BASIN YAYIN SANAT EDEBİYAT ŞİİR DÜNYASI’NDAN KISA KISA DUYURULAR…

DERLEYEN: KERİM ÖZBEKLER

GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR

YALOVA’DA 21.DEFA ŞİİR ŞÖLENİ YAPILACAK…

4-5-6-7 Temmuz 2022 tarihlerinde 21.Yalova Şiir Akşamları 10.Kardeş Kentler Buluşması Etkinliği ”Yalova Kent Müzesi”nde her gün saat.16.00’da gerçekleştirilecektir. Yalova Şairler ve Yazarlar Derneği ile Yalova Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliğidir. Daha fazla bilgi almak isteyenler, aşağıda ki bilgileri kullanabilirler.

Nuri Taner

Yalova Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanı

Gazipaşa Caddesi, No.26, Halil İnalcık Kültür Merkezi, PTT Karşısı Yalova

0-546-8337020

nuritaner@hotmail.com

***

ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ TRABZON ŞUBESİ 2022 ÇAĞDAŞ KALEMLER ÖYKÜ ÖDÜLÜNÜ YARIŞMASI DÜZENLEDİ, BİRİNCİYE 3.000, İKİNCİSİNE 2.000. ÜÇÜNCÜSÜNE 1.000 LİRA ÖDENECEK.(SON BAŞVURU TARİHİ.30 AĞUSTOS 2022 SALI)…

KATILIM KOŞULLARI;
-Ödül, öykü türünde kitabı yayımlanmamış 18 yaş üzeri yazar ve yazar adaylarına açıktır. (Diğer edebi türlerde kitabı yayımlanmış olmak, başvurmaya engel değildir.)
-Ödüle, bir öyküyle başvurulur. Öyküler elektronik ortamda veya kâğıt baskı olarak yayımlanmamış, başka bir yarışmadan ödül almamış olmalıdır ve yarışmanın sonucu açıklanana kadar yayımlanmamalıdır.
-Öyküler; 600 (Altı Yüz) ile 2000 (İki Bin) sözcük aralığında, 12 punto Times New Roman karakterinde 1.5 satır aralığıyla yazılmalı ve Word dosyası içinde gönderilmelidir.
-Öykü Ödülü Başvurusu adayın kendisi tarafından, trabzon@cydd.org.tr e-posta adresine, 30 Ağustos 2022 günü. Saat 23.59’a kadar gönderilmelidir. Son başvuru tarihinden sonra gönderilecek öyküler, dikkate alınmayacaktır.
-Başvuru için gönderilen e-posta, iki (2 Adet) Word dosyasından oluşmalıdır.
Birinci word dosyasında yazarın-adayın adı ve soyadı-öyküsünün adı-belirlediği rumuz-adresi-cep telefonu-e posta adresi ve kısa özgeçmiş bilgisi bulunmalıdır.
-Yarışma Öyküsünün yer alacağı diğer word dosyasına, yazarın adı yazılmayacaktır. Öykünün giriş-ilk sayfasının sol üst köşesinde “Rumuz” yazılacaktır.
-Öykülerin basım, yayın ve telif hakları Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Trabzon Şubesine ait olacaktır.
-Yarışmaya gönderilen öykülerin hukukî sorumluluğu, yazarına aittir.
İntihal veya üçüncü kişilerin telif hakkı gibi durumlarda, sorumluluk yazara aittir.
-Düzenleme kurulu, adayların dosyalarını yönetmeliğe uygunluk-özensizlik-belirgin anlatım sorunu-yazım hatası gibi yönlerden inceleyecektir. Yarışmayı düzenleyen kurum, ön seçici kurul oluşturma yetkisine sahiptir.
-Düzenleme kurulu, jüri üyelerine ön elemeden geçen adayların dosyalarını isimsiz iletecektir.
ÖDÜLLER;
Birinci seçilen dosya.3.000 TL,
İkinci seçilen dosya.2.000 TL,
Üçüncü seçilen dosya.1.000 TL,
Gelişime açık dosyaya, Mansiyon ödülü şeklinde olacaktır.

