Birinci Vazife.. (Köşe yazısı 02.03.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

BİRİNCİ VAZİFE…

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Son dönemlerde büyük önder Atatürk ile ilgili ‘zırvalayan, sapıtanlar’ çoğaldı.

Oysa her ülkenin tarihe geçmiş ‘liderleri’ ile  ‘milli ve dini bayramları’ var.

Bizde, yıllardır misyonerlerle, Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmek, parçalamak, eyaletlere bölmek, rejimi değiştirmek isteyenlerle, hainler, terör örgütleri ve kişiliği tam oturmamış genetiği bozuklar ‘aramıza nifak’ tohumları serperek huzurumuzu kaçırmaya devam ediyor.

Bizde nerdeyse ‘milli’ ne bayram ne eğitim ne de savunma sanayi gibi bir şey kalmadı.

Önce kamu kurum ve kuruluşlarında ‘Atatürk portreleri’, sonra kurumların başındaki ‘T.C.’ harfleri, şehirlerin giriş-çıkışlarındaki, önemli meydanlarındaki ‘Ne mutlu Türküm’ sözü indirilmeye başlandı.

‘Kimlik’ tartışması devam ediyor.

‘Andımız’ın okutulması yasaklandı.

Özellikle büyük önder Atatürk’e yapılan haksızlığa, saygısızlığa karşı, Türkiye’nin ekmeğini yiyen, suyunu içen yabancılar, Dünya liderleri ile şaşırıp, isyan ederek destek oluyor.

‘Sivil Anayasa’ tamamda, Türkiye Cumhuriyeti’nin genetiği ile oynanmakta isteniyor.

Ünlü ‘time’ dergisi bile ‘yüzyılın lideri’ seçiminde ‘Mustafa Kemal Atatürk’ ün belirlenen liderler arasında zirveye çıkmasına şaşırmış, olmadık alavere-dalavere çevirmişti.

Burada Atatürk’ün 20 Ekim 1927’de ‘Ey Türk Gençliği’ diye başlayan ‘Gençliğe hitabesi’ni zevkle hatırlatmak ve yazmak istiyorum.

“Ey Türk gençliği! Birinci görevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin tek temeli budur. Bu temel senin en değerli hazinendir. Gelecekte bile, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır. Birgün bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunluluğuna düşersen, göreve atılmak için, bulunduğun durumun olanak ve şartlarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve şartlar, çok elverişsiz bir özellikte ortaya çıkabilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yok etmek isteyecek düşmanlar, bütün dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi eylemli olarak ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acı ve daha tehlikeli olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar duyarsızlık, sapkınlık ve hatta ihanet içinde bulunabilirler. Üstelik bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi istekleriyle birleştirebilirler. Ulus fakirlik ve çaresizlik içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir. Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevin Türk bağımsızlık ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Gereksinim duyduğun güç damarlarındaki asil kanda bulunmaktadır!

Bunu niye mi yazdım?

‘19 Mayıs genelgesi’nin yürütmesinin iptalini sağlayan 25 yaşındaki bilgisayar programcısı Alper Ayhan’ı ayakta alkışlayarak kutlamak ve ‘birinci vazifesi’ni yerine getirdiği için.

Konya’da bilgisayar programcısı Alper Ayhan, avukatı Ahmet Gürol Şağban aracılığıyla, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 11 Ocak 2012 tarihindeki 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının başkent dışında sadece okullar ve öğrenciler ile kutlanmasını, stadyum ve meydanlarda kutlanmasını yasaklayan genelgesinin yürütmenin durdurulması ve iptali için Danıştay’a başvurdu.

Danıştay 10’uncu Daire Başkanlığı’da başvuru sonucu yürütmenin durdurulması kararını aldı.

“Çünkü bu bizim birinci vazifemizdir. Ben de birinci vazifemi yerine getirdim” diyen Alper Ayhan,

”Cumhuriyetimizin kurulduğu günden bu yana kutlanmakta olan Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı bir kez daha coşku içerisinde kutlamamıza imkan sağlayan Türk yargısına Türkiye Cumhuriyeti’nin evlatları olarak teşekkürlerimizi sunarız. Bu milli bayram ülkemizin nereden nereye geldiğini ve birlik olduğumuzda neleri başarabildiğimizi göstermektedir. Bu bayramın halktan uzaklaştırılması, okullara hapsedilmesi Türk yargısınca da uygun görülmemiş, MEB’nın gösterdiği bazı gerekçeler de akıl ve mantık dışı bulunup herkesçe komik karşılanmıştır. Cumhuriyetimizin varlığını sürdüreceği nice uzun yıllar boyunca 19 Mayıs’ları, 29 Ekim, 30 Ağustos’ları birlik, beraberlik ve coşku içerisinde kutlamak için Türk gençliği her zaman vazife başında olacaktır. Çünkü bu bizim birinci vazifemizdir. Ben de birinci vazifemi yerine getirdim.”

Okullarda bundan sonra ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ diye başlayan ‘Andımız’da okunmaya devam edecek. ‘Andımız’ okunurken, herkes ‘üç maymunu’ oynamak yerine ‘birinci vazifesi’ni yerine getirecek.