Arif Verimli-Müge Anlı ayrılması, Paçinko, Evren Sensin, Kötü kedi maceraları, Kafka kitapları

PSİKİYATRİNİN DUAYENİ PROF DR. ARİF VERİMLİ, “MÜGE’NİN ŞEVKİ’Yİ DESTEKLEYEN TAVRINA BOZULUP, AYRILDIM”

Your Medya tarafından hazırlanan ve tv programları editörü Yasemin Özçelik’in sunduğu youtube programına konuk olan ünlü psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Arif Verimli ses getirecek açıklamalarda bulundu. 14 yıl boyunca Müge Anlı’ya programda eşlik eden ünlü psikiyatrist, programdan neden ayrıldığını ilk kez açık yüreklilikle itiraf etti. İşte o cümleler…

“Samimi cevap vermek gerekirse kırgınım. Hiç ilgisi olmayan bir insan sizin konunuzla ilgili ahkam keserse ne yaparsınız? Ben buna bozuldum. Ve Müge’nin de bu hareketi destekleyen, arka çıkan hareketine bozuldum. Çıktım, gittim. Şevki Sözen Bey her gün alanıma giriyordu. Rica ettik, tartıştık, hiç dinlemedi.

“MÜGE BENİ SEVSEYDİ BÖYLE YAPMAZDI”

Sunucunun “Peki burada daha çok kırgın olduğunuz kişi kim? Müge Anlı mı yoksa Şevki Bey mi?” sorusuna ise “Artık ikisinin de hiç kıymeti yok benim için” cevabını verdi. Bunun üzerine Özçelik tekrar devreye girerek “Müge Anlı çok başarılı bir haberci. Belki canlı yayın enerjisiyle bir iletişim kazası olmuş olamaz mı? Çünkü ben magazincilik yıllarından biliyorum ki; sizi çok sever” dedi. Verimli’nin cevabı ise “Sevseydi böyle yapmazdı” oldu.

“DR. GÜLSEREN BUDAYICIOĞLU’NUN YAZAR YÖNÜ DAHA KUVVETLİ”

Programın diğer çarpıcı başlıklarından biri de psikiyatrist Arif Verimli’nin, meslektaşı Dr. Gülseren Budayıcıoğlu hakkındaki yorumları oldu. Ünlü psikiyatrist, meslektaşı Gülseren Budayıcıoğlu’nun gerçek hayat hikayelerini ekrana aktarmasıyla ilgili olarak “Ben olsam gerçek hayat hikayelerinden yola çıkamazdım. Bu bir eleştiri değil, kıymetli ve değerli bir insan. Bana göre yazar yönü daha kuvvetli. Onun yazdığı İstanbullu Gelin’i kaçırmamak için çaba sarf ettim”diyerek ses getirecek bir tartışmaya daha imza attı.

MIN JIN LEE’NİN ULUSLARARASI ÇOKSATAN ROMANI PAÇİNKO, EPSİLON’DAN ÇIKTI!

 Min Jin Lee’nin birçok dile çevrilen, diziye uyarlanan ve uluslararası çoksatan romanı Paçinko, Epsilon logosuyla Türkiye’deki edebiyatseverlerle buluşuyor! Japonya’ya göç eden Koreli bir ailenin hikâyesini görkemli bir destana dönüştüren Paçinko zengin dili ve derin duygulara hitap eden anlatımıyla bir aşk, fedakârlık, hırs ve sadakat öyküsü…

 Epsilon, 2017 yılında yayımlanan ve bugüne kadar birçok farklı dile çevrilen Min Jin Lee imzalı Paçinko’yu Türkiye’deki okurlarla buluşturuyor. National Book Award finalisti olan uluslararası çoksatan romanı dilimize Kübra Tekneci çevirdi.

1900’lerin başında, Koreli sakat bir balıkçının kızı Sunja, evlerinin yakınındaki deniz kıyısında karşılaştığı zengin bir yabancıya âşık olur. Bu gizemli adam, genç kadına büyük vaatlerde bulunarak onu baştan çıkarıp hamile bıraktıktan sonra aslında evli olduğu açığa çıkar. Çok sevdiği ailesini bu planlanmamış hamilelikle utandırmak istemeyen Sunja, kurtuluşu genç ve hasta bir bakanın kendisini Japonya’ya götürmeyi teklif edişinde bulur. Sunja, evini terk etmesi ve oğlunun imtiyaz sahibi babasını reddetmesi anlamına gelen bu kararı aldığında yankısı nesiller boyu sürecek dramatik bir destanı da başlatmış olur.

