ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması ödülleri, ekonomi-teknoloji haberleri (03.12.2022)

ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nda Ödüller Sahiplerini Buldu

Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ATHİB) tarafından düzenlenen Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması, 11. yılında büyülü ve heyecanlı bir geceye imza attı.

Dokuma kumaşın değerini ortaya koyan, tasarımcı adayları ve tasarımcılar için özgür ve yaratıcı bir ruh oluşturmalarını sağlayan ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nın 11. finali, 2 Aralık 2022 tarihinde Adana Hilton Otel’de gerçekleşti.

Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nın final gecesi T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, Adana Valisi Dr. Süleyman Elban, TİM Başkanı Mustafa Gültepe, ATHİB Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Doğan, ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması Yürütme Kurulu Başkanı & ATHİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeki Kıvanç’ın açılış konuşmalarıyla başladı. Sektör temsilcilerinin de katılım sağladığı bu gecede büyük bir heyecan yaşandı.

ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması Yürütme Kurulu Başkanı & ATHİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeki Kıvanç, 11. kez düzenlenen Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’na dair heyecanını paylaşarak; “Tekstil ve hazır giyim sektörü dünyada 1,5 trilyon dolarlık bir ekonomiye sahiptir. 2025 yılının sonunda ise yaklaşık 2,5 trilyon dolara ulaşması beklenmektedir. Türkiyemiz tekstil ve hazır giyim sektörleri için önemli bir marka ve üretim merkezi haline gelmiştir. Yıllık 30 milyar doları aşan ihracatı, 1,5 milyona yaklaşan istihdamı ve ticaret fazlası veren entegre üretim yapımız ile ülkemiz için lokomotif bir sektördür. Yakın gelecekte bu sektör için 60 milyar dolarları konuşuyor olacağız. Adana ili olarak 2021 yılında yaklaşık 2,5 milyar dolarlık gerçekleştirdiğimiz ihracatı, 2022 yılında 3 milyar dolara çıkarmaya gayret gösteriyoruz. Üretim ve ihracat odaklı ekonomi modelimiz ile Türkiye, önümüzdeki dönemde sadece Avrupa’nın değil, tüm dünyanın üretim merkezlerinden biri olacaktır.” dedi.

ATHİB Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Doğan, yaptığı açıklamada; “1939 yılında Çukurova Pamuk İhracatçıları Birliği olarak çıktığımız bu yolda, ATHİB olarak, 2021 yılında 1,2 milyar dolarlık ihracat seviyesine ulaştık. 2021 yılında siz değerli üyelerimiz sayesinde 2,3 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz. Bu başarıyı devam ettirmemize yardımcı olacak genç neslin yolunu açmak adına düzenlediğimiz yarışmamızın heyecanını hep birlikte paylaşacağız. Sanayinin, yetkin insan gücünün ve teknoloji birlikteliğinin vazgeçilmez olduğunu düşünüyoruz. İhracatımızın katma değerini artıracak tasarımları ortaya koyan gençlerimizi destekliyor ve onlarla beraber büyüyeceğimize inanıyoruz.” dedi.

TİM Başkanı Mustafa Gültepe; “Üretim ve ihracat Türkiye ekonomisinin lokomotifidir. Ülkemizin kalkınması, milletimizin refahı için daha çok üretmek, ürettiklerimize değer katmak ve daha çok ihracat yapmak durumundayız. İhracatta son iki yılda büyük bir ivme yakaladık. 2021 yılını 225 milyar dolarla %30’un üzerinde bir büyümeyle tamamladık. 2022 Kasım ayında tüm kasım ayları içerisinde en yüksek rakamlara ulaştı; 1 ayda 21,9 milyar dolar ihracat yapıldı. 12 ay içerisinde 252 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiren bir ihracat ailesi, bir Türkiye’den bahsediyoruz.” derken, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem tasarım olarak hem inovatif olarak farklı çalışmalara imza atıyoruz. Şunu biliyoruz ki; eğer bizler gençlerimizi düşünceleriyle, fikirleriyle ve tasarımlarıyla sektörlere taşıyabilirsek, önümüzdeki dönemlerde çok daha büyük başarılara beraber imza atarız.”

Adana Valisi Dr. Süleyman Elban; “Ülkemizde pamuğun, üretildiği andan, kumaşa dönüşmesine dek tüm yolculuğuna değer katan Adana şehrimize bu değerli tasarım yarışmasının da sektörü büyüterek yeni açılımlar sağlayacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş; “Türkiye; tekstil ve hammaddeleri sektöründe dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Geniş üretim kapasitesi ise; her yıl daha da fazla gelişiyor. Bu anlamda ihracatımız, 2021 yılında bir önceki yıla göre %40 oranında artarak 10 milyar dolar olarak gerçekleşmiş ve ülkemiz dünya genelinde 7. sıradaki konumunu korumaya devam etmiştir. Tekstil ve hammaddeleri sektörümüz dış pazarlardaki payını her geçen gün artırırken üretmekte nihai olduğu ürünler ile ekonomimize de önemli katkılar sağlamaya devam etmektedir. Amacımız; sektörde ülkemizi ekonomik olarak hedeflediğimiz ihracat rakamlarına çıkartmaktır.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Açılış konuşmalarının ardından İhracat Şampiyonları Ödül Töreni’yle AKİB üzerinden Adana ilinde 2021 yılında en fazla ihracat gerçekleştiren ilk 10 firma ile ATHİB üzerinden 2021 yılında en fazla ihracat gerçekleştiren ilk 10 firma açıklandı. Açıklanan firmalara plaket takdim edildi. AKİB Adana ili ve ATHİB üzerinden 2021 yılında en çok ihracat yapan 1. firma SASA DIŞ TİC.A.Ş. olarak açıklandı.

Tekstil ve Moda Sektörüne Değer Katan Yarışma

 Büyük emeklerle geleceğe yön verecek tasarımların hazırlandığı yarışma podyumunda kumaş defilesi gerçekleşti. Dokuma atölyelerinde hikayesi başlayan kumaşlar, tasarımcıların hayal gücüyle buluştu. 10 finaliste ait birbirinden farklı temalardan izler taşıyan dokuma kumaş tasarımları jürinin değerlendirmesine sunuldu.

Yarışmanın Koordinatörlüğünü ve Danışmanlığını Dr. Öğretim Üyesi Nuray Bıyıklı, Kreatif Direktörlüğünü Moda Tasarımcısı Özlem Kaya, Sanat Yönetmenliği ve Koreografisini Yasin Soy üstlendi.

 Dr. Öğretim Üyesi Nuray Bıyıklı; yarışma heyecanını dile getirdi. “ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması kazanımları çok yüksek olan bir öğrenci yarışmasıdır. 11 yıldır ülkemizin her üniversitesinden tekstil ve moda tasarımı öğrencisinin mesleki gelişimlerine katkı sağlamak amaçlanarak özenle planlanmakta ve yürütülmektedir. Her yıl tekstil alanında tasarım eğitimine devam eden 10 finalist birlik üyesi firmalarda, deneyimli ve alanında uzman mentorler eşliğinde, kendilerine ait tasarımların üretiminin başından sonuna birebir yer alarak ciddi bir işletme deneyimi kazanmaktadır. Tasarım öğrencisi için işletme deneyimi oldukça önemlidir. ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması her yönüyle ülkemizin tekstil ve moda sektörünün tasarım ve tasarımcı gelişimine değerli katkı sağlamaktadır.” dedi.