***

7. AHMET HAMDİ TANPINAR EDEBİYAT YARIŞMASINI KAZANANA 10.000, İKİNCİSİNE 7.000. ÜÇÜNCÜSÜNE, 5.000 LİRA ÖDENECEK.(SON BAŞVURU TARİHİ.30 EYLÜL 2022 CUMA)…Antalya Kepez Belediyesi Yöneticileri, 7. Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Yarışması düzenledi.KATILIM ŞARTLARI;-Yarışmaya katılacak eserler anı türünde olup, konusu “ANILARDAN ANLARA ANTALYA”dır.-Yarışmaya katılacak eserler, Türkçe olmalıdır.-Yarışmaya katılacak eserlerin daha önce, hiçbir yarışmada ödül almamış ve herhangi bir yerde yayımlanmamış olması gerekir. Aksi takdirde, sorumluluk eser sahibine aittir.-Yarışmaya, yurt içi ve dışından herkes katılabilir.-Başvurular, şahsen veya posta ile yapılacaktır.-Katılımcılar, yarışmaya anı dalında tek eserle katılabilir.-Yarışmaya gönderilecek eserlerin üzerinde, 18 yaş üstü katılımcılar için sadece rumuz bulunacaktır. Rumuz dışında yarışmacının kimliğini belirten herhangi bir işaret bulunması halinde, eser yarışma dışı bırakılacaktır.-18 yaş üstü yarışmacılar, kimliğini-açık adresini ve biyografisi ile birlikte 1 adet fotoğrafını ayrı bir zarfa koyarak üzerine sadece rumuzunu yazıp, eserinin yer aldığı zarfa koyacaktır.(NOT.Gönderilen zarfın üzerinde iletişim bilgileri olabilir.)-18 yaş altı yarışmacılar, hikâyenin son sayfasına kendi adı soyadı-okul adresi-veli adı soyadı-okul telefon numarası-varsa okul e-posta adresi eklemelidir. (Kişinin, açık rızası olmak kaydıyla.)-Eserlerin metin uzunluğu en fazla 10 sayfa ile sınırlandırılmış olup, A4 kâğıdına 12 punto Times New Roman karakteri ile yazılacak ve 5 nüsha olarak gönderilecektir. Ayrıca daha sonra dereceye giren eserler kitaplaştırılacağı için eserlerin koyulduğu zarfın içine Word formatında hazırlanmış dosya, CD’ye veya flash belleğe yüklenmiş olarak da gönderilecektir.-Yarışmaya gönderilen eserlerin telif hakkı eser sahibine ait olup, yarışmaya katılımla birlikte Kepez Belediyesi yayma-yayımlama-işleme vb. hakkına sahip olacaktır.-Yarışma jürisinde görev alanların yakınları, yarışmaya katılamazlar.-Şartnameye uygun olarak hazırlanan eserler, değerlendirmeye alınacaktır. Yarışmaya katılan eserlerin, iadesi yapılmayacaktır.-Dereceye giren eserlerin açıklanması ve ödül töreni tarihi, önceden bilgi vermek şartıyla Belediyemiz tarafından değiştirilebilir.ÖDÜLLER;Birinci.10.000 TL.+Plaket+Katılım Belgesi,İkinci.7.000 TL.+Plaket+Katılım Belgesi,Üçüncü.5.000 TL.+Plaket+Katılım Belgesi,Teşvik Ödülü.3.000 TL.+Plaket+Katılım Belgesi.

***

DAHA ÇOK SATIŞ YAPMAK İSTEYENLERE YARDIMCI OLURUM…
Son zamanlarda millet hep e ticaret yapmak istiyor. E ticaret yazılımı yapan firmalar da e ticarette para nehir gibi akıyor, siteni yap, paranı kazanmaya bak. Tâbi ki internet üzerinden satış yaprak para kazanmanın farklı yolları da var.
Ancak şunu net olarak ifade edeyim . E ticaret wep sitesi ile ticaret yapılmaz, e ticaret ile ticaret yapılır. Yani demek istiyorum ki e ticaret yazılımı sadece bir satış kanalı olarak aracılık yapar. E ticarette satış teknigi, tanıtım,. kampanya, fiyatlama, strateji, oluşmaktadır gerekir.
Büyük bir işletme olarak ticari faaliyetler için e ticaret sitesi uygundur.
Küçük çapta ticaret için Instagram, blog, Facebookta satış yapılır. Ayrıca ürün, iş yeri ve hizmet tanıtımı, kişisel markalaşma için kullanılır.
Üretici bir işletme iseniz o zaman funnel, firma wep sitesi, YouTube işinizi fayda sağlar.
İnternet üzerinden en çok satış yapılan ürünler 1. Giyim 2. Temizlik 3. Kozmetik 4. Sağlık ve medikal. 5 . Kitap ve eğitim hizmetleri.
Bu alanlara giriş yapmak veya yeniden yapılanma internet üzerinde daha etkin ve daha çok satış yapmak isteyenlere yardımcı olurum.
ABİT GÜLİSTAN
İşletme Uzmanı
0-530-5596000
abitgulistan@hotmail.com

