Avukat Zahide Deniz: Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir

Kayseri Barosu Çocuk Hakları Komisyonundan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Zahide Deniz ’20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü ile ilgili şu açıklamayı yaptı.

Dünya tarihinde en çok ülke tarafından kabul gören ve onaylanan insan hakları belgesi olma özelliği taşıyan çocuk hakları sözleşmesi, Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiş ve 20 Kasım “Dünya Çocuk Hakları Günü” ilan edilmiştir.

Tarihte Çocuk Hakları kapsamında resmileşen ilk metin, 1924 yılında Milletler Cemiyeti tarafından kabul edilen 5 maddelik Cenevre Çocuk Hakları Bildirisidir. İlerleyen süreçte yapılan daha kapsamlı çalışmalar sonucu 20 Kasım 1989 tarihinde 54 maddeden oluşan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından oybirliği ile kabul edilmiştir.

Çocuk Hakları Sözleşmesi, uluslararası platformda mutabakata varılmış, üzerinde pazarlık yapılması mümkün olmayan standartlar ve yükümlülükleri içermektedir.

Çocuk Hakları Sözleşmesi, ön sözünde “Dünyadaki ülkelerin tümünde çok güç koşullar altında yaşayan ve bu nedenle özel bir ilgiye gereksinimi olan çocukların bulunduğu bilinci içinde,  Çocuğun korunması ve uyumlu gelişmesi bakımından her halkın kendine özgü geleneklerinin ve kültürel değerlerinin taşıdığı önemi gözönünde tutarak, 

Her ülkedeki, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların yaşama koşullarının iyileştirilmesi için uluslararası işbirliğinin taşıdığı önemin bilincinde olarak” şeklinde belirtilen ilke ve yaklaşımlar doğrultusunda üzerinde mutabakata varılmış uluslararası bir belgedir. Belge, nerede doğduklarına, kim olduklarına; cinsiyetlerine, dinlerine ya da sosyal kökenlerine bakılmaksızın, bütün çocukların haklarını tanımlamaktadır.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, tarihte en geniş kabul gören insan hakları belgesidir. Birleşmiş Milletler üyesi bütün ülkeler tarafından onaylanmıştır. Onaylayan devletlerin kendi iç hukuklarında gerçekleştirecekleri düzenleme ve değişimleri kontrol etmek için oluşturulan BM Çocuk Hakları Komitesi verilerine göre imzacı ülkeler arasında BM’ye rapor gönderen 43 ülkeden sadece 14’ü sözleşme ilkelerini iç hukuklarına uyarlamıştır. Katılımı geniş olsa da sözleşme, imzacı devletler tarafından iç hukuk uygulamalarına adapte edilmesi hususunda arzu edilen başarıya ne yazık ki ulaşamamıştır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, günümüzde çocukların haklarını korumak için en geniş kapsamlı hukukî metin durumundadır. Ülkemiz ise, TBMM’nin kurulmasını ve açılmasını, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlayan ve bu suretle geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza layık olduğu değeri veren ilk ülkedir. Cumhuriyetin kurucu değerleri ve felsefesi dikkatle incelendiği takdirde, TBMM’nin açılması, Kurtuluş savaşının başlaması, Ulusal Egemenlik kavramı ve Çocuk Bayramının bir bütün halinde değerlendirildiği görülecektir. Bu kapsamda, belirtildiği şekliyle kendisiyle özdeşleşmiş Çocuk Bayramı ve Çocuk Hakları kavramını TBMM’nin daha iyi anlaması, koruması ve sahip çıkması gerekmekle birlikte TBMM tarafından, çocuk haklarına yönelik evrensel kuralların, iç hukukumuzdaki uygulamalarının güçlendirilmesine yönelik yasa çalışmaları yapılmalı, çocuk haklarına yönelik toplumsal farkındalığın artırılması sağlanmalıdır.

Çocuk hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel bir kavramdır. Ülkemizde; çocuk işçiler, çocuk gelinler, çocuk anneler, cinsel-fiziksel ve psikolojik istismara uğramış çocuklar, cezaevlerinde annelerinin kaderine mahkum olup özgürlüğü kısıtlanmış çocuklar, eşit ve adil eğitim-sağlık hakkından mahrum çocuklar ile mülteci ve sığınmacı çocukların hakları gibi pek çok çocuk hakları sorunu bulunmaktadır. Bu sorunlara bağlı yaşanan hak ihlalleri, çocuklarımızda travmalar yaratmakta, onarılması güç yaralar açmaktadır. Ülkemizin ve tüm dünyanın geleceğinin teminatı olan çocukların hakları, yetki sahibi erişkinler tarafından bizzat kendi öz çocuklarının hak mücadeleleri gibi görülmediği müddetçe, bu sorunları çözebilmemiz mümkün değildir.

BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nde belirtildiği şekilde çocukların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve haklarının korunması amacıyla 2005 yılında yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu’nun uygulanması gerekli altyapı oluşturulamadığı için pilot bölgeler ile sınırlı kalarak amacına uygun şekilde işlerliği sağlanamamaktadır. Özellikle korunma ihtiyacı olan çocuklar için öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilir hale gelmesi amacıyla gerekli çalışmalar yapılmalı, kurumlar arası etkin ve hızlı iletişim sağlanmalıdır.

