BM raporu.. covid 19 etkisi…(Köşe yazısı 05.09.2020)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bir süredir yazılarıma çeşitli nedenlerle ara vermiştim. Bugün sizlere, tüm dünyada giderek etkisini artıran ‘küresel salgın’ tehdidi covid 19 ile ilgili Birleşmiş Milletler’in, kadınlar, erkekler ve aileler üzerine yaptığı iki önemli araştırmayı sizlere aktarmak istiyorum.

***

BM Raporu: COVID-19 kadın yoksulluğunu derinleştirecek

UN Women ve UNDP tarafından yayımlanan bir çalışmaya göre, salgın, kadınlar ve erkekler arasındaki yoksulluk farkını derinleştirecek, 47 milyon kadın ve kız çocuğunu yoksulluk sınırına sürükleyecek.

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) yayımladığı bir rapora göre, COVID-19 krizi dünya genelinde yoksul kadınların oranını çarpıcı bir şekilde artırarak, yoksulluk içinde yaşayan kadın ve erkekler arasındaki uçurumu derinleştirecek.

Kadınlar için yoksulluk oranının 2019 ve 2021 yılları arasında yüzde 2,7 oranında düşmesi bekleniyordu. Ancak tahminler salgın ve etkileri dolayısıyla yüzde 9,1 oranında artış öngörüyor.

Denver Üniversitesi Pardee Centre for International Futures (Pardee Uluslararası Gelecekler Merkezi) tarafından gerçekleştirilen çalışma, 2021 yılında 25-34 yaş arasında aşırı yoksulluk içinde yaşayan her 100 erkeğe karşılık, 118 kadın olacağını gösteriyor. 2030 yılında bu rakamın 121’e çıkması bekleniyor.

UN Women İcra Direktörü Phumzile Mlambo-Ngcuka konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Kadınların ailelerinin bakımlarıyla ilgili önemli bir sorumluluk aldığını biliyoruz. Daha az kazanıyorlar, daha az biriktiriyorlar ve güvencesiz işlerde çalışıyorlar. Eşitsizliklerle ilgili bu veriler, kadınların salgın sürecinde güçlenmesine destek olacağımız hızlı aksiyonlar gerektiriyor.”

UN Women tarafından yayımlanan From Insights to Action: Gender Equality in the wake of COVID-19 (İçgörüden müdahaleye: COVID-19 salgını bağlamında toplumsal cinsiyet eşitliği) raporu da salgının 96 milyon insanı 2021 yılına kadar aşırı yoksulluğa sürükleyeceğini gösteriyor. 96 milyonun 47 milyonunu kadınlar ve kız çocukları oluşturuyor. Bu da, aşırı yoksulluk içinde yaşayan kadınların ve kız çocuklarının sayısının 435 milyona çıkması anlamına geliyor. Tahminlere göre, bu rakam 2030 yılına kadar pandemi öncesi seviyelere geri dönemeyecek.

UNDP Başkanı Achim Steiner ise şunları söyledi: “Eğer hükümetler kadınların ve kız çocuklarının eğitim, aile planlama, eşit ücret ve sosyal haklara erişimini iyileştirmek için kapsamlı stratejiler uygularsa, 100 milyondan fazla kadın ve kız çocuğu yoksulluktan kurtulabilir. COVID-19 krizinin etkilerini en ağır olarak kadınlar yaşıyor. Gelirlerini kaybetme riskiyle en çok onlar karşı karşıyalar ve kadınların sosyal koruma önlemlerine erişimleri daha düşük. Hükümetlerin toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikleri azaltmaya yatırım yapmaları ve salgının yoksulluk üzerindeki etkilerini aksi yönde değiştirmek için acil aksiyon almaları gerekiyor.”

