Artılar, eksiler.. (Köşe yazısı.. 29.10.2016 Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Dergisi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

‘Övünmek gibi olmasın ama Kayserili işini bilir.’

‘Kayserili hayırseverdir’

‘Kayserili yatırımcıdır’

‘Kayserili çek-senet ile borç alıp vermez’

‘Kayserili gittiği yeri kalkındırır’

‘Kayserili zekidir, çalışkandır, ticareti, siyaseti, ibadeti iyi bilir’

‘Kayserili ilk’lerin şehridir’

 ‘Dünyanın ilk ticaret merkezi, hastanesi, Tayyare fabrikası Kayseri’dedir’

‘Kayserili bir sonraki seçimin sonucunu ve hangi partinin kazanacağını sandıkta gösterir’

‘Kurtuluş Savaşı’nın önemli merkezi, karargahları Kayseri’dedir’

Tarihte Ahi Evran, Nasrettin Hoca, Aslı ile Kerem, Seyyid Burhanettin’in kaldığı yer.

‘Ünlüleri yetiştiren ve Kurtuluş savaşında son sınıftan mezun veremeyen Kayseri Lisesi’de’

‘Bir çok Ünlünün kaldığı cezaevi de Kayseri’de’

‘Kayserili milliyetçi, muhafazakar, mutaassıp, yatırımcı, teşvikçidir’

‘Kayseri kendi modelini, markasını, patentini yaratır’

‘Kayseri, tüm Türkiye’ye model yatırımlara imza atar’

Yahudi tüccarlara ders veren ‘Borcu Erciyes’in karı eriyince öderim’ diyen şehir.

Günümüzde de ‘yanan gemiyi dürbünle ücretli’ seyrettiren

Kayseri için daha bu ve benzeri sözleri çoğaltmak mümkün.

Hatta ‘Kayseri fıkraları, deyimleri, deyişleri, konuşmaları tüm Dünyada meşhurdur’

‘Doğduğum ve doyduğum topraklarla ödeşmeye geldim’ diyenleri yetiştiren merkez.

O günlerden bu günlere gelelim.

Hele hele de son zamanlardaki düştüğü ve düşürüldüğü içler acısı duruma bakalım.

Bölge illere göre nüfus hızla artıyor.

İlçelerindeki nüfus hızla azalıyor.

Şehir merkezindeki nüfus artışı, her zaman dediğim gibi yurtiçi ve yurtdışı çeşitlenirken BM’nin toplama merkezi gibi.

Üretim, ihracat, yatırımlar, sabit nüfusun çalışma alanları, devlete katkı, önemli tesisler azalıyor.

Bu şehrin gelenek-göreneğindeki ‘haftalık ev ve bağ toplantıları’ bile korkutur oldu.

Buna karşın suçlar, suçlular, kaçakçılık, uyuşturucu, boşanmalar, fuhuş, vergi kaçakçılığı, sigortasız ve ucuz çalıştırma, her türlü aftan yararlananlar, lüks, dedikodulu, özentili yaşam artıyor.

Türkler ‘Avrupa’ya Medeniyeti götürdü’ diye övünürken bugün durumumuz tartışılıyor.

Kayseri’nin bu durumu da benzer.

Dünyanın ilk ticaret merkezi ‘Kaniş-Karum’daki kazılarla ortaya çıkartılan eserler müzelerde tanıtılmaya hazırlanırken, şehir merkezindeki tarih yok ediliyor.

‘Gece kepçe yanlışlıkla yıkmış’

Verimli araziler betonlaşırken, birileri köşe dönüyor.

Nüfus ve araç sayısı tırmanıyor, yollar yetmiyor, ışıklar, kavşaklar düzeltilemiyor.

Giderek zenginlik abidesi bloklar ‘mezar evlere’ dönüyor, doğal yaşam alanları aranıyor.

Belediyelerin ‘hobi bahçeleri’ ile bu çözülmeye çalışılıyor.

Kültür, sanat, spor da ha varız, ha yokuz.

Bermuda üçgeni denilen ‘siyaset, ticaret, ibadet’imiz  bile tartışılıyor.

‘Bilmeyen, duymayan, görmeyen’i oynayan bu şehirde gerçek Kayserili nüfus azaldıkça sorunlar gelecek adına endişe veriyor.

Bu şehri yönetenler bence başlarını iki ellerinin arasına almalı.

Hacıbektaş’ın ‘Eline, beline, diline sahip çık’ sözünü bir daha düşünmeli.

Kayseri deyimi ‘Ütüyor muyuz’, yoksa birileri kendi hayalleri ve kurdukları, yaşadıkları kendi dünyalıkları ile ‘ütüyor mu?’

Birilerinin yıllardır anlattıklarına, yaptıkları ‘Model’ projelere bakın.

O günden sonra ki o ‘model’ diye yutturulan ve bugün sorun olan yatırımlara da.

Bu yazımı okuduktan sonra, ‘tarihteki Kayseri’, büyüklerimizin anlattıkları, eserlerimiz, kalanlar, yapılanlar, yıkılanlar hepsini bir film şeridi gibi gözlerinizin önüne getirin.

Kayseri artıda mı, ekside mi?