Anneler ve borçlar…(Köşe yazısı 11.05.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Dünya Anneler Günü’nü dün, hep birlikte süslü cümlelerle kutladık.
Şehitlikler ve mezarlıklarda anneler ağladı, çocuklarının özlemini, kokusunu aradı.
Hastane, hapishane, huzurevleri gibi yerlerde anneler, çocuklarını bekledi.
Yaşlı, kimsesiz, sahipsiz anneler ise ‘Belki bir soranım olur’ diye mucize gözledi.
Seçime sayılı günler kala, yine siyasiler bol keseden serinlik verdi.
Artık, kadın cinayetleri, aile içi şiddetler; boşanmalar, kötü yola düşürülenler, sokakta karnını doyurmak için arayış içinde olan, çok doğum yapan, sağlığını riske atıp çocuk özlemi için yanıp tutuşan, çalışan-çalışmayan, okuyan-okutulmayan anneleri, kadınları konuşmuyoruz.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi tarafından hazırlanan ‘Bireysel Kredi Kartları’ raporuna göre Mart sonu itibarıyla 2.1 milyon kişi kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe düştü. Ödenmeyen borç tutarı ise 5.6 milyar lira ile tüm zamanların rekorunu kırdı.
İşçi, memur ve emekliler iki yıldır doğru düzgün zam almadı. Buna karşın enflasyon sürekli artı. Çalışan ve emeklilerin alım gücü hızla eridi.
Diğer yandan Türkiye İş Kurumu verilerine göre işini kaybedenlerin sayısı her ay artıyor. Tablo böyle olunca insanlar da borçlarını ödemekte zorlanıyor. Son 1 yıldır borcunu ödeyemeyen tüketici sayısı hızla arttı. Ödenmeyen borç tutarı 3 ay içinde 500 milyon lira artış kaydetti. Bu kötü tablonun en önemli nedeni ise ekonomide yaşanan durgunluk. Artık, şunu açıkça ifade etmek gerekiyor; ekonomide deniz bitti. Bu yüzden tüketicilerin ayağını yorganına göre uzatması gerekiyor. Aksi halde önümüzdeki ay kendileri de ‘kara listeye’ alınabilir.
Yani bu kara tablo, yukarıda saydığım olumsuzluklara yenilerinin ekleneceğinin kötü habercisi. Yani yine olan kadınlara, annelere olacak.
Oysa anne, Dünyada karşılık beklemeden börek yapan karşılıksız sevginin ete kemiğe dönüşmüş hali.
Ne kadar üzsen de seni affeden zarif bir dişi kuş.
Yağlı olsa da tiksinmeden saçını okşayan, kucağına yatıran, öpüp koklayan varlık.
Bu Dünyada meleğin süt verebileni.
Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen, kafayı çocuklarıyla bozmuş, göbek bağı kopsa da yürek bağı asla kopmayan, sevgi dolu fedakar insan.
Bulaşık, ütü yada başka işler yaparken bile otomatik olarak çene çalan.
Yemek uzmanı, düzen insanı, bilgili, kültürlü her şeyi bilen şahsiyet.
Yavrularını yol tarafından değil, kaldırım tarafından yürüten.
Mesaj vermek için laf sokma dalında uzman.
Sevgilisinden ayrılan evladını, ‘ben sana daha güzelini bulurum’ diyebilen.
Ama dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokan, harikulade bir varlık.
Olmadık yerlerde iyi ki doğurmuşum diyen bir sabır ağacı.
Evlatlarını asla ayırmayan, aynı zamanda birbirinden koruyan güç abidesi.
Evde bir yere uzandığınız an orada temizlik yapacağı tutan bir kaynak.
Mutfakta yaşayan, evde herkesi idare eden bir tür canlı.
Sevginin güçlerini birleştirdiği sonsuz bakire.
Oğlunun damat – kızının gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca, çocuğu gol atınca, çocuğu hasta olunca, çocuğu askere gidince, bir filmde anılarını tazeleyip ağlayabilen duygu pınarı.
Uzakta dursa da yakın hissedilen, canı hep istenen, asla vazgeçilmeyen, dizinin dibinde olmak istenen, evlatların varlığını varlığına armağan edebileceği, ıslak kuru ama heeeep duygulu tek kadın modeli.
Anneler böyle ama ya şimdilerde.
Hastane kapılarına terkedilip, unutulan,
Sokağa bile atılabilen,
Torunları, gelinleri, damatları, hatta çocukları tarafından istenmeyen anneler.
Yine de o, içleri sevgi dolu, gözleri yolda anneleri, kokunuzdan mahrum etmeyin.
Seçim yaklaşırken, şimdilik damak tadı veren siyasiler, sizlerde daha fazla anneleri üzmeyin, mutfaktaki yangını, aile içindeki şiddeti, eğitimdeki yobazlığı, sağlıktaki kirli ticareti durdurun.
Anne-baba, aile ve çocukların yaşadığı her saniye, nefes o yaşadığınız gün o gün olsun…O bir gün olmasın.