***

POLİTİKACILARIMIZ GAZETECİLERİMİZ YAZARLARIMIZ BU GÜNLERDE KISA KISA NELER SÖYLEDİ ? NELER YAZDI ?

15 Temmuz’u aylar öncesinden bilen yazarın yeni uyarısı; ‘Yine kapan kuruldu.(Fehmi Koru)
***
(Yapılan bazı hazırlıklar) İstanbul ve Ege’nin (Pek de uzun olmayan bir süre sonra), işgale uğrayacağına işaret ediyor. Özellikle, İstanbul ve Avrupa’da oturanlar ve İzmir’liler tedbirini almalı, hazırlığını yapmalı.(28 Haziran 2022 Salı-14.25) Cüneyt Bülent Şeker (Avukat) Bursa @ekonomibursa
https://www.facebook.com/photo/?fbid=711470963409909&set=a.136974244192920
***
”Aleviler ve ateistler, ahlaksızdır.” diyen ”İslami Gençlik ve Hikmet Derneği Başkanı Rafet Ermiş”, kendisinden Kur’an Dersi almaya gelen 4 erkek çocuğuna tecavüz ettiği için 24 yıl hapis cezası aldı.(Figen Ağar)
***
12 Eylül’de İngiltere’ye kaçan Mısıroğlu’nun Atatürk hakkındaki iftiralarını, (İngiliz Gizli Servisi) M16 hazırlamıştır. İngiliz Kraliyet Kütüphanesi eserlerine, M15 Ajanları erişebilir.(Prof.Dr.Ömer Eyercioğlu)
***
Amerika Birleşik Devletleri 1969’da aya inerken Mekke Müftüsü ”Aya inilemez, ay nurdan (Işıktan) yaratılmıştır.” dedi, fetva, 1982’de geri çekildi.(Ahmet Çık)
***
Erzincan İliç’te siyanür borusu patlamış, bakanlık heyet göndermiş. Savcı ve jandarma, soruşturma açmış. Tonlarca siyanür, Fırat’a karışmış. Ormanlarımız yanıyor, nehirlerimiz ve toprağımız zehirleniyor.(Ümit Özdağ-Zafer Partisi Genel Başkanı)
***

