Bakır el sanatları ustası Meşeci: Bakır ve alem ustalığını gelecek kuşaklara aktaralım

Türkiye’de ve Kayseri’de  ölmeye yüz tutmuş mesleklerin başında gelen bakır el sanatları ve alemcilerin üçüncü kuşak temsilcisi İsmail Meşeci (53), evlerinde Atalarından kalmış bazı mamul ve obje bulunanlara ‘Bunları satmayın, değerlendirin’ önerisinde bulundu. ‘Biz burada gemisini kurtaran kaptanı oynamaya çalışıyoruz’ diyen Meşeci, devletten el sanatları mesleklerinin yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması için destek istedi.

Kayseri’nin Kocasinan ilçesi Eskisanayi Mahallesinde bakır el sanatlarını oğlu ile devam ettirmeye çalışan İsmail Meşeci şunları söyledi.

“Bunun özelliği bakır, eski güğümler bunlar. Eskiden çeyizlere, mahalleden mesela çeşmelerden su taşımaya yarayan bir araç. Bunu yapan usta rahmetlik Ali emmi. Bu rahmetlik yani güğümle bir numara olan bir şahsiyetmiş. Bizlerin aklı yetmiyor bunları. Biz kulaktan dolma anlatıyoruz ama gerçekten sanat olarak fatim ustaymış yani. Eseri de burada.

Ölmeye yüz tutmuş meslekler arasında ama bizler tekrardan canlandırmaya çalışıyoruz. Burada minare alemi camilere, ondan sonra eski bakırları burada işleme. Yani ölmüş bakırları canlandırıyoruz, eski bakırları, atılmış bakırları. Temizliyoruz, yüzüne işleme yapıyoruz. Bu işlerle uğraşıyoruz. Kalay yaptıran eskisi kadar yok. Şimdi kalayda pahalı. Bakırda pahalı olduğu için millet daha ucuz mataklara gidiyor. Mesela alüminyum gibi çelik gibi. Gerçi onlarda pahalı ama bakır gibi değil. Bayağı zamlandı.

Çırak maalesef bulamıyoruz. Alemden aleme değişir. Boy boy olur alemler. Kubbe alemi ve minare alemi olarak ikiye ayırırız. Kubbe alemleri 1 metreden, 60 santimetreden başlar. Biz 3 metreye kadar yaptık bunları. Bunları fiyatları minareye göre biraz pahalı. 2 metrelik minare alemi kubbe olarak 2 bin 500 lira. Minarelerde onlarda boy boy oluyor. 800 liradan başlıyor o da bin 500’e kadar çıkıyor.

Biz üçüncü kuşağız. Ya burada gördüğünüz gibi bir tarih var. Bu gördüğünüz her şey tarih. Gördüğünüz şu tavalar yeni. Bunlar yeni yapılmış şeyler. Ama şu gördüğünüz hep tarih. Bunları yapan usta kalmadı yani. Biz bunlara şu ayarda süsleme oluyor bakın böyle kazınma, büyünme, parlatıyoruz.

Yani mesela Atalarından kalmış bazı mamuller var. Bakırın mesela eskiden evde olmayan yoktu bakır. Her evde bakır vardı. Şimdi elinde tutanlar getiriyorlar mesela eski-püskü şeyler böyle parlıyor, işleme oluyor değerleniyor, bir değer oluyor. Ve evine de dekor oluyor. Bakırda yenen yemeğin lezzetine hiçbir şey uymaz. Bakır hem sıhhattir hem de lezzetlidir. Bakırı da bilmek, kullanmak lazım.

Evlerinde eski eşyası, bakır eşyası veyahut başka objesi olanlar sahip olsunlar satmasınlar. Devletten beklentim benim çok. Bu tür sanatlara, sadece bakırcı olarak değil sanat sahibi olanlara destek versinler. Yani bitmesin bu sanat. Gelecek nesillere aktaralım. Devletimiz bizi desteklesin. Nasıl yaparsa o da devletin işi. Desteği nasıl yaparsa o da devletin işi. Şimdi biz burada gemisini kurtaran kaptanı oynamaya çalışıyoruz. Devlet bize desteği ne güzel ne yapabilir oturup konuşulması lazım. Bu bakırcılık olarak değil. Gelecek nesillere biz bunu aktarmamız lazım. Ki böyle bir sanatın olduğunu gençlerimizde, nesillerimizde bilsin.

Pandemi döneminde yattık biz. Ama her şeyimiz çalıştı. Vergimiz çalıştı, elektriğimiz çalıştı, her şeyimiz çalıştı. Yani biz öyle destek istemiyoruz. Canlansın bu sanat. Fuar mı düzenler, bizi alır bir tarafı çarşıya merkeze iyi yerlere mi götürür. Yani ne bileyim. Zaten adamda kalmadı burada bakırcı olarak hiç kimse kalmadı. Hepsi yaşlı insanlardı rahmetlik oldu gitti.