Raporda, dünyayı 2030 yılına kadar aşırı yoksulluktan kurtarmak için küresel gayrisafi hasılanın yüzde 0,14’ü oranında bir rakamın (2 trilyon ABD Doları) ve kadın ve erkekler arasındaki yoksulluk farkının kapatılması içinse 48 milyar ABD Dolarının gerektiği belirtiliyor. Rapor, eğer hükümetler bu konuda gerekli önlemleri almazsa ya da önlem almakta geç kalırsa bu rakamların daha fazla olabileceğinin altını çiziyor.

UN Women araştırması: COVID-19 sosyoekonomik açıdan erkekleri ve kadınları farklı etkiliyor

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women), COVID-19 salgınının kadınlar ve erkekler üzerindeki sosyoekonomik etkilerini bir araştırmayla ortaya koyuyor.  Araştırma, salgının iş hayatı üzerindeki etkilerine ve salgın döneminde ev ve bakım işlerindeki sorumluluk dağılımına odaklanıyor.

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) Türkiye ofisinin liderliğinde gerçekleştirilen “Türkiye’de COVID-19 Etkilerinin Toplumsal Cinsiyet Açısından Değerlendirilmesi” araştırması, salgının kadınların ve erkeklerin iş ve ev hayatları üzerindeki etkilerini ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre, koronavirüs; toplumsal cinsiyet, yaşadıkları bölge, yaş ve diğer tüm etkenlere bağlı olarak kadın ve erkekleri farklı etkiliyor.

COVID-19 salgınının başlangıcıyla birlikte günlük hayattaki değişimleri ölçmeyi amaçlayan araştırmanın saha çalışması, araştırma şirketi SAM Araştırma Danışmanlık A.Ş. tarafından yapıldı. Araştırma, 18 – 25 Nisan tarihleri arasında, 759 kadın ve 749 erkekten oluşan temsili örneklem ile telefon üzerinden gerçekleştirildi. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 51’i evli, yüzde 37’si bekar, erkeklerinse yüzde 63.6’sı evli, yüzde 32’si bekar. Katılımcıların yüzde 30’unun ise 18 yaş altında çocukları bulunuyor.

“Türkiye’de COVID-19 Etkilerinin Toplumsal Cinsiyet Değerlendirmesi” araştırması, İsveç’in İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) aracılığıyla verdiği destek ile hayata geçirildi.

COVID-19 salgınının iş hayatına etkileri

Araştırma sonuçlarına göre, COVID-19 salgınının başlamasıyla birlikte istihdam ve gelir kaybı yaşayan kadınlar ekonomik olarak derinden etkilendi. Tüm kesimlerden kadınlar ve erkekler, iş kaybı, gelir kaybı, ücretli çalışma saatlerinde azalma yaşadı. Araştırmaya katılan ücretli çalışanlar arasında işini kaybettiğini söyleyen kadınların oranı yüzde 19’u bulurken, bu oran erkeklerde yüzde 14.4 olarak gerçekleşti. Kendi hesabına çalışan kadınlar arasında işini kaybedenlerin oranı yüzde 27’yi bulurken, bu oran iş sahibi erkeklerde yüzde 16. İşverenler arasında işini kaybettiğini söyleyen kadınlar yüzde 19 iken, erkeklerde bu oran yüzde 8.7. Kadınların yüzde 46’sı COVID-19 salgınının başlamasıyla birlikte ücretli çalışma saatlerinin azaldığını ifade etti. Bu oran erkeklerde yüzde 57 olarak gerçekleşti.

Salgının başlamasıyla birlikte ücretli çalışan kadınların üçte biri, erkeklerin ise dörtte biri işlerinden izin aldığını bildirdi. Ücretli kadın çalışanların yüzde 15.7’si ücretsiz izin alırken, bu oran erkeklerde yüzde 11 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların büyük bir çoğunluğu (%83.2) salgın döneminde iş için evden çıkmak durumunda olduğunu belirtirken, işe gidenlerin yüzde 85.1’ini erkekler, yüzde 80.3’ünü kadınlar oluşturuyor. Kadın katılımcıların yüzde 18’i evden çalışmaya başladığını belirtirken, bu oran erkeklerde yüzde 14.