Ülkemizde suç işleme oranlarının hızla arttığı, cezaevlerindeki doluluk oranlarının maksimum seviyeye ulaştığı gerçeği gözönüne alındığında cezaevlerinin “iyileştirme” amacını gerçekleştiremediği görülmektedir. Bu durum karşısında özellikle suça sürüklenen çocuklara yönelik olarak onarıcı adelet yaklaşımıyla yeni yasal düzenlemeler yapılması zorunluluk arzetmektedir.

Ülkemizde ve dünyada; geleceğimizin teminatı, aydınlık yarınların mimarı olan çocuklarımızın daha iyi koşullarda büyümesi ve hak ihlallerine maruz kalmaması için toplumsal farkındalığı artırmak; çocukların sahip olduğu hakların kağıt üzerinde kalmasını engelleyip, uygulanmasını sağlamak adına çalışma yapma zorunluluğu hergeçen gün daha da artmaktadır. Bu sebeple Kayseri Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak, Atatürk’ün “Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır”, “Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir” şeklindeki görüşü doğrultusunda  toplumun gülen yüzü çocuklarımızın hak ihlallerine maruz kalmasını engellemek ve farkındalık yaratmak adına çalışmalar yapmaktayız.

Bu bağlamda, Kayseri, Türkiye ve Dünya Çocuklarının 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları gününü Baromuz Yönetim Kurulu ve Çocuk Hakları Komisyonu adına kutlarız.

Çocuklar bizim en masum öğretmenlerimizdir

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle Yetim Vakfı, İHH İnsani Yardım Vakfı, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, Yeryüzü Çocukları Derneği ve Mülteci Dernekler Federasyonu ile birçok katılımcı STK basın açıklaması düzenledi.

20 Kasım 1989’da kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 31. yıl dönümünde Yetim Vakfı, İHH İnsani Yardım Vakfı, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, Yeryüzü Çocukları Derneği ve Mülteci Dernekler Federasyonu ile birçok katılımcı STK ortak basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması İstanbul Fatih’teki Yetim Vakfı Genel Merkezi’nde düzenlendi. Organizatör kurumların temsilcileri tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasında Birleşmiş Milletler’e, 31 yıl önce kabul ettiği sözleşmeye uyarak, savaş bölgelerindeki çocuklar için harekete geçmesi çağrısında bulundu.

İlk açıklamayı yapan Yetim Vakfı Genel Başkan Vekili Hüsamettin Orhan,” “Dünya çocuk hakları konusunda sınıfta kalmış durumda. Bizler çocuklara haklarını hatırlatmak konusunda iyi bir öğretmen olmalıyız.” dedi.

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Abdullah Resul Demir de, ““Her çocuğun üstün yararı için, hiçbir ayrım gözetmeden her türlü desteği sağlamaya hazırız.” diye konuştu.

Genç İHH Başkanı Abdullah Muhammed İslam ise, ““Nasıl ki kendi çocuklarımız ile ilgili hassasiyet gösteriyorsak, dünyadaki tüm çocuklarımızın iyiliği için aynı hassasiyeti ve gayreti göstermek zorundayız.” ifadelerini kullandı.

Yeryüzü Çocukları Der Eğitim Koordinatörü Betül Ünlü de, “Herkes kendi çocuğundan, erişebildiği, sohbet edebildiği bütün çocuklardan sorumludur. Kendi çocuklarımıza, kardeşlerimize tanıdığımız, bizim irade ve gücümüzde olan hakları bir düşünün. Devletler eğitim hakkını vatandaşlık hakkına sahip olan çocuklar üzerinde denetleyebilir, çocuğun eğitimdeki başarısından, oyun hakkından, huzurlu uykularından, güvenli adımlarından büyük ölçüde ailesi, en yakınındakiler mükelleftir” şeklinde konuştu.

“ÖNCELİKLE EVİMİZDEN, SOKAĞIMIZDAN BAŞLAMALIYIZ”

“Çocuklar bizim en masum öğretmenlerimizdir” başlıklı basın açıklamasında dünyada en az 400 milyon yetim çocuk olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bizler çocuklarımızın haklarını her ne kadar kanunlarla düzenlesek de başarılı olmak için dünyanın güzelleşmesine öncelikle evimizden, sokağımızdan ve mahallemizden başlamalıyız. Bu sebeple, her ailenin kendi çocuğunun fiziksel ve psikolojik gelişiminden birinci derecede sorumlu olduğu göz ardı edilmemeli ve devletin bu süreci aktif olarak takip ederek aksayan yönler ile ilgili gerekli tedbirleri alması gerekmektedir.

AİLE DANIŞMANLIĞI KONUSUNA VURGU

Çocukların fiziksel ve psikolojik gelişiminde en önemli etken aile müessesesidir. Ailede yaşanacak olası problemlerin, aile danışmanları aracılığıyla çözüme kavuşturulması en çok da çocukların kazanımını sağlayacaktır. Devletin, boşanma söz konusu olduğunda evlilik birliğinin ihyası için çiftleri aile danışmanlığına yönlendirerek çözüm aramayı şart olarak kabul etmesi ve bu kapsamda düzenleme yapması, evlilik birliğinin korunması açısından elzemdir.

Bizler dünyadaki tüm çocuklarımızın tebessümüne talip olmak, onlarla gönül köprüleri kurmak ve geleceğin erdemli nesillerini yetiştirmek üzere çalışmalarımızı sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.”