Hareketli sokak pazarlarından Japonya’nın en iyi üniversitelerinin salonlarına ve yeraltı suç dünyasının paçinko odalarına dek iz süren bu eser, okurunu Japonya’da yaşayan Koreli göçmenlerin hayatına dahil ediyor. Lee’nin karmaşık ve tutkulu karakterleri vasıtasıyla yoksulluk, istismar, savaş, intihar ve servet birikiminin birden fazla nesil üzerindeki etkisine tanık olurken bize çok uzak görünen bir kültürün kapısını aralıyor.

 Min Jin Lee imzalı Paçinko, Epsilon logosuyla raflarda ve internet satış sitelerinde!

DEEPAK CHOPRA ve MENAS KAFATOS’UN GERÇEKLİĞİN DOĞASINI YENİDEN TANIMLADIĞI EVREN SENSİN, EPSİLON’DAN ÇIKTI!

 İki büyük aklın, Hint asıllı Amerikalı hekim ve alternatif tıp uzmanı Deepak Chopra ile Fletcher Jones ödüllü fizik profesörü Menas Kafatos’un birlikte kaleme aldığı Evren Sensin – Kozmik Benliğin Keşfi, Epsilon logosuyla raflarda yerini aldı. Chopra ve Kafatos’un, gerçekliğin doğasını ve neyin mümkün olduğunu yeniden tanımladığı Evren Sensin, daha verimli, huzurlu ve başarılı bir yaşam sürmek için yeni olanaklar yaratan cevaplar sunuyor. Evren Sensin, kim olduğumuza ve en büyük potansiyelimize ulaşırken dünyayı nasıl daha iyi hâle getirebileceğimize dair cesur ve yeni bir anlayış ortaya koyuyor.

Büyük patlamadan önce ne vardı? Evren neden bu kadar mükemmel bir uyum içinde? Hayat ilk olarak nasıl başladı? Evren Sensin, bu tarz sorular için modern bilimin sunabileceği en iyi yanıtları ve bu yanıtların neden tatmin edici olmadığını anlatıyor. Okurlar, yazarların yaratıcı sürecin nasıl çalıştığını ortaya koyma yöntemleri sayesinde kendilerine dair tamamen farklı bir görüşe ulaşacak ve böylece, yanıtların herkesin kendi deneyiminden geldiği bir evrende yeni keşiflerin yolu açılacak.

Evrenle ilgili çok fazla çözülmemiş bilmece ve cevaplanmamış soru var. İnsanlık tarihindeki iki büyük dünya görüşü olan bilim ve maneviyat, gerçek olanı keşfetmemiz, bu bilmeceleri çözmemiz ve cevapsız soruları yanıtlamamız için katkıda bulunuyor.

Deepak Chopra ve Menas Kafatos’a göre önümüzdeki çağda evren, insan yaşamının kozmosta bir nokta olduğu şekliyle değil, tamamen bir “insan evreni” olarak yeniden tanımlanacak. Evren Sensin, isminden de anlaşılacağı üzere, her birimizin zaman ve uzayın en geniş alanlarına uzanan gerçekliğin yaratıcıları olduğumuzu ifade ediyor.

Banu Tatari’nin dilimize çevirdiği, Deepak Chopra ve Menas Kafatos imzalı Evren Sensin – Kozmik Benliğin Keşfi, Epsilon logosuyla raflarda ve internet satış sitelerinde!

Berlin’in ödüllü filmleri Uçan Süpürge’de

Bu yıl 26 Mayıs – 5 Haziran tarihlerinde 25. kez Ankara’da düzenlenecek Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, dünyanın dört bir yanından kadın sinemacıların filmlerini izleyiciyle buluşturacak. Bu yıl festival kapsamında gösterilecek filmler arasında Berlinale’nin ödüllü filmleri de alıyor.

Bu yıl festival programı kapsamında Ankara’da gösterilecek filmlerden biri Berlin Film Festivali’nden büyük ödül Altın Ayı’yı kazanan Carla Simón imzalı Alcarràs. 2017 tarihli ’93 Yazı’ ile dikkat çeken Katalan yönetmen Carla Simón, Altın Ayı Ödüllü filmi Alcarràs’ta Katalonya’da tarımla uğraşan geniş bir ailenin toprak sahibinin meyve bahçelerini satmak istemesi üzerinde yaşadığı krizi konu alıyor. Ekoloji ve sermaye ilişkilerini ailenin üç neslinin mensupları üzerinden işleyen film, bu yılın eleştirmenler tarafından en çok beğenilen yapımları arasında bulunuyor. Alcarràs, Ankara’da ilk kez Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde izleyiciyle buluşacak.