Bu sonuçlar, COVID-19 salgınının, iş hayatında olan kadın ve erkekler arasındaki toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikleri derinleştirdiğini gösteriyor.

Ev ve bakım işleri kadınların üzerinde!

Araştırmaya katılan kadın ve erkek katılımcıların çoğu, COVID-19 salgınının başlamasıyla birlikte ev ve bakım iş yükünün ciddi oranda artış gösterdiğini kaydetti. Ancak kadınlar ücretsiz ev içi bakım kategorilerinin hepsinde iş yükünün, erkeklere ve pandemi öncesi dönemle kıyasla, ciddi oranda arttığını kaydetti. Kadınların yüzde 77.6’sı en çok “Ev temizliği ve bakımı”na vakit ayırdığını söylerken, “Yemek pişirme ve servis etme” yüzde 60 ile ikinci sırayı aldı. Bu oranlar sırasıyla erkeklerde yüzde 47 ve yüzde 24 olarak gerçekleşti. En çok vakit harcanan ev ve bakım işleri ise sırasıyla şöyle: Ev temizliği, alışveriş, yemek yapmak, ev düzenleme ve tamirat, çocuklarla vakit geçirmek, yaşlılara destek olmak.

Katılımcılara eşlerinin kendilerine ev ve bakım işlerinde, COVID-19 öncesi döneme kıyasla, daha fazla yardım edip etmedikleri soruldu. Kadınların yüzde 35’i eşlerinin kendilerine ev işlerinde daha fazla yardımcı olduğunu söylerken, bu soruya olumlu yanıt veren erkeklerin oranı ise yüzde 36.4 olarak gerçekleşti.

Araştırma erkeklerin önemli bir oranının bazı ev işlerini hem COVID-19 öncesi dönemde hem de COVID-19 döneminde yapmadıklarını ortaya koydu. Yemek yapmadığını söyleyen erkeklerin oranı yüzde 40.7 iken, temizlik yapmadığını söyleyen erkeklerin oranı ise yüzde 25.5 olarak gerçekleşti.

COVID-19’un duygusal ve psikolojik etkileri

Araştırma, COVID-19 salgınının olumsuz duygusal ve psikolojik etkileri olduğunu da gösteriyor. Kadınların yüzde 54’ü ve erkeklerin yüzde 49’u salgının başlamasıyla birlikte stres ve endişe gibi sorunlar yaşadıklarını dile getirdi. İstanbul’da yaşayan katılımcıların büyük çoğunluğu (%96.5) psikolojik ve duygusal olarak olumsuz etkilendiklerini belirtti. Sırasıyla Kuzeydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Ege ve Batı Anadolu’da yaşayan katılımcılar ise psikolojik ve duygusal olarak olumsuz etkilendiklerini söyledi.

UN Women Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova, COVID-19’un sosyal ve ekonomik etkilerine dair bu araştırmanın Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 16 ülkeyi kapsayan Avrupa ve Orta Asya bölgesinde yapıldığını belirtti. Asya Varbanova şunları söyledi: “COVID-19 bir sağlık krizi olmasının ötesinde kadınlar ve erkekler için ekonomik ve toplumsal sonuçları da olan bir salgın. Nisan ayında gerçekleştirdiğimiz bu araştırma, salgının etkilerine dair bulgular ortaya koyuyor. Tüm bunların yanı sıra kadınların istihdam piyasasındaki var olan dezavantajlı konumlarını derinleştirdiğini gösteriyor. Birçok kadının işlerini kaybettiğini ve COVID-19 öncesinde de üzerlerinde olan ev işi ve bakım yükünün de arttığını görüyoruz. Araştırma sonuçlarının, salgın döneminde ve salgın sonrasında kadın ve erkeklerin farklı ihtiyaçları ve kapasitelerine yönelik geliştirilecek toplumsal cinsiyete duyarlı önlemler ve iyileştirme planlarını destekleyeceğini umuyoruz.”