Bacada yaşayan kayakta sahipsiz ‘Avrupa şehri’

DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Kayseri’de onlarca yıl aynı edebiyat yapılır.
‘Bu şehirde ilk doğru imar ve şehir planının çizilmesi için 1950’li yıllarda getirilen yabancı şehir plancıları, Kurşunlu ve Hunat Cami minarelerinden şehrin fotoğraflarını çekmişler. Sonra çanağın dibinde kurulmaya başlayan şehrin aslında tepelere kurulması gerektiğini, mevcut çukurdaki yerlerin ise verimli tarım arazileri olarak kullanılmasını önermişler. Ama herkes karşı çıkmış. Ve yapılaşma böyle devam etmiş.”
Mış, miş…miş….miş…
Yani mevcut bugün ki belediyeler dışında herkes yanlış yapmış.
Bunlar doğrusunu yaptığı için, yeşil alanlar azaltılıp, beton yığınları yan yana dikilerek yeni zenginler yaratılmış.
Bunlar doğru yaptığı için çukurda zaten sorunlu olan şehir için tehlikeli seviyedeki hava kirliliğini daha da artıran betonlaşma, tepelere dikilmiş ki ‘insanlar nefes alamasın’ diye.
Yeşil alanların yerlerine, verimli tarım arazilerine gözünü diken güya söz açıldı mı, dürüstlükten geri kalmayan, herkesi suçlayanlar kurdukları kooperatifler, topladıkları paralar ile emlak-toprak rant çetesi gibi çalışır hale gelmişler.
Yine söz açıldı mi Kayseri dördüncü, beşinci deprem kuşağında.
Hiç kimse volkanik birinci deprem kuşağında olduğunu söylemiyor.
Son çizilen aktif deprem fay hatlarında Kayseri’nin neredeyse büyük bölümünün ciddi deprem kuşağında, daha tehlikelisi ise birinci volkanik aktif deprem kuşağında olduğunu söylemiyor.
Söylemediği gibi bu konuda doğru dürüst bir önlemde almıyor.
Yan yana betonlar, lojman kültürü anlayışı ile gökyüzüne doğru ‘Refah mahalleler’ gibi ilerliyor.
Erciyes’te ve Kayseri’de doğa kendisinden alınanlara ve yapılan yanlışlara karşı uyarısını geçtiğimiz yıl verdi.
Eğer biraz kitap okusalar, Dünyanın en genç volkanik dağı olan Erciyes’in bacalarının, Ali dağı, Lifos, Yılanlı dağı, Koç dağı, Hasan Dağı gibi üç ili kapsayan bir insanın parmaklarına yakın olduğunu görür.
Ben bunları yazınca, biliyorum ‘Bazı yalakalar’ panikleyecek. O da onların sorunu.
Yine hafta sonu Erciyes Hisarcık kapı da Türkiye Kayak Federasyonunun K2 Etap yarışmaları yapıldı. Değişik bölgelerden 170 sporcu, 40’a yakın hakem görev aldı. Bende görev alan hakemlerden biriydim. (Kayseri’den Federasyon yönetimine giren ve uyduruk isimleri öneren bile benim hakem olduğumu bilmiyor, benden yeni öğrendi. Ama Federasyon yönetiminde.)
Böyle yarışmalara halkın, sporcuların, antrenörlerin ilgisi büyük oluyor. Ama bizim Kayseri’de her nedense yarışmaya katılanlar dışında bir tek Allahın kulu yok.
Edebiyat güzel. ‘Erciyes dolulukta, ziyarette rekor kırıyor.’
Esnafı dinlersen, parasızların ücretsiz belediye hizmeti ile gezi alanı.
Zaten bu kayak Federasyonu ve Erciyes dağ yönetiminde ciddi hatalar yapıldı. Halen ilgili Federasyon temsilcileri çağrılıp görüşü bile alınmadı. Erciyes’in tanıtımı için gazetecilerden yararlanmak yerine işi bilmeyenler, neredeyse yedi sülalesi federasyonların yönetimlerine, kurullara, komisyonlara, komitelerine ‘Bizim adamımız’ diye dolduruldu.
Federasyonlar, Türkiye, Avrupa ve diğer yarışmalar için ajanslarla anlaşıyor. Büyük paralar ödüyor. Ben Kayak ulusal hakemi olarak daha bir gün Erciyes’teki yarışmalarda, ‘Canlı verecek’ diye büyük paralar ödenen o ajansları, ekiplerini, muhabirlerini görmedim.
