Bir yanlış var.. (Köşe yazısı 05.10.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Mesleğe adım attığım yıllarda Kayseri bir çok konuda kendinden ‘olumlu’ söz ettirildi.

Pastırması

Sucuğu

Mantısı

Medeniyetlere ev sahipliği yapması

Gelenek-görenekleri

Yetiştirdiği siyasetçiler, müzik adamları, sanatçılar, tarihe yön veren olaylar,

Spordaki başarıları ve istenmeyen olayı,

Dünyanın ilk ticaret merkezi, hastanesi, Tıp Fakültesi, Cüzzam Hastanesi

Ticaretteki başarısı, fıkraları,

Türkiye’nin ilk Tayyare fabrikası, Sümerbank Bez fabrikası, Çinkur, Taksan’ı,

Kurtuluş savaşında son sınıftan mezun olamayan Kayseri Lisesi mezunları,

Erciyes’in özellikleri gibi saymakla bitmeyecek özellikleri ile.

Son yıllarda ise bunların tam tersi ile anılır oldu.

‘Kayserili işini bilir’ derken ‘kazık yiyen’ şehre dönüştü.

Eskiden devlet yatırım, destek ve teşviklerinden ilk yararlanırken, şimdi esamesi bile okunmayan, proje adıyla idare ettirilmeye çalışılan konuma düştü.

Hayırseverliği, okulların, sağlık tesislerinin üzerinden eksilmezken, bu insanlar bile hayır yapmaya korkar hale geldi.

En verimli araziler betonlaşmaya, park, bahçeler imha edilmeye, edilmek içinde ‘cami kılıfı’ ile algıya dönüştürülmeye başlandı.

Rüzgar sirkülasyonunun az olmasından havası kirli iken, rantiye-şantiyeler ile iyice çukurlaşıp, birileri kazanırken, hastalıklı nesiller yetiştiren, hastalıklardan kurtulamayan, hastanelerden çıkamayan bir şehir yolunda hızla ilerler oldu.

BM toplama merkezi gibi, üretmeyen, çalışmayan, asalak yaşayanların, fakir-fukara edebiyatı yapanların, başarısız politikacıların eline kaldı.

Sadece billboard reklamları, açılış şovları, temel atma gösterişleri, havada kalan yatırımlarla idare eden Avrupa’ya kötü örnek bir şehir.

Şehri yönetenleri dinlerseniz yollar, köprüler, bazı tesisler, kilitli parkeler, asfaltlar, kimsenin yapmadıklarını yaptılar ve ilk burada yapıldı.

Zaten bu klasik hizmetleri yapmak için oturmuyorlar mı? Bunları da yapmasalar olurdu. Genel anlamda baksanız, daha çok şehre mi, yoksa kendilerine, eş dostlarına mı hizmet yaptılar, bunların toplumdaki yansıması dedikoduları daha iyi duyarlardı.

Ama ‘duymaz, bilmez, görmez’ şekilde ‘üç maymunu’ oynayarak, pembe tablolar çizerek, yabancı hayranlığı, verimli arazileri betonlaştırma ve katletme ile meşgul olduklarından, ‘mutlu azınlık’ yaşantıları, halktan kopuk hizmetleri ile Kayseri’yi daha da geriye götürmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Hep yazıyorum yine tekrar edeceğim.

Yapılan hizmetler içinde beni, Kayseri halkını heyecanlandıran bir doğru dürüst eser, tesis yok. Olsa Kayseri Olimpiyatlar, kongreler, sağlık ve turizm şehri olurdu, para basardı.

İthalatını artıran, ihracatını azaltan, Savunma sanayi, yerli otomobilden bile pay alamayan, havalimanını bir türlü genişletemeyen, sanayicilerin istediği bağlantı yollarına kavuşamayan, kara demiryolu konteny taşımacılığını hayata geçiremeyen, özelliklerini sürekli kaptıran bir yer.

Eskiden, Kayseri Devlet Tiyatrosu meşhur imiş. Şimdikilerin fazla kültür, sanat ve sporla zaten ilgileri yok. Olsa da göstermelik. Olmadığı içinde takımların hali, altyapıların durumu belli.

Son ayakta kalan Kayserispor ve Kayseri bayan basketbol takımının durumları da.

Kayserispor’dan sonra Bellona ile Kayseri Basketbol Kulübü arasında sponsorluk anlaşması yapıldı.

Boydak Holding CEO’su Alpaslan Baki Ertekin, sesini yükselterek ‘Ben bu şehirde emanetçiyim’ diye haykırarak sordu.

‘Neden şehrin iki değeri olan Kayserispor ve Kayseri Basketbol spor kulüplerine bizden başkan sponsor yok? Bu şehirde bizden başka kimse yok mu? Bu şehrin kültür, sanat, spor hayatına katkıda bulunmak herkesin görevi değil mi? Oysa  Basiretli tacir gibi şirket yönetmek gerektiğinde içinden çıkmış olduğunuz toprakların sporuna, sanatına ve kültürüne sahip çıkmaktır. Büyük olmak, şehrin en büyüğü olmak size sadece üretmek, pazarlamak, satmak ile ilgili yükümlülük getirmiyor. Size bununla beraber şehirde var olması gereken, sahip çıkılması gereken değerlere de sahip çıkma sorumluluğu yüklüyor. Kayserispor bugün bu şehir için bir değerdir. Kayseri ilini mantıyla, pastırmayla anımsarsınız, Erciyesle anımsarsınız. 4 veya 5. sıraya yazacağınız şey Kayserispor’dur, Kayseri Basket’tir. Bu değerlere sahip çıkmak lazım.”

Peki şimdi bu şehri yönetenler, Boydak CEO’sunu  iki spor kulübüne destek olması nedeniyle adeta çarmıha gerenler ne yapıyor, şehrin ekonomisini, tesislerini daha da büyütmek, korumak bir yana, kalanları da yok etmek için buldukları son ‘camı kılıfı, numarası’ ile algı oluşturmaya çalışıyor.

‘Kayserili işini bilir’ sözünden sonra yakın bir gelecekte sanırım ‘Kayseri’ye yakışan bir cami yapacağız’ kılıfı da bu şehire zarar vermeye başlayacak.

Bu şehirde yeterince cami ve ibadet edenleri var. Yeter ki sizler Kayseri’nin değerlerini yok etmek, ortadan kaldırmak, Allahın güzelliklerini bozmamak için oralara adım atmayın ve de uzak durun.

‘Mutlu azınlığa’ hizmette sınır tanımayan, halktan kopuk olanları seçerken bir yanlışlık olmalı.

Günlük ve seçimlik politikaları artık bu şehir kaldırmıyor, böyle yönetilmeyi de istemiyor.