Arıza yaşam.. (Köşe yazısı 25.06.2017 Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Bayram Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Belki inanmayacaksınız ama ‘bu bayram köşemde hangi konuyu ele alsam’ diye çok düşündüm.

Baktım elimde sadece Kayseri’nin gündeminde olan pek çok başlık ortaya çıktı.

Sizde eminim merak ettiniz ama, ben hatırlatayım.

*                *                      *

En basitinden, özellikle kara ya da yaya yolları üzerinde bulunan, yağmur suyu, fosseptik, kanal gibi kamu malı malzemelerin çalınması. Yeni yapılan köprülerin ızgaraları, Ali dağındaki sulama merdiveni basamakları bile azaldı. Kamu malı olunca, çalınmayan ne var ki?

Bence, insanların, sürücülerin can ve mal güvenliğini tehdit eden bu hırsızlardan daha çok, bu çalıntı kamu mallarını ‘hurda’ olarak alan-çaldıran hainlerin kökünü kazımak lazım.

Çalın ve çaldıran bu hainlerin, dağdaki teröristlerden ne farkı var.

Biri Devlete kurşun sıkıyor, diğeri maddi, manevi zarar veriyor.

Bunlar bulunup, ibreti alem olarak teşhir edilmeli.

*                *                      *

Teknoloji çağında, banka şubeleri bile yerine internet ya da ATM bankacılığına bırakıyor.

Elektrik, su, doğalgaz, telefon, kredi kartı gibi ödemeler ATM’lerden rahatlıkla yapılıyor.

Kayseri’de de elektrik, su, doğalgaz ATM’leri insanlar arasında memnunluk yarattı. Yarattı da doğru dürüst bir çalışsa.

Ya gün sonu, ya makbuz yok, ya da teknik arıza diye doğru dürüst biri çalışmıyor.

Aradığında bile ilgili birim, ya bankayı suçluyor ya da ‘Şu ikisi çalışıyor’ diye yönlendiriyor.

Örnek, model, başarılı hizmet bu olsa gerek.

*                *                      *

Dünya verimli arazileri korurken, Kayseri’de verimli tarım arazileri ‘vasfını’ kaybederek betonlaşıyor. Birde yarım asırlık park, bahçeler, tesisler ‘yol, köprü, çevre, yeni bina yapımı’na kurban gidiyor. İnönü parkı kenarındaki kavaklar, ‘bahanesi’ bulunup kesildi, güya doğal oturak oldu. Şimdi de oturaklar yeni yol düzenlemesinin altında kaldı, örnek İnönü parkı da meydandaki Mimarsinan parkının kaderini paylaşmaya başladı. Önce ‘kır bahçesi, sonra camlı çınar altı, sonrasında cafeterya. Allah kalan park, bahçe, verimli arazileri korusun.

*                *                      *

Bir ara ‘örnek’ gösterilen ‘kültür yolu’ yapıldı. Bırakın o kültür yolunu, kenarındaki yaya yollarında bile oynamayan taş kalmadı. Turistler bol bol o yolda yürürken kamera çekiyor. Ama bu hizmetle övünenler lüks araçlardan inmedikleri, tramvaya, otobüslere, seçimler dönemi binmedikleri için halkın bu feryatlarını bile duymuyor.

*                *                      *

Kayseri Büyükşehir Belediye Meclisi’nden ilginç konular, kararlar çıkıyor. Son çıkan karara göre, bedava yaşamaya alışan, alıştırılan, üretime katkısı olmayanların birde otobüs ve toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanması. Buna ‘Bizim Üniversitelerde okuyan çocuklar, bu ülkenin öz evladı değil mi?’ diye tepki gösterse de cılız kaldı. Zaten, bu şehri yönetenlerde bir yabancı hayranlığı, yardımlar, devlet kesesinden ziyafetler aldı başını gidiyor. Bizim bir talebimiz olsa ‘kırk dereden su getiriliyor, yalancı, bahane’ tavrı yapılıyor. ‘Sizden-bizden, dini, hayır kuruluşu, hayır işi edebiyatı’ primi zirvede.

*                *                      *

Artık yabancılaşan Kayseri’de, uyuşturucu, yabancıların karıştığı suçlar, rahat, kolay, hazır, insan sağlığı, can ve kanı üzerine oynayanların sayısı artıyor. ‘Üretmeyen’ toplumun sonu elbet felaket olur. Asgari ücreti beğenmeyenler, sokakta saatlerce ailece hurda  geri dönüşüm atıkları toplayanlardan, güneşin altında tarlada çapa yapan, çadırda kalan insanlardan utanmalı. Devlette, artık vatanını, kimliğini satıp gelen, topraklarını unutanlar yerine kendi öz evlatlarına sahip çıkmalı. Üretime katkısı olan yabancılar desteklenmeli, teşvik edilmeli. Bol çocuk yapanları kamplara gönderilmeli.

*                *                      *

Bu ‘arızalara’ dikkat çekmişken birde turizm sezonunda artan ilginç dolandırıcılığa örnek vereyim. Arabanızı satılığa koydunuz Ahmet dedi ki ‘70 bin veririm.’ Sizde ‘Tamam’ dediniz. Ahmet hesap no istedi ve 70 bini transfer etti. Açıklamada xx xx plakalı aracın satış bedeli yazıyor. Sonra tam notere yöneldiğinizde Ahmet diyor ki ‘benim cenazem var acil işim çıktı. Sen satışı kuzenime ver.’ Sende nasıl olsa para geldi deyip kuzene bedelsiz devrediyorsunuz. Noter sözleşmesinde ‘parayı eksiksiz aldım’ kısmını da bir güzel imzalıyorsunuz. 3 gün sonra Ahmet sana ihtar yolluyor.’70 bin yollamıştım araç için hala satış olmadı parayı iade et’ diyor. Savcıya başvuruyorsun. Ahmet ile kuzeni arasında akrabalık yok. Telefon tespiti yok. Beraber fotoları yok. Hiç bir bağ bulamıyorlar. Yani görünürde ortada dolandırıcılık suçu yok. 70 bini de ödeyeceksin mecbur. Kuzeni de ‘ben parayı elden verdim işte bu da resmi noter belgesi’. Kendisi eksiksiz parayı aldığını kabul ediyor. Şimdi araba da gitti, 70 bin de. Çık işin içinden.

Yeni dolandırıcılık yöntemi.

*                *                      *

Bayramların yıllardır tatile dönüştüğü günümüzde, yine de siz tatile giderken, kapınızı, pencerenizi, balkonunuzu iyi kilitleyin, önleminizi alın. Tatile çıkmadan öncede, sahipsiz, kimsesiz, yaşlı, yatalak, Şehit ailesi, gazileri, hepsinden önemlisi de anne, baba ve büyüklerinizle bayramlaşmayı kesinlikle ihmal etmeyin.

Kazasız, belasız, kansız, barutsuz, silahsız, gözyaşı olmadan huzurlu, barış içinde nice bayramlar…