Moda Tasarımcısı Özlem Kaya, yarışma sürecinde yaşadıklarını ve duygularını paylaştı: “Neredeyse başından beri jüri üyesi olarak bulunduğum bu değerli organizasyonda birbirinden yaratıcı tasarım kumaşları hayata geçirmek benim için oldukça değerliydi; ayrı bir manevi değeri de vardı. Bu yıl düzenlenen 11. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nda da mutluluğumun ekstrası bu… Tüm bunların yanı sıra, sektöre doğru isimler kazandıran ve gerçek bir kumaş tasarım yarışması olan Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nın bir parçası olduğum için çok mutluyum.” dedi.

Yarışma Final Gecesinde Heyecan Dolu Anlar Yaşandı

Birbirinden değerli ve gösterişli tasarımlarla kumaş defilesinin ardından jüri üyelerinin değerlendirmeleriyle yarışmanın kazananları ve yardımcı tasarımcı olarak iş imkânı sunulacak Koton özel ödülüyle birlikte üç ay boyunca staj imkânı sağlanacak LC Waikiki özel ödülü açıklandı.

“Androgyne” teması ile “Esra Hatice Dikmen” yardımcı tasarımcı olarak iş imkânı sunulan Koton özel ödülünü almaya, “Biyofili” temasıyla “Özge Güneş” 3 ay staj yapma imkânı verilen LC Waikiki özel ödülünü almaya hak kazandı.

Yarışmada birinciliği “Lichenes” teması ile “Esra Bekiroğlu”, ikinciliği “Doğanın Renkleri” teması ile “Hamide Çelik” ve üçüncülüğü “Kendiliğinden” teması ile “Eylem Barin” kazandı.

Finalistler arasında dereceye layık görülen tasarımcılardan, birinciye 100.000 TL ve Yabancı Dil Eğitim Bursu, ikinciye 75.000 TL, üçüncüye 50.000 TL para ödülü verilecek. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması’nın en önemli ödülü ise; Ticaret Bakanlığımızca, dereceye giren finalistimize yurt dışında iki yıl eğitim imkânı sağlanacak.

Dereceye girmeye hak kazanan tüm finalistler Masaüstü Armürlü Dokuma Tezgâhı ve 10 finalistimize, eğitim gördüğü üniversitenin ilgili bölümünden bir öğretim üyesiyle birlikte Uluslararası bir Tekstil Fuarı’na katılma imkânı sağlanacak.

Organizasyon Künyesi:

 Düzenleyen: Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ATHİB)

Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması Yürütme Kurulu Başkanı: Zeki Kıvanç

Yarışma Koordinatörü/ Danışman: Dr. Öğretim Üyesi Nuray Bıyıklı

Kreatif Direktör: Moda Tasarımcısı Özlem Kaya

Sanat Yönetmeni & Koreograf: Yasin Soy

İletişim Ajansı: Idecon Idea&Congress

 ATHİB Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması Hakkında:

ATHİB 11. Dokuma Kumaş Tasarım Yarışması, Akdeniz Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ATHİB) tarafından dokuma kumaş alanında düzenlenen yaratıcı ve yenilikçi tasarımlarıyla genç tasarımcıların desteklendiği bir yarışmadır.

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), Otomotiv Sektörü Yönünden 2022 Ocak- Kasım Dönemini Değerlendirerek Kısa, Orta ve Uzun Vadeli Beklentilerini Paylaştı

 Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), yeni ismiyle ilk kez 2 Aralık 2022 tarihinde Mandarin Oriental Hotel İstanbul’da gerçekleştirdiği basın toplantısında, Ocak- Kasım dönemi otomobil ve hafif ticari araç satış adetlerini açıkladı. ODMD, otomotiv sektörünü de değerlendirerek kısa, orta ve uzun vadeli beklentilerini de paylaştı.

Otomotiv sektörüne dair on bir aylık değerlendirmenin ve beklentilerin açıklandığı basın toplantısında ODMD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce Ocak-Kasım dönemi otomobil ve hafif ticari araç satışlarına dair detaylı bir sunum gerçekleştirirken, ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt konuşmasında sektörün kısa, orta ve uzun vadeli beklentilerini paylaştı.

ODMD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, otomotiv sektöründe Ocak-Kasım dönemi satış adetlerini ve detaylı analizlerini kamuoyu ile paylaştı. Erce, yılın on bir ayına ilişkin otomobil ve hafif ticari araç pazarını değerlendirdiği sunumunda ‘‘Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2022 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,0 oranında azalarak 668.063 adet olarak gerçekleşti. Otomobil satışları, 2022 yılı Ocak-Kasım döneminde geçen yıla göre %2,4 oranında azalarak 505.886 adet, hafif ticari araç pazarı %3,4 artarak 162.177 adet oldu.

2021 yılında otomotiv toplam pazarı 772 bin 722 adetle tamamlanmıştı. Bu verilere otomobil, hafif ticari ve ağır ticari araç satışları dahildir. Küresel arenada rekabet üstünlüğümüzü korumak ve daha da geliştirmek, yeni yatırımların yeni teknolojilerle beraber ülkemize gelmesi bakımından iç pazarın büyüklüğü, ileriye dönük sağlıklı kararlar alabilmek için güven ve istikrar ortamı önem taşıyor. Bu bakımdan yeni teknolojileri dikkate alarak, yakın geleceğe gerek altyapı gerekse bir yandan mevzuat düzenlemeleri ile hazırlıklı olmamız ve küresel arenadaki rekabetçi gücümüzü mutlaka korumamız gerekiyor.’’

“Türkiye’nin otomotiv üretim üssü olmasının tam zamanı!”

2022 yılındaki gelişmeleri ve Türkiye otomotiv sektöründe kısa, orta ve uzun vadeli bakış açısını değerlendiren ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, “Kısa vadeli duruma baktığımızda, 24 Kasım tarihi itibariyle matrah tutarlarının güncellenmesi ile ilgili olarak sektörde uzun zamandır dile getirdiğimiz düzenleme yapıldı. Ancak matrah tutarlarındaki artışların etkisi sınırlı oldu.” diye konuştu.

ODMD olarak orta vadeli beklentilerini de açıklayan Bozkurt, şunların altını çizdi;

“Dünyada gelişen teknolojiler ile beraber bizim şu anda kullandığımız ‘1.6 litre motor hacminin üstü lükstür, altı değildir’ noktasının dışına çıktı. Orta vade beklentimiz, bu konuda temiz bir sayfa açıp kriterlerin gözden geçirilmesini sağlamak olacak. Gelişen teknolojilere uygun araçların ülkemizde de kullanılmasını istiyoruz. Tüketici yeni bir teknolojiye sahip aracı olduğu zaman daha çevreci ürünler kullanmış olacak. Hatta yakıt tüketimi konusunda da daha verimli araçlara kavuşmuş olacağız. Orta vade beklentimiz öncelikle sistemin gözden geçirilmesi yönünde.”

ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, dernek tarafından hazırlanan Türkiye Otomotiv Ekosistemi Gelişim Senaryoları ile ülkemizin üretimde öne çıkacağı noktaları tespit ettiklerini belirterek;

“2023-2034 arası yılların modellendiği senaryoda Türkiye’de otomotiv ekosistemine uzun vadeli olarak baktığımızda, herkesin en başta ÖTV’nin kaldırılmasını talep ettiğini görüyoruz. Ancak bunun sadece bir günde yapılamayacağı bir gerçek. Aynı zamanda mevcut araç envanterinin değeri düşer ve başta filo şirketleri gibi envanter yöneten şirketlerin yönetemeyeceği durumlar yaşanır. Bu noktada otomotiv ekosistemini gözeten, sorumluluk sahibi bir yaklaşım göstermeliyiz. Biz de ODMD olarak uzun vadede ÖTV konusunu nasıl kaldırabiliriz diye kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdik. Bu sayede ülkemiz artık ‘otomobil üzerinden yüksek vergiler alan bir ülke’ şeklinde anılmaktan çıkar, ‘yeni teknolojiler için bir üretim üssü haline gelebilir’. Kısacası, Türkiye’nin otomotiv üretim üssü olmasının tam zamanı!”

“ÖTV’yi uzun vadede kaldıracak senaryo ile 2 milyon adedin üstünde bir iç pazar mümkün”

“Gerçekleştirdiğimiz simülasyona göre kademeli olarak ÖTV oranlarının düşmesiyle birlikte bu rakamı sıfırlayacak bir senaryo çalışıldı. Bu 10-15 yıllık süreçte üretim yatırımı almak gibi teşviklerin hazırlanması üzerine detaylar da devreye girmeli. Böyle bir adım atmak için tam olarak doğru zamandayız ve bu geçişi doğru yönetmeliyiz. Bu adımlarla birlikte otomobil ve hafif ticari araç pazarının 2034’e kadar 2 milyonun üstünde bir adede ulaşma potansiyeli var. Pazarın gelişimi, Türkiye Otomotiv Sektörü’nü Dünya Otomotiv Ekosistemi’ndeki yerini daha üst sıralara taşıyacaktır. Biz ülke olarak mevcut konjonktürde, yatırım ve üretim anlamında en avantajlı konumdayız. Böyle bir stratejik hamle ile bir yol haritası belirlememiz ve bu yol haritasına sadık kalmamız önem taşıyor. 2010 yılından itibaren ortalama iç pazar adetleri 800 bin adetlerde ve aslında 2 milyonu geçecek, 3 milyon adedi ise zorlayacak bir iç pazar potansiyelimiz var. Ortaya koyduğumuz senaryo ile otomotiv yol haritası oluşturularak, 2034’e kadar 1000 kişiye düşen otomobil sayısı, 219 adetten Doğu Avrupa ortalaması olan 365 adedin üzerine çıkarken, daha fazla marka/model üretimi mümkün olacak, otomotiv ihracatı 2 milyon adede ve 30 milyar dolar seviyelerinden 50 milyar doların üzerine çıkarma imkanı olacaktır. Tedarik sanayinin de ekonomik ölçeklere ulaşması ve yatırımlarını artırabilmesi mümkün. Bu gelişmeler yeni yan sanayi firmalarının da ülkemizde yatırımlar yapmasına ve mevcut yan sanayi firmalarının kapasite artırmasına fırsat yaratacaktır.

Özellikle son dönemde Çinli elektrikli araç üreticilerinin Avrupa pazarına giriş yapmakla ilgili önlerindeki en büyük zorlukların başında gümrük tarifeleri ve lojistik yönden uzaklık konuları gelmekte. Aslında Türkiye, Çinli otomobil üreticileri için en uygun üretim üssü olarak öne çıkabilecek fırsatları da barındırıyor.”

“Otomotivde istihdam toplamı yüzde 50 artabilir”

ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, ÖTV’nin kademeli olarak azaltılması sayesinde, Türkiye’de sektörün her açıdan gelişeceğini ifade ederek, “Dönüşen otomotiv sektörü çevresinde, pazar/ihracat/üretimin artması, paydaş sektörlerle beraber katma değeri yüksek iş imkanlarının gelişimine fırsat tanıyacaktır. Otomotiv ve paydaş sektörlere ait istihdam toplamı %50 seviyelerinde artarak 750 bin kişiye ulaşabilecektir. Türkiye’deki araç parkının yaş ortalamasının düşmesinde, ÖTV’nin azalan bir takvimde indirilmesinin de olumlu etkileri olacaktır.  İç pazar adetlerini olması gereken seviyelere taşıyacak uygulamalar ayrıca araç parkımızın gençleşmesi bakımından da gerekli. Tüm bu önemli faktörler göz önüne alındığında kademeli bir özel tüketim vergisi indirimi ile otomotive uygulanan özel tüketim vergilerinin sıfırlanması hem tüketiciler hem ekonomimiz hem de sektörün büyümesi ve gelişmesi için çok sayıda fırsatlar doğuracağına inanıyoruz” dedi.

“Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği adı ile yola devam ediyoruz”

Globalde mobilite kavramının değiştiğinin, akıllı hareketlilik kavramının önem kazandığının altını çizen ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, derneğin isim değişikliğini şu şekilde açıkladı;

“Sektör olarak şu anda 100 yıllık dönüşümün ilk dönemine hep beraber şahitlik ediyoruz. Sürdürülebilir bir dünyada akıllı mobilite vizyonu her geçen gün daha büyük önem kazanıyor. Üretici firmalar kendi mobilite platformlarını ve mobilite şirketlerini oluşturmaya başladılar. Artık mobilite dediğimiz kavram, sadece otonom ve elektrikli araçlardan oluşmuyor.  Bağlantılı araçlar, otonom sürüşe dair hazırlıklar, akıllı hız destek sistemleri kapsamında güvenlikle ilgili önemli teknolojik gelişmeler, paylaşım ekonomisi, akıllı cihazlar, elektrifikasyon ve alternatif yakıtlı araçlara yönelim her geçen gün artıyor. Sonuç olarak mobilite sistemi çok geniş bir kavram haline geldi. İnsanların mobilite ihtiyaçlarının tamamına hizmet eden, hayatını kolaylaştıran sistemler kazanacak. Önümüzdeki dönemde mobilite platformları çok fazla konuşulacak ve mobilite platformlarını dernek olarak kendi bünyemizde topluyoruz. Artık mobilite platformları da derneğimize üye olabilecek. Tüzüğümüzü değiştirdik ve ilk etapta OEM firmaların kendi oluşturacakları mobilite platformlarını ve şirketlerini derneğe üye olarak katabileceğiz. Tüzüğümüzün değişmesiyle beraber derneğimizde isim değişikliği de yaptık. Artık derneğimizin adı Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) oldu. Mobiliteyi anlatan M harfini logomuza dahil ettik ve sizlerle bugün burada yeni logomuzu da ilk kez paylaşıyoruz.”

