Boydaklar: FETÖ bizim hassas noktalarımızdan faydalanmış olabilir

Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, Kayserili  iş adamları Hacı, Memduh ve Şükrü Boydak, Hamdi Kınaş ve Halit Gazezoğlu, eski ÖSYM Başkanı Ali Demir ile örgütün ‘il imamı’ Sıtkı Baş’ın da aralarında yer aldığı 67 sanığın yargılandığı davaya dün de devam edildi.

 30’u tutuklu 67 sanıklı davada duruşmanın ikinci günü, Kayseri 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının, Boydak Holding eski Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak’a, Mehmet Gürdoğan’a gönderilen 6 milyon TL ile ilgili sorusuna yanıtıyla başladı. Hacı Boydak, “Mehmet Gürdoğan, bizim HES Kablo şirketinde 30 yıllık ortağımızdır. Aynı zamanda aile dostumuzdur. HES Kablo’da sermaye artışına gidildiği sırada, mali kriz yaşayan Gürdoğan ailesinin hisselerini satın aldık ve bu para transferi de o satıştandır. Bunlar şirket kayıtlarında var.” karşılığını verdi.

Mahkeme başkanının, para gönderilen kişinin asker olduğunu ve darbe soruşturmasında onun da yargılandığını söylemesi üzerine Boydak, “Bunu ben bilemem, bizim yaptığımız para transferleri, tamamen ticari bir konuydu.” yanıtını verdi. Tutuklulardan Hamdi Kınaş’a gönderdiği mesaj da sorulan Hacı Boydak, “Evet o mesajlar bana aittir. Biz ailece ev oturmaları yaparız. O oturmalarla ilgili mesajlardır.” ifadelerini kullandı.

Tutuklulardan Boydak kardeşlerden Bekir Boydak da ifadesinde, iddianamede kendisiyle ilgili suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirterek, “Bizim üretim yaparken, iş yaptığımız tedarikçilerimizden çeşitli adlar altında himmet parası istemimiz kesinlikle doğru değildir. Kurumsal kimliği olan bir kurumuz, firmayız ve bütün işlerimizi kurumsal yapı içerisinde yaparız. Kaliteli ürün üretmek için tedarikçilerimizin de bu kaliteye uyum göstermesi gerekir. Kurumsal çalışan bir firma, 3-5 kuruş himmet parasına tenezzül etmez. İddialar çok saçma. Ben, 28 yıldır İstanbul’da hayatımı kurdum ve orada yaşıyorum. Kayseri’de kurulu bir terör örgütüne üye olmakla suçlanıyorum.” diye konuştu.

Mahkeme başkanının, “FETÖ lideri de Amerika’da yaşıyor” uyarısı üzerine ise Bekir Boydak, “Burada yargılananlardan aile üyelerim dışında sadece 2 kişiyi tanıyorum. Nasıl tanımadığım kişilerle örgüt kurabilirim” karşılığını verdi.

İddianamede kendisi için 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendiğini belirten Boydak Holding eski Yönetim Kurulu üyesi Bekir Boydak, “Benim buradaki örgütle hiçbir alakam yok. Kayseri’ye ayrı bir kez gelirim ve şirketin toplantısına katıldıktan sonra tekrar İstanbul’a dönerim. Kayseri’ye gelince de annemin yanında kalırım, hayır duasını alırım. Biz Sincan’da cezaevinde yatarken de annemizi de kaybettik.” diyerek, gözyaşlarını tutamadı.

Kendisinin ne FETÖ üyesi olduğunu ne de toplantılarına katıldığını bildiren Bekir Boydak, “Suçlamaları çok saçma buluyorum. 3 aydır cezaevindeyim. Bundan şikayetçi değilim, üç ağabeyime ve bir kalp hastasına hizmet etme imkanı buldum. Ben, 1 milyar TL servete sahip bir insandım. Örgütle falan ne işim olabilir? Kimse Yok Mu Derneği’ne bazı yardımlar olmuştur. Benim gibi büyük bir gelire sahip birinin bu yardım paraları çerez parasıdır. Sizin hiç mi hayır ya da yardım işiniz olmadı? Ayrıca, Kimse Yok Mu Derneği dışında ben birçok kişi ve kuruluşa yardım ettim. Bunlar niçin gündeme gelmiyor? Bir derneğe yaptığımız yardımlar, karşımıza suç olarak çıkıyor. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından cezaevi koşulları çok ağırlaştı. Avukatlarımızla görüşemiyoruz, savunmamızı çok kısa bir sürede hazırladık” diye konuştu.

