Biyolojik Silahlar (1)(Köşe yazısı 30.05.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

1974’te başlayan ve halen devam eden gazetecilik hayatımda ‘polis-adliye muhabiri’ olarak tanıdığım  ve yararlandığım insanların güncel tecrübelerini de sizlerle paylaşıyorum.

Burada birkaç kez Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İ. Hamit Hancı’nın bazı ilginç açıklamalarını, uyarılarını sizlere ilettim. Son yıllarda Türkiye’de ve Dünyada en çok konuşulan konulardan biri ‘biyolojik silahlar, savaşlar.’

Prof. Dr. İ. Hamit Hancı, toplumu bilgilendirme adına ‘biyolojik silahlar’ı sizler için anlattı. Sonuna kadar okumanızı ve bilgi sahibi olmanızı istedim.

“Biyolojik ajanlar yakın dönemde ikinci dünya savaşında sınırlı şekilde kullanılmışlardır ancak kullanımları antik çağlara dayanmaktadır

Dünya klonlanma etiğini tartışırken asıl sorun olan genetik mühendislik yöntemi ile geliştirilmiş biyolojik silahlar gözden uzak kalmıştır

Biyolojik silahlar diğer canlılar üzerinde zararlı etkiler yaratmak amacıyla kullanılan bakteri, virüs vb. bulaşıcı ajanlardır. Bu tanım genellikle biyolojik olarak elde edilen toksinleri ve zehirleri de kapsayacak biçimde genişletilir.

Biyolojik savaş araçları, yaşayan mikroorganizmaları (bakteri, protozoa, riketsia, virüs ve mantar) içerdiği gibi bitkiler ve hayvanlar tarafından üretilen toksinleri (kimyasallar) de kapsar.

Bazı yazarlar toksinleri kimyasal olarak kabul ederken, çoğunluğu 1972 Biyolojik Silahlar Konvansiyonu’nda (Convention on the Prohibition of the Development, Production and Stockilling of Bacteriological (Biological) and Toxin Weapons on Their Destruction) da belirtildiği gibi biyolojik ajan olarak kabul etmektedir.

Silah olarak kullanılabilecek biyolojik ajanlar şu biçimde sıralanabilir;

Bakteriler: Küçük-serbest yaşayan organizmalar olup çoğunluğu katı ya da sıvı kültür ortamında üretilebilirler. Bu organizmalar stoplazma, hücre zarı ve nükleer materyaller içeren bir yapıya sahiptir. Basit bölünme ile ürerler. Oluşturdukları hastalıklar genellikle özgün antibiyotik tedavilerine yanıt verirler.

 Virüsler: İçlerinde çoğalabilecekleri canlı organizmalara gereksinim duyan organizmalardır. Bundan dolayı da enfeksiyoz etkileri büyük oranda konak hücrelere bağımlıdır. Virüsler genellikle antibiyotik tedavilere yanıt vermeyen fakat antiviral bileşimlerin bir kısmına ve sınırlı kullanıma uygun preparatlara yanıt veren hastalıklara neden olurlar.

Riketsialar: Hem bakterilerin hem de virüslerin genel karakterlerini taşıyan mikroorganizmalardır. Bakteriler gibi metabolik enzimler ve hücre zarından oluşurlar ve oksijen kullanırlar ve geniş çaplı antibiyotiklere karşı duyarlıdırlar. Yaşayan hücreler içinde üremelerinden dolayı da virüsleri andırırlar.

Klamidya: Kendi enerji kaynaklarını üretemediklerinden zorunlu hücre içi parazitlerdir. Bakteriler gibi geniş spekturumlu antibiyotiklere yanıt verirler. Çoğalmak için virüsler gibi yaşayan hücrelere gereksinim duyarlar.

Mantarlar: Fotosentez yapamayan, anaerobik büyüme yeteneğine sahip ve çürüyen bitkisel olgulardan besin gereksinimlerini karşılayan ilkel bitkilerdir.

Toksinler: Yaşayan bitkiler, hayvanlar ya da mikroorganizmalardan elde edilen ya da üretilen zehirli maddelerdir. Bazı toksinler kimi kimyasallara da dönüştürülebilirler. Toksinlere özel antiserum ve seçilmiş farmakolojik ajanlarla karşı konulabilir.

Literatürde çok sayıda biyolojik savaş ajanı belirtilmektedirler (Tablo 1). Bu ajanların bazıları ölümcüldürler, diğerleri genellikle kapasite düşürücü olarak kullanılırlar.

Literatürde klasik tedavi yöntemlerinin etki edemediği ya da belli etnik gruplar üzerinde kullanılabilen genetik mühendisliği ürünü ajanlardan söz edilmektedir.

Biyolojik ajanların silah olarak kullanım potansiyelini de etkileyen bazı özellikleri; enfektivite, virülans, toksisite, patojenite ve stabilitedir.

Biyolojik ajanlar, uygun çevre koşullarında ve vücutta etkilerini katlayarak artırırlar ve ortamda uzun süre kalırlar.

Kimyasal silahların bütün korkunçluğuna karşın, biyolojik organizmanın çok küçük bir örneği bile çok daha ölümcül olabilir.