Hava fotoğrafına göre, yangın söndürülmemiş. Yanacak ağaç kalmamış, kendiliğinden sönmüş. Hep yanan ormanlara, otel yapılacak denir. Doğrudur ama esas tehlike göz ardı edilir, her tarafı ormanlarla kaplı Muğla’nın yüzde 60’ına maden arama ruhsatı verildi.(Meriç Köyatası)
NOT.Marmaris’teki yangında, 4813 futbol sahası kadar alan yandı.(KÖ)
***
Bir doktor arkadaş anlattı, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nde Arap doktorlar Türk doktorlardan fazlaymış. Toplantılar, Arapça yapılıyormuş, Türklere kulaklık dağıtıp çeviri yapılıyormuş.(Cemil Kılıç)
***
Ta Nea Gazetesi, bugün ‘İki kırmızı’bölge’ manşetiyle çıktı. Trakya ve Kuzey Ege’nin, mercek altında olduğunu yazdı. Ta Nea’ya göre, Yunan ordusu Midilli, Semadirek ve Lemnos adalarının yanı sıra Türkiye ile kara sınırını çizen Meriç Nehri çevresinde KIRMIZI alarma geçmiş durumda.!!!
#Atabey19HHK
#HüseyinHakkıKahveci
***
ABD uçak gemilerinin ağırlandığı Girit Adası’nda gerçekleşecek 190 milyon euroluk değişiklik, Yunan donanmasının Doğu Akdeniz planının bir parçası.
Planın Hedefi MİLLENIUM CHALLENGE-ARMAGEDON VE ANADOLU, Yani Türkiye!
Bu arada, YUNAN ORDUSU KIRMIZI ALARMA GEÇMİŞ.
SALDIRI ALARMI!
#Atabey19HHK
#HüseyinHakkıKahveci
***
100 yıl önce kovduklarımız, savaşla yendiklerimiz artık topraklarımızda bize üstünlük sağlıyor.
Kraliçe’nin askerleri, topraklarımızda…
Pakistanlı,Bangladeşli,Suriye’li,Iraklı…
O, bu, şu ! İçerde savaşacağız.
Dışarda savaşacağız.
https://lnkd.in/dJppWP-y
#Atabey19HHK
#HüseyinHakkıKahveci
***
MİLLET, HIRSIZ DOYURMAKTAN BIKTI…
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek yetmez, siyasetin etik ilkeleri de anayasa kuralı olarak düzenlenmeli. Örneğin yolsuzluk yapan siyasetçi, hayat boyu siyasetten men olmalı ve yolsuzluktan elde edilen mal varlığı hazineye geçmeli. Millet, hırsız doyurmaktan bıktı.(FİKRİ SAĞLAR)
***
ZEYTİN DÜŞMANLIĞI’NIN NEDENİ…
Yavuz ŞEN
Mali ve İdari İşler Müdürü
Zeytin ağacına düşmanlık zeytinliklerde altın aramak için değil.
Asıl amaç çok daha sinsi.
Amerika tarım ürünlerinde bütün dünya ile rekabet eder.
Buğday, mısır, soya fasulyesi, daha aklınıza ne gelirse.
Türkiye’ye badem bile Kaliforniya’dan gelir. Köşedeki kuruyemişciye sorun.
Amerika büyük paralar döker, araştırma yapar, verimi arttırmak için genetiklerinle oynar.
Verim artar, ama kanser dahil birçok hastalıklar da bu ürünlerle beraber gelir.
Ilaveten genetik tohumdan ertesi sene verim alınmaz. Tohum satın alan ertesi sene gene almaya zorunludur.
Amerika’nın rekabet edemediği en önemli tarım ürünü zeytin.
Zeytin ağaçta yetişir. Buğday, soy, mısır gibi her sene tohumdan ekilmez.
Bu nedenle genetiğinle oynamak imkansız. Amerikanin teknik üstünlüğü zeytine işlemez.
Zeytin ağacı yüzlerce sene yaşar. Beşyüz senelik ağaç hala zeytin verir. Türkiye’de çok.
Amerika daha 250 yaşında.
Zeytin ağacı ekimine daha 10 sene kadar önce uyandı. Yani Amerika çok geride.
Zeytin düz ve geniş tarla gerektirmez, bayırda kıraç toprakta bile yetişir, gübre istemez.
Elle toplanır, mekanik tarıma elverişli değil.
Amerikadaki düz ve sonsuz ekim alanlarının ve mekanik tarımın avantajı zeytine işlemez.
Özetle Amerika’nın tarım bilimi ve mekanik üstünlüğü mısır, soy, ayçiçeği dalında. Yüksek verim ve ucuz maliyet ile dünya piyasası elinde.