Erciyes’in halen Ulusal televizyonların hava durumlarında, kayak merkezi kar kalınlıklarında ismi, esamesi yok. Yeni açılan bir çok bölgenin ve merkezin adı bile var.
Lobicilikte, girişimcilikte, başarılı olanlarla iş yapma konusunda sınıfta kalındığı için, belediye bültenleri ile günü kurtaran idare haberleri işlerine geliyor.
Geçtiğimiz hafta sonu Kayseri’de 1. Ödüllü Medya yarışmasında dereceye giren gazeteciler ile Şanlıurfasporla beraber Belediye Başkanı, yöneticiler Kayseri’ye geldi. Kayseri’nin tanıtımı yapıldı. Reklamlar şahane.
Erciyes yoluna çıkıldığında herkes şehrin çukurda kaldığını, üzerinin tamamen simsiyah dumanla kaplı olduğuna tanıklık etti.
Bazı gazeteciler beni aradı.
‘Bu şehirde iyi nefes alıyorsunuz. Solunum ve nefesle ilgili hastalık durumu nedir? Hava kirliliği yok deniyordu, diyenler kör mü yoksa cihazlar bozuk mu?’ diye sordu.
Hiç önemli değil.
Bu şehirde şimdide çok katlı ‘kentsel dönüşüm projeleri’ uygulanacak. Zaten uygulayacak olanların ya da iktidara yakın olan bazı müteahhit, firma ve emlakçılardan bazıları yıllardır bu projeyi bildikleri için arsalar topluyorlardı. Son çıkan yasa ve düzenlemeler ile ellerine fırsat geçti.
Özellikle şu günlerde bacanın üzerinde kurulan bu şehirde, ‘kentsel dönüşüm’ adıyla yeni Erciyes’in bacalarının temelleri de atılacak.
Allah beterinden korusun.
‘Erciyes’in karı Kayseri’nin kâri oluyor’ dendi, halen suni toz kara rağmen pistlerdeki kar seviyesinin düşük olması, hafif bir tipide bile mevcutlarında gitmesi, kayak yapanları adeta isyan ettiriyor.
Jandarma bülteninde ‘Erciyes’te düşerek ayağını, elini, kaburgasını kıranlar JAK timi tarafından kurtarıldı’ haberleri hiç mi dikkatlerini çekmiyor.
Dünyada birbiri içine girmeyen kayak kategorileri ve çeşitlerinde örnek uygulamalar varken Kayseri’de ‘Hepsi bir arada’ gibi devam ediyor.
Erciyes’teki dağ yönetimi başta olmak üzere, Kayak, Herkes İçin Spor (Doğa), Dağcılık, Atletizm, Oryantiring gibi Federasyonlar söz sahibi olmaz, Kayseri’den Federasyonların yönetimlerine, kurullarına, komisyonlarına, komitelerine ‘Bizim adam’ yerine ‘İşi bilen adamlar’ getirilmezse, son kayak yarışmasında olduğu gibi, dışarıdan gelen Federasyon görevlileri Kayseri’yi, hakemlerini, görevlilerini daha çok ezip geçer, azarlar. Çünkü sahibi, savunanı yok.
Kağıt üzerinde ve televizyon ekranlarında ‘İş bilenler’ ise gelmedikleri, görünmedikleri bu yerlerin ücretlerini alıp, takla atmaya devam ederler.
Kayseri, yıllardır ‘Bizim adam’, ‘Sen-ben-bizim oğlan’, ‘Bizim partinin adamı’ anlayışı yüzünden kaybediyor.
Bu anlayış devam ederse, çok övündüğümüz adından ‘Atatürk’ü bile sildiğimiz Kayseri Kadir Has’tan daha iyi modern statları başka şehirler yapar, bizde şu günlerde övündüğümüz Erciyes’i bile her konuda kaybederiz.
Değişik bölgelerden Erciyes’e gelenler ‘Bir daha Erciyes’e ve Kayseri’ye gelirsem’ diyerek gidiyor. Kayseri’ye gelince nefes almakta zorlanan insanlar bile bile ‘bacanın üzerine kurulan güya modern, örnek Avrupa şehri’ne niye gelsin?