Tutuklu bulunan Hacı Boydak’ın oğlu İlyas Boydak da savunmasında, iddianamedeki suçlamaların doğru olmadığını ve suçlamaları kabul etmediğini belirtti.

“Hacı Boydak’ın oğluyum. Terör örgütüyle hiçbir bağım yok.” diyen   İlyas Boydak, “Benim adıma babamın Kimse Yok Mu Derneği’ne yaptığı yardım nedeniyle suçlanıyorum. Bu yardımı cezaevindeyken babamdan öğrendim. Amerika’daki bir şirkete para gönderdiğim, bu şirketin de FETÖ iltisaklı olduğu iddia ediliyor. Amerika Silikon Vadisi’nde kurulu ve bulut teknolojisiyle iş yapan bir şirketi araştırdım. Karlı bir yatırım olacağını düşünerek, 160 bin EURO’ya dairemi sattım ve bu şirkete 50 bin dolar yatırarak hisse aldım. Olay budur. FETÖ şirketine para göndermedim. 15 Temmuz günü de Acıbadem Kayseri Hastanesi’nde babamın sağlık kontrollerini yaptırdık ve mide kanseri olduğunu öğrendik. Aynı günün akşamında da babamın bağ evinde buluştuk, bu sorunu konuşurken, darbe girişimini öğrendik. Amcam Mustafa Boydak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın televizyona çıkıp halkı meydanlara davetinden önce, darbe girişimini kabul etmeyen mesajlar gönderdi. Ben F-2 tipi cezaevinde kalıyorum. Yani bizzat hain darbe girişiminde bulunan general ve üst rütbeli askerlerle aynı cezaevindeyim. Cezaevi koşulları çok ağır. 2,5 ay hücrede kaldım. Benim niçin o cezaevine konulduğumu bilemiyorum. Ben, o hainlerle aynı cezaevinde bulunmaktan utanç duyuyorum.”

Boydak Holding eski Yönetim Kurulu Üyesi Şükrü Boydak mahkemedeki savunmasında, böyle bir davada yargılanmaktan dolayı üzüntü duyduğunu dile getirdi. Açıklamasında, “Bizler, mülkiye amirliklerinden gelen talepler doğrultusunda yardımlarda bulunurduk. Yardım edilecek kişileri il mülkiye amirleri belirlerdi. Benim FETÖ ile herhangi bir bağım yoktur.” ifadelerini kullanan Şükrü Boydak, şunları söyledi: “Muhafazakar biri olarak AK Partiye destek vermiş biriyim. Torunumun yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle son 4 yıldır İstanbul’da yaşamaktayım. Bu süreçte eşim ve ben hastanede refakatçi olarak kalıyorduk. Bunu herkes bilmektedir. Bu durumla ilgili bütün belgeler olmasına rağmen dikkate alınmamıştır. Aleyhimdeki iddiaları kabul etmiyorum.  Ben, finans ve para işlerinden anlamam. Ben yatırım işlerinden sorumluydum. Ben son 6 yıl içinde 2 kez Amerika’ya gittim. Birinde mobilya fuarına katılmak ve eğitimini orada devam ettiren oğlumun yanında bulunmak için gittim. Diğerinde ise, yaşadığım sağlık sorunu nedeniyle Amerika’ya gittim. Herhangi bir terör örgütü ile bağım yoktur. İddianamede tanıkların verdiği ifadeleri görünce şaşkına döndüm. Gerçeğe aykırı konuşan bu tanıklarla ilgili yasal işlemlerimi gizli tutuyorum. Amerika’da 7 yıldır eğitim gören oğlum Muhammet Lütfü’ye gönderdiğim paralar bile soruşturma dosyasına girmiştir. Yaşanılan bu süreçte çok mağdur olduk.”

Şükrü Boydak’ın çekilen fotoğraftakileri tanımadığını söylemesi üzere Mahkeme Başkanı “Bak benimle niye böyle fotoğraflarım yok” dedi. Bunun üzerine Şükrü Boydak, “Fosforlu olduğumuz dönemlerde siz de gelin fotoğraf çektirelim derdiniz” yanıtını verdi.