Amerika’nın zeytin konusunda rekabet etmesi şimdilik imkansız.
Bu nedenle,
önce en sağlıklı yağ zeytinyağı kötülendi. Mısırözü, ayçiçeği yağı, margarin öne sürüldü.
Yetmedi.
Şimdi Türkiye’de zeytinleri söktürtüyor.
Kaliforniya harıl harıl zeytin ağacı ekerken……….
Foto: Kaliforniya’da bir zeytinlik…
***
KIBRIS 2.ABDULHAMİT TARAFINDAN SAVAŞMADAN İNGİLTEREYE TESLİM EDİLMİŞTİR…
1 Temmuz 1878’de, devletler hukukunda görülmemiş garip bir antlaşmayla Kıbrıs İngiltere’ye “emaneten” terk edildi. İngiltere, Kıbrıs’a karşılık her yıl Osmanlı’ya 22 bin 936 kese altın ödeyecekti.Doğu Akdeniz, kaynıyor. Kıbrıs açıklarında, doğal gaz arama kavgası büyüyor. Bugün uluslararası petrol şirketlerinin üşüştüğü Kıbrıs,, bir zamanlar tamamen bizimdi.Kıbrıs, bundan tam 144 yıl önce 1 Temmuz 1878’de II. Abdülhamit tarafından savaşsız İngiltere’ye bırakıldı.(SİNAN MEYDAN)
***
ANADOLU’DAN İSTANBUL’A GELDİĞİMDE  BİR ARAYIŞ İÇİNDEYDİM,  CEMAAT VE TARİKATLARI YAKINDAN TANIMAK İSTİYORDUM. İSMAİLAĞA CEMAATİ İLK TANIDIĞIM CEMAAT OLDU AMA…
LEVENT GÜLTEKİN
acikcenk@gmail.com
Anadolu’nun küçük bir kasabasından 18 yaşında İstanbul’a geldiğimde bir arayış içindeydim.
Uzaktan edindiğim bilgilerle tanıdığım cemaat ve tarikatları yakından tanımak istiyordum.
Yani haklarında okuduklarımla, duyduklarımla değil, bizzat gördüklerimle bir kanaat sahibi olmak istiyordum.
Bu vesileyle neredeyse bütün cemaat ve tarikatları dolaştım.
Gittiklerimden biri de liderliğini, geçtiğimiz günlerde vefat eden Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yaptığı İsmailağa tarikatıydı.
Fatih’teki merkezlerine gittiğimde, bir vakit namazında beni ‘Mahmut Hoca’ denilen tarikat liderinin yanına götürdüler.
‘Mahmut Hoca‘ beni görür görmez elini sakalsız yüzüme sürmüş ve gülümseyen bir edayla, “Sakalın nerede?” diyo sormuştu. Küçük bir şaşkınlık geçirmiş, “Hocam benim sakalım içime doğru bitiyor” demiştim.
Bu muzip cevabımla Hoca’ya daha o yaşta, inancın dış görünüşle belli olmayacağını, esas olanın insanın içinde olduğunu söylemek istemiştim.
‘Mahmut Hoca’ pazar sabahları, sabah namazından sonra cemaate vaaz veriyordu.
O vaazı dinlemek ve tam olarak ne anlattığını kulaklarımla duymak istiyordum.
Fakat bu tarikat, teknolojinin her türlüsüne karşı olduğu için ‘Hoca‘ vaazlarında mikrofon kullanmıyordu. Bu nedenle tarikat liderinin ne dediğini duymak için camide ön saflarda yer bulmak, bunun için de ya çok erkenden gitmek ya da geceyi orada geçirmek gerekiyordu.
Ben de işi sağlama almak için geceyi orada geçirip sabah namazından sonra camide ön saflarda yerimi kapmıştım.
‘Mahmut Hoca’ kürsüye çıktı ve vaazına başladı. Vaazda, müritlerinden birinin gördüğü bir rüyayı anlattı…
Söz konusu mürit rüyasında öldüğünü görüyor. Ahirete gittiğinde cehennem kapısında zebaniler, kolundan tuttuğu herkesi cehenneme atıyor. Mürit, sıra kendisine gelince, “Ben Nakşibendi tarikatının Halidi kolundanım” diyor. Bunun üzerine cehennem zebanileri büyük bir hürmet gösteriyor ve “Öyle mi, o zaman sen cennete geç” diyor.
Bir anda büyük bir şaşkınlık yaşamıştım.
Çünkü belli ki kendi tarikatından olmayan hiçbir Müslümanı cennete layık görmüyordu ‘Mahmut Hoca’.