KARAİSMAİLOĞLU: SABİHA GÖKÇEN METRO HATTI’NDA SEYAHAT EDEN YOLCU SAYISI 1.4 MİLYONA DAYANDI
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 2 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle açılan Pendik-Sabiha Gökçen Havalimanı Metro Hattı’nda 2 ayda 1.4 milyona yakın yolcunun seyahat ettiğini açıkladı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, yaptığı açıklamada Türkiye’nin salgın döneminde de dur durak bilmeden yatırımlara devam ettiklerini, bu yatırımlardan birinin de Pendik – Tavşantepe – Sabiha Gökçen Havalimanı Metro Hattı olduğunu kaydetti.
Sabiha Gökçen Havalimanı Metro Hattı’nın İstanbulluların ulaşım kalitesini yükselttiğini vurgulayan Karaismailoğlu, bu metro hattında Ekim’de 640 bin 496 yolcu, Kasım’da 752 bin 165 yolcunun seyahat ettiğini duyurdu. Karaismailoğlu, 2 ayda 1 milyon 393 bin yolcunun bu hattı tercih ettiğini bildirdi.
METRO YATIRIMLARIMIZ HIZLA DEVAM EDİYOR
İstanbul’da diğer metro yatırımlarının da hızla sürdüğünü ifade eden Karaismailoğlu, “Saatte 120 kilometre ile Türkiye’nin en hızlı metrosu ünvanına sahip, dünyanın sayılı metrolarından olacak 37,5 kilometrelik Beşiktaş (Gayrettepe)-Kağıthane–Eyüp-İstanbul Havalimanı Metrosu’nun, Kağıthane-Havalimanı kesiminin yapımını tamamlandık. Sinyalizasyon testleri biter bitmez önümüzdeki günlerde açacağız. Gayrettepe – Kağıthane arasını ise 2023 yılı Nisan ayı itibariyle işletmeye açacağız. Başakşehir-Çam ve Sakura Şehir Hastanesi-Kayaşehir Metrosu’nun yapımını tamamladık. Yüzde 5 seviyesinde devraldığımız metro hattını, 28 ay gibi kısa sürede yüzde 99 seviyesinin üzerine getirdik, yakında bu hattımızı da açacağız” dedi.
“Mevcut Kirazlı – Başakşehir Hattı’nın doğrudan Bakırköy İDO ile bağlantısını sağlayacak Bakırköy (İDO)-Bahçelievler-Güngören–Bağcılar(Kirazlı) Metrosunun, yüzde 72’ye yakın fiziki gerçekleşmesi var” diyen Karaismailoğlu, bu hattın da 2023 yılında hizmete alınmasının hedeflendiğini vurguladı. Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Bir diğer hattımız da 31,5 kilometrelik Küçükçekmece (Halkalı)-Başakşehir-Arnavutköy-İstanbul Havalimanı Metrosu. Tünel kazma işimizin yüzde 80’ini tamamladık. Projenin tamamını da 2023 yılında bitirmeyi planlıyoruz. Kazlıçeşme–Sirkeci Raylı Sistem ve Yaya Odaklı Yeni nesil ulaşım projelerinde çalışmaları da devam ediyor. 2023 yılı ilk yarısında tamamlamayı hedefledik” değerlendirmesinde bulundu.
6 İLDE 12 PROJEMİZ VAR
Türkiye’nin dört bir yanında yatırımların devam ettiğini de aktaran Karaismailoğlu, 6 ilde daha yapımı süren 12 projenin olduğunu kaydetti. Karaismailoğlu, bu projelerin bitmesiyle ekonomiye yılda 11,1 milyar TL katkı sağlamalarının yanı sıra 146 milyon saat zamandan, 136 bin ton yakıttan tasarruf edileceğine işaret etti ve kent içi raylı sistemler sayesinde özellikle büyükşehirlerde yaşanan trafik tıkanıklıklarının çözülürken, karbon emisyonunda da yılda 73 bin ton azalma olacağını kaydetti.

Toyota Hidrojen Yakıt Hücreli Hilux Prototipini Geliştirmeye Başladı

Toyota, karbon nötre giden yolda değişen müşteri taleplerine yanıt vermek ve mobiliteye bütüncül yaklaşmak adına ticari araç pazarı için yeni bir sıfır emisyonlu model prototipi geliştiriyor. Geçtiğimiz yıl İngiltere’de otomotivin gelecek teknolojilerini geliştirmek adına destek sunan APC’ye başvuran Toyota İngiltere, buradan elde edilen fon ile Hilux’ın yakıt hücreli prototipini gerçekleştiriyor.

Toyota’nın öncülük ettiği ve Ricardo, ETL, D2H ile Thatcham Research gibi mühendislik şirketlerinin olduğu konsorsiyum, yeni Mirai’de de yer alan ikinci nesil Toyota yakıt hücresi donanımını kullanarak, Hilux’ı yakıt hücreli bir araca dönüştürüyorlar.

Toyota, 20 yıldan daha uzun süredir karbon nötre giden hedefte tam hibritler, plug-in hibritler, elektrikliler ve yakıt hücreliler olmak üzere çok yönlü bir yaklaşım sunmaya devam ediyor. Bu yaklaşımla birlikte İngiltere’deki Burnaston tesisinde ilk prototip araçları üretilecek. Performans sonuçlarının ardından ise hedef küçük adetli bir seri üretim gerçekleştirmek olacak.

Toyota bu projeyle yakıt hücresi teknolojisinin farklı alanlarda kullanılabileceğinin altını çizerek, karbonu azaltmada tüm endüstrinin ileriye gitmesine katkı sağlayacak.

İlaç sektöründe bu yıl da “En Beğenilen Şirket” Pfizer22 yıldır düzenlenen “En Beğenilen Şirketler” araştırması bu yıl da Capital Dergisi öncülüğünde Zenna Araştırma ve Danışmanlık firmasıyla gerçekleştirildi. Araştırmaya farklı sektörlerden 422 şirketi temsilen 1.710 yönetici katıldı. Bu kapsamda 21 farklı performans kriteri sorgulandı. Araştırmanın başladığı yıllardan bugüne listeye adını üst sıralardan yazdırmayı başaran ve 8 yıldır aralıksız “En Beğenilen İlaç Şirketi” ilk 3 sıralamasında yer alan Pfizer Türkiye, geçen senelerde olduğu gibi bu sene de listenin zirvesine 1. olarak yerleşti. Capital Dergisi’nin 22 yıldır gelenekselleşen “İş Dünyasının En Beğenilen Şirketleri Araştırması” sonuçları açıklandı. Farklı sektörlerden birden fazla şirketin ödüllendirildiği araştırmada Pfizer Türkiye, bu yıl da geçen senelerde olduğu gibi ilaç sektörünün en beğenilen şirketi seçildi.Pfizer Türkiye İK Direktörü Seda Tamur Oğralı Pfizer Türkiye’nin elde ettiği birincilikle ilgili şunları söyledi: “En beğenilen şirket olmamızın temelinde hastaların hayatını değiştiren çığır açan yenilikler amacımız yer alıyor. Pfizer’de bizler bilimi ve global kaynaklarımızı, insanlara yaşamlarını uzatan ve anlamlı biçimde iyileştiren tedaviler sunmak için kullanıyoruz ve her zaman “Bilim kazanacak” diyoruz. Şirket değerlerini paylaşan güçlü ekibimiz sayesinde de hedeflerimize her yıl daha fazla ulaşmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Bu başarıda emeği olan tüm çalışanlarımıza gönülden teşekkür ediyoruz.”