Boydak Holdingin eski Yönetim Kurulu Üyesi Murat Bozdağ da savunmasında, 2 ay önce tutuklandığını ve suçlamaları kabul etmediğini belirtti. Murat Bozdağ, “Kayseri’ye 2006 yılında yerleştim. Kayseri’yi hiç bilmem. 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapan şirketin başındaydım. FETÖ/PDY örgütü ile herhangi bir bağım yoktur. Kimseye kurban ya da farklı bir bağış yapmadım. Evimde yapılan aramalarda çıkan harddisktte yer alan fotoğraflar bana ait değildir. OHAL şartlarında savunmamı yapmak için fiziki imkanlarım olmadı. 60 metrekarede 36 kişi kalıyoruz. Hapishanede önceden kitap alıp okuyabiliyorduk. Artık, kütüphanedeki görevli kişinin de FETÖ’den dolayı tutuklanması nedeniyle artık kitap da alamıyoruz. Evimde çıkan kitaplar yasaklı değildi. Bunları yasal olan yerlerden aldım.” ifadelerini kullandı. Bozdağ, mahkeme başkanından nezarette bulundukları zaman namaz kılarken ellerindeki kelepçenin çözülmesini istedi.

KAYSO eski Başkanı ve Boydak Holding eski Yönetim Kurulu Üyesi, tutuksuz olarak yargılanan  Mustafa Boydak ise, “Her şeyden önce üzerime atılı suçlamalar doğru değildir.” dedi. “15 Temmuz’da FETÖ tarafından ülkemizde darbe yapılmaya çalışılmıştır.” diyen Mustafa Boydak, “Terörist başı Gülen amacına ulaşamamıştır. Hain darbe girişiminde şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara ise Allah’tan şifa diliyorum. Ben FETÖ üyesi değilim. Ben işadamıyım. Ben çeşitli görevlerde bulundum. Benim ve ailemin terör örgütü ile herhangi bir bağı bulunmamaktadır. Biz aile olarak Allah rızası için yardımlar yaptık. Biz yardımları yaptığımız yerlerde bu yardımların doğru kullanılıp kullanılmadığını bilemeyiz. Böyle bir şeyde yardım yapılan yerlerde görev yapanların yargılanması gerekir.  Biz eğitime önem veren bir aileyiz. Ağabeyim Hacı Boydak hapishanede olmasına rağmen sınavlarına girmektedir. Eğitimin bizde yeri ayrıdır. Kapımızı eğitim için çalanlara ayrı bakmaktayız. Allah rızası ve eğitim bizim hassas konularımızdır. İşte bu örgüt de bizim bu hassas noktalarımızdan faydalanmış olabilir. Burada bizim herhangi bir kastımız yoktur. Boydak Vakfı 20 Temmuz’da kapatıldı. Vakfın neden kapatıldığına anlam veremedik. Vakıfta yasaya hiçbir aykırılık yoktur. Boydak Eğitim ve Kültür Vakfı 2007 yılında kurulmuştur. Çalışanlara burslar verilmiştir. Orada 18 bin 500 kişiye burs vermişiz. Vakıf kriterlerinin dışında kimseye burs verilmemiştir. Biz, kimseyi ayırmadan bu yardımları yapıyoruz. Bu vakıfta 25 milyon liralık bir bütçe harcanmış. Vakıfta FETÖ’nün F’si ile ilgili bir suçlama varsa biz her türlü cezaya razıyız. Vakfın tüm harcamalarında özen gösterilmiştir. Biz şimdi verilen burslardan, hastanede tedavi gören hastalara yardım etmekten, aşevlerinde verdiğimiz yardımlardan dolayı bu işlerle suçlanıyoruz.

KHK sonrası yardımlardan faydalanan kişiler artık yardım alamıyor. Ben bu kişilere yardımların yapılmasını tekrar talep ediyorum. Yaptığımız  yardımları helalinden kazandık ve helalinden yapıyoruz. Vakfın FETÖ ile ilgili bağlantılı olup olmadığı yapılan incelemeler sonrası ortaya çıkacaktır. Ben vakfın hesaplarının incelenmesini istiyorum. Firmamız çeşitli denetimlerden geçiyor. Son 4 yılda 200’ün üzerinde denetimden geçtik. Bizim endişemiz hayırseverliğe zarar verilmesin. Hayırseverlik anlayışımız FETÖ nedeniyle engellenecek diye bir korkum var. Biz her yere yardım yaptık. FETÖ ile mücadele 17-25 Aralık’tan sonra başlamış değil ben 15 yıldır mücadele veriyorum. Yaptığımız bir yurdu FETÖ’cüler ele geçirmişler. Kız öğrenciler kalıyormuş. 17-25 Aralık’tan sonra hemen onları çıkarttım. Suçlamaları kabul etmiyorum ve beraatimi talep ediyorum” diye konuştu. Mustafa Boydak da Hacı Boydak gibi mahkemeye savunmasını yazılı olarak sundu.