Avukat Sümer Erol, terör ve örgütlü suçlarda kullanılan raporlulara dikkat çekti

Son yıllarda toplumda paronayak hasta insan sayısının arttığına dikkat çeken Türkiye’nin tanınmış ünlü ceza avukatlarından Şerif Sümer Erol, bu kişilerin tedavi sonrası toplum içine bırakılmamasını, yakın takip edilmesini önerdi. Terör ve örgütlü suç örgütlerinin kanunda ceza ehliyeti olmadığı için kullandığı bu kişileri ‘Toplumda pimi çekilmiş birer bomba’ olarak nitelendiren Erol ‘Benim meslek hayatımda çok paronayik şizofreni eşlerini öldürdü’ dedi.

Avukat Şerif Sümer Erol, artan patolojik hastalıklar ve hastalarla ilgili şunları söyledi.

Toplumun duyarlı olması şu bakımdan önemli. Terör örgütleri bu şizofren akıl hastalarını kullandıkları için fevkalade duyarlı olmaları lazım. Bu kişileri suç örgütleri suç işlemeleri için kullanıyorlar. Bunların raporu olduğu için, bunları başkalarına karşı kullanıyorlar, suç işletiyorlar ve yazık oluyor. Bunlar pimi çekilmiş birer bomba gibi toplum içinde geziyorlar.  Bunların bütün mahkemelerde kayıtları var. Adam örgütü kurmuş, bunlara suç işletiyor. Önemli bu konunun üzerinde durulması gereken bir konu. Gereğinde bunu ihbar etmek suretiyle kolluk kuvvetlerini, Cumhuriyet Savcılarını uyarmak suretiyle  bunlara engel olmayı bir görev olarak görmesi lazım.

Bu sadece Türkiye’ye özgü bir olay değil. Gelişmiş ülkelerde bu paronayik şizofrenler hakkında büyük kampları var. Ya da büyük devletlerin, kamu kuruluşlarının takipleri var. Adam raporlu ailesini yok ediyor. Annesini, babasını, çocuklarını öldürüyor. Yani bir katliam yapıyor. Bunları dikkatle takip etmek lazım. Bu önemsiz bir konu değil.Toplum çok gergin, bir yay gibi. Toplumda patolojik durum hastalık durumları artmakta. Azalmıyor, artıyor. Çok tehlikeli olan hastalıklı sayısı son dönemlerde fevkalade artmakta. Bu kişiler işledikleri suçun hukuki ve sonucunu algılama yeteneğinden yoksun olan kişiler. Türk Ceza Kanununun 32. Maddesinin birinci fıkrası uyarınca bunlara cezai müeyyide uygulanamaz. O zaman ne olur? Mahkeme bu kişileri tedavi amaçlı akıl hastanelerine gönderir. Hastanelerde en az bir yıl olmak koşulu ile tedaviye sevk eder. İyileşinceye kadar tedavi görür. Bu arada tertip edilecek, düzenlenecek rapor uyarınca o mahkeme bu kişiyi serbest bırakır, ceza veremez.

Normal bir şahısmış gibi görürsün ama böyle bir olay gerektiren davranış içerisine girdiğinde gözünü kırpmadan o kişiyi öldürebilir. Benim meslek hayatımda çok paronayik şizofreni eşlerini öldürdüler. İkazlarıma uydular ve hayatlarını ve canlarını kurtardılar. Uymayanlarda, maalesef o paronayik şizofren kocaları tarafından katledildiler. Mağdurlara da, hastalara da yazık oluyor. Bence Cumhuriyet Savcılarının kesinlikle, kanun gereği zaten. Bu paronayik şizofrenleri belli aralıklarla tedavi merkezlerine göndermek suretiyle bunların hastalıklarını, iyi olup olmadığı, veya geçip-geçmediğini kontrol etmesi ve edilmesi lazım. Geçirilen bir hastalık değil. Ancak kontrol altına alınabilen bir hastalık. İlaçlarla kontrol altına alınabiliyor. İlaçlarını içmedikleri takdirde bunlar saldırgan haline geliyor. Gözünü kırpmadan karşısındaki şahsı tabancası, bıçağıyla öldürebiliyor. Gelişmiş ülkelerde bu paronayik şizofrenleri toplum içine bırakmıyorlar. Belirli bir yerde kontrol altında tutuyorlar. Ve toplum içine salmıyorlar.