UİB’İN KASIM İHRACATI 3 MİLYAR DOLAR

Türkiye’nin Genel Sekreterlik bazında en fazla ihracat yapan ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin (UİB) 2022 yılı Kasım ayı ihracatı, 3 milyar 33 milyon 421 bin dolar olarak gerçekleşti.

UİB’in 2022 Kasım ayı ihracat rakamları açıklandı. Kasım ayındaki ihracatı 3 milyar dolar olan UİB’in, geriye dönük 12 aylık dönemdeki ihracat tutarı ise 32 milyar 114 milyon 226 bin dolar olarak gerçekleşti.

UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, 2022 yılını geride bırakmaya hazırlanırken özellikle yüksek enflasyon ve enerji maliyetleri, resesyon riski gibi küresel bazda yaşanan sorunlar nedeniyle rekabette zorlanan ve pazar daralması ile karşı karşıya kalan ihracatçı firmaların her şeye rağmen üretmeye ve ihracata devam ettiklerini söyledi. Çelik, “Göstergeler, 2023 yılının zor geçeceğinin işaretlerini verse de Birlik üyeleri olarak hedeflerimiz doğrultusunda yolumuza devam edeceğiz. Kasım ayında gösterdikleri performans için tüm üretici ve ihracatçı firmalarımıza teşekkür ederim. Bu yılı hedeflerimiz çerçevesinde tamamlayacağımıza dair inancım tam” dedi.

OİB’in ihracatı kasım ayında 2,5 milyar dolar

Kasım ayında %15 artışla 2 milyar 478 milyon dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), geriye dönük 12 aylık performansı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4 artışla 26 milyar 188 milyon 983 bin dolar olarak açıklandı.

UTİB’in ihracatı kasımda 103 milyon dolar oldu

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), kasım ayında 102 milyon 880 bin dolar ihracata imza attı. UTİB’in geriye dönük 12 aylık dönemdeki ihracatı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artışla 1 milyar 379 milyon 760 bin dolar olarak gerçekleşti.

UHKİB’ten kasımda 76 milyon dolar ihracat

Kasım ayında 76 milyon 310 bin dolar ihracata ulaşan Uludağ Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB), geriye dönük 12 aylık ihracatı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artışla 1 milyar 110 milyon 862 bin dolar oldu.

UMSMİB’in ihracatı kasım ayında 35 milyon dolar

Kasım ayında, bir önceki yılın kasım ayına göre yüzde 65 artışla 34 milyon 759 bin dolar ihracat yapan Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), geriye dönük 12 aylık dönemde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26 artışla 291 milyon 354 bin dolar ihracat gerçekleştirmiş oldu.

UYMSİB’ten kasımda 11 milyon dolarlık ihracat

Kasım ayında, %33 artışla 10 milyon 784 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), geriye dönük 12 aylık dönemde ise 143 milyon 833 bin dolar dış satışa imza attı.

Öte yandan, UİB üzerinden ihracat kaydı yapılan ve ‘diğer’ başlığı altında listelenen sektörlerin kasım ayı ihracatı, 330 milyon 563 bin dolar olarak açıklandı.

Zeytin zeytinyağı ihracatçılarından yüzde 175’lik rekor

Ege İhracatçı Birlikleri, Kasım ayında ihracatını yüzde 7,6 artırarak 1 milyar 533 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.

Ocak-Kasım döneminde ihracatını yüzde 12,7 yükselterek 16 milyar 631 milyon dolar rakamına ulaşan EİB, son 1 yıllık dönemde yüzde 13,6 ivmeyle 18 milyar 189 milyon dolarlık ihracata imza attı.

Sektörler arasında her ay en fazla ihracat rakamına ulaşan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, Kasım ayında 18 artışla 207 milyon dolar ihracatla zirvedeki yerini sağlamlaştırdı.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği yüzde 175 artış ile 45 milyon doları Türkiye’ye kazandırarak Kasım ayında ihracatını en fazla artıran Birlik oldu.

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği yüzde 38 artışla 158 milyon dolar ihracatla ikinci sıradaki yerini korudu.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği yüzde 10 artışla 140 milyon dolar ihracatla Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği 110 milyon dolar ihracatla Kasım ayını geride bıraktı.

Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altında ihracatçı birliği bulunmayan kimya sektörü Kasım ayında gerçekleştirdiği 110 milyon dolarlık ihracatla en çok ihracat yapan sektörler arasında yer aldı.

Ege Maden İhracatçıları Birliği yüzde 5 artışla 102 milyon dolar ihracat yapma başarısı gösterdi.

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 93 milyon dolar ihracata imza atarken Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği 15 artışla 74 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.

Ege Tütün İhracatçıları Birliği ihracatını yüzde 32 artışla 71 milyon dolara taşıdı.

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği ihracatını yüzde 1,5 artışla 64 milyon dolara çıkardı.

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği 36 milyon dolar, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği 12 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.

8 Birliğin ihracatını artırdığını 4 Birliğin ise geçen seneki performansının gerisinde kaldığını açıklayan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Tarım ihracatımız yüzde 19,8 artışla 650 milyon dolar, sanayi ihracatımız 780 milyon dolar, madencilik sektörümüzün ihracatı ise yüzde 5,9 artışla 102 milyon dolar oldu. Kasım ayında 181 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştirdik. 100 ihraç pazarına ihracatımızı artırdık. Almanya 143 milyon dolarlık, ABD yüzde 13 artışla 129 milyon dolarlık, İspanya ise yüzde 14 artışla 87 milyon dolarlık taleple ilk sırada yer aldı. Avrupa Birliği ülkelerine yüzde 12 artışla 7 milyar 664 milyon dolar ihracat yaptık. İhracatımızdan yüzde 52 pay alan Avrupa kıtasına 8 milyar 783 milyon dolar ihracatımız var. 2022’nin ilk yarısına göre ihracat artış hızımız düşmüş durumda. Aylık bazda yüzde 29 artışlardan yüzde 7’lere geldik. Geçen ay eksideydik. Yüksek enflasyon ve belirsizliğin zirve yaptığı, fiyat istikrarının olmadığı bir dönemde hedeflerimizi tutturmamız çok zor. Fiyat istikrarı varsa verimlilik olur. AR-GE, inovasyon, katma değer varsa ihracat rekorları kırılır. Uzun vadeli kararlı kalıcı politikaların, yeni çözümlerin masaya konulmasını istiyoruz.” dedi.