Uçan Süpürge’nin programında yer alan Berlinale’den ödülle dönen diğer bir film ise Natalia López’in yönettiği Jüri Özel Ödüllü Robe of Gems. Meksikalı yönetmen Natalia López’e ilk filmiyle Gümüş Ayı kazandıran Robe of Gems, Meksika’da kırsala ailesiyle taşınan Isabel’in burada tanıştığı iki kadın ile suç, kayıplar ve uyuşturucu trafiğinin ördüğü şiddet sarmalını fark etmesi üzerinden ilerliyor. Film Guardian tarafından “Göz kamaştırıcı ustalıkla çekilmiş bir ilk film” olarak nitelendirildi. Robe of Gems’in Ankara prömiyeri Uçan Süpürge’de yapılacak.

Geçen yıl Tokyo Film Festivali’nden En İyi Film Ödülü ile dönen Kosova yapımı Vera Dreams of the Sea, dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nin Ufuklar bölümünde yaptı. Kaltrina Krasniqi’nin ilk uzun metrajlı kurmaca filmi olan Vera Dreams of the Sea, orta yaşlı tercüman Vera’nın eşinin ölümünden sonra aile sırlarını keşfetmesini konu alan bir dram. Cinsiyet rollerine aile üzerinden bakan film, Türkiye’de ilk kez Uçan Süpürge seçkisinde izleyiciyle buluşacak.

ABD’li sinemacı Nina Menkes’in bu yıl dünya prömiyerini yaptığı, Sundance Film Festivali’nde tartışma yaratan belgeseli Brainwashed: Sex-Camera-Power, gündelik film izleme deneyiminin erkek bakışıyla şekillendiğini ifade ediyor. Film, sinema dilinin cinsiyet ayrımcılığını 1896-2020 arasında çekilmiş 80 filmden bölümlerle ortaya koymasının yanı sıra Eliza Hittman ve Catherine Hardwicke’in de aralarında olduğu önemli sinemacıların görüşlerine de yer veriyor. Menkes, Ankara’da ilk kez Uçan Süpürge’de izleyiciyle buluşacak belgeselinde, seyir deneyimini değiştirecek bir makale filme imza atıyor.

KÖTÜ KEDİ’NİN MACERALARI ve BİR CAMGÜZELİ’NİN ÖYKÜSÜ, UÇAN FİL’İN RENKLİ KİTAPLARIYLA RAFLARDA!

Uçan Fil, mart ayında eğlenceli Kötü Kedi Şeker Sevmiyor ve Kötü Kedi Video Oyunlarını Sevmiyor kitaplarını ve yalnızca kendi için çiçeklenmeyi öğrenen bir Camgüzeli’nin öyküsünü anlatan Orman Olmak’ı çocuklarla buluşturdu. Epsilon Yayınevi’nin çocuk kitapları markası Uçan Fil’in tüm kitapları, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Kötü Kedi Şeker Sevmiyor

Nick Bruel

 Pisicik, kavanozdaki o renkli şekerlere bir ulaşabilse, hepsini oracıkta mideye indirecekti. Ama ne var ki sahibi sürekli aynı şeyi tekrarlıyordu. “Şeker kediler için iyi bir şey değildir!”

Bir kere yese ne olurdu sanki!

Bakalım şekerler gerçekten göründükleri kadar lezzetli ve tatlı mıydı?

Kötü Kedi Video Oyunlarını Sevmiyor

Nick Bruel

 Pisicik, bütün gün video oyunlarını oynamak istiyordu. Ancak bunu yapabilmesi için önce başka etkinlikler de yapması gerekiyordu. Aksi taktirde sahibi bir daha tabletini vermeyebilirdi.

Bakalım Pisicik bu durumdan kurtulmak için neler yapacak?

Orman Olmak

Yazar: Bengisu Gençay – Resimleyen: Gizem Gözde Uçar

Orman Olmak, yalnızca kendi için çiçeklenmeyi öğrenen bir Camgüzeli’nin öyküsünü; şiirsel, derin ve mizahi bir dille anlatıyor. Sahibi Serra Hanım’ın kendisine gösterdiği ilgiyle büyüyüp çoğalan çiçeğin hayatı, bir “ding-dong!” sesiyle aniden değişiyor.