Üstelik cennete, mensubu olduğu Nakşibendi tarikatının tamamını da değil, sadece liderliğini yaptığı Halidi kolunu layık görüyordu.
Ona göre ben dahil onun tarikatına dahil olmayan herkes cehennemlikti.
Bütün vaaz bu rüya etrafında dolanıp durdu.
Anadolu’nun küçük bir kasabasında büyümüş, bu tür insanlara fazla anlamlar yükleyen bir genç olarak duyduklarım karşısında şaşkınlık yaşamıştım.
Gözümde büyüttüğüm insanın bu kadar sığ ve yüzeysel olabileceğine inanamamış, “Herhalde yanlış duydum” ya da “Bir yanlışlık var” diyerek kendimden şüphe etmiştim.
Bir sonraki sefer en ön safta yer kapıp anlatılan her şeyi en net haliyle duymak istiyordum.
Öyle de yaptım.
Erkenden, ön safta yerimi kaptım.
‘Mahmut Hoca’ kürsüye çıktı ve aynı rüyayı bir kez daha anlattı ve bütün vaaz bir kere daha aynı rüya etrafında döndü durdu.
Anlayacağımı anlamıştım.
Hastalıklı bir din yorumu ve açık bir din tüccarlığı vardı. Bunu da öyle gizli saklı yapmıyorlardı.
Cemaatine taraftar toplamak için insanları cehennemle tehdit ediyor, kendinden olmayanları Müslüman bile kabul etmiyorlardı.
Yukarıda da dediğim gibi teknolojiye karşıydılar, hiçbir çocuğun, özellikle de kız çocuklarının üniversite okumasını istemiyorlardı.
İnsanlara esas olanın bu dünya değil, ahiret olduğunu, bu nedenle yoksulluğa şükretmeyi, var olanla yetinmeyi, daha iyisini istememeyi vaaz ediyorlardı.
Bu ve diğer birçok tarikatın Türkiye’yi getirmeye çalıştığı yer, kapkaranlık bir kuyudan başka bir şey değildi.
Çünkü gülmenin haram olduğu, bu nedenle neşenin olmadığı, kadınların toplumsal hayatın dışında tutulup kocasına itaat eden ama ortalıkta görünmeyen bir canlı türüne dönüştürüldüğü, kimsenin iyi bir eğitim almasına gerek olmadığı, sanatın, edebiyatın, felsefenin, bilimin olmadığı, herkesin temel vazifesinin sadece ibadet etmek olduğu bilinciyle hareket ettiği bir ülke hayal ediyor ve bu uğurda çalışıyorlardı.
Dediğim gibi bu tarikatlar hem bizim hayatımızı hem de ülkemizi tam bir cehenneme dönüştürmek için çabalayıp duruyorlar.
Peki bütün bunları niçin anlattım?
Bu tarikatın lideri Mahmut Ustaosmanoğlu geçtiğimiz günlerde vefat edince kimi siyasetçilerden taziye mesajları geldi. Kimileri de cenaze törenine katılıp bağlılıklarını bildirdi.
Üstelik bu siyasetçilerin neredeyse hepsi bize tam da bu tarikatın yapmaya çalıştıklarının tam tersi bir hayat vaat ediyor.
Bu siyasetçiler konuşmalarında sıklıkla laiklik vurgusu yapıyor.
Çocuklarımızın okumasının ne kadar kıymetli olduğunu anlatıyorlar.
Kadının toplumsal hayattaki yerine vurgu yapıp duruyorlar. Bize, ülkemizi medeni dünyanın bir parçası yapacakları vaadinde bulunuyorlar.
Konuşmalarında bilimi, sanatı, felsefeyi yüceltiyorlar.
Evrensel insan haklarından bahsediyorlar.
Ama gelin görün ki vaat ettiklerinin tam tersini yapan, hatta siyasetçilerin vaat ettiği o hayatı, o hayatın ışığını söndürmeyi kendine amaç edinmiş biri öldüğünde ona üzülmekten de geri kalmıyorlar.
Sevgili Deva, Gelecek, Saadet, İYİ Parti, cenazeye katılan CHP’li ve diğer bütün siyasetçilere sesleniyorum:
Bu ikiyüzlü siyaset anlayışıyla nereye kadar devam edeceksiniz?
Bir taraftan “Laiklik bu ülke için çok önemli” derken diğer taraftan laikliği yok etmeyi birinci amaç haline getirmiş birinin ölümüne üzülmekten geri durmuyorsunuz.