Ege Bölgesi’nin Kasım ayı ihracatı 2 milyar 525 milyon dolar

Ege Bölgesi, 2022 yılının Kasım ayında ihracatını 2 milyar 525 milyon dolara taşıdı.

İzmir, Kasım ayında 1 milyar 394 milyon doları Türkiye’ye kazandırdı. Ege Serbest Bölgesi ve İzmir Serbest Bölgesi İzmir’in ihracatına 280 milyon dolarlık katkı sağladı.

2022 yılı Kasım ayında Manisa, 465 milyon dolarlık performans ortaya koyarken, Denizli 369 milyon dolarlık ihracatla üçüncü sırada yer aldı. Ege Bölgesi ihracatına Muğla 99 milyon dolar, Aydın 91 milyon dolar, Balıkesir 75 milyon dolar, Uşak 41 milyon dolar, Kütahya 33 milyon dolar, Afyonkarahisar 30 milyon dolar katkı sağladı.

Egeli ihracatçılar: Önceliğimiz büyüme mi istikrar mı?

Türkiye ekonomisi 2022’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 3,9 büyüdü, yıllık bazda enflasyon ise yüzde 85 seviyesinde. İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre ise İstanbul’da yıllık bazda enflasyon yüzde 105 oranında artış gösterdi.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, enflasyon ve büyüme verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Küresel ekonominin yavaşladığı ve dünya genelinde enflasyonun yükseldiği bir dönemdeyiz. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda dokuz ay geride kaldı. Çin’in toparlanacağı yönünde bir beklenti vardı, ancak tekrardan gelen kısıtlamalar nedeniyle bunun 2023’de gerçekleşmesi mümkün değil. Ukrayna’daki savaş ve koronavirüs pandemisi nedeniyle büyük artış gösteren enerji ve gıda fiyatları bütün kesimlerin üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Dünyada ve Avro Bölgesi’nde yıllık enflasyon yüzde 10-12 bandında. Rusya’nın enflasyonu Ukrayna’yı işgalinden bu yana ikiye katlandı, ancak düşüyor. Almanya, İtalya ve Birleşik Krallık çift haneli seviyelerde.” dedi.

Son 25 yıldır karşılaşmadığımız enflasyon oranları

Eskinazi, “Elbette ki ithalata bağımlı ve kötü yönetilen fakir ekonomiler daha yüksek risk altında. Ve Türkiye’de enflasyon 1998’den beri en yüksek seviyede…Türkiye’de son 25 yıldır karşılaşmadığımız enflasyon oranları ölçülüyor. Ocak ayında yıllık enflasyon 2002 yılından bu yana en yüksek seviyeyi görüp, yüzde 48’i aşmıştı. 2022 yılı Ocak ayında asgari ücrete yapılan yüzde 50 zam sonrası Haziran’da yıllık enflasyon yüzde 78.62, Temmuz ayında yüzde 30’luk zamdan sonra Ekim ayında yıllık enflasyon yüzde 85.51’e çıktı. Yılbaşında asgari ücretin artmasıyla enflasyon daha da şahlanacak. EYT’li çalışanlara KGF kredisi desteği verilmesi elbette ki güzel bir gelişme ancak bu enflasyonda kaybolan sermayenin daha da erimesine yol açacak.” diye konuştu.

Enflasyonun olduğu bir ülkede gelir dağılımı yoktur, alım gücü yoktur

Arjantin’in son 10 yıldır girdiği yüksek enflasyon sarmalından çıkamadığını vurgulayan Jak Eskinazi sözlerine şöyle devam etti:

“Arjantin’de günde 5.50 dolar altında ile geçinmeye çalışanların nüfusa oranı 2012’de yüzde 4 iken 2022’de yüzde 36’ya ulaştı. Türkiye, Arjantin’i geçmiş durumda. Enflasyonda dünya sıralamasında 6’ıncıyız. OECD ve G20 ülkelerinde ise birinciyiz. Enflasyonun olduğu bir ülkede gelir dağılımı yoktur, alım gücü yoktur, işsizlik, geçim sıkıntısı, fakirleşme ve kıtlık vardır. Bırakın ekonomik istikrarı, siyasi istikrar da yoktur. Sayın Demirel’in 1991 yılında enflasyonu anlatırken dediği gibi “Enflasyon devletleri yıkan, Milletleri içinden bozan bir olaydır.””

Türkiye bu ülkelerle kıyaslanacak hale nasıl gelebilir?

Eskinazi, “Enflasyon oranı Türkiye’den daha yüksek olan Venezuela, Sudan, Lübnan, Suriye ve Zimbabve’ye bakalım; Hepsi yıllardır bir ekonomik krizden diğerine savruluyor. Şu tablodan gerçekten büyük dersler çıkarmamız gerekiyor. Türkiye bu ülkelerle kıyaslanacak hale nasıl gelebilir? Enflasyon ortamında uzun süre kalmak yozlaştırır, sizi onlarca yıl geriye atar. Şu an yüksek enflasyon bizi resmen 30 yıl geriye attı.” dedi.

Bu koşullar ihracatın gelişmesi, ilerlemesi için bir ortam yaratmıyor

Jak Eskinazi, “Avrupa ülkelerinde, ABD’de yüzde 9’un üzerine çıkan enflasyon oranları son 50 yılın 70 yılın zirvesi olarak nitelendiriliyor. Biz, Avrupa’nın ABD’nin bir yılda yaşadığı- yeni karşılaştığı- panik yaşadığı enflasyonun neredeyse 10 kat daha yükseğini bir ayda yaşıyoruz. OECD’nin tahminlerine Türkiye enflasyonun en yüksek olduğu ülke olmaya devam edecek. Bu koşullar ihracatın gelişmesi, ilerlemesi için bir ortam yaratmıyor.” diye konuştu.

Enflasyonla gelen büyüme sürdürülebilir bir büyüme değildir

Eskinazi, “Ekonominin büyümesini olumlu karşılıyoruz ancak şu an tek isteğimiz alım gücünün artması ve fiyat istikrarı. Büyümenin kalitesini ve niteliğini sorgulamamız gerekiyor. Önceliğimiz büyüme mi istikrar mı? Önemli olan çalışan emekçi kesimin büyümeden aldığı payın artması ve toplumun her kesiminin bu büyümeyi hissetmesi. Enflasyonla gelen büyüme sürdürülebilir bir büyüme değildir. Türkiye’nin güçlü bir büyüme sağlaması ve devamlılığı için enflasyonu kalıcı bir şekilde indirmesi gerekiyor. Dünyanın iki kilit ekonomisi ABD ve Çin’de büyüme istikrarı var. Türkiye çok fazla dalgalanma yaşıyor. Bir dönem sonra büyümede yavaşlama söz konusu olacaktır. Enflasyonun kontrol altına alındığı, öngörülebilir bir ortam istiyoruz. Yatırım güven ortamında olur. Gerçek kalkınmaya giden yol budur.” dedi.

