriyor.

Hepsinden önemlisi bu rakamlar sayı değil her biri bir can.

Daha geçen hafta 5 doktorumuzu şehit verdik. İlimiz Kayseri’de bir hafta içerisinde iki hemşiremizi, bir doktorumuzu şehit verdik.

Dün benim kıdemlim olan, kendisinden çok şey öğrendiğim Doktor Derya Okur’un kıymetli eşi Dr. Seyit Ahmet Okur’u Covid 19 nedeniyle kaybettik.

Bu insanlar şehittir, yasal olarak da şehit sayılmalıdır.

Buradan bir kez daha Dr. Seyit Ahmet Okur nezdinde tüm sağlık çalışanı şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sağlık camiamıza başsağlığı diliyorum.

Meslektaşlarımızın sahada yaşadığı sıkıntıları defalarca mecliste dile getirdik. Görevi başında Covid 19 nedeniyle ölen sağlık çalışanlarının şehit sayılması için kanun teklifi hazırladık.

İktidar ve MHP’den destek bekliyoruz.

Özellikle son birkaç haftada artan vaka sayıları nedeniyle tüm sağlık çalışanları için haftalık rutin PCR testi yapılmalı. Testi pozitif çıkan sağlık çalışanlarının başta aileleri olmak üzere tüm temas ettiği kişilere de test yapılmalı…

Bazı ayrıcalıklı kişilere ayda 8 defa test yapılırken, aylardır yüksek risk altında çalışan, covid hastaları ile temasta olan, cephede ön saflarda çarpışan arkadaşlarımıza test yapılmaması kabul edilemez.

Sağılık çalışanları çok yoruldu.

Adeta tükenmişlik sendromu yaşıyor. Sorgusuz, sualsiz, geceli, gündüzlü, çalışan sağlık çalışanlarının sayısı yetersiz.

Buna karşın yüz binlerce sağlık çalışanı atama bekliyor.

Bir an önce atama bekleyen sağlık çalışanlarının ataması yapılarak personel sorunu çözülmelidir.

Salgınla mücadele eden sağlık çalışanlarının özlük hakları yeniden düzenlenmeli, çalışma koşulları iyileştirilmeli, ek ödemeleri bir an önce iyileştirilmelidir.

Zira sağlık çalışanını korumadan toplumun sağlığını korumak mümkün değildir.

Tek bir sağlık çalışanını, tek bir yurttaşımızı daha kaybetmemek için salgın sürecinde şeffaf ve katılımcı bir yönetim sergilenmeli;  aklın, tıbbın ve bilimin gereği yapılmalıdır.