Bir taraftan bize, ülkemizi medeni dünyanın bir parçası yapma vaadinde bulunuyor, diğer taraftan bu yaşam biçimine düşman birine iltifat etmekten çekinmiyorsunuz.
Bir taraftan gençlere, kadınlara, özgür bir yaşam vaat ederken, diğer taraftan kadını toplumsal hayatın dışına atmaya, kocasının kölesi yapmaya çalışan bu tarikatlara saygı duymaktan vazgeçmiyorsunuz.
Kimse size bu insanların aleyhine konuşun, bir şekilde bu tarikatların girdabına yakalanmış insanları incitici sözler edin demiyor.
İyi olan her şeye düşman, zihninde ilmin, bilimin zerresi bulunmayan bu tür tarikat liderlerini ‘ülkemizin önemli bir alimi‘ diyerek yüceltmenin, iltifat etmenin ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyor musunuz?
Sizin yücelttiğiniz bu insanların, bu ülkenin, toplumun, yaşamın, huzurumuzun düşmanı olduğunu topluma nasıl anlatacağız?
Bunların din anlayışının sakat olduğunu, bunlardan uzak durulması gerektiğini, bu tarikatların hem insanların hayatını hem de ülkemizi cehenneme dönüştürmeye çalışan yapılar olduğuna insanları nasıl ikna edeceğiz?
Kötülük yapan biri yüceltildiğinde esasında o kötülük yüceltilmiş olmuyor mu?
Mesela aleni hırsızlık yapan birine iltifat, hırsızlığa iltifat anlamına gelmez mi?
Ya da çocuk tacizcisi birini yüceltmek, çocuk tacizini meşrulaştırmaz mı?
Bu tarikatların ülkeye verdiği zarar, sahte din yorumuyla topluma akıttığı zehir, bu saydıklarımdan daha mı hafif kötülük?
Diğer taraftan asıl soru şu: Hangisi sizin gerçek yüzünüz?
Bize vaat ettikleriniz mi gerçek, yoksa bu tarikat liderlerinin cenazelerinde onlara yaptığınız iltifatlar mı?
Hangi sözünüze inanacağız?
Bütün bu tuhaf davranışları muhtemelen üç beş oy için yapıyorsunuz.
Oy için her şeyi yaparım, herkese göz kırparım, en sorunlu insanları bile gerekirse yüceltirim gibi yüzeysel tavırlardan ne zaman vazgeçeceksiniz?
Bu tür bir siyaset anlayışının toplumda artık bir karşılığının olmadığını gerçekten göremiyor musunuz?
Kaldı ki tüm bunları oy için yapmanız bile akıl işi değil.
Çünkü Metropoll araştırma şirketinin araştırmasına göre “Laik, özgür ve hukuk devletinde yaşamak istiyorum” diyenlerin oranı yüzde 75. “Laiklik bizim için önemli bir değer” diyenlerin oranı yüzde 90’larda.
Niçin laiklik, özgürlük gibi değerleri önemseyen bu çoğunluğun değil de çok daha küçük bir kesimin ilgisini çekmek sizin için çok daha önemli?
Kaldı ki siyasetçi toplumun peşinden koşan değil, toplumu dönüştüren kişi olmalı.
Bu tarikat liderlerinin ölümüne duyduğunuz üzüntünüz kadar cesaretiniz olsaydı ülkemiz bu halde olmazdı.
Cesaret, ona buna en ağdalı sözlerle laf etmek değil, inandığı değerlere toplumu da inandıracak kararlılığı göstermektir.
Tekrar edeyim: Kimse sizden bu insanlara hakaret etmenizi, bu kişilerin girdabına yakalanmış insanları incitmenizi beklemiyor.
Beklediğimiz, ilkeli olmanız, kötülüğü yüceltmemeniz, vaat ettiğiniz politikalarınıza uygun yaklaşımlar göstermeniz.
Dahası bu tarikatların hastalıklı bir din yorumuyla toplumu zehirlemesinin önüne geçmek için bu yapılarla, bu yapıların temsilcileriyle aranıza mesafe koymanız.
Kısacası sizden dürüst, ilkeli, kararlı bir siyaset bekliyoruz. Aksi halde gerçekten hangi değerleri savunduğunuzu anlamıyoruz.(25 Haziran 2022)