Bu olağanüstü konjonktür Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gölgeliyor

Reuters ve Maersk’in ortak çalışmasına göre; Avrupalı şirketler için Türkiye’nin Polonya ve Almanya’nın ardından en popüler tedarik merkezi olduğunu açıklayan Eskinazi küresel resesyon ile navlun fiyatlarının düştüğüne değindi.

“Avantajımızı kaybediyoruz. İyimser olmak için nedenimiz yok. Her ne kadar bu olağanüstü konjonktür Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gölgelese de biz çalışmalarımıza her gün yenilerini ekliyoruz. Önümüzde sürdürülebilirlikle ilgili bir dizi regülasyon bizi bekliyor. Bir an önce ayağa kalkıp katma değer yaratan önemli konulara odaklanmamız gerekiyor.”

KUZEYBATI ÇEVRE YOLU İLE ŞANLIURFA’NIN ÇEVRE YOLU AĞI TAMAMLANIYOR

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Şanlıurfa Kuzeybatı Çevre Yolu ile Çevikkuvvet Köprülü Kavşağı’nın yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun teşrifleriyle açılacağını duyurdu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Şanlıurfa’nın büyüyen ve gelişen yapısının; çok sektörlü, entegre ve sürdürülebilir bir kalkınma anlayışıyla hayata geçirilen karayolu yatırımlarıyla desteklendiği kaydedildi. Bu kapsamda Şanlıurfa’nın şehir içi ve şehirlerarası ulaşımını düzenleyen Şanlıurfa Kuzeybatı Çevre Yolu 9,4 kilometre uzunluğunda inşa edildiği vurgulandı.

Yarın gerçekleştirilecek çevre yolu açılış törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun katılacağı belirtilen açıklamada, proje hakkında şu bilgiler verildi:

“Trafiğe 2×2 şeritli, bitümlü sıcak karışım kaplamalı bölünmüş yol standardında hizmet verecek çevre yolunda Direkli Vadisi 376 metrelik viyadük ile geçildi. Ayrıca, proje kapsamında 446 metre uzunluğunda 3 adet köprülü kavşak, 50 metrelik 1 adet altgeçit köprüsü ve toplam 1380 metre uzunluğunda 18 adet menfez bulunuyor. Şanlıurfa Kuzeybatı Çevre Yolu’nun bitiş noktasında inşa edilen Çevikkuvvet Köprülü Kavşağı’nın tamamlanmasıyla; Şanlıurfa-Gaziantep Devlet Yolu’na, Şanlıurfa-Diyarbakır Devlet Yolu’na ve Doğu Çevre Yolu’na bağlantı sağlandı” denildi.

KAVŞAK BÜNYESİNDE 7 TANE KÖPRÜ BULUNUYOR

Çevikkuvvet Köprülü Kavşağı’na da değinilen açıklamada, kavşağın ana gövdesinin 2 bin 930 metre uzunluğunda bölünmüş yol standardında, kavşak kollarının ise 4 bin 240 metre uzunluğunda tek yol standardında inşa edildiği ifade edildi. Köprülü kavşak bünyesinde toplam 911 metre uzunluğunda 7 adet köprü bulunduğuna işaret edilen açıklamada, Kuzeybatı Çevre Yolu’nun da hizmete alınmasıyla Şanlıurfa’nın toplam 32,4 kilometre uzunluğundaki çevre yolu ağının tamamlandığına dikkat çekildi.

Kamu, akademi, sivil toplum ve özel sektör temsilcileri TÜBİSAD Üye Buluşmaları “Hyperlink” etkinliğinde bir araya geldi

Her biri sektörünün önde gelen liderlerinin blokzincir, metaverse, DAO, fintech, siber güvenlik, teknolojide kapsayıcılık gibi konularda sunumlar yaptığı ve bilişim sektöründeki son gelişmelerin masaya yatırıldığı TÜBİSAD Üye Buluşmaları “Hyperlink” etkinliği yoğun katılım ile gerçekleşti. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kızıltan, günümüzde dönüşen ekonomi, toplum ve iş yapış şekilleriyle birlikte dünyamızın da değiştiğini belirterek, “Giderek sanallaşan bir dünyada, sanal toplumlara doğru evrilirken biz de değişmek zorundayız. TÜBİSAD olarak biz de bu toplumsal ve ekonomik dönüşümü Türkiye’de doğru bir şekilde gerçekleştirebilmek, katkı sağlayabilmek adına üzerimize düşeni yapmaya hazırız.” dedi. Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) üyeleri, uzun bir aradan sonra kamu, akademi, sivil toplum ve özel sektör temsilcilerinin de katıldığı TÜBİSAD Üye Buluşmaları “Hyperlink” etkinliğinde bir araya geldi.Pandeminin başlangıcından sonra ilk kez yüz yüze düzenlenen etkinlikte her biri sektörünün önde gelen liderleri; blokzincir, metaverse, DAO, fintech, siber güvenlik, teknolojide çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi konularda sunumlar yaparken İTÜ Teknokent ve YTÜ Teknopark’ta faaliyet gösteren startup’lardan yetkililer de girişim dünyasını yakından ilgilendiren son gelişmeleri aktardı. Bilişim sektöründeki son gelişmelerin de değerlendirildiği etkinlikte düzenlenen “Web 3.0 – DAO ve Finans”, “Web 3.0 – Blockchain – Metaverse – GameFi”, “Siber Teknolojiler ve Güvenlik” ve “Teknoloji Çeşitlilik ve Kapsayıcılık” konulu panellerde uzmanlar sektörlerindeki son gelişmeleri katılımcılar ile paylaştı. Ayrıca özel olarak oluşturulmuş “TÜBİSAD Üye – Startup Buluşma Alanı”nda etkinlik boyunca TÜBİSAD Üye firmaları ile İTÜ Arı Teknokent ve YTÜ Yıldız Teknopark’tan start-up’lar görüşmeler gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen 63 farklı toplantıda; ERP, siber güvenlik, sürdürülebilirlik, yapay zeka, oyun, sağlık, tarım, bankacılık ve finans alanlarında faaliyet gösteren startup’lar yer aldı.TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kızıltan etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Günümüzde dönüşen ekonomi, toplum ve iş yapış şekilleriyle birlikte dünyamız da değişiyor. İklim krizi, kuraklık ve çevre problemleriyle birlikte bu dönüşümü değerlendirmek gerekiyor. Bu dönüşüm bir taraftan çevreye bağlı; çevre de sadece çevresel döngülere değil insani döngülere ve hareketlere de bağlı, bu dönüşümü yaşanan insan göçlerini ele almadan aktarmak mümkün değil. Bu göçler önümüzdeki dönemde sadece ekonomiyle alakalı olmayan, ekonomik dönüşümle de son derece yakından alakalı olan bir değişimi gösteriyor. Gelişimin ve kalkınmanın önündeki en büyük engellerden olan dünyadaki refahla ilgili uçurum, fakirle zengin arasındaki uçurum artmaya devam ettikçe göç dalgaları yaşanacak. Ekonomik gelir eşitsizlikleri kalıcı ekonomik krizlere sebep olacak. Sadece makroekonomik yaklaşımlar ve problemler değil, kalabalık dünya nüfusunun gıda ihtiyaçlarının karşılanması, tarımda teknolojik gelişmelerin ve yatırımların artması da gerekiyor. Böylesi bir değişimden geçerken bu ülkenin en büyük sermayesinin gençler olduğunu da unutmamalıyız. Bu sermayeyi korumak için Türkiye’deki gençlerin maaş ve çalışma şartlarını yurt dışındaki iş ortamının sağladığı avantajlardan daha cezbedici hale getirmeliyiz. Ayrıca teknoloji geliştirme bölgeleri ve genç istihdamından yola çıkarak teknoloji şirketlerine sağlanması gereken avantajları da göz önünde bulundurmak, gündemde tutmak lazım. Hepimizin gelecekle ilgili biraz daha fazla düşünmesi ve katkıda bulunmak için aksiyon alması gerekiyor. Çünkü giderek sanallaşan bir dünyada, sanal toplumlara doğru evrilirken biz de değişmek zorundayız. TÜBİSAD olarak biz de bu toplumsal ve ekonomik dönüşümü Türkiye’de doğru bir şekilde gerçekleştirebilmek, katkı sağlayabilmek adına üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Hızlanan teknolojik dönüşümler mevcut yönetim modellerinin çok önünde gidiyor. Psikoloji, sosyoloji, toplumsal gerçekler uyumsuz hale geliyor. Bizler, teknolojiyi yaşayanlar ve yayanlar olarak toplumsal dönüşümde de rol almalıyız. Ancak, doğaya özen, insana saygı ve sürdürülebilirlik, eşitlik, özgürlük olmazsa olmazlar. Yön verenlere destek olmalıyız. Bilimin ve teknolojinin geleceği şekillendirmesi, teknolojiyle oluşan değişim dalgasında öncü bir sektörün yer alması, sektörün katkısı ve yaptıkları ile Türkiye’nin öncü ülkelerden birisi olmasını sağlamak lazım. Artık yeni ve farklı şeyler söylemek lazım.”

