Avukat Sümer Erol: Pimi çekilmiş bombalar toplumda geziyor

Türkiye’nin sayılı ceza avukatlarından biri olan Şerif Sümer Erol, son olarak bir akıl hastasının kestiği kediyi yemesinden yola çıkarak, bu tip kişiler ve tedavisi mümkün olmayanlarla ilgili gelişmiş ülkelerde olduğu gibi eğitim ve tedavi kamplarının oluşturulmasını önerdi. Şizofren ve ötesi  akıl hastalarını ‘Toplumda pimi çekilmiş birer bomba’ olarak niteleyen  avukat Sümer Erol, geçmişte Kayseri’de yaşadığı buna benzer olaylara, müvekkillerine, bazı davalara örnekler verirken, ilaçlarının ve durumlarının iyi takibini istedi. Geçmişte suç işleyer şizofreni ve benzeri akıl hastaların  tedavilerinden sonra serbest bırakılmalarından sonra yeniden daha ciddi suçlar işlediklerine dikkat çekti.

Kayseri’de 50 yıldır ceza avukatlığı yapan Şerif Sümer Erol, şizofren vakalar konusunda değerlendirmelerde bulundu. Kanun gereği şizofren olduğu raporla kanıtlanan kişiye ceza verilemediğini, ancak bu kişilerin mahkeme tarafından tedaviye gönderildiğini söyleyen Erol, yine kanunda tedavi sürecinin de takip edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Avukat Şerif Sümer Erol, şizofren kişilerin tedavileri tamamlanmaz ise, yeniden suç işleyebildiklerine de dikkat çekerek, “Geçtiğimiz günlerde kediyi kesip yiyen şizofren hastası toplumda infiale neden oldu. Suça karışmaları nasıl engellenebilir? Bunun üzerinde düşünülmeye başlandı. Şizofren hastasının önceden suç işlemediği durumlara göre ayrım yapmak gerekiyor. Kişi, hiç suç işlememiş ancak çevresi tarafından suç işleyebileceği düşünülürse koruma ve gözetimi yerine getirilmelidir. Eğer, suç işlemişse akıl hastalığının açıkça tespit edilmesi halinde TCK’nın 32’nci maddesine göre ceza verilemez. Yani suç işlediğinde fiilin hukuki sonuçlarını algılamadan mahrum olan kişiye ceza verilmez. Ancak, güvenlik tedbirleri uygulanır. Yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında tedavi altına alınır” ifadelerini kullandı.
Mevzuatta tıbbi kontrol ve takip konusunda bir madde olduğunu da söyleyen Erol, “Tıbbi kontrol ve takipte kişinin akıl sağlığı itibariyle toplum bakımından tehlike arz ettiğinden tekrar güvenlik tedbiri yapılabilir. Öncelikle hakim ve mahkeme tarafından tedbir hükümleri bildirilmeli, savcılık tarafından da takibi sağlanması gereklidir. Akıl hastalarının tekrar suç işlemesi için gerekli takibin adli olarak yapılması lazım. Rapor üzerine serbest bırakılan kişiler hakkında tedbirler uygulanmazsa akıl hastalığı olan kişiler tekrar suç işleyecektir veya akıl hastalığı olan kişiler belirli suç örgütleri tarafından kullanılmalarına ve başka suçları işlemelerine ortam hazırlanmış olacaktır. Bu yüzden kanunda da yer alan akıl hastalarının sık sık kontrol edilmeleri hususu dikkate alınmalıdır” ifadelerini kullandı.
Geçmiş yıllarda bir çok şizofren müvekkili olduğunu da belirten avukat Erol, “Kayseri’de pimi çekilmiş bomba gibi aramızda serbestçe dolaşan şizofren hastaları var. Soruşturma aşamasında başımdan geçen bir olay nedeniyle de bu durumun en yakın tanığı benim. Eğer, şizofren hastaları ilaçlarını almamışlarsa her an suç işlemeye meyilli haldedirler. Mahkeme tarafından şizofren raporu verilen ve tedavi için salıverilen kişilerin adli makamlarca takip edilmesi lazım. Aksi, takdirde pimi çekilmiş bomba gibi aramızda gezen bu kişiler her an yeni bir suç işleyebilir. Bu yüzden sorumluları buradan uyarmak istiyorum. Geçmişte müvekkilliğini yaptığım ve karısını öldürdüğü için cezaevinde olan müvekkilim adli tıp tarafından şizofren olduğu belirlenince tedaviye gönderildi ve bir gün büroma gelerek, ‘Kalk haksız yere bana ceza verdiler. Ağır Ceza reisini öldüreceğiz’ dedi. Yakınlarına haber verdim ve ilacını almadığı ortaya çıktı. Ağır Ceza Mahkemesi reisine bu durumu anlattıktan sonra o günden bu yana her mahkeme başkanına bir koruma tahsis edildi. Mahkeme şizofren bir kişiye ceza veremez. Ancak güvenlik tedbiri uygular ve bir hastanede tedavi edilmesini ister. Gelişmişlik ülkelerde iyileşmesi imkansız olan bütün hastalar toplum içine salınmaz ve kamplarda tedavi edilir” şeklinde konuştu.