Berna Gözbaşı’ndan yılkı atları, virüs, özgürlük ve spor değerlendirmesi

Türkiye’nin önemli iş kadınlarından, BRN yatak fabrikasının sahibi ve Kayserispor Kulübü  yönetim kurulu başkanı Berna Gözbaşı, Kayseri Serbest bölge’de bulunan, Kayseri OSB’nin artasında  kalan karasazlık bölgesinden  gelen yılkı atlarını görüntüledi. Yılkı atlarının özgürlüğü ile bu dönemde virüs  korkusunun yanı sıra sokağa çıkamayanları ve sporu değerlendiren Berna Gözbaşı sosyal medya hesabında şunları yazdı.

Bu kareyi Kayseri Serbest Bölgesindeki fabrikamın hemen önünde çektik.
Daha önce Erciyes’te uzaktan bile göremediğimiz bizim meşhur yılki atlar, hemen tel örgülerin kenarından tayları ile birlikte fırtına gibi bir oraya bir buraya koşarken, bizlere sanki özgürlüğün ne kadar değerli olduğu mesajı veriyorlar.
Sanki doğadan insan eli çekilince yeniden kaybedilmiş topraklarına kavuşmanın hazzını gösteriyorlar bize.
Efsaneler, harikalar.
Bir virüs herşeyi ne kadar da değiştirdi değil mi?
Yılki atları özgürlük sınırlarını alabildiğine genişletirken, insanoğlu resmen özgürlüğünü kaybetti.
Filmlerde dizilerde izlediğimiz tokalaşmalar, kucaklaşmalar artık bize ne kadar uzak geliyor.
Oysa birkaç ay önce öyle yaşıyorduk.
Özgürdük.
Canımız nereye isterse oraya gidiyorduk.
Şimdi yılki atlarının görsel şölenini izlerken, özgürlüklerinin keyfini çıkarmasına gıpta ile bakar duruma geldik.
Bu aşamada sokağa hiçbir zaman çıkamayan yaşlılarımıza, gençlerimize daha çok üzülüyoruz.
Hafta sonları evde hapis hayatı, şehirlerarası yasaklar, şöyle deniz kenarında, boğazda bir kahve içememe, tutkuyla bağlı olduğumuz Kayserispor’umuzu izleyememek, canımızı daha da sıkmaya başlıyor.
Sonra sorguluyoruz kendimizi, hatalarımızı,
vazgeçebileceklerimizi, önceliklerimizi sorguluyoruz.
Covid-19 ile bundan sonraki yaşamımız gerçekten de çok farklı olacak.
Belki gereksiz tasalarımızdan arınacağız, işyerlerinde teknolojiyi daha fazla kullanıp, gereksiz toplantı yorgunluğunu atarak, koşuşturmalarımızı azaltacağız.
İşlerimizle ilgili planları yaparken bu tür olağanüstü durumların üstesinden kolaylıkla gelecek çok daha gerçekçi stratejiler kurmamız gerekiyor.
Öncelikle istihdamı artıracak pratik çözümleri süratle hayata geçirmemiz gerekiyor.
Gelişmiş ülke ekonomilerinde şimdiden daralmalar başladı.
Bizde de irili ufaklı kayıplar kaçınılmaz olacak.
Ancak biz millet olarak yeniliklere daha kolay adapte olan, kendimizi hızla yenileyebilen ve sorunların üstesinden pratik yollarla kurtulabilen bir milletiz.
Bu ve bundan sonra gelecek olası salgınların insanların mutluluğu, refah seviyelerini, çocuklarının geleceğini etkilememesi için devletimiz ile birlikte biz özel sektör çalışanlarının STK’ların mutlaka ikinci, üçüncü planlarının olması gerekiyor.
Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum
Hemen hemen tüm dünyada iş yapan bir iş insanı olarak ülkemin gücüne inancım bu salgında da beni yanıltmadı.
Gelişmiş ülkelerdeki insanlık dışı manzaralara karşın ülkemin sağlıktan, sosyal devlet anlayışına kadar her yaklaşımı ne kadar değerli bir ülke vatandaşı olduğumuzu bir kez daha ortaya koydu.
Güzel ülkemizin kıymetini bilelim, gereksiz demagojiler, ötekileştirmelerle birbirimize zarar vermeyelim.
Bu dünyanın sahibinin sadece biz olmadığımızın farkına vardıran yılki atları gibi yeniden özgürce hareket etmek için hem salgından korunma önlemlerine dikkat edelim, hem de doğayı koruyarak tüm canlılara saygımızı daha fazla gösterelim.