Arşiv dosyaları, en yaygın zararlı dosya türü olarak Office dokümanlarını ilk kez geride bıraktı
HP Wolf Security raporu, arşiv dosyaları ile HTML kaçakçılığının bir araya gelmesinin, tehdit aktörlerinin tespit araçlarını atlatmasına yardımcı olduğunu gösteriyor.
HP, üçüncü çeyrek HP Wolf Güvenlik Tehdit Öngörüleri Raporu’nu yayınladı; ZIP ve RAR dosyaları gibi arşiv dosya biçimlerinin kötü amaçlı yazılımları yaymak için en çok kullanılan dosya türü olduğunu ve üç yıl sonra ilk kez Office dosyalarını geçtiğini ortaya koydu. Gerçek dünyadaki siber saldırıların analizini sunan rapor, hızla değişen siber suç ortamında siber suçluların tespit edilmemek ve kullanıcılara zarar vermek için kullandıkları en son tekniklere dikkat çekerek kurumlara yardımcı oluyor.HP Wolf Security çalıştıran milyonlarca uç noktadan elde edilen verilere dayanan araştırma, zararlı yazılımların yüzde 44’ünün arşiv dosyalarının içinden gönderildiğini ortaya koydu. Rapora göre Microsoft Word, Excel ve PowerPoint gibi Office dosyaları aracılığıyla zararlı yazılım yayma oranı olan yüzde 32’ye kıyasla, arşiv dosyalarının ulaştığı yüzde 44 oranı, bir önceki çeyreğe göre yüzde 11’lik bir artışa da işaret ediyor. Rapor, arşiv dosyalarının kullanımını yeni HTML kaçakçılığı teknikleriyle (siber suçluların e-posta ağ geçitlerini atlamak için zararlı arşiv dosyalarını HTML dosyalarına yerleştirme teknikleri ile) birleştiren ve ardından atak başlatan birkaç saldırı tespit etti.Örneğin, son QakBot ve IceID saldırıları, kullanıcıları Adobe gibi görünen sahte çevrimiçi belge görüntüleyicilere yönlendirmek için HTML dosyalarını kullandı. Kullanıcılara daha sonra bir ZIP dosyası açmaları ve dosyaları açmak için bir parola girmeleri talimatı verildi ve bu parolayla bilgisayarlarına kötü amaçlı yazılım yerleştirildi.Özgün HTML dosyası içindeki zararlı yazılım kodlanmış ve şifrelenmiş olduğundan, e-posta ağ geçidi veya diğer güvenlik araçları tarafından tespit edilmesi çok zorlaşıyor. Saldırganlar sosyal mühendisliğe güveniyor ve insanları kandırarak kötü amaçlı ZIP dosyasını açması için ikna edici ve iyi tasarlanmış bir web sayfası oluşturuyor. Ekim ayında da aynı saldırganların sahte Google Drive sayfaları kullanarak kullanıcıları zararlı ZIP dosyalarını açmaları için kandırmaya çalıştıkları tespit edilmişti.HP ayrıca, saldırganların atağın tam ortasında silahlarını (casus yazılım, fidye yazılımı, keylogger gibi) değiştirmesine veya geo-fencing (coğrafi bir bölge etrafındaki sanal sınır) gibi yeni özellikler sunmasına olanak tanıyan ve modüler bir bulaşma zinciri kullanan karmaşık bir atak tespit etti. Yani, saldırgan, ihlal ettiği hedefe bağlı olarak taktiklerini değiştirebiliyor. Kötü amaçlı yazılımın doğrudan hedefe gönderilen eke dahil edilmemesi, e-posta ağ geçitlerinin bu tür saldırıları tespit etmesini de zorlaştırıyor.HP Wolf Security, kullanıcıları korumak için e-posta eklerini açma, dosya indirme ve bağlantılara tıklama gibi riskli adımları yalıtılmış, mikro sanal makinelere (mikro VM’ler) alıyor ve virüs bulaşma girişimlerinin ayrıntılı izlerini yakalıyor. HP’nin uygulama izolasyonu teknolojisi, diğer güvenlik araçlarını atlatabilen tehditleri azaltırken yeni izinsiz giriş teknikleri ve tehdit aktörlerinin davranışları hakkında benzersiz bilgiler sağlıyor. HP Wolf Security, algılama araçlarını atlatan tehditleri izole ederek, siber suçlular tarafından kullanılan en son teknikler hakkında özel bilgiler topluyor. HP müşterileri bugüne kadar 18 milyardan fazla e-posta ekine, web sayfasına tıkladı ve hiçbir ihlal bildirilmeden dosya indirdi.