Her gün kapıdan içeri giren yeni bitkilerle hem evini hem de sahibinin ilgisini paylaşmak zorunda kalan Camgüzeli, kıskançlık ve yetersizlik duygularıyla baş etmeye çalışıyor. Acaba yalnızca başkaları bizi görüp, beğendiğinde mi değerliyiz? Günün birinde pencereye konan görkemli Arı Şahini, kahramanımıza daha önce hiç fark etmediği kadim bir gerçeği işaret ediyor.

Bir orman olmaya giden yolun kendi biricikliğimizi kucaklamaktan geçtiğini anlatan yaşsız bir hikâye bu!

KAFKA KİTAP’TA MART 2022

Kafka Kitap, Wallace Stegner’in beğeni toplayan yarı otobiyografik romanı Dingin Liman’ı ve Kanadalı yazar Miriam Toews’un gerçekle kurguyu harmanladığı dokunaklı romanı Konuşan Kadınlar’ı mart ayında edebiyatseverlerle buluşturdu. Kafka Kitap logolu tüm kitaplar, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Dingin Liman
Wallace Stegner

Wallace Stegner’ı düşününce, bize adalete olan açlığını ve olasılıklara olan sevgisini sunan bir adam aklıma geliyor. O insanın gelişme, çaba gösterme, hata yapma, küçük muhteşemlik anlarında yükselme ve “inatçılıkta” şahsi bir kurtuluş bulma arzusunu tanıyan, terk etme dürtüsüne uymak yerine kalmayı seçmenin kıymetini bilen bir yazar.

Dingin Liman bir aşk hikâyesi; heyecan verici diyaloglar ve eylemler yerine, özel hayatları keşfe çıkan bir hikâye. Hiçbir yabancı, evliliğin iç dünyasını bilemez. Bu, çiftler arasındaki en büyük sırlardan biridir. Aşk arayışı her zaman devam eder ve trajiktir ki sonsuza dek elimizden kaçar. Hayal gücümüzse hayatlarımız yetersiz kaldığında devreye girer… Wallace Stegner’ın kelime kelime, perde perde işlediği bir dram bu. Hafızanın ördüğü içsel bir gerginlik, geçmişe ve geleceğe kurban olduğumuzda bizi yiyip bitiren “keşke”ler ve “ya şöyle olsaydı”ları da içeren bir öykü.

Wallace dünyada iyi ve adil olanı aramaktan hiçbir zaman vazgeçmedi. Onu özlüyorum. İstikrarlı sesini duymanın yanı sıra mantıklı asabiyetini, aklını, boş jestleri ve yalanları kırıp geçiren sıradışı bilgeliğinin özlemini çekiyorum. Ama onu nerede bulacağımı biliyorum; kitaplarının sayfalarında yaşıyor.
– Terry Tempest Williams

Konuşan Kadınlar
Miriam Toews

“Yaşanmış bir olaydan alınan ilhamla yazılan, hem büyüleyen hem hüzünlendiren hem de okurunu şoke eden bir roman!”
– Margaret Atwood

2005 ve 2009 seneleri arasında, Bolivya’da ücra bir Mennonit kolonisi olan Manitoba’da pek çok kız çocuğuyla kadın sabahları uyuşukluk hissi ve acıyla uyanıyordu. Bedenleri çürük ve yara içindeydi; geceleri saldırıya uğruyorlardı. Önceleri saldırılar hayaletlere ve iblislere dayandırıldı. Koloninin bazı üyeleri, kadınların günahları yüzünden Tanrı ya da Şeytan tarafından cezalandırıldığına inanıyordu; çoğu, kadınları dikkat çekmek ya da yaptıkları zinaların üstünü örtmek için yalan söylemekle suçladı, bazılarıysa her şeyin dişilerin vahşi hayal gücünün bir ürünü olduğunu düşündü.

Nihayetinde kolonideki sekiz erkeğin kurbanlarını hayvanlarda kullanılan bir uyuşturucu ilaçla bayıltarak onlara tecavüz ettiği ortaya çıktı. 2011’de bu adamlar, Bolivya mahkemeleri tarafından uzun süreli hapis cezasına çarptırıldı. 2013’te suçlular hâlâ hapisteyken benzer saldırıların ve cinsel istismarların devam ettiği bildirildi.

Konuşan Kadınlar, hem bu gerçeklere kurgu yoluyla bir tepki hem de “dişi hayal gücünün” bir ürünüdür.

“Yaratıcılık, Toews’in çanağında gözyaşları ve kahkahalarla karıştırılarak yaşamın özü gibi görünen sihirli bir iksir hâline getirilir.”
–Ron Charles, The Washington Post